Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/25 E. 2018/1415 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/476
KARAR NO : 2018/1414
DAVA : Ortaklıktan Çıkarma
DAVA TARİHİ: 05/05/2015
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı Karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’ın …Şti’nin kurucu ortağı olduğu, şirketin 25.04.2014 tarihinde kurulduğunu, söz konusu şirketin gıda sektöründe…markasıyla (pizza yapımı) fast food alanında faaliyet gösterdiğini, söz konusu şirkette müvekkil dışında davalı ların da aralarında bulunduğu toplam 4 ortak bulunduğunu, müvekkilin sağlık sorunları nedeniyle bir süre işine devam edememesi sürecinde davalılar tarafından müvekkil ortağın, şirket faaliyetlerinden haberdar edilmemeye başlandığını ve bir takım yetkilerin müvekkilden habersiz olarak kendi imzası taklit edilerek kullanıldığının müvekkil tarafından öğrenildiğini, bu süreçte kanunun ve Yargıtay’ın ortaklıktan ayrılmayı gerektirecek sebeplerin hemen hemen hepsinin gerçekleştiğini, müvekkil bu süreçte gerek mail gerek telefonla davalı şirket ortaklarına ulaşmaya çalıştığını ancak olumsuz cevaplar dışında şirket hakkında bilgi verilmediğini, bunun üzerine müvekkilin 18 Kasım 2014 tarihinde davalılara ihtarname keşide ettiğini ve şirket genel kurulunun mart 2015 tarihinde yapılması gerektiğini, bağımsız denetçi raporu istediğini, şirket anasözleşmesınin birtakım maddelerinde değişiklik talep ettiğininin bildirildiğini, ancak ne şirketin genel kurulu toplanmış ne de davalılar tarafından müvekkile genel kurul çağrısı yapılmıştır, bunun üzerine müvekkilin şirketin malı ve genel durumu hakkındaki şüphelerinin giderek arttığını, müvekkilinin yaptığı incelemede şirketin sadece 3 aylık (01.12.2014-09.02.2015) hesap özeti incelendiğinde davalıların ve üçüncü şahısların banka hesaplarına para transferleri yapıldığını ve atm den para çekme işlemleri yapıldığının görüldüğünü, veri kaçırma konusunda ise şirket şubelerinde yapılan gerçek satış miktarında da fiş kesilmediğini ve şirketin vergi ve stopaj ödemelerinini yapmadığını, şirket ortaklarından şüphelilerin ortaklar kararı bulunmaksızın şirketi borçlandırdığını, bunun dışında … isimli şirkete (internet sitesi adı yönetim şirketi) 12.03.2015 tarihinde üzerinde müvekkilin imzası bulunan ….tr web sayfası adresi için sorumlu değişikliği belgesi gönderildiğini, halbuki müvekkilin bu yönde bir belge düzenlemediğini, söz konusu belgede herhangi bir imzası bulunmadığını, dolayısıyla şirket ortakları tarafından söz konusu resmi belgenin müvekkilin imzasının taklit edilmek suretiyle oluşturulduğunu, iş bu hususun … yönetimi tarafından müvekkilin telefonla aranması suretiyle anlaşıldığını, yani davalılar tarafından müvekkilden habersiz şirketin web sayfası adres delikliğine ilişkin olarak sahte imza ile başvuruda bulunulduğunu, ikinci kez aynı eylemin 17.03.2015 tarihinde tekrarlanmış ve ilgili şirket tarafından müvekkil aranarak alan adı değişikliği yönünde talebi olup olmadığının sorulduğunu ve yine imza taklidi suretiyle başvuru yapıldığını, müvekkile … şirketi tarafından, söz konusu başvuru belgesinin “…reklam” şirketi üzerinden gönderildiği bilgisinin verildiğini, tüm bu hususların dışında; … Şti kurulmadan önce, pizzavepas şirketini müvekkil …7ın şahıs şirketi olarak işlettiğini, 4 ortakla birlikte davalı limited şirketin kurulma kararı verildikten sonra ortakların anlaştığının aksine şirket ortakları müvekkilin şahıs şirketinin devri işlemlerini, kurdukları limited şirkete yapmadıklarını ve limited şirketin borçlanmalarını müvekkilin şahıs şirketi üzerinden müvekkil hesabına hukuka aykın olarak yapkımyanıhı davalı ortakların müvekkili vergi sigorta elektrik telefon kayıtları üzerinden borçlandırmaya devam ettirdiklerini, hizmetin karşılığını…Ltd.’nin dolayısıyla davalılar alırken, borçları müvekkil … üzerinde kaldığını, davalıların kullanmalarına rağmen hiçbir elektrik su vd. 80.cu kabul etmedğni ve ödemediğini, müvekkilin hem kendi ortağı olduğu şirketen habersiz bırakıldığını hem de ortaklarıyla kurmuş olduğu şirkettin faturalarını şahsen ödemek zorunda kaldığını, bu safhada müvekkilin farklı firmalara yapılmış borçlardan dolayı, 7 ayrı dosyada hacizlerle karşıkarşıya bırakıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas,Bakırköy … İcra Müdürlüğünün. …, Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … icra Müdürlüğünün … Esas, Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas dosyalarında hacizle karşı karşıya bırakıldığını, söz konusu dosyalara ilişkin borçların hiçbirisinin müvekkil tarafindan yapılmadığını, bütün borçların aralarında davalı şirketin ortaklarınının da bulunduğu ve müvekkilin ve ortak olduğu …şti tarafından davalı ortaklarca yapılmış olup, borçlu olarak müvekkilin şahıs şirketi gösterildiğini, davalılar müvekkili ile ortak oldukları şirkete alım yaptığını, ancak müvekkilin şahıs şirketini yetkisi olmamasına rağmen, kasıtlı olarak borçlandırıldığını, bunun dışında da bahsedildiği üzere ortak olunan şirketten kendi hesaplarına ve üçüncü şahıs hesaplarına ilişkin usulsüz para aktarıldığını, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenlerin bütününün bu davada mevcut bulunduğunu, zira, bir süredir şirket yönetiminde sergilenen tutum ve ticari anlamda verilen yanlış ve isabetsiz kararlar nedeniyle, ticari anlamda ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşandığını, iş bu hususlar nedeniye İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ve iş bu dava dilekçesinde belirtilen sebeplerle müvekkilin ortaklıktan ayrılmasına karar verilmesi gereğinin hasıl olduğunu, bu durumun, mahkemenizce şirket envanteri ve diğer kayıtlar üzerinde yaptırılacak kapsamlı bir bilirkişi incelemesi sonunda açıklığa kavuşacağını, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, davalıya ait olan payın şirkete devrini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı müvekkil şirket … Şti’nin davacı … da dahil 4 ortaklı olarak kurulmuş bir limited şirket olduğunu, huzurdaki davanın, …’ın ortaklıktan ayrılmak üzere açtığı bir dava olup, cevaplarının davacının iddialarına karşı cevapları ve taraflarınca öne sürülen karşı dava taleplerinden ibaret olduğunu, davacının öne sürdüğü maddi vakılarının çoğunun dayanaksız, ispata muhtaç ve çarpıtmaya dayalı olduğunu, davacı ve müvekkil şirketin diğer ortaklarının şirketi birlikte kurduklarını ve şirkete sermayenin yanında fiilen emeklerini de koymayı taahhüt ettikleri halde davacının sermaye koyma taahhüdü dışında kendinden beklenen hiçbir çalışma ve gayrete iştirak etmediğini, şirket işletmelerinin, şirket işleri ve diğer konulardaki sorumsuzluk ve isteksizliği ile diğer ortakların arasında sorunlara neden olduğunu ve nihayetinde sürekli ve inandırıcılıktan uzak sağlık bahaneleriyle çalışmaktan kaçındığını, diğer davalı ortakların ortaklığın amacına ulaşmasının işin ve marka değerinin geliştirilmesi için ellerinden gelen tüm gayreti sarf ederken davacının hep uzak durmayı kendisinin tercih ettiğini, şirketin henüz kurulmadan önce tarafların henüz adi ortaklık aşamasındayken işletmeye çok uygun bazı kiralık dükkanlar bulunduğunu davalı ortakların davacı …’a olan güven ve iyi niyetlerinden dolayı kira kontratlarının bazıları davacı adına yapıldiğini, şirket tüzel kişiliği kurulduğunda bu sözleşme ve hakları şirkete devretmesinin kararlaştırıldığını, bu dönemde şirketin markası olan “…” markası için yine davacı adına başvurulduğunu, yine ortakların sözlü olarak bu markanın şirket tüzel kişiliğine devri için anlaştıklarını, oysaki şirket kurulduktan sonra ve hatta davacı ortaklığı fiilen terkettikten sonra dahi üzerinde bulunan hakları şirkete fiilen devretmekten kaçındığını, şirketin işletmelerindeki işletme ortaklarıyla birlik olup …’ın işletmelerinin üçüncü şahısların eline geçmesine neden olduğunu, onlarla doğrudan kazanç ve menfaat ilişkisine girerek şirketi çok açık bir biçimde zarara uğrattığını, davcı …’ın, Kadıköy’de bulunan…Şubesinin kira kontratında kiracı sıfatı ile imzalayan olduğunu, şirket’in bu işletmesini … adında bir üçüncü şahısla ortak işlettiğini, ancak şube işlerinin beklenenin ötesine geçmesi ve çok kazandıran bir işletme haline gelmesi nedeniyle, başlangıçta dostça kurulmuş bulunan işletme ortaklığının suistmal edilmesine, anlaşılan ciro paylarının ödenmemesine ve nihayetinde …’ın … adresinde bulunan işletmesinden tamamen dışlanmasına ve nihayetinde şubenin işgal edilerek burada sahte belgelerle yeni bir şirket merkezi kurulmasına neden olduğunu, hiç olmazsa kira kontratının sahibi olarak buna göz yumduğunu, dava dilekçelerine ek olarak sunulan belge ve ileride sunulacak olan deliller ile bu konuyu açık bir biçimde ispatladığını, davacının bu girişimlerinin, üçüncü kişilerle açıkça ortaklığa zarar vermek üzere yaptığı girişimler sonucu şirketin yüzbinlerce Türk Lirası zarara uğratıldığını, itibar kaybı yaşadığını ve…markasının zarar gördüğünü, Kadıköy Şubesinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde işgal etmek suretiyle kurulan şirketin ticari unvanının “…Şti.” olduğunu, kurucusu ve tek ortağının…Kadıköy’ün eski işletmecisi Ümit Karayiğit olduğunu, …’ın kendisine defalarca uyarıda bulunmasına rağmen kira kontratını ortaklığa devretmediğini sanki konrtratı üzerine almakta direten şirketmiş gibi ihtarnameler keşide ettiğini ancak her ne hikmetse işletmenin kapatılmasına, tabelasının inmesine ve o adreste sahte kira sözleşmesi ile yeni bir şirket kurulmasına göz yumduğunu, halen de bu tutumunu devam ettirdiğini, davacının bu eylemlerinin ve ihmallerinin ortaklığa vermiş olduğu zararın ancak detaylı bir bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, neticede şirkete ait işletmenin aynı alanda (dilim pizza satışı) yapan başka bir kişinin eline haksız ve hukuka aykırı bir şekilde geçtiğini, davacının aynı zamanda…markasını kendi adına tescil ettirmeye çalıştığını,… tarafından tescil talebinin haksız görülmesi üzerine bu gayretlerinin de boşa çıktığını, bu duruma ilişkin tüm marka dosyasının …’nden istenmesini, zira dosya, başvurular ve yazışmalar incelendiğinde davacının…markasını önce devir için başvurduğu ardından da kendi adına tescil için ikinci bir başvuru yaptığını ancak …yetkililerince durumun farkedilmesi üzerine bu girişiminin sonuçsuz kaldığının açıkça görüldüğünü, bu durum da davacının ortaklığının açıkça zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini açıkça gösterdiğini, davacının, yine kendi adına olan kira kontratlarından…Şubesinin de ortağı olduğu şirket tarafından işgal edildiği gibi komik bir gerekçeyle … Kaymakamlığı’na başvurduğunu ve 3091 Sayılı yasa kapsamında şubenin ortağı olduğu şirketten “kurtarılması” için girişimde bulunduğunu, kaymakamlıkça reddilmiş olan bu talebe ilişkin dosyanın da … Kaymakamlığı’ndan celbedilmesini, bütün bunların yanında davacı …’ın, şirketin franchise işletmelerini dolaşarak “markayı kendi üzerine aldığını, şirketin artık iflas ettiğini ve darboğazda olduğu idddialarını” yaydığını, şirketin ticari itibarının kaybına ve iş ortakları ve kamuoyu nezdinde zarar görmesine neden olduğunu, davacı …’ın, TTK’daki haksız rekabet ve rekabet yasağı hükümlerini hiçe sayarak, maddi menfaat uğruna ortaklığı açıkça ve kasten zarara uğrattığını ve bazen de bunu denediğini ancak teşebbüs aşamasında kaldığını, bu tür kasıtlı ve ihmali hareketleriyle Kadıköy şubesinin üçüncü şahsıların eline geçmesine neden olduğunu, tüm ihtar ve uyarılara rağmen bu duruma son vermediğini, ortaklık sorumluluklarına aykırı davranışları, rekabet yasağını ihlal etmesi ve haksız rekabet nedeniyle şirkete verdiği maddi ve manevi zararın, kapsamlı bir bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağı için şimdilik bu maddi zararın 1.000TL (BinTürkLiralık) kısmını, manevi zararın da 1.000.TL (BinTürkLiralık) kısmını talep ettiklerini, davacı …’ın dava dilekçesinde öne sürdüğü tüm hususların gerçeğe aykırı ve çarpıtmaya dayalı olduğunu, ispata muhtaç tüm bu iddiaların, aslında davacının bizzat yerine getirmediği sorumlulukları yansıttığını, şirkete getirdiği ve diğer ortaklarla tanıştırdığı muhasebeci… ismindeki kişi şirketi büyük zarara uğrattığını, tüm yasal yükümlülüklerini ihlal ettiğini, başvuru için aldığı paraları zimmetine geçirdiğini, nihayetinde ortadan kaybolduğunu, bir ara şirket ortaklarına elindeki belgelerle vermemekle ilgili şantaj da yapmaya yeltenen bu kişinin hiçbir yetki belgesi ve yetkisi olmadan çalışan bir iş takipçisi olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davacının ispata muhtaç ve dayanaksız iddialarını reddettiklerni, celbedilecek ve taraflarınca sunulacak delillerin değerlendirilmesi ve Mahkemece yaptırılacak bir bilirkişi incelemesi sonucu davacının şirkete verdiği zararın tespit edilmesini, ayrıca davacının ortaklıktan kusurlu davranışları nedeniyle çıkarılmasının da bir diğer talepleri olduğunu, bu nedenlerle, davacının haksız ve dayanaksız iddialarının ve davasının reddine, kasıtlı ve ihmali davranışlarıyla neredeyse ilk günden bugüne ortaklığa devamlı zarar veren ve neden olduğu zararların halen devam eden davacının limited şirket ortaklığından çıkarılmasını, karşılığında kendisine herhangi bir tasfiye payı ödenmemesini ve haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırı suretteki hareketlerinden men edilmesi hususunun karara bağlanmasını, öncelikle davacı tarafından açılan haksız ve dayanaksız ortaklıktan ayrılma davasının reddine, davacının haksız rekabet, rekabet yasağına aykırılık ve maddi menfaat sağlanmak kastı ile ortaklık aleyhine davranışları sabit olduğundan ortaklıktan çıkarılmasına, davacının izah olunan haksız fiilleri kasıtlı ve ihmali davranışları ile işletmelerin elden çıkmasına ve ticari itibarın zedelenmesine sebep olması ve bu nedenle ortaya çıkan maddi zararın şimdilik 1.000.TL ve manevi zararın da şimdilik 1.000.TL’sinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine karar verilmesini, davalının haksız rekabet, rekabet yasağına aykırılık ve ortaklık nezdinde zarara neden olan tüm eylem ve hareketlerden men edilmesine, davacının adi ortaklık döneminden gelen tüm hakları ve sözleşmeleri şirket tüzel kişiliğine devretmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı/karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosya içeriği delil ve belgeler ile davalı şirketin ticari tefter ve kayıtları üzerinde TTK 638.maddesine göre ortaklıktan çıkması için TTK 245.maddesi kapsamında haklı nedenlerinin olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla 06/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Mülga TTK da olduğu gibi 6102 s. TTK’da da limited şirket ortağının çıkma hakkı, haklı sebeplerin varlığına bağlı olarak ortağın kişiliğinin korunması gereği mutlak ve berteraf edilemeyen bir hak olarak düzenlendiği, TTK 638 uyarınca Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabileceği, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, Mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği, öte yandan çıkma hakkının bir bildirim hakkı şeklinde değil limited şirketi de koruma amacıyla mahkemeden talep etme hakkı şeklinde öngörüldüğü, huzurdaki davada davacı/karşı davalı şirketin %25 hissesine sahip olup, ancak şirkette herhangi bir idare ve temsil yetkisi bulunmadığı, Limited şirketlere özgü olarak düzenlenen 638. maddedeki çıkma talebinin haklı bir sebebe dayanması gerektiği, ancak anılan yasa maddesinde haklı nedenler sayılmadiği gibi, davalı şirket ana sözleşmesinde de bu husus düzenlenmediğinden, haklı nedenlerin varlığının hakim tarafından değerlendirilerek saptanması gerektiği, pay sahipleri arasında kişisel çekişmeler bir sermaye şirketi olan limited şirketlerde kural olarak haklı sebep teşkil etmeyeceği, haklı sebebin nesnel olmasının arandığı, bununla birlikte bazı durumlarda şahıslar arasındaki ilişkilerin de belirli bir ölçüde dikkate alındığı, örneğin aile tipi şirketlerde boşanmalar, aile üyeleri arasındaki çekişmeler, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, yine az sayıda ortağı olan küçük şirketlerde ortaklar arasındaki şahsi nitelikteki husumet ya da eşit paylara sahip olunan şirketlerde pay durumunun haklı sebep olarak kabul edilebileceği, huzurdaki dosyada davacı davalı şirketin hesabından diğer ortaklara ve 3. Şahıslara para aktarıldığını, davalı şirketin borçları dolayısıyla icra takiplerine maruz kaldığını, kendisine şirket hakkında bilgi verilmediğini haklı sebep olarak ileri sürdüğünü, davacının ileri sürdüğü diğer ortaklara ve 3. Şahıslara şirket hesaplarından para çıkışına yönelik iddiaların kısmen banka kayıtları ile doğrulandığını, davalı şirketin Sayın Mahkemenizin kararına rağmen defterlerini incelemeye sunmaması ile de esasen desteklendiğini, yine yapılan icra takipleri arasında kira, elektrik, cari hesap alacağına ilişkin talepler bulunmakta olup, davalı şirket defterlerinin incelemeye sunulmaktan kaçnıldığı da dikkate alındığında bu durumun da haklı sebep olabileceğinin düşünüldüğü, dosyaya ibraz edilen e mail yazışmalarının da taraflar arasındaki güvensizlik ortamının bir göstergesi olarak kabul edildiğini, ayrıca davacının şirketteki pay oranı ve bu payın nominal değeri dikkate alındığında şirketten çıkmasının mümkün olacağının belirtilmesi gerektiği, o halde davacının ileri sürdüğü hususlann çıkma talebini haklı kıldığını bu durumda ortağın çıkmasına karar verilmesinin TTK md. 638 f. 2 bağlamında mümkün olduğunu, son olarak TTK md. 641’e istinaden ortağın şirketten ayrıklığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haiz olduğunu belirtmek gerektiği, davalı şirketin ortaklıktan Çıkartma ve Haksız Rekabete Davalı Tazminat Talebinin; Limited şirketlerde TTK’nın 640. maddesinin 3. fıkrası ile, esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların mutlak ekseriyeti tarafından muvafakat edilmek şartıyla limited şirketin, muhik (haklı) sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasını mahkemeden isteyebileceği hüküm altına alındığını, ortatağın şirketten çıkarılması için şirket sözleşmesine hüküm konulmadığı ya da sözleşmede öngörülen hükümler haricinde haklı bir sebep oluşmuş bulunabileceği, bu itibarla, şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa yahut sözleşmesinde gösterilen sebepler arasında yer almasa dahi, haklı bir sebebin ortaya çıkması durumunda, şirket ortaklıktan çıkarma davası açabileceği, hüküm çerçevesinde bir limited şirket ortağının ortaklıktan çıkartılabilmesi haklı sebeplerinin varlığının, bu sebeplere istinaden esas sermayenin yarınıdan fazlasına sahip bununan ortakların mutlak çoğunluğu ile ortaklar genel kurulunun ortaklıktan çıkarma kararı alınması ve açılan davada mahkemenin çıkarma talebini uygun bulması gerektiği, ortağın, ortaklar genel kurulunun çıkarma kararını kabul etmesi halinde, çıkarma işlemi sonuçlanır ve artık mahkemeye başvurmaya gerek kalmayacağı, ancak ortak tarafından çıkarma karannın kabul edilmemesi durumunda ortağın çıkarılmasını isteyebileceği, TTK md. 640 f, 3 de anılan hususların huzurdaki davada gerçekleşip gerçekleşmediğine gelince TTK’ya göre, gerek “ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması” gerekse “ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması” konularında genel kurulca karar alınabilmesi için, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta genel kurulun toplantı ve karar nisabına uygun ve TTK md. 640 (3)’de aranan şartı gerçekleştirecek bir karara rastlanmadığı, o halde öncelikle öncelikle bu açıdan dava şartının yerine gelmediği, TTK md. 640 (3)’ün uygulanabilmesi için gerekli diğer koşul haklı bir sebebin varlığına gelince; haklı sebebin kanunda tanımlanmamış, örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararıyla öğretiye bırakıldığı, şahıs şirketlerinde olduğu gibi Limited Şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmalarının şirketin devamı için zorunlu olduğu, şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getirebileceği, ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olacağı, böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakların şirket sözleşmesi ile bağlı tutmanın doğru olmadığı, huzurdaki davada davalı ortağın rekabet yasağını ihlal ettiği şirkete zarar verdiği, adi ortaklık zamanındaki taahhütlerini yerine getirmediği ileri sürüiümüşse de bu iddiaları kanıtlayacak deliller ibraz edilmediği gibi şirket defterelerinin dahi incelemeye sunulrnarığı, bu durumda davalı şirket bakımından davacıyı ortaklıktan çıkarmak için hakli sebeplerin varlığından söz edilemeyeceği, TTK md. 640 f. 3’e istinaden ortağın şirketten çıkarılabimeşi için aranan son koşulun işe Mahkemenin talebi uygun bulması olduğu, bu durumda karşı davalı/davacının davacı/karşı davalıyı ortaklıktan çıkartma talebi bakımından yasal koşulların oluşmadığının düşünüldüğü, davalı/karşı davacı …Şti.’nin ticari defterleri incelemeye sunulmadığından, davalı …Şti.’nin banka hesaplarından çekilen yada transfer edilen paralar hakkında bir değerlendirme yapılabilmesinin mümkün olmadığı, davacının ortaklıktan çıkma talebi bakımından TTK md. 638’e istinaden koşulların oluştuğu, TTK md. 641’e istinaden ortağın şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haiz olduğu, karşı davalı/davacının davacı/karşı davalıyı ortaklıktan çıkartma talebi bakımından yasal koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
4.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı şirketin 4.ortağından birisi olduğunu, sağlık sorunları sebebiyle işine devam edememesi neticesinde, şirket faaliyetlerinden haberdar edilmediğini, davacının imzasının taklit edilerek şirkette kararlar alındığı, şirket hesaplarından diğer ortaklar ve 1.kişilerin para çektiğini, şirketin kasıtlı olarak borçlandırıldığını ve İstanbul Cumhuriyet Başavcılığı’na şikayette bulunduğunu, bu sebeple haklı sebeple ortaklıktan ayrılmayı talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusunun haklı sebeple ortaklıktan çıkma talebi olduğu, karşı davanın ise davacı karşı davalının şirkete verdiği zararlar sebebiyle ortaklıktan çıkartılması talebi olduğu açıktır.
Mahkememizce dosya teknik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişilerin 03/07/2018 tarihli raporu usul yasaya uygun olup denetime elverişli olduğundan, Mahkememizce kabul edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 638 madde de Ltd. Şirket ortağının ortaklıktan çıkma hakkı düzenlenmiş, davacının haklı sebeplerin varlığı halinde şirket ortaklığından çıkmak istemesi mutlak bir haktır.
Davacının, diğer ortaklarının ve 3.kişilerin şirket hesabından kendi hesaplarına para aktardığı şirket ve banka kayıtlarınca doğrulanmış, davalı şirket aleyhine kira, cari hesap, elektrik borçları gibi hususlarda icra takibi yapılması, davalı şirketin defterlerininin incelenmesinde, defterleri sunmaktan kaçınması, e posta yazışmalarını, taraflar arasındaki güvensizlik ilişkisini gösterdiğinden TTK 638/2 uyarınca davacının ortaklıktan çıkmak için haklı sebebi bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan karşı dava açısından 640.maddedeki koşullar oluşmadığından karşı davalının kusurlu, şirkete zarar veren bir davranış bulunmadığından, karşı davalının ortaklıktan çıkarma hususunun koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulüne, davacı …’ın davalı … ortaklığında çıkartılmasına,
2-Karşı davanın reddine;
3-Asıl davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcından peşin alınan 87,70 TL ( 27,70TL peşin harç, 60,00TL tamamlama harcı) harcın mahsubu ile artan 51,80 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’a İADESİNE;
4-Asıl davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI …’a VERİLMESİNE;
5-Asıl davada; davacı tarafından yapılan toplam 2.319,50TL ( 27,20TL BVH, 4,10TL VSH, 87,70TL Peşin Harç, 2.000,00TL bilirkişi ücreti, 200,00 posta ve tebliğler) yargılama giderinin davalıdan alınarak …’a VERİLMESİNE,
6-Karşı davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcından peşin alınan 400,00 TL harcın mahsubu ile artan 364,10 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …ŞTİ’YE İADESİNE;
7-Karşı davada; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Karşı davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI …’a VERİLMESİNE;
9-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan …