Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/332 E. 2021/992 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/332
KARAR NO:2021/992

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:29/03/2016
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirket olan … Şirketi’ne … 13. Noterliği’nin 07/02/2011 tarih ve … sayılı ile tasdikti hisse devir ve temlik sözleşmesi gereğince ortak olduğunu, müvekkili şirkete ortak olan davalı tarafından müvekkili şirketin kasasından nakden ve banka hesabına havale edilmek suretiyle 455.713,50TL borç para alındığını, ancak davalı tarafından bugüne değin müvekkili şirketten aldığı borçların ödenmediğini, davalı ortağın müvekkili şirketten aldığı ancak geri ödemediği borçların, davalının … iban numaralı hesap hareketlerinin ve ticari defterlerinin incelenmesi ile açıkça görüleceğini, müvekkili şirketin ortağı olan davalının hakediş ve alacağı bulunmamasına rağmen müvekkili şirkete gerek kasadan nakden gerek ise banka havalesi yolu ile borç almış ise de bugüne değin ödemediğini, ticari defterler ve banka hesap hareketlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağı üzere müvekkili şirkete 455.713,50TL borçlu olan davalıya karşı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve artırılmak kaydı ile iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve artırılmak kaydıyla 35.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, müvekkilinin … 13. Noterliği’ nin 07/02/2011 tarih ve … sayılı tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile gereğince ortak olduğunu iddia ettiğini, ancak müvekkili, şirketin davacı şirketin çalışanı olup, aksi yöndeki iddiaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin davacı … Ltd. Şti.’de 26/10/1997-15/02/2016 tarihleri arasında 19 yılı aşkın bir süre kuaför ve çalışanı olarak çalıştığını, müvekkilinin, … Ltd. Şti.‘nin ortağı olarak gözükmesine rağmen aylık ücret ile çalıştığını, davalı işverenin kötü niyetli olarak müvekkilinin yasal haklarını kullanmasını engellemek amacı ile şirkette ortak olarak gösterdiğini, sundukları Ticaret Sicil Gazetesi ilanında görüldüğü üzere müvekkilinin şirket ile ilgili kararlarda herhangi bir imtiyazı, karar verme yetkisi bulunmadığını, söz konusu müvekkilinin payının göstermelik bir pay olup, Yargıtay tarafından kabul edilen görüşe göre de müvekkilinin işçi sayılması gerekeceğinin açık olduğunu, Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere müvekkilin, davacı şirkette sahip olduğu payın sembolik bir pay olması sebebi ile davacı şirketin işyerinde işçi olarak çalışmış olduğu ve bu sebeple davanın İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, sundukları Ticaret Sicil Gazetesi’nde müvekkilinin payının herhangi bir imtiyazı ve grubunun olmadığı, davacı şirketin otoritesi altında ve emir talimatlarına uyduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin, davacı şirkette hizmet akdi ile çalıştığından ve işveren ile işçi arasındaki davalara bakmaya görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olması sebebi ile Sayın Mahkemece davanın esasına girilmeden görevsizlik kararı verilerek, dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemelerine gönderilmesini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının gerek dava dilekçesinin konu kısmında gerekse de sonuç ve istem bölümünde, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 35.000,00 TL denilmek sureti ile talepte bulunduğunu ve dava harcının da iş bu miktar üzerinden yatırdığını, davanın da belirsiz alacak davası olarak açtığının anlaşıldığını, davacının taleplerinin asla taraflarınca kabulü anlamına gelmemek kaydıyla; davacı müvekkilinin 455.713,50 TL borcu olduğunu dilekçesinde açıkça belirttiğini ancak, iş bu davayı 35.000, TL üzerinden açtığını, davacının dava konusu talep etmiş olduğu alacağın açık ve belirli olup, belirsiz alacak davası olarak açtığından davacıya herhangi bir süre verilmeden davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı şirket tarafından kötü niyetli olarak dava açılmış olup, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin, davacı … Ltd. Şti.’de 26/10/1997-15/02/2016 tarihleri arasında çalışmış olup, müvekkilinin iş akdinin 15/02/2016 tarihinde haksız olarak fesh edildiğini, müvekkilinin iş akdinin haksız olarak fesh edilmesi üzerine taraflarınca …. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kıdem-ihbar ve diğer işçi alacaklarının tazmini için dava açıldığını, davacı tarafça işçi alacaklarına ilişkin dava açılması üzerine kötü niyetli olarak, iş bu Mahkeme huzurunda davayı açtığını, taraflarınca İş Mahkemesi’nde 29/02/2016 tarihinde açıldığını, davacı tarafından iş bu davanın ise 29/03/2016 tarihinde açıldığını, davacının taleplerini hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla iddia etmiş olduğu müvekkiline yapılan ödemelerin borç olarak değil, müvekkilinin maaşlarının ödemeleri olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkilinin hesabına yapmış olduğu tüm havaleler veyahut elden yapılan ödemelerin maaşına karşılık yapılan ödemeler olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili hesabına yapmış olduğu ödemelerde açıklama kısmına müdahalesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin davalı şirketten almış olduğu son maaşının 14.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin ayrıca bu ücretine ek olarak her ay 3.000,00 TL bahşiş almakta olup, bahşiş ile birlikte her ay toplam 17.000,00 TL aldığını, … 23. İş Mahkemesi’ nin …/… Esas sayılı dosyasında yapılacak yargılama neticesinde de müvekkilinin işçi olarak iş yerinde çalışmış olduğu ve almış olduğu maaş miktarı hususu neticeleneceğini, ayrıca taraflarınca dinletilecek olan tanıklar ile de müvekkilinin işçi olarak davalı şirkette çalıştığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin müvekkilin maaşına karşılık gelen ödemelerin olduğu hususu ispatlanabileceğini, davacı tarafından iş bu davanın haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olup, davanın reddinin gerektiğini, … 23. İş Mahkemesi’ nin …/… Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalının davacı ile ortak olduğu şirketten alındığı iddia edilen borç nedeniyle alacak davasına ilişkin olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; 24.02.2011 tarihli … sayılı ticaret sicil gazetesi, davalı hesap borç listesi Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
… … Şubesine müzekkere yazılarak dava konusu … iban nolu hesabın 1997 tarihinden itibaren hesap hareketleri celp edilmiştir.
… 23. İş Mahkemesine müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
… Vergi Dairesine müzekkere yazılarak dava konusu …n Cad. No:… … Blok …/… … .. adresinde işletilen … … isimli iş yerinin kayıtları celp edilmiştir.
… SGK Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacıya ait … statüsünde bağkur kaydına ait tüm hizmet dökümleri celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla; 05/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 29.03.2016 dava tarihi itibarıyla davalı yandan 422.713,50TL alacaklı göründüğü, davacı yanın dava tarihinden önceki son 6 aylık sigortalı hizmet döküm listesi incelenmiş olup, davalı yanın ismine rastlanılmadığı, bu anlamda davalı yanın davacı şirkette iş akdi ile çalışan personel olmadığı, davacı şirket tarafından davalı hesabına borç olarak gönderildiği iddia edilen meblağların genel olarak her ayın aynı dönemlerinde aynı miktarlarda yapılmış olması hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalının şirketin ortağı olduğunu, şirketten borç aldığını iddia ederek alacak davası açmıştır.
Davalı taraf ise, şirketin ortağı olmadığını, payının göstermelik bir pay olup, Yargıtay tarafından kabul edilen görüşe göre de işçi sayılması gerektiğini, davacı şirkette hizmet akdi ile çalıştığından ve işveren ile işçi arasındaki davalara bakmaya görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olması sebebi görevsizlik kararı verilmesini gerektiğini, davacının yaptığı ödemelerin borç değil maaş ödemesi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
… İş Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında, dosyamız davalısının davacıya karşı işçi alacağından kaynaklanan dava açtığı, mahkemenin 15/11/2018 tarihli kararı ile davalının şirket ortağı olması sebebi ile görevsizlik kararı verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi’nin 2019/470 E 518 Karar sayılı ilamı ile ” talep tarihleri itibari ile davacının çalışma koşulları, ticaret sicil kayıtlarında görünen payın sembolik olup olmadığı, ticaret sicil kayıtlarındaki şirketler ile davalı şirket arasında herhangi bir ilişki bulunup bulunmadığı, davacının şirket karından pay alıp almadığı, davacıya ücret ödenip ödenmediği, davacının geçimini hangi gelir ile sağladığı, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret, bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan hangisinin baskın olduğuna dair dosyadaki mevcut TSM kayıtları, vergi kayıtları da tek tek irdelenerek bilirkişilerden rapor alınarak ve davacının davalının emir ve talimatı altında çalışıp çalışmadığı, çalışma şart ve koşullarının tespitine dair gerektiğinde yeniden tanık beyanları alınmak sureti ile tüm dosya kapsamı değerlendirilerek davacının davaya konu alacakları ile ilgili karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmiş olması nedeni ile, davacının istinaf başvuru talebi yerinde olup HMK’ nın 353/1-a-6 madde gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ,dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile kararın kaldırıldığı, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda … Esas … Karar sayılı kararı ile; dosyamız davacısı işyerinin sigortalı işçisi olarak görünen dosyamız davalısının, şirketteki %6 oranındaki hissesinin sembolik olduğunun ve şirketi temsile yetkisinin bulunmadığının tespit edildiği anlaşıldığından hazırlanan rapor ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından davacı ile davalı arasındaki ilişkinin İş Kanunu hükümleri kapsamında hizmet ilişkisi bulunduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
…. İş Mahkemesi’nin işbu kararı ile taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunduğu tespit edildiğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra taleple bulunulması halinde mahkememizce davacının açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır