Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/238 E. 2020/718 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/238
KARAR NO:2020/718

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:10/03/2017
KARAR TARİHİ:03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı ile 02 Ocak 2012 günü sözleşme yaptığını, yapılan sözleşme gereği davacının davalı yanında işçi olarak çalışmakta iken kendi adına acente kurulmasını sağladığını, verime dayalı olarak prim alacak şekilde anlaşma şartları oluştuğunu, davalının acente olduğu yerin işçi olarak çalıştığı aynı yerken davalının kendi şubesini davacıya yaptığı sözleşme gereğince acenteye çevrilmesini sağladığını, davacı ile yapılan sözleşmede davacının sabit giderlerinin karşılanacağının açıkça ifade ettiğini, açıkça yazılı olduğu üzere davacının zarar etmesinin imkansız olacağını birkaç kez ifade edildiğini, bu hususun sözleşmenin asli unsuru olduğunu, sözleşmenin tamamında açıkça ortada olduğunu, davalının sözleşme şartlarına uygun olarak davacıya yapması gereken ödemeyi tam ve güncel verilere göre yapmamış olması nedeni ile davacının ciddi manada mağduriyetine neden olduğunu, davacıya ödeme yapılacak olan kalemler incelendiğinde esaslı unsur olarak anlaşma sağlandığının açıkça gösterdiğini, davalının baskın gücünü kullanıp davacıya Ocak 2017 ayında Zeyilname imzalatmak istendiğini, zeyilname içeriğinde ise önceki sözleşmeye aykırı artırım hakkının tamamının ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu, davacının da iş bu zeyilnameyi imzalamadığını, davacnın haklarına kavuşabilmesi için adına 06 Şubat 2017 günü …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talepte bulunulduğunu, ihtarın davalı tarafa 08 Şubat 2017 günü tebliğ edildiğini, tebligatı alan davalının 09 Şubat 2017 günü bir takım gerçeği yansıtmayan rutin işleyişi kapsayan inceleme yapılması iddiası ile sözleşmeyi fesih ettiğini içerir tebliğ yaptığını, akabinde yine aynı içeriği kapsar şekilde 15 Şubat 2017 günü ihtarlarına cevap verildiğini, Mahkemeye sunulan ihtar ve tebliğ şerhi nazara alındığında davalının durumu kurtarmak kastı ile bir takım cevaplar vermeye çalıştığının aşikar olduğunu, her iki tarafın da davacı ihtarın tebliğinden sonra olmasının iddialarının haklılığının somut göstergesi olduğunu, davalı ile davacının 02 Ocak 2012 günü Acentecilik Sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme gereği davacıya karşı yerine getirmek zorunda olduğu edimleri yerine getirmediğini, davalının davacı acenteye karşı maddi sorumluluğunun devam ettiğini, buna ilişkin taleplerinin izah edildiği üzere talep etmiş olmalarına rağmen ödeme yapılmadığı, iş bu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, acentecilik sözleşmesinin demirbaş araç temini ve kullanımı, acentede kullanılan araçların bakım, onarım ve sigortası, personel yapısı ve sorumlulukları, acentenin sigortalanması maddelerinin olduğu, acentecilik sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesi acentelik ücretinin hesaplanması madde 4’te iş bu sözleşmenin temel mantığının acentenin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesi olduğu ve devir tarihi itibariyle giderlerin ana başlıklar itibariyle; Personel özlük hakları, iaşe ve SSK giderleri, kira, aidat ve stopaj giderleri, basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri, yakıt giderleri, elektrik, su, telefon ve ısınma giderleri, acentelik sözleşmesinde belirtilen sigorta primleri, araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderleri, kalemlerinde oluştuğu, bu belirtilen masraf kalemlerinin her 6 ayda bir … … tarafından gözden geçirileceğini, bu gözden geçirme sonucunda söz konusu masraf kalemlerinde yürürlükteki mevzuat, yurt sathında uygulanan tarifelerdeki birim fiyat değişimleri gibi hukuki dayanaklardan veyaiş artık eksilişinden meydana gelen zorunlu değişimleri gibi hukuki dayanaklardan veya iş artış eksilişinden meydana gelen zorunlu değişimlerin oluştuğu anlaşılır ise, bu değişimlerin masraf tutarına etkilerinin … … tarafından hesaplanacağı, devir masraf tutanağının 01 Ocak 2012 tarihinde belirlenen masraf kalemlerinin personel bedeli olarak çalışan sayısı 7 kişi olarak kabul edilmiş olup her biri için 2012 yılı brüt ücret bedeli 887,00TL ile SSK işveren payı 900,00TL ile işsizlik işveren payı olarak 124,00TL hesap edildiğini, akaryakıt gideri olarak 1.027,00TL, araç tamir gideri olarak 112,00TL olarak hesap edildiği, kira bedeli olarak 1.206,00TL olarak hesap edildiğini, … taşıma sarf malzeme giderleri olarak 447,00TL hesap edildiğini, tüm iletişim bedeli için giderleri olarak toplam 100,00TL olarak hesap edildiğini, davacının ayrıca sözleşme gereğince 16 FT 027 plakalı Doblo marka aracını işlerinde kullandığını, kullanılan araçların tamamının üzerinde taşıt tanıma sistemi ile yakıt alımı yapıldığı için masrafların davalı kayıtlarında mevcut olduğunu, ayrıca araç üzerindeki km ile bu durumun objektif olarak tespit edilebilecek mahiyette olduğunu, davacı ile sabit gider olarak sadece 01 Nisan 2012 günü akaryakıt kalemine 200,00TL eklemek sureti ile güncelleme yapıldığını, onun haricinde tek bir sefer dahi güncelleme yapılmadığını, izah olunan nedenlerle davalı tarafça yapılan kesintiler ve sözleşme gereğince taahhüt edilmiş olunan devir masraf tutanağında belirlenen bedellerin her 6 ay için güncellenmesi yapılarak ödenmesi gereken ancak bugüne kadar davacıya güncellenmiş hali ile ödenmeyen bedeller nedeni ile son derece mağdur olduğunu, devir masraf tutanağının mevcut şubede 7 kişi üzerinden ve 2012 yılındaki asgari ücret ve yemek, SSK işveren payı, giyim, araç tamir bedeli, iletişim vb kalemler incelendiğinde görüleceği üzere 2012 yılı esas alındığını, sadece işçi brüt ücretinde bile 887,00TL olarak hesaplama yapıldığını ancak 2016 Aralık ayında ise 1.647,00TL olduğunu, davacının mağduriyetinin sadece bu kalem yönünden bile açıkça ortada olduğunu, davalı ile yapılan acentelik sözleşmesinin ekinde belirlenen devir masraf tutarının yine sözleşmenin ekinde yapılan cari hesap ek protokolüne göre her 6 ay için dönemler halinde yapılması gereken güncelleme bedellerinin hesap edilip ödenmemesi nedeniyle davacının zarara uğradığını, borca batık hale geldiğini, davacı ile yapılan sözleme ve ek sözlemeleri gereğince ödenmesi gereken her ay yükselen sabit giderlerin şimdilik 10.000,00TL, sözleşmede anlaşıldığı üzere 6 aylık dönemler halinde hesaplanıp çıkan bedellerin davalı taraftan alınıp davacı tarafa ödenmesini, yargılama ücreti ile giderin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmeleri gereği davalının ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğine haiz olduğunu, davacının delil listesinde kendi ticari defterlerini delil olarak göstermiş ise de iş bu davada davalının defter kayıtlarının delil niteliğini haiz olup yalnızca ve başlı başına dikkate alınması gerektiğini, davacının davalı alacağını müşterilerinden tahsil ederek davalıya ödememek ve tahsilatları geciktirerek davalı hesabına yatırmamak sureti ile kasa açığı fiilini işlemesi nedeniyle acentelik sözleşmesi ve eklerinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davalı ile davacı arasında imzalanmış olan 02.01.2012 tarihli acentelik sözleşmesi, acentelik sözleşmesi ek protokolü, cari hesap sözleşmesi niteliğindeki ek protokol ve alt kira sözleşmeleri uyarınca davacıya davalının Karlıdağ (Bursa) irtibat bürosu acente olarak devredildiğini ve davacının işletmesine bırakıldığını, Türk Ticaret Kanununda açıkça tarif edildiği üzere, acentelik ilişkisi güvene dayalı bir ilişki iken 06.02.2017 tarihinde Karlıdağ acentede yapılan denetimde, kasa sayımında 6.019,40TL’nin birimde bulunmadığını, davalı adına müşterilerden tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil edilmemiş gibi gösterilmek suretiyle acente yedine alınmış olduğunu, yani kasa açığı fiilini işlediği görüldüğünü, yine aynı tarihli denetimde fatura alacaklarının vadesinde tahsil edilerek gecikmesizin aynı gün içinde davalı hesabına havale edilmesi gerekirken 166 adet 4.444,65TL tutarında e faturanın vadesinde tahsil edilmediğini ve genel müdürlük hesabına yatırılmadığını, müşteri mutabakatlarının yapılmadığının tespit edildiğini, söz konusu hususların tespit tutanağı ile tespit edildiğini, davalı tarafından acenteye ihtarname gönderilmek ve ihtarnamede fesih gerekçeleri de açıkça belirtilmek suretiyle mezkur acentelik sözleşmesi ve eklerinin davalı tarafından 09.02.2017 tarihinde haklı nedenle tek taraflı olarak feshedilmiş ve acentelik ilişkisine son verildiğini, davacı tarafın son derece haksız ve mesnetsiz olarak …. Noterliği marifetiyle gönderilmiş olan 06.02.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin tebliği üzerine fesih işleminin yapıldığı iddia edilmiş ise de fesih ihbarında da açıkça belirtildiği üzere feshe konu kasa açığı fiilinin tespitinin 06.02.2017 tarihinde yapıldığını, yani son derece manidar olarak davalı yetkilileri tarafından 06.02.2017 tarihinde kasa açığı fili tespit ederek tutanaklaştırılmış ancak davacının imzadan imtina ederek 06.02.2017 tarihli ihtarını taraflarına tebliğ ettiğini, muhatabın ihtarnamesinde belirtilen hususların hiçbir şekilde haklı nedenle fesih hakkı vermemekte olup davalının durumu kurtarmak diye tabir edilebilecek bir gayesi de bulunmadığını, zira davacının iddialarının mesnetsizliğini, 15.02.2017 tarihli cevabının ihtarnamede tafsilatlı olarak izah edildiğini, ihtar tarihleri ile iş bu davanın haklılığı sonucu doğacağı iddialarının ise hukuki dayanaktan uzak ve hatta abesle iştigal olduğunu, davacı ihtarnamesi nedeniyle haklı nedenle fesih söz konusu olmayıp davalının davacının işlemiş olduğu kasa açığı fiili nedeniyle acentelik sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davacının iş bu ihtarnameyi göndermesi ya da göndermemiş olmasının haklı nedenle fesih sonucuna etkili olmayıp davacının alacak davası açmasını engel teşkil etmediğini, huzurdaki davanın ikame edildiğini, dolayısıyla ihtarname tarihlerini kullanarak iddialarını haklı çıkarma çabası içinde olan davacının tüm bu iddialarının hakikatten uzak ve haksız olduğunu, haksız davanın külliyen reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında imzalanan Acentelik sözleşmesi gereğince tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği, davalı şirketin sabit giderleri ödeyip ödemediği varsa miktarının ne olduğundan ibaret olduğu görülmüştür.

DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; dava konusu acentelik sözleşmesi fotokopisi, acentelik sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesi fotokopisi, 01.04.2012 tarihli devir masraf tutanağı, ihtarnameler Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince … Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğu’na müzekkere yazılarak … Emanet numarası ile …’in 2013 yılına ait defter ve belgeleri 1 klasör halinde celp edilmiştir.
…ye müzekkere yazılarak dava konusu acentelik sözleşme ve kayıtları celp edilerek Mahkememiz … kasa sırasına kayıt edilmiştir.
….Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyasına ait bilirkişi raporu ve duruşma tutanakları celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak …Esas sayılı dosyasına ait gerekçeli karar evrakı ve bilirkişi raporları uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 22/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında imzalanmış olan 02.01.2012 tarihli “Acentelik Sözleşmesi” Ek Protokolü Cari Hesap Sözleşmesine istinaden devir teslim tutanağı ile masraf bedeli 12.649,00TL + KDV’nin davalı … … tarafından davacı acenteye ödeneceğinin kararlaştırıldığı, tarafların incelenen 2012-201-2014-2015-2016 yılları ticari defter kayıt ve belgelerine göre davacı tarafın davalı taraf adına 31.01.2012-28.02.2012 tarihlerinde her biri 13.677,38TL, 31.03.2012 tarihinde 14.748,82TL ve 30.04.2012 – 20.12.2016 tarihleri arasında her biri 14.925,82TL bedelli masraf faturası kestiği, her iki tarafında ticari defterlerine işlediğinin görüldüğü, davacı tarafça 2017 yılı ticari defterler ibraz edilmemiş olup, davalı tarafın 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davacı tarafın davalı adına 18.05.2017 – 24.05.2017 tarihlerinde her biri 14.925,82TL bedelli masraf faturası kestiği ve davalı tarafın ticari defterlerine işlediğinin görüldüğü, tarafların her ikisinin de ayrı tacir olduğu, davacının acente sıfatı ile bağımsız tacir yardımcısı tacir faaliyetinde bulunduğu, taraflar arası sözleşme gereği davalı ticari defterlerinin delil olarak kabul edildiği, cari hesap ilişkisi bakımından davalı ticari defter kayıtlarına itibar edileceğinin değerlendirileceği, bu yönü ile davacı yanın alacak iddiasını davalı ticari kayıtları ile teyit ve tespit etmek durumunda olduğu, davacının düzenlediği aylık gider faturalarının davalı kayıtlarında yer aldığı dikkate alındığında 31.12.2017 tarihi itibariyle davalı şirketin borçlu olmadığı, alacaklı durumunda göründüğü, davacı taraf talebinin davalı şirketin giderlere katkıda bulunması gereken tutar farklarına dayalı olarak bakiye alacağının bulunduğu iddiasına dayandığı, davacının acentelik sürecinde bu sözleşme kaynaklı alacağı bulunduğunu ortaya koyamadığı, davacının aylık düzenlediği gider faturalarının davalı yan ticari defter kayıtlarında yer aldığı, cari hesap ilişkisinde davalı kayıtlarının kendi lehine alacak bakiyesini yansıttığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacı itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 19/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacı tarafın itiraz dilekçesinde cari hesap alacağının da hesaplanmasını istediği, ancak dava dilekçesindeki talebi güncel değerlerden doğan fark alacak talebi ile sınırlı olduğu için kök rapor hazırlanırken taraf ticari defter kayıt ve belgelerinde cari hesap alacağına ilişkin detaylı karşılaştırmalı, tespit ve değerlendirme yapmaya yeterli inceleme yapılamadığı, iş bu raporda cari hesap alacağına ilişkin kanaat bildirmenin mümkün olmadığı, fatura kesilen tutar ile güncellenmiş tutar arasındaki farkın davalı tarafça ödenmesi gerektiği kanaatinde ise aradaki farkın 98.979,23TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince taraf itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 22/05/2020 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda özetle; davacının iddia ettiği gibi güncelleme alacağı iddiasının sabit olmadığı, ancak sözleşmeyle sabit olmamasına karşın davacı lehien güncelleme alacağı ödenmesine karar verilecek olursa somut olayda fatura düzenlenmesi ve faturalara göre hesaplama yapılması söz konusu olmayacaksa, güncelleme alacağı tazminat olarak belirlenecek olduğu için 98.979,23TL tazminat ödemesi kararlaştırılabileceği, fatura tanzimi halinde ise bu miktara KDV eklenerek fatura düzenlenmesinin gerektiği, ancak gelinen aşamada ticari ilişkinin sona erdiği de gözetilerek fatura tanzimi gerektiren bir süreçten söz edilemeyeceği, nihai değerlendirmede kök rapor sonuç ve kanaatlerini değiştirecek yeni bir sonuç ve kanaat hasıl olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi ve eklerinden kaynaklanan güncelleme bedellerine yönelik alacak davasıdır.
Taraflar arasında 02/01/2012 tarihinde acentelik sözleşmesi ile eklerinin imzalandığı ve sözleşmenin davalı tarafından feshedilmek suretiyle sona erdirildiği konusunda davanın tarafları arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmede belirtilen masraf kalemlerinde güncelleme yapılmaması sebebi ile davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK.’nin 18/2 maddesi gereğince, bir tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Basiretli tacir; yaptığı iş ve işlemlerde sonrasını gören, azami dikkat ve özenle hareket eden, akdettiği bir sözleşmenin nereye varacağını bilen ya da bilmesi gereken, ticari işlem ve eylemlerinin hukuki, mali ve ticari sonuçlarını öngörmesi gereken kişidir. Basiretli tacir gibi hareket etmesi gereken davacı acentenin de ticareti ile ilgili olan ve ticari faaliyetinin esasını ilgilendiren acentelik sözleşmesine konu hususları tüm yönleriyle ölçüp tartması, ortaya çıkabilecek tüm hukuki ve mali sonuçlar değerlendirerek akdi imzalaması gerekir.
Taraflar arasında akdedilen ve sözleşmenin eki niteliğinde olan cari hesap protokolünün 4. maddesinde; masraf tutarları ile ilgili belirlemeler yapılırkan davalı … …’nun muhasebe kayıtlarının esas alınacağı kararlaştırılmıştır. Anılan maddede acentenin fikri alındıktan sonra, söz konusu iş artış ve eksilişleri nedeniyle meydana gelen zorunlu değişimlere bağlı olarak masraflardaki artış veya eksilişlerin masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması konusundaki nihai kararın da davalı … …’ya ait olacağı hükmü bağlanmıştır. Bir başka ifade ile taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin eki niteliğindeki cari hesap protokolünün 4. maddesi gereğince acentenin masraflarının belirlenmesi yetkisi münhasıran davalı … …’ya aittir. Basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı acente, sözleşme yapılırken bu hususu kabul, beyan ve taahhüt etmiştir. Davacı acente, imzaladığı acentelik sözleşmesi ve eklerinde kararlaştırılan düzenlemelerin hüküm ve sonuçlarını bilip anlayabilecek durumdadır. Dolayısıyla davacı taraf, değişimlere bağlı artış veya eksilişlerin masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması, masraf güncellemesi adı altında talep ettiği işçi ücreti güncelleme farkı, kira güncelleme farkı ve mazot güncelleme farkı gibi masraf kalemlerinin neler olacağı konularında nihai kararı verecek tarafın davalı … … olduğunu peşinen kabul ettiğinden davacının güncelleme farkına yönelik tüm taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğu kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 170,78TL harçtan mahsubu ile artan 119,38TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır