Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/854 E. 2021/469 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/854
KARAR NO:2021/469

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ:26/08/2015
KARAR TARİHİ:07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … Ltd. Şti.’nin yapmakta olduğu villaların ısıtma sistemleri, sıhhi tesisat projelerinin hazırlanması ve uygulanması işi için malzeme ve işçilik dahil şekilde sözlü anlaştıklarını, birinci etap için 4.872,66 € artı KDV ve 202.028,03 TL artı KDV olarak anlaştıklarını, ikinci etap için ise bu fiyatların % 10’u üzerinden anlaştıklarını, verilen hak edişlerde birinci etap fiyatlarının kullanıldığını, davalının konut ve villaların iskânını aldıktan sonra ruhsata ve projeye aykırı olarak değişiklikler yapıldığını, bu değişikliklere ait tesisat ve uygulamaların davacı şirket tarafından yerine getirilmesinin istenildiğini, yapılmış olan sıhhi tesisatlar, ısıtma tesisatları kaldırılarak kendilerine yeniden yaptırıldığını, bu işin bedeli konusunda da yine malzeme ve işçilik dahil olarak anlaşıldığını, birinci etap için 04.05.2012 tarihinde 42.037,31 TL, 26.11.2012 tarihinde 93.268,13 TL, 04.07.2013 tarihinde 20.001,00 TL, 18.11.2013 tarihinde 78.565,32 TL ve 17.10.2014 tarihinde 104.667,00 TL ödeme yapıldığını, ikinci etap için ödeme yapılmadığını, bunun üzerine …. Noterliğinin 21.05.2015 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile bakiye 205.000,00 TL’nin talep edildiğini, alacaklarının ödenmemesi üzerine de alacak miktarları 205.000,00 TL olmasına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile 150.000,00 TL olarak bu davayı açtıklarını, alacaklarının avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacıya yaptığı bütün işlerin bedelinin ödendiğini, alacağının kalmadığını, 17.10.2014 tarihinden sonra davacının işi terk ettiğini ve hiç bir işi teslim etmediğini, davacının düzenlediği faturalı işlerde ayıplar ortaya çıktığını, davacının kendilerine 338.500,00 TL fatura düzenlediğini, kendilerinin ise 363.000,00 TL ödeme yaptığını, bunun 24.500,00 TL’sinin avans ödemesi olduğunu, davacının işi bırakıp gitmesi nedeniyle konutların maliklerine geç teslim edildiğini, projeye aykırı işler yapılması nedeniyle düzeltme işlemlerinde zorluklar yaşandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, inşaat ruhsatını, @ posta yazışmalarını, ticari defterlerini, hak edişleri, …. Noterliğinin 21.05.2015 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, inşaat ruhsatını, fatura ve ödemeleri, @ posta yazışmalarını, yemin delilini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

6098 sayılı TBK m. 470; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında davalı şirketin yapmakta olduğu villaların ısıtma sistemleri, sıhhi tesisat projelerinin hazırlanması ve uygulanması işi için malzeme ve işçilik dahil şekilde sözlü anlaştıkları konusunda bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi niteliğindedir.

Taraf iddialarının tespiti için davaya konu işlerin yapıldığı yerde 6100 sayılı HMK m. 288’e göre keşif yapılmasına karar verilmiştir. 04.03.2016 tarihinde yapılan keşiften sonra hazırlanan bilirkişi raporunda tarafların imzalı teklif formlarının bulunmadığı, bu nedenle birim fiyatın hesabında hangi tarafın teklif formunun esas alınacağının belli olmadığı, davalının hak ediş teklifine göre davacının 10.797,61 TL alacaklı gözüktüğü, davacının hak ediş teklifine göre ise davacının 107.846,56 TL alacaklı gözüktüğü, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ise davacı tarafın defterlerine göre davacının davalıya 25.000,00 TL borçlu gözüktüğü, davalı tarafın defterlerine göre ise davalının davacı taraftan 24.999,13 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.

Tarafların itirazları üzerine hazırlanan 26.05.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda faturalar sunulmuş ise de yaptırılan işlerin hangisinin davacı tarafından hangisinin başka firma tarafından yapıldığının taraflar arasında sözleşme bulunmadığı için tespitinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi raporlarına itiraz üzerine hazırlanan 14.03.2018 ve 07.12.2018 tarihli bilirkişi raporlarında da davalının davacıdan 24.999,13 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.

Keşif ve keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporlarında davacının ikinci etap için yaptığı işler ile iskân ruhsatı alındıktan sonra yapılan işlerin tespitinin yapılmadığı, davalının ileri sürdüğü hatalı ve eksik işler için tespit yapılmadığı anlaşıldığından mahkememizce yeniden keşif kararı alınarak 08.01.2020 tarihinde tekrar dava konusu yerde keşif yapılmıştır.

Keşif esnasında davacı tanıkları da dinlenmiş, davacı tanıkları verdikleri beyanlarında, iş bittikten sonra bir takım arızaların çıktığını ancak kendilerinin bu arızaları giderdiklerini, çıkan bazı ek işleri de kendilerinin yaptığını belirtmişlerdir.

Keşif sonrasında bilirkişi heyetinden; davacının davaya konu ikinci etapta yaptığı işlerin bedelinin ne kadar olduğunun tespiti, davaya konu taşınmazların iskân ruhsatı alındıktan sonra, ruhsata aykırı yapılan işler bulunup bulunmadığının eğer ruhsata aykırı işler varsa, bunların neler olduğunun tespiti, birinci ve ikinci etap için davacının yaptığın işlerin bedelinin ne kadar olduğunun tespiti, davacının yaptığı işler içerisinde hatalı ve eksik işler ya da ayıplı işler bulunup bulunmadığının tespiti, davacının yaptığı işler içerisinde hatalı eksik ve ayıplı işler varsa ayıp miktarı ve onarım bedelinin ne kadar olduğunun tespiti ve bütün bu inceleme neticesinde ortaya çıkacak sonuca göre davacının davalıdan alacaklı olduğu miktar olup olmadığının tespiti istenilmiştir.

İkinci keşif sonrasında hazırlanan 30.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının ikinci etapta yaptığı işler bedelinin 272.586,54 TL olduğu, ruhsata aykırı işler yapıldığı, eksik işler toplamının 291,50 TL olduğu, sızdırma probleminin giderilmesi için ödenen miktarın 44.569,61 TL olduğu, davacının toplam hak edişinin 520.075,34 TL olduğu, her iki tarafın 363.538,00 TL’nin ödendiği konusunda mutabık olduğu, bu rakamın düşülmesinden sonra davacının alacaklı olduğu miktarın 156.537,34 TL olduğu tespit edilmiştir.

İkinci keşif sonrasında hazırlanan 30.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının ikinci etapta yaptığı işler bedelinin raporun 18’inci sayfasında 202.028,03 TL olarak yazılı olduğu ancak raporun 20’inci sayfasında ikinci etap işlerin bedelinin 169.817,39 TL, ilave işler bedelinin ise 102.769,15 TL yazılı olduğu toplam olarak da 272.586,54 TL yazıldığı, raporun 18’inci sayfasındaki rakamla çeliştiği ve ilave işler bedeli olarak belirlenen 169.817,39 TL’nin nasıl hesaplandığının raporda açıklanmadığı, raporun 21’inci sayfasında sızdırma probleminin giderilmesi için ödenen miktarın 44.569,61 TL olduğu ve bu tespitin önceki bilirkişi raporundaki mali müşavir bilirkişinin yaptığı hesaplama ile bulunduğu, keşif esnasında yapılan inceleme sonucunda yapılan tespitlere göre yapılmadığı, sızdırma probleminin çözümü için maliyetinin ne kadar olabileceği ve bu maliyetin davalının yaptığı masraflarla uyuşup uyuşmadığının tespit edilmediği, raporun 20’inci sayfasında davacının her iki etap içinde yaptığı işler toplamının 564.936,45 TL olduğu belirtilmiş olmasına karşın raporun 22’inci sayfasında davacının alacaklı olduğu toplam rakamın 520.075,34 TL olarak belirtildiği ve bu rakamdan yapılan ödemenin düşülerek 156.537,34 TL’nin bulunduğu, rapordaki bütün hesaplamaların yapılan işlerin metrajı çıkartılmadan yapıldığı ve bu nedenle raporun denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla, dosyanın yeniden aynı bilirkişi heyetine verilerek; davacının ikinci etapta yaptığı işler bedelinin metrajının çıkartılmasının istenilmesine, davacının ikinci etapta yaptığı işler bedelinin metrajına göre yeniden hesaplama yapılmasının istenilmesine, davacının ikinci etapta yaptığı ilave işlerin metrajının çıkartılmasının istenilmesine, davacının ikinci etapta yaptığı ilave işler bedelinin metrajına göre yeniden hesaplama yapılmasının istenilmesine, sızdırma probleminin giderilmesi için yapılması gereken masrafın metrajının çıkartılmasının istenilmesine, sızdırma probleminin giderilmesi için yapılması gereken masrafın metrajına göre hesaplama yapılmasının istenilmesine ve bütün bu hesaplamalarda raporun 18, 20 ve 22’inci sayfalarındaki rakam çelişkilerinin giderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.

Hazırlanan 26.10.2020 tarihli ek raporda tesisatların toprak altında olması nedeniyle metraj çıkartılamadığı, davacının alacaklı olduğu hak ediş miktarının 564.936,45 TL olduğu, bundan sızdırmazlık sorununun giderilmesi için yapılan 44.569,61 TL’nin düşülmesinden sonra davacı alacağının 520.366,84 TL olduğu, bundan eksik işler bedeli olan 291,50 TL’nin düşülmesinden sonra 520.075,34 TL’nin kaldığı, bu rakamdan da davacı firmaya yapılan 363.538,00 TL’nin düşülmesinden sonra davacının alacaklı olduğu miktarın 156.537,34 TL olduğu, sızdırma probleminin giderilmesi için ödenen miktar olan 44.569,61 TL’nin ticari kayıtlara göre belirlendiği tespit edilmiştir.

Hazırlanan 26.10.2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; sızdırma probleminin çözümü için önceki bilirkişi heyetinde görevlendirilen mali müşavir bilirkişinin davalı firmanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda bu kayıtlara göre tespit edilen 44.569,61 TL’nin hasar bedeli olarak esas alındığı, bilirkişi heyetine verilen görevin ikinci kez yerine getirilmediği, anlaşılmakla; dosyanın yeniden aynı bilirkişi heyetine verilerek; sızdırma probleminin çözümü için yapılan işlerin maliyetinin işin yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarına göre ne kadar olabileceğinin ve sızdırma probleminin çözümü için yapılan işlerin maliyetinin işin yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarına göre davalının yaptığı ve defterlerinde kayıtlı olan masraflarla uyuşup uyuşmadığının tespitinin istenilmesine karar verilmiştir.

Hazırlanan 31.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti ikinci ek raporda tesisatı projelendiren ve imalatı yapan firmanın şebeke basıncını ölçmesi ve buna göre tedbir alması gerekirken bunun yapılmadığı, bu nedenle de sızdırma olayından davacı yüklenicinin sorumlu olduğu, ayıplı hizmet verdiği, sızdırmazlık problemi için yapılan 44.569,61 TL onarım bedelinin ortaya çıkan hasarla uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Raporun ikinci sayfasında sızdırmazlık problemi için yapılanların dökümünün çıkartıldığı ve raporun denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.

Hazırlanan 31.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti ikinci ek raporu ile sızdırmazlık sorunundan davacı yüklenicinin sorumlu olduğunun ve davalının bu sorunun giderilmesi için yaptığı masrafın piyasa fiyatları ile uyumlu olduğunun tespit edilmesi nedeniyle 30.03.2020 ve 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporlarında tespit edilen davacı alacağının rakamsal olarak doğru olduğu anlaşılmaktadır.

6098 sayılı TBK m. 471’e göre; “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” Dava konusu olayda davacının üstlendiği edimi yerine getirirken bir kısım ayıplı imalatlar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durum yüklenici olan davacının işi özenle ifa borcuna aykırıdır. Bu nedenle davacının doğmuş olan alacağından ayıplı ifa miktarının düşülmesini davalı şirketin defi olarak ileri sürmekte hukuki yararı bulunmaktadır.

6098 sayılı TBK m. 477’ye göre; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” Dava konusu olayda davacının üstlendiği işin yapıldığı konutlar için oturma izni alındığı işin davalı iş sahibi tarafından kabul edildiğini göstermektedir. Ancak davalının ileri sürdüğü ayıpların tespiti için yapılan iki keşifte de anlaşıldığı üzere ayıplı imalatlar toprak altında ya da beton içinde kalmakta olup belli bir süre kullanımından sonra ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davacının bakiye alacağı için dava açmasıyla birlikte ayıplı ifa defini cevap dilekçesinde ileri sürmesinde hukuki bir eksiklik bulunmamaktadır.

İkinci keşif sonrası hazırlanan 30.03.2020, 26.10.2020 ve 31.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporlarında tespit edilen davacı alacaklarından eksik işler bedeli ile davalının sızdırmazlık sorununun çözümü için yaptığı masrafın düşülmesinden sonra tespit edilen 156.537,34 TL davacının alacaklı olduğu miktarı oluşturmaktadır. Ancak davacı taraf 150.000,00 TL talep etmiş olup bu gerekçelerle 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre 150.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Mahkememizin 2015 / 854 Sayılı
Karşı Davası Yönünden

DAVALI KARŞI DAVACININ TALEBİ:

Davalı karşı davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği karşı dava dilekçesinde, davacıya yaptığı bütün işlerin bedelinin ödendiğini, alacağının kalmadığını, 17.10.2014 tarihinden sonra davacı karşı davalının işi terk ettiğini ve hiç bir işi teslim etmediğini, davacı karşı davalının düzenlediği faturalı işlerde ayıplar ortaya çıktığını, davacı karşı davalının kendilerine 338.500,00 TL fatura düzenlediğini, kendilerinin ise 363.000,00 TL ödeme yaptığını, bunun 24.500,00 TL’sinin ileride yapacağı işlerin avans ödemesi olduğunu, davacı karşı davalının işi bırakıp gitmesi nedeniyle konutların maliklerine geç teslim edildiğini, projeye aykırı işler yapılması nedeniyle düzeltme işlemlerinde zorluklar yaşandığını belirterek davacı karşı davalıya ödenen 24.500,00 TL ile 100,00 TL tazminatın zararın doğduğun tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVACI KARŞI DAVALININ TALEBİ:

Davacı karşı davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davalı karşı davacı … Ltd. Şti.’nin yaptığı 24.500,00 TL tutarlı ödemenin taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin olduğunu, avans olarak alınmadığını belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davalı karşı davacı taraf, inşaat ruhsatını, fatura ve ödemeleri, @ posta yazışmalarını, yemin delilini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davacı karşı davalı taraf, inşaat ruhsatını, @ posta yazışmalarını, ticari defterlerini, hak edişleri, …. Noterliğinin 21.05.2015 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

6098 sayılı TBK m. 470; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında davalı şirketin yapmakta olduğu villaların ısıtma sistemleri, sıhhi tesisat projelerinin hazırlanması ve uygulanması işi için malzeme ve işçilik dahil şekilde sözlü anlaştıkları konusunda bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi niteliğindedir.

Taraflar iddialarının tespiti için davaya konu işlerin yapıldığı yerde 6100 sayılı HMK m. 288’e göre keşif yapılmasına karar verilmiştir. 04.03.2016 tarihinde yapılan keşiften sonra hazırlanan 04.07.2016 tarihli bilirkişi raporunun tarafların ticari defterleri ile ilgili kısmında tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda davacı karşı davalının tarafın defterlerine göre davacı karşı davalının davalı karşı davacıya 25.000,00 TL borçlu gözüktüğü, davalı karşı davacının defterlerine göre ise davalı karşı davacının davacı karşı davalıdan 24.999,13 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Dolayısıyla her iki tarafın ticari defterleri de birbirini doğrulamaktadır.

6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Her iki taraf defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla tarafların defterlerinin davalı karşı davacı lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.

Davacı karşı davalı davaya konu 24.500,00 TL tutarlı ödemenin taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin olduğunu belirtmesine karşın 6102 sayılı TTK m. 89’a göre yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunamamıştır. Bu nedenle davacı karşı davalının bu yöndeki itirazı kabul edilmemiştir. Ancak tarafların ticari defterlerinin incelendiği 04.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda yer alan tarafların ticari defterlerinin dökümleri incelendiğinde söz konusu alacağın tarafların ticari ilişkisinin başladığı 2012 yılından iki yıl sonra 2014 yılı içinde 24.12.2014 tarihinde davalı karşı davacının verdiği 25.000,00 TL bedelli çek ile oluştuğu anlaşılmaktadır. Söz konusu ödeme davacı karşı davalının düzenlediği son fatura olan 17.10.2014 tarih ve 104.667,00 TL bedelli faturadan sonradır. Davalı karşı davacı dava dilekçesinde söz konusu ödemenin düzenlenen son faturadan sonra yapılacak işler için avans ödemesi olduğunu ve 17.10.2014 tarih ve 104.667,00 TL bedelli son faturadan sonra iş ilişkisinin kesildiğini belirtmiştir.

Davacı karşı davalı davaya konu 24.500,00 TL tutarlı ödemenin cari hesaba ilişkin olarak alındığını kanıtlayamamıştır. Her iki taraf arasında 6098 sayılı TBK m. 470’e göre eser sözleşmesinden kaynaklı iş ilişkisi bulunmaktadır. Söz konusu ödemenin taraflar arasındaki iş ilişkisinin devam edeceği düşüncesiyle davacı karşı davalıya peşinat avansı ya da 6098 sayılı TBK m. 177’ye göre bağlanma parası olarak verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK m. 177/II’ye göre; “Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” Bu durumda davaya konu 24.500,00 TL tutarlı ödemenin taraflar arasındaki eser sözleşmesinde davacı karşı davalının alacağından düşülmesi gerekmekte olup mahkememizde görülen asıl davada davacı karşı davalı lehinde bakiye alacak miktarının tespitinde bu miktar hesaba katılmamıştır. Bu gerekçelerle davaya konu 24.500,00 TL tutarlı ödemenin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya 31.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davalı karşı davacının ikinci talebi davacı karşı davalının ayıplı ve eksik işleri nedeniyle uğradığı zararlar için 100,00 TL tazminatın ödenmesidir. Davalı karşı davalı asıl davada da bu talebini ayıplı ifa defi olarak ileri sürmüştür. Asıl davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucunda davacı karşı davalının 291,50 TL eksik iş yaptığı, davalı karşı davacının sızdırmazlık sorununun giderilmesi için yaptığı masraf miktarının da 44.569,61 TL olduğu tespit edilmiş ve her iki ayıplı ve eksik ifa kalemi davacı karşı davalının alacak miktarından düşülmüştür. Bu nedenle davalı karşı davacının tazminat talebinin asıl davada ileri sürdüğü ayıplı ve eksik ifa definin kabulü ile karşılanmış olduğundan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin 2015 / 854 Sayılı Asıl Davası Yönünden Davanın 6100 Sayılı Hmk Madde 26 Taleple Bağlılık İlkesi Uyarınca KABULÜ İle;
a-150.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 10.246,50-TL nispi karar harcından peşin alınan 2.561,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,87-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 18.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-Mahkememizin 2015 / 854 Sayılı Karşı Davası Yönünden Davanın KISMEN KABULÜ ile:
a-24.500,00 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya 31.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine,
b-Davalı karşı davacının 100,00-TL maddi tazminat talebinin reddine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.673,60-TL nispi karar harcından peşin alınan 420,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.253,50-TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
d-Davalı-karşı davacı kendini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yar olmadığına,
e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücreti Tarifesi gereğince hesap olunan 100,00-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak, DAVACI-KARŞI DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-10/01/2020 tarihli sarf kararı ile hazineden karşılanan 91,29-TL mahkeme personeline ödenen keşif ücretinin takdiren 45,64-TL’sinin davacı-karşı davalıdan, 45,65-TL’sinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Asıl dava ve birleşen dava olmak üzere taraflarca yatırılan 10.066,55-TL (8.700,00-TL Bilirkişi ücreti, 846,25-TL Tebliğler ve posta, 520,30-TL Keşif Harç Ücreti)’nin takdiren 6.841,55-TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak, DAVACI-KARŞI DAVALIYA, 3.225,00-TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak, DAVALI-KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸