Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/355 E. 2020/753 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/355
KARAR NO:2020/753

DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 04/04/2016
KARAR TARİHİ: 09/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, davalının kendisinden mal satın aldığını, bu mal satışına konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, borcunu ödememesi nedeniyle …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, takibe davalını itiraz etmesi nedeniyle de itirazın iptali davası açtığını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … verdiği cevap dilekçesinde, icra takiplerine kısmen itiraz ettiğini, itiraz etmediği kısmı da ödediğini, icra takibinin bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, borcunun 1.500,00 TL olduğunu, bu parayı icra masrafları ile birlikte yatırdığını, borcunu çekle ödediğini, davacı tarafa verdiği çeklerin ödenmediğine ilişkin bir bilgilinin kendisine gelmediğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin eski … sayılı yeni … sayılı dosyalarını, faturaları, tarafların ticari defterlerini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, cevap dilekçesinde delil sunmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf hak düşürücü süre itirazında bulunmuştur. Takip talebine davalı taraf 19.03.2013 tarihinde itiraz etmiş ve icra dosyasına itiraz dilekçesi sunmuş ancak davacı alacaklıya tebliğ ettirmemiştir. Davacı alacaklı vekili 11.03.2016 tarihinde haczin devam için talep açmış ancak talebi itiraz olduğu için reddedilmiştir. Dolayısıyla davacının icra dosyasında yaptığı son işlem tarihi 11.03.2016 tarihi olup davalının itirazından da bu tarihte haberdar olmuş durumdadır. Dava ise 04.04.2016 tarihinde açılmış olup 2004 sayılı İİK m. 67’ye göre bir yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmakla hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre taraflar arasındaki mal alım satımına ilişkin fatura bedelinin davalının malların kendisine teslimi ile birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir. Davalı taraf ödemeleri çekle yaptığını, davalı tarafa verdiği çeklerin karşılıksız çıktığına ilişkin bir bilginin de kendisine ulaşmadığını belirtmiştir. Davalının bu itirazı bileşik ikrar niteliğindedir. Davalı taraf borcun varlığını kabul etmekte ancak kısmen ödeme yapılarak borcun icra takibindeki rakam kadar olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre davalı çekle ödeme itirazını ispat yükü altındadır.
Davacının alacaklı olup olmadığını ve davalının yapmış olduğu ödeme varsa miktarının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesine karar verilmiş ve 6100 sayılı HMK m. 222’ye göre taraflara ticari defterlerini mahkememize sunması istenilmiştir. Her iki tarafta ticari defterlerini mahkememize sunmuştur.
Hazırlanan 20.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasında ki ödemenin çeklerle elden yapıldığı, tahsilat makbuzunun ya da çeklerin alındığına dair bir delilin dosyada olmadığı, davalının davacıdan 1.481,29 TL alacaklı gözüktüğü tespitinde bulunulmuş, hiç bir hesaplama ve muhasebeye dair açıklama yapılmaksızın davacının davalıdan 3.396,50 TL alacaklı olduğu tespitine varılmıştır. Hazırlanan raporun denetime elverişsiz olması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.
Davalı tarafın ödemeleri yaptığını belirttiği çeklerin ödenip ödenmediği ilgili bankalardan sorulmuş gelen yazı cevaplarında çeklerin tamamının tahsil edildiği bilgisi verilmiştir.
Bankadan çeklerle ilgili cevaplar geldikten sonra dosyanın tekrar başka bir bilirkişiye verilerek rapor hazırlanmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 17.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalı tarafa toplamı 19.505,71 TL olan iki tane fatura düzenlediği, davalının da bu faturaları kendi defterlerine kaydettiği, davalının borcun ödendiğine kanıt olarak gösterdiği dört adet çekte ciranta olmadığı, çeklerin davacı tarafa verildiğine ilişkin bir belgede bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafın ödeme belgesi olarak dosyaya sunduğu dört adet çekten sadece … Şubesi tarafından verilmiş olan 6.500,00 TL bedelli ve 02.09.2013 tarihli olanında davalı taraf lehdar olarak gözükmekte ancak çek üzerinde davacının cirosu bulunmamaktadır. Diğer çeklerin üzerinde ise hem davacı hem de davalı düzenleyen, lehdar ya da ciranta olarak gözükmemektedir. Bu durumda davalının delil olarak dosyaya sunduğu çeklerin ödeme belgesi olarak kabulü mümkün değildir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Ayrıca davalı taraf defterleri de davacı taraf defterlerini doğrulamaktadır.
6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı taraf 5.000,00 TL asıl alacak ve 291,95 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 5.291,95 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak davacı taraf faturaya konu alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafa ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Asıl alacak yönünden ise davalı taraf 1.895,46 TL ödeme yaptığı için bu ödemenin asıl alacaktan düşülmesi ile geriye kalan 3.104,54 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir. (Asılı alacak 5.000,00 TL – davalının yaptığı ödeme 1.895,46 TL = 3.104,54 TL) Bu hesaplama basit matematik işlemini gerektirdiğinden ve yapılan hesaplama tarafların 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre bedel artırımında bulunmalarını ya da HMK m. 176’ya göre ıslah da bulunmalarını gerektirmeyeceğinden 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi uyarınca ikinci kez bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Davalı tarafın ödeme belgesi olarak sunduğu dört adet çekin üzerinde gerek kendisinin gerekse davacının cirolarının bulunmadığını ve kendi ticari defterine göre de bu çekleri davacıya verdiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle takibe kısmen itirazda bulunması iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
Davacının reddedilen faize ilişkin alacak talebi yönünden davacının kötüniyetle ve ağır kusurla hareket ettiği tespit edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 3.104,54-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 3.104,54-TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Koşullar oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 212,07-TL nispi karar harcının peşin alınan 58,00-TL harçtan mahsubu ile eksik 154,07-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.559,20-TL ( 1.400,00-TL BK ücreti, 159,20-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 1.425,17-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 91,50-TL ( 29,20-TL BH, 58,00-TL PH, 4,30-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.104,54-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Davalı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 50,00-TL ( tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 4,30-TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi.09/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır