Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1111 E. 2020/460 K. 14.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1111
KARAR NO : 2020/460

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/11/2016
KARAR TARİHİ : 14/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’ye değişik tarihlerde yaş meyve ve sebze satıklarını, düzenlenen fatura bedellerinin bir kısmının ödendiğini davalının geriye 8.054,32 TL borcunun kaldığını, davalının borcunu ödememesi üzerine … 37. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde kendi ticari defterlerinde yaptıkları inceleme sonucunda davacıya borçlarının bulunmadığını tespit ettiklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, … 37. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, tarafların ticari defterlerini, faturaları, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, … 37. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, tarafların ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre dava konusu yaş meyve ve sebzeyi satın alan davalının malların kendisine teslimi ile birlikte bedel ödeme borcunu yerine getirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve alacak borç durumunun tespiti için her iki tarafında ticari defterlerini mahkememize sunmaları istenilmiş ve 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Davacı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmuş davalı taraf ise usulüne uygun şekilde ticari defterlerini mahkememize sunması istenildiği halde sunmamıştır.
Hazırlanan 02.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerine göre davacının davalı taraftan 8.054,32 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.
Hazırlanan 02.01.2019 tarihli bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve rapora karşı itirazlarını sunmaları için 6100 sayılı HMK m. 281’e göre iki hafta kesin süre verilmiştir. Rapora itiraz süresi bitmeden 14.01.2019 tarihinde davalı vekili verdiği dilekçe ile davalı şirketin … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından iflasına karar verildiğini mahkememize bildirmiştir.
Davalı şirketin iflas dosyasının yer aldığı … 3. İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasına yazı yazılarak iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği, iflas idare memurlarının isim ve adresleri ve ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı konularında bilgi istenilmiştir.
Mahkememize 16.01.2019 tarihli … 3. İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasından gelen cevap yazısında iflas kararının kesinleşmediği ve tasfiyenin basit tasfiye olarak yapılacak olması nedeniyle ikinci alacaklılar toplantısının yapılmayacağı bildirilmiştir.
Mahkememizin 18.06.2019 tarihli duruşmasında davacı tarafa iflas masasına kayıt kabul başvurusu yapmak ve başvuruya ilişkin belgeleri mahkememize sunmak üzere bir ay süre verilmiştir. Ancak bu süre içinde mahkememize bu konuda bildirimde bulunulmamıştır. 26.11.2019 tarihli duruşmada da bir önceki duruşmada alınan ara karar doğrultusunda davacı tarafın iflas masasına kayıt kabul başvurusunda bulunup bulunmadığının bildirilmesi istenilmiştir. Bu ara karar da davacı tarafından yerine getirilmemiştir. 26.02.2020 tarihli duruşmada “Mahkememize 18.06.2019 tarihli ara karar uyarınca davacı tarafa iflas masasına kayıt kabul başvurusu yapmak ve başvuraya ilişkin bilgi ve belgelerin Mahkememize bildirmek üzere bir aylık süre verildiği, mahkememizin 26.11.2019 tarihli duruşmasında da ara kararın tekrar edildiği ancak davacı vekilinin ara kararın gereğini yerine getirmediği anlaşılmakla, davacı vekiline iflas masasına kayıt kabul başvurusu yapmak ve başvuraya ilişkin bilgi ve belgeleri Mahkememize bildirmek üzere bir hafta kesin süre verilmesine” şeklinde ara karar oluşturulmuş ve davacı tarafa son kez kayıt kabul başvurusunda bulunmak ve bu konuda mahkememize bilgi vermek üzere kesin süre verilmiştir. … 3. İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasından gelen 21.05.2020 tarihli ikinci cevap yazısında iflas kararının 05.03.2019 tarihinde kesinleştiği bildirilmiştir. 15.04.2020 tarihli duruşmada Covid – 19 salgını nedeniyle 31.03.2020 tarihli ara kararla 01.07.2020 tarihine ertelenmiş ve ertelemeye ilişkin ara karar taraflara tebliğ edilmiştir. Davacı taraf gerek kendisine verilen bir haftalık kesin süre içinde ve daha sonra duruşmanın ertelendiği 01.07.2020 tarihli duruşmaya kadar iflas masasına kayıt kabul başvurusunda bulunduğuna ilişkin bilgi ve belgeleri mahkememize sunmamıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi davalının iflas etmesi durumunda yapılacak usul işlemlerine ilişkin olarak; “Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3. HD 2017 / 7164 Esas; 2019 / 3248 Karar; 10.04.2019 Tarih) tespitinde bulunmuştur. Yargıtay’ın bu tespiti doğrultusunda davacının iflas masasına kayıt kabul başvurusunda bulunup bulunmadığı ve ayrı bir kayıt kabul davası açıp açmadığı iflas masasından sorulmuştur. İflas masasından gelen 22.06.2020 tarihli yazı cevabında davacının iflas masasına kayıt kabul başvurusunda bulunmadığı ve kayıt kabul davası da açmadığı bildirilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 235/II’de düzenlenmiş olan sıra cetveline itiraz ya da diğer adıyla kayıt kabul davasının ön koşulu, alacaklının alacağını iflas masasına yazdırmak için iflas masasına başvuruda bulunmuş ve talebinin reddedilmiş ya da alacağının yanlış miktarda, yanlış sırada kabul edilmiş olmasıdır. Bu başvuru yapılıp başvuru sonucunun olumsuz sonuçlanması beklenilmeden kayıt kabul davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı alacaklının öncelikle iflas masasına başvuruda bulunması dava koşuludur. Davacını iflas etmiş davalıya karşı mahkememizdeki davasına devam edebilmesi için bu dava koşulunu yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Bu gerekçelerle 6100 sayılı HMK m. 114/II ve 115’e göre ve 2004 sayılı İİK m. 235/II’ye göre davanın dava şartı yokluğundan reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı vekilinin kendisine verilen kesin süre içerisinde iflas masasına kayıt kabul başvurusunda bulunmadığı anlaşıldığından, davanın HMK 115’e göre dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 54,40 maktu harcın peşin alınan 97,28-TL harçtan mahsubu ile artan 42,88-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır