Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/811 E. 2021/460 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/811 Esas
KARAR NO : 2021/460

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2015
KARAR TARİHİ : 03/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı İç Mimar … ile Davalı …’ın, mobilya ve iç dekorasyon sektöründe faaliyet gösteren, dava dışı … Tic. Limited Şirketini (kısaca “… Ltd.” olarak amiaeaKfîr) 1995 yılında fiilen birlikte kurduklarını ve bu firmayı birlikte Türkiye’nin önde gelen lüks mobilya ve tasarım ürünleri satan şirketlerinden biri haline getirdiklerini, dava taraflarının aynı zamanda 16 yıl evli kaldıklarını, 1991 yılında başlattıkları evlilik hayatlarını, evlilik birliklerinin temelden sarsılması nedeniyle 2007 yılında anlaşmalı boşanma ile sonlandırmış olduklarını, boşanma ile birlikte davacının … Ltd.’de %49,95 oranında ortak olduğunu, davacıya yönetimde bir görev verilmediğini, anılan şirketin yönetim yetkisinin tek başına davalı müdüre ait olduğunu, yönetimdeki olumsuzluklar ve davacının şirketten dışlanması üzerine davacının TTK’nın kendisine verdiği hakları tatbik etmeye başladığım ve bu suretle davalının, hukuka aykırı davranışları nedeniyle hem şirkete, hem de diğer ortaklara zarar verdiğini ve bundan dolayı huzurdaki davayı açmaya karar vermiş olduğunu,8 Nisan 2015 tarihinde toplanan genel kurulda ibraz edilen faaliyet raporu, bilanço ve belge kayıt uygunluk raporu incelendiğinde şirketin 2014 faaliyet yılında faaliyet olarak kâr ettiğini, 6552 sayılı Kanun ile getirilen imkânlardan faydalanılması nedeniyle … Ltd.’nin yılsonunda dönem olarak zarar ettiğinin ortaya çıktığının anlaşıldığını, davacı yana sunulan belgelerden durumun tam olarak anlaşılamamış olduğunu, bunun üzerine TTK’ya uygun olarak bilgi alma hakkının tatbik edilmek istendiğini, bu hakkın inceleme olarak kabul edildiğinin davacı tarafa bildirildiğini ve 28 Nisan 2015 tarihinde inceleme yapıldığını, bu incelemede de sadece daha önce bildirilen konularla sınırlı inceleme yapabileceği söylendiğinden incelemenin sağlıklı bir şekilde yapılamadığını, bunun üzerine nihayet 15 Temmuz 2015 tarihinde inceleme yapılabildiğini ve yapılan bu İnceleme neticesinde işbu davaya konu edilen usulsüzlüklerin tespit edildiğini,Yapılan incelemede, davalı şirket müdürü tarafından 6552 sayılı Kanun çerçevesinde yapılan başvuru ile davacıya maddi zarar verildiğini, hesaplarda yapılan usulsüzlük ile davacıya verilen zararın artırıldığım, anılan Kanun ve bu Kanun kapsamında çıkarılan tebliğlere göre bir şirketin yalnızca 31.12.2013 tarihi itibari İle 131 kodlu hesap bakiyesi için Kanundan faydalanma imkânım haiz olduğunu, şirket müdürü davalının vermiş olduğu beyanname ile bu esasa riayet etmediğini, … Ltd.’nin 31.12.2013 tarihinde 131 kodlu hesaptaki bakiyesinin 2.683.401,81 TL tutarında olduğunu, verilen beyanname ile 3.272.549,61 TL tutarında bir tutar için Kanundan faydalanıldı ğının anlaşıldığım, fazladan beyanname verilen 589.147,80 TL tutarın Kanuna aykırı olduğunu ve davacı tarafça da bu usulsüzlüğe muvafakat edilmediğini, bu nedenle 589.147,80 TL tutarın ortakların 134 kodlu diğer cari hesaplarına geri yansıtılması gerektiğini, davalı müdürün almış olduğu bu hukuka aykırı karar nedeniyle şirketin fazladan 17.674,43 TL tutarında vergi ödemek zorunda kaldığını, bu verginin iade alınma imkânının da olmadığını, şirkete verilen bu zararın müdür tarafından şirkete faiziyle birlikte ödeme yapılmak suretiyle giderilmesi gerektiğini,Şirket müdürünün, borç tutarları ile ortaklık yüzdeleri arasında ciddi dengesizlik olmasına rağmen şirket ortaklarına danışmadan, onlardan onay almadan Kanun’dan faydalandığını, 6552 sayılı Kanun’un, şirket ortaklarının şirkete olan borçlarının, kâr payı dağıtımına göre daha düşük bir vergi oranıyla gidere atılmasını sağlayarak hem ortaklara, hem de şirkete avantaj sağladığını, müvekkilince her zaman (geçmiş genel kurullarda ve diğer resmi olmayan görüşmelerde de) şirketin ortaklara borç verme yöntemini terk etmesi ve kâr payı dağıtmasının talep edildiğini, ancak şirketin geçmişten beri ortaklara borç verme usulü ile yönetilmekte olduğunu ve bu durumun da ortakların şirkete ciddi oranda borçlanması sonucunu doğurduğunu, 6552 sayılı Kanun’un tanıdığı faydanın, tüm ortaklara sağlanması ve ancak faydalanmanın ortakların şirketteki hisseleri ile orantılı olması durumunda geçerli olacağım, aksi durumda şirketin yılsonunda dağıtacağı kâr payının faydalanmaya bağlı olarak düşeceğini, oransal olarak Kanun’dan aleyhine az faydalanılan ortağın bu durumdan zarar göreceğini, yukarıda belirtilen tablo incelendiğinde de, Kanun’dan bu şekilde faydalanılmış olmasının davacının potansiyel kâr payı hakkını etkilediğinin görüleceğini, zira Kanun kapsamında faydalanılan tüm tutarların şirket hesaplarında şirketin zararı gibi göründüğünden, davacı aleyhine orantısal olarak fazladan beyan edilen her tutarın davacmın potansiyel kâr payı alacağım aşağıya çekmiş olduğunu,Davalının, TTK m. 626 ve 627 hükümlerine aykın olarak özensiz bir şekilde davrandığını, davacıya hiçbir şekilde danışmadan kendi başına 6552 sayılı Kanundan faydalanma yönünde karar aldığını, alığı bu karan eşit işlem ilkesine aykırı bir şekilde uygulayarak kendisi ve şirketin küçük ortağı babasının lehine fayda sağladığım, şirketin yılsonunda yüksek miktarda zarar açıkladığını,Davacı tarafından yapılan incelemede şirkete kesilen faturalar arasında dava dışı … A.Ş. tarafından kesilmiş, 16 Ocak 2015 tarihli … numaralı 20.540,00 TL tutarlı bir faturanın bulunduğunu, alkollü içecek faturası olan bu giderin şirketle hiçbir ilgisinin olmadığını, davalı müdürün şahsi harcamasına ilişkin olduğunu, bu bedelin davalının şahsi borç hesabına kaydedilmesi gerekirken şirketin hesabına kaydedildiğini, bu suretle şirkete verilen zararın davalı yana tazmini gerektiğini,Müvekkili davacı tüm bu taleplerini 24 Temmuz 2015 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile ileri sürdüğünü, ihtarına rağmen taleplerinin yerine getirilmediğini, belirterek şirketin fazladan ödemek zorunda kaldığı 17.674,43 TL verginin şimdilik 1.000 TL’sinin; davalı müdür ve dava dışı şirket ortağı … için 6552 sayılı Kanun’dan aşkın faydalanma nedeniyle şirketin upradığı 282.214,89 TL tutarındaki zararın şimdilik 1.000 TL’sinin; müvekkilinin hesabından düşülmesi gereken 849.743,70 TLTik borcun davalı müdürün hesabından düşülmesine ilişkin kararın batıl olduğunun tespitine ve bu işlemden dolayı uğranılan zararın hesap edilerek bu zararın şimdilik 1.000 TL’sinin; davalının özensiz davranışı dolayısıyla fazladan ödenmek zorunda kalınan 72.924,00 TL tutarındaki kira ve aidat bedelinin şimdilik 1.000-TL’sinin; davalının şahsi harcamasına ilişkin olup da … Ltd.’ye fatura edilen 20.540,00 TL’sinin şimdilik 1.000 TL’sinin davalı müdürden alınarak dava dışı … Ltd.’ye verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;… Ltd.’nin 1995 yılında davacı ile fiilen birlikte kurulduğu iddiasının gerçek olmadığını, bu firmanın mobilya imalatı ve ticareti yapan … ailesinin 1970 yılından bu yana süre gelen ticari bilgi ve birikiminin ürünü olduğunu ve davalı müdür tarafından 1995 yılında babasının sağladığı sermaye ile ailecek (baba, anne ve kardeş) kurulduğunu, davalı müdürün 1995 yılından bu yana tek başına kurucu ve müdür sıfatıyla şirketin yöneticisi olduğunu, davacının şirketin kuruluşunda, sermayesinin tedarikinde ve yönetiminde katkısının bulunmadığını,Davalı müdürün, davacı ile evlendiğini, sonrasında evliliği iyi gitmemesine rağmen bu evliliği sürdürmeye gayret ettiğini, ancak bilahare bu durum katlanılamaz hale geldiğinden, davacının dayattığı boşanma protokolü/protokollerinin tümünü kabul etmek zorunda kaldığını ve … Aile Mahkemesi’nin 22.10.2007 tarih ve … E., … K. sayılı karan ile anlaşmalı olarak boşanmanın gerçekleşmiş olduğunu,Bu boşanma kararma göre, davalının, … Ltd.’de kendisinin sahip olduğu hisselerin, babası ve annesinin sahip olduğu hisselerin büyük bölümünün ve kardeşi …’ın tüm hisselerinin bila bedel davacıya devredilmesini sağladığını, ayrıca davalının mülkiyetinde olan Emirgan’dakİ taşınmazların yarı hisseleri ile Marmaris’te bulunan taşınmazın davacıya verildiğini, bunların yanında şirket sözleşmesinin belirli konularda davacının oyu olmaksızın karar alınamayacağı şekilde değiştirilmesini temin ettiğini, davacının bunların dışında boşanmadan kaynaklı bir hakkının bulunmadığını, ancak davalı şirketin idari ve ticari faaliyetlerine hukuka aykırı olarak müdahale ettiğini, şirket çalışanlarına bağırıp hkaret ettiğini; onları tersleyip korkuttuğunu, davalıyı akıl almaz biçimde suçladığını ve kötülediğini, şirket hakkında piyasada olumsuz şayialar yayılmasına sebep olduğunu, davacının bu eylemleri özellikle 2010 yılından sonra yaptığım, bu suretle davacının sürekli olarak … şirketini, çalışanlarım ve davalıyı taciz etmiş olduğunu, davacının bu hususta uyarılmasına ve ihtarname ile bu türden davranışlardan vazgeçmesi bildirilmiş olmasına rağmen, bu davranışlarından vazgeçmediği gibi, taciz mahiyetindeki fiil ve işlemlerinin dozunu arttırarak devam ettiğini,Dava dışı şirkete ait … AVM’deki dükkânın kira ve aidat bedeline ilişkin olarak gönderilen ödeme emrine muttali olunur olunmaz borcun ödendiğini, davacının iddia etmiş olduğu gibi kötü bir yönetimin; hele ki hukuk dışı bir yönetimin söz konusu olmadığını, müvekkili davalı müdürün şirketin ödemelerini kendisinin yapmadığını, ancak bu ödemelerin yapılması konusunda ilgili departmana gerekli tüm talimatı verdiğini, ödemelerin aksadığını ödeme emrine muttali olur olmaz öğrendiğini ve gerekeni yaparak dosya borcunu kapattığım, şirket içindeki ödemelerin yapılması sırasında önem dereceleri, nakit akışı ve şirket içindeki tüm dinamiklerin de göz Önünde bulundurduğunu, davacının diğer seri taciz davalarında olduğu gibi açtığı bu taciz davasında da bazı konulan abartarak mahkemeyi yanıltma peşinde olduğunu, davacının bu talebine ilişkin olarak yaptığı hesaplann da doğru olmadığını, üstelik geçen yıl 36 milyon TL’den fazla cirosu olan böyle bir şirkette bu tür ödemelerin olağan olduğunu, hiçbir şekilde müdüre kusur izafe edilemeyeceğini,Müvekkili davalının müdürü olduğu … Ltd.’nin yıllık cirosunun yaklaşık 36 milyon TL olduğunu, bu çapta bir şirkette yapılan 20.540 TL’lik harcamanın olağan olduğunu, bu bakımdan davacının … AŞ. tarafından düzenlenen 16 Ocak 2015 tarihli … numaralı 20.540 TL tutarlı faturaya dayalı taleplerinin reddi gerektiğini belirterek huzurdaki davanın davacısı hakkında ortaklıktan çıkarma talebiyle açılan ve … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasında görülmekte olan davanın huzurdaki dava açısından bekletici mesele yapılmasına ve ayrıca huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Bilirkişi heyetinden aldırılan 03/01/2019 Tarihi raporda ” Davalı …’ın müdürü olduğu … şirketinde 6552 sayılı Kanun kapsamı çerçevesinde fazladan faydalanıldığı iddia edilen 136 no’lu hesaba ait 589.147,80 TL’nin düzeltilmesi talebinin ve bu tutarın %3’üne tekabül eden 17.674,42 TL’nin davalı müdür tarafından … firmasına faizi İle birlikte iade edilmesi talebinin yersiz olduğu,Davalı …’ın müdürü olduğu … şirketinin 6552 sayılı Kanun kapsamı çerçevesindeki kayıtlarının ortaklık yüzdeleri ve 31.12.2013 hesap bakiyeleri ile uyumlu olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi neticesinde;Davalı müdür …’m 131 no’lu hesabından, davacı …’m hesabına göre 116.783,89 TL fazladan düşüldüğünden, 6552 sayılı Kanun bağlamında muhasebe kayıt tarihi olan 09.12.2014’ten sonra lası kâr dağıtımında bu tutar kadar fazladan kâr payı alması mümkün olacağından eşitlik ilkesi gereği bu tutarın davalı şirket müdürü tarafından … şirketi hesabına iade edilerek, şirket müdürü davalı ortak … ile davacı ortak …’ın hesaplarının eşitlenmesi gerektiği, ancak bu durum sebebiyle davacı yanın dolaylı; dava dışı … Ltd.’nin doğrudan zarara uğradığının da ayrıca ispat edilmesi gerektiği, zira sorumluluğunun şartlarından birinin de mevcut bir zararın varlığı olduğu,Dava dışı …’ın ortaklık hissesi ile orantılı olmayan bir şekilde … firmasına borçlandığı, fazladan borçlanılan 165.431,00 TL’nin … şirketi hesabına iade edilmesi gerektiği, ancak …ın huzurdaki davanın tarafı olmadığı, yine bu meblağın anılan kişiden tahsil kabiliyetinin bulunmadığının da sabit olmadığı, bu itibarla dava dışı … şirketinin mevcut bir zararının ispat edilemediği, bu bakımdan anılan meblağın şu an için davalı müdürden talep edilemeyeceği,“131.100.002-…” hesabından düşülmesi gerekirken davalı ortak/müdür B. … adına açılan ve 2013 yılı bilanço kalemleri arasında yer almayan, 2014 yılı yevmiye kayıtlarında yer alan “236.100.999” no’lu hesaptan düşülmesi nedeni İle yapılan 849.743,70 TL tutarındaki muhasebe kaydının davacı … lehine düzeltilmesi gerektiği, bu işlemden dolayı ancak … şirketinin bir zarara uğraması halinde davalı müdürün sorumluluğunun söz konusu olacağı, bu işlem nedeniyle zararın doğup doğmadığı noktasındaki takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,Davacı yanın belirtilen işlemler dolayısıyla kâr payı alacağımn düştüğünü beyan ettiği, oysaki şirket genel kurulunca kâr dağıtılmasına yönelik karar alınmadığı müddetçe kâr payı alacağının muaccel olmayacağı, bu itibarla davacı yanın tazmini gereken doğrudan bir zarara uğradığının sabit olmadığı; somut olayda şirket tüzel kişiliğinin zararının dolaylı olarak -onun hesabına-talep edilmesinin de söz konusu olmadığı,… AVM’nin dava dilekçesinde belirtilen icra dosyalan kapsamında 58.484,62 TL tutamdaki kira ve aidat borçlarının icra işlemi gerçekleştikten sonra, toplamda 62.312,23 TL ödeme yapılarak icra dosyasının kapatıldığı ve 3.827,61 TL’nin şirket tarafından fazladan ödendiği, davalı şirketin ve bu şirkete ait ticari işletmenin faaliyeti kapsamında aidat ve kira ödemelerinin müdür tarafından yapılmayabileceği; başkaları vasıtasıyla yapılabileceği, bu bakımdan davalı müdürün bu işle görevli kişileri seçmede özen göstermesinin yeterli olduğu, müdür tarafından bu kişilere ödeme konusunda verilen talimatların yerine getirilmediğinin icra konusu ödeme emrine muttali olunduğunda anlaşıldığını, bu yönüyle şirket müdürünün gerekli özeni gösterdiği, ancak görevli kişilerin seçiminde makul derecede özen gösterip göstermediği hususunda dosyada kanıt bulunmaması sebebi ile davalı müdürün özen yükümlülüğüne aykırı yönetimi neticesinde şirketin zarara uğradığından söz edilemeyeceği kanaatinde olduğumuzu,2014 yılı yurtiçi ve yurtdışı cirosu toplam 36.428.626 TL olan … firmasında 20.540,00 TL tutarında temsil, ağırlama, davet vs. türü harcamaların makul olabileceği, yapılan harcamanın Gelir Vergisi Kanunu m. 40/1 ve Kurumlar Vergisi Kanunu m. 6/2 hükümlerine uygun olarak yapılan ticari gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi için yapılan giderlerden kapsamında değerlendirilmesinin gerekmekte olduğu kanaatinde olduğumuzu, bu bakımdan anılan meblağın davalı müdürden talep edilemeyeceği,… 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında görülmekte olan davacı ortağın dava dışı … Ltd.’den çıkarılmasına ilişkin davanın huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek aldırılan 14/12/2020 tarihli ek raporda ” Kök raporda da ifade edildiği üzere, ortaklıklar kâr payı dağıtmak yönünde genel kurul kararı almadıkları sürece esas sermaye payı sahiplerine kâr payı dağıtılması bir zorunluluk olmayacak, eş deyişle kâr payı alacağı muaccel hale gelmeyecektir. Tarafımızca kök raporda kâr payı dağıtımına ilişkin bu kural izah edilmiş, olası bir kar dağıtım kararı alınması halinde dağıtımın hukuka ve eşit sermaye payına sahip olan davacı ve davalı için eşit şekilde dağıtılabilmesi İçin hesapların eşitlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Raporun sonuç kısmında da aym yönde açıklamada bulunulmuştur. Bu noktada ifade etmek gerekir ki. kar sav dağıtılması yönünde karar alınmaması durumunda, karın hesanlanmasına esas olan mali durumdaki deüisiklik esas sermaye navı sahiplerine dolaylı zarar olarak da tesir etmeyecektir ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava TTK 644/1-a mad.göndermesiyle TTK 553 mad.gereğince Limited şirketteki müdürün sorumluluğu davasıdır. … Ticaret Sicil Müd’nün … sicil no’sunda kayıtlı olan …Tic.Ltd.Şti’nde tarafların anlaşmalı boşanması sonrasında davacı taraf % 49,95 hisseye sahip olduğu, davalı da % 49,95 hisseye sahip olup davalının en son 11/03/2015 tarihli genel kurulda yeniden 10 yıllık süre ile şirket müdürü olarak atandığı, uyuşmazlık konusu dönem içerisinde de şirket müdürü olarak görev yapmakta olduğu, davacı tarafın sorumluluk davasını açarken davalı müdürün 5 ayrı kalemde sayılabilecek doğrudan veya dolaylı olarak verdiği zarara dayanak olarak aldığı, bu zarar başlıklarından üçünün 6552 sayılı yasa kapsamında davacıya verdiği doğrudan zararlar olduğu, bunların davalının 6552 sayılı kanun çerçevesinde sunduğu beyanname ile fazla ödenmek zorunda kalınan 17.674,43-TL vergi bedelinin hukuka aykırı olduğu, ikinci olarak ortakların ortaklık yüzdeleri ile 131 kodlu hesaptaki borçlanma miktarlarının orantılı olmadığı, davalı müdür için fazladan 116.783,89-TL ve … için fazladan 165.431,00-TL faturalandırma yapıldığı, üçüncü ve son olarak da …kodlu hesapta cari hesap dökümüne göre 849.743,70-TL bedelin düşülmediği, bunun 203 ve 136 kodlu hesaplardan düşümünün yapılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilerek bu üç zarar kalemi içinde davalının 6552 sayılı yasadan bu şekilde yararlanmasının davacının potansiyel kar alma hakkına zarar verdiği için müdürün sorumluluğuna gidilmesini talep etmiştir.Ayrıca bu üç zarar kaleminin haricinde ilk olarak şirket mağazalarının kirasının geç ödenmesi nedeniyle açılan icra takip dosyalarında fazla ödeme yapılmış olması ve ikinci olarakta 20.540 TL’lik faturanın da şirketle ilgili olmayıp şahıs harcaması olması nedeniyle dolaylı olarak zarara uğradıkları iddia edilmektedir. Bu zarar kalemleri tek tek incelenecek olursa öncelikle 6552 sayılı yasa kapsamında oluştuğu iddia edilen zararlar yönünden 6552 sayılı kanun ile ticari işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklı olduğu miktar ile ortaklara borçlu bulunduğu miktarlar arasındaki farkın vergi dairesine beyan edilerek % 3 tutarında vergi ödemek suretiyle kayıtların düzeltilmesi imkanı sağlandığı, yasanın 74.mad’de hangi hesaplardan bu alacak ve borç kalemlerinin hesaplanacağı yönünde kısıtlama getirilmediği gibi ortakların şirkete olan borçları ile ortaklık payları arasında ilişki kurulmadığı, ortaklardan alacaklıların ve borçların kül halinde değerlendirilmiş olduğu, ayrıca genel tebliğ ile kanunun uygulama alanının daraltılmasının hukuken mümkün olmadığı, bu nedenle 136 kodlu hesaptan yapılan ve fazladan faydanılan 589.147,80-TL ‘ye isabet eden % 3 tutarındaki 17.674,42-TL ‘lik bedelin şirkete iadesinin gerekmediği, yapılan beyanın hukuka uygun olduğu, ayrıca ortaklık payları ile ortaklara borçlar hesabı arasında 6552 sayılı yasada herhangi bir irtibat kurulmamasına rağmen bir an için davalı müdür ve … için fazladan bildirim yapıldığı kabul edilse bile uyuşmazlık konusu dönem içerisinde genel kurul tarafından kar dağıtımı yönünde karar alınmamış olduğu ve davacının muaccel bir zarar alacağından bahsedilemeyeceği,ayrıca davacıya devredilen Bodrum ‘da bulunan taşınmazlar yönünden açılan davaların halen derdest olduğu, taşınmazların bedelinin 131 kodlu hesaptan düşülmesi gereken 849.743,70-TL ‘nin eksik düşülerek zarara uğratıldığı iddia edilmiş ise de mali incelemeye göre 236 kodlu hesapta yapılan düşüm ve hareket 2014 yılında yapılmış olup 31/12/2013 tarihli bilançoda yer almamaktadır ve dolayısıyla 6552 sayılı yasa kapsamında değerlendirmesinin yapılması mümkün değildir. Dolaylı zararlara gelince ödenmeyen kira ve aidat borçları nedeniyle icra takipleri açılmış ve takipler nedeniyle 3.827,61-TL fazla ödeme yapılmak zorunda kalınmış ise de şirketle ilgili ödeme ve tahsilatların finansman ve muhasebe departmanı tarafından yürütüldüğü, davalı müdürün kiraların geç ödenmesi nedeniyle yetkileri devrettiği kişilerin seçiminde özenli davranıp davranmadığı yönünde sorumluluğunun olabileceği fakat dosyaya bunu kanıtlar nitelikte somut delil ibraz edilmediği,son olarak 20.540-TL ‘lik faturanın içeriğine ve şahıs harcaması olduğu yönünde itiraz edilmiş ise de şirketin 2014 yılı toplam cirosuna bakıldığında 20.540-TL tutarındaki faturanın temsil , ağırlama ve davet v.s.harcamalarına uygun olduğu anlaşılmış olmakla davalı müdürün davacı pay sahibine doğrudan veya dolaylı olarak TTK 553 kapsamında zarar verici eyleminin söz konusu olmaması nedeniyle açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile artan 26.09TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5–Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …