Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1068 E. 2018/502 K. 11.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/86
KARAR NO : 2018/630
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2015
KARAR TARİHİ : 29/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yukarıda adresi belirtilhen işyerinde tavukçuluk yapmakta olduğunu, müvekkili şirket ile …Şti’yi bir kül halinde aktif ve pasifleriyle devraldığını, müvekkili şirket ve müvekkili şirketin devraldıı … Şti. İle davalı şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca şirkete ait … ve … tesisat numarası ile davalı müvekkili şirkete 2012 yılı Ocak ile 2014 yılı Aralık ayları arasında elektirik dağıtım hizmetini sunduklarını, müvekkili şirketin davalı tarafından kendisine gönderilen elektirik faturalarının tamamının ödendiğini, ancak her ay düzenli olarak ödediği bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, bu faturalarda bir hizmet bedeli karşılğı olmadığı açıkça belli olan kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi davalı elekterik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksizliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüüketimlerinin bedeli karşılığı müvekkiline bir bedel yansıtılmadığını, üstelik kayıp ve kaçak oranlarının bölgeler arasında oransal olarak da farlılık oluşturduğunu, bu nedenle elektirik faturalarına yansıtılan oranlarda bile bir tutarsızlık görülebileceği gibi bir başkasının işlemiş olduğu suç diğer taraftan dürüst tüketiciye yansıtılmakta, müvekkiline de bu sebepbe binaen kusur izafe edilmekte olduğunu, davalı şirketi ve diğer elektirik dağıtım şirketlerinin bu zamana kadar tüketiciden alınan kayıp kaçak bedelinin hukuki dayanağının 4628 sayılı Elektirik piyasası kanunun 4.maddesi ve bu maddeye dayanılarak Enerji Piyasası düzenleme Kurumu’nun 11.08.2002 gün ve ve 24843sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “parekende Satış Hizmet Geliri ile Parekende Enerji Satış Fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğ olarak gösterildiğini, madde metninden de açıkça anlaşılaıcağı üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma yetkisi ve görevinin verilmediğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun da bu maddeye dayanak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı resmi Gazete yayımlanan “perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının düzenlenmesi hakkında Tebliğ’i yayınlanmış ve davalı şirket ile lisans sahibi elektirik dağıtım şirketleri hukuka ve kanuna aykırı olan bu tebliğe dayanarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettiklerini, ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanğı olan 4628 sayılı Elektirik Piyasası Kanunun 4.maddesinde Elektirik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediğini, Elektirik Enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiymle kullanılan elektirik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devlti ve adelet düşünceleri ile bağdaşmadığını, davalı elektirik dağıtım şirketinin müvekkili şirketten haksız tahsil ettiği kayıp kaçak bedelinin davalıdan talep etme zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hukuka aykırı olarak müvkkili şirkettten tahsil edilen 37.313,37 TL’nin müvekkilin ödemiş olduğu ve hakketiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile yarılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin karşı taraf dilekçesinde iddia ettiği gibi elektirik iletim ve dağıtım ile iştigal eden elektirik dağıtım ve perakende satış şirketi olmayıp elektiğin dağıtımı e iletimi ile ilgili mevzuattan kaynaklanan herhangi bir sorumluluğunun bulhunmadığını, parekende satış da yapmadığını, müvekkili şiketin elektirik satım lisansına sahip bir toptan satış şirketi olduğunu, elektirik alır ve elektirik sattığını, davacının müvekkili şirketi bu şekilde tanımlamaının bile husumetin ne denli yanlış adrese yönetlimşi olduğunun en net ispatı olduğunu, müvekkili şirketin merkezinin İstanbul ilinde bulunduğunu, bununla birlikte taraflar arasında akdedilen 2012 tarihli sözleşeme de yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olarak belirlendiğini, bu nedenle yetki itirazlarının bulunduğunu, Türkiye Elektirik Piyasının belirli kuralları çerçevesinde işleidği ve bu ilgili mevzuat çerçevesinde de bazı devlhet kurumlaına piyasa yönetimi konusunda yetkilendirme yapıldığı herkezin malümü olduğunu, Türkiye Elektirik Piyasasını düzenleyen devlet kurumu enerji piyasası düzenleme kurumu olup söz konusu kurumun yetki ve görevlerinin 4628 sayılı kanun ilme düzenlenmiş olduğunu, söz konusu kanun uyarınca EPDK’nın yetkileri ve görevleri md. 4te belirlediğini, davacı tarafın dava dilekçesinde 2012 yılından günümüze bedellein iadesini talep etmekte oldğunu, iş bu talebin dayanağının ne olduğu ve dava dilekçesinde tam olarak anlaşılamadığını, buna karşın müvekkili şirket açısından herhangi bir hak kaybının olmaması açısından zamanaşımı itirazının bulunmadığını, taıcir sıfatına haiz davacı tarafın, sanki söz konusu bedellerin müvekkili şirket uhdesinde kalıyormuş gibi düşünerek hiçbir şekilde müvekkili şirket uhdesinde kalmayan kaçak bedellerinin iadesini huzurdaki dava ile mahkemeden talep ettiğini, ancak ekte sunmuş oldukları belgelerden de görüleceği ggibi husumetin dağıtım şirketi olan …A.Ş. ye yöneltilmesi gerektiğini, iş bu nedenle huzurdaki davanın dağıtım şirketleri olan … A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerdendolayı açılan davanın dayanaktan yoksun olduğunun görüldüğünü, davacı idaresine uygun ve bilinçli sözleşemler yapıldığını, davalının sözleşmelere ve mevzuata uygun olarak ve mevzuatın kendisini yükümlü kıldığı üzere kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil ederek dağıtım şirketine ödediğini, davacının bu bedelleri ilgili faturalara itiaz etmeden ödediğini, bu kapsamda öncelikle taraflaına bu davada husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşqme kapsamında husumet yöneltilebileceğine kanaat getirildiği takdirde dahi yapılan igşlemin sözleşmeye ve kanuna uygun olduğundarn davanın reddi gerektiği gibi davacının faturalara süresinde itiraz etmemesi nedeniyle de talep hakkının bulunmadığını, davanın öncelikle yetki ve husumet yönünden reddini, yetki, görev ve husumet itirazların yerinde görülmemesi halinde davanın esas yönünden reddini, elektirik piyasası kanunu ile kanunarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının bekletici sorun yapılmasını, davanın ilgili dağıtım şirketi… A.Ş.’ye ihbar edilmesini, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununa 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış ve geçmişten gelen alınmaması gerektiği halde haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7 – 2454 ve 2014/679 Karar sayılı 21/05/2014 tarihli kararında ” kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını, kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi, şeffaflık hukuk devletinin ayrılmaz parçası olduğu , gerekçeleri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna karşın lisans sahibi şirketlerin kayıp kaçak bedeli talebi zorunluluğu olduğu yönünde Yargıtay dairelerinin farklı kararları da mevcuttur.
Kayıp kaçak bedellerinin haksızlığına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararının 6719 sayılı kanun yürürlüğü öncesi verildiği ayrıca 6719 Sayılı kanunla yeni bir düzenleme yapılmadığı önceki uygulamanın gerekçeli ayrıntılı olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yapılan elektrik satım sözleşmesi uyarınca davacının talep ettiği giderlerin faturalarda yer aldığı anlaşılmaktadır. Taraflar tacirdir. Davacı şirket uzunca bir süre kendilerine gönderilen elektrik bedellerini hiçbir itiraz olmadan ya da ihtirazi kayıt koymadan ödemiştir. Davacının basiretli bir tacir gibi sözleşme ile bağıtlanma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararından sonra 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikle elektrik iadesinin faturalara yansıttığı giderlerin oranlarının EPDK tarafından belirleneceği ve düzenleme yapılacağı belirtilmiştir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunda yapılan değişiklikler kapsamında 6446 sayılı Kanunun 3 md’nin 1.fıkrasında eklenen bendde ” Teknik ve teknik olmayan kayıp ” dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ” ifade edeceği hükme bağlanmış yine aynı kanunun 17.md’nin 4.fıkrasında ” (4) ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verilmiş, 17 md’ye eklenen 10.fıkrada da ” Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır ” düzenlemesine yer verilmiş, 6719 sayılı kanunla eklenen geçici 20.madde de ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.mad. Hükümleri uygulanır ” hükmü getirilmiştir.
Somut davada, Anayasa Mahkemesi’nin … E -… K ve 28/12/2017 tarihli kararı ile 6719 sayılı yasanın 17/10 mad.iptal edilmiş diğer maddelerine ilişkin yapılan başvurular red edilmiştir. Mahkemelerin yetkisini sınırlayan hükmün iptal edilmesine rağmen 6719 sayılı yasanın 17/4 mad.gereği ” Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar ” hükmünü ihtiva edip iptal edilmediğinden somut davada 67/9 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, işbu davada davanın açıldığı tarih itibariyle mevzuata ve içtihat durumuna göre davacı dava açmakta hakkı olup davaya konu bedelleri tahsil eden davalı taraf dava açılmasına sebebiyet vermiştir.Buna göre davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcından peşin alınan 634,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 598,22 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 2,180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.282,92 TL’nin ( 27,70 TL BVH, 4,10 TL VH, 634,12 TL Peşin Harç, 239,75 TL tebliğler, 377,25 TL diğer,) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
Dair, tarafların yoklunğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim