Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1126 E. 2020/315 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1126
KARAR NO : 2020/315

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/12/2017
KARAR TARİHİ : 17/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı…Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde davalı …’e ürün satışı yaptıklarını, davalının kendilerine ödeme yapmadığını, bu nedenle İstanbul… İcra Dairesinin … sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmesi nedeniyle de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … verdiği cevap dilekçesinde davalı şirket ile aralarında ticari ilişki olmadığını, borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak tarafına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, imza sirkülerini ve vergi kayıtlarını delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre davacıdan malları satın alan davalının malların kendisine teslimi ile birlikte bedel ödeme borcunu yerine getirme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmediklerinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve tarafların ticari defterlerini mahkememize sunmaları istenilmiştir.

Hazırlanan 15.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı defterlerine göre davacının davalıdan 2.405,44 TL alacaklı olduğu, davacının sattığı ürünlerin … ve … isimli kişilerce teslim alındığının irsaliyeli faturalarda gözüktüğü, davalının defterlerinde de davalının davacıdan 3.078,17 TL ürün satın aldığı ve bunun karşılığında 2017 yılı içinde 1.000,00 TL ödeme yaptığı, davalının işletme hesabına göre defter tutması nedeniyle defterlerinde sadece gelir gider kaydının bulunduğu, yapılan ödeme ve cari hesap kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.

6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtlar ile davalı defterindeki kayıtlar birbirini doğrulamaktadır. Bu nedenle davacı ve davalı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Ticari defterlerin birbirini doğrulaması nedeniyle ürünlerin dava dışı … ve… tarafından teslim alınmış olması sonuca etki etmeyecektir.

Davalı …, 17.06.2020 tarihli sözlü yargılama duruşmasında ürünleri teslim alan…’un amcasının oğlu olduğunu, …’ün de onun eşi olduğunu, başka bir alacak verecek nedeniyle aralarının açık olduğunu, kendi muhasebecisinin ise ablasının bir arkadaşı olduğu, kendisinin home ofis olarak çalıştığını ve muhasebe evraklarını posta ya da kargo ile gönderdiğini, muhasebecisi ile kendisi arasında bir güven ilişkisinin kurulmuş olduğunu, hazırlanan bilirkişi raporundaki kendi ticari defterlerine ilişkin kayıtları kabul etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. 6102 sayılı TTK m. 18/II’ye de “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” düzenlemesi yapılmış olup davacının 6102 sayılı TTK m. 64 ve 6100 sayılı HMK m. 222’ye göre resmi ticari defterlerindeki kayıtların kendi bilgisi dışında tutulduğu savunması basiretli bir tacirin dayanabileceği bir savunma olmadığından dikkate alınmamıştır.

6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı dosyasında davacı taraf 2.405,44 TL asıl alacak ve 104,09 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 2.509,53 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davacı taraf davaya konu alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle faiz talebi kabul edilmeyerek davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Tarafların defterlerinin birbirini doğruluyor olması, davalının kendi defterlerine göre davalıdan ne kadar ürün aldığını ve borcunun ne kadar olduğunu bilebilecek durumda olmasına karşın başlatılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğu anlaşılmakla davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde davacıdan 100.000,00 TL manevi tazminat talep ederek karşı dava açmıştır. Ancak talebini harçlandırmamıştır. 27.01.2020 tarihli duruşmada davalının açtığı karşılık davanın harcını tamamlaması için iki hafta kesin süre verilmiş ancak harcı tamamlamaması üzerine 6100 sayılı HMK m. 167’ye göre davalının karşılık davasının ayrılmasına ve mahkememizin ayrı esasına kaydedilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalının 100.000,00 TL tutarlı manevi tazminata ilişkin karşı davasının 6100 sayılı HMK Madde 167’ye göre mahkememiz dosyasından ayrılmasına ve Mahkememizin ayrı esasına kaydına,
2-Davacının asıl davasının kısmen kabulüne ile İstanbul …İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 2.405,44 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık 9,75 oranında faiz işletilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 2.405,44 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 164,32-TL nispi karar harcının peşin alınan 31,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 132,92-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 839,20-TL ( 700,00-TL BK ücreti, 139,20-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 804,39-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 67,40-TL ( 31,40-TL BH, 31,40-TL PH, 4,60-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.405,44-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kesin olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸