Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1049 E. 2020/645 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1049
KARAR NO:2020/645

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:31/10/2016
KARAR TARİHİ:14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili davalı şirket ile 06.05.2015 tarihinde mühendislik sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmenin 9’uncu maddesine göre 06.05.2015 düzenleme tarihli ve 06.11.2015 vade tarihli 17.500,00 TL tutarlı teminat senedi verdiklerini, sözleşmeye göre edimlerini yerine getirdikleri halde teminat senedinin iade edilmediğini, bu teminat senedi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve senedin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. vekili süresi içinde davaya cevap dilekçesi vermeyerek dava konusu maddi vakıaları 6100 sayılı HMK m. 128’e göre inkâr etmiş sayılmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlık için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davası ve bononun iadesi davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, sözleşme örneğini, senet örneğini, fatura örneklerini, davalıya yapılan ödeme kayıtlarını, kendi ticari kayıtlarını, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf davaya süresi içinde cevap ve delil dilekçesi sunmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlık için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davası ve bononun iadesi davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470’ye göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında yapılan 06.05.2015 tarihli sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3’üncü maddesinde “İşveren tarafından genel yerleşim projeleri verilmiş olan lineer klinker stokholünün mühendislik hesaplamalarının yapılarak betonarme ve çelik imalat ve montaj projelerinin hazırlanması ve çelik betonarme projelerin proje müellifliğinin yapılması konularını kapsamaktadır.” düzenlemesi getirilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşme eser sözleşmesi niteliğinde olup 6098 sayılı TBK m. 470 ve devamı maddeleri hükümlerine bağlıdır.
Davanın ticari dava olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 222/I’e göre tarafların tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için mahkememize sunulması istenilmiş, ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Tarafların defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 15.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda tarafların defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı bu yönüyle 6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre delil hükmünde olduğu anlaşılmıştır. Raporda davacı tarafın defterlerine göre davacının davalı tarafa borçlarını ödemiş olduğu, davalı şirket kayıtlarına göre de taraflar arasında borç alacak bakiyesinin kalmadığı tespit edilmiştir.
Davalı taraf, bilirkişi raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesinde taraflar arasında yapılan sözleşmenin 9’uncu maddesine göre teminatın iadesi koşullarının yerine getirilmediğini, teminatın iadesi için önce projelerin tesliminin yapılması daha sonra kabul raporunun işverenin kontrolünden geçmesi ardından da kesin kabulün yapılması gerektiğini bu aşamalardan sonra davacının yaptığı işlerde eksiklik bulunmadığının tespit edilmesi durumunda teminatın iadesinin gerçekleşeceğini, dava tarihine göre kesin kabulün yapılmadığını bu nedenle de teminatın iadesinin yapılmadığını belirtmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin konusu davalı tarafından genel yerleşim projeleri verilmiş yerin mühendislik hesaplamalarının yapılarak betonarme ve çelik imalat ve montaj projelerinin hazırlanması bunlara ilişkin projelerin müellifliğinin yapılmasını oluşturmaktadır. Sözleşme konusu itibarıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesi kapsamına girmektedir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 9’uncu maddesinde ödenecek ücret açıkça belirlenmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Hizmetlerin Bedeli” başlıklı 9’uncu maddesinde “Proje ve mühendislik sözleşmesinin 4’üncü maddesinde belirtilen işler için toplam proje bedeli 35.000,00 TL + KDV’dir. Sözleşme imzasına müteakip işverene orijinal sözleşme kopyası ulaştıktan sonra sözleşmenin % 20’si avans olarak 10’uncu günde yapılacaktır. Sözleşme bedelinden kalan % 80’lik ödeme projelerin teslimi parça parça yapıldıktan sonra işverenin kontrolü sonrası düzenleyeceği kabul raporunun sonucu olumlu olması durumunda faturanın ilgili muhasebeye intikalinden itibaren her ay % 50 avans miktarı kesilerek brüt 15 gün sonra yapılacaktır. (…) Tasarımcı bütün masraflarını kendisi ödemek kaydıyla işverene teminat senedi sunmak zorundadır. Tasarımcı sözleşme bedelinin % 50’si kadar (17.500,00 TL) kadarlık kısım için süresi altı aylık teminat senedi vermek zorundadır.” düzenlemesi getirilerek davacıya ödenecek ücret aşamalı olarak ve geciktirici koşula bağlı olarak belirlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 477’ye göre; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” Öyleyse iş sahibinin hem kanuni hem de sözleşmesel yükümlülüğü eseri zamanında gözden geçirip kabulünü makul süre içinde yapmak ve bu durumu yükleniciye bildirmektir.
Hazırlanan bilirkişi raporuna göre 31.10.2016 tarihi itibariyle taraflar arasında alacak borç ilişkisi kalmamıştır. Davacı sözleşme gereği yüklendiği edimini yerine getirmiş ve projeleri davalı tarafa teslim etmiştir. Projelerin davalı tarafından teslim alındığı da davalının kabulündedir. Sözleşmede kesin kabulün ne zaman yapılacağı belirtilmemiştir. Bu andan itibaren davalı makul süre içinde yapılan işi incelemek ve kesin kabulü gerçekleştirmekle yükümlüdür. Eğer iş sahibi bu yükümlülüğünü yerine getirmiyorsa 6098 sayılı TBK m. 477/II de ki; “İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.” hükmü uyarınca eseri hukuken kabul etmiş sayılacaktır.
Davalı taraf bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, sözleşme konusu projenin asıl sahibi olan … ile imzaladıkları 25.06.2014 tarihli sözleşme gereğince teminat mektubu verdiklerini, bu teminat mektubunun da davacı ile aralarında yapılan iş için geçerli olduğunu, … tarafından sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra teminat mektubunun kendilerine iade edileceğini davacı ile aralarındaki teminat iadesinin de buna bağlı olduğunu ileri sürmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9’uncu maddesine göre “İşverenin kontrolü sonrası, düzenleyeceği kabul raporunun sonucu olumlu olması durumunda” ifadesi yazılı olup bu maddeye göre davalının hazırlayacağı kabul raporunun asıl işveren olan …’ya sunulacağı ve oradan da onay alınmasının bekleneceği sonucu çıkmaktadır. Bu nedenle dava dışı …’ya yazı yazılarak davacının hazırladığı projenin kabul raporunun davalı tarafından gönderilip gönderilmediği, gönderildiyse kabul raporunun sonucunun ne olduğu sorulmuştur.
Dava dışı … A.Ş.’den gelen 03.02.2020 tarihli yazı cevabında davacı şirketin hazırlamış olduğu projelerin davalı şirket tarafından kabul raporunun gönderilmediği, bu konuda kendilerinin bilgisinin bulunmadığı bildirilmiştir. Dolayısıyla davalı şirket sözleşmeye aykırı şekilde davacı şirketin hazırladığı mühendislik projelerinin kabul raporunu mahkememizdeki davanın görüldüğü tarihe kadar asıl işveren olan dava dışı … A.Ş.’ye göndermeyerek taraflar arasındaki sözleşmenin 9’uncu maddesine aykırı davranmış ve davalının sözleşmenin bu maddesine aykırı davranışı sonucu kesin kabul gerçekleşmemiştir. Davalı kendi kusurlu hareketi sonucunda kesin kabulün gerçekleşmesini engellemiş ve buna dayanarak da davalının teminat bonosunun iadesini gerçekleştirmemiştir. Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının 06/05/2015 tarihli mühendislik sözleşmesi ve bu sözleşmenin 9. Maddesine göre davalıya verilen 06/05/2015 düzenleme tarihli, 06/11/2015 vade tarihli, 17.500,00-TL bedelli bonoya borçlu olmadığının tespitine,
3-06/05/2015 tarihli mühendislik sözleşmesi ve bu sözleşmenin 9. Maddesine göre davalıya verilen 06/05/2015 düzenleme tarihli, 06/11/2015 vade tarihli, 17.500,00-TL bedelli bononun davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.195,42-TL nispi karar harcından peşin alınan 298,86-TL harcın mahsubu ile bakiye 896,56-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.949,66-TL’nin ( 29,20-TL BVH, 4,30-TL VH, 298,86-TL Peşin Harç, 317,30-TL Tebliğ ve Posta, 1.300,00-TL BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır