Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/468 E. 2018/21 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/468 Esas
KARAR NO : 2018/21 Karar
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/04/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin her ay elektrik miktarına göre faturasının tahakkuk ettirildiğini, faturada hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti,sayaç okuma, iletim ve dağıtım bedeli, enerji fonu, BTV ve TRT payı adı altında usul ve yasaya aykırı bir şekilde bedellerin tahsil edildiğini, açılan davasının kabulü ile fazyala ve faize ilişkin talepleri saklı kalmasını talep ederek Mart 2006- Mart 2016 arasındaki dönemde kayıp/kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma perakende satış hizmet, iletim bedelleri ve kayıp kaçak üzerinden hesaplanan şimdilik 1.000,00TL müvekkili tarafından ödenen faturalarının tahsil tarihine göre TCMB avans faiziyle müvekkiline iadesine ve yargılama gider , avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini beyan ederek davasının kabulüne karar verilmisini talep etmiştir.
Davalı … A.ş vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu miktarının EPDK mevzuatına göre tahakkuk ettirilen bir miktar olduğunu, yasalara uygun bir şekilde abonelerden tahsil edildiğini aksi düşünülse bile daveanın muhattabının … değil, …’ın olduğunu, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, davacının davasının tam açılmadığını, davacını elindeki faturalardan talep ettiği bedellerinin hesaplandığında davayı kısmi dava ya da belirsiz alacak davası olarak açmasınında hukuki yarar sağlamayacağını ve kötü niyetli olduğunu, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye uyguyanan zaman aşımına tabi olduğunu davacının sözleşme yükümlerine dayandığını, müvekkilinin Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi, İndirimli Elektrik Taahhütnamesi, İndirimli Elektrik Taahhütnamesi Bilgilendirme Metni, Serbest Türketicilere Satışları için Enerji alım/satım sözleşmelerini imzaladığını davacı tarafın sözleşmeyi imzalarken “serbest alıcı” sıfatına haiz olduğunu, kayıp/kaçak bedelinin yasalardan kaynaklanmakta olduğunu belirterek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.ş vekili dava dilekçesinde özetle; … sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 6719 sayılı kanunla değişiklik yapıldığını, değişikliğin 21. maddesi ile … sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17.maddesi’nin değiştirildiğini, söz konusu değişiklik ile tarifelerin hangi usul ve esaslara göre hazırlanacağının ayrıntılı olarak belirtilmediğini, halk arasında kayıp/kaçak olarak isimlendirilen bedellerin “Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır” şeklinde mevzuata uygun olarak tahsili sağlanan bedelin kanunda düzenlendiğini, yine … sayılı kanunun 17. maddesine 10. fıkra olarak eklendiği belirtilen “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” şeklinde olduğunu, yine 6719 sayılı kanunun geçici 20 maddesinde “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” şeklindeki yasal düzenlemelerde davada talep edilen alacak kalemlerinin alınmasının hukuka uygun olduğunu, kanunla düzenleme ile ispat edildiğini, yapılan değişikliklerin açılmış ve devam eden tüm dava ve icra takiplerine uygulanarak yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, elektrik abonesinden tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında elektrik satım sözleşmesi mevcuttur. Bu konuda ihtilaf mevcut değildir.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde , Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesi beklenmeksizin, yürürlükteki … sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlık davaya konu dönemde faturalara ”Kayıp-Kaçak bedeli,” adı altında yansıtılan bedellerin abonelik sözleşmesine ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, söz konusu bedellerin davacıya iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4/1 maddesine göre; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.” Anılan yasanın 4/2 maddesine göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”…bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun gecici 9. Maddesinde “Ulusal Tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarifede EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 29999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. 14/03/2013 tarihinde kabul edilen ve 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan … nolu Elektrik Piyasası Kanunun, Kanun 17. Maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde “ilgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür. ” hükmü yer almaktadır. Kanunun 17. Maddesine yer alan bu hükümler gereğince Enerji piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan tarife tabloları meri mevzuatın bir parçası(ikincil mevzuat) olarak kabul edilmelidir. Nitekim buna paralel olarak dava tarihinden sonra yürürlüğüe giren 6719 sayılı yasa ile Elektrik Piyasası Kanununda değişiklik yapılmış olup yapılan değişiklik ile EPDK tarafından tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin tarifeye uygun olup olmadığının denetlemekle sınırlandırılmıştır. Başka bir anlatımla mahkemelerce EPDK tarafından belirlenen tarifelerde yer alan kalemlerin hukuka uygun olup olmadığı ve tüketicilerden tahsil edilip edilmeyeceği mahkeme denetiminden çıkarılmış, bunun yerine mahkemelerce sadece tahsil edilen tutarın tarifeye uygun olup olmadığının denetimini yapma yetkisi tanınmıştır. 04/06/2016 tarihinde (davadan sonra) yürürlüğe giren yasanın yürüyen davalara etkisi yine Enerji Piyasası Kanunun Geçici 20. Madde eklenmek suretiyle çözüme kavuşturulmuş olup anılan hükümde; kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş sayaç okuma, PSH, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü dava ve başvuru hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Böylelikle davadan sonra yasal düzenlemenin eldeki davalara da uygulanacağı benimsenmiştir.
İş bu davada talep davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile iadesi istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda davacı vekilinin Kayıp-Kaçak bedelinin tarifeye aykırı hesaplandığı yönünde bir iddia söz konusu değildir. Aksinin kabulü yargılamanın genişletilmesi yasağına aykırı olacaktır. 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun eklenen Geçici 20. Madde uyarınca devam eden davalara da uygulanması gereken aynı yasanın 17/10 madde hükmü gereği açılan davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderleri yönünden mahkememiz dosyası konusuna örnek Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin, Esas No: …, Karar No: … sayılı ilamında özetle; Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişiyle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ( HMK M. 326/I) Bu cümleden, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir. ( HMK md. 323/1-ğ)
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. (YGHK’nun 18.11.2009 günlü ve 1009/18-421 E. 2009/526 K sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtiha durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişiyle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyla davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken …” şeklinde hüküm kurulması gerektiği de anlaşılmakla yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti davalı üzerine bırakılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar harcı 35,90 TL den peşin alınan 29,20 TL nin düşümü ile kalan 6,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 172,50 TL ( 110,00 TL müzekkere ve tebliğler,)29,20-TL karar harcı, 4,10 TL VH, 29,20 TL BH olmak üzere) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinden ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/01/2018
Katip
Hakim