Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1069 E. 2019/756 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1069
KARAR NO: 2019/756

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 05/12/2017
KARAR TARİHİ: 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, …’ne sosyal medya danışmanlık hizmeti vermiş olduğunu, yine borçluya online medya satışı yaptığını, bu hizmetlerin ve satışların tutarlarının sunulan faturalarla da sabit olup 28.05.2013 tarihli faturada 2926,80 TL, 03.07.2013 tarihli faturada 3481,00 TL, 03.08.2017 tarihli faturada 2640,84 TL, 03.09.2017 tarihli faturada 4401,40 TL, 03.10.2013 tarihli faturada 2430,80 TL, 04.11.2013 tarihli faturada 1770,00 TL, 03.12.2013 tarihli faturada 1770,00 TL olup toplam 19.420,84 TL olduğunu, bu faturaların ve işlemlerin, müvekkilin defterlerine de kaydedilmiş olup bu kayıtlar da borcun vaki olduğunun ispat niteliğinde olduğunu, anılan toplam 19.420,84 TL bedelin, 31.12.2013 tarihi itibariyle 6.569,80 TL’lik kısmının ödenmediği, …tarafından tespit edilmiş olup, bunun sonucunda davalı tarafından müvekkile söz konusu meblağ üzerinde mutabık olunup olunmadığının sorulması amacıyla bir mutabakat mektubu gönderildiğini, davalı tarafından tespit edilen borç miktarının taraflarınca da kabul edilmiş olup kabul iradelerinin de aynı mektupta beyan edilerek usulüne uygun bir şekilde karşı tarafa iletildiğini, tüm bunlara rağmen davalının, aradan geçen süre boyunca herhangi bir ödeme yapmadığını, davalıya gönderilen … Noterliği’nin 12.06.2017 tarihli ve… yevmiye numaralı ihtarnamesine de cevap vermediğini, davalı … aleyhine bugüne kadar ödenmeyen toplam 6569,80 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul …İcra Dairesi …Esas numaralı dosya ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 31. 07. 2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, fakat davalının, anılan ödeme emrine 04.08.2017 tarihinde itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durduğunu, bahsi geçen mutabakat mektubunun müvekkil tarafından gönderilmiş dahi olmayıp borçlu … tarafından gönderildiğini, müvekkilinin de bu hesabı onaylayıp herhangi bir itirazda bulunmadığını, onayladığını beyan ederek borçlu …’ne geri gönderdiğini, her ne kadar borçlu …nin bu borcu inkar etse de, 17.01.2014 tarihli mutabakat mektubu ile sözü geçen 6569,80TL borcun varlığını kabul etmediği ve hatta böyle bir borcun varlığını dahi ilk olarak kendisinin iddia ettiğini, dava ve takip konusu borcun miktarının, 17.01.2014 tarihli mutabakat mektubu ile belirlendiğinden ve anılan mutabakat mektubundaki cari hesabın 31.12.2013 tarihi itibariyle 6569,80 TL fazla verildiği üzerinde anlaşıldığından, dava ve takip konusu alacağa 31.12.2013 tarihinden itibaren faiz işletildiğini, İcra ve İflas Kanunu 67. Maddesinde ‘Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.’ denildiğini, somut olayda da borçlu tarafından gönderilen mutabakat mektubunun, faturalar ve muavin defter kayıtlarının müvekkilinin alacağının ispatı niteliğinde olduğunu, somut olayda, …’nin borcu belge ve kayıtlarla sabit olup yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, dolayısıyla, kötü niyetli olarak borca itiraz ederek tahsilat sürecini geciktiren ve yargıyı gereksiz yere meşgul eden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, somut olay ve mezkur nedenler gereğince, borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı itirazın iptal edilmesi ve takibin devamına karar verilmesini yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine arz ve ikame olunmuş bulunan itirazın iptali iddia ve davası ortaya konuluş biçimi, mahiyet ve niteliği itibarıyla taraflar arasındaki akdi bağ ve münasebete tamamen aykırı, gerçek dışı, haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun olmakla reddine karar verilmesini, öncelikle, müvekkili ile davaci arasinda borçlandirmayi gerektirecek hiçbir akdi bağ ve münasebet bilinmadığını, diger bir deyişle, olmayan bir borcun tahsilinin talep edilmesi, kötü niyetli ve ssebepsiz zenginlesmeye yol açacak haksız bir istem olduğunu, bu nedenle de, davacının; ne icra takibinin başlatıldığını ne de ısbu davanın arz ve ikame edildiği tarih itibariyle, müvekkilinden herhangı bir hak ve alacağı bulunmadığı cihetle, işbu davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak kayıt ve kosuluyla “kötüniyet tazminatına hükmedılmesine karar verilmesini, öte yandan, kesinlikle kabul anlamina gelmemek kayit ve kosulu ile, bir an için aksinin varsayilmasi halinde, bilindigi üzere; İcra İflas Kanun’un 67.md.sine göre borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi için itirazinda haksiz olmasi; alacaklinin tazminatla sorumlu tutulabilmesi için de takibinde haksız ve kötü niyetli olmasi gerektiğini, bu tür tazminatlarin amacının bir yönden, alacaklının haksız ve kötüniyetli olarak borçlu olmayan kişiyi borçlu hale getirerek, icra tehdidi altında kalmasına sebebiyet vermek oldugundan, bu nedenle uğranılan zarara karşılık, nasıl dava davacını nlehine sonuçlanırsa davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmediliyorsa, aksi durumda, yani; davacinin davasında haksız ve kötüniyetli bulunması halinde de davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatina hükmedilmesini, o halde; müvekkilince, davacıya herhangi bir borcu olmamasına rağmen, tebliğ edilmiş olan ödeme emrine karşı itiraz etmekten baska bir yol bulunmadığını, böyle bir borç bulunmaması sebebiyle, itiraz etmek zorunluluğu hasıl oldugundan, işbu davanın açılmasına müvekkil sirketin sebebiyet vermediğinin açıkça ortada olduğunu, yargılama giderlerinin haksız ve kötü niyetli olan davacı tarafin üzerinde birakilmasini ve davacı aleyhine vekalet ücreti ile müvekkilinin şirketi haksız bir şekilde icra tehdidi altına soktuğundan bahisle en az %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm bu husaslar göz önüne alındığında bilindiği üzere “Doğruluk ve Güven Kuralları” olarak ifade edilen ve “Objektif İyi Niyet” adı ile de anılan “Dürüstlük” Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesinde açıkça düzenlendiğini, dürüst davaranma başlığını taşıyan madde metnine göre “Herkes, haklarınıi kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarina uymak zorundadır.” ifadesinden de anlasilacagi üzere Medeni Kanun 2.md.si “Emredici Nitelikte” bir hukuk kuralı olduğunu, diğer bir deyişle taraflarca aksinin kararlaştırlamayağını, yok sayılamayacağını, müvekkil şirket ile davacı arasında borçlandırmayı gerektirecek hiçbir akdi bağ ve münasebet bulunmadığını ve dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığı cihetle, bunun aksini ispatın da davacı tarafa düşmekle, işbu davanın reddini, ayrıca, davacının müvekkilini haksız ve kötü niyetli olarak icra haciz tehditi altına sokması sebebiyle tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargilama giderleri ile ücret-i vekâletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli araştırma yapılmış İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacının alacağının varlığının ve miktarının belirlenmesi açısından dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, 14/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın ibraz edilen ticari defter ve belgelerine göre taraflar arasında bir cari hesabın olduğu, davacı tarafın fatura tanzim ederek davalının cari hesabına borç kayıt ettiği, davalının da faturada bedellerini banka aracılığıyla davacıya ödediği, davacının davalı şirkete tanzim ettiği faturaların kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun görüldüğü, davacı şirketin davalıdan takip tarihi olan 25/07/2017 tarihi itibariyle 6.569,80TL alacağı olduğu, davalının takibe itirazındaki beyanın da davalının takip alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığı ve ticari ilişkisi olmadığını belirttiği, davalının 2014 yılında davacı tarafa 12.850,00TL ödeme yapmasının taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu ortaya koyduğu, davalının ticari ilişki olmadığnı iddia ettiği ancak davacı tarafa neden 12.850,00TL ödeme yaptığı, davalının 12.850,00TL ödeme yaptığı davacı defterlerinden tespit edildiği ve ödemelerin hangi ilişkiye istinaden yapıldıklarının davalı tarafından açıklanamadığı, faturalara karşılık yapmadığını iddia ediyor ise de ispat etmesi gerektiği, yine borcu olmadığını, yani takip konusu borcu ödediği iddiasını somut belgelerle ispatlaması gerektiği, ispatlanamadığı takdirde davalının cari hesaba ilişkin 6.569,80TL bedeli davacıya ödemekle yükümlü olması gerektiğinin açık olduğu, davacı taraf ödenmeyen cari hesap alacağı için davalıya …Noterliği aracılığı ile 12/06/2017 tarih ve …yevmiye nolu borç ihtarı gönderdiği, söz konusu borç ihtarından borcun 15 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ancak ihtarnamenin tebliğ şerhinin dava dosyasında olmadığı, bu aşamada davalı tarafından ihtarnamenin ne zaman alındığı yönünden herhangi bir tespit yapılamadığı, şu halde davacının davalıdan 6.569,80TL alacağı olduğu, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 6.569,80TL anapara alacağı olduğu, davalının ticari defter ve belgelerini incelemek ve değerlendirmek için ibraz etmediği, davalının icra dosyasına yaptığı itirazı somut ve kanaat verici bilg ive belgelere göre kanıtlanması gerektiği ancak bu yönde herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı, bu nedenle davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın haklı olmadığı yönünde kanaat oluştuğu görüşüne varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalıya sosyal medya danışmanlık hizmeti ve online medya satış hizmeti verdiğini, düzenlenen faturalara rağmen davalının ödeme yapmadığını iddia etmekte; davalı ise böyle bir hizmet almadıklarını savunarak davanın reddini talep etmektedir.
Davacı tarafın usulüne uygun tutulan defterlerinden takip konusu alacağın mevcut olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, bu kapsamda davalının 2014 yılında davacıya ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davalının ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, sunması gereken süreden sonra ticari defterlerinin Gaziantep’te olduğunu bildirdiği, kaldı ki davalının delil listesinde ticari defterlerine de dayanmadığı, bu bağlamda; HMK 220/3 maddesi gereğince davacının ticari defter ve kayıtlarının içeriğini kabul etmiş sayılacağı dikkate alınarak davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalının temerrüde düşürüldüğüne dair ihtarname tebliği evrakı bulunmadığından işlemiş faiz talebi kabul edilmeyerek, davanın kısmen kabulü ile alacak belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalının İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 6.569,80TL asıl alacak yönünden iptali ile; takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 448,78TL harçtan peşin alınan 148,22TL’nin mahsubu ile bakiye 300,56TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 184,22TL (31,40TL BH, 148,22TL PH, 4,60TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 927,40TL (800,00TL bilirkişi ücreti, 127,40TL tebliğ ve müzekkere masrafı) yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre takdiren 702,03TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.109,18TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
8-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır