Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/328 E. 2020/170 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/328
KARAR NO : 2020/170

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/03/2016
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …Şti. ile 22 – 26 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirilecek olan … Fuarında stand kurulması için 25.12.2015 tarihinde sözleşme yaptıklarını, kurulacak standın bedeli olarak … Bankası …Şubesi 30.03.2016 tarih 6938414 sayılı 7.600,00 TL bedelli ve 10.04.2016 tarih 6938415 sayılı 7.600,00 bedelli iki tane çek verdiklerini, ancak 21.10.2016 tarihinde davalı şirket çalışanı …’un kendilerini arayarak standı yapamayacaklarını bildirdiğini, bunun üzerine başka bir firmaya standı yaptırdıklarını ve bütün fuar süresince kendi şirketlerine yakışmayan bir stantta müşteri kabul etmek zorunda kaldıklarını, bu nedenle de müşteri kaybına uğradıklarını, davalı tarafa verdikleri çeklerin iadesi ile uğradıkları madde ve manevi tazminatın tazmini için davalı tarafa yedi gün süreli … Noterliğinin 09.02.2016 tarih ve 3801 sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, ihtarnamenin davalı tarafa 09.03.2016 tarihinde ulaştığını, çeklerden ötürü borçlu olmadıklarının tespitine, 5.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 475/II’nin yollamasıyla m. 49’a göre maddi tazminat ve m. 58’e göre manevi tazminat davadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 25.12.2015 tarihli sözleşmeyi, … Bankası … Şubesi 30.03.2016 tarih… sayılı 7.600,00 TL bedelli ve 10.04.2016 tarih 6938415 sayılı 7.600,00 bedelli çek fotokopilerini, …Noterliğinin 09.02.2016 tarih ve 3801 sayılı ihtarnamesini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 475/II’nin yollamasıyla m. 49’a göre maddi tazminat ve m. 58’e göre manevi tazminat davadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470’e göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Kapsam” başlıklı 1’inci maddesinde “Bu fiyat teklifi …Şti. Firmasının … Fair 22 – 26 Ocak 2016 katılımında kullanılacak olan fuar stand hizmetlerini kapsamaktadır.” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin devamı maddelerinde de hazırlanacak standın teknik özellikleri yazılmıştır. Sözleşme bu yönüyle eser sözleşmesi hükmünde olup davalı şirket eseri meydana getirmekle yükümlü olan yüklenici konumundadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 471’e göre; “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” Yüklenicinin edimlerini yerine getirmemesi durumunda davacı şirketin 6098 sayılı TBK m. 475’de ki seçimlik haklarını kullanma hakkı doğacaktır. Davacı taraf davalının sözleşme konusu standı fuar öncesinde kuramayacağını kendisine bildirdiğini, bu nedenle de fuarda başka firmaya stant kurdurduklarını dolayısıyla da yüklenici davalı firmanın edimini yerine getirmediğini belirterek hem verdiği çeklerin iadesini talep etmekte hem de uğradığı maddi ve manevi zararı talep etmektedir. 6098 sayılı TBK m. 475/II iş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkını saklı tutmuştur. Dava konusu olayda iş sahibinin gelen hükümlere göre tazminat isteyebilmesi 6098 sayılı TBK m. 49’a göre maddi tazminat ve m. 58’e göre manevi tazminat hükümlerine göre değerlendirilecektir.

Gerek çek bedellerinin tahsil edilip edilmediğinin tespit için gerekse davacının dava konusu olay nedeniyle maddi zararının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.

Pazarlamacılık ve reklamcılık akademisyeni tarafından hazırlanan 14.02.2017 tarihli bilirkişi raporu dava konusu uyuşmazlığı aydınlatmaya yeterli açıklamalarda bulunmadığından hükme esas alınmamıştır.

Hazırlanan 19.02.2018 tarihli bilirkişi raporu ise davacı tarafın ticari defterlerini mahkememize sunmamış olması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.

Hazırlanan 21.02.2018 tarihli bilirkişi raporu da davacı tarafın yine ticari defterlerini mahkememize sunmaması ve sadece yevmiye defterinin bir kısmının fotokopisini mahkememize sunması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.

Hazırlanan 12.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş, davacının defterlerinde davaya konu çeklerin ödendiğine ilişkin bir kayıt olmadığı, davacının 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin yurt dışı satışlarının cirolarında artış olduğu ancak genel yönetim giderleri hesabı içerisinde yer alan yurt dışı satışlara ait ihracat gideri, gümrükleme masrafları, fuar giderleri olarak masrafların artması nedeniyle davacının 2016 yılında 25.196,58 TL, 2017 yılında da 159.920,04 TL zararının olduğu tespit edilmiştir.

Hazırlanan 12.11.2019 tarihli son bilirkişi raporuna göre çek bedellerinin ödenmediği yine ilgili bankadan gelen yazı cevabından da anlaşılmakla çek bedelleri yönünden davacının bir zararının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce dava konusu çekler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek ödeme yasağı konulmuş olması nedeniyle çek bedellerinin ödenmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı tarafın yüklenici olarak sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemiş olması nedeniyle davacının verdiklerini geri isteme hakkı; bunun mümkün olmaması durumunda da dava konusu çeklerle ilgili olarak borçlu olmadığının tespitini isteme hakkı olması nedeniyle davacının menfi tespit talebinin kabulüne yönelik olarak…Bankası … Şubesi 30.03.2016 tarih 6938414 sayılı 7.600,00 TL bedelli ve 10.04.2016 tarih 6938415 sayılı 7.600,00 bedelli çeklerden ötürü 2004 sayılı İİK m. 72’ye göre borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacı taraf yukarıda da belirttiğimiz gibi 6098 sayılı TBK m. 475/II’nin yollamasıyla genel hükümlere göre tazminat isteme hakkına sahiptir. Dava konusu olayda iş sahibi davacının gelen hükümlere göre tazminat isteyebilmesi 6098 sayılı TBK m. 49’a göre maddi tazminat ve m. 58’e göre manevi tazminat hükümlerine göre değerlendirilecektir.

6098 sayılı TBK m. 49’a göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Aynı yasanın 50’nci maddesine göre de “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” Her iki maddenin birlikte incelenmesi sonucunda davalı tarafın hukuken sorumlu tutulabilmesi için hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve nedensellik bağının birlikte bulunması gerekmektedir. Dava konusu olayda davalı şirketin sözleşme hükümlerine göre edimini yerine getirmemiş olması davalı yönünden kusurlu bir davranış olup bu yönüyle kusur koşulu gerçekleşmiştir. Sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi ve sözleşmeye göre davalının aldığı çekleri iade etmemesi de hukuka aykırı bir fiil olup bu yönüyle de haksız fiilin koşulu gerçekleşmiştir. Dava konusu olayda çözülmesi gereken konu davalının sözleşmeye göre yapması gereken standı yapmamasının davacı şirketi zarara sokup sokmadığı ve davacı şirkette bir zarar varsa bu zararın standın davalı şirket tarafından yapılmamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı yani nedensellik bağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Davacı şirket dava dilekçesinde 21.10.2016 tarihinde davalı şirket çalışanı …’un kendilerini arayarak standı yapamayacaklarını bildirdiğini, bunun üzerine başka bir firmaya standı yaptırdıklarını ve fuara bu şekilde katıldıklarını belirtmiştir. Ancak davalı şirketin yapacak olduğu standın özellikleri ile dava dışı firmaya yaptırdıkları standın özelliklerini karşılaştırarak ne gibi dezavantajlarla karşılaştıkları ve bu durumun fuara katılan müşterilerin kendi stantlarına gelmelerini neden önlediğini açıklamamıştır. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Teknik Özellikler/Hizmetin Niteliği Zemin” başlıklı 2’nci maddesi incelendiğinde 34 m2 (8.50mx4m) alan için zemin açık gri rip halı olacağı, sergileme alanının yüksekliğinin 405 cm, imalatın ise 18 mm suntalam ile yapılacağı, renklerin ise açık gri olacağı, firma logosunun iki takım folyo kesim olacak şekilde vectörel datalarına birebir uygulanacağı, aydınlatmanın da 400 watlık projektörlerle yapılacağı, ara aydınlatmanın da 150 watlık projektörlerle yapılacağı belirlenmiştir. Davacı taraf düzenlenen fuara bu hükümlerde yazılı olan özelliklere sahip olmayan, örneğin daha az aydınlatması olan bir stantla katıldıkları gibi ve bu durumun fuara katılan müşterilerin kendi stantlarına gelmelerine engel olmasına neden olduğunu ortaya koyacak bir delil sunabilmiş değildir. Dolayısıyla stanttın davalı şirket tarafından değilde dava dışı başka bir firma tarafından yapılmış olmasının davacı tarafın zarara uğraması ile arasında nedensellik bağı bulunmamaktadır.

Hazırlanan 12.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı tarafın ticari defterlerine göre davacının 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin yurt dışı satışlarının cirolarında artış olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın satışlarında bir düşüş bulunmamaktadır. Davacı şirketin zarar etmesinin nedeni genel yönetim giderleri hesabı içerisinde yer alan yurt dışı satışlara ait ihracat gideri, gümrükleme masrafları, fuar giderleri olarak belirtilen masraflardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Yani davacı tarafın zararının nedeni dava konusu … fuarına istedikleri stantta katılamamaları oluşturmamaktadır. Bu durumda dava konusu olay ile davacının zararı arasındaki nedensellik bağını kesmektedir. Hazırlanan 12.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2016 yılında 25.196,58 TL, 2017 yılında da 159.920,04 TL zararının olduğu tespit edilmiş olup davacının bütün zararının sadece yılda bir defa yapılan fuara istenilen stantta katılınmamasının neden olduğunun ileri sürülmesi de ticari hayatın olağan akışına aykırı bir durum oluşturmaktadır. Nitekim aynı raporda zarar kalemleri içinde “fuar giderleri” de ayrıca belirtilmiş olup davacının katıldığı tek fuarın dava konusu fuar olmadığı da davacı defterlerinden anlaşılmaktadır. Bu gerekçelerle davacının defterlerine göre tespit edilen zarar miktarı ile dava konusu olay arasında nedensellik bağı bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafın maddi ve manevi tazminat talebinin reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının menfi tespit talebinin kabulüne,
2-Davacının … Bankası… Şubesi 30/03/2016 tarih ve… sayılı 7.600,00 TL bedelli çek ile, 10/04/2014 tarih … sayılı 7.600,00 TL bedelli çekten ötürü borçlu olmadığının 2004 sayılı İİK madde 72’ye göre tespitine,
3-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
4-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.038,31-TL nispi karar harcının peşin alınan 426,94-TL harçtan mahsubu ile eksik 611,37-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 2.126,70-TL (1.850,00-TL BK ücreti, 276,70-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 804,13-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 460,44-TL ( 29,20-TL BH, 426,94-TL PH, 4,30-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Kabul edilen menfi tespit talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının ve teminatın hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸