Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1099
KARAR NO : 2020/98
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’nin kendi şirketlerinin yetkilisi dava dışı … hakkında elektrik hırsızlığı suçundan suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca 17.486,54 TL kaçak elektrik cezası kesildiğini, söz konusu cezayı icra ve haciz baskısı altında icra masrafları ile birlikte 19.343,88 TL olarak ödemek zorunda kaldıklarını, şirketlerinin yetkilisi dava dışı …hakkında açılan Şişli … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasında beraat ettiğini, ceza mahkemesi kararının da 10.05.2010 tarihinde kesinleştiğini, elektrik hırsızlığı suçunun ve kaçak elektrik tüketimi maddi vakıasının doğru olmadığının ortaya çıktığını bu nedenle davalı şirkete ödenmiş olan paranın faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davaya konu cezayı verme yetkisinin kendilerinde olmadığını, …A.Ş.’de olduğunu bu nedenle de husumet itirazında bulunduklarını belirtmiştir. Ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüşlerdir.
6100 sayılı HMK m. 124’e göre davada iradi taraf değişikliği ile davalı olarak dahil edilen …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, zamanaşımı defini ileri sürmüş, davacıya ait sayaçta müfettişlik mührünün orijinal olmadığının tespit edildiğini bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle kaçak elektrik kullanımından kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine yapılan ödeme nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre istirdat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, Şişli … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas; …Karar sayılı dosyasını, elektrik ceza faturalarını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, davaya cevap vermiş ancak delil sunmamıştır.
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle kaçak elektrik kullanımından kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine yapılan ödeme nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre istirdat davasıdır.
Dava ilk önce… A.Ş.’ye karşı açılmış ancak yapılan inceleme sonucunda kaçak elektrik tutanakları düzenlemeye …A.Ş.’nin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Her iki şirketin isimlerinin de birbirine çok yakın olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 124/IV’e göre davada iradi taraf değişikliğine gidilerek …A.Ş. davalı olmaktan çıkartılmış, …A.Ş. davalı olarak kabul edilmiştir. Hükümle birlikte 6100 sayılı HMK m. 124/IV’e göre davalı olmaktan çıkartılan …A.Ş. lehine yargılama giderlerine hükmedilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 124’e göre davaya iradi taraf değişikliği ile davalı olarak dahil edilen… A.Ş. de zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacının ödediği parayı geri isteme hakkının doğduğu tarih şirket yetkilisi dava dışı … hakkında açılan Şişli … Asliye Ceza Mahkemesinin… Esas; … Karar sayılı dosyasında verilen beraat kararının kesinleştiği 10.05.2010 tarihidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi zamanaşımı ya da hak düşürücü süre kapsamına girdiği aşağıdaki gibi değerlendirilmiştir. Taraflar arasında abonelik sözleşmesi ile sözleşmesel ilişki kurulmuş olup 6098 sayılı TBK m. 146’ya göre sözleşmesel edimlerin ihlalinden kaynaklı davalarda zamanaşımı süresi on yıldır. İstirdat davalarında hak düşürücü süre ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre bir yıldır. Sebepsiz zenginleşme davalarında ise zamanaşımı süresi 6098 sayılı TBK m. 82’ye göre iki ve on yıldır.
Davacı davasını açarken iadesini talep ettiği parayı hangi hukuki zeminde talep ettiğini belirtmemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre istirdat davası mı açtığını, 6098 sayılı m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşme ya da 78’e göre borçlanılmamış edimin ifası davası mı açtığını, ya da taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiye aykırılık nedeniyle tazminat davası mı açtığını açıkça belirtmemiştir.
6100 sayılı HMK m. 33’e göre; “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” Bu maddenin uygulaması ise; “Yargıç yalnız dilekçelerde belirtilmiş istem ve savunma dayanaklarını değil, fakat iddia edilmiş vakıalara göre varlığı anlaşılan hukuki istem ve savunma dayanaklarını da nazara almak zorundadır. Yargıç Türk hukukunun hangi kuralının olayda uygulanacağını ve o kuralın anlamını, gereğini resen belirler.” (Bilge Umar; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi; s. 150) şeklinde yapılacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 60’a göre de “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” Dava konusu olayda davalı şirketin sorumluluğu hem 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre davacıyı borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde bırakmış olması sorumluluğuna, hem 6098 sayılı m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşme, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşmesi sorumluluğuna hem de taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklı karşılıklı edimlerin yerine getirilmemesi sorumluluğuna dayanmaktadır. Bu durumda 6098 sayılı TBK m. 60’a göre zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebinin araştırılması yapılacaktır.
Davada davalının sorumluluk sebebinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre istirdat davasındaki alacaklı sorumluluğu olarak kabul edilmesi durumunda davacı sadece icra dosyasına ya da icra dosyasına sayılmak üzere davalı tarafa ödemek zorunda olmadığı bir borcu ödemek zorunda kaldığını kanıtlamak zorunda olacak ancak bunu kanıtlayabilmesi için de davalı şirket ile yaptığı abonelik sözleşmesinin hükümlerine dayanmak zorunda kalacaktır.
Davada davalının sorumluluk sebebinin 6098 sayılı m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşme davasındaki haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen kişinin sorumluluğu olarak kabul edilmesi durumunda davacı haklı sebebin olmadığını yine davalı şirket ile yaptığı abonelik sözleşmesinin hükümlerine dayanarak kanıtlamak zorunda olacaktır.
Davada davalının sorumluluk sebebinin taraflar arasında yapılan abonelik sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmemesine dayanılması durumunda ise tamamen sözleşmesel ilişkinin taraflara yüklediği karşılıklı edimler dikkate alınarak hukuki inceleme yapılacaktır. Bu durumda davalının sorumluluk sebeplerinin tamamının sözleşmesel edimlerin yerine getirilmemesi sonucuna dayandığı açıkça ortadadır.
Davalı şirket yetkilisi dava dışı …hakkında verilen beraat kararının kesinleştiği 10.05.2010 tarihinden itibaren yukarıdaki sorumluluk türlerinin zamanaşımı ve hak düşürücü süreleri hesaplandığında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre bir yıllık hak düşürücü süre ve 6098 sayılı TBK m. 82’ye göre iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılacak davalarda ise zamanaşımı süresi 6098 sayılı TBK m. 146’ya göre on yıl olup bu süre henüz dolmamıştır. Bu nedenle 6098 sayılı TBK m. 60’a göre davalının sorumluluk türü olarak sözleşmeye aykırılık durumunun davacı tarafın lehinde olacağı kabul edilerek dava konusu olayda zamanaşımı süresi on yıl kabul edilerek davalı tarafın zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisine alınan Şişli … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasında verilen beraat kararı incelendiğinde “…sayaçtaki müfettişlik mühürlerinin orijinal olmamasının elektrik hırsızlığı suçunun işlendiği anlamına gelmeyeceği, kaldı ki tutanaktan önceki ve sonraki dönemde tüketimde belirgin bir farkın bulunmadığı, sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli düzeyde başkaca inandırıcı delilinde elde edilemediği” gerekçesiyle beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesi kararı ile iki maddi vakıa kesinleşmiştir. Birincisi davaya konu davacının elektrik sayacının mührünün orijinal olmadığı, ikincisi ise tutanaktan önceki ve sonraki dönemde tüketimde belirgin bir farkın bulunmadığıdır. Mahkememizce araştırılması gereken konu her iki maddi vakıanın da davaya konu cezayı davalı şirket tarafından davacıya uygulama hakkı verip vermeyeceğidir.
Dava konusu olayın olduğu 2004 tarihinde yürürlükte bulunan 25 Eylül 2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği m. 14/I-c’ye göre; “Sayaç ve ölçü devreleri mühürsüz olduğu halde ilgili tüzel kişilere haber vermeden elektrik enerjisi tüketmesi,” usulsüz elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında da “Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından, usulsüz elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen müşterinin elektriği kesilir.” düzenlemesi getirilerek usulsüz elektrik enerjisi kullanımının yaptırımı düzenlenmiştir. Ceza mahkemesi sonucunda davacı tarafın kaçak elektrik kullanmadığı sabittir. Ancak sayaçtaki müfettişlik mühürlerinin orijinal olmadığı tespit edilmiştir. Bu durum Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği m. 14/I-c’ye göre; “Sayaç ve ölçü devreleri mühürsüz olduğu halde ilgili tüzel kişilere haber vermeden elektrik enerjisi tüketmesi,” eylemini dolayısıyla da usulsüz elektrik enerjisi tüketimi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği m. 14’e göre davacı tarafın mühürsüz sayaç kullandığının tespit edilmesi durumunda sadece elektriğin kesilmesi yaptırımının uygulanması gerekirken, ilgili yönetmeliğe göre mühürsüz elektrik kullanımının tekrarı halinde bile para cezası verilmesi öngörülmemişken kaçak elektrik cezası uygulanması ilgili yönetmelik hükümlerine açık aykırılık oluşturmaktadır.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilere hazırlatılan 07.11.2018 ve 24.07.2019 tarihli bilirkişi raporlarında da kaçak elektrik kullanımının olmadığı tespitinde bulunulmuştur. Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-17.486,54-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın ticari faiz talebinin reddine,
4-6100 sayılı HMK madde 124’e göre taraf olmaktan çıkartılan …A.Ş lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.194,51-TL nispi karar harcından peşin alınan 298,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 895,88-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.670,63-TL’nin ( 31,40-TL BVH, 4,60-TL VH, 298,63-TL Peşin Harç, 386,00-TL Tebliğ ve Posta, 950,00-TL BK ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak 6100 sayılı HMK 124’e göre taraf olmaktan çıkartılan … A.Ş.’ye verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
*e-imzalıdır
Hakim …
*e-imzalıdır