Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/400 E. 2020/934 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/400
KARAR NO 2020/934

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ:13/04/2016
KARAR TARİHİ:24/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı banka vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalının; müvekkillerinin de ortağı bulunduğu … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sayısında kayıtlı …. Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğunu; bahsi geçen şirketin bir aile şirketi olmasına rağmen azınlık payları bulunan müvekkillerinin şirketten dışlanarak kayıtları inceleme, denetleme ve bilgi alma haklarının engellendiğini; 2009’dan beri yapılmış olması gereken genel kurul toplantılarına haber verilmediğini, şirket hakkında hiçbir bilgi verilmediğini, dava konusu şirketin 2009 yılından beri de kâr dağıtmadığını, davalının yönettiği müvekkillerinin de hissedarı bulunduğu şirketin kötü yönetildiğini, şirket üzerinden haksız kazançlar sağlandığını, yüksek miktarda kredi kullanıldığını, kullanılan kredilerin de şahsi menfaatler için sarfedildiğini, davalı tarafın yönettiği şirketin kötü yönetilip yönetilmediği, suiistimal yapılıp yapılmadığı, kredilerin yerinde kullanılıp, kullanılmadığı kredi kullanımının gerekli olup olmadığı, kasada, kayıtlarda gözüken paranın var olup, olmadığı, dolayısıyla zarar ve suiistimaller varsa miktarının, sorumlularının ve verilen zararın tespiti için “T.T.K. 644. maddesi yollaması ile limited şirketler için de geçerli olan, T.T.K. madde 553 gereği” inceleme ve tespit yapılarak son beş yıla ilişkin belirlenen hesaplanan zarar miktarının tespitine, zarar verenlerden tahsiline, davalının yönettiği şirket sebebiyle zarara sebebiyet verip vermediğinin tespitine, sorumlular ve sorumluluk oranlarının da tespitine ve verilen zararın tespitine, sorumlunun verdiği zarardan itibaren ticari faizi ile birlikte tazminini istemini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu şirketin kötü yönetilmesi bir durum söz konusu olmadığını; davacı dilekçesinde kendisiyle çelişerek, şirketin kötü yönetildiğini, şirketin krediye ihtiyacı olmadığını ve uzun süredir kârlı gözüktüğünü ve kâr dağıtımı yapılması gerektiğinden bahsetmesi de ayrı bir çelişki olduğunu, davacıların …. Noterliği 31.03.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnameyle, genel kurul yapılmasını, kâr dağıtımı v.s. gibi, dava konusu hususlardaki taleplerin ihtar ettiklerini ve …. Noterliği 21.04.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname olumlu cevap verildiğini, davacıların işbu davadaki dayanak talepleri, kar dağıtımı, inceleme v.s. hususları, bu yollarla alması ve gerekirse bu hususlarda mahkemeden yetki alması mümkün iken ve ihtara verilen cevap bu talepleri de cevaplanmış iken, ısrarla bu davayı açmalarının kötü niyetli olduğunu, bu anlamda, işbu talepler açısından muacceliyet söz konusu olmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, şirketin kötü yönetilmesi iddiasının, davacı …’ün, şirketin ortağı ve yetkilisi olarak yönetirken, şirketi ciddi zararlara uğratması, elde edilen gelirleri kendi yararına kullanması; şirketin paraların şahsı lehine menfaatler temin ve yaptığı olumsuz tasarruflar nedeni şirketi o dönemde gerçekten de enkaza çevirmesinden kaynaklı olduğunu, kaldı ki, bu sebeplerden sayıda davalar açıldığını ve şirketi kötü yöneten …’ün ibra edilmediğini, işbu dava ve açılan davaları bankalara ihbar ettirmeyi de hedefleyerek, şirketin kreditesini de, bankalar açısından sorunlu ve kuşkulu hale getirmeye de çalışıldığını, şirketi asıl zor durumda bırakanın davacı …’ün olduğunu, yaptığı zarar verici işlemlerle şirketi zarara soktuğunu, bu sebeplerle de söz konusu dönemde şirket zararda olduğundan kâr dağıtımı yapılmadığını, davacı …’ün şirket ortağı olduğu dönemde yapılan sermaye artışı sebebiyle şirkete borcu mevcut olup, söz konusu borcunu ödemediğini, davacı dışındaki şirket yöneticilerinin de genel kurulda ibra edildiğini, davacıların Genel Kurul Toplantıları yapılmadığı ve çağrıların yapılmadığı iddiası gerçekleri yansıtmadığını, davacının şirket defterlerinin incelenmesine izin verilmediği iddiası gerçekleri yansıtmadığını, şirketçe bir tasarruf uygulanmadığını, beyan ederek yukarıda açıklanan nedenlere, davanın reddine; yargılama giderleri vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, … Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısı, … cevabi yazısı, …Bankası cevabi yazısı, …. Cevabi yazısı, … cevabi yazısı, … bankası cevabi yazısı, … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabi yazısı, … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabi yazısı, … bankası cevabi yazısı, … Bankası cevabi yazısı, … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Esas sayılı dosyası celp edilmiş, şirketin kötü yönetilip yönetilmediği ve zarar varlığı ve miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 17/08/2018 tarihli raporda ” Dava konusu şirketin ibraz olunan ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfının olduğu, Dava konusu şirketin 2011 yılı sonunda öz varlığının 6.657.233,25TL olduğu, 2013 yılında özvarlığının bir önceki yıla göre 577.190,95TL azalmış ise de gerek 2014 gerekse de 2015 yılı sonu itibariyle artış gösterdiği ve 2015 yılı sonu itibariyle 7.110.111,97TL’ye yükseldiği görülmekle şirketin öz varlığı yönünden şirketin kötü yönetildiğinden bahsedilemeyeceği, Dava konusu şirketin gelir tabloları incelendiğinde, şirketin 2011, 2012, 2014 ve 2015 yıllarında sürekli olarak dönem kârı elde ettiği yalnızca 2013 yılında 577.190,95TL zarar ettiği bu yılda da faaliyet kârı beyan etmiş olmasına rağmen kısa vadeli borçlanma giderleri nedeniyle dönemi zarar ile kapattığı, ancak genel olarak şirketin kâr elde ettiği TTK md. 533 anlamında bu hususta şirket yöneticilerine sorumluluk yükleyecek bir unsur tespit edilemediği, Şirketin kâr payı dağıtmamasının yönetsel bir karar olduğu, şirketin kâr payı dağıtmamasının şirketin nihai amacı olan kâr elde etme olgusuna aykırı düşmediği ve daha önceki zararlarının karşılanması için kar dağıtımının yapılmadığı; TTK m 553 anlamında bu hususta şirket yöneticilerine sorumluluk yükleyecek bir unsur tespit edilemediği, Şirketin 121 kodlu alacak senetleri hesabı incelendiğinde hesap içeriğinin büyük bir bölümünün, Tek Düzen Muhasebe sistemi uygulama genel tebliği gereği, dönem sonunda “101” kodlu “Alınan vadeli Çekler” hesabından “121” kodlu “Alacak Senetleri” hesabına virman edilmesinden kaynaklandığı ve muhasebesel olağan bir işlem olduğu, şirket yöneticileri lehine haksız bir avantaj sağlama yönünden bir husus tespit edilemediği, Şirketin Ortaklardan alacaklar hesabı incelendiğinde “131” kodlu “Ortaklardan Alacaklar” Hesabı incelendiğinde toplam 360.418,13TL ortaklardan alacak tutarının 229.770,48TLTik kısmının davalı …’dan olan alacak kalan 130.647,65TL’lik kısmının ise diğer kısmının bağlı şirketlerin alacağından dolayı …’ya ödenen alacak kalemi olduğu, …’dan olan alacağın geçmiş yıllarda işçi alacakları nedeniyle mahkeme kararı ile ödenen bir meblağ olduğu ve kalan 70.000,00TL’nin de …. İcra Müdürlüğünün … Sayılı Dosyasına davacının başlatmış olduğu takip nedeniyle ödenmiş olduğu, davalılarca kendilerine haksız kazanç oluşturabilecek şirketten çekilen bir bedel olmadığı muhasebesel bir karar olarak dönemsellik ilkesi gereği geçmiş yıl giderlerine yazılması gereken bu tutarların ortaklardan alacaklar hesabında izlendiği, “159” kodlu “Verilen Sipariş Avansları” hesabı incelendiğinde söz konusu tutarların şirketin fasonculara yaptığı ön ödemelerden kaynaklandığı, söz konusu hesap tutarının 2015 takvim yılı içersinde fasonculardan gelen hizmet ve mal faturaları ile 2.472.313,12TL’den 1.467.978,12TL’ye düştüğü tespit edilmiş olup “159” kodlu hesabın 15 – “Stoklar” hesap grubu içinde stok kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiği, Şirketin 136-kodlu “Diğer Alacaklar” hesabı incelendiğinde hesap bakiyesinin 4.351.338,00 TL olduğu ve bu tutarın tamamının davacı …’ten olan ve …. ATM’nin … E. sayılı dosyasında görülen davada 28/11/2013 tarihli … Karar sayılı ilama dayanan alacak olduğu, Şirketin bilançoları üzerinden yapılan fınansal yapı oranı analizleri çerçevesinde, şirketin kendi öz kaynaklarından çok yabancı sermayeye bağımlı olduğu, ancak 28/11/2013 tarihli …. ATM’nin … E. … Karar sayılı ilamı çerçevesinde davacının 4.331.358TL dava konusu şirkete borcunun bulunması şirketin yabancı sermayeye daha fazla bağımlı olmasının sebebini açıklamakla birlikte, her durumda şirketin borçlanmasının şirketin mevcut yöneticisi durumunda olan davalıların kötü yönetimiyle açıklanamayacağı, Şirketin likidite oranları değerlendirildiğinde, şirketin çalışmasını aksatacak durumda olmadığı aksine 2014 yılına nazaran 2015 yılında likidite oranlarının daha iyiye gittiği, Şirket kaynaklarının şirket amaçları dışında ve şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri doğrultusunda kullanıldığına dair dosyaya mübrez bilgi ve belgeler ile dava konusu şirketin ticari defter ve belgelerinden somut bir bulgu tespit edilemediği, Davacının, şirketten dışlanarak kayıtları inceleme, denetleme ve bilgi alma haklarının engellendiği yönündeki iddialarının ticaret sicili kayıtları ve dosyaya mübrez bilgi ve belgeler açısından açıklanmaya ve ispata muhtaç olduğu, Dosya kapsamında davalı müdürünün, ortaklar genel kurulunu usulünce toplantıya çağırmadığı; bu bakımdan kusurunun varlığı halinde ortaya çıkan zarardan davalının sorumlu olacağı; bununla birlikte, şirkette azınlık paya sahip olan davacının da, Kanun gereği genel kurulu mahkeme vasıtasıyla toplantıya çağırma yetkisini kullanmamasının bir ihmal olarak değerlendirilebileceği, bu sebeple uğradığı zararı ispat etmesi halinde, zarardan ihmali dolayısıyla indirimin yapılmasının gerekeceği, Davalının, yukarıda yaptığımız açıklamalar doğrultusunda (genel kurul konusunda söylediklerimiz istisna olmak üzere), bu dava kapsamında şirketi kötü yönetmediği, ” görüşü bildirilmiştir.
Davacının itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmış, alınan 02/05/2019 tarihli raporda ” Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile dava konusu şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan tekrar gerçekleştirilen inceleme sonucu, davacının itirazlarına ilişkin hususlara Kök Rapor’da değinildiği ve ek rapor aşamasında da davacının iddialarını destekleyici yeni bir bilgi ve belge sunmadığı gözetilerek, bu aşamada da, aynı perspektif ile Kök Rapor’daki görüşün özünün muhafaza edildiği,” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava TTK 644 …yollaması ile 553 mad’ye göre yöneticinin sorumluluğu ve zararın tazmini istemine ilişkindir. TTK 644/1 …atfı ile limited şirketlerde de uygulanacak olan 553 mad’de ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde hem şirkette hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar ” hükmünü içermektedir. Buna göre dava dışı …. Ltd. Şti’nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde davacıların ve davalının şirket ortakları olup davacılardan … ve davalının münferiden şirket yetkilisi oldukları, 13/10/2008 tarihinden itibaren şirket müdürlüğüne 10 yıl süre ile … ‘un seçildiği, daha önceki müdürün davacılardan … olup onun hakkında açılan ….ATM ‘nin … E – … K.sayılı sorumluluk ve tazminat davasında avans ödemelerinin somut belgelerle ispatlanamaması, cari hesap borcunun şirket yararına harcandığının ispat edilememesi ve şirket kasasına girmesi gereken nakitlerin münferit imza yetkisi kullanılarak kendi hesabına aktarması şirketi zarara sokması nedeniyle 4.331,358-TL tazminata hükmedildiği, bu borcun şirket defterlerinde “diğer alacaklar” hesabında halen mevcut olup ödenmediği, davacıların davalıya yönelik sorumluluk davasında ise bilgi edinme hakkının engellendiği, şirketten dışlandıkları, kar dağıtılmadığı ve genel kurul toplantılarına çağrılmadıklarına ilişkin 3 temel iddia ortaya koyarak şirketin kötü yönetildiği için davalının tazminata mahkum edilmesini talep etmişlerdir. Yaptırılan oldukça ayrıntılı ve denetime açık defter incelemesi sonucunda 2011-2015 tarihleri arasında özvarlıkların yükseliş kaydettiği, 2011-2012-2014-2015 yıllarında dönem karı elde ettiği, 2013 yılında faaliyet karı beyan edilmesine rağmen kısa vadeli borçlanma giderleri nedeniyle zarar oluştuğu, elde edilen karın dağıtılmadığı bunun yönetsel bir karar olup kar dağıtılsaydı dış borçlanma artacağından verilen kararın hukuka ve işletme politikasına uygun olduğu, ortaklardan alacaklar hesabında davalının haksız kazanç oluşturabilecek bir bedeli şirketten çekmediği, “diğer alacaklar hesabında” davacı … ‘ün 4.351,338-TL şirkete borcunun olduğu, bu borç ödenmiş olsaydı şirketin yabancı sermaye bağımlılığının azalacağının ve dış borç gereksiniminin düşeceğinin tespit edildiği, davalının şirket kaynaklarını kötüye kullandığı veya kendi menfaatine harcadığına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmadığı”sonuçlarına ulaşılmış olduğu görülmüştür. Buna göre muhasebesel veriler ışığında şirketin kötü yönetildiğinin söylenmesinin mümkün olmadığı, şirkete verilen bir zararın tespit edilemediği, her ne kadar davacıların şirketten dışlandıkları ve bilgi edinme haklarını kullanmalarına izin verilmediği belirtilmiş ise de bu yönde somut delil olmayıp açılan bir davada bulunmadığı, kar payının dağıtılmaması ve bu yönde alınan kararın şirketin menfaatine olup dış borçlanmanın önüne geçildiği, son olarakta davacıların genel kurul toplantılarına çağrılmadıkları iddia edilmiş ise de davacılardan … ‘ün de şirket yetkilisi olup mahkeme aracılığı ile genel kurulu toplantıya çağırabileceği yerde davacıların bu haklarını kullanmadıkları ayrıca genel kurulun toplanmaması nedeniyle oluşan zararın da tespit edilemediği davacılar tarafından açılan ….ATM ‘nin … E- … K.sayılı şirketin feshi davasında davacıların davalı şirketin kötü yönetildiği iddiasının yerinde olmadığı, kar payı dağıtılmamasının şirketin borç yükünü arttırmaması nedeniyle şirketin ve ortakların yararına olduğu, davacıların şirkete olan borcunun ödenmeden şirketin feshini talep etmelerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu vurgulanarak şirketin feshi davasının reddedildiği, bu davada da kötü yönetim ve oluşabilecek zarar olgusuna rastlanmadığı, ispat edilemeyen sorumluluk davasının tüm bu nedenlerle reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile artan 116,38 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 7 TL dosya masrafı’nın davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …