Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1041 E. 2018/234 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2016/1041
KARAR NO : 2018/234
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/10/2016
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtizarın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki neticesinde fatura ve cari hesap alacağının doğmuş olup mevcut borca ilişkin herhangi bîr ödemenin yapılmadığını, söz konusu alacağın tahsili amacıyla 16.08.2016 tarihinde İstanbul …icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine icra takibi yoluna başvurulduğunu,dosya borçlusu davalı tarafa ödeme emri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen borçlunun icra dosyasına herhangi ödemede bulunmadığı gibi mesnetsiz ve hukuka aykırı iddialarla da takibi geciktirmek amacıyla icra dosyasındaki borca, faize ve tüm ferilerine kötü niyetle itirazda bulunduğunu, bu haksız itiraz neticesinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün takibin durdurulmasına karar verdiğini,davalı borçlu şirketin müvekkiline borcu bulunmadığına dair iddiasının tamamen hukuki dayanaklan yoksun ve soyut bir iddia olduğunu, nitekim karşı tarafın itirazına hiçbir dayanak göstermemiş olup iddiasını destekler herhangi bir delil de sunamadığmı, kaldı ki mevcut alacaklarının varlığı ve huzurda bulunan dava bakımından haklılıklarının ispatı için borcun dayanağı olan bedellerin tümünün cari hesap ekstresi ve faturalar ile sabit olup işbu dilekçe eki ile de Sayın Mahkemenizin bilgi ve incelemesine sunduklarını,dolayısıyla borç söz konusu iken davalı tarafın müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığı yönündeki tahsile engel amaçlı itirazının usul ve yasaya aykırı olup iptalinin gerektiğini, nitekim sayın mahkemece taraf defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile de huzurdaki davada haklılıklarının sübut bulacağını tüm bu nedenlerle; davalarının kabulüne, İstanbul …icra Müdürlüğümün… E. sayılı dosyasındaki takibin devamına, davalı borçlunun %20 İcra inkar tazminatına, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesîne karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
2.Davalı vekili cevap dilekçesinde, özetle; müvekkili şirketin 28.11.2012 yılında İstanbul’da kuruluş işlemlerini tamamlayarak, internet ortamında (e-ticarer) ev dekorasyonu ürünlerinin alım-satım ve pazarlama alanlarında iştigal ettiğini, bugüne kadar devam ticari faaliyetleri ile sektörde ve piyasada iyi tanınan, saygın ve itibarlı bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin tüm ticari faaliyetlerini, yasal mevzuat hükümlerine, ticari hayatın gereklerine, sektörün ilke ve etik kurallarına itina ile riayet etmek suretiyle icra ettiğini, ticari hayatı boyunca tüm idam ve yükümlülüklerini süresinde ve eksiksiz ifa ettiğini, bu nedenle davacı şirketin dava dilekçesinde müvekkili şirket aleyhindeki tüm beyan ve iddiaların haksız, mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirket İle davacı şirketin bir araya gelerek birlikte bir “ortaklık ilişkisi” kurma yönünde anlaşmaya vardıklarını ve bu anlaşma neticesinde müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ortaklık ilişkisinin kurulduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete dava konusu veya başkaca herhangi bir borcunun doğmadığını, aksine davacı şirketin müvekkili şirkete karşı yerine getirilmemiş edimlerinin, doğmuş ve süresinde ifa edilmemiş borç ve taahhütlerinin mevcut olduğunu, nitekim müvekkili şirket ile davacı şirket arasında kurulan İşbu ortaklık anlaşması ve ilişkisi uyarınca; davacı şirketin müvekkili şirkete 1.000.000 USD tutarında ayni ve nakdi yatırım yapması hususunda tarafların mutabakat sağladığını ve davacı şirket tarafından bu hususun kabul ve taahhüt edildiğini, ancak davacı şirketin, ortaklık anlaşması uyarınca; “müvekkil şirkete J.000.000-USD tutarında yatırım yapma” şeklindeki edim ve taahhüdünü bu tarihe kadar hiçbir neden ve gerekçe sunmaksızın yerine getirmediğini, davacı şirketin ilgi ortaklık anlaşması uyarınca müvekkili şirkete karşı yükümlendiği edim ve taahhütlerini ifa etmediğinden, müvekkili şirketin mağdur olduğunu ve zarara uğradığını, nitekim müvekkili şirketin davacı şirket ile yaptığı ortaklık sözleşmesi ile davacı şirkete duyduğu güven kapsamında ticari faaliyetlerinin planı, geleceği, kapsamı ve kapasitesini, yeniden düzenlendiğini ve biçimlendirdiğini, ancak davacı şirketin ortaklık sözleşmesini haksız ve hukuka aykırı olarak ihlal ettiğinden müvekkili şirketin tüm ticari faaliyetlerinin bu dunumdan etkilendiğini, müvekkili şirketin ciddî boyutlarda mağdur olduğunu ve zarar gördüğünü, müvekkili şirketin uğradığı zarar ve mağduriyetin hali hazırda devam ettiğini. Yukarıda beyan ettikleri tüm hususların davacı şirket île müvekkili şirket arasında gerçekleşen yazışmaların ve ortaklık ilişkisinin gerek davacı şirketin yatırımlardan ve ortaklık ilişkilerinden sorumlu İş Geliştirme Direktörü …’ın mahkeme huzurunda vereceği beyanın gerekse müvekkili şirket kayıtları ve müvekkili şirket yetkili ve çalışmalarının tanık sıfatıyla vereceği beyanlar İle açıkça sabit olacağını, Sektörden sözü edinilen duyumlar kapsamında “davacı şirketin, sektör İçinde ekonomik gücünü ve adını kullanarak bazı firmalarla benzer ticari faaliyetler adı altında ilişki kurduğu ve nihayetinde ilişki kurduğu firmalarda benzer mağduriyetler yarattığı” nın müvekkili şirketçe İstihbar edildiğini, bu hususun duyum kapsamında olup, bu hususların kesin ve doğru bilgi niteliğine kavuşturulduğu takdirde ayrıca yazılı beyanda bulunulacağını, yasal mevzuatın ilgili hükümleri uyarınca davacının huzurdaki dava ve ilgi icra takibine konu ettiği alacağını kesin ve yazılı belgelerle ve açıkça ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete ödenmemiş herhangi bir nam altında herhangi bir borcunun mevcut olmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete ortaklık anlaşması kapsamında İfa edilmemiş edim ve borçlarının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi ile huzurdaki davada dinletecekleri tanık beyanları ile bu hususların açıkça ortaya çıkacağını, davacı şirketin ortaklık anlaşması kapsamında müvekkili şirkete karşı yükümledİği edim ve taahhütlerini hiçbir gerekçe ve neden ileri sürmeksizin yerine getirmediği, buna karşın tamamen haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetle müvekkili şirket aleyhine dava konusu icra takibini başlattığını ve nihayetinde huzurdaki davayı ikame ettiğini, bu nedenle takip konusu alacağın davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklet¡1 meşine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
3.Davacı vekili 08/02/2017 tarihli replik dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalı ile ticari ilişkisinden kaynaklanan cari hesap alacağı bulunduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle; müvekkil tarafından davalıya bir takım ürünlerin satıldığını ve fatura edildiğini, söz konusu irsaliyeli faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğni, davalı şirketçe faturalara karşı herhangi bir itiraz da ileri sürülmediğinden fatura içeriği kabul edilmiş olduğunu, usul ve yasaya uygun olarak, müvekkil şirketçe cari hesap alacağı talep edildiğini, 16/08/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı brçlu aleyhine icra takibi yoluna başvurulduğunu, davalının icra dosyasına itirazı neticesinde huzurdaki davanın ikame olduğunu, davalının cevap dilekçesindne her ne kadar müvekkil şirkete borcunun olmadığını iddia etmekteyse de usulüne uygun olarak tutulan müvekkil ticari defterlerinde, bilirkişi marifeti ile yapılacak inceleme neticesinde alacaklarının ispatlanacağını, tüm bunların yanında müvekkil şirketçe davalı şirket adına düzenlenen ve davalı şirkete tebliğ edilen fatura suretlerinin de dosyaya sunulduğunu, davalı şirketten 19.696,45TL alacakları olduğunu, davalının tanık dinletme taleplerine muvafakatleri bulunmadığını, ayrıca davalının tanık dinletmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davalı yanın dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığını, müvekkil şirket yöneticilerinin konu ile alakalı yemini eda etmeye hazır olduğunu, alacaklarının likit olup %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, ayrıca alacağın likit olup, davalının haksız itirazı nedeniyle alacağın tahsili geciktiğinden, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine kara rverilmesini talep etmiştir.
4.Davalı vekili 15/02/2017 tarihli düplik dilekçesinde özetle; davacının cevap dilekçelerine karşı sunduğu replik dilekçesindeki tüm beyan ve iddialarının soyut, afaki, mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, davacının dava dilekçesi ve cevap dilekçesideki beyan ve iddialırını ispat edemediğinie, bu hususta maddi ve somut hiç bir delil sunamadığını, yasal mevzuat ilgi hükümleri uyarınca davacının huzurdaki dava ve ilgili icra takibine konu ettiği alacağını kesin ve yazılı belgelerle ve açıkça ispat etmesi gerektiğini, ancak davacının huzurdaki davaya konu iddia ve alacağını hiçbir şekilde ispat edemediğini, müvekkil şirketin davacı şirkete dava konusu veya başkaca herhangi bir borcunun mevcut olmadığını, aksine davacı şirketin müvekkil şirkete karşı yerine getirilmemiş edimleri, doğmuş ve süresinde ifa edilmemiş borç ve taahhütlerinin mevcut olduğunu, nitekim davaya cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak izal edildiği üzere, davacı müvekkil şirket ile davacı şirket arasında kurulan ortaklık anlaşması ve ilişkisi kapsamındaki edim ve taahhüdünü bu tarihe kadar hiç bir neden ve gerekçe sunmaksızın yerine getirmediğini, müvekkil şirketin defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi ile huzurdaki davada dinletilecek tanık beyanları ve taraf şirket yetkililerinin isticvap edilmesi ile bu hususların açıkça ortaya konulacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
5.Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi raporundan özetle; davacı ve davalı tarafından ibraz edilen ticari defterler ve tüm dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan incelemelerde; davacı ve davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında yaptırılmış olduğu, davacı tarafından davalı adına tanzim edilmiş tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalara karşılık davalı tarafından davacı adına tanzim edilmiş iade faturalarının da davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu hareketler neticesinde 31,12.2015 tarihi itibari ile davacının davalıdan 19.696,45 TL alacaklı olduğu, bu bakiyenin takip tarihi 16.08.2016 tarihi itibarı ile de devam ettiği ve davacının davalıdan 19,696,45 TL alacaklı olduğu hususları bildirilmiştir.
6.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ile davacı arasında cari hesap ilişkisi olduğu, davalıya satılan irsaliye, fatura düzenlenen ticari defterlere kayıtlı olan icra takibi konusu alacağının tahsinini isterken, davalı davacıyla cari hesap, ürün alım satım şeklinde ticari ilişki olmadığı, ortaklık ilişkisi olup, davacının ortaklık borcu yükümlülüğünü yerine getirdiğini idda etmektedir.
Mahkememizce halli gereken mesele, taraflar arasındaka ürün satışından kaynaklı cari hesap ve faturadan kaynaklı cari hesap ve faturadan kaynaklı alacak-borç ilişkisi mi olduğu, yoksa davalının iddia ettiği gibi, bir ortaklıktan kaynaklı davacının yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığıdir.
Dosyadaki tüm belgeler, defter incelemesi ve bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere icra takibi konusu alacağın ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılamamaktadır. Davalı bu iddiasını delillerle ispatlayamamıştır. Kaldıki taraflar arasında yazılı bir sözleşmede mevzu-bahis değildir.
Tarafların ticari defterlerini usulüne göre takdik ettirmiş ve hem davalı hem de davacının defterlerinde davacının dava konusu alacağının mevcut olduğu anlaşılmakla, bunun yanında tarafların e-mail yazışmaları, davacının ihtarnamesi, davalıya satılan ürünlerin teslimine ilişkin fatura irsaliye kayıtları değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında üsün satımına ilişkin cari hesap ilişkisi olduğu ve davacı bunu delilleriyle ispatladığı anlaşılmakla, bilirkişi marifetiyle de davacının davalıdan 19.696,45TL alacağı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca dava konusu alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davacı lehine asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davacının Kabulü ile;
1-Davalının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 19.696,45TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına,
2-Asıl alacak hesaplanabilir ve likit olduğundan asıl alacağın, %20’sine tekamül eden 3.939,29 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.345,47TL nispi karar harcından peşin alınan 336,37TL harcın mahsubu ile bakiye 1.009,10TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.363,58TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.417,37TL ( 29,20TL BVH, 4,30TL VSH, 336,37TL Peşin Harç, 247,50TL posta ve tebliğler, 800,00TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan …