Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/998 E. 2020/454 K. 11.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/998
KARAR NO:2020/454

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:15/10/2015
KARAR TARİHİ:11/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin satım akdine konu edimlerini yerine getirdiğini, davalının ödemeleri yapmayarak edimini yerine getirmediğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süreye uğradığından reddinin gerektiğini, borcun müvekkili tarafından ödendiğini, faturaların kapalı olarak düzenlendiğini, müvekkilinin sıkıntı yaşayabileceğini düşündüğü için bir kısım ödemeler için ayrıca makbuz aldığını, borcun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili tarafından mahkemeye verilen cevap dilekçesinde ileri sürülen olayların tamamen dayanaksız ve gerçek dışı olduğunu, yapılacak yargılama, dinlenecek tanıklar ve celp edilecek deliller ve kayıtlar ile bu hususun ortaya çıkacağını, davalı vekilinin beyanlarında davacı müvekkilinin itirazın iptali davası için 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini çünkü davacı tarafça 25.06,2015 tarihinde dosyadan fotokopi alındığını ve itirazın Öğrenildiğini hal böyleyken Öğrenme tarihinin dikkate alınması gerektiğini ve dolayısıyla davanın düşürülmesi gerektiği iddiasında bulunduğunu, davalı tarafın iddiasının hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, bu konuda Yargıtay kararının mevcut olduğunu, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E. 2006/614, K. 2006/509, T. 2S.02.2006, Yargıtay kararında da görüleceği üzere İtirazın iptali davasında kanunda belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin alacaklı tarafa itirazın tebliği ile başladığım, fakat dosyadan da anlaşılacağı üzere taraflarına itiraz konusuna herhangi bir tebligat çıkanImadığını, hâtûn bu hususlar dikkate alındığında davalı vekilinin bu husustaki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun görüleceğini, gerçeğe aykırı olarak; davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesindeki beyanında müvekkilinin hiçbir borcu olmadığını iddia ettiklerini ve faturaların kapalı olduğunu iddia ettiklerini, gerçekte faturaların açık faturalar olup bedellerinin müvekkiline hiçbir şekilde ödenmediğini, hukuki olarak TTK hükümleri gereği mal, emtia alışverişlerinde tutulması zorunlu olan defter ve sarf belgelerinin düzenlenme şekli faturanın kapalı veya açık olmasının (ödenmiş veya ödenmemiş olmasının şekli); Faturanın alt kısmında miktar» cins, tutar bedel yazılan kısmına kaşe vurulup ve imza atıldığı takdirde ödenişin kapalı fatura, faturanın üst kısmında belirtilen tarih, saat, unvan kısmına atılan imza ve kaşenin faturanın açık ödenmemiş olduğunu gösterdiğini, davaya konu müvekkili alacağının dayandığı alışverişte düzenlenen faturalar incelendiğinde; imzanın faturanın üst kısmına atıldığı için faturanın açık olduğunu ve bedelinin ödenmediğinin açıkça ortada olduğunu, alacaklının aksini söyleyerek faturaları dolayısı İle borcunu ödediğini beyan ediyorsa ilgili defter ve sarf belgelerinin (ticari defter ve kayıtlar ve ödeme makbuzlarını) mahkemenize ibraz ederek ispatlaması gerektiğinden gereğini bu şekilde davalının iddia ve taleplerinin reddi ile davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış ve 02/05/2016 tarihli ara karar ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
09/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle: davacının ticari defterlerine göre; 31/12/2011 tarihi itibariyle davacının davalıdan 40.450,00 TL alacaklı olduğunu, takibin ise tahsilat dikkate alınmadan toplam 47.200,00 TL fatura üzerinden yapıldığını, davacı şirket tarafından 2012 yılı ticari defterleri ve muavin dökümü inceleme günü mahkemeye sunulmadığından takip tarihi 01/08/2012 tarihi borç alacak bakiyesinin ticari defterlerinden teyidi yapılamadığını, davalının ticari defterlerinde göre; gerek takip tarihi 01/08/2012 itibariyle gerekse 31/12/2012 tarihi itibariyle davalının fazla ödemeden kaynaklı davacıdan 3.500,00 TL alacaklı olduğunu, dolayısıyla tarafların cari hesapları arasında 43.950,00 TL’lik bir fark olduğunu, davalı tarafından dava dosyasına fotokopileri sunulan 5 adet toplam 38.310,00 TL’lik davacının antetli makbuzuna düzenlenmiş kaşeli ve imzalı olan davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan işbu fotokopi tahsilat makbuzlarının mahkememiz tarafından kabul edilmesi halinde davacının cari hesap bakiyesinden bu tutarın düşülmesi neticesinde davacının davalıdan 2.140,00 TL alacaklı olacağını bildirmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulununulmuştur.
Mahkememiz 23/10/2017 tarihli ara kararı ile davacı yanın itirazlarının değerlendirilmesi ve 2012 yılına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
23/01/2018 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle kök rapordaki beyanlarına ek olarak tarafların cari hesaplarındaki 43.950,00 TL’lik farkın,12.930,00 TL’lik kısmının davacı tarafta işli olan 2 adet Eylül 2011 faturasının davalı cari hesabında işli olmadığı, işbu faturaların davalının kayıtlarına kapalı fatura işlemi ile parası ödenmiş gibi direk kasa hesabından davacıya ödendi olarak kayıtlarına işlenmesinden kaynaklandığını, 6.750,00 TL’lik kısmının ise davacının ticari defterlerinde davalıdan tahsilat kaydı olarak davacının kayıtlarına davalı alacağı olarak kaydetmesi, davalıda ise böyle bir kaydın olmamasından kaynaklandığını, davalı tarafından dava dosyasına sunulan tahsilat makbuzlarında aynı tarihte 30/12/2011 tarihinde davacıya 7.375,00 TL ve 7.611,00 TL olarak iki ayrı ödeme makbuzu olduğu ancak davacı kayıtlarındaki 6.750,00 TL ile örtüşmediğini, 38.310,00 TL’lik kısmın ise davalı tarafından dava dosyasına fotokopileri sunulan 5 adet toplam 38.310,00 TL davacının antetli makbuzuna düzenlenmiş kaşeli ve imzalı işbu fotokopi tahsilat makbuzlarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını bildirmiştir.
Mahkememiz 05/12/2018 tarihli ara kararı ile bilirkişinin faiz yönünden inceleme yapılmadığı ayrıca dava konusu faturaların üst tarafındaki imzalara ve tahsilat makbuzlarına ilişkin savcılıkta imza incelemesi yapılacağından imza incelemesi sonuçlarının faiz hesabının ve davalının celse arasında sunduğu belgelerin de değerlendirilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
04/12/2019 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle; taraflar arasında sözleşme bulunmadığını, teamül haline gelmiş ödeme vadesi bulunmadığını, temerrüde düşürecek ihtar veya ihbar bulunmadığını, buna göre 6102 sayılı TTK’nın 1530. Maddesinin mahkememizce kabulü halinde fatura tarihlerinden 30 gün sonrasından itibaren 29/12/2011 tarihine kadar %23, 19/06/2012 tarihine kadar %19,75, 01/08/2012 tarihine kadar da %24,50 faiz oranı üzerinden işlemiş faiz talep edilebileceği ancak davacı tarafından bu faiz oranlarından daha düşük olarak %17,75 faiz oranı üzerinden faiz talep edildiğinden, talep ile bağlı olduğundan takip tarihine kadar talep edilebilecek işlemiş faiz tutarının, mahkememiz tarafından davacının davalıdan 21.964,00 TL alacaklı olacağının kabulü halinde davacının talep edebileceği işlemiş faiz tutarının 2.506,41 TL olarak hesaplandığını, mahkememizce davacının davalıdan 2.140,00 TL alacaklı olduğunun kabulü halinde işlemiş faiz tutarının 225,83 TL olarak hesaplandığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 47.200,00 TL asıl alacak ve 53.592,11 TL’nin ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faiz ve değişen oranlarda faiz yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda hak düşürücü sürenin itirazın tebliği ile başlayacağı kabul edilmekte olup takip dosyasında davacıya bu konuda tebligat çıkarılmadığından davada hak düşürücü süre dolmadığı anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA VE DELİLLER BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE;
Dava, taraflar arasındaki ticari alım-satım ilişkisine dayalı olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiasıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davada, davacı taraf davalıya malları satıp teslim ettiğini, davalı da satıma konu malların bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür.
Taraflar arasında uzun süreden beri ticari ilişki bulunduğu ve takibe ve davaya konu ürünlerinin davalıya teslim edildiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, satılan ürünlerin bedelinin davacıya ödenip ödenmediği, varsa davalının davacıya ne miktarda borcu bulunduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davalı taraf, davacıya bir borcu bulunmadığını, satım bedellerini; tahsilat makbuzları ile ödediğini savunmaktadır.
Davalı yan ayrıca taraflar arasındaki faturaların kapalı olarak düzenlendiğini, alacaklı davacıyla sorun yaşayacağını anlayınca makbuz aldığını savunmuştur. Davalı taraf cevap dilekçesinin delil listesinde belirttiği faturalar davacının takip dosyasına konu ettiği faturalarla aynı olup davalı taraf faturaları kabul etmiş durumdadır. Taraflar arasındaki ilişkinin 2011 yılından bu yana devam etmesi ve her üç bilirkişi tarafından düzenlenen raporlardan, davalının bir kısım ödemelerini toplu olarak çekle ve kredi kartıyla yaptığının anlaşılması karşısında davalının, satımın peşin satım şeklinde yapıldığı ve borcun satım anında ödendiği savunması ve istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında ürünlerin satışı ve teslimi konusunda bir ihtilaf bulunmadığından, ödeme savunmasında bulunan davalının, ödeme savunmasını yazılı kayıt ve belgelerle ispatlaması gerekmektedir. İddia ve savunmaya dayanak teşkil eden delillerin taraflarca dosyaya sunulması veya bildirildikleri yerlerden mahkemece getirtilmeleri gerekmektedir. Öte yandan ödeme savunması itiraz mahiyetinde olup, yargılamanın her aşamasında hatta istinaf veya temyiz aşamasında bile resen dikkate alınmalıdır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.06.2009 tarih 2008/8991 E.,2009/5410 K. sayılı ilamı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2016 tarih 2015/3962 E., 2016/14758 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05.04.2016 tarih 2016/6561 E., 2016/7812 K. sayılı ilamı, aynı yöndedir. Bu nedenle Mahkememizce, 30/03/2018 tarihli ara kararla tahsilat makbuzlarındaki sahtelik iddiası yönünden imza incelemesi yönünde karar tesis edildiği ve … CBS …Soruşturma Nolu dosyadan fatura ve makbuz asıllarının celbinin talep edildiği, ancak 06/04/2018 tarihli müzekkere cevabında fatura asılları üserinde inceleme yapılacağı belirtildiğinden ilgili evrakın mahkememize gönderilemediği, tahsilat makbuzlarındaki sahtelik iddiası yönünden imza incelemesi yönünde karar tesis edildiği, 05/12/2018 tarihli duruşma ara kararında savcılık dosyasında alınan bilirkişi raporu da değerlendirilerek faiz yönünden hesaplamada yapılması suretiyle ek rapor alınması yönünde kara verildiği, tahsilat makbuzlarındaki sahtelik iddiası yönünden imza incelemesi yönünde karar tesis edildiği … Ağır Ceza Mahkemesinde davalı ve eşi hakkında …E ceza dava dosyasının açıldığı, … Ağır Ceza Mahkemesi …E, …5K, 28/02/2020T. Sayılı Kararda mahkememiz dosyasında davalısı yönünden “ 1-Her ne kadar sanıklardan …’un, katılan …’a yönelik olarak işlediği iddia edilen Nitelikli Dolandırıcılık ve Özel Evrakta Sahtecilik suçlarından dolayı cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de, sanık …’un diğer sanık …’un resmi nikahlı eşi olduğu ve sanık Bahtiyar’ın, eşi olan diğer sanık …’den aldığı vekalet ile şirket işlerine baktığı, sanık …’un ev hanımı olduğunu beyan etmesi karşısında dosya kapsamı ve sanıkların savunmaları gözetilerek, sanık …’un üzerine atılı Nitelikli Dolandırıcılık ve Özel Evrakta Sahtecilik suçlarından dolayı CMK 223/2-b maddesi uyarınca BERAATİNE” şeklinde karar verildiği, kararda … CBS … Soruşturma Nolu dosyasında alınan Grafoloji raporuna dayanıldığı, …. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır.Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (H.G.K.’nun 11.10.1989 gün ve 1989/11-373 E., 472 K.; H.G.K.’nun 27.4.2011 gün ve 2011/17-50 E., 2011/231 K. sayılı ilamları).
… CBS … Soruşturma Nolu dosyasında alınan Grafoloji raporunda detayları dosyada yer alan … seri numaralı beş adet fatura aslının sol alt bölmesindeki boşlukta müşteki … adına atfen atılan her 5 imzanın da Tacettin’in eli ürünü olmadığı, bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu faturalar davalıya kesilen ve bedeli davalı tarafından davacıya ödenmiş gibi gösterilen faturalardır.
26/05/2012 tarihli 9824 TL meblağlı makbuz ile 15/05/2012 tarihli 10.000 TL meblağlı makbuzda müşteki … adına atfen atılan her 2 imzanın da Tacettin’in eli ürünü olmadığı, bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu makbuzlar ile davalı tarafından davacıya ödeme yapılmış gibi gösterilen makbuzlardır.
Grafolojik Bilirkişi incelemesinde davacının imzasını kabul etmediği 25/12/2011 tarihli 7611 TL meblağlı makbuz, 13/04/2012 tarihli 3500 TL meblağlı makbuz ile 24/12/2011 tarihli 7375 TL meblağlı 3 adet makbuz davacı … adına atfen atılan her iki imzanın da Tacettin’in eli ürünü olduğu, bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu makbuzlar ile davalı tarafından davacıya ödeme yapılmış gibi gösterilen makbuzlardır. Bu 3 adet makbuzun gerçek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Somut olayda davalı …’un …’nın kayden sorumlusu olduğu , TTK m.19 gereğince basiretli tacir gibi davranma sorumluluğu altındaolduğu dikkate alınarak ceza davasının kesinleşmesi beklenmemiştir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması HMK’nın 222. maddesinde düzenlenmiştir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için, HMK’nın 222. maddesinin 2. ve 3. fıkrasındaki koşulların birlikte mevcut olması gerekmektedir. Mahkemece alınan her üç rapordan, taraflara ait defter kayıtların birbirleri ile uyumlu olmadıkları ve bir kısım defterlerin kapanış kayıtlarının bulunmaması nedeniyle defterlerin sahipleri lehine delil nitelikleri bulunmamaktadır. Bununla birlikte aynı maddenin 4. fıkrasına göre ticari defterdeki kayıtlar sahibi aleyhine delil niteliği taşımaktadır.Somut olayda taraflara ait defterler yukarıda belirtilen gerekçelerle sahipleri lehine delil niteliği taşımadığından, davalı defterlerinde davacıya bir borcun olmadığının kayıtlı olması davalı lehine bir sonuç doğurmamaktadır. İspat yükü kendisinde bulunan davalı taraf, ödeme savunmasını, defterleri dışındaki yazılı kayıt ve belgelerle ispat etmek zorundadır. Bunun yanında davalı taraf, ticari defterlerine kaydetmese bile yazılı belgelerle ispatlamak kaydıyla davacıya gerek bizzat kendisinin yaptığı ödemeler, gerekse şirket ortaklarının, şirketin borcu için yaptığı ödemeler geçerli ödeme olarak dikkate alınmalıdır. Yapılan ödemelerin defterlere kaydedilmemiş olması sahibi aleyhine delil teşkil etmez.
Davalının davacının 2012 yılına ait defterleri sunmadığı konsundaki itirazı bulunmakla takibe konulan faturaların tamamının tarihlerinin 2011 yılına ait olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığa konu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtların incelendiği,Davalı taraf cevap dilekçesinin delil listesinde belirttiği faturalar davacının takip dosyasına konu ettiği faturalarla aynı olduğu dolayısıyla davalı tarafın faturaları kabul etmiş durumda olduğu,faturaların davalı ve davacı defterlerine kayıtlı olduğu dır. anlaşılmış olmakla davalının bu itirazında haksız olduğu görülmüştür.Davalının cevap dilekçesinde belirttiği 22.12.2011, 13.04.2012, 28.12.2011 tarihli tahsilat makbuzlarından imzaların davacıya ait olduğunun CBS dosyasında alınan ve Ağır Ceza Mahkemesinde dayanılan bilirkişi raporunda tespit edildiği , bu tahsilat makbuzları yönünden İspat yükü kendisinde bulunan davalı taraf, ödeme savunmasını, defterleri dışındaki yazılı kayıt ve belgelerle ispat ettiği, alınan son bilirkişi raporunda 7 adet fatura bedelinin toplam 47.200,00TL olduğu, ancak davacının kayıtlarındaki 30.12.2011 tarili 6.750,00TL’lik tahsilatı takip açarken düşmesi gerekmesine rağmen düşmediği, bu 7 adet faturanın hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, alacak bakiyesinin 40.450,00TL olduğu, alacak üzerinden davacının imzalarının olduğu tespit edilen toplam 18.486,00TLnin alacak bakiyesinden düşülmesi sureti ile 21.964,00TL davacının alacağının hesaplandığı, bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, işlemiş faiz talebi değerlendirildiğinde taraflar arasında alacak için belirli veya kesin vadenin kararlaştırılmadığı, borcun ödenmesi bakımından davalıyı temerrüde düşüren ihtar veya ihbara ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığı, dolayısıyla TTK m. 1530 maddesinin 2011 yıllarına ait faturalarla ilgili olarak uygulanamayacağı anlaşıldığından işlemiş faiz talebinin reddine karar verilerek alacak likit yani belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına itirazının 21.964,00 TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık %17.75 ticari faiz yürütülmek suretiyle takip talebindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Kabul edilen asıl alacağın %20’si 4.392,80 TL’nin oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 1.500,36 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 915,22 TL harcın mahsubu ile eksik 585,14 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.744,12 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken yapılan 947,02 TL ( 915,22 TL PH, 27,70 TL BH, 4,40 TL VH) toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 1.372,20 TL ( 1.150,00 TL BK, 222,20 TL müzekkere ve tebliğler ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 562,37 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 29,50 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır