Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/712 E. 2018/735 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/712 Esas
KARAR NO : 2018/735
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 01/08/2012
KARAR TARİHİ : 28/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri … ve…’mın davalı şirketin ortaklarından olduğunu, davalı şirketin 11 Mayıs 2012 tarihinde yapılacak olan 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 25 Nisan 2012 tarihinde Ticaret Sİcîl Gazetesinde yayınlanmış olduğunu, Genel Kurul tarihi ve gündeminin bir yazı île tüm ortaklara taahhütlü mektupla bildirildiğini, söz konusu İlan ve duyurulann davalı şirket yönetim kurulu tarafından yapıldığını, gerek Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan İlanda, gerekse ortaklara gönderilen yazıda toplantıya bizzat katılamayacak ortakların kendilerini genel kurulda temsil ettirmek için verecekleri vekaletname örneğinin yer aldığını, davacıların bu vekaletnameleri doldurarak Genel Kurula kendi adlanna katılmaları için temsilci tayin ettiklerini,…Şirketler topluluğuna dahil dava dışı … AŞ ile yine dava dışı … AŞ’nin aynı tarihlerde yapılan 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantıları ile ilgili Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanlar ile ortaklara yapılan yazılı bildirimlerde de aynı vekaletname örneğine yer verilmiş olduğunu, davalı şirketin daha önceki yıllarda yapılan Genel Kurul toplantılarında da hep aynı vekaletname örneğinin talep edilmiş olduğunu, 11 Mayıs 2012 tarihli Genel Kurul toplantısı başında, Hazinin Cetvelinin imzalanmasından sonra, davalı şirketin yönetim kurulu başkan…adına toplantıya katılan temsilcisinin Bakanlık Komiserine bir dilekçe vererek, davacılar adına düzenlenen vekâletnamelerin usulsüz olduğunu ve davacıların temsilcilerinin genel kurul toplantısından çıkarılmasını talep ettiğini, bu talep üzerine Bakanlık Temsilcisi davacıların temsilcilerini toplantıyı terk etmeye davet ettiğini, bu suretle davacıların 11 Mayıs 2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında temsil edilmelerinin önlenmiş olduğunu,Davacıların Genel Kurulda temsilini önlemek üzere dilekçeyi veren…’in toplantı İçin tüm ilan ve duyuruları yapan yönetim kurulunun başkam olduğunu, hal böyle iken toplantı esnasında vekâletnamelerin usulüne uygun olmadığı yolundaki itirazının doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek, 11 Mayıs 2012 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptalini istemiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde, 11 Mayıs 2011 tarihînde yapılan genel kurul toplantısının TTK’ nın ilgili maddeleri İle diğer mevzuat hükümlerine uygun olara yapılmış olduğunu. Anonim Şirketlerde pay sahiplerinin vekilleri vasıtası ile genel kurul toplantılarında temsil edilebilmeleri için, “Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiseri Hakkında Yönetmelik” ekindeki vekaletname örneğine uygun bir vekaletnamenin düzenlenmesi vc vekalet verenin imzasının notere tasdik ettirilmesi veya notcrce onaylanmış imza sirkülerinin bu vekaletnameye eklenmesinin gerektiğini, vekaletnamede şirketin unvanı, toplantı tarihi, vekilin ad ve soyadı ile pay sahibinin pay adedinin bulunmasının gerektiği, oysa davacılar tarafından sunulan vekaletnamede temsilcinin kaç pay adedi için temsil yetkisini haİ2 olduğunun belli olmadığını, imza sirkülerinin de aslının sunulmayıp renkli fotokopisinin sunulmuş olduğunu, bu nedenlerden dolayı davalı şirket yönetim kurulu başkanı tarafından bakanlık komiserine dilekçe verildiğini, talebin makul bulunması üzerine bakanlık komiseri tarafından temsilcilerin toplantıdan çıkarılmış olduğunu,Ortaklara gönderilen vekaletname örneğinin şirket ortaklarından birinin diğer bir şirket ortağına vereceği vekalet örneği olduğunu, üçüncü şahıslara verilecek vekalet örneklerinin özellik arz ettiğini, dava konusu genel kurul toplantısına vekaletle iştirakedenin şirket hissedar olmayıp üçüncü bir şahıs olduğunu, hakkında yasal düzenleme bulunan hallerde genel hukuk kaidelerine gidilemeyeceğini, genel kurul kararının iptalini isteme hakkının usulüne uygun olarak toplantıya katılmış ve muhalefet şerhini yazdırmış genel kurul üyelerine tanınmış bir hak ve yetki olduğunu, somut olaydaki vekaletnameleri geçersiz olan pay sahiplerinin dava açma haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Dava, davalı şirketin 11/05/2012 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
4-Davalı şirketin sicil dosyası, toplantı ve hazirun tutanakları getirtilmiş, tarafların gösterdiği delil ve belgeler toplanmış, iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde Genel Kurulun hükümsüzlüğü veya iptalinin gerekip gerekmediği konusunda bilirkişi incelemesine karar verilerek bilirkişiden 26/11/2013 tarihli rapor alınmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna karşı tarafların beyan ve itirazlarının irdelenmesi, dosyaya sunulan önceki bilirkişi raporunun değerlendirilmesi, özellikle davalı şirket ortaklarından davacıların şirketteki hisse miktarlarına göre genel kurulda temsillerin sağlanması halinde genel kurulda alınan kararlara etkisinin olup olmayacağı konusunda değerlendirilerek 11/05/2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalinin gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesi açısından yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve bu yönden sunulan 08/10/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; genel kurula katılarak oy kullanma hakkının pay sahipleri için kanunla öngörülmüş müktesep hak niteliğinde olduğu, müktesep hakları düzenleyen ETK m.385/2 hükmünün emredici nitelikte olduğu, esas sözleşme hükmü ve genel kurul kararları ile dahi ortadan kaldırılamayacağı, müktesep hak niteliğinde olan pay sahibinin genel kurulda oy kullanma hakkının, yönetmelikte düzenlenmiş bir ayrıntı hükmünün yerine getirilmediği gerekçesiyle engellenemeyeceği, dava konusu olayda, davacıların genel kurula katılma ve oy kullanma haklarının haksız bir uygulamayla engellenmiş olduğu, davacıların ETK m. 381/1 hükmüne göre iptal davası açma haklarının bulunduğu, davacıların oy oranlarının alınan kararlara etkisi olmasa bile, toplantıya katılmalarının önlenmesinden dolayı azınlık haklarını kullanmalarının engellenmiş olduğu, bu durumda anılan genel kurul toplantısında alınan bilanço, kar zarar hesaplarının onanması ve buna sıkı sıkıya bağlı yönetim kurulu ve denetçilerin ibralarına ilişkin kararların da bundan etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle sözü edilen genel kurulda alınan kararların kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ve iptalinin istenebileceği belirtilmiştir.
5-Dava, davalı şirketin 11.05.2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
6-Mahkememizce oy çokluğu ile davanın reddine dair verilen 25.03.2015 tarihli kararının davacı tafın temyizi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …Esas, …Karar sayılı, 04/04/2016 tarihli bozma ilamı ile ” Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, davalı şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacılar tarafından düzenlenen vekaletnamenin usulüne uygun olmadığından bahisle davacıların vekili dava konusu genel kurul toplantısına katılamamış, aynı genel kurul toplantısına katılan dava dışı ….gündemin 4’üncü maddesinde yer alan 2011 yılına ait bilanço ve kâr/zarar hesaplarının müzakere ve oylanmasının TTK’nın 377’nci maddesi uyarınca bir ay süre ile ertelenmesini talep etmiş, ortağın bu talebi 1/10 azınlık payının sağlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkemece de, davacıların toplantıya katılmalarının engellendiği, buna bağlı olarak dava açma haklarının bulunduğu kabul edildiğine göre, toplantı tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 377’nci maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılarak dava konusu toplantıda alınan bilanço ve kâr/zarar hesaplarının tasdikine ilişkin 4 nolu karar ve buna bağlı olan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararın davacıların azınlık haklarını kullanmasına engel olup olmadığının belirlenmesi gerekirken bu hususta bir gerekçeye yer verilmeksizin davacıların oylarının karar yeter sayısını etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
7-Mahkememizce bozma ilamına uyularak dosya Mahkememiz esasının yukarıdaki sırasına kayıt edilmiştir.
8-Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; ” Yargıtay bozma kararında, dava konusu toplantıda alınan bilanço ve kar-zarar hesaplarının tasdikine ilişkin 4 nolu karar ve buna bağlı olan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasına ilişkin 5 nolu kararın davacıların azınlık haklarını kullanmasına engel olup olmadığı konusunun incelenmesini istemiştir. Daha önceki 15.09.2014 tarihli ilk raporda belirtilmiş olduğu gibi. 11.05.2012 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın 4. Maddesinde ETK m. 377 uyarınca bilanço görüşmelerinin bir ay süreyle ertelenmesi talep edilmiş olmasına rağmen, azınlık oy oranı sağlanamadığından bu mümkün olamamıştır. Dolayısı ile davacı pay sahiplerinin anılan genel kurul toplantısına katılmalarının engellenmiş olması, onların bilanço görüşmelerinin ertelenmesi kararında olduğu gibi, azınlık haklarının engellenmesi anlamına gelmektedir. Azınlık hakları müktesep haklardandır. 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun “Müktesep Haklar” kenar başlığını taşıyan 385. Maddesinin 2. Fıkrasına göre. “Müktesep haklar; kanun veya esas mukavele hükümlerine göre umumi heyet ve idare meclîsi kararlarına lahi olmayan yahut umumi heyetin toplantılarına iştirak hakkından doğan, hususiyle azalık, rey kullanmak, iptal davası açmak, kar payı almak ve tasfiye neticesine iştirak etmek gibi haklardır. Müktesep hakların kullanılması pay sahipliğinden kaynaklanmakta olup, bunların kullanılması genel yönetim kurulu ya da genel kurul kararlarına tabı değildir. Bilançonun tasdiki hakkındaki görüşmelerinin ertelenmesi halinde diğer gündem maddelerinin görüşülerek karara bağlanıp bağlanamayacağı sorunu: Bilanço görüşmelerinin ertelenmesine rağmen genel kurulda karar alınması, o genel kurulda alınan bütün kararların iptal edilebilmesini değil, sadece bilanço ile ilgisi bulunan kararların iptali sonucunu doğurur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bir kararında “…TTK’nın 377. Maddesine göre, ekseriyetin veya şirket sermayesinin onda birine sahip olan azınlığın talebi üzerine bilançonun tasdiki hakkındaki müzakere ve bununla bağlantılı görüşmeler bir ay sonraya bırakılır. Bunun dışında bilanço ile ilgili olmayan hususların görüşülmesinde yasal bir sakınca yoktur. Dolayısıyla, olayımızda da olduğu gibi. yeni yöneticiler ve denetçinin seçimi ile ilgili gündem maddesinin görüşülerek bir karar alınması mümkündür… ” diyerek bu konudaki görüşlerini açıkça ortaya koymuştur (Yargıtay 11. HD. 10.07.1986 tarih ve 3798/4357 sayılı karan. Yasa Hukuk Dergisi, Aralık 1986, C. DC S. 12, s. 1723- 1724). Doktrinde de aynı görüş hakim olmasına rağmen, bu konuda azınlıkta olan farklı görüşlerde bulunmaktadır. Bir görüşe göre, bilanço görüşmelerinin ertelenmesine rağmen yönetim kurulu üyesi seçiminin yapılabilmesi için, yeni seçilen yönetim kurulu üyelerini bir önceki yönetim kurulunda görev almamış olması gerekir. Bilanço görüşmelerinin ertelenmesine rağmen, bilançoyu hazırlayan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeden tekrar seçiminin yapılmasının mahzurlu olacağı ileri sürülmüştür (Bkz. Ömer Teoman. Bilanço Görüşmelerinin Azınlığın İstemi Üzerine Ertelendiği Genel Kurul Toplantılarında Yeni Yönetim Kurulu Seçilebilir mi? Otuz Yıl Ticaret Hukuku- Tüm Makalelerim- tstanbul 2001, Cilt II. s, 77 vd.) Bu konuda bir diğer görüşe görüş ise, olağan toplantı gündeminde yer alan konuların birbirleriyle yakın ilişkileri olduğunu, örneğin idare meclisi ve denetçilerin seçimi veya ücretlerinin belirlenmesi gibi gündemdeki konulardan biri hakkında karar verilmedikçe diğerinin görüşülüp karara bağlanmasının uygun olmayacağını, bu nedenle de 377. Maddedeki bilançonun tasdiki ile ilgili görüşmelerin geri bırakılmasını toplantının diğer konularının da geri bırakılması şeklinde düşünmek gerektiğini savunmaktadır. (Bkz, Orhan Çevik/Nuri Azık. Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması. Ankara 1971. s. 150). Dosya içeriğinden anlaşıldığına göre, bilanço görüşmelerinin ertelenmesine rağmen genel kurulda, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibralarına dair 5. Madde görüşülerek karara bağlanmıştır. Böyle bir genel kurulda yönetim kurulunun ve denetçilerin ibra edilmesi bu kararın iptalini gündeme getirebilir. Dol ayısı ile genel kurulda bilanço görüşmelerinin ertelenmesine rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibrası yapılamaz. Bu durumda anılan genel kurul toplantısında alınan bilanço, kar zarar hesaplarının onanması ve buna sıkı sıkıya bağlı yönetim kurulu ve denetçilerin ibralarına ilişkin kararların da bundan etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır. Sonuç itibariyle, davacıların sözü edilen genel kurul toplantısına alınmaması, davacıların azınlık haklarının kullanılmasına engel teşkil ettiği gibi, buna bağlı olan bilanço ve kar-zarar hesaplarının tasdiki ile yönetim kurulu ve denetçilerin ibralarına da etkileyecektir. Başka bir ifadeyle, davacılar genel kurul toplantısına alınabilselerdi, gündemin ilgili 4. ve 5. Maddelerin oylanması azınlık hakları kapsamında engellenmiş olacaktı. Bu açıdan davacıların dava konusu olayla ilgili dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu açıktır.” değerlendirmeleriyle;Davacıların oy oranlarının alınan kararlara etkisi olmasa bile. toplantıya katılmalarının önlenmesinden dolayı azıtılık haklarını kullanmalarının engellenmiş olduğu, Bu durumda anılan genel kurul toplantısında alınan bilanço, kar zarar hesaplarının onanması ve buna sıkı sıkıya bağlı yönetim kurulu ve denetçilerin ibralarına ilişkin kararların da bundan etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu, Bu nedenle sözü edilen genel kurulda alınan kararların kanuna ve afakî iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ve iptalinin istenebileceği sonuç ve kanaatine vardıklarını bildirmiştir.
9-Dosyaya sunulan deliller, Yargıtay Bozma İlamı, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
10-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacılar, davalı … A. Ş.’nin hissedarı olduklarını ve usulüne uygun vekaletname vermelerine rağmen temsilcilerinin 11.05.2012 tarihli Genel Kurul Toplantısına alınmadıkları, bahis konusu genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini talep etmektedirler.
Davamızın konusunun… A. Ş.’nin Genel Kurul Toplantısının iptali olduğu açıktır.
Davacıların 11.05.2012 tarihli Genel Kurul toplantısına alınmamaları, ( Usulüne uygun vekaletname sunan vekillerinin alınmaması ) davacıların azınlık haklarının kullanılmasına engel teşkil etmekle birlikte buna bağlı olarak bilanço ve kar zarar hesaplarının tasdiki yönetim kurulu ve denetçinin ibralarınıda etkileyebilecek niteliktedir. Bu itibarla, davacıların oy oranları nisabı etkileyecek nitelikte olmasa bile azınlık haklarının kullanılmasını engelleyeceğinden, yine kar zarar hesaplarının onanması, yönetim ve denetimin ibrasınada tesir edeceğinden, 11.05.2012 tarihli Genel Kurul Kararları bu açıdan kanuna ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan iptali gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kabulü ile;
1-11/05/2012 tarihli Davalı … A.Ş’nin Genel Kurul Kararlarının iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcından peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.356,60 TL’nin ( 21,15 TL BVH, 3,30 TL VH, 21,15 TL Peşin Harç, 311,00 TL tebliğler, 3.000,00 TL bilirkişi, ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …