Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1182 E. 2018/904 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1182 Esas
KARAR NO : 2018/904 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/12/2016
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/11/2018
Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkilinin 21/06/2016 tarihinde… Bankası’ndan aranarak kredi kartından 980,00 TL’lik işlem gerçekleştirildiğini, işlemin müvekkiline ait olup olmadığının sorulduğunu, işlemin kendisine ait olmadığının bildirildiğini, arayan kişinin müvekkilinin tüm bilgilerini teyit ederek kredi kartını iptal ettiğini, bu esnada müvekkilinin … Bankası’nın aradığını farkettiğini, telefondaki kişiye… Bankası’ndan arandığını belirttiği anda telefonun kapandığını, bankadan arayan kişinin müvekkiline telefonun kapatılmasını, dolandırıcılarla görüştüğünü söylediğini, EFT işlemi gerçekleştirildiğini ve derhal bankanın Yeşilköy şubesine gitmesi gerektiğini söylediğini, müvekkilinin şubeye gittiğini, hesbından 6.200,00 TL alındığını, 7.500,00 TL’nin …bank’ta bloke edildiğini söylediğini, müvekkilinin aynı gün Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na giderek şikayette bulunduğunu, müvekkilinin hesabındaki 13.700,00 TL’sinin EFT yolu ile davalı kişiye ait banka hesabına gönderildiğinin tespit edildiğini, davalı bankanın müvekkiline ait bilgilerin kişilerin eline geçmesinden ve dolandırıcılık suçuna engel olamamasından dolayı sorumlu olduğunu, 13.700,00 TL’nin 21/06/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Banka Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; davanın husumetten reddinin gerektiğini, davacının kredi kartını ve onay kodunu kendi rızası ile paylaştığını, müvekkilinin Uluslararası tüm güvenlik önlemlerini aldığı, olaydan sorumlu tutulamayacağını, dava konusu EFT işleminin kartın haksız kullanımı ile meydana geldiği iddiasının mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, kart bilgileri ve şiftre işlemlerinin kart hamili davacı sorumluluğunda olduğunu, öncelikle davanın müvekkili yönünden husumet nedeniyle reddini, müvekkilinin zarar konusu eylemlerde kusurunun olmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde;
Dava, davacının davalı Banka nezdinde bulunan hesabından izni ve rızası olmadan gerçekleştirilen EFT işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Görev dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulmak zorundadır. 27.11.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesine göre bu Kanun’un kapsamını “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” oluşturmakta olup, anılan Kanun’un, 3/1-k maddesinde tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış, 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiştir. Yine, aynı Kanun’un 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş, ayrıca 83/2. maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle görev hususunda ortaya çıkması muhtemel ihtilafların önüne geçilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas- … karar sayılı,… Esas-… karar sayılı ve… esas – …karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere; aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yapılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
Somut olayda, davacı tüketici olup, dava tarihi itibariyle bankacılık işleminden kaynaklı alacak isteminde yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereğince görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu, davalı Kübra Tefiye açısından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olsa da yukarı bahsedilen Yargıtay Kararları değerlendirildiğinde bu davalı yönünden tefrik kararı verilmemiş ve tüm davalılar bakımından Tüketici Mahkemesine yönelik görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davalı Kübra Tefiye’nin yüzüne karşı davacı ve diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim