Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1215 E. 2020/679 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1215
KARAR NO:2020/679

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:21/12/2016
KARAR TARİHİ:19/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … …. Şti. ile 01.08.2014 tarihinde acentelik sözleşmesi yaptıklarını, diğer davalılar … ve …’nin de Garanti Sözleşmesi ile davalı acentenin doğacak bütün borçlarına garantör olduklarını, davalı acentenin acentelik sözleşmesinin …. Noterliğinin 24.02.2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile feshedildiğini, davalı acentenin 25.05.2016 tarihine göre 1.884,01 TL borcunun bulunduğunu, davalı acenteye bu borcunu ödemesi için …. Noterliğinin 03.06.2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine de işlemiş faizi ile birlikte toplam 2.117,07 TL’nin taraflarına ödenmesine karar verilmesi için dava açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … …. Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
Davalı … davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle yetkisizlik itirazında bulunmuş ve kendi adresinin bulunduğu … mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davanın esasına ilişkin olarak da dava konusu acentelik sözleşmesinin eki garanti sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 112’ye göre acentenin ödeme borcundan kaynaklı alacak davası ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 128’inci maddeye göre üçüncü kişinin fiilini üstlenme nedeniyle alacak davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, Acentelik Sözleşmesini, Garanti Sözleşmesini, ticari defterleri, …. Noterliğinin 24.02.2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, …. Noterliğinin 03.06.2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, ekstreleri ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı …, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, ticaret sicil kayıtlarını, davalı ve davacı şirket kayıtlarını, banka kayıtlarını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı … …. Şti. HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.
Davalı … HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 112’ye göre acentenin ödeme borcundan kaynaklı alacak davası ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 128’inci maddeye göre üçüncü kişinin fiilini üstlenme nedeniyle alacak davasıdır.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle yetkisizlik itirazında bulunmuş ve kendi adresinin bulunduğu … mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davacı … şirketi ile davalı … …. Şti. arasında yapılan acentelik sözleşmesinin 33’üncü maddesinde ve davacı … şirket ile davalı … arasında yapılan garanti sözleşmesinin 8’inci maddesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu yazılıdır. Davalı … tacir olmasa da imzaladığı garanti sözleşmesinin acente sözleşmesinden kaynaklı borçları taahhüt ediyor alması nedeniyle ticari bir sözleşme olduğunu biliyor olması ve bu sözleşmeden kaynaklı alacağın kendi imzaladığı garanti sözleşmesinden ayrı talep edilmemiş olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 17’ye göre yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava açıldığı tarihte davalılardan …’nin hükümlü olduğu daha sonra anlaşılmış olup, davalı …’nin bulunduğu cezaevine ve vasisine dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102/I’e göre; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” Taraflar arasında yapılan 01.08.2014 tarihli acentelik sözleşmesinin “Acentelik Konusu” başlıklı 1’inci maddesinde “Acente, kendisine verilecek vekâletnamede belirtilen esaslar ve yetkiler dahilinde yangın, nakliyat, kaza, mühendislik, sağlık ve tarım sigortaları (…) ile ilgili akdine aracılık etmek suretiyle … Sigortanın faaliyette bulunduğu ve bulunacağı diğer sigorta branşlarında sigorta istihsalciliği yapacaktır.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin bu hükmüne göre davacı ile davalı … …. Şti. arasında yapılmış olan sözleşme 6102 sayılı TTK m. 102/I’e göre acentelik sözleşmesidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 112’ye göre; “Acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya teslim etmekle yükümlü olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün doğduğu tarihten itibaren faiz ödemek ve gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.” Bu madde hükmüne göre acentenin sigorta şirketine yaptığı pirim tahsilatlarından ödeme yapma ve ödeme yapmaması durumunda da faiz ödeme borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacı … şirketinin ödenmemiş pirim alacağı varsa davalı acenteye karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Davacı … şirketinin davalı acenteden alacaklı bulunup bulunmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiş ve hazırlanan 02.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının @ defter kayıtlarında davaya konu alacak tutarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı acentenin ticari defterlerinin incelenmesi için … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ancak davalı acentenin adresinde bulunmaması nedeniyle inceleme yapılamamıştır.
Davalı acentenin adresinde bulunmaması ve davaya cevap ve delil dilekçesi de vermemesi nedeniyle şirketin kapanmış olma olasılığına karşı … Ticaret Sicilinden davalı acentenin ticaret sicil kayıtları getirtilmiştir. Kayıtlarda şirketin kapandığına ilişkin bir bilgi bulunmazken oda sicil durumunun askıda olduğu bildirilmiştir. Oda sicil durumunun askıda olmasının açıklanması için … Ticaret Siciline yazı yazılmış ve gelen yazı cevabında davalı acentenin oda aidatını ödememesi nedeniyle oda sicil durumunun askıda olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle davalı acente için şirketin ihyasını gerektirecek bir durum olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hazırlanan 02.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinde dava konusu alacak tespit edilememiştir. Bu maddeye uygun olarak tutulmuş olan davacı defterlerindeki kayıtlar davacı … şirketinin alacak iddiasını kanıtlamamaktadır. Davacı … şirketi tarafından da başka bir yazılı delil dosyaya sunulmamıştır. Davacı vekili 19.02.2020 tarihli duruşmada alacağın kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, defterlerin hangi sayfasında kayıtlı olduğunu mahkemeye sunacaklarını belirtmesi üzerine davacı vekiline bir hafta kesin süre verilmiş ancak hem bu bir haftalık kesin sürede, hem bir sonraki 09.03.2020 tarihli duruşmada hem pandemi nedeniyle duruşmaların ertelendiği sürede hem de pandemi nedeniyle duruşmaların erteleme süresinin bitip yeniden duruşmalara başlanıldıktan sonraki ilk duruşma olan 08.07.2020 tarihli duruşmada defter kayıtlarını sunmamıştır. Bu gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 128/I’e göre; “Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” Diğer iki davalı ile davacı sigortanın yaptığı “Garanti Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 2’inci maddesinde; “Garanti eden acentenin acentelik sözleşmesi uyarınca mükellef olduğu, her türlü borç ve yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle sigorta şirketinin doğmuş / doğacak tüm alacaklar ile bunların bilcümle ferilerinden sorumlu olduğunu, kabul edeceğini ve ödeyeceğini garanti eder.” düzenlemesi yapılmıştır. Davacı … şirketi ile davalılar … ve … arasında yapılan bu sözleşme 6098 sayılı TBK m. 128’e göre üçüncü kişinin fiilini başkasına karşı üstlenme, uygulamadaki adı ile garanti sözleşmesi niteliğindedir. Ancak bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için davacı sigortaya karşı üçüncü bir kişinin fiilinin yani davalı acente … …. Şti.’nin hukuken geçerli, doğmuş ya da doğacak bir borcunun bulunması gerekmektedir. Hazırlanan 02.02.2020 tarihli bilirkişi raporu ile davacı sigortanın davalı … …. Şti.’den alacağının bulunmadığı tespit edilmiş olup bu durumda davalılar … ve … yönünden de üstlendikleri bir fiil yani doğmuş ya da doğacak bir borç söz konusu değildir. Bu nedenlerle davalılar … ve … yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … dava konusu acentelik sözleşmesinin eki garanti sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek 6100 sayılı HMK m. 208’e göre imza inkârında bulunmuştur. 6100 sayılı HMK m. 211’e göre imza incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve davalı …’nun el yazısı ve imza örnekleri ile uygulamaya uygun imza örnekleri getirtilerek dava konusu garanti sözleşmesindeki imza ile karşılaştırma yapılmak üzere dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Hazırlanan 19.03.2019 tarihli raporda davaya konu sözleşmedeki imzanın davalı …’nun eli ürünü olmadığı yönünde ileri bir tespite gidilemediği tespit edilmiştir. İmza örnekleri bir kez de üç kişilik bilirkişi heyetine verilmiş ve hazırlanan 17.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda garanti sözleşmesindeki imzanın davalı …’nun eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı …’nun delil olarak sunduğu …. İcra Dairesinin … sayılı dosyası mahkememiz dosyasına getirtilerek incelenmiştir. Dosyanın alacaklısının davacı … şirketi, borçlularının davalılar … …. Şti., … ve …, alacak miktarı 2.194,38 TL ve takibin konusu da ödenmeyen prim borçları olduğu görülmüştür. Takibe davalılardan … …. Şti., … itiraz etmiş davalı … ise itiraz etmemiştir.
Davalı … davanın reddi ile birlikte % 20 oranında kötüniyet tazminatı talep etmişse de davacı … şirketinin mahkememizde itirazın iptali davası açmadığı, alacak davası açtığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davanın alacak davası olması ve itirazın iptali olmaması sebebiyle davalı …’nun kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 36,16-TL harçtan mahsubu ile eksik 18,24-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.117,04-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’YA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi.19/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır