Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/267 E. 2020/750 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/267
KARAR NO:2020/750

DAVA:Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ:20/03/2017
KARAR TARİHİ:06/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin ortağı aynı zamanda yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin şirket faaliyetlerinden haberdar edilmediğini, Ekim 2016’dan itibaren müvekkilinin şirkete girişi ve şirketin faaliyetlerine katılması fiilen ve hukuken engellendiği, müvekkilinin haklarının diğer ortaklar tarafından önemli derecede ihlal edildiğini, her iki ortağın şirket yararına değil kendi çıkarları, ticari politikaları doğrultusunda hareket ettiğini, diğer ortakların müvekkilinden habersiz yapmış olduğu işlemler nedeniyle şirketin borca batık hale geldiğini, davalı şirketin en son 20/02/2017 tarihinde 2015-2016 Olağan Genel Kurul toplantısı yapıldığı, işbu toplantıya müvekkilinin de katıldığını, yönetim kurulu üyelerinin ibrası maddelerinde olumsuz oy kullandığını, yine aynı toplantıda müvekkilinin yönetim kuru üyeliğine yeniden seçilmek için aday olduğunu ancak diğer iki üye tarafından olumsuz oy kullanıldığını ve yönetim kuru üyeliğine seçilemediğini, diğer iki ortağın yönetim kurulu üyesi seçildiğini, davalı şirketin kötü yönetilmesi, şirket çoğunluk payına sahip ortakların müvekkilin elinden haklarını alması ve mevcut haklarını engellemesi, ortaklar arasındaki ilişkinin devam edemeyecek derecede olması nedeni ile davalı şirkete kayyum atanmasını, TTK Md. 531 uyarınca davalı şirketin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacının şirketten uzaklaştırıldığı, şirket faaliyetlerinden haberdar edilmediği, şirket dışına itilmeye çalışdığı gibi iddiaların doğru olmadığını, davacı, yönetici sorumluluğu almamak için şirket ile ilişiğini kestiğini, davacının diğer ortakları mesnedi belirsiz iddialarla suçlamakta olup tek bir somut örnek veremediğini, davacının, şirket faaliyetleri hakkında dilediği zamanda ve dilediği şekilde inceleme yapıp bilgi alabildiğini, davacı, şirkete olan borçlarını ödemekten kaçındığını, kayyım atanması ve şirket feshine yönelik taleplerin ayrı ayrı reddine, yargılama masraflarının ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 24/03/2017 tarihli ara kararla kayyım atanması talebinin reddine karar verilmiş karar istinaf edilmekle İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 18/06/2017 tarihli kararı ile istinaf başvurusu reddedilmiş davacı tarafça yeniden talep edilen kayyım atama talebi mahkememizce aynı gerekçelerle 14/06/2017 tarihinde reddedilmiş İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 2017/608-481 Esas-Karar sayılı ilamı ile redde ilişkin gerekçelerin gösterilmemesi nedeniyle mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, … CBS … Soruşturma sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, şirketin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi dosyaya sunduğu 26/12/2018 tarihli raporda “Davalının 2016 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulduktan anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Davacı, …’un davalı şirkette; 2.505.000,00 TL olan ödenmiş sermayede; %33,33 pay ile ve 835.000,00 TL tutarda hissedar olduğu, Davalı şirket ortaklarının 131 Ortaklardan Alacaklar ana hesabında 31.12.2016 tarihi itibariyle herhangi bir borç/alacak bakiyesinin olmadığı, Davalı şirket ortaklarının 331 Ortaklara Borçlar ana hesabında 31.12.2016 tarihi itibariyle; …’nın 821.595,25 TL, …’ın 1.013.227,79 TL ve; Davacı …’un 991.264,98 TL olmak üzere; Toplamda 2.826.088,03 TL borç bakiyesi olduğu, alacaklı olduktan, davalı şirketin 2015 ve 2016 yılına ait yukarıda bulunan karşılaştırılmalı gelir tablosunda veriler ışığında; 2015 yılında ise dönem net kanntn; (+) 581.751,97 TL, 2016 yılında ise dönem net zararının (-) 772.207,07 TL olduğunun görüldüğü, Davalı şirketin; V-Öz Kaynaklar bölümündeki tutarların; 2015 yılında (+) 1.902.672,98 TL ve 2016 yılında ise, (+) 2.740.965,91 TL olarak, gerçekleştiği/başka bir deyişle; davalı şirketin batık durumda olmadığı, Bununla birlikte gerek taraflar arasındaki husumet gerek şirketin kuruluşundaki şartların mevcut olmaması (davacı pay sahibinin yönetim kuruluna seçilmemiş olması) sebebiyle davalı şirket bakımından TK m. 531 anlamında haklı sebeple fesih şartlarının gerçekleşmiş olduğunun söylenebileceği, Şirketin feshi yerine, pay bedelinin ödenerek davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına karar verilmesinin mümkün olduğu ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı itirazları neticesinde yeni heyetten rapor alınmış, 01/11/2019 tarihli raporda “Ortaklardan davacı … …’a ait cari hesaplarda yer alan aşağıda detayı arz edilen hareketlerin incelenmesinde 30.12.2016 tarihinde Denetim Kapsamında özel harcamalar açıklaması ile 990.932,00 TL. ortağın borçlandırıldığı, daha sonra 31.12.2016 tarihinde 332,98 TL.nın kasa adat hesaplama açıklaması ile ortağın borcuna kaydedildiği, 31.12.2016 tarihi itibari ile ortağın şirkete 991.264,98 TL. borçlu olduğu, bu bakiyenin 31.12.2017 ve 31.12.2018 tarihi itibari ile de devam ettiği, ortak tarafından herhangi bir ödeme olmadığı ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava, anonim şirkette TTK 531 Md.’ye dayalı olarak haklı nedenle şirketin feshi istemine ilişkindir. Haklı sebeplerle fesih’i düzenleyen TTK 531. Md.’de “Haklı sebeplerin varlığında sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmüne yer verilmesine rağmen feshe dayanak alınabilecek haklı nedenler tahdidi olarak sayılmamıştır. Yargıtay İçtihatları ve doktrin dikkate alındığında ortaklar arasındaki ilişkinin çekilmez hale gelmesi, şirketin gayrifaal duruma gelmesi, borca batık olması, ortaklık haklarının kullanılamaması, azınlık haklarının ihlali v.b. Durumlarda haklı sebeplerin varlığı kabul edilmiştir. Davacı ortak, bilgi alma hakkının engellendiği, şirket dışına itilerek şirket faaliyetlerine katılmasının engellendiği, şirketin kötü yönetilerek diğer ortakların şirket hesaplarından para çektiklerini, kendisinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmediği sebepleri ile şirketin feshine karar verilmesini talep etmektedir. Öncelikle davacı taraf, davalı şirkette %33,33 oranında pay sahibi olduğundan haklı sebeplerin ispatı halinde işbu davayı açabilmektedir. Mahkememizce yaptırılan her iki mali inceleme sonucunda da davalı şirketin ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil teşkil ettiği, 2015-2016 yıllarında özkaynaklar tutarlarının yükseliş kaydettiği yani şirketin borca batık durumda olmadığı gibi 2015 ve 2016 yıllarına ait dönem net karının da bulunduğu, bu tablolara göre davacı tarafça iddia edilen şirketin borca batık olduğu veya kötü yönetildiği iddiasının geçerli olmadığı, 31/12/2016 tarih itibariyle ortakların şirketten alacaklı olmayıp aksine ortakların toplamda 2.826.08,03 TL şirkete borçlu olup davacı ortağın bu tarih itibariyle borç payının 991.264,98 TL olduğu ve inceleme tarihi itibariyle halen ödenmediği diğer ortakların ise şirkete olan borçlarının kapandığı, buna göre davacı tarafın diğer ortakların usulsüz şirketten para çektiklerine ilişkin iddiasının geçerli olmadığı, ortaklar arasında darp olayı yaşanmasına dair soruşturması devam eden savcılık dosyası ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki alacak davası dayanak alınarak ortaklar arasındaki husumetin haklı neden oluşturduğu iddia edilmiş ise de ceza davasının alacak veya genel kurul kararlarının iptali davasının şirket faaliyetlerine etki etmediği, anonim şirketin yükseliş kaydederek faaliyetlerine devam ettiği, ortakların özellikle davacının şirketten alacaklı olmadığı, ortaklar arasındaki husumetin pay sahipliğini ve ortaklık haklarının kullanılmasını çekilmez hale getirmediği, her ne kadar 26/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda kapalı anonim şirket olması nedeniyle şirket amaçlarının tam ve eksiksiz gerçekleşmesinin zorlaştığı tespitine yukarıda açıklanan gerekçeler ve yapılan mali incelemeler sonucunda katılmayarak 2015-2018 yılları arasında özkaynakların çoğaltılarak kar elde edildiği sonucuna varıldığı , TTK 531. Md’de şirketin feshini haklı gösterecek bir durumun mevcut olmadığı gibi davacı tarafın şirkete 31.12.2016 tarih itibariyle 991.264,98 TL borçlu olduğu bu borcun diğer ortaklar borçlarını ödemiş olmalarına rağmen davacı tarafça halen ödenmediği, davacı tarafın buna göre ayrılma akçesinin hesaplanarak ortaklıktan çıkarılmasının da doğru olmadığı, gerçekleşmeyen ve ispat edilemeyen haklı nedenlerle şirketin feshi davasının bu nedenlerle reddine karar vermek gerekmiş ayrıca anonim şirketin organsız durumda olmadığı, genel kurul toplantılarının yapılarak, yönetim kurulu kararlarının alındığı buna göre şirkete kayyım atanmasını gerektirecek bir durumun olmamasına göre bu talebin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Talep edilmiş olunan kayyım talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40TL harcın mahsubu ile eksik 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNİYE GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 1.500,00-TL (bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …