Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/142 E. 2018/586 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1368 Esas
KARAR NO : 2018/585
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2014
KARAR TARİHİ : 24/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.12.1972 tarihinde kurulan …nin, …’in 25.10.2010 tarihinde vefatı ile, hisselerinin veraseten müvekkillerine intikal ettiği; şirket sermayesinin 7.000.000.000,- TL iken 12.11.2002 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 80.000.000.000,- TL/ye çıkarıldığı; 18.04.2008 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısından itibaren …’in rahatsızlanmasından sonra yönetim kurulunda görev almaması ve vefatından sonra davalılar … ve … tarafından müvekkillerinin dışlandığı; süresinde yapılmayan 2009 yılı olağan genel kurul toplantısında şirket faaliyetleri, yıllık bilançoları, gelir tabloları hakkında bilgi verilmemesi nedeniyle şirket mal varlıkları, iştirakleri, gelirleri ve gelirlerin nerede sarf edildiğinin açıklanmadığı; itilaf nedeniyle şirket ortaklarına düşen gelirin, aylık mali dönem içinde ödenmemesi ve şirketlerin her türlü belgesinin davacılardan saklanması nedeniyle davacıların ve şirketlerin zarara uğratıldığı; yönetim kurulu üyeleri … ile …’nın …’i dışlayarak sermayesini ve şirket paylarını kendi aralarında paylaşarak … Şti.’yi kurduklarını ve tüm şirketlerin portföyünü ve kazançlarını kurdukları bu şirkete devretmeye başladıkları; şirketlerin kronolojik öyküsü dikkate alındığında, şirketler arasında ters orantının görüldüğü ve bunun her iki şirkette hissesi bulunan yönetim kurulu üyelerinin tüm birikimlerin ve portföy ile mesailerinin Ltd. Şti.’ye yönlendirildiğini ispatladığı; 22.05.2014 tarihli olağan genel kurulun hükümsüz olduğu; 22.05.2014 tarihli genel kurulda alınan, yönetim kurulunun seçilmesine ilişkin karar ile 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın ve diğer tüm kararların geçerliliğinin bulunmadığı; 2010-2011-2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurulların süresinde yapılmadığı; … ve …’nın 28.07.2004 tarihinde … ile aynı konuda faaliyet gösterecek olan …Şti.’yi kurup, … tüm müşteri ve tedarikçi portföyünü bu yeni şirketlerine aktardıkları, bu nedenle … ‘nin cirosunun ve karlarının düştüğü, … Şti.’ninkinin ise arttığı, müvekkillerinin şahsi taşınmazlarının …Şti.’nin kredi borçlan için ipotek edildiği, bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun söz konusu olduğu; yönetim kurulu üyelerinin sadakat, özen, eşit davranma yükümlülüğü, rekabet yasağı gibi TTK uygulamalarına aykırı davrandıkları; Yönetim Kurulu üyelerinin davalı limited şirket kurucusu ve müdürleri olması nedeniyle davacı pay sahipleri ile anonim şirketin uğradığı doğrudan veya dolaylı zararların tazmininden sorumlu oldukları; davacıların hiçbir şekilde bilgi sahibi olmaları istenmediğinden şirket yönetim kuruluna seçilmedikleri, yönetim kurulu üyelerinin kendi kurmuş oldukları şirket üzerinde yoğunlaştıkları; davacıların pay sahibi oldukları şirketlerde kar payı dağıtılmadığı; davacılardan …’in pay sahibi olmadığı …Şti.’de sigortalı olarak çalışmak zorunda bırakıldığı, burada da amacın diğer şirketlerden bilgi alımını önlemek ve izole etmek olduğu; …’in iş akdinin haksız olarak feshedildiği bu sebeple davacıların maddi olarak mağdur edildiklerini belirterek; davalı …’nin 22.05.2014 tarihli genel kurulunun hükümsüzlüğünün tespitine; davalıların her türlü haksız kazancının …den çıkış tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte şimdilik 1.000,-TL’sinin …’ye ödenmesine; gerçek kişi davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan doğan dolaylı veya doğrudan şirkete verilen zararın ve haksız kazancın, zararın doğum tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte şimdilik 150.000.-TL’sinin …’ye veya davacı müvekkillerine ödenmesine; kar payından yoksunluk, dağıtılmayan kar payı ile yoksun bırakılan kazançlar ve davalı A.Ş.’nin portföyünün kullanılması nedeniyle davalı Ltd. Şti.’nin elde etmiş olduğu kazanç üzerinden hesaplanacak tazminatın zarar ve kazanç tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, şimdilik 150.000.-TL’sının davacılara ödenmesine; davalı …’nin olağanüstü genel kurula çağrılarak gündemin belirlenmesine ve şirkete konusunda kayyum atanmasına; davalıların maddi değere taalluk eden, emtia, malvarlığı ve banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konmasına; davanın İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
2-Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların dava dilekçesinde konusu ve tarafları birbirinden farklı olan çok sayıda davayı, aynı dilekçe ile açmış olduğu; dava dilekçesinde, konusu ve tarafları birbirinden farklı olması gereken çok sayıda davanın aynı dilekçe ile açıldığı; davacı ve davalı tayini usule açıkça aykırı olduğundan, her şeyden önce davanın esasına girilmeden davanın usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiği; 22.05.2014 tarihli genel kurul kararının hükümsüzlüğünün tespiti davasında, A.Ş. dışındaki müvekkillerinin her hangi bir davalı sıfatının bulunmadığı; davacıların …genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti davasında, …Şti.’ni ve diğer müvekkillerini davalı göstermesinin usule aykırı olduğu; şirket yöneticilerinin sorumluluğundan doğan tazminat davasında …A.Ş. ve davacılar ile her hangi bir ilgisi bulunmayan …Şti.’nin davalı olarak gösterilmelerinin, usule aykırı olduğu; davacının dava dilekçesi ekinde müvekkillerine her hangi bir delil tebliğ ettirmemiş olması ve hangi iddiasını hangi delil ile kanıtlayacağını dava dilekçesinde açıkça belirtmemiş olmasının usule açıkça aykırı olduğu; davacı tarafın iddialarının somut delillere dayanmayan soyut ve davacıların tek taraflı iradelerinin ürünü olduğu; dava haklarının zamanaşımına uğradığı; müvekkillerinin kusurlu olduklarına ve somut bir zarar meydana geldiğine ilişkin somut bir delil ibraz edilmediğinden, dava dilekçesini ve dilekçeye konu talepleri esas açısından da kabul etmedikleri; davacıların murisinin pay sahipleri tarafından yönetim kuruluna seçilmemiş olmasının müvekkillerinin murisin ve davacıların yönetim kurulunda görev almalarını engellediği şeklinde yorumlanmasının hukuki dayanağı bulunmadığı; davalı … A.Ş.’nin 22.05.2014 tarihinde yapılan her hangi bir genel kurulunun bulunmadığı; davacıların murislerinden bahsederek 4 yıl sonra dava açmalarının kötü niyetli olduğu; davalıların ortağı olduğu …Şti.’nin davacıların murisinin sağlığında ve murisin bilgisi dâhilinde onun muvafakati ile 2004 yılında kurulduğu ve tescil edildiği; …’nin gelir ve giderleri ile mali tablolarına ilişkin bilgilerin bu şirketin ticari defterlerinde mevcut olduğu; …’in sağlığında kendisine ait taşınmaz üzerinde…Şirketi lehine ipotek tesis etmesinin, kendi açık rızası ile gerçekleştirilen resmi bir işlem olduğu; …’in müvekkilleri tarafından pay sahibi olmadığı …Şti.’nde sigortalı olarak çalışmayı kendisinin talep ettiği; davacının pay sahibi olduğu şirket hakkında bilgi sahibi olması için bu şirkette çalışması zorunluluğunun bulunmadığı; davacı tarafın bütün delillerini dava dilekçesi ekinde mahkemeye ibrazı zorunluluğu olduğu; kay yum tayinini ve/veya tedbir kararı verilmesini gerektiren her hangi bir hususun bulunmadığı; davacıların, hangi davalıdan ne miktar tazminat talep ettiklerini belirtmeden doğrudan tazminat talebinde bulunmalarının yasaya aykırılık arz ettiği; davacı tarafın hangi dönemle ilgili ne miktarda tazminat talep ettiğini açık ve net olarak belirtmesi zorunluluğu olduğu; gerçek kişi davalıların ortağı olduğu …Şti.’nin davacılar ve bu davaya konu talepler ile bir ilgisi bulunmadığı belirtilerek davanın bu şirket açısından husumet nedeni ile reddine karar verilmesini; davacı tarafın davasının, tedbir talebinin, kayyum atanmasına ve delil tespitine ilişkin taleplerinin usul ve esas açısmdan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
3-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
4-Mahkememizce verilen 01.07.2015 tarihli ra karar ile Davalı … Tic A.Ş’nin 22/05/2014 tarihli genel kurul kararının hükümsüzlüğüne ilişkin davanın bu dosyadan tefriki ile Mahkememizin … Esas sırasına kayıt edilmiştir.
5-Dava: Davacıların, Davalı …’ne kayyum atanması ve şirketin yönetim kurulu üyelerinin sadakat yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle uğradıkları zararın tespiti ve tazmini talebine ilişkindir.
6-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davalı …’nin incelemeye sunulan 2010-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, 2010, 2011 yıllarına ait yevmiye defterlerinde eTTK mad.70/6-son hükmüne; envanter defterlerinde mad. 72 hükmüne uygun olarak kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2013, 2015 yıllarına ait yevmiye defterlerinde TTK mad.64/3 hükmüne göre yapılması gereken kapanış tasdiklerinin mevcut olduğu, defterlerdeki kayıtların VUK ilgili hükümlerine uygun olduğu görülmüş olup, şirketin 2010-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davalı …Şti.’nin incelemeye sunulan 2010-2014 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, 2010, 2011 yıllarına ait yevmiye defterlerinde eTTK mad.70/6-son hükmüne; envanter defterlerinde mad.72 hükmüne uygun olarak kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2013, 2014 yıllarına ait yevmiye defterlerinde yTTK mad.64/3 hükmüne göre yapılması gereken kapanış tasdiklerinin mevcut olduğu, 2015 yılında yevmiye ve kebir defterlerinin E-Defter olarak tutulduğu, defterlerdeki kayıtların VUK ilgili hükümlerine uygun olduğu görülmüş olup, şirketin 2010-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sicil kayıtlarında, 16 Temmuz 2014 tarihli ve 8613 sayılı sicil gazetesinden geriye doğru 22 Temmuz 1981 tarih ve 298 tarihli Sicil Gazetesi’ne kadar sicil gazetesi örneklerine yer verildiği görülmüş olup, gerek …’nin kuruluş tarihi olarak belirtilen 28.07.2004 tarihinden önceki (26.12.2003 tarih ve 5955 sayılı T.S.G’de tescili ilan olunan)18.12.2003 tarihli olağan genel kurul toplantısında, gerekse 28.07.2004 tarihinden sonraki (20.12.2004 tarih ve 718 sayılı TTSG’de tescili ilan olunan) 10.12.2004 tarihli olağan genel kurul toplantısında, davalıların …’ni kurmaları hususunda genel kurulca verilmiş herhangi bir onaya rastlanmadığı, şirketin kuruluşunun 02.12.1972 tarihinde tescil edildiği, Davalı …Şti.’nin ana sözleşmesinin 28.07.2004 tarihinde tescil edildiği, şirketin iş konusu özet olarak; “Yurt içinde ve dışında toptan ve perakende satış mağazaları açmak ve işletmek” olarak belirtildiği, 01 Nisan 2011 tarihinden itibaren alınan ortaklar kurulu kararlarında davalı ortaklar …, … ve …’nın hazır bulunduğu, Davalı …’nin 20.07.2004 tarihinde … ile … ortaklığı ile 100.000.00 TL sermayeli olarak kurulduğunu, söz konusu şirketin kurucuları hususunda dava tarafları arasında ihtilaf bulunmadığı, Davalı …’nin kurulduğu 20.07.2004 tarihinde, 80.000.000.000 TL (eski) sermayeli … A.Ş.’nin ortaklık yapısı: … – sermaye payı 60.000.000.000 TL (eski), …- sermaye payı 9.400.000.000 TL (eski), …-sermaye payı 9.400.000.000 TL (eski), Ayşe Birgül Narin- sermaye payı 600.000.000 TL (eski), Kadriye Şengül Narin- sermaye payı 600.000.000 TL (eski) şeklinde olup, davalılar … ve … 25 Kasım 2002 tarih ve 5684 sayılı TTSG’de tescili ilan olunan 12.11.2002 tarihli genel kurulda … ile birlikte üç kişiden oluşan yönetim kuruluna 3 yıl için yönetim kurulu üyesi seçildiği, Davalı … A.Ş.’nin 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısı 07.07.2014 tarihinde yapılmış olup, toplantı tutanağının 10.07.2014 tarihinde tescili, 16 Temmuz 2014 tarihli ve 8613 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunduğu, (Toplantının 07.07.2014 tarihinde yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen toplantıya ilişkin başlıkta “22.5.2014 Tarihinde Yapılan Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı” ifadesine yer verilmiştir.). Toplantı tutanağının incelenmesinde özetle, anılan yıllara ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporunun, bilanço ve kar-zarar hesaplarının oybirliği ile onaylandığı, hazırlanan şirket iç yönergesinin oybirliği ile kabul edildiği, yönetim kurulu üyeliğine üç yıl süre ile görev yapmak üzere …, … ve …’nın seçilmesine, …’nın yönetim kurulu başkanlığına, …’nın başkan yardımcılığına, …’nın yönetim kurulu üyeliğine getirilmesine, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmemesine oybirliği ile karar verildiği görülmüş olup, 2013 yılında oluşan dönem net kârının dağıtılması veya dağıtılmaması yönünde alınmış herhangi bir karara rastlanmadığı, … A.Ş. 2010 yılında 7.978,50 TL, 2011 yılında 47.901,21 TL, 2012 yılında 10.213,97 TL zarar etmiş olup, 2013 yılında 33.895,48 TL, 2014 yılında 67.111,19 TL, 2015 yılında 74.040,17 TL net kâr elde etttiği, Şirket 2014 yılında 67.111,19 TL, 2015 yılında ise 74.040,17 TL net kâr elde ettiği, her iki yılda da şirketin ödenmiş sermayesi öz kaynakları içerisinde fazlasıyla korunmakta olduğu, Dönen Varlıklarının Kısa Vadeli Borçları karşılama oranının, yani Likidite Oranının ideal oranın çok üzerinde olduğu, anılan yıllarda gerçekleşen net kârların dağıtılmaması için hiçbir nedenin söz konusu olmadığı, Ancak, dava tarihi itibariyle şirketin en son gerçekleşen 07.07.2014 genel kurul toplantısı 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait olup, 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurul toplantısı gerçekleşmemiş olduğundan, bu yıllara ait net kârların dağıtılıp dağıtılmadığı konusunda dosyada herhangi bir bilgiye rastlanmadığı, Huzurdaki davaya ilişkin olarak; öncelikle doğrudan zarar, ortakların kendi malvarlıklarında meydana gelen azalmayı ifade edeceği, Yönetim kurulu üyelerinin kanuna veya esas sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle öncelikle şirket zarar görse de; bu davranışlardan ortaklar ayrı bir zarara uğrayabileceği, Doğrudan zarara örnek olarak pay sahibine kar payı dağıtılmaması verilebileceği, Kâr payının dağıtılıp dağıtılmaması hususunun takdiri genel kurula ait olmakla birlikte, bu yetkinin kullanılması keyfe bağlı olmadığı, Yargıtay vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “Her ticaret ortaklığı gibi anonim şirketlerin de nihai amacı kar elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Pay sahiplerinin yeterli oranda kar payı üzerinde müktesep hakları vardır. Kar payı dağıtımı ancak şirketin inkişafı ve sürekli kar dağıtabilir durumda tutulması için istisnai olarak sınırlanabilir. Kar payı dağıtmamanın uygun ve faydalı olduğunu şirket ispat etmek durumdadır” (Y. … HD.’nin E…., K. … sayı ve 21.12.2006 tarihli kararı). Kâr payı hissedarlar yönünden vazgeçilmez bir hak olup, eTTK m. 385/f.2 de müktesep haklar arasında sayılmış olduğu, 6102 sayılı TTK’nin 507. maddesine göre her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış “Net Dönem Karma” payları oranında katılma hakkına sahip olduğu, Bunun yanında 6102 sayılı TTK’nin 523. maddesine göre “Genel kurul; a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir”. Davalı şirketin 31.12.2013 tarihli bilançosunda görüleceği üzere, şirketin 81.498,60 TL olan ödenmiş sermayesine karşılık öz kaynakları 84.428,81 TL’dir. Yine 31.12.2013 tarihli Bilançosuna göre, Dönen Varlıkları 119.596,77 TL, Kısa Vadeli Yabancı Kaynakları 39.088,57 TL olup, buna göre şirketin Dönen Varlıklarının Kısa Vadeli Borçlan karşılama oranı, yani Likidite Oranı, (Dönen varlıklar/Kısa vadeli borçlar: 119.596,77 / 39.088,57 =) 3,0596 olmaktadır. Bu oran İdeal olan (1,5) oranının üzerinde olup, davalı şirketin likidite durumunda bir sorun olmadığını göstermdiğini, Bu veriler göz önünde tutulduğunda, 2013 yılında gerçekleşen 33.895,48 TL tutarındaki net kârın dağıtılması yönünde genel kurul kararı alınmamış olması objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşması mümkün görülmemekte ise de, 31.12.2013 tarihli bilançoda görüleceği üzere şirketin 95.179,74 TL tutarında “Geçmiş Yıllar Zararları” bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nda kâr payının sadece safi kârdan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceğinin belirtildiği, Ayrılan yedek akçenin şirketin zararlarını kapamada kullanılabileceği göz önüne alındığında, bir zarar mevcut iken geçmiş yıl zararlarını düşmeden yedek akçe ayrılmasının bir anlamı olmayacağı, Şirketin gerçek kârı, önceki yıl zararlarının düşülmesinden sonra anlaşılabileceği, Dolaysıyla dönem kârından, geçmiş yıl zararlarının indirildikten sonra kalan tutardan yedek akçenin hesaplanması, yani kar dağıtımına esas tutarın hesaplanmasında önce varsa geçmiş yıl zararlarının mahsubu, daha sonra yasal yedeklerin ayrılması ve böylece dağıtılabilir kâra ulaşılması gerektiği, Ayrıca kurumlar vergisi beyannamelerine eklenen kâr dağıtım tablolarında “Geçmiş Dönemler Zararı” satırının, “Dağıtılabilir Net Dönem Karı” satırından önce gelmesi de bu yasal gerekçelere dayandığı, Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda 2013 yılı kârının dağıtılmasında yasal bir zorunluluk olmadığı neticesine varıldığı, Mali bilirkişi tarafından yapılan açıklama dikkate alındığında kâr payı dağıtımı yapılmamasını, maddi ve hukuki sebeplerin haklı gösterdiğinin belirtildiğini, Davacıların uğradıkları iddia olunan doğrudan zararların, huzurdaki yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davasından ayrı bir dava ile talep edilmesi gerekmekle birlikte; kâr payı dağıtılmaması nedeniyle uğranılan doğrudan zararın tazmini mali bilirkişinin tespitleri dikkate alındığında istenemeyeceği, çünkü kâr payı dağıtılmaması hususunda somut olayda hukuka aykırılık bulunmadığı, Bunun gibi, kar dağıtılmaması objektif iyiniyet kurallara aykırı olarak dağıtılmaması bir iptal sebebi olup, bunun genel kurul kararlarının iptali davasında talep edilmesi gerektiği, Doğrudan doğruya verilen zararlara örnek olarak verilen baskın doktrin ve mahkeme kararlarında kar payı dağıtılmaması sorumluluk sebebi olarak gösterilmediği, Davacılar, davalı yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağına aykırı davrandıklarını iddia ettiğini, Rekabet yasağına aykırı hareketin söz konusu olabilmesi için yönetim kurulu üyesine aynı konuda iş yapabilmek için genel kurul kararı ile müsaade edilmemiş olması gerektiği, Genel kurul yönetim kurulu üyesine önceden izin verebileceği gibi, sonradan icazet de verebileceği, Genel Kurul’un izin veya icazeti sarih veya zımni olarakta verilebileceği, Yeter ki, genel kurul kararından zımni muvafakat kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlaşılabilsin (ÇAMOGLU (Poroy/Tekinalp, Ortaklıklar, İstanbul 2014, s.374). Ancak, davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından dosya kapsamında bu konuda alınmış bir genel kurul onayının varlığı ortaya konulmadığı, Bu sebeple, huzurdaki davada, davalı yönetim kurulu üyeleri rekabet yasağına aykırı davrandıkları, Ancak rekabet yasağına aykırı davranan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilip zarar tazmini talep edildiğinde, yine davacı yan tarafından uğranılan bir zararın varlığı ortaya konulması gerektiği, davalı …’nin 2010-2015 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Tablolarında yer alan bir kısım mali verilere yukarıda 1/B-c bentte yer verilmiş olup, buna göre şirket; 2010 yılında 100.503,61 TL net kâr sağlamış, 2011 ve 2012 yılında zarar etmiş, 2013 yılında 204.467,05 TL net kâr, 2014 yılında 648.175,75 TL net kâr, 2015 yılında 827.690,32 TL net kâr sağlamıştır. 2010 yılında 250.000,00 TL olan kayıtlı sermayesi 2011 yılında 1.750.000,00 TL artırılarak 2.000.000,00 TL’ye çıkarıldığı, 2010 yılında 10.961.288,43 TL olan net satışlar 2015 yılında 32.649.179,90 TL’ye ulaştığı, …Şti.’nin kâr ettiği, ticari işlemlerinde başarılı olduğu, İki şirket arasındaki kâr farkının, yönetim kurulunun işlem ve fiillerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı veya ticari hayatın olağan işleyiş ve riskleri dâhilinde kalıp kalmadığının takdiri gerekmekle birlikte; bu konuda fikrimizce davacı tarafça, … A.Ş. için yukarıda belirtilen bu farkın yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda gerçekleştiği ve bu fiillerden zarar doğduğunun da ispatlaması gerektiği, Davalı … A.Ş.’nin 2010-2015 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Tablolarında yer alan bir kısım mali verilere göre şirket her ne kadar 2013, 2014 ve 2015 yıllarında bir miktar kâr elde etmiş ise de; 2010 yılında 80.000,00 TL olan kayıtlı sermayesinin 2015 yılında da 80.000,00 TL olduğu, 2010 yılında 210.214,18 TL olan net satışların 2015 yılında 494.720,77 TL olduğu, 2010 yılında toplam 199.307,86 TL olan şirket aktifinin (Mevcut ve alacaklarının) 2015 yılında 310.497,64 TL olduğu, Bu veriler, aşağıda açıklanan Davalı …’nin 2010-2015 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Tablolarında yer alan bir kısım mali veriler ile karşılaştırıldığında, şirket yönetim kurulunun, davalı … A.Ş.’nin inkişaf ettirilmesi yönünde bir gayret içinde olmayabileceği, buna karşılık sonradan kurulan davalı …Şti.nin gelişmesi için yeterli gayretin ortaya konduğunun düşünülebileceği,. Ancak bunun yeterli olduğu, Bu şirket 2004 yılında kurulmuş olup,bu şirketin varlığından şirketin kurucusu müteveffa ortak ile davacıların haberdar olduklarının anlaşıldığı, Bu noktada, davacı taraf yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı fiillerini, bu sebeple uğranılan bir zararın varlığını ispatlaması gerektiği, Yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna gidilebilmesi yukarıda sayılmış olan sorumluluk şartlarının oluşması gerektiği, Yine, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için zararm ispatlanması gerektiği, Zararın sadece varlığmm değil, miktarının da rakamsal olarak belirlenmesi gerektiği, Zararı ispat yükümlülüğü genel hükümlere istinaden zarar görendedir (TMK md.6) (AKDAĞ GÜNEY, s. 302). Zararm ispatı bakımından, tazminat davası açan kimse kural olarak hem zararı, hem de zararm miktarını ispat ile yükümlüdür (YASAMAN, s.356). Zararın miktarının belirlenmesi davacı için bazı güçlükler arz edebileceği, Davacı bir zararın gerçekleştiğini ortaya koyduktan sonra, bu zararm miktarım kesin olarak ispatlamak imkânına sahip değilse, zararın miktarı hâkim tarafından tayin edilecektir (YASAMAN, s. 404). Ancak bu şekilde zarar miktarının hâkim tarafından tayin edilebilmesi için en azından davacının zararm meydana geldiğini gerçekçi ve inandırıcı olarak ortaya koyması gerekir. En azından, davacı tarafın zararın meydana gelmesine sebep olduğunu iddia ettiği olayları somut ve belirli bir şekilde sunması gerektiği, Zira zarar, sorumluluğun ön şartıdır ve zararın ispatı davacı tarafın üstünde olduğu, hakimin zarara sebep olduğu genel ifadelerle açıklanan olayları re’sen araştırmak zorunda olmadığı gibi, böyle bir araştırma hukuka da aykırı olacağı, Davacı tarafından zarara ilişkin bilgi ve veriler hâkime sunulması gerektiği, huzurdaki davada ise davacı taraf genel ifadelerle, farklı taleplerle birden fazla davalıya husumet yöneltildiği, Hatta husumet yöneltilen davalılardan tüzel kişi davalıların, huzurdaki davanın kapsamında davalı olarak bulunamayacaklarının da açık olduğu, Son olarak, müteveffa …’in kendi kişisel malvarlığında bulunan taşınmazının üzerinde …Şti. lehine ipotek tesis etmiş olmasının huzurdaki yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin davanın konusunun dışında olduğu değerlendirmeleriyle; Davacıların, davalı gerçek kişi yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olarak ortaya çıktığını ileri sürdükleri zararların ispatlanamadığı; Davalı tüzel kişilerin ise davacı iddia ve talepleri bakımından, yönetim kurulunun sorumluluğuna ilişkin huzurdaki davada hasım olamayacağı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
7-Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, davacı taraf itiraz dilekçesi sunmuştur.
8-Davacı itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup bilirkişi kurulunca ek rapor dosyaya sunulmuştur.
9-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacılar, müteveffa …’in mirasçısı olup ve bu sıfatla davalı şirkete hissedar olduklarını, davalıların, şirketin zararına hareket edip hem şirketi hemde kendilerini doğrudan ve dolaylı olarak zarara uğrattıklarını belirterek bunun tazminini ayrıca, 12.11.2002 tarihli Genel Kurulun yok hükmünde olduğunun tespitini talep etmiştir.
Şirketin yetkililerinin sorumluluğu ile, Genel Kurul İptali talebi aynı dava gibi görülemeyeceğinden, Genel Kurul Kararının iptali talebi dosyamızdan tefrik edilerek Mahkememiz esasının 2015/688 Esas sırasına kayıt edilmiştir. Böylece davamızın konusunun davalıların şirkete ve davacılara doğrudan ve dolaylı olarak verdikleri zararın tazmini, yöneticilerin sorumluluğuna gidilmesi talebi olduğu gözükmektedir.
Mahkememizce şirket defterleri, kayıtları, Genel Kurul toplantı tutanakları, bilançoları uzman bilirkişilere inceletilmiş, davalıların dava konusu şirketi doğrudan veya dolaylı olarak zarara uğrattıklarına ilişkin somut bir belge yada bilgiye ulaşılamamıştır. Bu sebeple davacılar davalarını ispat edemediklerinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 5.140,35 TL harçtan mahsubu ile artan 5.104,45 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …