Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/459 E. 2021/249 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/459 Esas
KARAR NO:2021/249

DAVA:İstirdat
DAVA TARİHİ:27/04/2016
KARAR TARİHİ:18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.07.1970 tarih ve 1312 sayılı Kanunla Devletin genel enerji ve ekonomik politikasına uygun olarak, elektriğin …, iletim, dağıtım, ve ticaretini yapmak üzere … … kurulduğunu, sonrasında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkarılan 12.08.1993 tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile …’in, …A.Ş (…) ve … A.Ş. (…) olmak üzere iki ayrı devlet teşekkülü olarak teşkilatlandırıldığını ve yine 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesine ve 20.01.2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak çıkarılan ve 02.03.2001 tarihinde yürürlüğe giren 05.02.2001 tarih ve 2001/2026 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca …; … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş. unvanlarında üç ayrı iktisadi devlet teşekkülü olarak teşkilatlandırıldığını; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Dağıtım Şirketinin elektrik tüketimine dair faturalandırma işlemlerinde uyacağı tarife usul ve esaslarının belirlendiğini, bu tarife usul ve esaslarda tarife gruplarının da tespit edildiğini, … tarafından hazırlanarak belirli periyotlarla güncellenen ve …A.Ş. tarafından uygulanan fonsuz tarifeler kapsamındaki abone gruplarından hangisine dahil olacağının belirlendiğini ve … tarafından 01.09.2006 tarih ve … sayılı resmi gazetede yayımlanan 24.08.2016 tarih ve … numaralı Kurul Kararının 6 numaralı ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için “Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslara” göre ticarethane ana grubuna dahil olduklarını ifade etmişlerdir.20 Dağıtım Şirketi için “Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ”da Abone Grupları ve Tanımı başlığının birinci kısmının (B) maddesinde;“B.l) Ticarethane; Ana abone grubudur. Bu usul ve esaslarda tanımlanan diğer ana ve alt abone grupları kapsamına girmeyen her türlü tesis ve işletmeler, kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşları, şantiyeler, geçici ve gezici tesisler bu abone grubu kapsamındadır.” ifadesinin kullanıldığını, fonsuz tarifelerdeki amacı Elektrik Dağıtım Sistemi kullanıcılarının dağıtım şirketinin şebekesine bağlantı şekline göre birim fiyatı belirleneceği, trafo merkezleri iç ihtiyaç elektrik tüketiminin davalı şirket şebekesine bağlantı şekli nedeni ile Fonsuz Tarifeler 2 maddesinde yer alan “Dağıtım sistemi kullanıcıları* İletim Şalt sahalarının dağıtım şirketinin kullanımındaki OG haralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi durumundaki kullanıcılar” başlığı altında bulunan Ticarethane abone grubu üzerinden faturalandırılması gerekirken Fonsuz Tarifelerin 4. maddesinde yer alan “Diğer Tüm Dağıtım Sistemi Kullanıcıları” başlığı altındaki “Ticarethane” abone grubu üzerinden faturalandırıldığım belirtmiştir.Davacı, … Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan denetimlerde, … Müdürlüğü sorumluluk alanında bulunan işyerleri ve trafo merkezleri iç ihtiyaç sahalarının (dağıtım sisteminden enerji alan ve tarifenin 4. madde kapsamına giren bazı idari binalar, lojmanlar vb. hariç) abone grubunun …. Fonsuz Tarifelerin 2. maddesinde yer alan “İletim Şalt Sahalarının, dağıtım şirketinin kullanımındaki OG haralarına Özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi durumundaki kullanıcılar başlığı altında bulunan “Ticarethane” tarife grubundan faturalandırılması gerektiğinin tespit edildiği fakat … …. … Müdürlüğünün 37 adet elektrik aboneliğinde, ticarethane abonelik tarifesinin uygulanmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. Ayrıca davalı tarafından yanlış abone grubu tespiti yapılan iç ihtiyaç abone numaraları liste halinde dava dilekçesinde belirtilmiştir.2007-2008-2009*2010*2011-2012 yıllarında davalı şirket tarafından yapılan tarife değişikliği ile ortaya çıkan fazla ödeme tutarları da dava dilekçesine tablolar halinde eklenmiştir. Bu dönemlere ait fazla ödenen 1.265.621,13 TL tutarın ödenmesi Davacı; 06.12.2012 tarih 7280 sayılı yazısı ile davalı … Genel Müdürlüğüne iç ihtiyaç sahalarının abone grubunun … fonsuz tarifelerinin 2. maddesinde yer alan İletim Şalt Sahalarının, dağıtım şirketinin kullanımındaki OG haralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi durumundaki kullanıcılar başlığı altında bulunan Ticarethane tarife grubundan faturalandırılması gerektiği bildirilerek ödenen fazla bedelin 1 yıl geriye dönük olarak iadesini talep etmiş, 31.12.2012 tarif 7769 sayılı yazısı ile davalı … Genel Müdürlüğü ne iç ihtiyaç sahalarının abone grubunun … fonsuz tarifelerinin 2. maddesinde yer alan İletim Şalt Sahalarının, dağıtım şirketinin kullanımındaki OG haralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi durumundaki kullanıcılar başlığı altında bulunan Ticarethane tarife grubundan faturalandırılması gerektiği bildirilerek ödenen fazla bedelin iadesini talep etmiş,18.09.2013 tarih 5951 sayılı yazısı ile davalı … Genel Müdürlüğü’ne iç İhtiyaç sahalarının abone grubunun … fonsuz tarifelerinin 2. maddesinde yer alan İletim Şalt Sahalarının, dağıtım şirketinin kullanımındaki OG haralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi durumundaki kullanıcılar başlığı altında bulunan Ticarethane tarife grubundan faturalandırılması gerektiği bildirilerek 2011-2012 yıllarına ait fazla ödenen 361.630,43 TL bedelin iadesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; … Genel Müdürlüğünün dağıtım ve perakende satış lisansı olmaması nedeni ile davaların muhatabı olmadığını, faturaları düzenleyen kurumun kendisi olmadığını, elektrik dağıtım faaliyetini yapanın ve faturaları düzenleyen kurumun … Dağıtım A.Ş olduğunu, diğer davalı … ile aralarında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmış olduğu, bu sözleşmenin 7.1,7.2,7.3, 7.4, 7.5, 7.6, 7.7 maddelerinde üçüncü kişilerin hak ve iddiaların düzenlendiği ifade edilmiştir.Özelleştirme ile 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir sözleşmesi ve 4628 sayılı Kanunun 15/c maddesi gereği dağıtım tesislerinin sadece mülkiyetinin …’m uhdesinde kaldığını, …’m özelleştirme öncesi ve sonrasında borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını ve bu nedenle her türlü talebin muhatabının … olduğu belirtilmiş, davanın usulden reddini, husumet yokluğu nedeni ile esastan reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İkinci cevap dilekçesinde de aynı hususları tekrar etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle;Davalı …, davacının talebine dayanak gösterdiği ve fazladan ödeme yapıldığı iddiasında bulunulan faturaları kayıtsız şartsız, herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan ödediğini bu neden ile mevzuat ve içtihat (Yargıtay 11.HD. E.2003/4557, K. 2003/11483, T. 08.12.2003) gereğince ödenen bedelin geri iste ne mey ece ğini, açılan davanın, 08.05.2014 tarihine kadar yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesine aykırılık teşkil ettiği ve bu maddede düzenlenen süre içinde itiraz hakkının kullanılmamış olduğunu ve bu neden ile talep edilebilir olmadığını belirtmiştir.“Hatalı bildirimde bulunulması Madde 23 — Ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24 üncü madde hükümleri uygulanmaz…” hükmü gereğince birinci fıkra hükmündeki hallerden birinin varlığı halinde ödeme bildiriminde hata olduğu kabul edilmekte olduğu ve bu hatanın düzenlenen faturanın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde itiraz etme hakkının olduğu, itiraz süreleri için itiraz edilmediği, itiraz süreleri geçirildikten çok sonra bu davanın açılmış olması ve fatura içeriklerinin kesinleşmesi nedeniyle davanın reddini talep etmişlerdir.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, … Genel Müdürlüğü ‘nden ve … 1.İletişim Tesis ve İşletme Bölge Müdürlüğü’nden fatura sureti ve ödeme dekontları celp edilmiş, fazla ödenen bedelin varlığı ve miktarı açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyetinin dosyaya sunduğu 08/10/2018 tarihli raporda ” …, … A,Ş, ve diğer büyük miktarda elektrik enerjisi üreten santrallerden aldığı elektrik enerjisinin tümünü ulusal dağıtım şebekesine vermek zorunda olduğundan, iç ihtiyaca yani lojmanlara veremeyeceğini düşünmekteyiz, Lğer, … bir santral gibi elektrik enerjisini liretse idi, o zaman enerjinin üretildiği yerde bir miktar enerjinin iç ihtiyaca yönlendirilmesi teknik ve mevzuat açısından uygundu. Oysa, … 154 ve 380 kV ile trafo merkezlerine gelen elektrik enerjisinin bir kısmını iç ihtiyaç trafosuna yemlendirerek, yani başka bir deyişle ulusa! şebeke açısından bir güç kaybı oluşturarak lojmanların elektrik ihtiyacım karşılamaktadır, … Genel Müdürlüğü …’ye gönderdiği yazılarda, lojmanların elektrik hatlarının ayrılması gerektiği belirtilmiştir. Bu yazılardan mevcut durumun … tarafından uzun süredir bilinmekte olduğu anlaşılmakta olup, bu alanlarda kullanılan elektrik enerjisi usulsüz kullanıldığın], buna göre 4 no’lu tarifeye göre sözleşmesiz olanakta enerji kullanıldığından dolayı, lojmanlar mesken olsa dahi ticarethane tarifesinden faturalandırma yaptığı anlaşılmaktadır, Bu tür fa tu rai andırma sadece … ye özel olmayıp tüm kullanıcılar için geçerli olup …’ın yaptığı bir uygulamadır. Bilirkişi heyetimizde hukukçu olmadığından taraflar arasındaki hukuki meselelere yorum yapmak mümkün olmayıp, olay teknikgcrekçelerdikkate alınarak incelendiğinde,davalı …’ın haklı olduğu, davacı TeiaşJnin tazminat talebinde bulunmayacağı görüş ve kanaatlerine varılmıştır, Bu görüş ve kanaate göre davacı tarafından dosya eki olarak sunulan klasörlerdeki faturaların incelenmesine gerek olmadığı ” görüşü bildirilmiştir.
Yapılan itirazların değerlendirilmesi için yeniden rapor alınmış, bilirkişi heyetinin dosyaya sunduğu 01/07/2020 tarihli raporda ” Davacı özel şartları taşıyan bir abone olup, bu şartları sağladığını gösterir belgelerle başvurması halinde bu tip bir abonelik sözleşmesi akdedilebilır ve ücretlendirme de bu yeni sözleşmeye uygun olarak yapılır. Olayda önceki dönemler için bu tip bir sözleşme yapılmadığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.Bu nedenle esasen ücretlendirmelerde bir sorun olmayıp, söz konusu özel koşullar taşıyan ve farklı ücretlendirme gerektiren abonelik sözleşmesinin akdedilmemesinc, yani taraflar arasında özel koşullar sağlayan bir sözleşme mevcut olmamasına rağmen aboneye kendiliğinden özel koşullara uygun olarak ücretlendirme yapılmasının gerekip gerekmediği sorunudur.Kanımızca özel koşullar içeren sözleşmenin şartlarının sağlandığını gösterir belgelerle başvuru olmayıp, bu sözleşme akdedilmedikçe bu koşullara dayalı ücretlendirme yapılması gerektiğini söylemek pek mümkün değildir. Bu nedenle Önceki ücretlendirmelerde başka bir hata olduğu iddia edilmiyorsa, o zaman taraflar arasında yapılmış olan önceki ödemeler nedeniyle bir sebepsiz zenginleşme oluştuğunu söyleyemeyiz.Konuyla ilgili Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2012/3818 E. 2012/0276 K. Sayılı kararında, benzer bir konuya ilişkin olarak, bir hastanenin başvuru yapmasına gerek olmadan da elektrik kurumunun abonenin bu durumunu bilmesi halinde, ücretlendirmeyi sağlık kurumu olmasını dikkate alarak yapması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Bizim kanaatimiz Yargıtay’ın bu kararıyla kabul edilen bu sonucun doğru olmadığı yönündedir. Şöyle ki, idare hukukunda da bulunan ve koşul işlem denilen bazı işlemler bakımından salt şartların sağlanması yeterli olmamakta; ayrıca başvuru yapılarak bu haktan yararlanma arzusunun açıklanması gerekmektedir. Bu tür durumlarda başvuru yapılmaksızın haklara sahip olunabileceği durumlar olabilecekse de, eğer yararlanmayı sağlayan kurum, aksi kanunla ya da farklı bir düzenleme ile yasaklanmadıkça, bu yararlanmayı başvuru yapılmasına bağlayabilir.Bu halde, davacı tarafın, koşulları sağlamasına rağmen bu başvuruyu yapmamış olmasına bağlı olarak, başvuru yaptığı takdirde kendisine sağlanabilecek olan koşullardan yararlanamayacaktır. Buna bağlı olarak da ödenen rakamların sebepsiz zenginleşme oluşturduğundan bahsedilemez.Ayrıca Yargıtay’ın kararma uygun olarak, başvuru yapılmadan da, koşulları sağlamış olması halinde bu özel koşullardan yararlandırılması gerektiği kabul edildiği takdirde de, uyuşmazlık konusu dosyada farklı iki husus bulunmaktadır.Öncelikle, davalı tarafın açıkladığı üzere, bu özel koşullar ancak münferit tüzel kişilere tanınan bir hak olup, olayda bu şekilde yapılanma söz konusu değildir.Ayrı tüzel kişiler söz konusu olmadığı gibi, elektrik kullanılan bölge içinde, tüzel kişilerin çalışanlarının kullandığı lojmanlar olup, bunların kullanımında bu özel koşullardan yararlanılması mümkün değildir.Hal böyle olduğundan, ancak söz konusu bölgede, bu koşullarda elektrik kullanan bir tüzel kişinin, başkalarına kullandırmayacak şekilde elektrik aboneliği yapması halinde söz konusu özel koşullarda ücretlendirme yapılabilir. Bu nedenlerle, davacı tarafın iddiasının bu açıdan da haklılığını bulunmadığı düşünülmektedir. Bizim kanaatimiz bu yönde olmamakla birlikte, davacı ile davalı arasında, özel koşullara dayalı elektrik kullanma imkanının olduğu, bu tip bir abonelik yapılmamış olsa dahi davalının bu özel koşullara uygun olarak ücretlendirme yapması gerektiğinin kabul edilmesi halinde de, fazladan ödenen miktarlar bakımından taraflar arasında borç olmayan şeyin hataen ödmrâıesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme oluştuğu sonucuna ulaşılır.Taraflar arasındaki ilişki sebepsiz zenginleşme temelli olduğundan ve davalı zamanaşımı definden yararlandığından, bu zamanaşımı sürelerine uygun olarak, talep edilebilecek sebepsiz zenginleşme miktarı tespit edilmelidir.Uyuşmazlıkla ilgili olarak zamanaşımıyla bağlantılı özel bir durum ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, 2012 Temmuz ayında yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’da sebepsiz zenginleşme zamanaşımı bir yıldan iki yıla çıkarılmıştır.eBK m.66’ya göre, “Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyie ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyie sakıt olur!’. Burada öğrenmeden itibaren bir yıllık bir zamanaşımı söz konusudur.Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımını düzenleyen TBK m.82/1 uyarınca, “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu Öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar!’. Temmuz 2012’den sonra oluşan zenginleşmeler bakımından ise, iki yıllık zamanaşımı söz konusu olmaktadır.Uyuşmalıkta Temmuz 2012 öncesi ve sonrası bakımından ayrım yapılması zorunludur.Davacı ücret iadesi için 26.11.2012, 06.12.2012 ve 31.12.2012 tarihlerinde davalıdan talepte bulunmuştur. Davacı dilekçesinde taleplerin varlığı nedeniyle, alacak haklarının zamanaşımına uğrayamayacağını iddia etmiştir. TBK m.lu3’te zamanaşımının durması ve m.l54’te zamanaşımı kesilme sebepleri düzenlenmiştir. Borçluya ihtar çekilmesi, zamanaşımı kesen ya da durduran bir sebep olarak sayılmamıştır. Dava ya da icra takibi yapılmış olsaydı, zamanaşımının kesilmesinden bahsedilebilecek ve o zaman yeni bir zamanaşımı süresi gündeme gelebilecekti. Uyuşmazlıkta zamanaşımını kesen ya da durduran herhangi bir sebep görülememiştir.Olayda 2007 yılında başlayan kullanım nedeniyle 2012 Kasım’da talepte bulunulduğundan bu andan itibaren yukarıda açıklandığı üzere, 01.07.2012 tarihinden önce oluşan sebepsiz zenginleşme miktarının, ancak geriye doğru bir yıl olarak istenebilir.Olayda ilk talep 26.11.2012’dir. Bu talep anında, defi hakkı kullanıldığında, istenebilecek olan sebepsiz zenginleşme miktarı,26.11.2011 ile 30.06.2012 tarihleri arasındaki miktar bakımından bir yıl;01.07.2012 ile 26.11.2012 tarihleri arasındaki miktar bakımından iki yıldır.Açıklandığı üzere süreyi kesen bir sebep olmadığından, buradaki taleple yeni bir süre başlamasından bahsedilemez. Ayrıca diğer iki talep bakımından da farklı bir durum olmadığından, aynı esaslar geçerlidir.Davacı her ne 2012 sonunda sebepsiz zenginleşme talebinde bulunmuşsa da, bu talebe dayalı davasını 27.04. 2016 tarihinde açmıştır.İlk olarak artık 2012 ve öncesine ilişkin açıklamalarımızın anlamının kalmayacağı nettir. Çünkü, bu süreçte zamanaşımı işlemeye devam etmiştir. Bu halde, artık ancak TBK m.82’ye uygun olarak, davanın açıldığı tarihten geriye doğru iki yıllık dönem için sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilir. Zamanaşımı definde bulunulmuş olmasaydı, talebin tümü için karar verilebilirdi.Eğer dava tarihinden itibaren sebepsiz zenginleşme oluşmuş ise, yani ücretlendirme farklılığı yaratılmamışsa o zaman iki yıl geriye doğru olarak bu zenginleşmenin ödenmesine karar verilebilir. Ancak 2007-2012 arasında oluşan zenginleşme istenmektedir.Mahkemece aksi kanaatte olunup, davalının borçlu olunduğu sonucuna varıldığı takdirde ticari işlerde uygulanan avans oranının uygulanması kanımızca mümkün değildir. Çünkü, ticari işlerde uygulanan ve alacaklının talebi halinde uygulanabilecek olan avans oranı, bir sebepsiz zenginleşme kapsamında talep edilemez. Aynı esas haksız fiil için de geçerlidir. Bu iki kuruma dayalı olarak bir tazminat talebi gündeme geldiğinde, bir ticari faaliyet sonucunda zenginleşme oluşsa ya da zararı doğuran fiil bu faaliyete dayalı ortaya çıksa dahi, uygulanacak olan faiz oranı adi işlerde uygulanacak olan faiz oranıdır.Dosyada yer alan teknik bilirkişilerin yazdığı raporda, usulsüz kullanıma ilişkin tespitler bulunmaktaysa da, bu dosyadaki uyuşmazlık usulsüz kullanımın var olup olmadığıyla ilgili değildir ” görüşü bildirilmiştir.
Husumet yönünden ek rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, Bilirkişinin dosyaya sunduğu 26/10/2020 tarihli raporda ” Davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği iadesi istenen bedellerin hesaplamaları ve bu hesaplamalara dair kayıtlar müvekkil şirketçe tutulduğundan davaya konu elektrik faturaları … A.Ş. Tarafından düzenlenmiştir ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan dava, iddia edilen yanlış abonelik grubu nedeniyle fazla ödenen bedelin istirdatı davasıdır. … 12/08/1993 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile … ve … olmak üzere iki ayrı devlet teşekkülüne ayrılmış, daha sonra ise 05/02/2001 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile …, 3 ayrı iktisadi devlet teşekkülüne ayrılmıştır. …, dosyaya sunulu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile sabit olduğu üzere yanlış abonelik grubu tespiti yapıldığı iddia edilen yerde elektrik dağıtım faaliyetini yürütmemekte olup dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından açılan davada pasif husumet ehliyeti bulunmamakta olup diğer davalı … yönünden ise her ne kadar elektrik dağıtım faaliyetini yürütmekte ise de somut davada yanlış abonelik grubu tespitinden kaynaklı düzenlenen faturaların ödenmesi sonucu fazla ödendiği iddia edilen bedelin istirdatı talep edilmekte olduğundan ve dosyaya sunulu faturaların da … A.Ş. tarafından düzenlendiği ve tahsil edildiği tespit edilmiş olduğundan davalı … Dağıtım A.Ş. ‘nin hatalı düzenlendiği iddia edilen faturalardan dolayı sorumluluğu olmayıp pasif husumet ehliyeti yokluğundan bu davalı yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılmış olan davada her iki davalının da pasif husumet ehliyeti olmadığından Davanın REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 21.613,65 TL harçtan mahsubu ile artan 21.554,35 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/03/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …