Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1262 E. 2021/385 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1262
KARAR NO:2021/385

DAVA:Menfi Tespit- İstirdat
DAVA TARİHİ:04/11/2016
KARAR TARİHİ:27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit- İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili şirketlere karşı 12.10.2016 tarihinde …Bankası A.Ş … Şubesi’ne ait olan … seri numaralı, 08.10.2016 keşide tarihli 12.000,00TL bedelli çalıntı çeke dayanak olarak gösterilerek alacaklı olduğu gerekçesiyle… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, bahse konu icra takibine dayanak çeklerin müvekkillerinden çalındığını ve sahte cirolamalarla piyasaya sürüldüğünü, ilgili çekte dahil olmak üzere çalınmış olan 24 adet çekin iptali için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından çek iptali davası açıldığını, müvekkilinin çalınan ve takip konusu yapılan çeklerle ilgili herhangi bir tasarrufu olmayıp alacaklı olduğunu iddia eden tarafa da herhangi bir borcu bulunmadığını, çalınan çeklerle ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Soruşturma numarasıyla 23.06.2016 tarihinde şikayette bulunulmuş olup, buna istinaden icra dosyası içerisinde bulunan çeklere ilişkin el koyma kararı verilmiş bulunduğunu, söz konusu çeklerle ilgili 23.06.2016 tarihinden bu yana soruşturma ve tedbir kararları uygulanmasına rağmen davalı tarafın ilgili çekleri savcılık banka veya ödeme yasağı ilan eden mahkemeye teslim etmek yerine kötü niyetli olarak hukuka aykırı şekilde icra takibine konu edildiğini, uyuşmazlık konusu olan icra dosyasının 12.000,00TL kısmının nakit ödenmiş olup, kalan kısmının ise müvekkilin araçları ve taşınır hacizleri ile teminat altında olduğunu, icra takibi neticesinde müvekkili şirketin araçlarına ve taşınırları üzerine haciz uygulandığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından 12.000,00TL tutarında alacaklı tarafa ödemede bulunulduğunu ve böylelikle uyuşmazlık konusu dosyada 4.000,00TL tutarında kısmi ödeme kaldığını, müvekkilinin icra takibinden sonra yapmış olduğu 12.000,00TL tutarındaki ödemesi ile alacaklı tarafa yaklaşık 4.000,00TL kadar borcu gözüktüğünü, icra takibinde belirtilen ve dayanak gösterilen çeklerle herhangi bir illiyet bağı bulunmayan müvekkili şirketin haksız ve hukuka aykırı başlatılan takibin sonuçlarından korunması için teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini, bütün bu sebeplerle müvekkillerinin davalı tarafa iddia edilen bir borcunun olmadığının tespiti ve ödeme yapılan 12.000,00TL iadesi ile kalan 4000TL’nin iptali için huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkili şirketlerin davalı tarafa borcunun bulunmadığının tespitini, yapılan 12.000,00TL kısmi ödemenin iadesini, yargılama süresince müvekkillerinin korunması ve haciz tehtidi altında bulunmamaları için tedbir kararı verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dosyanın …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı 04/11/2016 tarihli görevsizlik kararı ile Mahkememize geldiği ve Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edildiği görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … tarafından dava öncesi 18.10.2016 tarihinde ödenen 12.000,00 tl, 22.12.2016 tarihinde de 6,500,00 TL ödenmiş olup,tüm dosya borcu ödenmiş olmakla buna göre artık mahkemenizde açılan davanın menfi tespit değil, istirdat davası olması gerektiğini, borçlunun hakkında yapılmış olan icra takibine ödeme yapmış olması halinde artık menfi tespit yoluna değil; borcun ödemesinden sonra ödenen meblağın iadesini sağlayacak olan istirdat davası açabileceğini, söz konusu iki davanın amacı aynı olmakta olup, haksız şekilde açılmış olan icra takibinin durdurulmasını veyahut ödenen paranın geri alınması için açılacak olan davalar olduğunu, hem konu kısmında hem de netice-i talep kısmında yapılan yanlışlık sebebi ile davanın usulen reddinin gerektiğini, kaldı ki, istirdat davasının açma şartı olan icra tehdidi altında ödeme de olmadığından dava şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının tedbir talep etmiş olmakla, öncelikle tedbir talebinin iik 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemeyeceğinden takibin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki, tedbir kararı verilmesi halinde ise ancak icraya ödenen paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilebilecek olup, söz konusu ödemenin de dosyadan reddiyatının yapıldığı gözönüne alındığında bu taleplerinin her halükarda reddinin gerektiğinin açık olduğunu, keşidecinin kendi imzasını ret emediği sürece ( imzaların bagımsızlığı ilkesi gereğince ) çekten dolayı borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açamayacağını, davacının takibe konu çekte keşideci olduğunu, dava dilekçesinde de açıkca söz konusu çekin kendilerinden çalındığının iddia edildiğini, davacı tarafların iddialarının bir kısmı çekin rızası hilafına elden çıktığı ve ödeme yasağı konulan çeke dayalı icra takibi yapılamayacağına ilişkin olsa da alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını, iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürelemeyecek iddialara dayalı iş bu şikayetin reddini talep ettiklerini, müvekkilin, iyiniyetli hamil oldugundan inkar tazminatı talebinin dayanağı olmadığını, takibe konu çekin müvekkili şirkete ticari ilişki gereği bir önceki cirantandan ciro ile geçtiğini, çekin ciro silsilesinden açıkça müvekkili şirketin yetkili son hamil olduğunun görüldüğünü, müvekkili şirket iyi niyetli ve yetkili hamil olduğunu, kötü niyet tazminatı taleplerinin bu sebeple reddinin gerektiğini, bu sebeplerden dolayı; davacının davasının usulden, esasına girilmeden reddini, her halükarda davacı imzasını inkar etmediği sürece lehdar veya ciranta imzasını sahteliği iddiasıyyla hamile karşı dava açma hakkı bulunmadığından, haksız ve mesnetsiz davasının reddini ve aynı zamanda davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı tarafından … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasında çeke dayalı olarak takip yapıldığı, çekin çalıntı olup olmadığı, davacılarla davalı arasında çekin verilmesine dair ticari iş bulunup bulunmadığı, davacıların takipten ötürü borçlu olup olmadıkları, takibe takibe ödenen bedellerin miktarı, faizin türü ve başlangıcının ne olduğu, kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosya aslı üzerinden celp edilmiştir.
… CBS’ye müzekkere yazılarak …/… Soruşturma sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; incelenen dosya kapsamı bilgi ve belgeler ile davacı yerinde ticari defterler ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde davacı ve davalı … arasında ticari ilişkiye dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, davacının beyanına göre davalıya herhangi bir ticari sosyal bir ilişki tanışıklıklarının olmadığını beyan ettiği, davacının çalındığını beyan ettiği 6 adet müşteki çekleri 4 keşidecinin ve 2 cirantanın müşterileri olduğunu ve aralarında ticari ilişki olduğunu beyan etmiş olup, tarafınca yapılan 2015 ve 2016 yasal ticari defterler ve dayanakları belgeler üzerindeki incelemelerde gerek 6 adet çek ve gerekse karşılıksız bulunan diğer 6 çekin keşidecesi ve cirantalarına ilişkin faturalar ve ödeme kayıtları tespit edilmiş olup, çalındığı beyan edilen çeklerin keşidecileri ve cirantalarıyla ile davacı …Ş arasında ticari ilişki bulunduğu kanaatinin hasıl olduğu, çalındığı beyan edilen 6 adet çek hakkında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ödeme yasağı kararı aldığı ve ilgili bankalara ödeme yasağının bildirildiği, çalınan çeklerden davacının ticari ilişkisi olduğu tespit edilen …Ltd. Şti’nin keşide ettiği 08.10.2016 keşide tarihli 12.000,00TL tutarlı çekin davacı tarafından icra dosyasına ödendiği incelenen dosya kapsamından anlaşılmış olup, inceleme esnasında tespit edilen belgelerden 4 adet … Ltd. Şti faturalarının inceleme dosyasına alındığı, nihai karar Mahkemeye ait olmak üzere, dosya kapsamı bilgi ve belgeler ile davacı ticari defterleri ve belgeleri üzerinde davacı yerinde yapılan incelemelerin sonucunda davacının çalındığını beyan ettiği çeklerin yasal ticari defterlerinde kayıt görmüş oldukları, çeklerin keşidecileri ve cirantaları ile aralarında ticari ilişkileri olduğunu, davalı … ile ise herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacılar keşideci …Ltd.şti ve lehdar … A.ş , davalının kambiyo senedine mahsus icra takibine konu ettiği çekin çalıntı olduğunu ve sahte cirolarla piyasaya sürüldüğü iddiası ile mahkememizde menfi tespit ve kısmen ödenen miktarın iadesine yönelik dava açmıştır.
Davalı taraf ise iyiniyetli ve yetkili hamil olduğunu, çekin bir önceki ciranta tarafından ciro edildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu çek; 08/10/2016 tarihli, 12.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı …Ltd.şti, lehdarı davacı …ş, sırası ile cirantaları davacı … Aş, dava dışı …, …, … İnş. Ltd Şti ve son olarak davalı … olan bir çektir.
Her ne kadar davacı vekili 01/10/2019 tarihli celsede çekteki ciroya yönelik imza itirazında bulunmuş ve mahkememizce şirket yetkilisinin imza örneklerinin alınması için mahkeme kaleminde hazır bulundurulması ve bilirkişi ücretini yatırması yönünde süre verilmesine rağmen yetkili hazır edilmemiştir. Davacı vekiline, 04/02/2020 tarihli celsede tekrar yetkiliyi hazır etmesi ve yetkilerine ait ıslak imzalı belgelerin isteneceği kurumları bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde imza incelemesi talebinden vazgeçmiş sayılacağı hususu ihtar edilmesine rağmen; davacı taraf imza örneği vermemiş, belgeleri bildirmemiş ve bilirkişi ücretini yatırmamıştır. Davacı tarafın 16/09/2020 tarihinde gönderdiği dilekçesinin ekinde imza sirküleri bulunmamaktadır. Bu bağlamda; davacı tarafın imza incelemesi delilden vazgeçmiş sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacı …ş’nin ticari defterlerinin incelenmesinde davacının diğer davacı keşideci ile ticari ilişkisinin olduğu, davaya konu çekin davacı defterlerinde yer aldığı, davacının davalı ile ticari ilişkisi olmadığı alınan bilirkişi raporu ile de sabittir.
Çek kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi için verilir. Kambiyo senedine bağlı borcun ödenebilmesi için, kambiyo senedinin aslının ibraz edilmesi ve ibraz eden hak sahibinin bir birini doğrulayan müteselsil cirolarla hak sahibi olduğunun anlaşılmasına bağlıdır. Çeke bağlı alacağı bulunan kişinin müracaatı halinde kambiyo borçlusu belirtilen şekilde hak sahipliğini belirledikten sonra ödeme yapması halinde borcundan kurtulur. Çeke ilişkin borcun ise muhatap bankada bulunan hesapta keşide tarihinde çek karşılığının bulundurulması ve muhatap bankanın çeki ibraz edenin gerçek hak sahibi olduğunu tespit ederek ödemesi halinde keşideci borcundan kurtulur. Somut olayda, davacı, çekin rızası dışında elinden çıktığını, çekteki cironun kendisine ait olmadığını, davalıya borçlu olmadığını iddia etmektedir, davalı ise çekin son hamilidir. Bu durumda, davalının iktisabının korunup korunmayacağının değerlendirilmesi gerekir.
Kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılır. Aynı şekilde TTK’da iyiniyetli çek hamilinin korunacağı düzenlenmiştir. Buna göre;çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur değildir. Somut olayda, bu çeki ibraz eden ve takibe konu eden davalının iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğuna ilişkin hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Bu bağlamda; davacı lehdarın cirodaki imzanın kendisine ait olmadığını ispatlayamadığı hususu da dikkate alındığında, davacının davasını kanıtlayamadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 276,13TL harçtan mahsubu ile artan 216,83TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACILARA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır