Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/115 E. 2022/399 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/115 Esas
KARAR NO :2022/399

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/02/2017
KARAR TARİHİ:16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Davalılardan …’in Nisan 2013 tarihinde, Tek Ortaklı ve Sahibi Bulunduğu … Danışmanlık ve Mali Denetim Şirketi aracılığı ile müvekkil şirkete Mali Danışmanlık Hizmeti vermeye başladığını, mali hususlarda müvekkile hizmet vermesi karşılığında aylık 2.000,00 Euro (İkibin Euro) tahsil ettiğini Davalı …’in müvekkilin güvenini kazanarak 09.09.2013 tarihinde yani mali müşavirlik sözleşmesinin imzalanmasından beş ay sonra müvekkil ile ticaret yapma teklifinde bulunduğunu, müvekkilin ise “nasıl olsa kendi mali müşavirimizdir, bize yanlış eylemde bulunmaz” düşüncesi ile teklifi kabul etmiş ve bu suretle taraflar arasında ekte sunulan Aracılık Sözleşmesinin imzalandığını“Aracılık Sözleşmesi’nin konusunun, Müvekkilin kendi ülkesinde ambargo nedeniyle ticaretini yapamayan müşterilerinin alış verişlerini davalı …’in sahibi olduğu şirketi vasıtasıyla yapılmasından ibaret olduğunu, yani yabancı müşterinin, davalı …’e ait şirketin hesabına gönderdiği paranın, yine müşterinin talebi üzerine ve bildirdiği kişiye göndermesinden ibaret olduğunu, burada gelen paranın 3.kişi müşterinin parası olduğunu ve davalı …“in sahibi olduğu şirket hesaplarına gelen bu parayı yine müşteri talebiyle ticaret yaptığı kişiye havale edilmesinden ibaret olduğunu, bütün bu açıklamaların, davalı … tarafından gönderilen hesap ekstresinde ve ihtarnamelerde açıkça ikrar edildiğini,Davalı …’in müvekkilin güvenini kötüye kullanarak müvekkilin yabancı müşterilerinin ticaretini kendi hesapları üzerinde yapacağı taahhüdünü ihlal ettiğini, gönderdiği ve dosyaya sunulan 12.12.2013 tarihli ekstrelerden (Ek-3) de anlaşılacağı üzere sözleşme tutarı olan 5.000.000,00 Euro’luk (10.000.000,00 TL)’den,12.12.2013 tarihine kadar 2.804.440,72 Euro ödendiğini,2.394.679,28 Euro bakiyeden ise;18.12.2013’te — 50.051,00 Euro,18.12.2013’te — 18.300,00 Euro,18.12.2013’te — 37.852,00 Euro,18.12.2013’te — 10.760,00 Euro,19.12.2013’te 663.042,00 Euro,05.02.2014’te — 700.000.00 Euro,Kalan borç : 9014 .674,28 Euro …’in, 19.12.2013’e kadar olan talimatları yerine getirdiğini, fakat bu tarihten sonra 1.600.000,00 Euro müşteri parasını müvekkilin talimatı olduğu halde yerine getirmediğini,bu meblağdan 700.000,00 Euro’luk kısmını (araya giren hatırlı kişiler sayesinde)05.02.2014’te yapılan ikinci sözleşme ile ödenmiş fakat bakiye 914.000,00 Euro’nun ise bütün çabalara rağmen müvekkile ödenmediğini,Müvekkilin davalı hesabına 23.11.2013’te gelen müşteri parası ile ilgili defaatle ödeme talimatlarını e-mail yoluyla gönderdiğini, fakat davalılar tarafından yerine getirilmediğini, nitekim müvekkilin müşterisi olan …. şirketinin müvekkile yazı yazarak paranın akibetini sorduğunu, müvekkilin ise müşterisine karşı sorumluluğunun bilincinde olduğundan paranın izini takip etmiş olduğunu, yaptığı araştırma ve yazılı belgeler sonucu müşteri ….’nun 23.11.2013’te, parasını İran Devletindeki Dövizci vasıtasıyla, yine İstanbul’da bulunan… Oto.İnş. San. ve Dış Tic. Ltd.Şti.’ne (Dövizci) 900.000.-Buro yatırmış olduğunu, İstanbul’daki dövizcinin ise aynı gün müvekkilin talimatını yerine getirerek gelen parayı yanında çalışan … kanalı ile elden davalı … Şirketinin … … Şubesindeki hesabına yatırdığını öğrenmiş bulunduğunu (Ek-5), bu nedenle elinde olan yazılara istinaden müşterisinin Ek-6’da sundukları yazılarına hitaben 04.04.2014 tarihinde cevabi yazısını göndermiş olduğunu,Davalıların sözlü uyarılara rağmen sürekli bir bahane ile müvekkili oyaladığını,önce paranın … A.Ş. tarafından bloke edildiğini söylemiş, müvekkilin davalıdan paranın hesabında bloke olduğuna dair ekstre ve belge isteyince davalının bu defa borcuna karşılık …’daki gayrimenkulünü müvekkile satmayı teklif ettiğini, müvekkilin iyi niyetli olarak tapu devrini kabul ettiğini fakat tapudan araştırdığında gayrimenkulün ipotekli olduğu ve bankaya borç olduğunu öğrendiğini, müvekkilin davalının yalan söylediğini anlamış ancak çaresiz olarak sürekli kendisini baorcu ödemeye ikna etmeye çabaladığını, fakat netice alamayınca son kez ihtamame gönderdiğini, tüm ihtarnameler ve cevaplarının ekte sunulduğunu ,bu ihtarlardan önce davalının ıslak imzalı yazısı ve ihtarnamelerde borcunu inkar etmediğini fakat ne zaman kendisine hakkında icra takibi başlatılacağı ihtarı gönderildiğinde bu defa da parayı ödememek için değişik bahaneler uydurduğunu, hatta borcunu inkar etme yoluna girdiğinin görüldüğünü, bir yazısında talimat olmadığını iddia etmiş diğer bir yazısında paranın nereden geldiğini bilmediğini iddia etmeye çalışmış fakat müvekkilin sabırla ve azimli bir şekilde hakkını aramaya devam ettiğini,davalının uyarı yazısı dediği 02.04.2014 – tarihli ıslak imzalı yazısının 3.paragrafında dahi takibin Euro karşılığı olan 900.000.-Euro tutarlı borcu aynı şekilde ikrar ettiğini, her ne kadar davalının ödeme talimatı verilmediğini iddia etmiş ise de aynı yazısında“Banka işlem yapmıyor” şeklinde beyanda bulunduğunu, talimat olmadan davacının nasıl bankaya müracaat ettiğini,Müvekkilin tüm yazışma ve ihtarlara rağmen emin kişisi olduğu Mali Müşavir tarafından kandırıldığı ve güveninin kötüye kullanıldığını anlayınca, elinde bulunan 10.000.000.-TL’lık senedin 900.000.-EBuro’luk kısmın tahsili için…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, Davalıların, icra takibi başlatıncaya kadar yedlerinde bulunan 900.000.-Euro(dokuzyüzbin Eur)’u ikrar etmiş inkar etmemiş olduklarını, ancak ödeme emri kendilerine tebliğ edilince bu defa müvekkilin alacağını inkar ettiklerini, icra mahkemesinde sunduğu yalan beyan ve çelişkili ifadeleri ekte takdim ettiklerini ,Dosyaya sundukları ve …’tan icra dosyasına gelen yazıdan da anlaşılacağı üzere davalı …’in hile ve desise ile sözleşme gereği müşterinin dövizci vasıtasıyla gönderdiği parayı buharlaştırdığını,Esasen davalıların kötü niyetlerle borcu ödememek ve süründürmek niyetinde olduğunu, icra dosyasına yaptığı itirazda ve icra mahkemesine verdiği dilekçelerde borcun esası ile ilgili hiçbir açıklamada bulunmadığını, sadece alacağın tahsilini geciktirmek jiçin yapılan kambiyo senedine mahsun icra takibine senedin teminat olduğu gerekçesiyle İcra Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile scnedi%lduğu iddiasıyla takibin iptali ile 20) tazminat talebiyle dava açtığını, mahkemenin ise İİK 170/ a maddesine dayanarak senedin teminat senedi olduğu, ancak kendisinin dar yetkili mahkeme olması sebebiyle alacağın varlığını inceleme yetkisinin bulunmadığını, davacı/borçlunun » 20 tazminat talebinin reddi ile takibin iptaline karar verdiğini,taraflarca yapılan temyiz itirazları üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, kendilerinin temyiz itirazlarını kısmen kabulü ile takibin iptali yerine talikine, davacıların ise müvekkil aleyhine talep ettikleri 020 tazminat talepli temyiz taleplerinin reddine karar verdiğini,gerek icra mahkemesi, gerekse Yargıtay ilgili dairesinin alacağın var olduğuna kanaat getirdiğini, ancak senedin teminat vasfında olduğunu, bu nedenle İcra Mahkemesinin işbu ihtilafı çözmeye yetkili olmadığından takihin talikine karar vermiş ve €n önemlisi müvekkil aleyhine haksız takipten dolayı ”4 20 tazminata mahkum etmemiş olduğunu, Hizmet sektöründe faaliyet gösteren meslek mensuplarının, kendilerine güvenen mükellef, müvekkil veya hastası ile ticaret yapmasının etik olmadığını, avukat veya mali müşavirin ihtisası olduğu konularda hizmet verdikleri kişiler ile ortaklık kurmaları sonucu elbette ki müvekkil veya mükellefin haklarının korunamayacağını, zaten etik olanın da ticaret yapmamak olduğunu, bu etik kuralı ihlal ettiği varsayılsa bile en azından mükellefinin güvenini kötüye kullanmaması gerektiğini,Müvekkilin yabancı sermayeli bir şirket olduğunu, Türkiye’de büyük yatırımlar yapma hayali ile geldiğini, fakat piyasada meşhur olan ve hatta ekonomi programlarına katılan tanınmış bir hizmet sektörü çalışamı tarafından kandırılmış, güveni kötüye kullanılmış ve emniyeti suistimal edilmiş olduğunu, müvekkilin artık Türkiye’de ticaret yapmaktan çekindiğini,bu tür eylemlerin, ticari veya şahsi olarak addedilemeyeceğini, zira burada mağdur olanın kamu olduğunu, bir kişinin kötü niyeti ve çıkar amaçlı eylemi yüzünden tüm toplumun yabancı nezdinde güvenilmez kişi olarak tanınmasına sebebiyet vermekte olduğunu, yukarıda da belirttikleri gibi dolandırıcılık suçunun menşeinin ticaret olduğunu,yukarıda da açıkladıkları üzere; davalı borçlunun, hesabına gelen müvekkilin parasına el koyduğunu, yasal takip öncesi müvekkile keşide ettiği ihtarlarda paranın ödenmesi için müvekkilden talimat beklediğini, talimat verilmezse paranın yatırılması için tevdi mahalli tayini isteyeceğini vb. yazıları ile müvekkilin parasını ödeme niyetinde olduğunu belirtmesine rağmen tüm çabalara rağmen ödemeyi yapmadığını, yasal yollardan talepte bulununca da kötü niyetli hareket ederek inkar yolunu seçtiğini, davalı … aleyhine…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlanan takip dosyasında (takip iptal edilmeden önce) mal varlığı üzerine haciz konulduğunu, mahkeme tarafından icra dosyası celbedildiğinde görüleceği üzere davalı/borçlunun mal varlığı üzerinde birçok haciz ve ipotek bulunduğunu,yukarıda açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla,davalıların borçlu olduğu, delil listesinde sunulan belgelerle de sabit alğ geldiğinde borç miktarının ise davalıların gönderdiği hesap ekstresi yazısından anlaşıld;ğ dan mal kaçırma kastı ile bugüne kadar ödemeden kaçındıkları dikkate alınarak, alacaklarının tahsilsiz kalmaması amacıyla davalıların alacak ve mal varlıkları üzerine İhtiyati Tedbir Kararı konulmasına, açılan davalarının kabulüne, ihtamamenin keşide edildiği 06.05.2014 tarihinden itibaren 900.000.-Euro’nun faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafın, müvekkil …’in ortağı olduğu … Danışmanlık ve Mali Denetim Şirketi ile aralarında mali danışmanlık sözleşinesi b lunduğunu, davalı müvekkiller ile Aracılık Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konuşünu 3. kişi müşteri parasını söz konusu şirketin talebi ile ticaret yaptığı şirkete göndermek ojduğunu, 19.12.2013 tarihine kadar, talimatların yerine getirildiğini, ancak daha sonra sözde talimatların yerine getirilmediğini,araya giren hatırı sayılı kişiler sayesinde 700.000.-Euro’nun davacıya 05.02.2014 tarihli sözleşme ile yatırıldığını, geriye kalan 914.000.-Euro’nun davacıya ödenmediğini, sözde bu paranın …. adlı şirkete ait olduğunu, dövizcisi aracılığı ile müvekkil şirket hesabına yatırıldığını, müvekkilin işbu paraya karşılık …’daki gayrimenkulünü satmayı teklif ettiğini, davacının icra takibi başlattığını ve devamla dava dilekçesinde müvekkillerine adeta hakaret içeren beyanlar ile sözde 900.000.-Euro alacağı iddiası ile işbu davayı açtığını, davacının tüm iddiaları gerçek dışı olup, beyanlarının çelişkili olduğu da bizzat …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyası ile sabit olduğunu,Usul Hukukuna ilişkin beyanlarında;davacının işbu davada taraf ehliyetinin olmadığın, davanın usülden reddine karar verilmesi gerektiğini,davacı yanın dava dilekçesinde …. adlı şirkete ait olan ve dövizcinin çalışanı olduğunu belirttiği kişi tarafından 900.000.-Euro’nun müvekkil şirket hesabına yatırıldığını ve müvekkil şirket tarafından paranın iade edilmediğinden bahisle, müvekkillerinin kendilerine borçlu olduğunu ileri sürmekte olduğunu, davacının iddiaları gerçek dışı olmakla kabul anlamına gelmemek kaydı ile beyanlarına itibar edilmesi halinde, dava dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere kendisi tarafından yatırılmayan, kendisinin hiçbir hak iddia edemeyeceği, sözde müşterisi ….’ya ait olduğumu ileri sürdüğü paranın kendi adına tahsiline karar verilmesini talep etmekte olduğunu,taraf ehliyetinin davada taraf olma yeteneği olduğunu, 6100 sayılı HMK madde 114 hükmüne göre; davada tarafların taraf ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olduğunu, bu nedenle bu hususun mahkemece re’sen gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan esasa girilmeden reddedilmesi gerektiğini, bir hakkı dava etme yetkisinin kural olarak o hakkın sahibine ait olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde davaya konu paranın …. Adlı şirkete ait olduğunu ileri sürdüğünü, bu nedenlerle mahkemece davanın, davacının sıfat yokluğundan esasa girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini,Esasa ilişkin beyanlarında;Davacı ile müvekkiller arasındaki ilişkinin nedeninin transit ticaret işlemlerine ilişkin 09.09.2013 tarihli Aracılık Sözleşmesi olduğunu, müvekkillerin davacıya hiçbir borçlarının olmadığını,Davacı … ile müvekkil şirket … A.Ş. arasında davalı Necim …’in de kefil olduğu 09.09.2013 tarihli Aracılık Sözleşmesi imzalandığını,İşbu sözleşmeye teminat olarak müvekkil şirket … A.Ş.’nin keşidecisi olduğu, müvekkil …’in kefil olduğu 09.09.2013 tarihli 10.000.000,00 TL (onmilyon Türk Lirası) bedelli senet verildiğini,İşbu Sözleşmenin, Aracı yani davacının bulduğu ya da mevcut müşterilerinin talepleri doğrultusunda mal ve hizmetlerin temini ve ticareti konusunda aracının talimatı ile mal alış bedellerinin Tacir yani müvekkil … Turz. tarafından hesabına yatan para ile ödemesini kapsadığını, söz konusu sözleşme incelendiği vakit konusunun özellikle ticaret olduğu, ortada mal alım satımı üzerine ödeme yapılması hususunda tarafların sorumluluklarının olduğunun açıkça anlaşıldığını, nitekim aracının bulduğu müşteriler kanalı ile müvekkil şirket hesaplarına paralar yattığını, yine aracının yazılı talimatları ile mal alış bedellerinin talimatta belirtilen hesaplara yatırıldığını, Transit Tiçaret kapsamında bu şekilde müvekkil şirket hesabına 4.299.120.-Euro geldiğini, 3.599.120.-Buro’luk kısmının davacının yazılı talimatları doğrultusunda transfer edildiğini, ekte sunmuş oldukları hesaplar ve cari hesaplar da incelendiği vakit işlemlerin büyük bölümünün 1/KG Commerce LLP adına yapıldığının görüleceğini, anılan LLP şirketinin ticari işleminde aksama olması üzerine 700.000.-Buro’luk ödemenin yapılmadığımı, LLP şirketinin talimatı ile davacı şirketle 03.02.2014 tarihinde sözleşme imzalanarak 700.000.- Euro’nun davacıya teslim edildiğini ( Ek-2), bu noktada davacının dava dilekçesinde hatırlı kişiler olarak belirttiği kişi bizzat müşterinin kendisi olup talimat vermesi üzerine tar: nch davacıya teslim edildiğini, davacı tarafın VKG Commerce LLP şirketin adına kendilerin&/teslim edilen 700.000.-Euro ile ilgili olarak borç ödemesi diyerek yanlış ifade ettiğini, mahkemeyi yanıltma çabası içerisinde olduğunu, müvekkilin, davacıdan teslim edilecek, borç ödenecek böyle bir para almadığını anılan sözleşmede de açıkça yazdığı üzere tacirler arasında mal ve malzemenin aynı olmaması nedeni ile işlem gerçekleştirilemediğinden müşteri LLP şirketinin talebi ile davacıya anılan paranın teslim edildiğini, sözleşmenin uygulama sürtesi boyunca müvekkilin tüm edimlerini talimatlar doğrultusunda yerine getirdiğini, davacının tüm talimatları ve müvekkil şirket tarafından talimatlara uygun ödemelerin yapıldığını gösterir dökümlerin dosya halinde ekte sunulduğunu Müvekkilin sözleşmeye uygun olarak banka kanalı ile hesabına yatan paralara ilişkin davacının yazılı talimatları ile işlem yapmakta iken müvekkil şirketin çalıştığı banka tarafından faturalar ve Gümrük Beyannamelerinin talep edildiğini, bu belgeler olmadan para transfer işlemini gerçekleştiremeyecekleıini bildirdiklerini (Ek-â), müvekkil şirket tarafından davacıdan defalarca konşimentoların talep edildiğini, adına işlem yapılan müşterilerin bilgileri talep edilmiş olmasına rağmen zamanla davacının bu yönde bilgi vermekten kaçınmış olduğunu,gerekli evrakları müvekkille paylaşmadığını, hukuki evraklar olmadan müvekkilden işlemleri yapmasını beklediğini, son tahlilde talimatlarını iptal ettiğini (Ek-5 : Davacıya gönderilen mailler fatura bilgileri), son olarak 1/KG Commerce LLP şirketi adına … tarafından yatırılan 900.000.-Euro ile ilgili bilgi istenilmiş ancak davacının bu yönde hiçbir açıklaması olmadığı gibi talimatının da olmadığını,Davacının ihtiyati tedbir talebine ilişkin beyanlarında;Davacı tarafın müvekkillere asılsız ithamlarda bulunarak müvekkillerini kandırdıklarını ileri sürmüş, müvekkil …’in Orduspor Başkan gu, bu parayı spor kulübüne aktardığını, mallarını kaçırdığı gibi asılsız ithamlarda bufunduğlunu, öncelikle ilinin aracılığı ile de müvekkillerin davacı şirket ile davacı vekili sayesinde tanışmış ve davacı Özet itibari ile davacı tarafın usulsüz ve yasaya aykırı işlemlerine müvekkilleri alet etmek istediğini, 3. kişi müşteri parası olduğunu kabul ettiği paraları müvekkili kullanarak uhdesine geçirmeye çalışmış, ticaret konu para transferlerine ilişkin konşimento ve faturalar sunmaktan kaçınmış, kendisine e-mail yoluyla, ihtarnameler ile sorulmuş olmasına rağmen cevaplar vermekten kaçındığını, nitekim müvekkil şirket ile 3. kişi müşterilerin irtibat kurması ile davacının amacının net bir şekilde anlaşıldığını, davacı ile 1/KG Commece LLP arasındaki sorunların çözümlenmesinin beklendiğini, son tahlilde 1/KG… şirketinin talimatıyla adına hisse alımı yapıldığını,Davacının ise kendisine ait olmadığı, üzerinde hiçbir hakkı olmayan müşteri paralarının peşine düştüğünü, müvekkil …’i güveni kötüye kullanmakla itham ettiğini, ancak müvekkillerin adını kullanarak Türkiye Kanunlarını bilmeyen 3. kişileri mağdur etme ve dolayısı ile müvekkilleri mağdur etme çabası içine girdiğini, tüm bu nedenler ile öncelikle davacının taraf ehliyetinin bulunmaması nedeni ile davanın usulden her halükarda davanın haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olması sebebi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiğini,yukarıda arz ve izah ettikleri ve mahkemece Te’sen gözetilecek nedenlerle,öncelikle davacının dava dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere davaya konu paranın müşterisi …. şirketine ait olduğunu iddia etmesi sebebiyle taraf sıfatı yokluğu nedeni ile esasa geçilmeksizin davanın reddine, her halükarda haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … genel müdürlüğü cevabi yazısı celp edilmiştir.
Alacağın varlığı ve miktarı bakımından Bilirkişi heyetinden aldırılan 17/07/2019 tarihli raporda; ” davalı … AŞ’nin, davacı … AŞ’ye gönderdiği yazılarda sadece talimatı beklediğini belirtmiş olması, parayı gönderen …’in de davacı … AŞ beyanlarını doğrulamış olması karşısında davacı … AŞ’nin anılan tutarı talep etmeye haklı olduğu, nakit beyan formu ve döviz bürosu işleyişi açısından bu alanda uzman bilirkişi tayin edilmesi hususunun sayın mahkemenin takdirinde olduğu ” görüşü bildirilmiştir.
Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişi heyetinden aldırılan 13/04/2021 tarihli ek raporda; ” Somut olaya ilişkin farklı bilgiler, iddialar ve tespitler bulunmaktadır. Bunların bir kısmı da birbiri ile çelişkilidir. Hukukçu biliri işi olarak, dosya içindeki bilgi ve belgelere dayalı olarak görüş oluşturulmuştur. Rapordaki görüşler dahil diğer bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinde nihaf takdir yetkisi sayın mahkemeye aittir. Kök raporda ortaya konulan görüş ve varılan sonuç bakımından bir değişiklik bulunmamaktadır.Döviz bürolarının işleyişi bakırnından bilgi alma imkânı almamıştır ” görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış olup,… 2.ATM ‘nin … talimat sayılı dosyasından aldırılan 11/02/2022 tarihli raporda; ” Hazine ve Maliye Bakanlığınca döviz bürosu işlemleri yapmak üzere yetkilendirilmiş bir müessese olmayan… Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd Şti./ … Pazarlama Ve Taahhüt Limited Şirketi’nin döviz büfe kapsamında incelenmesinin mümkün ve gerekli olmadığı, diğer taraftan Ticaret Kanununa tabi bir limited şirket olması sebebiyle dava konusu işleme ilişkin kanuni defter kayıtlarının Mahkemenizce gerek görülmesi halinde heyetimizce incelenebileceği,ancak, işbu raporun değerlendirme bölümünde de belirtildiği üzere, … Tekstil Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti … Pazarlama Ve Taahhüt Limited Şirketi’nin resmi defter kayıt ve belgelerinin ayrıca incelenmesine gerek olmadığı,yine de Mahkemeniz tarafından bu kayıtların incelenmesinin gerektiği sonucuna varılması durumunda, … Tekstil Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti./ … Pazarlama Ve Taahhüt Limited Şirketi’nin ilgili yıl kanuni defter kayıtlarının ve bu kayıtlara esas teşkil eden/etmesi beklenen belgelerin (banka ekstresi vb.) heyetimize ulaştırmak üzere temini yahut anılan şirketin İstanbul’da faaliyet göstermiş olması nedeniyle İstanbul’da ikamet eden yeni bir bilirkişinin görevlendirilmesinin Mahkemenizin takdirinde olduğu ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, taraflar arasındaki aracılık sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.Davacı taraf, taraflar arasında 09.09.2013 tarihinde aracılık sözleşmesinin imzalandığı, aracılık sözleşmesinin konusunun müvekkilinin kendi ülkesinde ambargo olması nedeniyle müşterilerin davalıların hesabına yatırdıkları paranın müşterinin talimatı doğrultusunda bildirdiği kişiye gönderilmesi olduğunu, 23.11.2013 tarihinde müşterisi olan … ‘nun İran’daki dövizci vasıtasıyla İstanbul’daki dövizci … Tekstil Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd Şti.’ne 900.000 Euro gönderdiğini,İstanbul ‘daki dövizcinin müvekkilinin talimatını yerine getirerek çalışanı … vasıtasıyla parayı Davalı şirketin … … Şubesi’ndeki hesabına yatırdığını, fakat davalıların bu parayı talimata uygun ödemedikleri için 900.000 Euro’nun faizi ile tahsilini talep etmektedir.Öncelikle belirtmek gerekir ki taraflar arasında 09.09.2013 tarihli aracılık sözleşmesi mevcut ise de sözleşmenin konusu aracı sıfatına sahip davacı tarafın bulduğu müşterilerin talepleri doğrultusunda mal veya hizmet temini veya ticareti yapılmasını sağlamak ve satışa konu mal bedelleri üzerinden 0,007 kar elde etmek olup kar marjı 0,006’sı davalının 0,001 davacı tarafın olmaktadır.Yani sözleşmenin konusu davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği gibi müşterilerin talimatları doğrultusunda para transferi yapmak değildir.Bankacılık Kanununa göre Türkiye’de bankalar dışında para transferi için gerçekleştirilen bankacılık işlemleri yasaktır.Bunun dışında her ne kadar dava dilekçesinde İstanbul’daki dövizci olarak isimlendirilen… Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd Şti.dosyada mübrez sicil kayıtları ile sabit olduğu üzere kuruluşundan itibaren hiç bir şekilde döviz bürosu olarak çalışmamış, bu konuda lisans almamış ve şirketin iştigal konusu olarak döviz işlemleri belirtilmemiştir.Bunun dışında her ne kadar … ‘in dövizcinin çalışanı olarak iddia edilmiş ise de davacının kendi beyanı ile sigortalı yapılmaması dava konusu değilse de SGK kayıtları ile çalışanı olmadığı gibi bunun dışında döviz bürosu çalışanı olduğu da ispat edilememiştir.Bunun yanı sıra dava dilekçesine ekli delil olarak ibraz edilen 28.11.2013 tarihli… Oto. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd Şti tarafından imzalı belgede “Müşterimiz…- şirketi tarafından hesabımıza gelen 900.000 Euro meblağ talimatınız gereği davalı şirketin … … Şubesi’ndeki hesabına çalışanımız … tarafından 27.11.2013 tarihinde elden ve nakden yatırılmıştır.”şeklinde beyanda bulunulmuş ise de adi yazılı belge tarihi itibariyle şirketin unvanı … Paz ve Taahhüt Ltd.Şti olmasına rağmen neden eski unvanın kullanılarak belge düzenlendiği anlaşılamamış ayrıca döviz bürosu olarak çalışmayan ve kanunen çalışamayacak olan şirketin hangi saikle hangi düşünceyle talimatla işlem yaptığı, taraflardan bağımsız tüzel kişiliğe sahip şirketin aracılık sözleşmesinin tarafı olmamasına rağmen neden talimat aldığı anlaşılamamıştır.Bu nedenlerle hükme esas alınabilecek nitelikte ve ispat kuvvetine haiz belgeler olmadıkları kanaatine varılmıştır.Dosyada açık, net ve somut olarak ispat edilebilen tek husus … tarafından 27.11.2013 tarihinde davalı şirketin …’taki hesabına 900.000 Euro yatırıldığı hususu olup banka kayıtları ile sabittir.Fakat ispat edilen bu maddi vaka paranın aracılık sözleşmesi ile ilişkisini açıklayamamakta olup … Paz.ve Taah.Ltd.Şti taraflardan tamamen ayrı, bağımsız bir tüzel kişilik olup kendi malvarlığına karışmış bir nakdi tutar yönünden hukuken tek hak sahibidir.Davacı taraf, 900.000 Euro nun aracılık sözleşmesi gereği alacaklısı olduğunu iddia etmekte ise de Alacaklılık sıfatını ve aktif husumet ehliyetini ispat edemediğinden açılan davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafın aktif husumet ehliyeti olmadığından açılmış olan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 60.881,12 TL harçtan mahsubu ile artan 60.800,42 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2022
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …