Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1265 E. 2021/988 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1265
KARAR NO:2021/988

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:30/12/2016
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı taraf arasında “…Mahallesi, … Caddesi No:74 … adresinde ve … ili … İlçesi, … Köyü, … mevkiinde kain ve tapuda 7224 ada,15 parsel sayıda kayıtlı gayrimenkul üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işletmeciliği hususunda 15.05.2013 tarihinde 5 (beş) yıl süreyle geçerli olmak üzere Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokol akdedildlğL davalı tarafın Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’e ilave olarak düzenlenmiş olduğu Ürün Alım Taahhütnamesi ile; Sözleşme süresince toplam 22.811 ton beyaz ürünü (Kurşunsuz benzin + normal benzin + motorin) … ‘den almayı, eksik kalan ton üzerinden 14-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Çerçeve Protokolün 12 Maddesi ile; davalının Bayilik Anlaşması, taahhütlerinin, mevzuatının herhangi bir hükmünün kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, …’ den satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödenmesi halinde … anlaşmaya haklı nedenle fesih hakkını haiz olduğu, anlaşmanın … tarafından feshedilmesi, anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde 250,000,00 USD tutarındaki cezai şartın müvekkiline ödeneceğinin düzenlendiğini, Davalı taraf, Bayilik sözleşmesinden doğan edimlerin doğrudan ya da dolaylı olarak yerine getirilmediğini öne sürerek sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini. Davalı tarafın, toplam 22.811 ton ürün almayı taahhüt etmiş olmasına rağmen sözleşme süresince toplam 4.186 ton ürün aldığını, dolayısıyla davalı yanın taahhüdünü yerine getirmeyerek alması lazım gelen 18.624 ton ürünü almadığını, Söz konusu taahhüt çerçevesinde kar kaybımız mevcut olup davalı taraf eksik ton başına 14-USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu durumda mevcut kar kaybının 260.741,00 USD olduğunu, Çerçeve Protokolün 12.maddesi uyarınca tahakkuk eden 250.000 USD cezai şart alacağının şimdilik 1.000 USD’nîrı temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte. Orun alım taahhütnamesi uyarınca eksik kalan miktarı için hesaplanan 260.741 USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000 USD’rıin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış ve Mahkememizce 16/05/2017 tarihli celse kararı ile dosyanın hukukçu ve SMM bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş,
25/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Taraf şirketler arasında 15.05.2013 tarihli Bayilik Arılaşması, Satış Yeri Çerçeve Protokolü ile Taahhütname imzalanmış olduğu, üzerlerinde davalı şirket kaşe ve imzalarının mevcut olduğu, Davalı şirket tarafından keşide edilen … 54. Noterliğinin 13.10.2015 tarih 4537 yevmiye sayılı ihtamamesi ile Bayilik Sözleşmesinin tebliğ tarihi itibariyle feshedildiğinin davacı şirkete bildirilmiş olduğu, tebliğ tarihinin 13.10.2015 olarak tebliğ Mazbatasının görüldüğü, Mali Müşavir bilirkişi tarafından serdolunan görüşe göre ve lakin hüküm noktasında hukuki takdirin Mahkemeye ait olmak kaydı ile mali müşavir bilirkişinin hesaplamasına göre, davaya mukaddem evrede, faiz talebi de gözetilirse, davalının feshinin muhik olmadığı sayın Mahkemece benimsenecek de olursa, evvela cezai şart bakımından, Davalının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi sebebiyle, davacı talebinin sayın Mahkemece kabulü halinde, Sözleşme’nin 7. maddesi ile kararlaştırılan 250.000 USD cezai şartı salt sözleşmesel zaviyeden (kaideterm) talep edilebileceği bu tutar cihetiyle -koşullarının olduğu sayın Mahkemece benimsenirse, davacı şirketin davalıdan isteyebileceği, ama. davacı yanı bu savı/istemi bakımından 1.000. USD’lik kismi dava açmış olduğu, öte yandan, istenen bu meblağın davalının iktisaden mahvına sebep olması halinde ve bu varsayımda 250.000,- USD’lik meblağın ileri sürüldüğü süreçte onun sayın Mahkemece resen tenzilinin gündeme gelebileceği (bu alanda bkz: Safa Reisoğlu; Türk Borçlar Hukuku/Genel Hükümler; 23. bası, İstanbul 2012 sh. 459 vd.) Y. HGK’nun 2010/19-38 E ve 2010/69 K. sayılı 10.2.2010 tarihli inancı ile Y. 19. HD’nin 2013/14074 E ve 2013/19635 K, sayılı 10.12.2013 tarihli içtihadının somut olay yönünden hüküm anında takdirinin Mahkemeye ait olduğu, 250.000, USD cezai şartın davalının iktisaden mahvına sebep olabileceği Mahkemece yerinde görülürse, koşulları tahakkuk ettikte, bu meblağın Mahkemece resen tenkis edilebileceği, faiz talebi halinde, davacı yararına hüküm kurulan kalemlerde dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesine göre istemde bulunulabileceği; davacının davalıdan talep edebileceği kar kaybının; mali müşavir bilirkişinin yaptığı hesaplamaya göre beyaz ürün toplam 260.736,- USD olarak hesaplandığı lakin. Bu alanda da davacının şimdilik 1000 USD talep etmekte olduğu görüşüne varılmıştır.
Mahkememizce 03/02/2020 tarihli ara karar ile dosyanın SMM ve akaryakıt piyasası uzmanı iktisatçı bilirkişiden oluşan heyete verilerek, bilirkişilerden; Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârını ne kadar olduğunun, hesaplanan taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın ne kadar olduğunun tespit edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
09/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasında hesaplamaya göre beyaz ürün tonaj başına 14-USDx18.624 Eksik alım miktarız toplam 260.741,00 USD olarak hesaplandığı lakin, bu alanda da davacının şimdilik 1.000,- USD talep etmekte olduğu, 13.10.2015 sözleşmenin fesih tarihi ile 15.03.2018 tarihleri arasında davalı tarafından davacıdan ürün alımı olmadığı sözleşme şartlarına göre yıllık taahhüt edilen alım miktarı 4.652 tonx14 USD=65.128,00; 65.128-USD/360 gün 180.91 USDx944=170.780,09 USD olarak hesaplandığı görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce verilen 12/06/2020 tarihli ara karar ile dosyanın aynı bilirkişi heyetine tekrar verilerek önceki görevlendirmeye uygun olmayan bilirkişi raporunu; taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârının ne kadar olduğunun ve hesaplanan taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın tespit edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
07/08/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının karı: 2.694.064 TL, hesaplanan taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının karına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kar’ın 2.886.716 TL olduğu görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce 14/09/2020 tarihli celsede dosyanın aynı bilirkişi heyetine verilerek Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan kök bilirkişi raporunda eksik ürün miktarının 18.624 ton üzerinden yoksun kalınan kâr kaybının 260.741,00 USD olduğu hesaplanmışken, ek raporda Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârı 4.186,26 ton üzerinden yani daha az miktar üzerinden 2.694,064 TL olarak hesaplanmış olup aynı durumun sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın hesaplanmasında da bulunduğu anlaşılmakla aradaki farkın sebebinin açıklanması, meydana gelen bu fark nedeniyle doğru hesaplamanın yapılması, hesaplamanın kesafet oranına göre yapıldığı raporda belirtilmesine karşın hesaplama işlemlerine ve tablolarına yer verilmediği ve raporun bu yönüyle denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla hesaplamaları gösterir şekilde yeniden rapor hazırlanması, hesaplamanın USD olarak yapılması gerekirken TL olarak yapılmış olması nedeniyle hesaplamanın USD olarak hesaplanarak rapor aldırılmasına karar verilmiş,
12/12/2020 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda; sektörel değerlendirme ile; kök raporda mali müşavir tarafından yapılan hesaplamada “Kg” yerine sehven “lt” yazıldığı ve işbu raporla bunun giderildiğini, kök Raporda eksik alımdan kaynaklanan 14 USD/TON karşılığı tespit edilen 260.732,388.-USD hesaplamasına katıldığını, davalının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi sebebiyle, davacı LUKOİLin talebini Mahkemenin kabul etmesi halinde; Sözleşme’nin 12/c maddesinde hüküm altına alınan 250.000 USD Cezai Şartın, davacı … tarafından davalıdan talep edilebileceği, fakat şimdilik 1000, USD talep etmekte olduğu, davacı tarafından sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi dolayısıyla, eksik alınan ürün karşılığı “14 USD/TON” cezai şart üzerinden 260.732,388-USD kar mahrumiyeti (ceza-i şart) talep edemeyeceği, ancak cezai şart konusu salt hukuki diğerlendirme gerektiğinden mahkemece eksik alınan ürün için 14 USD/TON kar mahrumiyeti (ceza-i şart) talep edilebileceği yönünde karar verilmesi durumunda, davacının 260.732,388-USD kar mahrumiyeti talep edebileceği, şimdilik 1.000 USD talep etmekte olduğu görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce verilen 02/02/2021 tarihli ara karar ile bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan kök bilirkişi raporun eksik ürün miktarının 18.624 ton üzerinden yoksun kalınan kâr kaybının 260.741,00 USD olduğu hesaplanmışken, 12.08.2020 tarihli ek raporda Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârı 4.186,26 ton üzerinden yani daha az miktar üzerinden 2.694,064 TL olarak hesaplanmış olup aynı durumun sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın hesaplanmasında da bulunduğu anlaşılmakla aradaki farkın sebebinin açıklanması, meydana gelen bu fark nedeniyle doğru hesaplamanın yapılması, hesaplamanın kesafet oranına göre yapıldığı raporda belirtilmesine karşın hesaplama işlemlerine ve tablolarına yer verilmediği ve raporun bu yönüyle denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla hesaplamaları gösterir şekilde yeniden rapor hazırlanması, hesaplamanın USD olarak yapılması gerekirken TL olarak yapılmış olması nedeniyle hesaplamanın USD olarak hesaplanması, konularındaki eksikliklerin de giderilmesi ve cezai şart gibi hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan hukuki konularda görüş beyan edilmeyerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
19/02/2021 tarihli bilirkişi 3. ek raporunda; davacı yan ile davalı arasında imzalanan ürün alım taahhütnamesinde birinci yıldan başlamak ve anılan anlaşmaların yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere yıllık asgari 4.652 ton anlaşma süresi boyunca toplam 22.810 Ton beyaz ürün taahhüt etmiş olduğu, 22.810 Ton-18.624 Ton eksik alım =4.186,26 Ton davalının sözleşme feshinden önce almış olduğu ürün miktarı olduğu, bu ton üzerinden kar kaybı hesabının yapılmadığı eksik alım miktarı üzerinden kar kaybının hesaplandığı, 07.08.2020 bilirkişi ek raporunda Bürüt Kar üzerinden TL para birimiyle; sözleşmenin fesih tarihinden bitiş tarihine kadar eksik alman ürünün hesaplamasının yapıldığı, sözleşme bitiş tarihindeki USD dolar alış kuru ile çevrildiğinde 2.886.716,00 TL/2,5871=1.115.811,52 USD olarak hesaplandığı, Bilirkişi heyet görüşümüzün ise;13.10.2015 sözleşmenin fesih tarihi ile 15.05.2018 tarihleri arasında davalı tarafından davacıdan ürün alımı olmadığı, davaa ile davalı arasında imzalanan ürün alım taahhütnamesinin a bendinde beyan edilen satın alma taahhüdünün her bir yıllık anlaşma dönemine ilişkin olarak yerine getirmediği takdirde, anlaşma süresinin hitamında ve/veya her bir yıllık anlaşma süresinin sonunda hesaplanacak eksik kalan miktar üzerinden ton başına 14 USD karşılığında kâr mahrumiyeti ödemeyi taahhüt eder şeklinde maddenin yazılı olduğu görülmüş olup iş bu maddeye göre teslimat için hesabı 14 Dolara taahhüt de fixlendiği, yıllık alım taahhüdü olan 4.652 TON /365 GÜN =12,74520 günlük ton olarak hesaplandığında sözleşme fesih tarihinden bitiş tarihine kadar günlük ton esas alınarak toplam 168.083,78 USD olarak hesaplandığı görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 30/03/2021 tarihli ara karar ile 02/02/2021 tarihli ara kararda istenilen bilgiler doğrultusunda rapor hazırlanmadığından dosyanın tekrar aynı bilirkişi heyetine verilerek; davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârının ne kadar olduğunun ve hesaplanan taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın tespitinin yapılarak rapor aldırılmasına karar verilmiş,
02/04/2021 tarihli bilirkişi 4. Ek raporunda; Davacının gelir tablosundaki rakamlarla net ortalama 2013-2014-2015 zararı (219.498.743,84-TL) olduğu, davacı şirkette tespit edilen ortalama kar olmadığından mahrum kalınan kar hakkında hesabının yapılmadığı görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce 07/04/2021 celsede dosyanın başka SMM bilirkişiye verilerek, bilirkişiden; Taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârını ne kadar olduğunun tespiti, hesaplanan taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.05.2013 ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasındaki davacının kârına göre davacının sözleşme feshedilmeseydi fesih tarihi olan 13.10.2015 ile sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 15.05.2018 tarihi arasındaki yoksun kaldığı kârın tespiti, hesaplama yapılırken, sadece davacının davalıya yaptığı satışların dikkate alınarak rapor aldırılmasına karar verilmiş,
16/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; İncelenen davacı şirkete ait 2013-2014-2015 yılı elektronik ticari defterlerine ait açılış ve kapanış beratların TTK ve VUK hükümlerine göre yasal sürelerinde alındığı, Envanter defterinin açılış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı bu anlamda davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tasdik edildiği, 5.2 Davacı yanın incelenen Mali Tablolarından 2012-2013-2014-2015 yılına ait karşılaştırmalı Gelir tablolarında ;2013 yılında 200.762,890,77 TL,2014 yılında 171.291.148,68 TL,2015 yılında 286.442,192,06 TL net zarar ettiği, Davacı ile davalı yan arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 15.03.2015 tarihi ile sözleşmenin fesih tarihi olan 13.10.2015 tarihleri arasında davacının Mali tabloların zarar beyan ettiği bu anlamda davacının yoksun kaldığı kardan bahsedilemeyeceği görüşünü bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesini haksız olarak feshettiği iddiası ile davacının sözleşmenin 12. Md. Uyarınca cezai şart ve kar mahrumiyeti istemine ilişkindir.
Ceza koşulu borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edimdir.
Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmede asgari alım taahhüdü düzenlenmiş olup buna aykırı davranılması halinde ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılmıştır Buna göre sözleşmede öngörülen ceza koşulu TBK 179/II maddesinde düzenlenen ifaya bağlı ceza koşuludur. TBK’nın 179/II maddesinde düzenlenen ceza koşulunun esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden tespit etmektir. TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. ( Yargıtay 19.HD, T: 24.05.2016,2015/17632 E,2016/9261 K sayılı ilamı, Yargıtay 19.HD, T: 17.09.2014,2014/1853 E,2014/13693 K sayılı ilamı)
Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Taraflar arasında 15/05/2013 tarihli 5 (beş) yıl süreyle geçerli olmak üzere Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokol akdedildiği davalı tarafın Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’e ilave olarak düzenlenmiş olduğu Ürün Alım Taahhütnamesi ile; Sözleşme süresince toplam 22.811 ton beyaz ürünü (Kurşunsuz benzin + normal benzin + motorin) … ‘den almayı, eksik kalan ton üzerinden 14-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Çerçeve Protokolün 12 Maddesi ile; davalı tarafın Bayilik Anlaşması, taahhütlerinin, mevzuatının herhangi bir hükmünün kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, …’ den satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödenmemesi halinde davacı … anlaşmayı haklı nedenle fesih hakkına haiz olduğu, anlaşmanın … tarafından feshedilmesi, anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde 250,000,00 USD tutarındaki cezai şartı davacı yana ödemeyi taahhüt etmiştir. Bayilik sözleşmesinin ilk yılından itibaren davalı taahhütnamede öngördüğü mal alımını gerçekleştirmemiş, eksik mal almıştır. Bu durum sözleşmenin diğer yılları için de geçerlidir. Sözleşmenin feshinden önceki 3 sözleşme yılında da davalı eksik mal alımı yapmış olup, taahhütname gereğince davacının cezai şart alacağı doğmuştur. Ancak davacı, sözleşme yılının bitiminde cezai şart talep etmediği gibi her hangi çekince belirtmeksizin ve ihtirazi kayıt koymaksızın diğer yıllarda davalıya mal vermeye devam etmiştir. Buna göre davacı önceki yıllar cezai şart alacağının talep edilmeyeceği konusunda davalı da haklı güven yaratmıştır. Bu durumda sözleşme yıllarınca talep edilmeyen eksik mal alımından kaynaklı cezai şartın sözleşmenin feshinden sonra istenmesi TMK 2. Maddesinde düzenlenen iyiniyet kurallarına aykırıdır. Tüm bu açıklamalar ışığında ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 121,07-TL harçtan mahsubu ile artan 61,77-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip …

Hakim …