Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/333 E. 2020/185 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/333
KARAR NO : 2020/185

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/10/2012
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın …Şubesi nezdinde mevcut … numaralı hesabından dilediği gibi işlem yapmak üzere diğer davalı … ‘na Sarıyer … Noterliği’nden tasdikli 03/12/2008 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamese verilmiş isen, 02/03/2009 tarih ve … yevmiye numaralı azilname ile davalının vekillikten azledildiğini ve azilnamenin aynı gün davalı bankanın… Şubesine elden teslim edildiğini, azlin sisteme kaydedildiği bildirilmesine rağmen, davalı … ‘nun hesabına söz konusu vekaletnameye istinaden 103.497,72TL virman yapılmak suretiyle davacının hesabının boşaltıldığı, davacının hesabından çekilen paranın faiziyle birlikte ödenmesi için Beyoğlu … Noterliği kanalıyla ihtarname gönderildiği, 2.ihtarnameden sonra davacıya 103.497,72TL ödendiği, ancak faiz ödemesi yapılmadığı, söz konusu işlem nedeniyle davacının zarara uğratıldığı, çekilen paranın faizinin ödenmesi gerektiği belirtilerek, davacının hesabından çekilen 103.497,72TL’nin 03/03/2009 tarihinden 23/07/2012 tarihine kadar işlemiş faizin 31.500,00TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş vekili İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının usulsüz olarak hesaptan çekilen 103.497,72TL’nin 03.03.2009 tarihinden 23.07.2012 tarihine kadar işlemiş faizini talep ettiklerini, davacının hesabından çekilen 103.497,72TL’nin davacıya iade edilmiş olup, kendisinin faizle ilgili bir talepte bulunmadığını, davanın öncelikle bu nedenle reddinin gerektiğini, davacının Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen 24.04.2012 tarih, … yevmiye nolu ihtarnameyle …’na 02.03.2009 tarihinde ödenen paranın tahsilini talep ettiğini, davayı kabul etmemekle birlikte, davacı BK. mn 117. vd. eden maddeleri uyarınca ancak müvekkilimize ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz talebinde bulunabileceğini, en yüksek banka mevduatı faizi talebinin yasal dayanağının bulunmadığını, ancak yasal faizi talep edebileceğini, davacı tarafından ibraz edilen İstanbul … Aile Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasından konulan tedbir kararı ile 16.07.2012 tarihinde …’nun… Şubesi ve …Bankası … şubesindeki hesaplarına tedbir konulduğunu, Tedbir kararı kaldırılıncaya kadar herhangi bir işlem yapılmasının söz konusu olmadığını, dosyaya ibraz edilen istanbul … Aile Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının halen devam ettiği … ife …’nun evli bulundukları, boşanma davasının 9.9.2011 tarihinde açıldığını, karı koca birbirleri ile olan ilişkilerini dava konusu yaparak diğer mahkemelere de aksettirdiklerini, davacının; vekâletname ile hesabından eşine ait hesaba 3.3.2009 tarihinde aktarılan para için 3 sene süre ile bir talepte bulunmadığı, müvekkilim bankanın bir sorumluluğu bulunmadığını, sorumluluğun diğer davalı …’na ait olduğunu, öncelikle iş bölümü itirazının kabulü ile dosyasının İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini ve davanın esastan reddini, yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; tarafların 21.04.1992 tarihinde evlendiklerini ve… {02.10.1993 doğumlu) isminde müşterek çoçukları bulunduğunu, davalı müvekkili tarafından davacı … aleyhinde İstanbul … Aile Mahkemesinde 09.09.2011 tarihinde… Es. sayılı dosya ile boşanma davası açılmış olup, boşanma davasının da derdest olduğunu, davalı müvekkilinin evlilik birliği devam ettiği Aralık 2008 tarihinde, adına kayıtlı banka (…Bankası ve…i Bankası) hesabındaki parasını, o tarihte (2008 yılında) tüm dünyayı sarsan ve bankaların da batışına yol açan meşhur ekonomik ve bankacılık krizi nedeniyle olası bir riski, mevduat garantisinden yararlanarak dağıtmak amacıyla, eşi … ve oğlu … adına bizzat kendi tarafından açılmış hesaplara aktarıldığını, zira 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri çerçevesinde teşkil edilen tasarruf mevduatı ve katılım fonu sigortası uyarınca her bir mevduat hesabının 50.000 TL’ si sigorta kapsamına girdiğini, bu amaçla davacı tarafından Sarıyer… Noterliği’ nde 03.12.2008 tarihli …no ile davalı … adına her türlü bankacılık işlemi yapılması için geniş yetkiler içeren vekaletname düzenlendiğini, vekaletname içeriğindeki yetkilerin de bu durumu açıkça gösterdiğini, belirtilen hususların 03.12.2008 tarihli vekaletname; banka kayıtlar banka dekontlar ile sabit olup, 2008 bankacılık krizine ilişkin internet ortamından alınan makaleler ile birlikte dilekçe ekinde sunulduğunu, belirtilen şekilde davalı müvekkili …, … Bankası … Şb. … nolu hesabından 04.12.2008 tarihinde 188.000.TL çekerek, aynı gün ve aynı saatte eşit tutarlar halinde {94’er bin ) eşi ve oğlu adına … Bankası … Şb. de açtığı hesaplara (… adına … nolu, … adına …-…nolu hesap ) aktardığını ve aynı şekilde …Bankası … Şubesinde …nolu hesabından 03.12.2008 tarihinde çekmiş olduğu 200.000.TL’ yi yine eşit tutarlar halinde (100′ er bin), aynı gün ve aynı saatte eşi ve oğlu adına …Şubesinde açtığı hesaplara (… adına … nolu. … adına… nolu hesap) aktarıldığını, devam eden süreçte ise davalı, bankaaltk krizi endişesinin güncelliğini kaybetmiş olması, mal varlığım tasarruf işleri ve ailenin ekonomik harcamaları nedenleriyle, gerçekte kendine ait olan bu tutarları yeniden 03.03.2009 tarihinde kendi hesabına aktardığını, hatta bu dönemde davacı … dahi eşi…’ya hesabındaki paraları çekmesini ve bundan böyle de kendi adına bu tür hesaplar açmamasını ısrarla söylediğini ve hatta 06.03.2009 tarihinde müvekkile tebliğ edilen azilname ile bu vekalet ilişkisininin resmi olarak da sonlandırdığını, bu gerçekler ışığında davalı, eşinin ve oğlunun hesabına yatırmış olduğu kendi paralarını bankaya verdiği talimatla kendi hesaplarına geri aktardığını, aradan 3 yıl geçtiğini, davalı müvekkil, eşinin evlilikten kaynaklanan görevlerini önemli düzeyde ihlal etmesi üzerine, İstanbul … Aile Mahkemesi’ nde … Es sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, İstanbul … Aile Mahkemesi…Es. sayılı dosyası ve dosya kapsamındaki deliller ile bu durumun sabit olduğunu, bu kez davacının, yıllar evvel banka hesabına eşi tarafından yatırılan ve devamında müvekkilin çekerek yine aile geçiminde ve çocuklarının yüklü eğitim harcamalarında kullanmış bulunan müvekkile ait parayı, devir olgusunu inkar ederek ve ihtarnameler düzenlemek suretiyle, hileli davranışlara başvurarak, kendisine ait olmayan bir hakkı tesis ve bu suretle haksız bir menfaat temini içerisine girdiğini, bu amaçla davacının, Beyoğlu … Noterliği 27 Mart 2012 tarihli, … ve … nolu ihtarnameler keşide ederek, …Bankası ve … Bankası ile birlikte müvekkilden 103.497,72.TL ve 96.995,80 TL olmak üzere toplam 200.493.52TL tutarındaki meblağın ödenmesini talep ettiğini, diğer önemli bir hususun da; evlendiklerinde lise mezunu olan davacının, hesabına davalı müvekkil tarafından aktarılan tutardaki parayı biriktirebilecek bir çalışmasının ve gelirinin olmadığının gerçek olduğunu, ayrıca, paranın davacı hesabına nasıl geçtiği tüm hesap hareketleri ile de belli olup, vekaletname öncesinde davacının ne böyle bir hesabı ne de hesabında böyle bir birikimi mevcut olmadığını, nitekim; davacı adına kayıtlı banka hesap hareketlerinin uzun yıllar Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı görevini yürütmüş ve halihazırda yeminli mali müşavirlik mesleğini ifa etmekte olan davalı müvekkili, ticari itibarı yüksek bir kimse olduğunu, bu nedenle gerek davacı gerekse banka tarafından çekilen ihtarnameler sonucunda aleyhinde açılacak icra takibatı ve işlemler neticesinde ticari itibarının zedelenmemesi amacıyla ihtirazı kayıt altında, 25.07,2012 tarihinde 200.493,52TL TL’ yi borcu olmadığı halde davacının yukarıda belirtili banka hesaplarında bloke edilmek üzere yatırmak zorunda kalındığını, açık yasa hükmü karşısında, üç yılı askın süre boyunca herhangi bir talepte bulunmayan davacının 03.03.2009 tarihinden itibaren faiz talep etmesinin de yasal koşulları somut olayımızda mevcut olmayıp, borcu hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere, davalı müvekkilin temerrüdün de söz edileyeceğini, BK m,104/son hükmü ile faize faiz yürütülmesi yasağı düzenlenmiş olup, işlemiş olduğu iddia edilen faiz alacağı için dava tarihinden itibaren ayrıca faiz talep edilmesinin de açıkça yasaya aykırı olduğunu, borcu hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, tarafların evli oldukları, aralarında ticari bir ilişki vs. olmadığı dikkate alındığında mevduata uygulanan en yüksek faiz talep etmenin de yasal dayanağı olmadığını, davalı müvekkilinin hiçbir borcu olmadığı gerçeği bir yâna, ailenin geçiminde ve müşterek çocuklarının yüklü eğitim giderlerinde kullanılan bu paranın, davacının haksız talepleri nedeniyle tekrar davacının hesabına yatırabilmek için davalı müvekkilin banka kredisi çektiğini ve bu nedenle ayrıca faiz borcu yüklendiği dikkate alındığında, davacının faiz talebinin hakkaniyete de aykırı olduğunu, davalı müvekkilinin davacı hesabına 103.497,72TL tutarındaki parayı borcu olmadığına dair çekincesi ile yatırmış olup, her hangi bir borcu olmadığından ve yukarıda izah edilen nedenlerden ötürü davacının faiz alacağı olmayacağının izahtan vareste olup belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar; davacının davalı bankanın… Şubesindeki hesabı üzeriden işlem yapabilmek için önce davalı …’na vekaletname verildiği daha sonra ki tarihte azledildiği, azilnamenin bankaya ibraz edilmesine rağmen bankanın usulsüz işlem yapıp yapmadığı, asıl ana paranın ödendiği davacının faiz talep edip edemeyeceği, varsa miktarının ne olduğundan ibaret olduğu tespit edilmiştir.
DELİLLER;
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyanın fotokopisi celp edilmiştir.
Davalı… Bankası vekili cevap dilekçesi ekinde; dava konusu bireysel müşteri sözleşmesi fotokopisini, 03.03.2009 tarihli davalı … tarafında imzalanan … nolu ibraname belgesinin fotokopisini, dava konusu dekont örnekleri ve dava konusu ihtarnamelerin fotokopilerini dosyaya sunmuştur.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı 19/12/2012 tarihli karar ile görevsizlik kararı verilmiş olup dava mahkememiz esasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğice bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 21/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının davalı … ‘na azilnamenin kendisine tebliğ edilmeden para çekmesi nedeniyle atfedilecek bir kusurunun bulunmadığı, davalı bankanın azilnameyi süresinde aldığı halde diğer davalıya ödeme yaptığını, kabul etmesi karşısında kusurlu bulunduğu ve bu nedenle davacının keşide etmiş olduğu ihtarname ile de ödeme tarihinde itibaren faiz talebinde bulunduğundan 03.03.2009 -23.07.2012 dönemi faizinin 65.801,17TL olarak hesaplanabileceği, ancak taleple bağlılık kuralı gereği davacının dava dilekçesinde belirttiği faiz tutarı ile sınırlı istemde bulunabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava alacak davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; davacı, davalı … ‘nu vekillikten azledip, azilnameyi de davalı bankaya tebliğ etmesine rağmen davalı bankanın, davacının banka bünyesinde mevcut bireysel hesabından davalıya para aktardığını ileri sürerek usulsüz çekilen paranın faiz alacağının talep edildiği, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayılması gerektiği anlaşıldığından; ihtilafın 4077 sayılı Yasa çerçevesinde çözümü gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu durumda davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE; Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE;
2-Karar kanun yolun başvurulmadan kesinleşmiş ise kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır