Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/234 E. 2018/327 K. 06.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/234 Esas
KARAR NO : 2018/327 Karar
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/03/2017
KARAR TARİHİ : 06/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını belirterek delil listesinde sundukları Yargıtay İlamı uyarınca Mahkemenin yetkili Mahkeme olduğunu, davalı tarafın müvekkil şirketin anlaşmalı müşterilerinden borçlu firma oluğunu, müvekkil işrkete muhtelif zamanlarda gönderici olarak taşıttırdığı kargo veya ücret alıcı olarak kabul ettiği kargo bedellerinden oluşan icra dosyasındaki borç miktarlarının tüm girişmelere rağmen ödemediğini, müvekkil firma alacağının hukuki yollardan tahsili ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ileicra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın haksız bir şekilde borca ve ferilerine itiraz etmiştir, borçlunun yaptığı itiraz taraflarına tebliğ edilmediğinden 05/01/2017 tarihinde tarafımızdan yapılan dosyaların genel kontrolünde itirazdan haberdar olunduğu ve bu sebeple itirazın iptali davası açma zaruretlerinin hasıl olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilerek davalının yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinini karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davası niteliğindedir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasının dosya arasına alındığı, itirazın iptaline ilişkin taraflar arasındaki hukuki ilişki değerlendirilerek, davacı tarafın hak ve alacaklarının belirlenmesi için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
11/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı ile davacı arasında ticari ilişki söz konusu olduğunu, davacının konusu cari hesap bakiyesini davalı yana verilen kargo hizmet faturalarından oluştuğunu, dava konusu alacağı oluşturan faturanın hizmet içeriği ile uyumlu olduğunu, dava konusu 33.903,19-TL cari hesap alacağı 26/11/2015 tarihine kadar düzenlenen faturalara yapılan peyder pey ödemelerden sonra kalan bakiyeden oluştuğunu, davacı şirketin davalı firma ile ilgili faturaları muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2015-2016 yılı defter kayıtlarına göre işlediği eklerde yevmiye kaydı ile detayı verilen tüm faturaların ve ödemelrden sonra oluşan 31/12/2016 tarihi itibariyle 33.963,26TL defter ve kayıtlarında alacaklı olduğunu, 2017 yılına devreden söz konusu alacağa 2017 yılı içerisinde başkaca ödeme yapılmadığını, davacı icra takip tarihinde alacağına yasal işlenmiş faiziyle birlekte talep ettiği taleple bağlılık ilkesi gereği söz konusu alacağından ötürü icra takip tarihinden dava tarihine kadar faiz hasaplaması yapıldığını, bu nedenle davacının alacağının varlığına karar verilmesi halinde bu alacağa icra takip tarihinden itibaren avans, işlemiş faizi ile birlikte 09/03/2017 tarihi itibariyle 37.235,59TL olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına yapılan itirazın İPTALİ İLE; takibin 33.903,19-TL üzerinden DEVAMINA,
2-Dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik talepte bulunulmadığından faiz hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan, asıl alacak olan 33.903,19-TL’nin %20’sine tekabül eden 6.780,63-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.315,93-TL nispi karar harcından peşin alınan 409,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.908,46-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.068,38-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.160,97-TL’nin (31,40-TL BVH, 409,47-TL PH, 600,00-TL Bilirkişi Ücreti, 115,50-TL Tebliğler) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve artan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …