Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/639 E. 2018/1007 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/639 Esas
KARAR NO : 2018/1007
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 09/06/2016
KARAR TARİHİ: 11/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı şirket vekili dava dilekçesinde, özetle; Müvekkili şirketçe, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası üzerinden, taraflar arasında akdedilen 14.01.2015 tarihli Müşteri Sözleşmesinin edimi olan hizmetin karşılığı olarak müvekkili şirketçe tanzim edilen faturaların ödenmemesi sebebiyle davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, ilgili dosyadan davalılara Örnek No:7 Ödeme Emri tebliğ edilmiş, davalı tarafın tebellüğ ettiği ödeme emrine 22.04.2016 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve takip dosyasının, davalı tarafın itirazı ile durdurulduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından başlatılmış olan icra takibine devam edilebilmesi amacıyla huzurdaki itirazın iptali davasının açılması zarureti hasıl olduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında 14.01.2015 tarihli Müşteri Sözleşmesi’nden kaynaklanan ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, davalı borçlu … A. Ş. ile müvekkil şirket arasında 14.01.2015 tarihinde imzalanan “Müşteri Sözleşmesi” uyarınca müvekkil şirketin davalıya “Seat Kiralama Hizmeti” sağlamayı, davalı tarafların ise bunun karşılığı bedeli müvekkil şirkete ifa etmeyi üstlendiğini, sözleşme uyarınca davalı …A.Ş., müvekkil şirkete … adresinde yer alan binada, yine müvekkil şirkete ait teknik ve fiziki alt yapıyı kullanarak ve tüm teknik imkanlarından faydalanarak, kendi personeli ile çağrı merkezi hizmeti verdiğini, bunun karşılığında sözleşme uyarınca müvekkil şirket tarafından her ay hizmet bedeline ilişkin fatura tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, ancak davalı tarafından ödenmeyen hizmet bedelleri nedeniyle müvekkil şirket cari hesabında davalılar aleyhine 804.288,17 TL borç bakiyesi oluştuğunu, Taraflar arasında münakit “Müşteri Sözleşmesi”ne ilişkin müvekkil şirkete düzenlenmiş olan faturaların davalı “…A.Ş.” adına kesildiğini, 25.06.2015 tarihinde ise davalı …A.Ş. tarafından müvekkil şirkete gönderilen e-posta ile; “…Bankası için yürütmüş oldukları Hukuksal Koruma Sigortası operasyonunda sistemlerin koruma bedeli olarak taraflarına kesilmiş olan faturaların, mailin gönderildiği tarih itibarı ile “…A.Ş.” adlı şirketlerine kesilmesi ve geçmiş tarihli faturaların da bu şekilde revize edilmesi”nin istendiğini, müvekkil şirketin de davalıların isteğini yerine getirdiğini, davalı …A.Ş. tarafından müvekkil şirkete iletilen işbu e-postadan da açıkça anlaşılacağı üzere, müvekkil şirket tarafından faturalarda unvana ilişkin yapılan düzenlemenin davalı …A.Ş.’nin talebi üzerine yapılmış olup bu sebeple faturaların adına düzenlendiği …A.Ş. nin de gerek icra takibinde gerekse işbu davada taraf olarak gösterildiğini, ayrıca işbu dilekçe ekinde sundukları ticaret odası kayıtlarından her iki şirket yönetim kurulu ve yetkililerinin de aynı kişiler olduğunun görüldüğünü, bu sebeple her iki davalının da takibe itirazlarının haksız olup müvekkil şirketin alacaklı olduğunu, davalıların müvekkil şirkete göndermiş oldukları e-posta sonrası, müvekkil şirketçe haziran ayı itibariyle “…A.Ş.’ye fatura tanzim edilmiş olup geçmiş faturalar için ise yine “…A.Ş. olarak revize edildiğini, nitekim müvekkil şirketçe tanzim edilmiş olan faturaların davalı …A.Ş.’ne gönderilmiş olmakla davalı tarafından herhangi bir fatura iadesinin gerçekleştirilmediğini, TTK Madde 21/2; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü ile faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde içeriği kabul etmiş sayılacağının açıkça düzenlendiğini, davalı …A.Ş.’nin de aldığı faturaları herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi, müvekkil şirkete de iade etmemiş olduğundan fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, ayrıca davalı …A.Ş. tarafından 16.03.2016 tarihinde, 31.12.2015 tarihi itibariyle müvekkil şirkete 735.153,07 TL tutarında borcu bulunduğu hususunun kabul edildiğini ve …A.Ş. tarafından ilgili hesap mutabakatının imzalandığını, yukarıda açıklanan sebeplerle davalı …A.Ş.’nin müvekkil şirket ile sözleşmesi bulunmadığından ve borcu olmadığından bahisle itiraz etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, her iki davalı şirketin de müvekkil şirkete borçtan dolayı sorumlu olduklarını, davalıların her biri aleyhine davada hükmolunacak bedelin % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davalı taraflarca, söz konusu borca hiçbir haklı gerekçe gösterilmeksizin sırf takibin sürüncemede kalması amacıyla 22.04.2016 tarihinde itiraz edilerek, takibin devamına engel olunduğunu, bu itirazın yargıyı sürüncemede bırakmak amacını taşıdığını ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’yla borçluya tanınan ve itiraz hakkının haksız ve kötü niyetli olarak kullanılması olduğunu, 1982 tarihli Türk Anayasası’nın 141. maddesinin 4. fıkrasına göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratte sonuçlandırılması Yargının görevi olarak zikredildiğini, yargılamanın amacının, gerçeğin temin alınması suretiyle somut hakkın temini, maddi hukukun ortaya konulması olduğunu, davalı tarafın 01.07.2014 tarihli itiraz dilekçesinde hiçbir haklı gerekçe gösterilmediğini ve itirazlarının da mesnetsiz olduğunu, işbu sebeplerle davalıların her biri aleyhine, davada hükmolunacak meblağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, Davalı/borçluların, itiraz dilekçesinde, müvekkil şirkete, ödeme emrinde yazılı olan şekilde bir borçları bulunmadığı iddia ettiklerini, ancak bu alacağın, taraflar arasında münakit Müşteri Sözleşmesi’nin gereği olarak müvekkil şirketin hizmet ifasının karşılığı tanzim ettiği faturadan kaynaklanan likit bir alacak olduğunu, 16.03.2016 tarihinde bu hususta mutabakat dahi yapıldığını, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için alacağın gerçek miktarının bedelinin sabit olması veya borçlu tarafından alacağın tüm unsurlarıyla tespitinin mümkün olmasının gerektiğini (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 17.12.1993 tarihli ve 1992/10348 E. 1993/8732 K. sayılı kararında: “Takip konusu alacak belirli, sabit, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesi mümkün nitelikte ise ve miktarının tayini tarafların anlaşmalarına veya hakimin takdirine bağlı değil ise, likit alacak sayılır.” ) denildiğini, Mahkemeye sunulan Müşteri Sözleşmesi ve faturaları incelendiğinde davalı/borçlular tarafından miktarı bilinebilen, tayin ve tahkiki mümkün olan likit bir alacağın varlığının söz konusu olduğunu, tarafların tacir oldukları göz önünde bulundurulduğunda ve yapılan işin de müvekkil şirketin ticari işletmesiyle ilgili bir iş olduğu hususu açıkça ortada olduğundan davalı şirketin yapmış olduğu itirazın haksız, mesnetsiz ve takibin devamına engel olunma kastıyla yapıldığını belirterek davalarının kabulü ile davalı-borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı tarafça haksız ve kötü niyetle yapılmış olan itiraza karşılık davalıların her biri aleyhine hükmolunan meblağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde, özetle; Davaya konu icra takibinde borcun sebebinin “Açık hesaptan kaynaklanan alacak” olarak gösterildiğini, bu soyut sebepsiz dayanaksız, belgesiz icra takibinde ileri sürülmeyen borç sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürülmesine muvafakat etmediklerini, davacının, ödeme emrinde olmayan bir borç sebeplerini itirazın iptali davasında ileri süremeyeceğini, itirazın iptali davasının reddedilmesi gerektiğini, dava konusu icra takibinde yer almayan ancak dava dilekçesinde iddia edilen alacağın kaynağı olarak sözleşmeleri, faturaları ileri sürmesine hukuken olanak olmadığını, itirazın iptali davasında, ispat edilecek olan, icra takibine ve borçlunun itirazına konu alacak olduğundan itirazın iptali davasında bu alacağın sebebinin değiştirilemeyeceğini, itirazın iptali davasında, takip konusu edilen iddia ve yine takipte dayanılan belgelerle sınırlı olarak inceleme yapılabileceğini, (Yargıtay HGK 2006/19-260 E. 2006/251 K. 03.05.2006 T. ve 2013/3782 E.-2013/8534 K.09.05.2013 T. Kararları) davacının her ne kadar her ki davalıyı kapsar şekilde “davalılar” ya da “taraflar” yazarak sanki sözleşmeyi …A.Ş. ve …A.Ş. imzalamış gibi iddiada bulunduğunu, Sunulan sözleşmede her iki davalı değil yalnızca …A.Ş.’nin taraf olduğunu, davacının, sanki her iki davalı sözleşmenin ve faturaların tarafı gibi, icra takibi yaptığı gibi Mahkemeyi de yanıltmaya çalıştığını, Bu nedenle iki ayrı tüzel kişilik olan davalıların birlikte imzasını taşımayan “…A.Ş’nin taraf olmadığı bir sözleşmenin borçlusu gibi iddiada bulunulamayacağını, davacının her iki şirketi takipte borçlu, işbu davada davalı göstermiş olmakla birlikte faturalara ilişkin iddiasını (esasen ödeme emrinde yer almayan bir husus olduğu için) itirazın iptali davasına konu yapamayacağını davada ileri süremeyeceğini, sözleşme ile ilişkilendiremeyeceğini, sözleşmenin tarafının “…A.Ş.” olduğunu, oysa fatura üzerinde yer alan …A.Ş. karalanarak faturanın “…A.Ş.’ye keşide edildiğini, sözleşmenin tarafı, faturanın tarafı, takibin ve davanın ise taraflarının birbirlerinden farklı olduğunu, bu nedenle, davacının (işbu davada ileri sürülmesine muvafakat etmedikleri) sözleşmeye ilişkin iddiasını …A.Ş.’ne, faturaya ilişkin (işbu davada ileri sürülmesine muvafakat etmedikleri) iddiaların ise …A.Ş.’ne karşı ileri süremeyeceğini, bu iddialar bakımından, davalılardan (her bir iddia bakımından farklı davalı) birine karşı husumet ileri süremeyeceğini, davanın husumeten reddinin gerektiğini, bir an davacının her iki davalıya karşı işbu itirazın iptali davasını yürütebileceği varsayılsa bile; icra takibine itiraza karşı açılan itirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu, icra takibinde yer almayan borç sebebinin itirazın iptali davasında ileri sürülemeyeceğini, davalıların, delil olarak sunulan sözleşmede birlikte taraf olmadıkları, faturaların ise yine davalılar adına değil, yalnızca davalılardan bir tanesi adına keşide edildiğini, davacının icra takibinde yer almayan iddialarını sunmasına da muvafakatlerinin olmadığını, “davanın yürütülebileceği var sayılsa bile” beyanlarının aleyhlerine kullanılmasını kötü niyetli ve hukuken korunamaza, beyanlarının ise aleyhlerine delil olarak ileri sürülemeyeceğini bir kez daha vurguladıklarını, davacının verdiği hizmetin ayıplı olmasından dolayı her iki davalının da zarar gördüğünü, neredeyse davalı şirketlerin ticari faaliyetini sürdürmesini imkansız kılacak, ticaret etiğine ve imzasını taşıyan sözleşmesine uygun olmayan edimleri nedeniyle, davalıların savunma haklarının saklı olduğunu, bir an sözleşmenin sözleşmeyi imzalayan … A.Ş. bakımından bazı yükümlülükler doğurabileceği kabul edilse bile herhalde hukukun, bir başka şirketin imzaladığı sözleşmeye dayanarak 3. kişiye (… A.Ş) fatura keşide edilmesine, icra takibi yapılmasına ve nihayet itirazın iptali davası açılmasına izin vermeyeceğini belirterek davada ileri sürülemeyecek sözleşmenin bile tarafının “davalılar” olmaması, davada ileri sürülemeyecek faturaların bile tarafının “davalılar” olmaması nedeniyle davalının husumeten reddine, icra takibinde soyut “açık hesaptan kaynaklanan alacak” dışında borcun bir sebebinin ileri sürülmemesi, icra takibinde ileri sürülmeyen bir sebebin itirazın iptali davasında ileri sürülemeyecek olması nedeniyle zamanaşımına uğramış davanın reddine, davacının % 60’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, özetle; Davalıların cevap dilekçesinin süresi içinde sunulup sunulmadığının irdelenip sunmamaları halinde cevap dilekçesindeki iddialarının dikkate alınmamasını talep ettiklerini, cevap dilekçesinde 6100 sayılı HMK’nın 129. maddesinde hükmolunan unsurların bulunmadığını, davalı tarafın cevap dilekçesinde, davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği yer almamakta olup işbu cevap dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 129/1 maddesinin d ve e bentlerine aykırılık teşkil ettiğini, 130. maddeye göre süre verilerek eksikliğin giderilebileceği hallerden olmadığından cevap dilekçesinin verilmemiş sayılması gerektiğini, hizmete ilişkin faturaların davalı şirketlerden … Hiz. A.Ş. adına kesilmiş olmasını, …A.Ş.’nin doğrudan kendi talebi ile müvekkil tarafından yerine getirildiğini, davalı tarafından ödenmeyen hizmet bedelleri nedeniyle müvekkil şirket cari hesabında davalı şirket aleyhine 804.288,17 TL borç bakiyesi oluştuğunu, davalı …A.Ş. tarafından 16.03.2016 tarihinde akdedilen mutabakat ile 31.12.2015 tarihi itibariyle müvekkil şirkete 735.153,07 TL tutarında borcu bulunduğunun bizzat davalı tarafından kabul edildiğini, davalı …A.Ş. tarafından şirket kaşesinin yer aldığı ilgili hesap mutabakatının bizzat imzalanmış olduğunu, el yazısı ile “mutabıkız” ibaresinin de mutabakat metnine eklendiğini, Madem ki davalıların iddialarında yer verdiği gibi sözleşmenin tarafı olmayan …A.Ş. Sözleşmeden kaynaklanan borçlardan sorumlu olamayacaksa neden müvekkil şirkete 735.153,07 TL tutarında borç bulunduğunun yer aldığı mutabakatın altına imza attığını ve belirtilen borç tutarını kabul ettiğini, bu nedenle davadaki iddialarının iyi niyetli olmadığını, Ticaret odası kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davalı şirketlerin yönetim kurulu ve yetkililerinin de aynı kişiler olduğunu, bütün bunlar göz Önünde bulundurulduğunda davalıların muvazaalı olarak hareket ettikleri sonucuna ulaşıldığını, İcra takibinde takip konusu edilen alacağın sebebi ile huzurdaki itirazın iptali davasında ileri sürülen alacağın sebebinin aynı olduğunu, davalıların, bunun aksini haksız ve hukuka aykırı olarak iddia ederek kötü niyetli olduklarını açıkça gösterdiğini, taraflar arasında 14.01.2015 tarihinde “Müşteri Sözleşmesi” adı altında akdedilen hizmet sözleşmesinin taraflar arasındaki ticari ilişkinin temeli olduğunu, Dava dilekçesi ekinde sundukları faturaların …A.Ş. adına düzenlenmiş olduğunu, müvekkil şirketin alacağını cari hesabına kaydettiğini, Davalı tarafından icra takibi dayanağının değiştirildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı ve 17.12.2010 tarihli Kararında belirtildiği üzere genel haciz yolu ile takibin bir belgeye dayanmasının zorunlu olmadığını, müvekkil şirket tarafından da taraflar arasındaki cari hesap belirtilerek bir belgeye dayanmaksızın davalılar lehine takip yapıldığını, bu sebeple işbu davada müvekkil şirket tarafından da taraflar arasındaki cari hesap belirtilerek bir belgeye dayanmaksızın davalılar aleyhine takip yapıldığını, bu sebeple işbu davada müvekkil şirket tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkiye ait sözleşmenin ve faturaların ibraz edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas, … Karar sayılı ve 23.05.2011 tarihli kararından genel haciz yolu ile takibe ilişkin ödeme emrinde borç sebeplerinin belirtilmesinin zorunlu olmadığı, davalı şirketlerin buna ilişkin bir itirazlarının bulunması halinde ise bu hususun ancak icra mahkemesine şikayet yolu ile değerlendirilebileceğinin anlaşıldığını, bu sebeple işbu itirazın iptali davasında davalı şirketlerin bu iddialarının dinlenemeyeceğini, Davalı şirketlerin aleyhine olmak üzere ve mutabakat metninden de anlaşıldığı şekilde, açıkça ikrar edilmiş bir borç ve hiçbir şekilde itiraz edilmemiş faturaların söz konusu olduğunu, davalı şirketlerin kötü niyetli bir takım mesnetsiz iddialarda bulunmakla birlikte ne alacağın varlığının ne de mutabakat metninin imzalanmasının aksini ispata yönelik somut deliller sunamadıklarını, var olan iddialarının ise yalnızca varsayımlardan ve dayanağı olmayan iddialardan ibaret olduğunu, davalıların cevap dilekçesinde ve ekinde yer alan Yargıtay kararlarının işbu dava konusu ile ilgili herhangi bir ilgisi bulunmadığını, Cevap dilekçesinde yer verdikleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2006/19-260 E. 2006/251 K. ve 03.05.2006 T. Kararsında bir kambiyo senedi olan “bono”nun söz konusu olduğunu, alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna başvurabilmesi için kambiyo senedinin aslını ve borçlu sayısı kadar onaylı örneğini takip talebine eklemesinin şart olduğunu, çünkü ÎİK 168/1 maddesi gereğince icra müdürünün İİK 170a/2 gereğince de îcra Hukuk Mahkemesi’nin söz konusu kambiyo senedinin bu vasfını haiz olup olmadığını re’sen araştırmak zorunda olduğunu, dolayısı ile bu kararın dava konusu olayla bir ilgisi bulunmadığını, Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … E. … K. ve 09.05.2016 T. Kararında konu olayda ise takibin 4 adet faturaya ilişkin yapılmış olduğunu, dava aşamasında takibe konu edilmeyen başkaca faturaların sunulduğunu, ancak huzurdaki davada böyle bir durumun söz konusu olmadığın, icra dosyasındaki alacak sebebinin açık hesaptan kaynaklanan alacak olduğunu, borçlu/davalıların itirazı üzerine ikame edilen huzurdaki itirazın iptali davasının da işbu alacağa ilişkin olduğunu, sözleşme ve faturaların yalnızca müvekkil şirketin alacağı olduğunun ispatı için dosyaya ibraz edildiğini, davalıların alacak sebebinin değiştirildiği iddiasının mesnetsiz ve gerçeklikten uzak olduğunu belirterek dava dilekçesindeki taleplerini yinelemiştir.
4-Davalılar vekilinin 2. cevap dilekçesinde, özetle; Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca itirazın iptali davasında davacının, Ödeme emrinde olmayan borç sebebini ileri süremeyeceğini, davada takipte dayanılan belgelerle sınırlı inceleme yapılabileceğini, çünkü itirazın iptali davasında icra takibine ve borçlunun itirazına konu alacağı ispat edilmesi gerektiğini, bu alacağı sebebinin davacı tarafından itirazın iptali davasında değiştirilemeyeceğini, dava konusu icra takibinde borcun sebebinin; “açık hesaptan kaynaklanan alacak” olarak gösterildiğini, davacının, icra takibinde ileri sürmediği sözleşmeleri ve faturaları alacağın kaynağı olarak itirazın iptali davasında ileri süremeyeceğini, davacının icra takibinde ileri sürmediği borç sebepleri olan sözleşmeleri ve faturaları işbu davada ileri sürmesine muvafakatleri olmadığını, davacının emsal olarak sunduğu Yargıtay kararının dava ile ilgisinin olmadığını, davacının iddialarının hukuk dışı olduğunun kanıtlanması ile sınırlı olduğunu, emsal kararda, genel haciz yolu ile yapılan takibin bir belgeye dayanması zorunluluğu olmadığının vurgulandığını, bu hususun takibe geçilmesi için yeterli olduğunu, belgeye dayanmayan alacak için de “cari hesap” belirtilerek takibe geçilebileceğini, bu durumun takibin şikayet yoluyla iptaline gerekçe olamayacağını, zaten emsalin, itirazın iptali davasına ilişkin değil “şikayete” ilişkin olduğunu, yani memur işlemine ilişkin olduğunu, Emsal karardaki uyuşmazlığın, cari hesap yazılarak takibe geçilip geçilmeyeceğine ilişkin olduğunu, yoksa cari hesap yazılıp takibe geçildikten sonra açılacak itirazın iptali davasında; icra takibinde yer almayan (icra takibine dayanak yapılmayan) sözleşme, belge, senet vs. kanıtların itirazın iptali davasında hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın delil olarak sunulabileceğine ilişkin olmadığını, davacının, itirazın iptali davası değil, alacak davası açabileceğini, icra takibine hiçbir belge, dayanak sunmayıp yalnızca soyut cari hesabı alacağını dayanak gösteren alacaklının, davalının muvafakati olmadığı halde icra takibinde ileri sürülmeyen belgelerle itirazın iptali davasını yürütmeye çalışmayıp alacaklı olduğunu iddia ettiği kişiye karşı genel mahkemelerde alacak davası açması gerektiğini, davacının icra takibinde yer almayan hiçbir belge ve dayanağı delil olarak sunmasına muvafakatlerinin olmadığı bir kez daha beyan ettiklerini, sözleşmenin … A.Ş. ile yapıldığını, faturanın ise sözleşmede taraf olan … A.Ş. unvanı çizilip (kimin tarafından yazıldığı anlaşılmayan, üzerinde paraf olmayan ve elle yazılmış olan) …A.Ş. yazılarak düzenlendiğini, davalıların her ikisine karşı husumet ileri sürülemeyeceğini, davanın husumeten reddedilmesi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından gönderildiği iddia edilen maillerin delil niteliği taşımadığını, mailin kimin tarafından gönderildiği ve maili gönderen kişinin şirketi temsile yetkili olup olmadığının anlaşılamadığını, davacının iddialarının tamamını ispatlamakla yükümlü olduğunu, davacının dilekçesinde “Kendi Personeli ile ” Çağrı Merkezi hizmeti verdiğini beyan ettiğini, şu halde personelinin gerçekleştirdiği işlemlerle hizmet verdiği davalı şirkete vermiş olduğu zararlardan da sorumlu olması gerektiğini, davalıya hizmet verdiğini iddia eden davacının, bu hizmetlerinin sonucunda doğan zararlardan ve hizmet kusurlarından hiç söz etmediğini, davacının verdiği hizmetler sonucunda, bu hizmetlerin nitelikli olmamasından dolayı, satış iptalleri, bedel iadeleri vs. neticesinde ne kadar zarar doğduğunu da dava dosyasına sunmalarını beklediklerini, davacının bir alacağı olduğunu iddia ediyor ise (alacağı olduğunu kabul anlamına gelmemek şartı ile) uğrattığı zararları mahsup ederek talepte bulunmasının gerekeceğini, davacının sermaye şirketi ve tacir olduğunu, bu sebeple basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, davaya dayanak yaptığı sözleşmeye taraf olmayan …A.Ş. adına sunulan şirketi borçlandırıcı yazıların (16.03.2016 tarihli) şirketi temsil ve ilzama yetkililer tarafından düzenlenip düzenlenmediğini beyan etmesi gerektiğini, açıklamaya çalıştıkları nedenlerle, icra takibinde dayanak belge olarak sunulmayan sözleşme ve faturaların işbu itirazın iptali davasında ileri sürülmesine muvafakatlerinin olmadığını, ancak davalılardan …A.Ş.’nin sözleşmenin tarafı olmaması sebebiyle davanın husumeten reddine, iİcra takibinde borcun sebebinin “açık hesaptan kaynaklanan alacak” olarak gösterilmesi ve icra takibinde ileri sürülmeyen bir borç sebebinin itirazın iptali davasında da ileri sürülemeyecek olması ve buna muvafakatlerinin olmaması sebebiyle davanın reddi taleplerini yinelemiştir.
5-Dava İ.İ.K nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
6-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
7-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklı … A.Ş. tarafından davalı/borçlular …A.Ş. ve …A.Ş. hakkında 804.288,17 TL tutarındaki asıl alacağa, icra gideri, vek. ücreti ve takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 10,50 avans faizi ile birlikte tahsili talebi ile 15.04.2016 tarihi itibariyle takibe geçtiği, Takibin, açık hesaptan kaynaklanan alacakla ilgili olarak yapıldığı, davalılardan …A.Ş. vekili 22.04.2016 havale tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrinin 21.04.2016 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, aralarında sözleşme bulunmayan ve ödeme emrinde alacaklı görünen şirkete, ödeme emrinde yazılı olan şekilde bir borçlarının bulunmadığını, takibin durdurulması talebiyle takip borcunun aslına ve faiz dahil tüm fer’ilerine itiraz etmiş, davalılardan …A.Ş. vekili 22.04.2016 havale tarihli itiraz dilekçesi ile, ödeme emrinin 21.04.2016 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, aralarında sözleşme bulunmayan ve ödeme emrinde alacaklı görünen şirkete, ödeme emrinde yazılı olan şekilde bir borçlarının bulunmadığını, takibin durdurulması talebiyle takip borcunun aslına ve faiz dahil tüm fer’ilerine itiraz etmiştir.
8-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davacı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdikleri zamanında yaptırılmış olup, kayıtlarının düzenli ve muhasebe ilkelerine uygun bulunması nedeniyle kayıtlarının lehine kesin delil vasfının bulunduğu, davalı şirketler tarafından inceleme itibariyle herhangi bir ticari defter kayıt ibraz edilmemiş olup, verilen yerinde inceleme yetkisine istinaden davalı vekili Av. … bey ve mali müşaviri …Bey ile yapılan görüşmeler neticesinde de rapor tarihine kadar davalı şirketlere ait herhangi bir ticari defter kayıt ve belgeler ibraz edilmediğinden davalı şirketlerin defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, tarafların ihtilafa düştüğü dava konusu alacak bakiyesinin tespitinde davacı kayıtları ve dosya muhteviyatı belgelerin esas alındığı, Davacı … A.Ş.’ne birleşme ile devrolan …A.Ş. ile 1 nolu davalı …A.Ş. arasında 14.01.2015 tarihinde 12 sayfa 18 maddeden oluşan “MÜŞTERİ SÖZLEŞMESİ” nin imzalandığı, Davalılardan (müşteri) …A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı …tarafından Sevgi Aras’a gönderilen 25.06.2015 tarihli e-postada, “…Bankası için yürütmüş olduğumuz Hukuksal Koruma Sigortası operasyonumuzda sistemlerinizin kullanma bedeli olarak tarafımıza kesilen faturalarınızın bundan sonra …A.Ş. şirketimize kesilmesini su ana kadarki faturaların ise bu şekilde revize edilmesinin, Ekte kaşenin resmini sunduklarının belirtildiği, Davacı şirket tarafından davalılardan 2 nolu davalı … A.Ş.’ne 11.03.2016 tarihinde Cari hesap özetine ait “MUTABAKAT” metni gönderilerek, “31.12.2015 tarihi itibariyle, Şirketimize olan 735.154,00 TL borcunuzu kendilerine aşağıda boş bırakılan bölümde teyit edilmesinin ” talep edildiği, davalılardan… A.Ş tarafından da aynı yazı içerisinde alt bölümde; “31.12.2015 tarihi itibariyle CMC İletişim ve Casrı Merkezi Hizmetleri A.S.’na 735.153,07 TL tutarındaki borcumuzla mutabıkız yazısı yazıldığı ve mutabakat metninin altına da el yazısı ile “Mutabıkız” yazılarak …A.Ş. şirket kaşesinin basılarak imzalandığı, Davalılar tarafından dava dosyasına davacıya gönderilmiş maili gönderen kişinin şirketi temsile yetkili kişi olmadığı hususunda herhangi bir belge sunulmadığı, davacı şirket tarafından verilen hizmetin ayıplı olduğu ve davalıların zarar gördüğü hususlarında dava dosyasına herhangi bir belge sunulmadığı, mutabakat metninde yer alan imza ile ilgili olarak da herhangi bir belge sunulmadığı, …Bankası ile … Bankası CD’lerde yer alan bilgilerden adına faturaların tanzim edildiği davalılardan …A.Ş. tarafından davacıya ödemelerin yapıldığı, bu ödemelerin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan ödemeler dışında başka davalılar tarafından yapılmış bir ödemenin bulunmadığı, buna göre davacı ile …A.Ş arasında ticari ilişki bulunduğunun ve davacı tarafından davalı …A.Ş adına tanzim edilmiş dava konusu alacağı oluşturan 17 adet 804.288,18 TL.tutarındaki faturaların ödenmediğinin anlaşıldığı, davacının ticari defter kayıtlarında da takip tarihi 15.04.2016 tarihi itibari ile davacının iki nolu davalı … Hiz. A.Ş.’den 804.288,17 TL alacaklı olduğu kanaatine vadıklarını bildirmiştir.
9-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı … A. Ş.’ne birleşmeyle devrolan …A. Ş. ile davalılardan …A.Ş. arasında 14.01.2015 tarihinde Müşteri Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığı, davacının bu sözleşmeye dayanarak diğer davalı …A.Ş.’ye faturalar kestiği, ödenmeyen dava konusu faturalardan dolayı her iki davalı aleyhine icra takibi yaptığı, davalıların icra takibine itiraz ettiği, davamızın konusunun İtirazın İptali olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dava konusu borca dayanan sözleşme davacı ile 1. Nolu davalı …A.Ş. arasında imzalanmışsa da, tarafların ( Davacı ve davalıların ) yetkililerince 25.06.2015 tarihli e-posta yazışmaları, 13.06.2016 tarihli mutabakat metniyle sözleşme konusu borcun, faturaların 2. Nolu davalı …A.Ş.’ tarafından ödeneceği yönünde anlaştıkları ve mutabakat metnini imzaladıkları ve ödenen fatura bedellerinide 2. Nolu davalı …A.Ş.’nin ödediği, banka kayıtları, fatura ve tarafların ticari defterlerinden anlaşıldığından, hizmetin verilmediğide fatura öncesi veya ihtarname öncesi davalılar tarafından ileri sürülmediğinden bilirkişi marifetiyle tespit edilen 804.288,17 TL davalı …A.Ş.’nin davacıya fatura – cari hesap konusu borcunun olduğu, diğer davalı …A.Ş.’nin borcu olmadığı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ayrıca alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile,
A)Davalı …A. Ş. Yönünden reddine,
B)Davalı … A. Ş. açısından kabulüyle, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin 804.288,17 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki aynı koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’sine tekabul eden 160.857,00 TL icra inkar tarzminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 54.940,92 TL harçtan peşin alınan 9.713,80 TL nin mahsubu ile eksik kalan 45.227,12 TL harcın davalı … A. Ş.’den tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.024,50 TL ( 29,20 TL BH, 9.713,80 TL PH, 4,30 TL VH, 2.000 TL, bilirkişi ücreti, 277,20 tebligat gideri ) harcın davalı … A. Ş.’den alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 46.121,53 TL ücreti vekaletin davalı … A. Ş.’den alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davalı …A. Ş.’nin yaptığı 50 TL nin davacıdan alınarak davalı …A. Ş.’ye VERİLMESİNE,
8-Davalı …A. Ş. Aleyhine açılan dava red olduğundan ve kendisinide vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 46.121,53 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak …A. Ş.’ye VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan avanstan bakiye kalan kısmın kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …