Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1070 E. 2019/898 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1070
KARAR NO : 2019/898

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 06/12/2017
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …. ile 20.10.2015 tarihinde üç yıl süreli acentelik sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin 1,5 yıl sonra… Noterliğinin 19.04.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile üç ay öncesinden bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshettiğini, feshin haksız olduğunu, fesih nedeniyle 19.07.2017 tarihinde akaryakıt istasyonunu devrettiğini, söz konusu akaryakıt istasyonuna bir takım masraflar yaptığını, davalı taraftan işçi alacakları, SSK prim alacakları ve fatura alacaklarının bulunduğunu, dava konusu akaryakıt istasyonunun zorunlu harcamalarının davalı şirkete ait olmasına karşın kendilerinin yaptığını, buna bağlı olarak elektrik bedelinin davalı şirket tarafından karşılanması gerekirken elektrik bedeli için kendi alacaklarından kesinti yapıldığını, bu nedenlerle haksız fesihten kaynaklı kazanç kaybı için 5.000,00 TL maddi tazminat, yapılan satışlardan ötürü düzenlenen fatura alacaklarından dolayı 5.000,00 TL maddi tazminat ve sözleşmenin haksız feshinden ötürü şirketin uğradığı itibar kaybı nedeniyle de 15.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı şirketin imzalanan acentelik sözleşmesine aykırı davrandığını, davalıya gönderilen… Noterliğinin 01.08.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacının sözleşmeye uygun davranmaya davet edildiğini, bu davete uymaması nedeniyle de sözleşmenin…Noterliğinin 19.04.2017 tarih ve …yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshedildiğini, ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmenin 20.11 maddesine göre de her hangi bir gerekçe göstermeden en az üç ay önceden ihbarda bulunmak suretiyle sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduklarını, fesih işleminin de bu süreye uyularak yapıldığını, davacının geriye dönük talepte bulunma hakkına sahip olamayacağını, kendilerinin davacıya borçlarının bulunmadığını, davacının manevi tazminat taleplerini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamı maddelerine göre acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58’e göre manevi tazminat davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 20.10.2015 tarihli acentelik sözleşmesini, … Noterliğinin 19.04.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini, kendi ticari defter ve kayıtlarını, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 20.10.2015 tarihli acentelik sözleşmesini, .. Noterliğinin 01.08.2016 tarih ve…yevmiye sayılı ihtarnamesini, … Noterliğinin 19.04.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini, ticari defterleri ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamı maddelerine göre acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58’e göre manevi tazminat davasıdır.
Davacı şirket haksız fesihten kaynaklı kazanç kaybı için 5.000,00 TL maddi tazminat, yapılan satışlardan ötürü düzenlenen fatura alacaklarından dolayı da 5.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş olup davacı tarafın tazminat taleplerinin tespit için davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre dosya bilirkişiye verilmiştir.
Hazırlanan 02.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşmenin normal koşullarda devam etmesi durumunda on dört ay sekiz gün daha acentelik faaliyetinde bulunması gerekeceği ve aylık gelirinin 7.524,00 TL olacağı dikkate alınarak davacının kazanç kaybının bu süre için 107.342,40 TL olacağı, davacının kendi ticari defterlerine göre davalıdan 5.141,13 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan 16.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin davalı taraftan 8.693,06 TL avans alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda davacının davalı şirketten olan 5.141,13 TL alacağının davacının davalı şirkete olan 8.693,06 TL tutarlı avans borcuna mahsubunun yapılması gerekirken hatalı olarak her iki rakam toplanarak 13.834,17 TL rakamına ulaşılmıştır. Davacının davalı şirketten olan 5.141,13 TL alacağının davacının davalı şirkete olan 8.693,06 TL tutarlı avans borcuna mahsubu sonucunda (8.893,06 TL davalı avans alacağı – 5.141,13 TL davacı fatura alacağı = 3.551,93 TL) 3.551,13 TL davacının davalı şirkete borçlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu gerekçelerle davacı şirketin davalı şirketten yapılan satışlardan ötürü düzenlenen fatura alacağının olmadığı anlaşılmakla davacının bu konudaki talebinin reddine yönelik hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 121/I’e göre; “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.” Bu madde hükmüne göre üç ay önceden ihbarda bulunarak sözleşmenin feshi için tarafların haklı neden gösterme zorunluluğu bulunmamaktadır. Davalı tarafın davacı şirkete gönderdiği … Noterliğinin 19.04.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi incelendiğinde, bir takım fesih nedenlerinden söz edilmişse de feshin hukuki gerekçesi olarak taraflar arasında yapılan sözleşmenin 20.11 maddesinde yer alan davalı tarafa üç ay önceden bildirim yapmak suretiyle fesih hakkına dayanılmıştır.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 20.11 maddesi incelendiğinde sözleşmenin bu maddesine 6102 sayılı TTK m. 121/I hükmünü tekrar eden madde konulmuş olup tek taraflı olarak davalı tarafa üç ay önceden bildirim yapmak suretiyle fesih hakkı tanınmıştır. Sözleşmede davalı tarafa getirilen bu hak 6102 sayılı TTK m. 121/I’de her iki tarafa da tanınan üç ay önceden ihbarda bulunmak koşulu ile fesih hakkını ortadan kaldıran bir hak olmadığı gibi davacının fesih hakkını da ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısıyla bu madde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 20’ye göre davacıya yönelik haksız genel işlem koşulu niteliğinde de değildir.
6102 sayılı TTK m. 121/IV’e göre de “Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.” Dava konusu olayda sözleşmenin üç aylık ihbar süresine uyularak feshedildiği konusunda taraflar arasında anlaşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmeyi fesheden taraf olarak davalı şirketin başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etme yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davalı tarafın fesih işleminin haksız olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın haksız fesihten kaynaklı kazanç kaybına yönelik tazminat talebinin de reddine yönelik olarak hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58’e göre “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” Manevi tazminatı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58, Türk Borçlar Kanununun ikinci kısmında “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” ve “IV. Özel Durumlar” başlığı altındaki “Kişilik Hakkının Zedelenmesi” başlığı ile düzenlenmiştir. Dolayısıyla “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altındaki genel hüküm olan 49’uncu madde hükmüne bağlıdır. Bu maddeye göre de, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” 6098 sayılı TBK m. 58’e göre davacının manevi tazminat talep edebilmesi için öncelikle davalının haksız fesih işleminin 49’uncu madde kapsamında kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil olması gerekmektedir. Davacının sözleşmeyi feshi hem 6102 sayılı TTK m. 121/I hükmüne hem de taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 20.11 maddesine dayanmakta olup davalı açısından sözleşmenin fesihinde kusurlu ya da hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafın manevi tazminat talebinin de reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davacının 20/10/2015 tarihli acentelik sözleşmesinin haksız fesihten kaynaklı tazminat talebinin REDDİNE,
3-Davacının davalı taraftan alacaklı olduğu, bakiye, fatura alacağı talebinin KISMEN KABULÜ ile, 3.551,93 TL’nin 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının haksız fesih ile davalının her türlü haksız eyleminden ötürü talep ettiği manevi tazminat talebinin REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 242,63-TL nispi karar harcının peşin alınan 426,94-TL harçtan mahsubu ile artan 184,31-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.660,60-TL ( 1.350,00-TL BK ücreti, 310,60-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 235,93-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 462,94-TL ( 31,40-TL BH, 426,94-TL PH, 4,60-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır