Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1109 E. 2021/5 K. 11.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1109
KARAR NO:2021/5

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:19/12/2017
KARAR TARİHİ:11/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Sigorta Aracılık Hizmetleri vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş. ile 21.02.2011 tarihinde sigorta acentelik sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin …. Noterliğinin 25.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ve 29.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, davalının fesih işleminin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, sözleşme süresince davalı şirkete müşteri kazandırdıklarını, sözleşmenin feshinin haksız olması nedeniyle denkleştirme tazminatına hak kazandıklarını, 6102 sayılı TTK m. 122’ye göre denkleştirme tazminatının hesaplanarak fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde davacı ile yapılan sözleşmede delil sözleşmesi niteliğinde madde bulunduğunu ve bu nedenle de sadece kendi şirket kayıtlarının delil olabileceğini, davacı tarafın bunlardan başka delil ileri süremeyeceğini, belirsiz süre için yapılmış olan acentelik sözleşmelerinin üç ay önceden ihbar edilmek koşulu ile feshedilebileceğini bu durumun sözleşmede de kararlaştırıldığını, davacı tarafın talep ettiği denkleştirme tazminatının dayanaksız olduğunu ve koşullarının gerçekleşmediğini, davacı tarafın kendilerine üretimde sağlayacağı branş dağılımı ve hasar prim dengesine ilişkin taahhüt verdiğini, ancak bu taahhüdü yerine getirmediğini, bu nedenle de haklı olarak sözleşmeyi feshettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122’ye göre acentenin denkleştirme tazminatı davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. Noterliğinin 25.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ve 29.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamelerini, komisyon gider belgelerini, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, acentelik sözleşmesini, …. Noterliğinin 25.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ve 29.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamelerini, taahhütleri ve ticari defterleri delil olarak sunmuştur.
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122’ye göre acentenin denkleştirme tazminatı davasıdır.
6102 sayılı TTK m. 102’ye göre; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” Taraflar arasında yapılan 21.02.2011 tarihli sözleşmenin 2’nci maddesinde “… ili hudutları içinde veya şirketin önceden yazılı onayı alınmak şartıyla adı geçen bölge sınırları dışında da faaliyette bulunmak üzere acenteyi … ve havalisi sigorta acentesi olarak tayin” düzenlemesi getirilmiş olup sözleşmenin bu hükmüne göre taraflar arasında acentelik sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122’ye göre; “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. (2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. (4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. (5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” Bu maddeye göre denkleştirme tazminatı istenebilmesinin birinci koşulu taraflar arasındaki sözleşmenin acente tarafından haksız olarak feshedilmemesi ya da müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmemesidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin bu koşullarda feshedilip feshedilmediğinin tespiti için davalı tarafın davacı tarafa gönderdiği …. Noterliğinin 25.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ve 29.05.2017 tarih ve … sayılı ihtarnameleri dosyamız içerisine alınarak incelenmiştir. Feshe konu ihtarnamede “Şirketimiz ile acenteliğiniz arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin “madde 24 sözleşmenin feshi; Taraflardan her biri diğer tarafa taahhütlü bir mektupla üç ay öncesinden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırabilir.” maddesi gereğince iş bu ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren üç ayın bitiminde acentelik sözleşmesinin fesih olacağı hususunu ihtaren bildiririz.” yazılı olup fesih için bir gerekçe gösterilmemiştir. Davalı taraf cevap dilekçelerinde ise davacı tarafın kendilerine üretimde sağlayacağı branş dağılımı ve hasar prim dengesine ilişkin taahhüt verdiğini, ancak bu taahhüdü yerine getirmediğini, bu nedenle de haklı olarak sözleşmeyi feshettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan 25.07.2011 tarihli sözleşmesinin ek protokolün 2’nci maddesinde “Acente 01.03.2011 – 31.12.2011 tarihleri arasında yıl sonu trafik branşı üretiminin hedefi olarak asgari 100.000,00 TL toplam üretimin minimum 500.000,00 TL, HPO’nun % 60 altında olması şartını taahhüt eder.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin eki protokolle davacı şirket belli bir iş hedefi tutturmak konusunda taahhüt altına girmiştir.
Yargıtay HGK acentelerin ürün ve iş taahhütleri hakkında aşağıdaki tespitte bulunmuştur. “Görüldüğü üzere, davalı şirketin, davacı şirkete hitaben gönderdiği 24 Mart 2000 tarihli ihtarnamedeki önerisi, davacı şirketin bu anılan ihtarnameye cevap vermemekle (veya sessiz kalmakla) birlikte, sözleşme süresince davalı şirkete beyaz mal vermesine ilişkin davranışı, bu ilişkinin sözleşmenin kalan süresince (9 yıl) devam ettiği gözönüne alındığında, davacı şirket, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ceza-i şartı düzenleyen 15.maddesinin uygulanmayacağı konusunda davalı tarafta haklı bir güven oluşturmuştur. Davalı şirket, kendisinde uyandırılan bu haklı güven dolayısıyla davacı şirketten beyaz mal almaya devam etmiş; ancak, beklemediği şekilde, bayilik sözleşmesinin kendisi tarafından feshinden sonra davacı tarafından eldeki dava ile ceza-i şart tazminatının tahsili istenilmiştir. Dolayısıyla, davacı şirketin bayilik sözleşmesinin 15.maddesinin uygulanmayacağı yönündeki anlaşma nedeniyle ortaya çıkan olgunun kaynağı haklı güvendir. Bu şekilde ortaya çıkan güven sorumluluğu ise, dürüstlük ilkesinin bir gereğidir. Daha da önemlisi, davacı şirketin davranışları ile davalı şirkette yarattığı güvenle çelişki oluşturacak şekilde sözleşmenin davalı şirket tarafından feshinden sonra eldeki davaya konu edilen ceza-i şart tazminatını istemesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ki, böyle bir davranışın hukuken korunması beklenemez. Öyleyse, yerel mahkemenin az yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olguları gözeterek, paralel gerekçelere dayalı olarak davacı tarafın ceza-i şart tazminatının reddine ilişkin karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekir.” (Yargıtay HGK 2012 / 19-670 Esas; 2013 / 171 Karar ve 30.01.2013 Tarih sayılı kararı) Yargıtay’ın bu tespitine göre davalı şirketin davacı acente ile olan sözleşmesini feshedebilmesi için tarafların aralarında yapılan sözleşmenin ek protokolde yazılı olan taahhütlerin yerine getirilmediği konusunda davacı acenteye taahhüt edilen sözleşme döneminin hemen bitiminde ihtar göndererek bu durumu bildirmesi gerekmektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin eki protokolde taahhüt edilen dönem 01.03.2011 – 31.12.2011 tarihleri arası olup 31.12.2011 tarihinden sonraki bir ay içinde davalı şirketin bu dönem için davacının taahhütlerini yerine getirmediğine ilişkin bir ihtarname göndermediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşmeyi davacı tarafın kendilerine üretimde sağlayacağı branş dağılımı ve hasar prim dengesine ilişkin taahhüt verdiği, ancak bu taahhüdü yerine getirmediği gerekçesiyle feshetmesi haklı bir fesih nedeni değildir. Bu gerekçelerle denkleştirme tazminatının ilk koşulu olan sözleşmenin haklı olarak feshedilmemiş olması koşulu gerçekleşmiş olup 6102 sayılı TTK m. 122’deki denkleştirme tazminatı ile ilgili diğer koşulların incelemesine geçilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 121/I’e göre; “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.” Taraflar arasında yapılan sözleşme beş yıl üç ay sürmüş olup bu madde kapsamında belirsiz süreli sözleşme haline gelmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122’ye göre; denkleştirme tazminatı istenebilmesinin diğer koşulları ise; davacının, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, denkleştirme tazminatı ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir.
Davacının denkleştirme tazminatına hak kazanıp kazanmadığının 6102 sayılı TTK m. 122’ye göre tespiti için davalı tarafın defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve dosya mali müşavir bilirkişi ile sigorta uzmanı bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişilerden; davalı … şirketinin fesih tarihinden sonra davacının müşterilerle yaptığı sigorta poliçeleri nedeniyle ne kadar kazanç sağladığının, davacı tarafından yapılmış poliçeler nedeniyle fesih tarihine göre davacıya ödenmemiş, davalı tarafın prim borcunun bulunup bulunmadığının ve davacının yapmış olduğu poliçeler nedeniyle davacının toplanacak sigorta pirimlerinden sözleşmenin fesih tarihinden sözleşmenin normal bitim tarihine kadar elde edeceği prim miktarının ne kadar olduğunun tespiti istenilmiştir.
Hazırlanan 22.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı … şirketinin davacı acentenin süresi devam eden poliçeleri nedeniyle 97.720,54 TL prim geliri sağladığı, poliçelerin yenilenmesi nedeniyle davacı acentenin 9.769,55 TL komisyon kaybına uğradığı, davalı şirketin davacıya ödenmemiş 117,13 TL komisyon borcu bulunduğu, davacının son beş yıllık komisyonlarının ortalamasının 278.515,20 TL olduğu tespit edilmiştir. Hazırlanan raporda denkleştirme tazminatı hesabı yapılması görevi bilirkişi heyetine verilmediği halde hiç bir mevzuatta yeri olmayan bir hesaplama yöntemi ile ve 6102 sayılı TTK m. 122 hükmüne aykırı şekilde denkleştirme tazminatı hesabı yapılarak denkleştirme tazminatının 10.526,00 TL olduğu da tespit edilmiştir. Raporun bu kısmı hükme esas alınmamıştır.
Hazırlanan bilirkişi raporu davalı şirketin davacı acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmeye devam ettiğini göstermektedir. Rapor aynı zamanda davacı acentenin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşteriler ile yapılmış işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını da kaybettiğini göstermektedir. Raporda tespit edilen bu durum 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122/I-a ve b’de yazılı olan denkleştirme tazminatı isteme koşullarının gerçekleştiğini göstermektedir.
Davacı şirket denkleştirme tazminatını almaya hak kazanmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122/II’ye göre denkleştirme tazminatının hesabının yapılması için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre davacı şirket defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Denkleştirme tazminatı hesabı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 122/II’de yer alan “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz.” hükmüne göre yapılacaktır. Bu amaçla davacı acentenin bulunduğu … Nöbetçi Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak, mali müşavir bilirkişi aracılığı ile son 5 yıllık komisyon ve ödemelerin ortalamasının hesaplanması konularını içeren bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. … Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat sonucu hazırlanan 22.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda dosya sadece mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmış ve son beş yıllık komisyon ödemelerinin ortalamasının 278.515,20 TL olduğu tespit edilmiştir.
Hazırlanan 22.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının denkleştirme tazminatı miktarının 278.515,20 TL olduğunun tespit edilmesi nedeniyle 7251 sayılı yasa ile değişik 6100 sayılı HMK m. 107/II’ye göre davacıya iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmiş, aksi takdirde davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı ihtarı yapılmıştır.
Davacı vekili mahkememize verdiği 26.10.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesiyle talebini hazırlanan ikinci rapordaki bedel üzerinden arttırmış ve 10.526,13 TL üzerinden eksik harcı tamamlamıştır.
Bu gerekçelerle davanın 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre kabulü ile 10.526,13 TL denkleştirme tazminatının davacıya ödenmesine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf davalı şirkete denkleştirme tazminatı talebinde bulunmak için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e uygun şekilde ihtarname ya da yazılı bildirimde bulunmamıştır. Bu nedenle davacı davalı tarafı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 117’ye göre temerrüte düşürmüş değildir. Bu durumda faiz başlangıç tarihi dava tarihi olup davacı tarafın fesih tarihinden itibaren faiz talep etmesi kabul edilmeyerek faize dava tarihinden itibaren hükmedilmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olması nedeniyle davacı tarafın reeskont faiz talebi de kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK madde 26 talepte bağlılık ilkesine göre 10.526,13-TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 719,04-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah harcından alınan 180,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 538,26-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 2.528,78-TL’nin ( 31,40-TL BVH, 4,60-TL VH, 170,78-TL Peşin Harç, 10,00-TL Islah Harcı, 2.100,00-TL BK, 212,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır