Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1030 E. 2018/6 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/1245 Esas
KARAR NO : 2018/14
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2015
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı elektrik şirketinden elektrik hizmeti aldığını, davacı müvekkili tarafından ödenen elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedeli, TRT, sayaç okuma, PSH adı altında haksız olarak bedeller (şimdilik 1000 TL) tahsil edildiğini (fazlaya ilişkin haklar saklı olmak koşuluyla), bu bedellerin abonelere yansıtılmasının haksız olduğunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarıyla kabul edilmiş olduğunu, şirketten haksız olarak tahsil edilen bu bedellerin işleyecek ticari faizleri ile birlikte davacıya İade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazları olduğunu, davanın esastan reddi gerektiğini, elektrik faturalarında yer alan bir takım kalemlerin haksız olmadığım, kayıp kaçak tahakkukunun kaçak eneıji kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, bu bedelin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, söz konusu kayıp kaçak bedelinin EPDK karan doğrultusunda alındığını, dava dilekçesi ekinde sunulan YHGK kararında karşı oy görüşlerinin de mevcut olduğunu, bu kararın karar düzeltme sürecinde olması nedeniyle kesinleşmiş olmadığını, bu nedenle emsal olarak alınamayacağını, davacmın ihtirazi kayıt öne sürmeden ödeme yaptığım ve bu bedelin geri istenemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bununla birlikte müşterilerden tahsil edilen kayıp bedellerinin dağıtım şirketine aktarıldığını, kendi inisiyatifleri doğrultusunda alınan bedeller olmadıklarını ifade ettikleri anlaşılmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, elektrik abonesinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında elektrik satım sözleşmesi mevcuttur. Bu konuda ihtilaf mevcut değildir.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde , Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesi beklenmeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlık davaya konu dönemde faturalara ”Kayıp -Kaçak bedeli,” adı altında yansıtılan bedellerin abonelik sözleşmesine ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, söz konusu bedellerin davacıya iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4/1 maddesine göre; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.” Anılan yasanın 4/2 maddesine göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”…bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun gecici 9. Maddesinde “Ulusal Tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarifede EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 29999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. 14/03/2013 tarihinde kabul edilen ve 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan … nolu Elektrik Piyasası Kanunun, Kanun 17. Maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde “ilgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür. ” hükmü yer almaktadır. Kanunun 17. Maddesine yer alan bu hükümler gereğince Enerji piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan tarife tabloları meri mevzuatın bir parçası(ikincil mevzuat) olarak kabul edilmelidir. Nitekim buna paralel olarak dava tarihinden sonra yürürlüğüe giren 6719 sayılı yasa ile Elektrik Piyasası Kanununda değişiklik yapılmış olup yapılan değişiklik ile EPDK tarafından tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin tarifeye uygun olup olmadığının denetlemekle sınırlandırılmıştır. Başka bir anlatımla mahkemelerce EPDK tarafından belirlenen tarifelerde yer alan kalemlerin hukuka uygun olup olmadığı ve tüketicilerden tahsil edilip edilmeyeceği mahkeme denetiminden çıkarılmış, bunun yerine mahkemelerce sadece tahsil edilen tutarın tarifeye uygun olup olmadığının denetimini yapma yetkisi tanınmıştır. 04/06/2016 tarihinde (davadan sonra) yürürlüğe giren yasanın yürüyen davalara etkisi yine Enerji Piyasası Kanunun Geçici 20. Madde eklenmek suretiyle çözüme kavuşturulmuş olup anılan hükümde; kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş sayaç okuma, PSH, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü dava ve başvuru hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Böylelikle davadan sonra yasal düzenlemenin eldeki davalara da uygulanacağı benimsenmiştir.
İş bu davada talep davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile iadesi istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda davacı vekilinin Kayıp -Kaçak bedelinin tarifeye aykırı hesaplandığı yönünde bir iddia söz konusu değildir. Aksinin kabulü yargılamanın genişletilmesi yasağına aykırı olacaktır. 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun eklenen Geçici 20. Madde uyarınca devam eden davalara da uygulanması gereken aynı yasanın 17/10 madde hükmü gereği açılan davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderleri yönünden mahkememiz dosyası konusuna örnek Yargıtay… Hukuk Dairesinin, Esas No: …, Karar No: … sayılı ilamında özetle; ” Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişiyle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ( HMK M. 326/I) Bu cümleden, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir. ( HMK md. 323/1-ğ)
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. ( YGHK’nun 18.11.2009 günlü ve 1009/18-421 E. 2009/526 K sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir. )
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtiha durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişiyle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyla davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken … ” şeklinde hüküm kurulması gerektiği de anlaşılmakla yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti davalı üzerine bırakılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Davanın açılmasına davacı sebebiyet vermediğinden yasada dava açıldıktan sonra değiştiğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının peşin alınan toplam 27,70 TL harçtan mahsubu ile 8,20 TL karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.980 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.352,00 TL ( 1.200-TL BK, 92,50-TL müzekkere ve tebliğler, 27,70-TL PH, 4,10 TL VH, 27,70 TL BH olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinden ilgili tarafa iadesine,
Katip …
Hakim …