Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/682 E. 2018/478 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/682 Esas
KARAR NO : 2018/478

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/06/2015
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, … Sanayi A.Ş.’de (bundan böyle “…” veya davalı Şirket” olarak anılacağı) 640.168 adet paya sahip bulunduğunu, …’nın 30.03.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. gündem maddelerinin tamamının aşağıda izah eden nedenlerle kanuna ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle iptal davasına konu edildiğini, taraflarının 30.03.2015 tarihli olağan genel kurula katıldığını, alınan kararlara karşı muhalefet şerhinin tutanağa dercedildiğini, böylelikle genel kurul kararının iptali davasını açmak için TTK’nin 445. ve 446. maddelerinde aranan şartların gerçekleşmiş bulunduğunu, Faaliyet Raporunun okunmaması ve bunlarla ilgili hususlarının sağlıklı bir şekilde müzakere edilmemiş olması ve Faaliyet Raporundaki bazı ve önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle gündemin 2 maddesi uyarınca alınan kararın iptalinin gerektiğini, Gündemin 2. Maddesinde; “Yönetim Kurulunca hazırlanan 2014 yılına ait yıllık Faaliyet Raporu nun Han ve toplana günleri hariç olmak üzere genel kurul toplantı tarihinden üç hafta önce kanuni süresi içinde Şirket merkezinde, şubesinde (… Fabrikasında), …’nın elektronik genel kurul portalında …. com adresindeki Şirketin kurumsal internet sitesinde ve…. Platform unda (…) pay sahiplerinin incelemesine açılmış olması, talep eden pay sahiplerine 13 Mart 2015 tarihinde elden teslim edilmiş olması ve toplantı tarihine kadar pay sahiplerinin okuyup incelemeleri için yeterli sürenin geçmiş olması nedeniyle toplantıda yeniden okunmamasına” oy çokluğu ile karar verilmiş olduğunu, Gündem maddesinin ise; “Yönetim Kurulunca hazırlanan 2014 yılına ait Yıllık Faaliyet Raporu nun okunması ve müzakeresi” şeklinde oluşturulduğunu, Genel Kurul Toplantısında ilan ve tebliğ edilen gündem maddesine uygun şekilde hareket edilmesinin zorunlu olduğunu, .. gündem maddesi Yönetmelik hükümlerine uygun olarak, Faaliyet raporunun okunması şeklinde düzenlendiğine göre, genel kurulun gündem maddesini değiştirerek okunmaması şeklinde kara vermesinin bu düzenlemeye ve dolayısıyla de esas sözleşme ve kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, yanı sıra alınan kararın mevzuata tamamen aykırı ve iptalinin gerektiğini, davalı şirketin halka açık ve oldukça geniş çapta işlem hacmine sahip bir şirket olduğunu, söz konusu şirketin Faaliyet raporunun genel kurulda müzakere edilmeksizin salı şirket merkezinde pay rahiplerinin bilgisine sunulmasının, Faaliyet Raporu hakkında pay sahiplerinin bilgilendirilmeleri için yeterli olmadığını, Yönetim Kurulu Faaliyet raporunun bireysel olarak toplantı tarihinden önce şirket merkezinden temin edilmek suretiyle pay sahipleri tarafından okunmasının, konu üzerinde düşünülmesi suretiyle karar verilmesinin farklı, genel kurul toplantısının yapılması sırasında konu hakkında görüş ve düşüncelerin açıklanması suretiyle bir karar oluşturulmasının çok farklı kararların alınmasına neden olabilecek nitelikte olduğunu, Anonim ortaklıkta genel kurul toplantılarında şeffaflık ilkesine uyulması ve pay sahiplerinin bilgi elma haklarına riayet edilmesi gerektiğini, pay sahiplerinin bilgi alma haklarına riayet edilmesi gerektiğini, pay sahiplerinin bilgi alma hakkının ortadan kaldırılamayacağını ve sınırlandırılamayacağnı, bilgi alma hakkının genel kurulda en geniş şekilde kullanılması ve “işletme sırrı” kalkanının dahi haklı gerekçelerin varlığında kullanılabileceğini, Yargıtay’a göre de pay sahibinin genel kurul müzakeresine ve oy kullanmaya hazırlanabilmesi için bilgi sahibi kılınması gerektiğini, genel kurul kararı alınırken pay sahiplerinin bilgi hakkına riayet edilmesinin çok Önemli olması nedeniyle buna aykırılık genel kurul kararının iptalini gerektirdiğini, TTK. 437/6 maddesi uyarınca “bilgi alma ve inceleme hakkı”nın esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz hükmü gereği bilgi alma hakkını sınırlayan ve zorunlu gündem maddelerinden birisi olan Faaliyet raporunun okunmasını engelleyen, sınırlandıran genel kurul kararının, yasanın açık hükmü dolayısıyla kanuna aykırı ve dolayısıyla iptali gereken (TTK 445. m) kararlarından olduğunu, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu’nun, şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açılmış olması ve talep eden pay sahiplerine teslim edilmiş olması nedeniyle yeniden okunmamasına karar verilmesinin, Faaliyet raporunun pay sahiplerince müzakere edilerek görüşülmesini engellediği, inceleme sırasında teslim alınan Faaliyet raporu ile genel kurulda müzakere edilen Faaliyet raporunun aynı olup olmadığının teyit edilememesi ve Faaliyet raporunun tartışılması imkanını ortadan kaldırdığından ve bilgi alma hakkını önlediğinden yapılan oylamada sağlıklı bir karar alınmasını engellediği için TTK 445. maddesi uyarınca iptalinin gerektiğini, bu hususun Bakanlık Temsilcisi Yönetmeliğinin 13/1.b bendinde Faaliyet raporunun okunmasının açıkça düzenlendiği ve “Yönetim Kurulunca hazırlanan yıllık Faaliyet Raporunun okunması ve müzakeresi” şeklinde yer almakta olduğundan Faaliyet Raporunun görüşülmesi ve okunmasının zorunlu olduğunu, TTK 408/1. d.m. gereği yıllık Faaliyet raporunun genel kurulda görüşülerek karar bağlanması gerektiğini, tüm bu hükümlerin ihlal edilmesi nedeniyle TTK 445. maddesi anlamında kanuna ve aynı zamanda iyi niyete aykırı, pay sahiplerinin bilgi sahibi olmasını engelleyerek menfaat temin etme amacı taşıyan genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, Finansal Tabloların okunmaması ve bunlarla ilgili hususların sağlıklı bir şekilde müzakere edilmemiş olması ve finansal tablolardaki bazı önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle Gündemin 4. maddesi uyarınca alınan kararın iptali gerektiğini, Gündemin 4. Maddesinde; “2014 yılına ait Finansal Tabloların ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere genel kurul toplantı tarihinden üç hafta önce kanuni süresi içinde Şirket merkezinde, şubesinde (… Fabrikasında), …’nın elektronik genel kurul portalında … adresindeki Şirketin kurumsal internet sitesinde ve … Platform’unda (…) pay sahiplerinin incelemesine açılmış olması, talep eden pay sahiplerine 3 Mart 2015 tarihinde elden teslim edilmiş olması ve toplantı tarihine kadar pay sahiplerinin okuyup incelemeleri için yeterli sürenin geçmiş olması nedeniyle toplantıda yeniden okunmamasına ” oy çokluğu ile karar verilmiş olduğunu, Finansal tabloların sadece ana başlıklarının okunmasının, yukarıda ifade edildiği şekilde bilgi alma hakkını düzenleyen maddelere (yasaya) ve BTY’nin bu kez 13/1.ç bendine açıkça aykırı olduğunu, BTY’nin m.l3/l.ç’ye göre “Finansal Tabloların okunması, müzakeresi ve tasdiki”nin genel kurulun zorunlu gündem maddeleri arasında yer aldığı ve görüşülmesinin zorunlu olduğunu, TTK.445. maddesi uyarınca 4. gündem maddesinin de mevzuata ve dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini, Halbuki, şirketin yıl sonu finansal tablolarında, TTK.515, TTK.69, TTK. 72 ve TTK. 78/1 maddelerine aykırı olarak bir takım açık ve izaha muhtaç önemli noktalar bulunduğunu, -Vergi sonrası net dönem karı 162.848.734,90 TL değil 162,355.895,90 TL olarak hesaplanması gerektiğini, bilgilendirme dokümanına yanlış yazıldı ise düzeltme yapılması gerektiğini, -… Şirketi ile yapılan sözleşmeye ilişkin olarak özel durum açıklaması yapılıp yapılmadığını, sözleşmenin hangi tarihte, hangi koşullarla imzalanmış olduğunu, Yukarıda arz edilen ve benzeri konulardaki bilgilere, finansal tablolarda yer verilmesinin zorunlu olmasına rağmen bu bilgilere yer verilmediğini, davalı şirketin finansal tabloları açık ve anlatılır olmadığı gibi finansal tabloların gerçeğe uygun ve dürüst resim ilkesine uygun bir şekilde hazırlanmamış olduğunu, bunlara ek olarak, finansal tabloların TTK,72. maddesine ve değerleme ilkelerinin düzenlendiği TTK.78. maddesine de aykırı şekilde düzenlendiğini, Yönetim Kurulumun yıllık Faaliyet Raporu içinde yer alan fmansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle, finansal tabloların kabul edildiği 4. gündem maddesinin de gerek kanuna gerekse iyi niyete aykırılık sebebiyle iptal edilmesinin zorunlu olduğunu, olayda davalı şirketin hem davacıların bilgi alma hakkına hizmet edecek açıklama ve cevapları vermediğini hem de bu hakka hizmet eden belgeleri mevzuata ve usulüne uygun bir şekilde hazırlamamış olduğunu, Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 5. maddesi uyarınca alınan kararın iptalinin gereklisini, 30.03.2015 tarihli genel kurul toplantısının 5. gündem maddesinde Yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesine karar verilmiş olmasına rağmen, ibra edilmesine karar verilen Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olarak açılan davaların devam ettiğini, devam eden sorumluluk davaları mevcut iken aynı Yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine karar verilmesinin, ibra kurumunun niteliğine aykın olduğunu, bu nedenle 5. gündem maddesinde alınan kararların da en azından dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesiyle TTK. 445. vd uyarınca İptali gerektiğini, Bunun yanı sıra, 30.03.2015 tarihli genel kurul toplantısında, davalı Şirket yönetim kurulu üyelerinden …’ın ve …’nün kendi ibrasında oy kullanıp kullanmadığının genel kurul tutanağından anlaşılamadığını, zira Yönetim Kurulu üyelerinin, kendi ibralarında oy kullanmaktan yoksun olduklarını, Ayrıca, … Holding A.Ş.’nin de Yönetim Kurulu Üyesi olan M…, …, …, … ye …’nün ibralarında pay sahibi … Holding A.Ş/nin de oy kullanmaması gerekirken oy kullanmalarının emredici hükme alenen aykırılık teşkil etmekte olduğunu, çünkü … Holding A.Ş.’nin ortaklık yapısına bakıldığında bunların …, …, …, … ve …’nün oy sahibi olduklarının görüldüklerini, … Holding A.Ş.’nin davalı Şirketin hakim şirketi konumunda olduğunu, Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen mütalaada da ; “Doktrinde, bir şirkette yönetim kurulu üyesi oydan yoksun ve o şirkette de pay sahibi olan tüzel kişi, oydan yoksun bulunan … üyesinin önemli etkisi altında ise, pay sahibi tüzel kişinin kendisinin de oy hakkından yoksun olacağının kabul edilmiştir…Davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan … ile …’ün yeni … AŞ de yönetim kurulu başkanıdır. Dolayısıyla, oydan yoksunluğun söz konusu olduğu durumlarda, bu anılan iki şirketin de oy hakkını kullanamayacakları kabul edilmelidir. Bu durumda yönetim kurulu üyelerinin ibrası, yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ayrılması TK’ b. 395 ve 396 da sayılan izinlerin verilmesi kendilerine aylık ücret bağlanması kararlarında karar yeter sayısının sağlanamadığı, olumlu yönde yeteri kadar oyun bulunmadığı, bu nedenle iptallerine karar vermek gerekitiği sonucu ortaya çıkacaktırşeklinde görüş ve kanaate varıldığını, Oy hakkından yoksun olan kişi kendi adına oy kullanamayacağı gibi bir paydaşın vekili sıfatıyla da oy kullanamayacağını aksi halde TTK md. 436/2’de öngörülen yasağın bir anlamının olmayacak, yönetim kurulu üyeleri asaleten kendi ibralarında oydan yoksunluk yasağını vekalet vermek suretiyle dolanabileceklerini, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olarak gerçekleşen ibra kararının bu nedenle iptali gerektiğini, açıkça görüleceği üzere bir şirkette yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin, genel kurulda nasıl kendi ibrası için oy kullanamayacak ise somut olayda da Hakim Şirket olan … Holding A.Ş.’nin de kendi yönetim kurulu üyelerinin (…, …, …, … ve …) hakim ortağı olduğu bir diğer şirketin (davalı Şirket …) yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullanmasının hukuka alenen aykırılık teşkil edeceğinden gündemin 5. maddesinin bu açıdan iptali gerektiğini, Kazanç Payına ilişkin Gündemin 6. Maddesi uyarınca alınan kararın eşitlik ilkesinin ihlal edilmesi gerekçesi ile iptalinin gerektiğini, Gündemin 6. maddesinde: … Holding A.Ş.nin; “Şirketin 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulu ‘nun 04.03.2015 tarihli ve 2015/11 sayılı Kararı uyarınca 2014 yılma ait kazanç paylarının Yönetim Kurulu üyeleri ve Üst Düzey Yöneticilere ilişkin ücret politikasına uygun olarak Yönetim Kurulu Üyelerine dağıtımına ilişkin teklifi ışığında 2014 yılına ait kazanç paylarının bağımsız yönetim kurulu üyesi olmayan ve Şirket ve/veya diğer grup şirketlerinde icra görevi olmayan Yönetim Kurulu Üyesi …’e 2/4 oranında, …’ye 1/4 oranında ve her …’e 1/4 oranında dağıtılmasına ” önerisinin oy çokluğu ile kabul edildiğini, Böylece şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi …’e esas sözleşmede yer almadığı halde dolaylı biçimde bir menfaat temin edilmesi yoluna gidilmiş olduğunu, şöyle ki; dava dışı …’e, ortak sıfatıyla diğer ortaklarla birlikte aldığı karın yanı sıra, şirket ana sözleşmesinin 33. maddesinde bağımsız yönetim kurulu üyeleri dışında kalan yönetim kurulu üyeleri için öngörülen kar payını icracı olmayan yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ödenmek suretiyle şirket karından bir menfaat temin edildiğini, Genel Kurul’da alınan bu kararın, esas itibarıyla tipik bir eşitlik ilkesi ihlali teşkil ettiğini, şirket ortaklarından birisinin yönetim kumlu Üyesi sıfatına binaen şirket kazancından diğer ortaklara nazaran ciddi biçimde daha fazla pay almasına yol açması nedeniyle iptalinin gerektiğini, TTK. 395. ve 396. Maddelerine ilişkin Gündemin 10. Maddesi uyarınca alınan kararın iptali gerektiği, TTK’nın 395 ve 396. maddelerinde belirtilen yetki ve izinlerin yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilmiş olduğunu, pay sahibi yönetim kurulu üyelerinden … ve … “nin bu gündem maddesinde oy kullanmamasına rağmen … Holding A.Ş.’nin oy kullandığını, Davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan … ile …’ün yeni unvanıyla … Holding A Ş.’de de yönetim kurulu üyesi olduklarının görüldüğünü, dolayısıyla oydan yoksunluğun söz konusu durumlarda, bu anılan iki kişinin oy hakkını kullanamayacaklarını, bu nedenle TTK. 436. maddesi uyarınca, oydan yoksun olmalarına ve bu nedenle oy kullanmaları mümkün olmamasına rağmen, … Holding A.Ş.’nin bu gündem maddesinde oy kullanmalarının, gündemin l0. maddesinde alınan bu kararın da TTK. 445. maddesi uyarınca iptal edilmesini gerekli kıldığını, Yukarıda izah edilen nedenlerle, Aksa şirketinin 30.03.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısfnda alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. gündem maddelerinde alınan kararların iptaline, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun 499. Maddesi uyarınca Genel Kurul Toplantısında Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların okunmasının zorunlu olmadığını, anılan madde ile hükmedile düzenlemenin Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların müzakere edilmesi olduğunu, dava konusu yapılan Genel Kurul Toplantısında hem Faaliyet raporu hem de finansal tabloların uzun uzadıya müzakere edilmiş, davacının Faaliyet raporu ile finansal tabloların müzakeresiyle ilgili 20’den fazla yönelttiği sorunun yanıtlanmış olduğunu, hem Faaliyet raporu hem finansal tablolar ve hem de kanunen pay sahiplerinin incelemesine açık olması zorunlu tüm belgelerin müvekkil şirket tarafından Kanun’un amir hükümlerine uygun olarak incelemeye hazır edilmiş olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulunun ve T.C-Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlanan 2014 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu, Denetçi Raporu, Finansal Tablolar, kar dağıtımına ilişkin teklif ile gündem maddelerine ilişkin zorunlu kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde gerekli açıklamaları ve ilgili belgeleri içeren ayrıntılı bilgilendirme dokümanının, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere Genel Kurul Toplantı tarihinden üç hafta önce kanuni süresi içinde Şirket Merkezinde, Şirket Şubesi’nde (…. Fabrikasında) Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun elektronik genel kurul portalında, … adresindeki şirketin kurumsal internet sitesinde ve …. adresli … (…) pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, Davacının da yukarıda izah edilen tüm belgeleri müvekkil şirket merkezine gelerek 13 Mart 2015 tarihinde incelemiş ve birer suret teslim alınış olup bu hususa ilişkin belge teslim tutanağını sunduklarını, dolayısıyla davacının Genel Kurul öncesinde bilgi alamadığı iddiasının tamamen hilafı hakikat olduğunu, bunun da ötesinde, kötü niyetli davacının. Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların pay sahiplerince alınan karar doğrultusunda okunmamış olmasını ” bilgi alma haklarının ihlal edildiği” iddiasına ve temeline dayandırmış ise de her nedense aynı genel kurula ilişkin olarak müvekkil şirket aleyhinde ikame ettikleri bilgi alma ve inceleme yapma yetkisi verilmesi talebine ilişkin tespit davasından hiç bahsetmemiş olduğunu, Davacı tarafından işbu dava konusu yapılan 30 Mart 2015 tarihli Genel Kurul’a ilişkin olarak … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame edilen bilgi alma ve inceleme yapma yetkisi verilmesi talebine ilişkin tespit davasmm (Dosya No: 2015/366 E.) Mahkemece “Esastan” kesin olarak reddedilmiş olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında da görüleceği üzere, müvekkilin Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların müzakeresi hususunda kanuni yükümlülüklerini yerine getirdiği, kanuna aykırı bir uygulamanın olmadığı ve davacının tüm sorularının yanıtlandığının haklı olarak ifade edildiğini, Mahkeme’nin bu kesin kararı karşısında davacı tarafından ikame edilen işbu genel kurul iptali davası kapsamında 2. ve 4. no.lu gündem bakımından Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların okunmadığı, böylelikle bilgi alma haklarının ihlal edildiği iddiasının hiçbir şekilde dinlenemeyeceği ve anılan kararların iptaline karar verilemeyeceğini, tekrarla Genel Kurul’da Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların, uzun uzadıya müzakere edilmiş ve davacının tüm sorularının yanıtlanmış olduğunu, davacının, Faaliyet Raporu ile Finansal Tablolar hakkında bilgi sahibi olmaması halinde Genel Kurul Toplantısı’nda zaten bu denli ayrıntılı soruları soramayacağını, dolayısıyla davacının bu gündem maddeleri bakımından ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı olduğunu, diğer yandan, davacının haksız ve hukuka aykırı işbu davayı açmaktaki gerçek maksadının, Genel Kurul kararlarının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin dava hakkını kullanmak değil, …’ün … Grubu Şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olarak seçilemediği genel kurul toplantılarından sonra Yönetim Kurulunda ve Şirketlerde kaybettiği etkinliği davalar ve hukuki dayanaktan yoksun şikayetler ile kazanmak, hissedarlar üzerinde bu şekilde baskı kurarak kendisinin yeniden Yönetim Kurulu’na seçilmesini sağlama olduğunu, yanı işbu davanın diğer haksız davalar gibi hukuki nedenlere değil tamamen şahsi husumete dayandığını, Davacının, hem müvekkil şirket hem de … Grubu Şirketleri aleyhinde onlarca dava açtığını ve açmaya devam ettiğini, davaların listesi ile davacının ikame edip de ilgili mahkemelerce reddedilen davaların kararlarınıda sunduklarını, bu kararlar ile davacının işbu davaları açmaktaki amacının hakkın kötüye kullanılmadı olduğunun açık ispatı olduğunu, Sonuç olarak; davacı tarafça Gündemin 2. ve 4. maddesini oluşturan Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların okunmadığı iddiasının Genel KuruPun iptaline ilişkin bir sebep teşkil edemeyeceğini, kanunda düzenlenen hükmün Faaliyet Raporu ile Finansal Tabloların okunması değil müzakere edilmesi yönünde olduğunu, Genel Kurul Tutanağından da anlaşılacağı üzere hem Faaliyet Raporu hem de Finansal Tabloların Genel Kurul Toplantısında uzun uzadıya müzakere edilmiş ve davacının sorularının yanıtlanmış olduğunu, davacının iddiasının “Bilgi Alma Haklarının ihlal edildiği ” temeline oturtulmaya çalışılmakta ise de aynı Genel Kurul bakımından taraflarca ikame edilen bilgi alma davasının Mahkemece kesin olarak reddedildiğini, TTK 409. maddesi uyarınca faaliyet raporları ile finansal tabloların genel kurulda müzakere edilmesinin esas olduğunu, anılan kanun maddesinde veya bir başka maddede bu raporların genel kurul toplantısında okunmasının zorunlu olduğuna dair bir yasal zorunluluk öngörülmediğini, Müvekkil Şirket’in 30 Mart 2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısrnda Gündem’in 2 ve 4. maddeleri kapsamında pay sahiplerince verilen önergeye ilişkin olarak yapılan oylama neticesinde faaliyet raporu ile finansal tabloların okunmamasına karar verildiğini, TTK’nun amir hükmü gereğince Gündem’in 2. ve 4. maddelerine uygun olarak hem faaliyet raporu hem de finansal tabloların uzun uzadıya müzakere edilmiş ve bu kapsamda davacı temsilcisinin 20’den fazla sorusuna cevap verilmiş olduğunu, Diğer yandan, izah edildiği üzere, müvekkil şirketin hisseleri halka arz edilmiş olduğundan, Sermaye Piyasası Kurulu’nun ve T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlanan 2014 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu, Denetçi Raporu, Finansal Tablolar, Kar Dağıtımına ilişkin Teklif ile gündem maddelerine ilişkin zorunlu Kurumsal Yönetim İlkeleri çerçevesinde gerekli açıklamaları ve ilgili Belgeleri içeren ayrıntılı Bilgilendirme Dokümanı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere genel kurul toplantı tarihinden üç hafta önce kanuni süresi içinde Şirket merkezinde, Şirket şubesinde (… Fabrikasında) MKK’nın elektronik genel kurul portalında … adresindeki Şirketin kurumsal internet sitesinde ve …da pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, müvekkili şirketin genel kurul toplantısı öncesinde pay sahiplerini bilgilendirme kapsamında tüm kanuni yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmiş olduğunu, Davacı vekillerinin 13 Mart 2015 tarihinde Şirkete gelerek genel kurul öncesinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulması zorunlu olan belgeleri eksiksiz inceleyerek birer suret aldıklarını, 13 Mart 2015 tarihli Belge Teslim Tutanağı ile davacı vekilleri Avukat … ve Avukat …’ın; Türkiye Muhasebe Standartlarına göre hazırlanmış finansal tablolar, Yönetim Kurulu’nun 2014 yılma ait yıllık Faaliyet Raporu, Yönetim Kurulumun kar dağıtım önerisine ilişkin karar örneği, 2014yılına ait Bağımsız Denetim Raporu, Kar Dağıtımına ilişkin Teklif ile gündem maddelerine ilişkin zorunlu Kurumsal Yönetim İlkeleri çerçevesinde gerekli açıklamaları ve ilgili belgeleri içeren ayrıntılı Bilgilendirme Dokümanını incelemiş ve Yönetim Kurulu Kararı dışındaki belgelerden de birer suret teslim almış olduklarını, müvekkil şirketin 2014 yılına ilişkin Faaliyet Raporunun ve 2014 yılına ait Finansal Tabloları kanunun amir hükmüne uygun olarak uzun uzadıya müzakere edildiğini, TTK’da genel kurul toplantılarında faaliyet raporu ile finansal tabloların okunmasını zorunlu kılan bir düzenlemenin mevcut olmadığını, davacının bu iddiaya dayalı iptal talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı tarafından, … Grup şirketleri aleyhinde ikame edilen Genel Kurul iptali davalarında da huzurdaki davada olduğu gibi, faaliyet raporu ile finansal tabloların okunmaması hususlarının birer iptal sebebi gibi gösterilmiş ise de ilgili tüm davalarda mahkemelerce re’sen atanan bilirkişilerin, raporlarında faaliyet raporu ile finansal tabloların okunmamış olmasının genel kurul iptal sebebi teşkil etmeyeceği, kanundaki düzenlemenin anılan raporların müzakere edilmesi yönünde olduğunun belirtildiğini, söz konusu raporlarda ayrıca, genel kurul toplantılarından Önce davacı vekillerince incelenen belgelere ait tutanaklar ve genel kurul tutanaklarında faaliyet raporu ile finansal tabloların müzakere edilmiş olduğu hususlarının belirtilmiş olduğunu, bu dosyalardaki; … tarafından: … Kimya Sanayi ve Tic. A.Ş. aleyhinde ikame edilen genel kurul iptal davasında (….3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/261 E.) dosyaya sunulan 30.03.2015 tarihli bilirkişi raporu, … Acenteliği AŞ. aleyhinde ikame edilen genel kurul iptal davasında (İst. 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1234 E.) dosyaya sunulan 15.06.2015 tarihli bilirkişi raporu, …. İşletmesi A.Ş. aleyhinde ikame edilen genel kurul iptal davasında (İst 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1524 E.) dosyaya sunulan 06.07.2015 tarihli bilirkişi raporu, … tarafından: …. Hiz. Güvenlik Malz. Tic. A.Ş. aleyhinde ikame edilen (İst. 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1651 E.) dosyaya sunulan 06.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacıların faaliyet raporu ile finansal tabloların okunmaması iddiasına dayalı genel kurul iptal taleplerinin hukuka aykırı olduğunu açıkça ifade edildiğini, Davacı tarafından müvekkil şirketin 30.03.2015 tarihli Genel Kurul Toplantısı’na ilişkin olarak ikame ettiği ” bilgi alma ve inceleme yapma yetkisi verilmesi” talebini içeren tespit davasının, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce (dosya no: 2015 / 366 E.) 25.06.2015 tarihli Kesin Kararı ile reddedildiğini, anılan mahkemenin gerekçeli kararında; “….genel kurul toplantısında davacı tarafın tüm sorularına cevap verildiği, davacı tarafından cevap verilmediği belirtilen soruların ise 30.03.2015 tarihli genel kurul toplantısının gündemine ilişkin olmadığı, bu nedenle cevap verilmediği, … davalı şirketin kanuna aykırı bir uygulamasının söz konusu olmadığı, davalı şirket tarafından verilen cevapların yeterli ve bilgi edinme hakkını karşılar nitelikte bulunduğu, bu nedenle davacının yeniden bilgi edinme ve inceleme hakkı talebine ilişkin davasının reddine karar vermek gerektiği..” şeklinde olup müvekkil şirketin kanuna aykırı bir uygulamasının söz konusu olmadığı, davalı şirket tarafından verilen cevapların yeterli ve bilgi edinme hakkını karşılar nitelikte bulunduğu hususlarının tespit edildiğini, Sonuç olarak huzurdaki davada, gündemin bu maddelerine dayalı iptal talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinin kesin olduğunu, Davacının dava dilekçesinin 6. sayfasında finansal tablolar bakımından 2 tane haksız ve hukuka aykırı iddiaya yer verildiğini, aslında anılan soruların dava konusu yapılan Genel Kurul Toplantısında müvekkil şirket tarafından açık bir şekilde cevaplandirildiğini, Haksız iddialardan birisi; Vergi sonrası net kar tutarının 162.848.734,90 TL değil, 162.855.895,90 TL olarak hesaplanması gerektiği belirtilerek ilgili farkın bilgilendirme dokümanına yanlış yazılıp yazılmadığının sorulduğunu, eğer bir yanlışlık var ise düzeltilmesi gerektiğinin iddia edildiğini, anılan iddianın açıkça hukuka aykırı olduğunu, zira Genel Kurul Toplantısında da ifade edildiği üzere, finansal tabloların 81. sayfasına bakıldığında söz konusu fark olan 7.000-TL’nin kontrol dışı paylara isabet eden tutar olduğunun görüleceğini, dolayısıyla ortada teknik bir yanlışlığın da söz konusu olmadığını, bilindiği üzere, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılan Kar Payı Rehberinin 4. sayfasında “Net Dönem Karı” “SPK’ya göre olan kısımda, SPK’ya göre dönem karından SPK’ya göre vergilerin düşülmesi suretiyle bulunan tutardır. Yasal kayıtlara göre olan kısımda, yasal kayıtlara göre dönem karından yasal kayıtlara göre olan vergilerin düşülmesi suretiyle bulunan tutardır. Ancak konsolide finansal tablo hazırlayanlar için bu alana ana ortaklığa ait konsolide net dönem karı yazılır” şeklinde tanımlanmış olduğunu, Konsolide finansal tablo hazırlayan şirketlerin, kar payı dağıtım tablolarında, SPK’ya göre net dönem karı bölümüne, konsolide ettiği şirketlerde ana ortaklığa, yani kendilerine düşen kar rakammı yazmak durumunda olduklarını, müvekkil şirketin de konsolide ettiği şirketlerden … ‘ın % l00’üne değil, % 99,57’sine sahip olduğu için, eksik kalan (GK tutanağında ” kontrol dışı paylara isabet eden” olarak belirtilen kısmı konsolide etmemekte ve SPK’nın Kar Payı Rehberine göre, (dönem net karı] – [ vergiler ] = ( net dönem karı] hesaplamasında 7.161-TL’lik bir fark oluştuğunu, müvekkil şirketin konsolide ettiği şirketlerin bilgilerinin de yine müvekkil şirketin Faaliyet Raporu’nun 90. sayfasında F1TCO %100 konsolide, … Egypt %99,57 konsolide olarak belirtilmiş olduğunu, Davacının haksız iddialarının aksine bilgilendirme dokümanında yapılmış bir yanlışlık olmadığı gibi, müvekkilin mali kayıtları ile finansal tablolarında herhangi bir yanlışlık ve/veya eksiklik olmadığını, davacının … Şirketi ile yapılan sözleşmeye ilişkin olarak …’da özel durum açıklaması yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusunun ise Genel Kurul Toplantısı’nda açık bir şekilde cevaplandırıldığını, Bahsedilen ortak arıtma tesisinin Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemeleri kapsamındaki “önemli nitelikte işlem” kriterlerine girmediği için ayrıca bir … açıklamasına da gerek olmadığım, Genel Kurul Toplantı sında da aynen bu şekilde cevap verildiğini, Davacının gayriciddi iddialarının aksine müvekkil şirketin tüm mali ve finansal kayıtları, bilançoları ve finansal tablolarının kanuna ve muhasebe kurallarına uygun olarak tutulduğunu, müvekkil şirketin büyük ölçekli ve halka açık olması sebebiyle bağımsız denetime tabi bir şirket olduğunu, dolayısıyla davacının haksız iddiaları gibi eğer finansal tablolarda bir yanlışlık veya eksiklik olsa isi hiçbir denetimden geçemeyeceğini, bu nedenle sırf dava dilekçesinde soyut bir iddia yaratmak adına ve hiçbir somut delille ve/veya açıklamaya dayanmaksızın ileri sürdüğü iddiaların tamamen kötü niyete dayanmakta olup reddinin gerektiğini, Pay sahiplerince Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrasına ilişkin olarak Gündemin 5. maddesi uyarınca alınan karada hiçbir hukuka aykırılık olmadığını, Davacının müvekkil şirketin Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında hiçbir hukuki ve mali argümana dayanmaksızın salt kötü niyetle ikame ettiği asılsız sorumluluk davası nedeniyle Yönetim Kurulu Üyelerinin 2014 yılı faaliyetleri bakımından ibraz edilmesi arasında hiçbir ilginin olmadığını, zira ikame edilen haksız ve hukuka aykırı sorumluluk davasının, müvekkil şirketin işbu davaya konu 30 Mart 2015 tarihli Genel Kurul Toplantısına ilişkin olmayıp, 28 Mart 2014 tarihinde yapılan 2013 yılına yani 2013 Faaliyet Yılına ilişkin olduğunu, neticede, önceki döneme ( 2013 Faaliyet Dönemi’ne) ilişkin ikame edilmiş bir sorumluluk davasının gerekçe gösterilerek 2014 Faaliyet Yılı bakımından alınan ibra kararının iptal edilmesi iddiasının hukuken izahının mümkün olmadığını, pay sahiplerince müvekkil şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin 2014 yılına ilişkin faaliyetleri bakımından ibra edilmesinde hukuki hiçbir aksaklığın olmadığını, Davacının, Yönetim Kurulu Üyelerinden … ile ….mün kendi ibralarına ilişkin olarak oy kullanıp kullanmadığı hususunun Genel Kurul tutanağından anlaşılmadığını yönelik iddiasının da hukuki bir yanı olmadığını, zira ne … ne de …’nün Hazirun Cetvelinden de görüleceği üzere pay sahibi sıfatıyla Genel Kurula iştirak etmemiş ve oy kullanmamış olduklarını, Diğer yandan, davacının, müvekkil şirketin pay sahiplerinden …. Holding A.Ş. adına (onu temsilen) ve … Holding A.Ş, talimatı uyarınca oy kullanmasının TTK’nun 436. maddesine aykırı olduğu iddiasının da açıkça hukuka aykırı olduğunu,, zira TTK/nun 436, maddesinde düzenlenen oydan yoksunluk, pay sahibinin kendisine ait paya ilişkin olup …. de bir pay sahibinin ‘Temsilcisi’ sıfatıyla o pay sahibi adına ve o pay sahibi talimatı doğrultusunda oy kullanabileceğini, nitekim emsal Yargıtay kararlarında; “Kendi ibralarında oy kullanmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin, vekaleten başkalarına ait oyları kullanmalarına bir engel bulunmamaktadır” şeklinde açık olarak ifade edildiğini, oydan yoksun bulunan pay sahibinin olumlu oyunun karara etkili olmadığının anlaşılması halinde, daha açık olarak, ibra yönünde olumlu oy kullanan diğer pay sahiplerinin oyları ibra için yeterli nisabı sağlıyorsa sırf oydan yoksun pay sahibinin oy kullandığı gerekçesine dayalı olarak ibraya ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilemeyeceğini, bu hususun Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu önemle ifade etmek istediklerini, bu hukuki gerçek karşısında, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için … Holding A.Ş.’nin oydan yoksun olduğu kabul edilse dahi, bu durumda bile yönetim kurulu üyelerinin İbrasına ilişkin diğer pay sahiplerinin olumlu oyları alınan ibra kararı bakımından yeterli nisabı sağladığından, bir diğer ifadeyle, … Holding A.Ş.’nin olumlu oylarının ibra kararına etkisi olmadığından, davacının haksız iddia ve gerekçesine dayalı olarak ibra kararının iptaline karar verilemeyeceğine, o bakımdan, davacının “… Holding A.Ş.’nin oydan yoksun olduğu, ibraya ilişkin oylarının da hukuken geçersiz olduğu ve dolaysıyla ibra kararının iptaline karar verilmesi gerektiği” iddiasına dayalı talebinin reddine karar verilmesinin kesin bir gereklilik olduğunu, Davacının, gündemin 5. maddesi kapsamında pay sahiplerince “Yönetim Kurulu Üyelerinin” ibrasına yönelik olarak alınan kararın iptal edilmesi gerektiğine ilişkin gerekçelerinin hiçbir hukuki yanı olmadığını, davacının, hu iddiaları kapsamında öncelikle, müvekkil Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri aleyhinde ikame edilen sorumluluk davası nedeniyle pay sahiplerince alınan ibra kararının en azından dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini iddia ettiğini, aslında davacının, iptal talebine ilişkin gerekçesinin ( sorumluluk davasının mevcut olduğuna dair gerekçenin ) hukuki bir tarafının bulunmadığının farkında olduğunu, ibra kararının hukuka uygun olduğunu bildiğinden, alınan ibra kararının “En Azından” dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddia edebilmiş olduğunu ve “ya tutarsa” mantığı ile hareket ettiğini, Davacı tarafından hiçbir hukuki ve finansal- mali delile dayanmaksızın, Şirketin 2013 yılı faaliyet dönemi çerçevesinde müvekkil Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri’nin 2014 yılı faaliyetleri bakımından alınan ibra kararlarının iptalinin talep edilemeyeceğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1200 E. sayılı dosyası ile ikame edilen dayanaksız sorumluluk davasının dava dilekçesinden, söz konusu davanın 2013 faaliyet yılı kapsamında ikame edilmiş bir dava olup, haksız davaya karşı Yönetim Kurulu Üyelerinin cevap dilekçesi sunduklarını, ikame edilen bu sorumluluk davasının, davacı tarafından ikame edilen onlarca davada olduğu gibi, hukuki nedenlere değil, sırf şahsi husumete dayalı olduklarını, ayrıca anılan davanın derdest olup Mahkemece henüz bir karar verilmediğini, 2013 faaliyet yılı kapsamında ikame edilen bir sorumluluk davası nedeniyle müvekkil Şirketin 2014 yılı faaliyetleri kapsamında pay sahiplerine Yönetim Kurulu Üyelerinin ibra edilmesi bakımından hukuka aykırılık olmadığını, dolayısıyla davacının “2013 faaliyet yılına ilişkin olarak Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında ikame ettiği sorumluluk davası gerekçesiyle 2014 yılı faaliyetleri bakımından alınan ibra kararlarının iptal edilmesi gerektiği” iddiasının açıkça hukuka aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacının, alınan ibra kararlarının iptali için diğer gerekçesi; TTK’nun 436. maddesine aykırılık bulunmasına dair olduğunu, bunun da hukuki bir yanı olmadığını, TTK’nun 436/2. maddesinde; “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmünü amir olup, anılan düzenleme ile Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrası hususunda dar bir hüküm tesisi ile Yönetim Kurulıı Üyelerinin sadece kendilerine ait paylardan doğan oy haklarından mahrum olduklarının ifade edildiğini, Yönetim Kurulu Üyesi’nin “temsilci” sıfatıyla temsil ettiği kişi adına oy kullanmasında hukuki hiçbir engel olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.03.2011 tarihli 2009/9025 E., 2011/2462 K. Sayılı emsal kararı ile … Bununla birlikte kendi ibralarında oy kullanamayan yönetim kurulu üyelerinin, vekaleten başkalarına ait oyları kullanmalarına bir engel bulunmamaktadır.” Şeklinde olup, kendi ibralarında oy kullanamayan yönetim kumlu üyelerinin, vekaleten başkalarına ait oyları kullanmalarında bir engel bulunmadığının açıkça ifade edildiğini, Yasa’nın açık hükmü doğrultusunda müvekkil Şirket’in pay sahiplerinden … Holding A.Ş.’nin de …’ye verdiği vekaletnameye istinaden pay sahipliğinden doğan oy hakkını kullanmış olduğunu, davacı yanın dilekçesi içeriğinde yer verdiği Prof.Dr. …’dan alınan objektiflik ve bilimsellikten uzak, ücreti mukabilinde temin edilmiş mütalaa içeriğinde ifade edilen hususların TTK’nun yukarıda yer verilen hükümlerine aykırı olduğunu, Zira her şeyden önce Türk Hukukunda, temsilcinin, temsil olunan adına ifa edeceği kişisel menfaatleri bulunmaması gerektiğini öngören bir hükmün mevcut olmadığını, Borçlar Kanunu’nun temsile ilişkin hükümleri uyarınca Yönetim Kurulu Üyesinin, söz konusu oylan kendi adına değil, temsil ettiği pay sahiplerini kapsamayacağını TTK 436/2’de öngörülen yasak, doğrudan doğruya yönetim kurulu üyelerinin şahsı ile değil, onların kendi hisselerinden dolayı sahip oldukları oy hakları ile ilgili olduğunu, diğer yandan, vekaletnamenin, ilgili olduğu olağan veya olağanüstü ve hukuken bunların devamı sayılan genel kurul toplantısı için geçerli olması karşısında, pay sahibinin, genel kurulda açık ya da örtülü ibra oylaması yapılacağını bilerek yönetim kurulu üyesine yetkisi verdiğini, pay sahibinin ibra edilecek üyeye temsil yetkisi vermekle, zaten ona karşı güvenini bildirdiğini, dolayısıyla oyunun ibra lehinde kullanılmasına rıza gösterdiğinin kabul edilmesi gerektiğini, pay sahibi, ibra aleyhinde oy kullanmak isteseydi, oyunu bizzat veya başka bir kişi vasıtasıyla kullanma yoluna gideceğini yada en azından genel kurula da katılmayıp oyunu kullanmamayı tercih edeceğini, diğer bir deyimle, pay sahibinin, yönetim kurulu üyesine oy kullanma hususunda temsil yetkisi verdiğine göre üyenin ibra lehinde oy kullanmasında sakınca görmediği anlamına geldiğini, kendisinin böyle bir sakınca görmesi halinde oydan mahrum olacağı iddiası yapılamayacak bir kimseye temsil yetkisi verme yoluna gideceğini, bu durumda pay sahibinin korunacak bir menfaati bulunmadığını, yönetim kurulu üyesinin başkasına ait oyu kullandığından ne kendi kendini ibra umiş sayılacağını ne de kendi davasının yargıcı konumunda olacağını, bu hususun, ancak yönetim kurulu üyesinin ibrada kendine ait oyları kullanmasında söz konusu olacağını, Yukarıda ifade edildiği üzere kanun koyucunun TTK’nun 436 12. maddesinin birinci fıkrasında genel nitelikte bir hüküm sevk ettikten sonra, ikinci fıkrasında sırf ibra kararında oydan yoksunluğa işkin bir hüküm koymasının bir anlamı olması gerektiğini, kanun koyucu ikinci fıkraya yer vermekle kazuistik yöntemi benimsediğini, yönetim kurulu üyesinin temsilen oy kullanmasını yasaklamak isteseydi mehaz kanunda olduğu gibi açık ve sınırlayıcı bir hüküm sevk edeceğini, böyle bir yasak getirmediğine göre Yönetim Kurulu üyesinin temsilci olarak başka bir pay sahibi adına oy kullanmasına hukuken hiçbir engel olmadığım, açıklanan nedenlerle Prof Dr. …’dan alınan mütalaa içeriğinde ileri sürülen hususların tümüyle yasaya aykırı olduğunu, … Holding A Ş. adına ve bu şirketi temsilen, kendisine verilen vekaletnameye istinaden …’nün alınan ibra kararlarında … Holding A.Ş. Talimatı doğrultusunda oy kullanmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davacının iddiaları kabul edilse bile yani, … Holding A.Ş.nin oydan yoksun olduğu kabul edilse dahi, bu pay sahibinin oydan yoksun olmasının pay sahiplerince alınan ibra kararına ” nisap olarak etki etmeyeceğinden, alınan ibra kararının da iptaline karar verilemeyeceğini, Davacının bir başka iddiasının, Yönetim Kurulu Üyeleri … ile …’nün kendilerine ilişkin olarak pay sahiplerince alınan ibra kararlarında oy kullanıp kullanmadığının Genel Kurul Toplantı tutanağından tespit edilemediği hususu olduğunu, davacı tarafın Genel Kurula ilişkin Hazirun Cetvelini incelemiş olması halinde, … ve …’nün anılan genel Kurula pay sahibi olarak iştirak etmemiş ve pay sahibi sıfatıyla bir oylamaya katılmamış olduklarını, bu nedenle davacının bu yöndeki iddialarının bir temeli olmadığını, Kazanç payına ilişkin olarak pay sahiplerince alınan karar bakımından hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını, alınan kararın, TTK, Şirket Esas Sözleşmesi ile Kar Dağıtım ve Ücretlendirme politikalarına uygun olduğunu, dolayısıyla davacının Gündemin 6. maddesi çerçevesinde ileri sürdüğü iptal talebinin açıkça bir hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup reddinin gerektiğini, davacı tarafından birebir aynı gerekçelere dayalı olarak ikame edilen genel kurul iptali davalarında mahkemelerce re’sen atanan bilirkişilerce düzenlenen raporlarda davacının “kazanç payına” ilişkin iptal talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunun açıkça ifade edildiğini, TTK’nun “Kazanç Payları” başlıklı 511. maddesinde; ” Yönetim Kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net kardan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kar payı dağtılıtıldıktan sonra verilebilir.” hükmünü amir olduğunu, müvekkil Şirket Esas Sözleşmesi’nin 25. Vd. maddesinde Şirket’in kar dağıtımı konusunda TTK ile Sermaye Piyasası mevzuatındaki düzenlemelere uyacağının açıklandığını, c bendinde net kardan genel kanuni yedek akçe ayrılıp ve pay sahiplerine birinci temettü dağıtıldıktan sonra kalandan % 2 oranında bir meblağın Yönetim Kurulu üyelerine dağıtılmak üzere ayrılmasına karar verildiğini, bunun yanı sıra müvekkil Şirket’in” Kar Dağıtım Politikası’nda” Esas Sözleşmemiz’in 25. maddesinin (e) bendi hükmü ve Şirketimizin “Yönetim Kurulu Üyeler ve Üst Düzey Yöneticilere İlişkin Ücret Politikası” çerçevesinde Yönetim Kurulu Üyeleri’ne genel kurul kararına bağlı olarak kazanç payı ödenebilecektir.” şeklinde açıklama yapıldığını, ayrıca yine müvekkil Şirket’in ” derecelendirme Politikası”nda Yönetim kurulu üyelerine ödenecek sabit ücretler ve ana szleşmede yer alan esaslar doğrultusunda kar payı dağıtımı, ortakların önerisi üzerine her yıl olağan genel kurul toplantısında belirlenir. İcrada da görevi bulunan yönetim kurulu üyelerine, aşağıda detaylandırılan üst düzey yöneticilerin ucretlendirme politikası kapsamında ödeme yapılır, İcrada görevi bulunan yönetim kurulu üyeleri kar payı dağıtım kapsamına dahil değildir” şeklindeki açıklama ile icrada görevi bulunan Yönetim Kurulu Üyelerinin kar payı dağıtım kapsamına dahil olmadığının ifade edilmiş olduğunu, bu açıklamaları çevesinde dava konusu yapılan gündemin 6. maddesi ile ilgili olarak pay sahiplerince alınan kararın inelenmesi neticesinde, davacının iddialarının hiçbir hukuki temeli bulunmadığının anlaşılacağını, 30 Mart 2105 tarihli Genel Kurul Toplantısında gündemin 6. maddesi ile ilgili olarak pay sahiplerince; Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: II No: 14.1. Sayılı Tebliğ hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş konsolide finansal tablolarda yer alan 162.848.734,90 TL tutarındaki ana ortaklığa ait dönem karından; Kayıtlarda yer alan Genel Kurul Kanuni Yedek Akçe’nin Türk Ticaret Kanunu’nun 519. maddesinin (1.) fıkrası ve Şirket Esas Sözleşmesinin 25. maddesinin (a) bendi hükmünde belirtilen tavana ulaşması dolayısıyla ayrılmamasına, Şirketin 185.000.000.-TL tutarındaki ödenmiş sermayesinin % 5\ne tekabül eden 9.250.000.000.-TL tutarındaki birinci temettünün (1,00 TL nominal değerli paya isabet eden temettü tutarı brüt 0,05 TL temettü oranı brüt % 5’tir), Şirket Esas Sözleşmesinin 25. madde hükmü çerçevesinde ortaklara nakden dağıtılmasına, Yönetim Kurulu Üyelerine, ortaklara dağıtılan birinci temettüden sonra kalan tutar olan 153.598.734,90 TL’nin 3.093.865,97 TL tutarındaki brüt temettünün, Şirket Esas Sözleşmesinin 25. madde hükmü uyarınca ve Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri ve Üst Düzey Yöneticilere İlişkin Ücret Politikası çerçevesinde Ödenmesine, Kalan tutar olan 150.505.869,94 TL’den 112.850.000.-TL tutarındaki ikinci temettünün (1.00 TL nominal değerli paya isabet eden temettü tutan brüt 0,610000 TL temettü oranı brüt % 61,0000 ) Şirket Esas Sözleşmesi’nin 25. madde hükmü çerçevesinde ortaklara nakden dağıtılmasına, Ortaklara dağıtılacak olan 1. ve 2. temettü toplamının 122.100.000-TL olarak (1,00 TL nominal değerli paya isabet eden temettü tutan brüt 0,660000 TL temettü oranı brüt % 66,0000) tespit edilmesine, 11.594.386,60 TL ‘nin Genel Kanuni Yedek Akçe’ye eklenmesine, Kalan tutarın Olağan Yedek olarak ayrılmasına, Temettü bedellerinin 02.04.2015 tarihinde nakden dağıtılmasına, Tam mükellef kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi aracılığı ile kar payı elde eden kurum ortaklarına % 66,00 nispetinde ve 1 TL’lik nominal değerde hisseye 0,66 TL brüt = net nakit temettü ödenmesine, Diğer hissedarlara % 56,10 nispetinde ve 1-TL’lik nominal değerde hisseye brüt 0,66 TL; net 0,5610 TL nakit temettü ödenmesine,” karar verildiğini, görüleceği üzere Genel Kurul Toplantısinda pay sahiplerince alınan kararın TTK, Şirket Esas Sözleşmesi, Kar Dağıtım Politikası ile Ücretlendirme politikasına uygun olduğunu, Bununla birlikte davacının, pay sahibinin; “Şirketin 2014 yıhna air Olağan Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulu’nun 04.03.2015 tarihli ve 2015/11 sayılı Kararı uyarınca 2014 yılına ait kazanç paylarının Yönetim Kurulu üyeleri ve Üst Düzey Yöneticilere ilişkin ücret politikasına uygun olarak Yönetim Kurulu Üyelerine dağılımına ilişkin teklifi ışında 2014 yılma ait kazanç paylarının bağımsız yönetim kurulu üyesi olmayan ve Şirket ve/veya diğer grup şirketlerinde icra görevi olmayan Yönetim Kurulu Üyesi …’e 2/4 oranında, …’ye 1/4 oranında ve …’e 1/4 oranında dağıtılması” şeklindeki önergesi üzerine pay sahiplerince önergenin kabulüne ilişkin olarak alınan kararın eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasının da açıkça hukuka aykırı olduğunu, Öncelikle, davacı, anılan kararın Şirket Esas Sözleşmesinin 33/c maddesine aykırı olduğunu iddia etmekte ise de, Şirket Esas Sözleşmesi’nin 31 maddeden ibaret olduğunu, davacının aslında Esas Sözleşmenin 25. maddesine bir atıfta bulunmak istediğini zannedildiğini, davacı tarafından yapılan bu maddi hatanın, haksız dava dilekçelerinin “kopyala-yapıştır” şeklinde hazırlandığını da kanıtladığını, yukarıda ifade edildiği üzere, davacı tarafından Akkök Grup Şirketleri aleyhinde durmadan hukuki temeli olmaksızın sırf şahsi husumete dayalı davalar ikame edilmekte ve bu davalara ilişkin dava dilekçelerinin neredeyse birbirinin aynı olduğunu, davacının işbu bölümde kullandığı Esas Sözleşmenin 33/c maddesi ifadesinin de esasen davacının … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Aleyhinde ikame edilen davaya ilişkin dava dilekçesinde kullanıldığını, dava dilekçelerinin birebir aynı olmasının da aslında tek başına ikame edilen davaların hukuki argümanlara değil şahsi husumete dayalı olarak ikame edildiğini kanıtladığını, Bununla birlikle davacının haksız iddiasına ilişkin açıklamasında Yönetim Kurulu üyelerinden …’e ortak sıfatıyla aldığı kar payı dışında kazanç payı aldığını ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirttiğini, oysa pay sahiplerince alınan kararda Yönetim Kurulu Üyelerinden …’e ödenmesine ilişkin bir kazanç payı olmadığını, burada da esasen kastedilen kişinin … değil … olduğunu sandıklarını, bu kabulden sonra, pay sahiplerince alınan kararın hîçbir şekilde eşitlik ilkesine aykırı olmadığını, müvekkil Şirket’in Ücretlendirme Politikasinda “İcrada Görevi bulunan yönetim kurulu Üyeleri kar payı dağıtım kapsamına dahil değildir.” Şeklinde hüküm getirildiğini, pay sahiplerince kazanç payı dağıtılmasına karar verilen …’ün icrada görevi bulunan bir Yönetim Kurulu Üyesi olmadığını, aynı şekilde kazanç payı ayrılmasına karar verilen diğer Yönetim Kurulu Üyeleri … ile …. …’in de icracı Yönetim Kurulu Üyesi olmadıklarını, dolayısıyla pay sahiplerince alınan kararın müvekkil Şirket’in “Ücretlendirme Politikası”na uygun olduğunu, “İcracı” tanımının, Genel Kurul Toplantısı’nda Toplantı Başkanı tarafından “herhangi bir … şirketinden ücret, maaş, prim, ikramiye alanlar” olarak açıklandığını, … tarafından açılan … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Kimya Sanayi ve Tic. A.Ş. aleyhine 2014/261 E. sayılı dosyada ve İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/1234 E. sayılı dosyada … A.Ş. aleyhine davalarda alınan bilirkişi raporlarında, genel kurul iptal taleplerine ilişkin olarak iddiaların Hukuka aykırı olduğu ve iptale karar verilemeyeceğinin belirtildiğini, Gündemin 10. maddesine istinaden pay sahiplerince Yönetim Kurulu Üyelerine TTK’nun 395. ve 396. maddelerinde belirtilen izin ve yetkilerin verilmesi yönünde alınan kararın hukuka uygun olduğunu, davacının, “pay sahipleri … ile …’nin bu gündem maddesinde aynı zamanda kullanmamasına rağmen … Holding A.Ş/nin oy kullandığını, belirtilen Yönetim Kurulu Üyelerinin aynı zamanda …. Holding A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu ve oydan yoksunluk ilkesi uyarınca … Holding A.Ş.’nin oy kullanmasının hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de yukarıda Yönetim Kurululu Üyelerinin ibra edilmesine ilişkin olarak “2” numaralı başlık altında yapılan açıklamaların burada da geçerli olduğunu, Hazirun Cetvelinden de görülcccği üzere ne …’ün ne de ….’nin “Pay Sahibi” sıfatıyla Genel Kurula katılmadıklarını ve kendilerine ilişkin kararlarda oy kullanmadıklarını, dolayısıyla TTK’nun 436. maddesine aykırılık olmadığını, pay sahibi olan … Holding A. Ş.’nin ise oy hakkını “temsilcisi” aracılığı île kullanmış olduğunu, geçerli bir vekaletnameye istinaden bu pay sahibinin temsilcisi aracılığıyla oy kullanmasında hukuki bir yanlış ve / veya sakatlık olmadığını, “2” numaralı başlık altında yapılan açıklamaların burada da geçerli olduğunu, … Holding A.Ş.’nin oyları olmadan dahi bu gündem maddesine ilişkin olarak alınan kararın, “karar nisabı” bakımından yeterli olduğundan bu kararın bu gerekçeyle de iptal edilemeyeceğini, savunmalarının davacı tarafından ikame edilen iptal davalarında alınan bilirkişi raporlarında da teyit edildiğini, davacı tarafından ileri sürülmemekle birlikte müvekkil Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin performansları bakımından herhangi bir tereddüt bulunmadığını, her bir yönetim kurulu üyesinin, Esas Sözleşme ile TTK’dan kaynaklanan görevlerini tam bir bağlılık içerisinde ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirdiklerini, dolayısıyla pay sahiplerince Yönetim Kurulu Üyelerine TTK’nun 395. ve 396. maddelerinde yazılı izin ve yetkilerin verilmesi yönündeki Kararda hukuka aykırılık bulunmadığını, bu bağlamda davacının Gündemin 10. maddesine ilişkin olarak alınan bu kararın iptali talebinin haksız ve hukuka aykırılığından dolayı reddedilmesi gerektiğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davacı vekilince cevaba cevap, davalı vekilince cevap dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
4-Taraf vekillerince davaya ilişkin delilleri belgee dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
5-Dava; Davalı … A.Ş.’nin 30.03.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. gündem maddelerinin iptali ismenine ilişkindir.
6-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından denetleme yapılması konusunda rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; ” TK m. 446/1/a gereğince, toplantılarda hazır bulunup da karar olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçiren pay sahipleri TK m. 445’e göre kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve Özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararı aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilir.
Dava konusu ihtilaf da, davacı taralından 30.03.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. gündem maddelerinin iptali istenmiştir.
Davalı şirketin 2014 yılı olağan genel kurul toplantısı hazirun cetvelinden şirketin sermayesinin 185.000.000 TL olduğu, davacı …’ün 6.401,6810 itibari değerde payının bulunduğu, sermayedeki payının 13.182.747 adet pay olarak % 7.13 tutarında bulunduğu belirlidir. Mezkur genel kurul toplantısı tutanağı 07.04.2015 tarih 8795 sayılı T. Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir.
Gündem m.2 ve m.4 ile ilgili olarak, davalı şirketin 2014 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu, denetçi raporu fmansal tablolar, kar dağılımı teklifine ilişkin bilgiler ilan ve toplantı günleri hariç genel kurul toplantısından 3 hafta önce şirket merkezi ve şubesinde (…) elektronik, genel kurul portalında … internet adresi ve …adresindeki … (…) incelemeye hazır bulunduğu, davacının 13.03.2015 tarihinde belgeleri elden teslim almış olduğu anlaşılmaktadır.
Genel Kurul kararının iptali için kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık ile karar arasında illiyet bağının varlığı şartı kararın meydana gelişiyle (usulle) ilgili hukuka aykırılıklarda önem taşımaktadır, Yani usuli hüküm ihlal edilemeşeydi o karar alınmayacaktı. Bu hale / pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmama hali örnek gösterilebilir.
Y. 11. HD. 19.07.2007 tarih 2171/10.775 sayılı kararında bilgi vermeme ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunması halinde ancak alınan kararın iptali söz konusu olabilir. Bu durumda Mahkemece davalıya alınan kararlarla davacının bilgi edinme hakkının ihlali arasında bir nedensellik bulunmadığını kanıtlama imkanı tanınmadan yazılı şekilde salt bilgi edinme
hakkının ihlalinden bahisle …..” denilmiştir. (…. – …, Anonim Şirketler
Hukuku C-2/2 Ankara 2016, 110 v.d.).
Somut olayda, faaliyet raporu ve belgelerin şirket merkezinde hazır edilmesi, davacının faaliyet raporunu ve belgeleri 13.03.2015 tarihinde teslim olması … internet adresi ve … adresinde incelenmeye hazır bulundurulması mezkur genel kurul toplantısında gündem 4 ile ilgili olarak davacı temsilcisinin soru sormuş olması ve şirket genel müdürü ve mali işler sorumlusunun açıklamalarda bulunması ve tutanakda yer alması karşısında TK m.437 kapsamında davacının bilgi alma ve İnceleme hakkının ihlalinden söz edilemeyeceği Sayın Mahkemenin takdirindedir.
Gündem m.5 ile İlgili olarak ;
Davalı şirketin 30.03.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeleri ayrı ayrı ibra edilmişlerdir. Davacı, olumsuz oy kullanmış ibra kararı oy çokluğu ile alınmıştır.
İbra kararı, menfi borç ikrarı (borçtan kurtarma) anlamına gelmektedir. Şirket, ibra kararıyla yönetim kurulu üyelerinin anılan dönemdeki faaliyetlerinden dolayı sorumlu olmadıklarını açıklamaktadır.
TKm, 424 uyarınca da bilançonun onaylanmasına dair genel kurul kararı yönetim kurulu oylarının yöneticilerin, denetçilerin ibrasını içermektedir.
Somut olayda, davalı şirket yönetim kuruluna 2014 yılında ikame edilen ve 2013 yılı faaliyetlerine dair sorumluluk davalarının ilgili olduğu döneme ilişkili olup 2015 yılında açılan işbu davada ibra kararını etkilemeyeceği Sayın Mahkemenin takdirindedir.
Öte yandan, TK m. 436 / 1 hükmünde pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı olduğu şahıs şirketleri ile ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işe, işleme ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı, m. 436/2’de şirket yönetim kurulu üyeleri ve yönetimde görevli imza yetkisine sahip kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda pay sahibi … Holding A. Ş. % 39.59, oranında davalı şirkete pay sahibi olup ibra karan 14.311.932,018 olumlu 9.455,468 adet olumsuz oya karşın oy çokluğu ile alınmıştır,
Gerçek kişilerin kendine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı, kanun hükmünde açık olup … Holding A.Ş/nin oy kullanamayacağı kabul edilmesi halinde de nisap bakımından anılan karara etkili olmayacağı gözükmektedir. Dolayısıyla mezkur genel kurul kararında gündem m.5 ile alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı Sayın Mahkemenin takdirindedir.
Gündem m.6 ile ilgili olarak
Anılan Genel Kurul toplantısında Gündem m.6’da “2014 yılına ait kazanç paylarının bağımsız yönetim kurulu üyesi olmayan ve şirket diğer grup şirketlerinde icra görevi olmayan yönetim kurulu üyesi … ‘e 2/4, …’ye 1/4 , …’e 1/4 oranında dağıtılmasına (davacının 640.168 olumsuz oyu) oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Şirket esas sözleşmesi m. 25’de kar dağıtımı konusunda TTK ve SPK mevzuatı uygulanacağı düzenlenmiş, net kardan kanuni yedek akçe ayrılıp birinci temettü dağıtıldıktan sonra kalandan %2 oranında tutarın yönetim kurulu üyelerine dağıtılacağı belirlidir. Davalı şirketin “ücretlendirme politikasında”‘ yönelim kurulu üyelerine sabit ücret Ödenmesi, icrada görevli yönetim kurulu üyelerinin kar payı dağıtımına dahil edilmemesi karşısında, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyelerine kar payı dağıtımına ilişkin kararın kanuna esas sözleşmeye ve özellikle iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmeyeceği Sayın Mahkemenin takdirindedir.
Gündem m, 10 İle ilgili olarak ;
Mezkur genel kurul toplantısı gündem m. 10 ile yönetim kurulu üyelerine TK m, 395 ve m. 396 hükümlerinde belirtilen izin ve yetkilerin verilmesi (davacının olumsuz oyu) oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
Yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve şirkete borçlanma yasağı ile rekabet yasağı hususunda verilen izinler ile ilgili olarak pay sahipleri …. … ve … TK m.436/1 gereği oy kullanmamıştır.
Anılan karar, 387.172.668 adet olumsuz oya karşılık 13.934.214.818 olumlu oy ile oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
… Holding A.Ş.’nin bu kararda oy kullanamayacağının düşünülmesi halinde %39,59 oy hakkı bulunması karşısında karar nisabını etkileyemeyeceği, anlaşılmakladır. Dolayısıyla gündem m. 10 ile alınan kararın iptali gerekmediği, ” değerlendirmeleriyle davalı … A.Ş.’nin 30.03.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. gündem maddelerinin TK m. 445 çerçevesinde iptali gerekmediği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
7-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı …, 640.168 adet payla hissedarı olduğu … A. Ş.’nin 30.03.2015 tarihli Olağan Genel Kurulunda alınan 2, 4, 5, 6 ve 10. Maddelerinin iptalini talep etmiş, böylece davamızın konusu Genel Kurulda alınan kararların iptali talebi olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm deliller toplanıp, davalı şirketin ticari defter, belge, genel kurul toplantı tutanakları üzerinde Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava konusu Olağan Genel Kurul Gündeminin 2. Ve 4. Nolu gündemlerine yönelik iptal talebi değerlendirildiğinde; davalı şirketin, yönetim kurulu faaliyet raporu, denetçi raporu, kar dağıtımı, Şirket hissederlarının faaliyet raporunu hem şirketin internet adresi … ve şirket merkezinde hazır edildiğinin ilan edilmesi hemde davacının 13.03.2015 tarihinde faaliyet raporunu teslim aldığı, Genel Kurulda da 4. Maddeyle ilgili soru sorması, davacının TTK 437. Maddesi uyarınca bilgi almasının engellenmediği, bilakis bilgi alma ve inceleme hakkını kullandığı anlaşılmıştır.
Gündemin 5. Maddesi Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrasını içermektedir. Gerçek kişilerin oylarını kullanmaması, yada geçersiz sayılan oylar oy nisabına tesir etmeyeceğinden, bu halde bile oy çokluğuyla ibra söz konusu olacağından, ibranın geçerli olduğu görülmektedir.
Gündemin 6. Maddesi ise kazan paylarının dağıtılmasına ilişkin olup, anılan karar TTK ve SPK ve şirket esas sözleşmenin 25. Maddesine uygun olduğu anlaşılmıştır.
Gündemin 10. Maddesi ise yönetim kurulu üyelerinin şirkette işlem yapma, borçlanma ve rekabet yasağına ilişkin olup verilen izin TTK 395 ve 396 madde kapsamında olup, ilgili pay sahipleri oylamada oy kullanmamış, …. Holding A. Ş. ‘nin bile oy kullanamayacağı düşünülse de yine alınan kararda oy çokluğuyla kabül nisabı alındığından iptalini gerektirir bir durum söz konusu değildir.
Bu itibarla 30.03.2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurulunun iptali istenen maddeleri için iptal koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcından peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan toplam 47,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …