Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1026 E. 2018/130 K. 26.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1026
KARAR NO : 2018/130
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/07/2013
KARAR TARİHİ : 26/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davalının 08.10.2007 tarihinde davacı şirket …de çalışmaya başladığını, 01.11.2010 tarihli istifa dilekçesi ile 30.12.2010 tarihi itibariyle … Aş’den ayrıldığını, … ve davalı arasında akdedilen iş sözleşmesi ile çalışanın rekabet yasağı hususunun düzenlenmiş olup, söz konusu rekabet yasağının ihlali halinde çalışanın cezai şart ödeyeceği hususunun taraflarca kararlaştırılmış olduğunu, sözleşmenin 10.maddesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin koşullar ve Borçlar Kanunundaki koşulların gerçekleşmiş olması nedeniyle, müvekkili şirketin cezai şart talep hakkının doğduğunu, davalıya keşide edilen ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmenin 10.maddesinde yer alan rekabet yasağına aykırı davranması sonucunda, aynı sözleşmenin 12.maddesinde yer alan 10.000 USD tutarındaki cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiğini, iş bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının muaccel hale gelmiş cezai şartı ödemediğini belirterek 10.000 USD tutarındaki cezai şartın ihtarname tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunmuş Üsküdar İş Mahkemesi ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin … Aş’den ayrıldıktan sonra …Şti ile çalışmaya başladığını, anılan şirket tarafından İş Kanununun 7.maddesi çerçevesinde … Şti’de görevlendirildiğini, rekabet yasağının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Dava, davalının hizmet akdinin sona ermesi nedeniyle rekabet yasağını ihlali nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
4.Dosyanın İstanbul …İş Mahkemesinin … sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı üzerine süresinde yapılan başvuru sonucu mahkememize geldiği anlaşılmış yargılamaya devam olunmuştur.
5.Tarafların gösterdiği deliller toplanmış, davacı ve davalının halen çalışmakta olduğu şirketin sicil dosyaları getirtilmiş, iş tanımları araştırılmış, tarafların tanıkları dinlenmiş, iddia ve savunma doğrultusunda, dosya içeriği, delil ve belgeler üzerinde, davalının hizmet akdinin sona ermesi nedeniyle rekabet yasağını ihlal edip etmediği, sözleşmedeki cezai şart hükmünün değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 19.02.2014 tarihli raporda davalı ile davacı arasında akdedilmiş bulunan iş sözleşmesinin rekabet yasağı ile ilgili hükümlerinin davalı tarafından ihlal edildiği belirlenmiştir.
6.Davalının itirazlarının değerlendirilmesi bakımından, bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış, 15.07.2014 tarihli raporda bilirkişi kurulu kök rapordaki görüşlerini tekrarlamıştır.
7.Mahkememizce davanın 23/09/2014 tarihinde kabulüne karar verilmiş olup, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar Sayılı 26/01/2016 tarihli ilamıyla ” Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK’nın 19. maddesinde bir akdin mevzunun, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde de akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu ve cezai şartın miktarını belirlemede özgür iseler de, bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK’nın 19, 20, 161 maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir. Sözleşmede öngörülen cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise, adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptal edilmesi gerekir. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 14.05.2009 tarihli hizmet sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmenin işveren tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hali hariç olmak üzere sona ermesinden itibaren çalışanın iki yıllık bir süre boyunca Akdeniz, Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesinde işveren şirketin iştigal konusu olan tıbbi sarf malzemeleri, cihazları, mal ve hizmetleri alanında faaliyet gösteren herhangi bir firmanın işiyle kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse, firma veya şirketle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, acentesi, müsdahdemi, danışmanı veya müşaviri olarak herhangi bir iş veya faaliyetle iştigal etmeyeceğinin, 12. maddesinde ise sözleşmenin 10. maddesinin ihlali halinde işverine verilen tüm zarar ziyan haricinde 10.000,00 ABD dolarının cezai şart olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı tarafından 01.11.2010 tarihinde iş aktinin istifa yoluyla sonlandırıldığı, davalının diğer firmada 10.01.2011 tarihinden itiberen çalışmaya başladığı, dava konusu olaya 818 Sayılı BK’nın 348. vd. maddelerinin tatbik edileceği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yapılan açıklamalara göre, davalının imzaladığı hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlaması, işçinin iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı kapsadığından çalışma özgürlüğüne, akid serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olup bu nedenle cezai şarta ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Mahkemece, bu durum gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
8.Tüm dosya kapsamına göre; Taraflar arasında imzalanan 14.05.2009 tarihli hizmet sözleşmesine istinaden davalının, davacı şirkette çalıştığı ve 01.11.2010 tarihinde davalı iş akdini istifa yoluyla sonlandırdığı, 10.01.2011 tarihinde ise davalının başka bir şirkette çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalının aralarındaki akdedilen hizmet sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı olarak rekabet yasağını ihlal ettiğinden bahisle cezai şart talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin 10. Maddesi incelendiğinde; sözleşmenin iş veren tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hali hariç olmak üzere sona ermesinden itibaren çalışanın 2 yıllık süre boyunca Akdeniz, Marmara ve Ege Bölgesinde iş veren şirketin iştigal konusu olan Tıbbi Sarf malzemeleri, cihazları, mal ve hizmetleri alanında faaliyet gösteren herhangi bir firmanın işi ile kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse, firma veya şirketlerle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, acentesi, müstahdemi, danışmanı veya müşaviri olarak herhangi bir iş veya faaliyetle iştigal etmeyeceğini düzenlemiştir. Sözleşmenin 12. Maddesi ise rekabet yasağının ihlal edilmesi halinde zarar ziyan haricinde 10.000 ABD Doları’nın cezai şart olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Davacının istifadan sonra yeni işe girdiği tarih dikkate alındığında 818 Sayılı Borçlar Kanununun tatbik edileceği açıktır. Anayasanın 48. Maddesi, 818 Sayılı Borçlar Kanunun 19, 20, 348 vd. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde davalıya getirilen rekabet yasağındaki coğrafi alan sınırlaması çok geniş bir bölgeyi neredeyse ekonomik itibariyle Türkiyedeki çalışma alanının %90’nını kapsadığı, bu coğrafi alanlarda davalıya rekabet yasağının konulması davalının iktisaden mahvolmasına sebep verecek düzeyde geniş bir alanı kapsadığından davacının Anayasa ile güvence altına alınmış çalışma hürriyetine Borçlar Kanunun 19. Maddesindeki akit serbestisine, 20. Maddesindeki ahlaka olmama haline aykırı olduğundan sözleşmedeki rekabet yasağı ve cazai şarta ilişkin kısmın batıl olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 227,25TL harçtan mahsubu ile artan 191,35TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Bozmadan önce yazılan 20/02/2015 tarihli harç tahsil müzekkeresine konu 817,89TL harcın davalı … tarafından ödendiğine ilişkin makbuzun ibrazı halinde ve bu harcın da davalı …’e hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.180,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan 677,00TL (600,00TL bilirkişi ücreti, 77,00TL posta ve tebliğler) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan …