Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1029 E. 2018/1465 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1029 Esas
KARAR NO : 2018/1465
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/11/2017
KARAR TARİHİ: 28/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile yapılan portföy yönetim sözleşmeleri çerçevesinde yapılan işlemler neticesinde 15.02.2016 tarihi itibariyle 97.787,43 USD zarara uğramış oldukları, Davalı … AŞ’nin Davacılara Getiri Taahhüdünde bulunduğu iddiası: Davalı, USD için %4,5, TL için minimum % 12,70 ve üzeri ve % 14-14,5 mevduat getirili risksiz ve mutlak getirili olarak portföy yönetiminden irat elde edilebileceğini taahhüt ederek Portföy Yönetimi yapmak istemesi üzerine davalıya aşağıdaki ödemelerin yapıldığını, davacı iddiasına göre … AŞ’ne yatırılan paraların toplam 4.933.459,97 $ ve 500.000,00 TL olduğunu, Davalı … A.Ş nezdindeki Davacıların portföy hesaplarına ilişkin olarak çelişkili hesap bildirimleri yapıldığını, davalı nezdinde bulunan ve USD Fon olarak adlandırılan davacıların portföyünün elde ettiği gelire ilişkin olarak 02.02.2016 ile 16.02.2016 tarihleri arasında e-postlar ile verilen karlılık bilgilerinin çelişkili olduğunu, davacı uyuşmazlığa ilişkin olarak 19.02.2016 tarihinde noterden ihtarname göndererek varlıklarının iadesini talep ettiğini, bu sayede varlıklarını geri aldığını ancak son hesap bildiriminin -3.724 $ zarar olmasına rağmen varlıklarının -97.787,43 $ eksik geldiğini, …’a verilen ve eksik olarak geri alınabilen Portföy miktarları (USD), Portföy sahibi …’a gönderilen …’un iade ettiği Fark (zarar), -97.787,43 $ olduğunu, davalı, davacının 19.02.2016 tarihli noter ihtarnamesine cevap olarak 25.02.2016 tarihinde noterden ilettiği cevabi ihtarnamede, para iadesine yönelik daha önce bir talebin kendilerine gelmediğini iddiasının doğru olmadığını, çünkü 16.02.2016 tarihinde satış sürecinin başlandığına ilişkin vvhatsapp mesajının olduğunu, davacıların 24.02.2016 tarihli ikinci bir ihtarname ile davalıdan portföylerin tüm hesap hareketlerini ve sözleşmelerin ıslak imzalı nüshalarını talep ettiğini ancak davalının 29.02.2016 tarihli noterden ilettiği cevabında sözleşme nüshalarının davacılarca “sözleşmeyi okuyup, içeriğini aynen kabul ederek imzaladığımı beyan ederim” ifadesine dayanarak teslim alınmış olduğunu bu nedenle verilemeyeceği beyanı ile sözleşmelerin kendilerine verilmediğini, davalıya 07.04.2016 tarihinde …Noterliğinden gönderilen ihtarname ile hesapların detaylı portföy raporu istenmiş davalı 15.04.2016 tarihinde kurye ile gönderdiği 12.04.2016 dönemini içeren hesap ekstresi, davalının …’e ilişkin olarak ilk gelen hesap ekstresinden farklı bir ekstre iletildiğini, …’in TL olarak gönderdiği para ile alınan 1BG kodlu fonun satışı ve oluşan bakiyenin gönderilmesine ilişkin gelişmelerin yer aldığını, Yani hesapta işlem yapılmasına ve hesabın kapatılmasına karşılık davalı şirketten hesap ekstresi istenince, son durumu içeren hesap ekstresi gönderilerek hukuka aykırılığın sürdürüldüğü, davacılar şikâyetlerini 12.05.2016 tarihinde …’na iletmiş olduklarını, …’nın da iki aşamalı olarak karar açıkladığını, ilkinin 26.01.2017 tarihinde “davalı tarafından gönderilen e-postalarda USD Fon’dan bahsedilmesi ve getirinin USD üzerinden hesaplandığının bildirilmesi hususuyla ilgili olarak; davalı şirketin müşterilerine gönderilen ekstrelerde fonun birim fiyatı hangi para birimi ile hesaplanıyorsa bu birim pay fiyatının esas alınması gerektiği ve müşterilerin talebi halinde diğer para birimlerine göre hesaplanan birim pay fiyatı ile yapılan hesaplamanın ise sadece bilgi amaçlı verilebileceği hususlarının şirkete bildirilmesine karar verildiği, davalı şirket tarafından yapılan pazarlama faaliyetlerinde “%14-%14,5 mevduat getirişi karşılığı olan IBG Fonu’nun alınabileceği ve mevduat olmadığı için getirilerin vade başında belli olmadığı” şeklinde ifadelerin kullanılmasının yatırımcıları yanlış yönlendirebileceği ve algı yanılması yaratabileceği hususları dikkate alınarak, şirket tarafından bundan sonraki pazarlama faaliyetlerinde Yatırım Hizmetleri Tebliği’nin 41.maddesinin 1.fıkrasının (ğ) bendine uyum sağlanması konusunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi gerektiğinin şirkete bildirilmiş olduğunu, SPK’nın konuya ilişkin 2.kararını 21.04.2017 tarihinde açıkladığını ve Davacı …’ın Portföy Yönetim sözleşmesinin ilk sayfasında imzasının bulunmaması nedeniyle Yatırım Hizmetleri ve Yan Hizmetlere ilişkin Esaslar Hakkındaki Tebliği’nin 41.maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine ve 42.maddesinin birinci fıkrasına aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak, 6362 sayılı Sermeye Piyasası Kanunu’nun 103.madesinin birinci fıkrası uyarınca 24.672 TL tutarında idari para cezası uygulanmış olduğu, …’a yerindelik testi sonuçlarına uygun olmayan bireysel portföy yöneticiliği hizmeti sunulması ve portföy yönetim sözleşmesinde belirlenen yatırım yapılacak varlıklar dışında yatırım araçlarının portföye dahil edilmesi hususlarına ilişkin olarak, Yatırım Hizmetleri Tebliği’nin 37.maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendine aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak, Kanunun 103.maddesinin birinci fıkrası uyarınca 24.672 TL tutarında idari para cezası uygulanmış olduğunu, davalıdan istenmesine rağmen Portföy Yönetim Sözleşme örneklerini vermemiş olmasının, sözleşme örneğini vermekten imtina edilmesinin Yatırımcıyı korumayı temel alan sermaye piyasası mevzuatının açıkça ihlali olduğunu, Davalının e-posta ile ilettiği sözleşmelere göre aşağıdaki bilgilerin anlaşıldığını, birbirine yakın tarihli olmasına rağmen sözleşmelerde farklılıkların mevcut olduğunu, standart sözleşme tipi olmadığını, varlık cinsleri farklı listelenmiş ve farklı kalemler ile doldurulmuş olduğunu, …’ın sözleşme eki protokolün ilk sayfasında parafı olmadığını bu sebeple SPK’nın idari para cezası uygulamış olduğunu, sözleşme ek protokol no: T de varlığın cinsi olarak B Tipi Yatırım Fonu seçilmiş ve Özel Sektör Tahvili işaretlenmem işken, kurucusu olduğu Medicavet’in “serbest fonu” seçmiş olmasının kendi iradesiyle seçilmiş olması kabul edilemeyeceğini. Bir kişinin kendi nakdi ile şirketinin nakti için aynı esaslara göre yönetilmesini isteyeceği açık olduğunu. Kaldı ki SPK …’a yerindelik test sonuçlarına uygun olmayan hizmet sunulduğunu ve sözleşmede belirlenen varlık dışında yatırım araçlarının portföye dahil edildiğini belirlemiş olduğunu, davalının, portföylere alacağı fon hakkında bir bilgi vermediğini, hatta davalının gönderdiği 16.02.2016 tarihli e-postada ve whatsapp mesajlarında dahi, sadece “USD Fonlardan ve satışından bahsedilmiş olduğunu. Davacıların USD Tasarruflarının LBR fona yatırıldığını, ancak davalının 25.02.2016 tarihli gönderdiği ihtarname ekindeki ekstrelerden öğrendiklerini, davalının bu konularda SPK dan uyarı almış olduğunu, İBR kodlu Fon, nitelikli yatırımcılara satılacak serbest fon statüsündedir. Davacıların sözleşmelerinde varlık cinsi “B Tipi yatırım fonu “olarak belirlenmiş, Özel Sektör tahvili bölümü işaretlenmemiş olduğunu, Ayrıca diğer iki sözleşmede “serbest fon “nun varlıklar arasında dahi yer almıyor olduğunu, portföy sözleşmesinin 4.maddesinde davalının sözleşme ekindeki 1 no’lu protokole uygun olarak portföyü oluşturacağının hükme bağlanmış olduğunu, bu açılardan yatırım yapılan IBR mutlak getiri hedefli serbest fonun, … açısından talimatların dışında bir yatırım fonu olduğu, ayrıca bu fonun Aralık 2015 Portföy dağılım Raporuna göre %85,73’nün, Şubat 2016 raporuna göre %85,732nün özel sektör tahvili olduğu dikkate alındığında … açısından sözleşmeye aykırı bir fon türü seçildiğinin açık olduğunu ve Kurul’un bu konudaki aykırılıktan dolayı davalıya idari para cezası uygulamış olduğunu, davalı 28.09.2015 tarihinde 0,01612 TL pay fiyatı ile portföye aldırdığı fonun fiyatının 21.12.2015 tarihinde 0,015683 TL’ye düşmüş olmasına rağmen düşme eğilimdeki varlığı aldırmaya devam etmiş olması ve riski dağıtmayarak büyük bir varlığı aynı fona yatırmasının ağır kusur teşkil ettiğini, serbest fonlar, Yatırım Fonu Tebliğinde yer alan portföy ve işlem sınırlamalarına tabi olmaksızın fonun yatırım stratejileri ve limitleri dahilinde yatırım yapabilen fonlardır. Bu muafiyetten yararlanmak amacıyla serbest fon olarak kurulduğu anlaşılan fonun aslında, fon toplam değerinin en az % 80 oranında yerli ve yabancı kamu/özel borçlanma araçlarına yatırım yapan “Borçlanma Araçları Fonu” gibi kurgulanmış olduğunu, Özel sektör Borçlanma araçlarındaki ilk temerrüt durumunu … AŞ’ne ilişkin olarak yaşanmıştı ve bu şirketin tahvillerinin en büyük yatırımcısı Davalı şirketti. O dönemde yatırımcıları zarar görmesin diye portföydeki temerrütlü tahvilleri 15.02.2015 tarihinde çıkarıp kendi ortaklarına satarak yatırımcı mağduriyetlerini önlemeye çalışmış olduğunu, Türkiye’deki ilk tahvil temerrüdünü bizzat yaşayan ve risklerini bilen bir grubun IBR fonunun yatırım stratejisine aykırı olarak önlem almadığı açıkça ortaya çıkmış olduğunu, Davalının yatırım stratejilerinde yer aldığı şekilde riski azaltacak işlemler yerine, özel sektör tahvillerine yatırım yaparak ve bir şirkete ait yatırım sınırlamalarını bertaraf ederek fon yönetmeye çalıştığını, Davalının tahvilin temerrüt süreçlerinde fonun katılım belgesi sahiplerini bilgilendirmediğini, bu süreçte müvekkillerinin bilgilendirmemiş olduğunu, ek 2 de bulunan mailde anlaşılacağı üzere yaşanan olumsuzluklardan hiç bahsedilmediğini, … tarafından yapılan, Portföylere IBR fon alım ve satım işlemleri sonucu ortaya çıkan zararların Toplam -151.457,00 TL olduğunu, müvekkillerin Amerikan Dolarlarının Fon Katılım belgesi alımı için önce Türk Lirasına çevrildiği, Fon katılım belgelerinin satım tarihi olan 22.02.2016 tarihinden sonra bu kez TL’den Dolara çevrilmiş olduğu, bu işlemle fon katılım belgesi alım satımından dolayı -151.457,00 TL olan zarar 2 aylık süreçte -97.787,43 TL’ na ulaşmış olduğu, Şirket yazışmalarında “usdfon” kavramı kullanılarak müvekkillerin getirişinin dolar üzerinden hesaplandığı bildirilerek tamamen yanıltıldıklarının açık olduğu ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun da bu konuda davacıyı uyarmış olduğunu, davalı Yatırım Fonu Tebliği’nin 31. maddesinde belirtilen, Şirketin mali durumu etkileyecek önemli bir bilginin ortaya çıkması halinde uygulaması gereken kuralları uygulamamış ve tebliğin 14.maddesinde belirtilen, Tebliğin 31 .maddesinin 3.fıkrasındaki durumların ortaya çıkması halinde, katılım paylarının birim pay değerleri hesaplanmayabilir ve katılım paylarının alım satımı durdurulabilir yönündeki hükümlere uygun hareket etmemiş olduğu, Davalı bu önlemleri uygulamaksızın ve müvekkilleri olağanüstü olaylardan bilgilendirmeksizin olayların müvekkillerin aleyhine gelişmesine neden olduğunu, davalı birbirinden farklı kazanç oranları açıklamış sonuçta da bırakın kazancı -151.457,00 TL ve dolar ifadesiyle -97.787,43 USD zarar oluşmasına neden olduğunu, Bu kadar büyük zararın Mutlak Getiri Hedefli bir fonda yaklaşık 2 ay içinde oluşması, whatsapp mesajlarında görüleceği üzere % 14% 14,5 net mevduat getirişi sağlanacağı ifadeleri de dikkate alındığında zararın daha da büyüdüğü, Davacıdan ihtarname ile alınabilen hesap ekstreleri incelendiğinde Medicavet adına davalıya gönderilen 500.000,00 TL ‘sının; 03.12.2015 tarihine kadar değişik fon alım satım işlemleri 508.306,04 TL’na ulaştığı, -07.12.2015 tarihindeki tutarın 508.723,83 TL’sı olduğu, 07.12.2015 tarihinde bu tutarın 498.610,OOTL’sı ile IBG kodlu fon alındığı ve hesapta 10.051,00TL kaldığı görüldüğü, IBG kodlu fon 29.02.2016 tarihinde satılarak 510.034,00 TL elde edildiği ve bu rakamın iade edildiği,07.12.2015 tarihinde IBG kodlu fon alımından sonra hesapta kalan 10.051,00 TL olduğuna ilişkin davalı tarafından hiçbir açıklama yapılmamış olduğu, Yatırım Fonu tebliğinin 25. Maddesi çerçevesinde Serbest fonların pay fiyatlarının en az ayda bir kere hesaplanması ve yatırımcılara bildirilmesi zorunlu olduğu, yine Portföy Yönetim Şirketleri ve bu şirketlerin Faaliyetlerine ilişkin Esaslar Tebliği’nin 29. maddesi uyarınca ilişkili taraflar ayrımına da yer vererek göndermek zorunda olduğu formu müvekkillerin aksi yönde bir talebi olmamasına rağmen göndermeyerek Tebliğe aykırı hareket edildiği, müvekkillerin hesap ekstreleri ancak ihtarname ile alınabilmiş olup, aylık bazda gönderilmesi gereken hesap ekstreleri gönderilmediği, Medicavet’in hesap ekstresinin başlangıç tarihi 08.10.2015 olarak gözükmekte olup, Medicavet’in ilk parayı gönderdiği tarih olan 22.09.2015 tarihi ile uyumlu olmadığı, Ayrıca İBR kodlu fonun 27.11.2015 tarihinde oluşturulduğu bilgisi varken, …’ın hesap ekstresine göre 28.09.2015 tarihinde ilk IBR kodlu fon alınmış olduğu görüldüğü, Portföy Yönetim sözleşmesi, müşterinin şirkete inançlı devir esasına göre yönetimini devir ettiği portföyünün şirket tarafından, Portföy Yönetim Şirketleri ve bu şirketlerin Faaliyetlerine ilişkin Esaslar Tebliğinde ve Sözleşmede belirtilen esaslar çerçevesinde ve özen ve sadakat yükümlülüğü altında yönetilmesini içerdiği (Tebliğ mad.34). Portföy Yönetim Sözleşmesinde yetkili olan davalı yatırımcıya ait Finansal varlıkları yönetmek üzere görevlendirildiği, TBK 502/1 uyarınca vekil kendisine verilen işleri veya hizmetleri, sözleşme uyarınca görme borcu altında olduğunun kaçınılmaz olduğunu, Davalının Özen ve Sadakat yükümlülüğü başta olmak üzere, mevzuattan kaynaklanan sorumluluk ve yükümlülüklerine aykırı davrandığını gösterdiğini, başta Kap açıklamaları, izahnameleri, portföy dağılım raporları olmak üzere davalının filleri dikkate alındığında, müvekkillerini zararlarını tazminle mükellef olduğunu, Portföy Yönetim Şirketleri Ve Bu Şirketlerin Faaliyetlerine İlişkin Esaslar Tebliği’nin (III-55.1) Portföy Yönetim Sözleşmesini düzenleyen 34.maddesi göre davalı şirket, sözleşmede belirtilen portföy yöneticilerinin görevlerini ifa ederken sözleşme, iç tüzük, izahname, esas sözleşme, sermaye piyasası mevzuatı ile genel hükümlere aykırı yaptıkları tüm işlemlerden ve özen sadakat yükümlülüğüne aykırı fiilleri nedeniyle müşterilerine verebilecekleri zararlardan müşteriye karşı doğrudan sorumlu olduğunu, nitekim portföy yönetim sözleşmelerinin 28. maddesinde davalının, kusurlu fiillerinden kaynaklanan maddi zararlardan sorumlu olduğu açıkça hükme bağlanmış olduğunu, TBK 116.Maddesi anlamında yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluğun özel bir halini düzenlediği bu hükmü karşısında davalının, portföyü kötü yönetmesi ve göstermesi gereken özeni göstermemesi sebebiyle müvekkilleri zarar uğrattığının sabit olduğunu, Sermaye Piyasası Mevzuatı ile genel hükümlere aykırı davranarak özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davalıdan …’in maddi zararına mahsuben (şimdilik) 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden (24.02.2016) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, …’ın maddi zararına mahsuben (şimdilik) 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden (24.02.2016) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, MEDİCAVET şirketinin maddi zararına mahsuben (şimdilik) 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden (24.02.2016) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, sonuç olarak şimdilik toplam 30.000 TL’nin, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılar ile ayrı ayrı üç adet Portföy Yönetim sözleşmesi imzalandığı, davacıların 21.09.2015 ile 17.12.2015 tarihleri arasında toplam 500.000 TL ve 4.933.459,97 ABD doları Portföy Yönetimi amacıyla kendilerine teslim edildiğini, söz konusu tutarların birden fazla yatırım fonunda değerlendirildiğini, ancak yatırım yaptıkları fonların portföylerinde yer alan Aynes Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından ihraç edilmiş olan özel sektör borçlanma aracının kupon ödemesi adı geçen şirketin 01.02.2016 tarihinde iflas ertelemeye gitmesi nedeniyle yapılamadığı ve bu nedenle zararın oluştuğunu, kendi insiyatiflerinin tamamen dışında oluşan bu hukuki durumdan kaynaklanan dönemsel getiri kaybından dolayı sorumlu tutulamayacaklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
3-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
4-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davalı … Yönetim AŞ’nin Davacılara Getiri Taahhüdünde Bulunduğu İddiası ile ilgili olarak; Davalı çalışanı Barış Soyak’ın Davacıların mevduatlarını … şirketine yatırmalarını sağlamak için, iletmiş olduğu on adet e-mailde Taahhüt içerikli vaatlerde bulunarak Davacıya yaklaştığı, usd için yıllık % 7’yi bulan örneği verip ayrıca TL için % 14,5 getiri vaatlerini yapıp, sonrasında “bana güven” diyerek şahsi garantisini de ortaya koymuş olduğu, buna rağmen ikna olmayıp mevcut 500.000 TL portföyünü de çekmek isteyen Davacıyı, Aylardır yok sattığı için alım imkânı olmayan fonun açıldığını ve aylık mevduat karlılığının %Î4,5 seviyesinde, son derece yüksek zetiri sağladığını, 5 Milyon TL kadar açılma olduğunu boşta TL ‘niz varsa değerlendirmenizi öneririm” diyerek Davacıyı ikna ettiği ve 5 milyon dolara yakın portföyü şirkete yatırmalarını sağladığı, sonrasında …’ın defalarca kendisine verilen taahhütleri hatırlattığında Davalının hiçbir zaman direkt olarak itiraz etmemiş olduğu, Ayrıca Davalının İç denetim raporunda da; fon getirişi İle ilgili verilen bilgilerin müşteri tarafından garanti edilen getiri olarak algılandığı ve “Satış Müdürü (…) tarafından gönderilen bazı e-postalarda kullanılan ifadelerin yüksek getiri elde edileceği yönünde yorumlara açık olabileceği tespit edilmiş olması nedeniyle Davacıların, Davalı tarafından kendilerine taahhüt verilmiş olduğuna ilişkin iddiasında haklı olduğunu gösterir yeterli delil bulunduğu, Davacıların … A.Ş. Nezdindeki Portföy Hesaplarına İlişkin Olarak, Davalı Tarafından Çelişkili Hesap Bildirimleri Yapıldığı İddiası ile ilgili olarak; Davalının 02.02.2016 tarihinde 2 kez 31.643 $ kar olarak yaptığı bildirime rağmen, 03.02.2016 tarihinde 22.857 $ olarak değiştirdiği ve bu değişikliği sorgulayan Davacıya “Önceki tabloda mükerrer hesaplamadan ötürü farklı bir rakam oluşmuştur kusura bakmayın lütfen” ifadesiyle cevapladığı iki bildirim arasında 8.786 $ negatif fark olduğu, aynı gün yani 04.02.2016 tarih bu sefer 15.105 $ olarak bildirim yaptığı, yapılan bu bildirimin ilk bildirime göre 16.538 $, ikinci bildirime göre ise 7.752 $ negatif farkı ifade ettiği anlaşıldığından, davacının portföy karlılıklarına ilişkin olarak davalının çelişkili hesap bildirimi yaptığı iddiasında haklı olduğu, davalının Yaptığı Son Hesap Bildirimine Göre -3.724 $ Zarar Olmasına Rağmen Varlıklarının -97.787,43 $ Eksik Geldiği iddiası ile ilgili olarak; 15.02.2016 tarihinde Davacı çalışanı Barış Soyak Tarafından -3.724,78 $ zarar bildirilmiş olduğu halde ödemelerin -97.787,43 $ zararlı olarak yapıldığı, zarar farkının satış talimatı verilmesi ile işlemin davalı tarafından on günlük süreçte sonlandırılmış olması ve bu süreçte artan fon/döviz kuru değişiminden kaynaklandığı, Davacının mutabık kalarak satış talimatını vermesi üzerine, işlemin tamamlanma sürecinde bu karlılığın değişebileceğine yönelik gerekli uyarı ve hatırlatmayı yapmamış olduğu ve bu konuda Davacı iddiasının haklı olduğu, Para İadesine Yönelik Daha Önce Bir Talebin Kendilerine Gelmediğini İddia Ederek Çelişkili Yanıt Verilmiştir İddiasına ilişkin olarak; Davacının 15.02.2106 tarihli para iadesi talep mailini Davalının aynı gün mail ile yanıtladığı görüldüğünden Davacının iddiasında haklı olduğu, Sözleşmelerin Davalı Tarafından Kendilerine Verilmediğine İlişkin İddiasında; Sözleşmelerin birer nüshasının hesap açılışı sırasında Davacılara verilmiş olduğuna ilişkin ayrıca bir delil bulunmadığı, ancak sözleşmelerin 34 nolu maddesi incelendiğinde ” otuz dört maddeden oluşan iş bu sözleşme …tarihinde, İstanbul’da bir nüshası Yatırımcı ”ya verilmek üzere iki nüsha olarak akit ve tespit edilmiştir” ibaresinin bulunduğu, sonraki tarihlerde sözleşme örneklerinin davacılara iletilmiş oldukları, bu nedenlerle; sözleşmeyi imzalayan yatırımcının bir nüshasını basiretli bir tacir olarak nüshasını almış olması gerektiği eğer almadı ise dahi sonradan örneğini aldığı ve bundan dolayı davalının sorumluluğu olmaması gerektigi, davalının Medicavet’e İlişkin Olarak İlk Gelen Hesap Ekstresinden Farklı Bir Ekstre İletmiş Olduğu İddiası; Davacı Medicavet’e iletilen ekstrenin 05.10.2015-23.02.216 tarihlerini kapsamakta olduğu, fon satışının fiilen 25.02.216 tarihinde gerçekleşmiş olması ve 07.04.2016 tarihli ihtarnameye cevaben gönderilen ekstrede bu satışın da yer almış olması sebebiyle farklılık olduğu, ancak bu farklılığın bir işlemin eksik yer almış olmasında kaynaklandığı, hesaplarda değişiklik yapılmadığı ve mevzuata aykırı bir durum teşkil etmediği ve bu nedenle Davalının kusurunun bulunmadığı, “Usd Fon” İfadesinin Kasıtlı Ve Yanıltıcı Olarak Kullanıldığı İddiasında; İBR Fonun “USD FON” olarak ifade edilip Davacılar île yapılan görüşmelerde bu şekilde anlatılmasının, davacıların mevcut usd mevduatlarını bankadan alıp Davalı şirkete getirmelerinde, usd bazında getiri üzerinden talepte bulunmaları sebebiyle davacıların kararlarını etkileyen önemli bir güven faktörü olarak algılandığı, herhangi bir Fon’a ‘takma ad” takılmasının mantıklı bir gerekçesi olması gerektiği, örneğin Fonun ismi uzun ise mevcut isminin kısaltması şeklindeki bir takma ad olabileceği, IBR Fon isminin zaten kısa olması sebebiyle böyle bir ihtiyaç olmadığı, Mevzuatta Fonların isimlendirilmesinde fon içeriklerine göre tespit yapılması istenilmekte olduğu dikkate alındığında ve IBR fon portföyünde fiili durumda Özel Sektör ağırlıklı varlıklar olması sebebiyle, IBR fona bir takma ad takılması gerekiyorsa “Özel Sektör Fon” adının daha uygun düşeceği, ” USD FON ” takma adı kullanılmasının yanıltıcı olduğu ve davalının kusurlu olduğu, Portföylere % 14-% 14,5 Getiri Garantisi Verilmiş Olduğu İddiasında; TL’ye % 14-% 14,5 usd’ye %4-4,5 getiri vaat edilmiş olduğu bu vaadin defalarca tekrar edilmiş olduğu ve davacının portföyünü davalıya yatırmaya ikna olmasının esas sebebinin mevcut durumda elde etmekte olduğu % 12,70 TL ve % 2.5 dolar bazında yıllık getiri oranlarının üzerinde kazanç sağlayacağına ve döviz mevduatının korunacağına ikna edilmiş olması sebebiyle Davalının bu konudaki kusurlu olduğu, …’a yerindelik testi sonuçlarına uygun olmayan bireysel portföy yöneticiliği hizmeti sunulması ve portföy yönetim sözleşmesinde belirlenen yatırım yapılacak varlıklar dışında yatırım araçlarının portföye dahil edilmiş olduğu, sözleşmenin bazı kısımlarının farklı kalemler ile doldurulmuş olduğu, …’ın sözleşme eki protokolün ilk sayfasında parafı olmadığı iddialarına ilişkin olarak; Portföye nelerin alınıp nelerin alınmayacağının belirlendiği sözleşmenin kritik bölümlerindeki tercihlere göre …’ın Portföyüne Özel Sektör Tahvilinin direkt yada dolaylı olarak Yatırım fonu vasıtasıyla dahi alınamayacağı ve anaparasının hiçbir şekilde azaltılamayacağı, …’ın sözleşmesinin ilgili bölümünde imzası bulunmaması ve diğer bazı imzalarının ise incelemeye ihtiyacı olabileceği, yatırım tercihlerinin sözleşme akdi sırasında mı yoksa sonradan mı doldurulduğu konusunda netlik olmadığı, sözleşmelerinin bazı kısımlarının eksik bırakıldığı ve Davacıya hesap açılışında bir nüshasının verilmediği kabul edilirse ucu açık sözleşme düzenletildiği bu sebeple davalının kusurlu olduğu, Medicavet’in portföyünün …’ın Portföyünden farklı yönetilmiş olduğu ile ilgili iddia; Hesap açılması ve paraların yatırılması süreçlerindeki yazışmalardan da anlaşıldığı üzere Davacılar adına …’ın sevk ve idaresinde olduğunun açıkça görülmesi nedeniyle … ‘ın portföyüne paralel olarak işletilmiş olması gerektiği, …’ın yatırım tercihlerinin Medicavet portföyü içinde geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği bu konuda davalının kusurlu olduğu, Davacıların usd tasarruflarının IBR fona yatırıldığından haberdar olmadığı ve gerçeği ancak davalının 25.02.2016 tarihli gönderdiği ihtarname ekindeki ekstrelerden Öğrenmiş oldukları iddiası; Davacı … ile Davalı çalışanı Barış Soyak’ın 03.12.2015 tarih ve saat: 10:42 deki yazışmasında; Barış Soyak’ın hesaptaki 508.329 TL’nin ne yapılacağına ilişkin yazışmalarında “Bana kalsa bugün %14-%14,5 aylık mevduat karşılığı getirişi olan IBR fonu alırım” demesi üzerine Davacı …’ın 7 aylık ok.” Demesinden anlaşıldığı üzere 508.329 TL ‘nin IBG Fon’a 1 aylığına yatırılması için onay verdiği anlaşıldığından ve yazışmalarda başka bir fon ismi geçmediğinden, Davacının gönderdiği paralar ile IBR Fon alındığından haberdar olmadığı iddiasında haklı olmadığını ancak IBR Fonun içeriğindeki varlıklardan haberdar olmadığı, … açısından sözleşmeye aykırı bir fon türü seçildiği iddiası; …’ın 19.08.2015 tarihli Sözleşme ek-1 inde yer alan; Müşterinin Portföyüne alınmasına müsaade ettiği Yatırım Araçları tercihine göre Özel Sektör Tahvilini seçmemiş olduğu ve bu nedenle alınamayacağı gibi ayrıca Davalının bizzat kendisinin yapmış olduğu Yerindelik Test Sonucuna göre, Davacının portföyüne alınabilecek yatırım araçları listesinde Özel Sektör Tahvili alınamayacağını kendisi tespit olmasına rağmen, direkt olarak yada IBR Fon alımında olduğu gibi Dolaylı yoldan dahi olsa Özel Sektör Tahvili almaması gerektiği halde almış olduğu için ve bu konuda Davalının kusurlu olduğu, Düşme eğilimdeki varlığı aldırmaya devam etmiş olması ve riski dağıtmayarak büyük bir varlığı aynı fona yatırmasının ağır kusur teşkil ettiği iddiası: Davalının düşme eğilimindeki varlığın alınmış olduğu iddiasında kusurlu olmadığı ancak portföy riskinin yeterince dağıtılmamış olması konusunda kusurlu olduğu, … Fon’un yatırım stratejisine aykırı hareket edilmiş olduğu iddiası; Davalının Aynes Tahvili alımının gerekli risk analizi prosedürlerine uyulmadan, riskin dağıtılması konusunda yeterli özen göstermeden gerçekleştirilmiş olabileceği, yatırım kararlarını, güvenilir gerekçe, bilgi, belge ve analizlere dayandırmak ve çerçeve sözleşme ile belirlenen yatırım ilkelerine uyum konusunda kusurlu hareket edildiği, bu nedenlerle Davacının iddiasında haklı olduğu, Davalının Aynes Özel Sektör Tahvilinin Temerrüt Süreçlerinde Fonun Katılım Belgesi Sahiplerini Bilgilendirmediği İddiası; Davalının davacılara da aldırdığı IBR Fonu’nun portföyüne satın alınmış olan … Şirketi tahvillerinin temerrüt durumundan 01.02.2016 tarihinde haberdar olmuş olduğu halde 15.02.2016 tarihine kadar bu konuda açıklama yapmadığı, mevzuatın gerektirdiği karşılık ayırma gibi muhasebe işlemlerini yapmış olduğu, ancak temerrüt durumu ile ilgili olarak Davacılara bilgi vermediği ve 02.02.2016 tarihinde 31.643 USD portföy karı olarak bildirim yaptığı sırada aslında temerrüttü biliyor olduğu, 03.02.2016 tarihinde portföy karını 22.587 usd olarak değiştirdiği ve değiştirme nedeni olarak ise “mükerrer hesaplamışız” dediği ve dürüst davranmadığı karın düşme nedeninin temerrüt olayı olduğunu bildirmediği, 04.02.2016 da ise karı 15.105 usd ‘ye indirmesine rağmen sebebinin Aynes’in temerrütü olduğu hakkında hala bilgi paylaşmadığı anlaşıldığından, davalının kusurlu olduğu, Davacının göndermek zorunda olduğu formları ve aylık bazda gönderilmesi gereken hesap ekstrelerini müvekkillerin aksi yönde bir talebi olmamasına rağmen göndermeyerek tebliğe aykırı hareket ettiği iddiası; Ekstre gönderimleri konusunda, Davacıların “ekstrelerim adresime yazılı olarak gönderilmemesi, e-mail ile gönderilmesini talep ediyorum ” şeklinde yazılı talimatları olduğunun görülmesi ve talimatların dosyada varlığı sebebiyle mevzuata aykırılık bulunmadığı, bu konuda davacı tarafın iddiasının doğru olmadığı, TBK 502/1 uyarınca vekil kendisine verilen işleri veya hizmetleri, sözleşme uyarınca görme borcu altında olduğunun kaçınılmaz olduğunu, Sözleşme yükümlülükleri bakımından değerlendirildiğinde, sözleşme konusu maddesinde yatırımcının portföy yönetim sözleşmesi imzalama amacı “Gelir Elde Etmektir” yazdığı, tarafların yazışmalarında görüldüğü üzere yapılan görüşmelerin mahiyeti, davacı çalışanının pazarladığı ürünlerinin içerik ve özellikleri değil, % 14-14,5 gibi getirilerinin ne kadar olduğu ile ilgilidir. Davacının genel hedefinin biraz daha fazla getiri elde etmek olduğu, davalının ise bu cazip imkânı kendilerine sunarak pazarlama yaptığı anlaşılmaktadır. Gerek portföylerin yönlendirilmesi gerekse hesaplaşmalarda Barış Soyak isimli Davalı çalışanının ilgilendiği ancak sonrasında yaptığı eksik işlerden dolayı Davalı tarafından işten çıkarılmış olduğu, Sözleşmelerde Davacılar tarafından Vekil olarak kabul edilen portföy yöneticisinin ise konuya hiç dahil edilmediğinin anlaşıldığı, hâlbuki davacıların portföy büyüklükleri dikkate alındığında …’ın sözleşme tarihi itibariyle Davacı … değerlerinin, Davalının çıkarılmış sermayesinden 4 kat daha büyük olduğu ve Portföy Yöneticisi yada şirketin üst yönetimi tarafından yeterli ilgi ve bilgilendirmenin yapılmamış olmasının dava konusu uyuşmazlığa zemin hazırlamış olduğu, ayrıca, Sözleşmelerin birer nüshasının başlangıçta davacılara verilmemiş olduğu iddialarının varlığı nedeniyle sözleşme tesisi sırasındaki Getiri ve Risk tercihleri bölümü ile bu bölüme dayanılarak Davalı tarafından düzenlenen Yerindelik Test Sonuçlarının bazı kısımlarının boş bırakılarak bazı kısımlarının ise iptal edilmeyerek belgelerin ucunun açık bırakılmış olduğu, bu durum ise sonradan doldurulmuş yada eklenmiş olma ihtimalinin ortaya çıkmasına neden olduğundan, davalının yeterli özen ve hassasiyeti göstermemiş olduğu ve Davacıların uğradığı zararda davalının kusurlu olduğu, Portföy yöneticisinin sözleşme ile tayin edilmiş olan kişiden farklı olduğu; Davalı şirketin Ödenmiş sermayesinin … ile yapılan sözleşmede 4.000.000 TL olarak bildirildiği ve Davacıların Şirkete yatırmış oldukları toplam mevduat büyüklüğünün ise yaklaşık 15.000.000 TL olduğu dikkate alındığında; Davalı şirketin sermayesinden yaklaşık 4 kat fazlasını getiren Davacıların gösterilenden daha fazla ilgi ve özeni hak ettikleri, en azından portföyün gidişatı ile ilgili olarak sözleşmelerinde tayin edilmiş olan Portföy Yöneticisi … ve/veya üst düzey yönetim tarafından bilgilendiriliyor olmaları gerekirken, Portföy satış görevlisinin getiri hedefleri konusundaki “bana güvenin” şeklindeki şahsi telkinlerine teslim edilmiş olmalarının piyasanın uygulamaları ile bağdaşmadığı, Barış Soyak’ın Portföy Yöneticisinin sahip olması gereken SPK lisanslarına sahip olduğu varsayımı ile(bu konuda dosyada bilgi yoktur) mevzuata aykırı olmasa dahi Davalının basiretli ve özenli davranmamış olması sebebiyle kusurlu olduğu, Davalı ile yapılan portföy yönetim sözleşmeleri çerçevesinde yapılan işlemler neticesinde Davacıların yatırdıkları ve çektikleri paraları dikkate alarak yapılan tespite göre; Davacılara ait üç hesabın toplam 4.933.459,97 $ yatırdıkları ve 4.835.725,54$ çektikleri bu sebeple -97.787,43 usd zarar etmiş oldukları, Davacıların ait üç hesabın toplam 500.000,00 TL yatırıp 513.851,09 TL çektikleri ve TL olarak 13.851.09 TL kar ettikleri, Davacıların 97.787,43 USD zarar ettiği iddiasının doğru olduğu, bu zararın dışında TL olarak ise 13.851,09 TL kar elde etmiş oldukları, iddia edilen tüm hususlarda davacının uğradığı zararın tespiti ile bu zararlardan dolayı davalının kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı; Davacıların Portföy Yöneticisi ve Portföylerine satın alınmış olan Ibr Fonu’nun da yöneticisinin Davalı olduğu, İbr Fonun içine alınan ve Temerrüde düşerek zincirleme zarara neden olan Aynes Özel Sektör Tahvilini de Davalının almış olduğu ve temerrüt olayının ticari hayatın olağan akışı ile açıklanmasının mümkün olmadığı çünkü tahvil piyasasında temerrüt olayının çok az yaşandığı dikkate alındığında Davacı yukarıda açıklanan kusurlu uygulamaları sebebiyle davacıların zararına neden olduğu, davacıların 21.09.2015 ile 29.02.2016 tarihleri arasında yapılmış olan işlemler neticesinde davacıların zararının -97.787,43 USD’ olduğu, davalı tarafından davacıya yönelik olarak getiri taahhüdünde bulunulduğunun kabul edilmesi halinde ise taahhüt edilmiş olan getiriler de dikkate alarak yapılan hesaplama sonucu oluşan zararın Toplam -97.787,43 usd, karın ise 13.854,09 TL olduğu, Davacılara Davalı tarafından, dolar bazında yıllık %4,5 net, TL bazında %14 getiri Taahhüt edildiğinin kabulü durumunda zararın toplam -138.121,78 usd, ve -16.673,68 TL olduğu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davalının, mevzuat gereği yazılı taahhüt verilemeyeceği yönündeki beyanı karşısında davacılara yönelik gerçek bir taahhüdün varlığından bahsedilemeyeceği, bu sebeple zararın 97.787,43 USD olarak tespit edilmesinin uygun olacağı kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
5-Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora beyanları dosyaya sunulmuştur.
6-Davacı vekili 30.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek 564.395,58 TL’ye çıkarmış, harcı yatırmıştır.
7-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı … 19.08.2015, davacı … 16.12.2015 ve Medicavet Şti. ile 18.09.2015 tarihinde, davalı şirket ile ” Bireysel Portföy Yönetimi ” sözleşmesi imzaladıklarını, davalı şirkete her 3 davacının yatırım amaçlı olarak 4.933.459,97 $ gönderdiği, davalının ise davacılara 4.835.672,54 $ iade ettiği, davalı tarafın hukuka aykırı, ağır kusurlu işlemlerinden dolayı 97.787,43 $ zarara uğradığı iddiasıyla zararının tazminini talep etmiştir.
Dava konusunun, taraflar arasındaki ” Bireysel Portföy Yönetim ” sözleşmesine aykırı olarak davalının hukuka aykırı işlemleri iddiasından kaynaklı tazminat talebidir.
Dosyadaki belgeler, taraf defterleri, hesap ekstreleri, işlemleri ihtiva eden belgeler üzerinde teknik heyete bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi kurulu 16.08.2018 tarihli raporu düzenlemiş, alınan rapor usul yasaya uygun, denetime elverişli olduğundan Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacıların, davalı şirkete kar amaçlı yatırdıkları Portföyün büyüklüğü dikkate alındığında, davacıların portföyleriyle/talepleriyle uzman yatırımcılarının ilgilenmesi gerekirken, sıradan bir çalışan Barış Soyak’ın ilgilenmesi, daha sonra davalı tarafından, hatalı işlemlerinden dolayı işten çıkartılması, Barış Soyak’ın, davacılara hesap bilgileri hakkında çelişkili bilgiler vermesi, SPK mevzuatına aykırı işlemerin yapılması, sözleşmeyle atanan yöneticiden başka bir kişinin davacıların pörtföyüyle ilgilenmesi, davalıların Portföy Yönetim Sözleşmesi ve portföylerine satın alınmış olan IBR Fonu’nun da yöneticisinin davalı olduğu, İBR Fonun içine alınan ve temerrüde düşerek zincirleme zarara sebep olan …Sekör Tahvilinide davalının aldığı, temerrüde düşme olayının, ticari hayatta olağan olduğu savunmasıyla yetinilemeyeceği, davalı şirketin yatırım açısından seçim yaparken gerekli özeni, basireti göstermesi gerekirken, göstermediği, kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacıların gerçek zararlarından doğrudan sorumlu oldukları kanaatine varılmış, ancak, davalı şirket tarafından SPK mevzuatı gereğide, kâra yönelik yazılı taahhüt verilemeyeceği, bunuda davacıya bildirmesi de dikkate alınarak, geçerli bir tahhüdün varlığı söz konusu değildir.
Bu itibarla bilirkişilerce hesaplanan miktarda davacıların gerçek zarara uğradıklarına kanaat getirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulüyle, davacı … açısından 331.455,32 TL’nin, davacı … açısından 40.426,32 TL’nin, davacı …Şti. Açısından 192.513,94 TL’nin temerrüt tarihi olan 24.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 38.553,86 TL nispi karar harcından peşin alınan 9.639,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 28.914,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 36.525,82 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 12.412,83 TL’nin ( 31,40 TL BVH, 4,10 TL VH, 512,33 TL Peşin Harç, 338 TL tebliğler, 2.400 TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır