Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/5 E. 2023/432 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/5
KARAR NO:2023/432

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:06/03/2003

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS … KARAR SAYILI DOSYA

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:06/03/2003
KARAR TARİHİ:08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Nitelikteki Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın müvekkili bankanın Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi vesair 1. derece imza yetkili üst düzey görevlerde bulundukları dönemde; bankaca gerçekleştirilen “… İnşaatları ile Büyük Alışveriş Merkezi” işinde; İhalenin usul ve kurallara göre yapılmaması, denetimin yeterli olmaması, Ticaret Merkezi ve …. Etaba başlanması, ……Merkezi İnşaatlarında firmaya çok sayıda süre uzatımlarının verilmesi, banka sermayesinin verimlilik ve karlılık esaslarına göre kullanılmaması ve değerlendirilmemesi ve bu konuda gerekli gayret ve basiretin gösterilmemesi nedenleriyle müvekkili bankayı zarara uğrattıklarını, … Toplu Konut Projesi İnşaat Yapım Sözleşmesi, … Bankası A.Ş. ile … İnş. Taah.İth.İhr Ltd.Şti. arasında 20.09.1990 tarihinde imzalanmış olduğunu, sözleşmenin akdedilmesi ve yürütülmesi safhalarında banka aleyhine zarar doğurucu ve banka çıkarları ile bağdaşmayan hususlar bulunduğunu, Şöyle ki, İhalenin usul ve kurallara göre yapılmadığını, süresinden önce avans ödemesi yapılarak bankanın zarara uğratılmış ve yeterli denetim yapılmamış olduğunu, banka zararına neden olunacağı bilinecek olmasına rağmen … III. Etap Konut + Büyük Ticaret Merkezi İnşaatlarına başlandığını, … I.,Il, III, Etap ve Büyük Ticaret Merkezi İnşaatlarında firmaya çok sayıda süre uzatımları verildiğini; sonuç olarak … İhalesinin karlı bir proje olup olmadığına dair her hangi bir çalışma yapılmadan sözleşme imzalanmış olmasının, davalıların, “Banka kaynaklarının karlılık ve verimlilik prensiplerine uygun bir şekilde kullanılması” sorumluluğunu yerine getirmedikleri sonucunu ortaya koyduğunu, yukarıda bankaya verdikleri zararları açıklanan dönemin Yönetim Kurulu’nun ve banka çalışanlarının … Projesinde bankayı trilyonlarca zarara uğrattığını, Banka Teftiş Kurulu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporları ile de bu hususların sabit olduğumu, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın raporuna istinaden sorumlulukları öngörülen kişiler hakkında …i Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu ve …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas Sayılı dosyası ile dava devam etmekte iken 4616 sayılı yasa gereğince Erteleme kararı verilmiş olduğunu, açılan ceza davasına müdahale edilerek banka zararının tazmini talep edilmişse de erteleme kararı nedeniyle bu talepleri hakkında bir karar verilmediğinden, oluşan banka zararının davalılardan talep zorunluluğu nedeniyle işbu davanın açıldığını, yukarıda izah ettikleri nedenlerle ve yargılama sonucunda sabit olacağı üzere müvekkili bankanın; 48.900.000.000.000 TL (48.900.000,00 TL) zararının, 15.01.1999 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtilen hususlara ilişkin açıklamalarını içeren 20.10.2003 tarihli dilekçesinde, özetle; davalıların bankaca gerçekleştirilen “… … I-II-III Etap İnşaatları ile Büyük Alışveriş Merkezi” işinde; ihalenin usul ve kurallara göre yapılmaması, denetimin yeterli olmaması, Ticaret Merkezi ve III, Etaba başlanması, … 1,IL,III.Etap ve Büyük Ticaret Merkezi İnşaatlarında firmaya çok sayıda süre uzatımlarının verilmesi, banka sermayesinin verimlilik ve karlılık esaslarına göre kullanılmaması ve değerlendirilmemesi ve bu konuda gerekli gayret ve basiretin gösterilmemesi nedenleriyle müvekkili bankayı zarara uğratmış olduklarını, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 22.07.1999 tarih, 14/99-157/38 (17) sayılı raporunda da ayrıntıları izah edildiği üzere; 1) 16.08.1990 tarih, 21 sayılı ve 05.09.1990 tarih, 24 sayılı önergeyi imzalayan Emlak Projeleri Uygulama Grup Müdürü …, Emlak Planlama İhale ve İstihkak Müdürü …, Emlak Portföy Yönetimi Başkanı … ve Genel Müdür … ile, 17.08.1990 tarih, 25/1110 sayılı ve 06.09.1990 tarih, 26/1184 sayılı Yönetim Kurulu Kararını imzalayan, Yönetim Kurulu Üyeleri …, …,…, …, …, …’nun, Fiyat Analiz Müdürlüğü’nce 15.01.1999 tarihi itibarıyla yapılan kar/zarar analizlerine göre; … I.ve 1I. Etap Projesinde 24 Trilyon TL, … III.Etap Projesinde 15,3 Trilyon TL … Bankasının zarar etmesine sebebiyet verdikleri, 2) 15.02.1994 tarih, Ref.O9 sayılı, 10.08.1994 tarih, Ref.30 sayılı ve 16.11.1995 tarih, Ref.26 sayılı önergeyi imzalayan Proje Uygulama ve Kontrol Daire Başkanı … ( 16.11.1995 tarih, Ref.26 sayılı önergeyi imzalamamış olduğunu), Planlama ve İstihkak Müdürü … (16.11.1995 tarih, Ref.26 sayılı önergeyi Proje Uygulama ve Kontrol Daire Başkanı olarak imzalamış olduğunu), Ticari Amaçlı Emlak Portföy Yönetimi Koordinatörü …, Genel Müdür Yardımcısı … (15.02.1994 tarih Ref.09 sayılı önergeyi imzalamamış, 16.11.1995 tarih, Ref 26 sayılı önergeyi imzalamamış olduğunu) ve Genel Müdür … (16.11.1995, Ref 26 sayılı önergeyi imzalamamış olduğunu, ) 16.11.1995 tarih, Ref 26 sayılı önergeyi imzalayan Planlama ve İstihkak Müdürü …’ın, 15.02.1994 tarih, 5/261 ve 11.08.1994 tarih, 23/1152 sayılı Yönetim Kurulu Kararını imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri …, … (15.02.1994 tarih, 5/261 sayılı Yönetim Kurulu Kararını imzalamamış olduğunu), …’nın, 16.11.1995 tarih, 28/2318 sayılı Yönetim Kurulu Kararını imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri …, …’nın, 15.02.1994 tarih, 5/261 sayılı Yönetim Kurulu Kararına dayanak teşkil eden 07.02.1994 tarih, 4 no.lu tutanağı imzalayan, 1. Amirler … ile …, Başmüdür Yardımcıları … … … …, Teknik Müdür … ve Başmüdür … …’ın, … Projesi genelinde haksız ve gereksiz süre uzatımları ile firmanın işi zamanında yerine getirememesi nedeniyle ödemesi gereken cezaları ödemesini önlemekle ve banka aleyhine ödenek aktarımı yapılmasına neden olmak suretiyle, … projesinin zararının artmasına neden oldukları, bu nedenle, imzaladıkları tutanak, önerge ve kararlar dikkate alınarak firmanın işi zamanında yerine getirmemesi nedeniyle ödemesi gereken cezalar ve banka aleyhine yapılan ödenek aktarımından doğan … Bankası zararının, Ticari Amaçlı Emlak Portföy Yönetimi Koordinatörü … ve Genel Müdür …’ın, Eskalasyon katsayısı kullanılarak kabaca yapılan hesaba göre, Müteahhide 26.03,1999 tarih ve 1999/T.5-1 sayılı Rapor Tarihi itibarı ile değeri 1,6 Trilyon TL olan toplam 170,3 Milyar TL fazla ödeme yapılmasına ve bu tutarların (imalat açıklarının kapandığı) 30.09.1995 tarihli hak edişe kadar belli sürelerle, faizsiz olarak müteahhit uhdesinde kalmasına, dolayısıyla banka zararına sebep olduklarının anlaşıldığını bildirmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının hukuki mesnedi bulunmadığını, 29/09/1990 tarihinde yaklaşık 13 yıl önce yapılmış bir inşaat sözleşmesine dayanılarak açılan davanın Borçlar Kanunu’nun 60.maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, iki müfettişin kişisel tespitlerinden öteye gitmeyen değerlendirmeleri sonucu tazminat davası açılması taleplerinin zamanaşımına uğradığını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … Sayın vekili cevap dilekçesinde özetle; yönetici durumunda olan davalıların sorumluluklarının BK 3321.madde kapsamında hizmet sözleşmesinden kaynaklanmayıp haksız fiile dayalı olduğunu, Borçlar Kanunu 60.madde hükmü gereği 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, …’ın 29/12/1990 tarihli atama kararnamesi ile SSK Genel Müdürü olarak atandığını, raporlu olduğu dönemde banka ile ilişkisi kalmadığını, hiçbir işleme katılımı bulunmadığını, husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davalı … 1987-01/10/1991 arası görev yaptığını, ödemelere katkısı olmadığını, husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davalı …’nun yönetim kurulu üyesi olarak 30/11/1989 – 07/02/1992 arası görev yaptığını, bu süre dışında kalan işlerden sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; davada TTK 309.madde gereği zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle hem ceza yönünden hem Borçlar Kanunu yönünden, hem de Türk Ticaret Kanunu yönünden zamanaşımına uğramış olduğundan davanın reddinin gerektiğini, TTK 341.madde gereği genel kurul dava şartının yerine getirilmediğini, müvekkillerinin görev yaptıkları dönem itibariyle sorumluluklarının olmadığını, varlıklarını toplu konut idaresine devreden bankanın kâra geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar… ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıların görev süreci içinde kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, kamu iktisadi teşebbüslerinde yönetim kurulunun yalnızda karar organı olduğunu yönetim kurulunun icra organı olan genel müdürü yönlendirmesinin söz konusu olmadığını, davalıların yönetim kurulu üyesi olduklarını, müvekkillerinin bankadaki yönetim kurulu üyeliklerinin Şubat 1992 ayı başı itibariyle sona erdiğini, görev süresinin sona erdiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar her halükarda 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ibra kararı nedeniyle müvekkillerinin şahsi sorumluluğuna gidilemeyeceğini, ceza dosyasında taraf olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın dava konusu zararın mevcudiyetinden Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 15/02/1999 tarih 14/99-5/5 sayılı raporu ile haberdar olduğunu, dava hakkının zamanaşımına uğradığını, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görevlerini icrası zamanında yol açtıkları şirket zararları sebebiyle hukuki sorumluluklarına ilişkin temel kuralların TTK 336.madde hükmü ile düzenlenmiş olduğunu, bu hüküm çerçevesinde açılacak sorumluluk davasının da TTK 309/IV hükmü aracılığı ile düzenlenmiş olup maddede belirtilen 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Projesi’nde … Bölge Uygulama Baş Müdürlüğü’nde müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, müvekkilinin görev tanımı gereği ihalenin yapılması değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması aşamalarında görev ve sorumluluğu olmadığından diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davanın yasal süre içerisinde açılmamış olup zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre içinde açılmadığından reddinin gerektiğini, bankanın resmi kayıtlarına göre zararının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre içinde açılmadığından reddinin gerektiğini, bankanın resmi kayıtlarına göre zararının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, genel kurul kararı olmadığından dava şartı eksikliği bulunduğunu, dava açma hakkının tasfiye kuruluna ait olduğunu, davacının davayı açmakta çıkarı bulunamayıp hukuki yararı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, banka resmi kayıtlarına göre zararın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; talep ve dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davanın dayanaklarından biri olarak gösterilen 17/08/1990 tarihli ve 06/09/1990 tarihli yönetim kurulu kararlarına mesnet oluşturan imzası bulunan belgeler üzerinden dava tarihi itibariyle yaklaşık 13 yıl geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; talep ve dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davanın dayanaklarından biri olarak gösterilen 17/08/1990 tarihli ve 06/09/1990 tarihli yönetim kurulu kararlarına mesnet oluşturan imzası bulunan belgeler üzerinden dava tarihi itibariyle yaklaşık 13 yıl geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde özetle; bankada görev yaptığı süre ile üstlendiği sorumluluk döneminin bankanın zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin konularla ilgisi olmadığını, davanın yasal süresi içerisinde açılmamış olup zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde özetle; bankadaki görevinin müdür yardımcılığı olduğunu, görev yaptığı süre dikkate alınmayarak işin başından sonuna kadar sorumlu gösterilerek haksızlık yapıldığını, görevli olduğu dönemde tüm uygulamaların sözleşmelere ve şartnamelere uygun şekilde ifa edildiğini, haksız yere aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesinin tebliğ edilemediği, mahkememizin … Esas sayılı dosyasında verilen kararın ilanen tebliğ edildiği, bozma sonrası davalı … vekili tarafından 04/05/2016 tarihli beyan dilekçesi sunulduğu, …’a daha önce dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden sunulan bu beyan dilekçesi her iki davalı yönünden de cevap dilekçesi olarak kabul edilmiş olup … vekili cevap dilekçesinde özetle; maddi tazminat talep edebilme koşullarının mevcut olmadığını, davaya konu işlemlerin gerçekleştiği tarihler dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğradığının açıkça ortada olduğunu, bu nedenle zamanaşımına uğrayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …’a usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalılardan…. … yönünden tefrik kararı verilerek mahkememizin … Esasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili tarafından açılan dava ilk olarak mahkememizin … Esasına kayıt edilmiş olup bu dosyada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmek üzere verilen görevsizlik kararının davalı … tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/9140 Esas 2007/11223 Karar sayılı ilamı ile “Banka ve inşaat işini yapan dava dışı gerçek ve tüzel kişiler yönünden bankacılık işlemi söz konusu ise de; banka ile görevlileri arasındaki uyuşmazlıkların bu biçimde nitelendirilmesi imkanı bulunmamaktadır. Dava konusu edilen zarar kamu görevlisi olan davalıların haksız eylemlerinden kaynaklanmaktadır. Sorunun haksız eylem kuralları çerçevesinde mütalaa edilmesi ve esasının çözümlenmesi gerekir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozma sonrası davalı … yönünden dosya mahkememizin … Esas sayılı numarasını almıştır. Diğer davalılar yönünden dosya kesinleşmiştir. Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin ayrılması sonrası mahkememizin … Esas sayılı dosyası …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numarasını almıştır. Yine Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin birleştirilmesi neticesinde dosyanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sırasına kayıt edildiği ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı ile dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.
… dışındaki davalılar yönünden mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi nedeniyle dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esasını almış bu dosyada da … Karar sayısı ile mahkememize görevsizlik kararı verilmiştir. Oluşan görev uyuşmazlığı nedeniyle dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/4750 Esas 2015/10555 Karar sayılı ilamı ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Yargıtay ilamı doğrultusunda dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmiştir.
Dava, kamu görevlisi olan davalıların eylemleri nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin açılan sorumluluk davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve olaya uygulanması gereken 6762 Sayılı Yasa’nın 341.maddesi gereğince genel kurulda dava açılması özel dava şartı olup 30.12.2021 tarihli ara karar ile; derdest davaya davacı banka genel kurulu tarafından muvafakat edildiğini gösterir Genel Kurul Kararı ve denetçi vekaletnamesi sunulması için davacı vekiline süre verildiği, davacı tarafça 02/02/2022 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunulan 31.03.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının gündeminin 9. maddesinde, haklarında mali mesuliyet öngörülen ve ekli listede belirtilen Bankanın eski Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Müdürler, İcracı Müdürler ve diğer tüm personeli hakkında açılmış olan mali mesuliyet davalarına muvafakat edilmesi ve bundan sonra açılacak mali mali mesuliyet davaları için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi,” şeklinde karar alındığı, ayrıca yine ekte sunulan 23.03.2015 tarihli, o tarihteki denetçiler … tarafından imzalanmış denetçi vekaletnamesi ile belirtilen avukatların derdest mali sorumluluk davalarının takibi hususunda yetkilendirildiği görülmüştür.
Anonim ortaklıkların; kuruluş, idare, denetleme ve tasfiyesinden doğan sorumluluk halleri ile çeşitli sorumlu kişiler, Türk Ticaret Kanunu’nda toplu bir biçimde düzenlenmemiş olup sorumluların sıfatları ve bunların yaptıkları işlerin türüne göre dağılan bir sistem uygulanmıştır. Yine de esas itibariyle; yönetim kurulu üyelerinin, şirket ile birlikte pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu olmaları esastır. Bu kapsamda TTK sisteminde; genel sorumluluk m. 336-341 de düzenlenirken yine yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu dolaylı yoldan düzenleyen ve sorumluluğu ilgilendiren diğer bazı maddeleri ise; TTK m. 53, 65, 67, 275, 308-310, 321, 332, 334, 335, 342, 346, 363, 399, 412, 433, 450, 473 ve 474’ tür. Ancak genel ve özel sorumluluk halleri bu sayılanlardan ibaret olmayıp; madde 336-5’ de yer alan “Gerek Kanunun gerek esas mukavelenin kendilerine yüklediği sair vazifelerin, kasten veya ihmali neticesi olarak yapılmaması” hükmünden hareketle Türk Ticaret Kanunu m. 137, 271, 304, 320, 324, 327 ve diğer bazı maddelerin ihlali ile yönetim kurulu üyelerinin uymakla yükümlü tutulduğu esas sözleşme hükümlerinin ihlali özel sorumluluk hali olarak kabul edilmiştir. Ticaret Kanunu hükümlerine ilaveten, Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu genel hükümleri içerisinde; Medeni Kanun (MK) m. 2’de düzenlenen iyiniyet kuralı, haksız fiillerle ilgili Borçlar Kanunu (BK) m. 41-50 hükümleri, akde aykırı hareketlerden doğan sorumlulukları düzenleyen BK madde 96 hükümleri çeşitli durumlara göre üyelere uygulanabilir. Yine BanK.’da da yönetim kurulu üyeleri için şahsi iflastan tutun, ağır hukuki ve cezai müeyyidelere varan sorumluluklar öngörülmektedir. Belirtmek gerekir ki; yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen hükümler TTK, MK, BK VE SerPK’dan ibaret değildir, daha birçok kanunda yer alan hükümlerde yöneticilerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Örneğin; İİK, VUK, SerPK, TCK… vb.’nin bazı maddeleri sorumlukla ilgili düzenlemeler içermektedir. Genel olarak bahsetmek gerekirse a. Kusura Dayanan Sorumluluk: Anonim ortaklıkta yönetim kurulunun sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur. Çünkü YK üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen çoğu maddede kusur arandığını açıkça görüyoruz (TTK m. 308, 336/5, 338, 339, 346). Bununla birlikte YK üyesinin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu bir hareketin o üyeye izafe edilmesi de gereklidir. Öyleyse; yönetim kurulu üyelerinin şirket nam ve hesabına yapmış oldukları işlem ve sözleşmeler nedeniyle sorumlu tutulabilmeleri, ancak kendilerine kusurlu bir eylemin yüklenmesi durumunda mümkündür. Ancak belirtilmelidir ki; TTK m. 338 hükmü uyarınca; “…müteselsil mesuliyeti mucip olan muamelelerde bir kusuru olmadığını ispat eden aza mesul olmaz” b. Sözleşmeden Doğan Sorumluluk: YK üyelerinin sorumluluğu akdi nitelik taşımaktadır. YK üyelerinin kanunun veya sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmemeleri, anonim ortaklık ile aralarındaki sözleşmenin ihlali anlamını taşır. Yöneticilere karşı sorumluluk davası açma hakkı olan ortaklar ve ortaklık alacakları da açacakları davalarda, sözleşmeye aykırılık sebebine dayanabilirler. c. Müteselsil Sorumluluk : TTK m. 336; “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.” demek suretiyle yönetim kurulu üyeleri arasında tam teselsülü kabul etmiştir. Ancak TTK m. 275 uyarınca; kamu tüzel kişileri tarafından atanan YK üyelerinin müteselsil sorumluluğu yoktur. Yönetim kurulu üyelerinin özel sorumluluk halleri ise TTK m. 336 sorumluluk hallerini 5 bent halinde saymaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; davalıların kamu tüzel kişileri tarafından atanmış olmaları nedeniyle TTK 275.maddesi uyarınca aralarında müteselsil sorumluluk bulunmadığı kanaatine varıldığından bir kısım davalılar yönünden davanın tefrik edilmesinde bir sakınca görülmemiştir.
Sonuç olarak anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin, görevlerinin icrası sırasında yol açtıkları şirket zararları sebebiyle hukuki sorumluluklarına ilişkin temel kurallar 6762 Sayılı TTK m.336 hükmü ile düzenlenmiş olup, bu hüküm çerçevesinde açılacak sorumluluk davasında tabi olunan zamanaşımı süresi aynı yasanın TTK m.309/IV hükmü aracılığı ile düzenlemiştir. Buna göre “Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup ceza kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.” Bu duruma göre TTK.m.336 hükmünün düzenleme alanı içerisinde yer alan sorumluluk doğurucu eylem veya işlemler, yönetim kurulu üyeleri tarafından işlendiği takdirde ilgililerin “Sorumluluğa yol açan fiilin işlenmesinden itibaren işlemeye başlayacak 5 yıllık süre içerisinde kalmak kaydı ile, sorumluluğa yol açan fiilin yol açtığı zararı ve bu zarardan sorumlu olan kişiyi öğrendikleri tarihten itibaren ise 2 yıllık” süre içerisinde sorumluluk davasını açmalarının hukuki bir zorunluluk olduğu, buradaki 5 yıllık süre azami süre olup, zararın ve bu zarara sebebiyet veren şahsın kimliğinin öğrenilmesi tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan 2 yıllık zamanaşımı süresini sınırlayıcı özelliğe sahip olduğu, zarar ve zarara yol açan şahsın kimliğinin bu sürenin geçmesinden sonra öğrenilmesinin herhangi bir anlam ve önemi olmayacağı ve dava hakkının herhalde zamanaşımına uğramış bulunacağı, somut olayda ise davaya dayanak alınan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 22/07/1999 tarihli teftiş raporunda adı geçenlerin TCK 240.maddesi gereği görevi kötüye kullanma suçu işledikleri belirtilmiş ise de; bu hususta …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyasında yürütülen ve sanıklar hakkındaki kamu davasının 4616 Sayılı Yasa’nın 1/4 maddesi gereğince kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi kararı verilen dosyasında teftiş raporuna istinaden sorumlulukları öngörülen kişiler hakkında açılan davanın hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu işledikleri iddiasıyla açıldığı, 765 Sayılı Yasa’da TCK 510.maddesine göre hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunun 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirdiğinin belirtildiği, aynı yasanın 102/4.maddesi gereği 5 yıllık dava zamanaşımına tabi olduğu görülmüştür. Her ne kadar bilirkişi raporunda davaya konu sorumluluk davasına esas işlemler 1990 ve 1998 yılları olarak belirtilmiş ise de; teftiş raporu içeriğine göre en son 16/11/1995 tarihli yönetim kurulu kararı alınmış olup nitekim ceza dosyasında da suç tarihi 12/04/1995 – 14/04/1995 ve 16/11/1995 olarak kabul edilmiştir. 6762 Sayılı Yasa’nın 309.maddesi; ” Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup ceza kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.” hükmüne göre TTK 309.maddesi gereğince sorumluluk davası 5 yıllık zamanaşımına tabi olup hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunun da 5 yıllık dava zamanaşımına tabi olduğu, dolayısıyla ceza kanununda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden ceza davasındaki zamanaşımının uygulanması mümkün değildir.
Davalılar yasal süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuşlardır. Davacının gerçekleştiğini ileri sürdüğü zararı ve sorumlu olanı, sorumlu olandan zararın giderilmesini isteme hakkının doğduğunu öğrendiği tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başlayacaktır. Yukarıda yapılan açıklamalarda belirtildiği üzere ceza dosyasında suç tarihi olarak kabul edilen ve teftiş raporu içeriğinde de en son 16/11/2015 tarihinde yapıldığı belirtilen farklı tarihlerdeki yönetim kurulu kararlarına ve işlemlere ilişkin olayların üzerinden dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği sabit olduğu gibi olayda uygulanması gereken, davaya dayanak yapılan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 22/07/1999 tarihli denetim raporunun davacıya intikal etmesi üzerine zararın ve sorumlu kişilerin öğrenildiği ve bu bağlamda TTK’nın 309 son maddesi hükmüne göre, 2 yıllık sürenin dolduğu, sonuç olarak TTK 309’da bahsedilen zamanaşımı sürelerinin dolmasından sonra açılan davada davalıların süresi içerisinde yapmış oldukları zamanaşımı defileri yerinde görüldüğünden davanın ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dosya ve mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE;
2-Asıl dosya ve birleşen dosya yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red karar harcının davacıdan ayrı ayrı alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Asıl dosya ve birleşen dosya yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan asıl dosya ve birleşen dosya yönünden ayrı ayrı alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır