Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/355 E. 2020/875 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/355
KARAR NO:2020/875

DAVA:MENFİ TESPİT
AVA TARİHİ:13/04/2017
KARAR TARİHİ:18/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … tarafından kendisi aleyhine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra emrinin faaliyette olmayan … adresine gönderildiğini ve Tebligat Kanunu m. 35’e göre tebligat yapıldığını, davalı tarafa hiç bir borçları yokken icra takibinin bu şekilde kesinleştirildiğini, icra takibini 21.03.2017 tarihinde haciz işlemi ile öğrendiklerini, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını, takibin kesinleşmesi nedeniyle icra ve haciz baskısı altında 45.000,00 TL ödeme yaptıklarını, dava konusu icra dosyasına borçlarının bulunmadığının tespitine, ödenen 45.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte iadesine ve % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, kendisinin … piyasasında altın ve döviz alım satımı işi ile ilgilendiğini, bu piyasada kuryeler aracılığı ile çalışıldığını, davacı şirketin kendisinden farklı zamanlarda borç aldığını ancak bu borçlarını iade edemediğini, toplam olarak 238.099,79 TL borçlandığını, kendisinden aldığı borçlara karşılık olarak 15.11.2016 tarihli belgeyi verdiğini, belge altında imzası bulunan …’ün o tarihte davacı yanında sigortalı olarak çalışmakta olduğunu ve davacının temsilcisi olarak görev yaptığını, ticari mümessil olması nedeniyle kambiyo taahhüdünde bulunmaya da yetkisinin olduğunu, bu nedenle bu kişi tarafından verilen belgenin hukuken geçerli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, ödeme makbuzunu, ticaret sicili kayıtlarını, ticari defterlerini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, ticaret sicili kayıtlarını, 15.11.2016 tarihli belgeyi, davacı şirketin SGK kayıtlarını, telefon ses kayıtlarını, tanık beyanlarını ve yemin delilini delil olarak sunmuştur.

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davasıdır.

Davacının borçlu borçlu olmadığının tespitini talep ettiği belge aslı getirtilerek mahkememiz kasasına alınmıştır. Belgede “Toplam Borcumuz” başlığı altında TL sütununda 238.099,79 TL yazılı olduğu, altında da el yazısı ile “… Kuyumculuk … mutabık” yazılı olduğu ve ismin altında da imza bulunduğu görülmektedir. Belgenin sol üst köşesinde de 15.11.2016 tarihi yazılıdır.

Belge altında ismi ve imzası yazılı olan dava dışı …’ün SGK kayıtları getirtilerek dosya içerisine alınmıştır. Dava dışı …’ün 2014 yılında davacı şirket yanında işe girdiği ve 2016 yılına kadar davacı şirkette çalıştığı, davaya konu belgeyi imzaladığı tarihte davacı şirkette çalışıyor olduğu anlaşılmıştır.

Davalı taraf dava konusu alacağa ilişkin olarak bir kısım ses kayıtlarını dosyaya delil olarak sunmuştur. Ses kayıtları üzerinde 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre inceleme yapılmasına karar verilmiş ve dosya bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 13.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasında 339 adet ses kaydı olduğu, bunlardan 336 tanesinde görüşme esnasında ses kaydı yapıldığından tarafların haberinin bulunup bulunmadığının anlaşılamadığını, iki tanesinde ise ses kaydı yapıldığının taraflarca bilindiği tespit edilmiştir. Ses kaydının yapıldığı taraflarca bilinen telefon görüşmelerinin dökümünden dava konusu olayı aydınlatacak veri elde edilememiştir.

Davacı tarafın şirket, davalı tarafın da ödünç para verme işleriyle uğraşan tacir olması nedeniyle her iki tarafında ticari defterlerinin incelenmesi için 02.07.2020 tarihinde ara karar oluşturularak davacı şirketin bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesine davacı şirketin ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi aracılığı ile incelenmesi için talimat yazılmasına, davalı tarafın ticari defterlerinin de mali müşavir bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verilmiştir. Bilirkişilerden; dava konusu 15.11.2016 tarih ve “… Kuyumculuk … mutabık” yazılı ve imzalı, 238.099,79 TL bedelli belgenin tarafların ticari defterlerinde kaydının bulunup bulunmadığının tespitin, davacı defterlerine göre davalının davacıdan alacaklı olup olmadığının tespiti, davacı defterlerine göre davalı davacıdan alacaklı ise miktarının ne kadar olduğunun tespiti, talimatla incelenen davacı defterlerinin bir örneğinin rapor ekinde gönderilmesi, davalı defterlerine göre davalının davacıdan alacaklı olup olmadığının tespiti, davalı defterlerine göre davalı davacıdan alacaklı ise miktarının ne kadar olduğunun tespiti istenilmiştir.

…. Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat sonucu hazırlanan 07.09.2020 tarihli talimat bilirkişi raporunda davaya konu belgenin davacının ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı, davalının davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin bir kaydın da davacı kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir.

Hazırlanan 07.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda da davaya konu belgenin davalının ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı, davalının davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin bir kaydın da davalı kayıtlarında yer almadığı, borç alacak bakiyesi de bulunmadığı tespit edilmiştir.

Hazırlanan her iki bilirkişi raporu da birbirini doğrulamakta ve her iki tarafın ticari defterlerinde davaya konu belgenin kaydı bulunmadığı gibi tarafların birbirinden alacaklı olduğuna ilişkin de bir kayıt yer almamaktadır.

Belgenin verilme nedeninin daha önce verilmiş olan borçların ne miktarda olduğunun tespiti amacıyla olduğu davalı tarafın cevap dilekçesinde yazılı olan “(…) davacı şirket onun temsilcileri müvekkilime farklı zamanlarda elden aldıkları ve borçlandıkları paraları iade edememiş ve Türk Lirası bazında 238.099,79 TL’ye kadar nakit olarak borçlanmıştır. Takip konusu borcun kaynağı olan 15.11.2016 düzenleme tarihli mutabakatname sureti bu durumun açık ispatıdır.” ifadesinden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tek seferde verilmiş 238.099,79 TL borç bulunmamakta, farklı zamanlarda verilmiş borçların toplamı olarak 238.099,79 TL bu belge ile kayıt altına alınmak istenmiştir. Bu durumda belge altında imzası bulunan dava dışı …’ün davacı şirket adına borç para almadığı, daha önce alındığı ileri sürülen borcun ne kadar olduğu konusunda hazırlanan ve mutabakatname niteliğindeki belgeyi imzaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumun dava dışı …’ün davacı şirket bünyesinde ifa ettiği görevinin 6098 sayılı TBK m. 547, 551 ve 552’ye göre hukuki niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

6098 sayılı TBK m. 547’ye göre; “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.” Davacı şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde dava konusu belge altında imzası bulunan dava dışı …’ün davacı şirketin ticari temsilcisi olarak kaydının bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda bu kişinin 6098 sayılı TBK m. 547’ye göre davacının resmi ticari temsilcisi olduğu kabul edilemez. Ancak yine bu maddeye göre ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir. Bu durumda dava dışı …’ün davacı şirketin ticaret siciline tescil edilmeksizin ticari temsilci olarak çalıştığını kanıtlama yükü dava konusu belgeye dayanarak hak talep eden davalı taraftadır.

6098 sayılı TBK m. 551’e göre; “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.” Bu madde kapsamında dava dışı …’ün ticari vekil olarak davalı taraftan davacı şirket adına ödünç para alabilmesi için açıkça yetkili kılınmış olması gerekmektedir. Dava dosyası içerisinde dava dışı …’ün ödünç para alma konusunda davacı tarafından açıkça yetkilendirildiğine ilişkin bir belge bulunmamaktadır. Ödünç para alma konusunda açıkça yetkilendirilmeyen birinin daha önce alınmış ödünç paranın ne kadar olduğu konusunda da imzalı belge verme yetkisinin olamayacağı hukukun genel disiplini içerisinde kabul edilmesi gereken bir ilkedir.

6098 sayılı TBK m. 552’ye göre; “Toptan, yarı toptan veya perakende satışlarla uğraşan ticari işletmelerin görevli veya hizmetlileri, o ticari işletme içinde, müşterilerin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir biçimde, yazıyla aksine duyuru yapılmış olmadıkça, aşağıdaki işlemler için yetkilidirler: 1. Ticari işletmenin alışılmış bütün satış işlemlerini yapmak. 2. Yetkili oldukları işlemler hakkında faturaları imzalamak. 3. Ticari işletmenin alışılmış işlemlerinden doğan borçların ifa edilmesine veya bunların hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesine ilişkin ihtar veya diğer açıklamaları işletme sahibi adına yapmak; bu nitelikteki ihtar veya diğer açıklamaları, özellikle alışılmış işlem dolayısıyla teslim edilmiş mallara ilişkin ayıp bildirimlerini ticari işletme adına kabul etmek. Toptan, yarı toptan veya perakende satışlarla uğraşan ticari işletmelerin görevli veya hizmetlileri, kendilerine yazıyla yetki verilmiş olmadıkça, işletme dışında ve kasa görevlileri atanmışsa, işletme içinde satış bedellerini isteyip alamazlar. Bu kişiler, satış bedellerini almaya yetkili bulundukları hâllerde, faturaları kapatmaya veya makbuz vermeye de yetkilidirler.” Bu madde kapsamında da dava dışı …’ün gerek ödünç para alması gerekse daha önce alınmış ödünç paranın miktarının ne kadar olduğu konusunda belge vermesi yazılı olarak yetkilendirilmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda dava dışı …’ün davacının ticari temsilcisi, ticari vekili ve tacir yardımcısı olmadığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK m. 18/II’ye göre; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” Davalı tarafın davaya konu belgeyi ticari defterine işlemediği, davaya konu belgede yazılı olan alacağına ilişkin kendi ticari defterlerinde başkaca kayıtta oluşturmadığı, her ne kadar ticari hayatta karşılıklı güven ilkesine göre kendisine dava konusu belgeyi imzalayarak veren dava dışı …’ün davacı tarafın ticari temsilcisi olduğu inancı ile hareket etmişse de bu kişiden davacı tarafından yetkilendirildiğine ilişkin yazılı bir belge de talep etmediği anlaşılmakla davalı tarafın 6102 sayılı TTK m. 18/II’de yer alan basiretli bir iş adamı gibi hareket etme koşuluna uygun davranmadığı anlaşılmaktadır.

Davalı taraf süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış olup 6100 sayılı HMK m. 225’e göre ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre davalı tarafa mahkememizce davacı tarafa dava konusu maddi vakıa konusunda yemin teklif edip etmeyeceği sorulmuştur. Davalı vekili 16.12.2020 tarihli duruşmada davalının davacıya yemin teklif etmeyeceğini ve yemin delilinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.

Bu gerekçelerle davanın kabulüne, davacının …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasına borçlu olmadığının tespitine, davacının ödemiş bulunduğu 45.000,00 TL’nin ödediği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte de iadesine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş olup 2004 sayılı İİK m. 72’ye göre istirdat davalarında kötüniyet tazminatı düzenlenmediği için iadesine karar verilen 45.000,00 TL yönünden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Davalının alacaklı olduğunu belirttiği ve icra takibine konu yaptığı belgenin ve bu belgede yazılı miktarların kendi ticari defterlerinde de kaydının bulunmaması davalı yönünden ağır kusur kabul edilerek …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu 238.099,79 TL borçtan davalı tarafından tahsil edilen 45.000,00 TL’nin düşülmesinden sonra kalan 193.099,79 TL için davalının borçlu olmadığının tespitine karar verildiğinden ötürü 2004 sayılı İİK m. 72’ye göre kötüniyet tazminatının da kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-…. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına davacının borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının davalıya ödemiş olduğu 45.000,00-TL’nin 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-2004 sayılı İİK madde 72’ye göre istirdat davasında kötüniyet tazminatı öngörülmediğinden 45.000,00-TL tutarlı ödeminin iadesine ilişkin kısım için, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-2004 sayılı İİK madde 72’ye göre davacının borçlu olmadığına karar verilen …. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına konu borcun 238.099,79-TL’den tahsil edilmiş olan ve istirdatına karar verilen 45.000,00-TL’nin düşümünden sonra geriye kalan 193.099,79-TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 16.264,60-TL nispi karar harcından peşin alınan 4.066,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.198,44-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 25.116,99 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan toplam 6.285,75‬-TL’nin (31,40-TL BVH, 4,60-TL VH, 4.066,15-TL Peşin Harç, 383,60-TL Tebliğ ve Posta, 1.800,00-TL BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/12/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır