Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1276 E. 2020/141 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1276
KARAR NO : 2020/141

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’nin zorunlu mali sorumluluk trafik sigortası yaptığı, diğer davalı …A.Ş.’nin ise zorunlu koltuk ferdi sigortası yaptığı …plakalı aracın 18.11.2008 tarihinde Artvin ili Arhavi ilçesinde kaza yapması sonucunda yaralandığını, meydana gelen olay nedeniyle vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü, bakıma muhtaç kalacak şekilde özürlü kaldığını, Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas;… Karar sayılı dosyasında sürücü Sebati Şimşek’in ceza aldığını, Avukat … aracılığı ile davacının tazminat aldığını ancak davacının bu avukata vekâletname vermediğini, bakıcı giderlerinin kendilerine hiç ödenmediğini, bu nedenle de bakıcı giderlerini de kapsayan tazminat davasını açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle sürekli maluliyet tazminatının ve geçici iş göremezlik tazminatının tespit edilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle 2918 sayılı KTK m. 109’a göre iki yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davanın esasına ilişkin olarak da davacının kendilerine yaptığı başvuru sonucunda … sayılı poliçe için 10.02.2010 tarihinde 60.000,00 TL, …sayılı poliçe için 07.04.2010 tarihinde 103.461,00 TL’yi davacının vekili Av. …’e ödediklerini, kendilerinin davacıya başkaca bir borçlarının kalmadığını, bu nedenle de açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, kazanın karayolu taşımacılığı esnasında meydana gelmiş olması nedeniyle zararın öncelikle taşımacının kendi sigortasından karşılanması gerektiğini, meydana gelen kazada Karayolları Genel Müdürlüğünün de sorumluluğunun bulunduğunu, sigortaladıkları aracın kusur oranı ve poliçedeki limit dahilinde sorumlu olduklarını belirtmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 91 ve devamı maddelerine göre mali sorumluluk sigortası nedeniyle ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 54’e göre maluliyet tazminatı davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasını, davalı … A.Ş. tarafından açılan hasar dosyası ile ibranameleri, sigorta poliçesini, davacıya ait tedavi evraklarını, kaza tespit tutanağını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı … A.Ş., hasar dosyasını, ödeme dekontlarını, ibranameleri, sigorta poliçesini, kaza tespit tutanağını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı …A.Ş. bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 91 ve devamı maddelerine göre mali sorumluluk sigortası nedeniyle ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 54’e göre maluliyet tazminatı davasıdır.
Davacı taraf, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunarak 2918 sayılı KTK m. 97’deki sigorta şirketine başvuru ön koşulunu yerine getirmiştir.
Davacı taraf, 6098 sayılı TBK m. 54’e göre çalışma gücünün kalıcı kaybından doğan zararlarını ve geçici iş gücünden kaynaklı zararlarını talep etmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 92’de mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan durumlar sayılmış olup bunların içinde çalışma gücünün kaybından doğan zararlar bulunmamaktadır. Ayrıca Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. “Sigortanın Kapsamı” başlıklı maddesine göre; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” Genel Şartların A.5/c maddesine göre de Sürekli Sakatlık Teminatı; “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır. Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde tanımlanmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre davacının her iki sigorta şirketine karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle her iki davalı sigorta şirketi poliçe limiti dahilinde davacının eğer varsa çalışma gücünün sürekli kaybından doğan zararları ve geçici iş gücü kaybından doğan zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu durumda davacının çalışma gücünün ne oranda kayba uğradığının tespit edilmesi ve buna göre de tazminat hesabının yapılması gerekmektedir.
Davacı …’ın meydana gelen kazada maluliyet durumunun tespiti için Trabzon’da bulunan … Üniversitesi Tıp Fakültesinde muayene edilmesi sağlanmış ve burada hazırlanan raporlarla birlikte dosya İstanbul Adli Tıp Kuruluna gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumunun 14.01.2019 tarihli raporunda davacının maluliyet oranının % 100 olduğu ve sürekli bakıma muhtaç durumda bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacının maluliyet tazminatının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesine karar verilerek dosya aktüerya bilirkişisine verilmiştir. Hazırlanan 09.10.2019 tarihli aktüerya bilirkişisi raporunda davacının sürekli maluliyet tazminatının 276.644,00 TL olduğu, davalı … A.Ş.’nin sigorta poliçesi limitinin ise 125.000,00 TL olduğu, davalı … A.Ş.’nin daha önce davacının vekili Av. …’e yapılan toplam 103.461,00 TL ödemenin düşülmesinden sonra davalı … A.Ş.’nin sorumlu olduğu miktarın 21.539,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Raporda zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında ilave sürekli sakatlık tazminatı miktarının daha önce davalı … A.Ş. tarafından % 60 maluliyet oranı esas alınarak 100.000,00 TL sigorta limitine göre 60.000,00 TL belirlendiği, % 100 maluliyet oranına göre ilave sakatlık tazminatının 40.000,00 TL olacağı tespit edilmiştir. Raporun zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasına göre ilave sakatlık tazminatının hesaplandığı 6’ncı sayfasında hesaplama doğru yapılarak 40.000,00 TL rakamı bulunmuş ancak raporun 8’inci sayfasında bu rakam 60.000,00 TL olarak yanlış yazılmıştır. Maddi hatadan kaynaklı bu hata nedeniyle 6100 HMK m. 30’a göre usul ekonomisi gereği dosya tekrar bilirkişiye verilmemiştir.
Raporda sürekli bakıcı gideri tazminatının ise 908.606,50 TL olduğu, davalı …A.Ş.’nin sigorta poliçesi limitinin ise 125.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili 18.11.2019 tarihli dilekçesiyle dava değerini 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre arttırmış toplamda 350.000,00 TL’ye çıkartmış ve bu miktar üzerinden eksik kalan harcı da tamamlamıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 90’a göre; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ise m. 49’da düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Davacı 6098 sayılı TBK m. 54’e göre; çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpları talep etme hakkına sahiptir. Hazırlanan 09.10.2019 tarihli aktüerya bilirkişisi raporu da davacının çalışma gücünün sürekli yitirilmesinden doğan kayıplardan kaynaklı maddi tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatı hesaplamıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 97’ye göre; “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” Davalı … A.Ş. tarafından yapılmış olan zorunlu mali sorumluluk sigortasına göre davalı … A.Ş. davacının uğradığı zararlardan poliçe limiti dahilinde hukuken sorumlu durumdadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. ve A.5/c maddesine göre de davalı sigorta şirketinin zararı karşılama sorumluluğu bulunmaktadır.
Dava konusu olayda çözülmesi gereken en önemli hukuki konu davalı … A.Ş.’nin davacı vekili olarak Av. …’e yaptığı ödemelerin tazminat miktarından mahsup edilip edilmeyeceğidir.
Davacı …’ın meydana gelen kazada büyük ölçüde malul olması nedeniyle kendisi gelerek Av. …’e vekâlet verememiş, davacının annesi de … Noterliğinden 30.03.2009 tarihinde Av. …’e bir yıl süreli vekâlet vermiştir. Dosyaya sunulan bu vekâletnamede davacı …’ın da adı yazılmak suretiyle açılacak davalarla ilgili olarak Av. …’ün yetkilendirildiği görülmektedir. Ancak bu vekâletnamenin öncesinde davacının annesinin kendi kızı olan davacıdan avukata vekâlet verme yetkisi içeren bir vekâletname alıp almadığı anlaşılamamaktadır.
Daha sonra davacının kendisi davacının annesi …’a …İlçesi Noterliğinin 11.02.2010 tarih ve … sayılı vekâletnamesini vermiş ve bu vekâletnamede davacı …, annesi …’a “Türkiye’de her yetkili ve gerekli makamlarda benim temsilcim olmaya, sağlığım için tazminat parası almaya, benim yerime dilekçeleri yazmaya, gerekli dokümanları yapmaya, benim yerime imza atmaya ve bu iş ile ilgili ve tüm faaliyetleri gerçekleştirmeye yetkili kılmaktayım.” yetkilerini vermiştir.
Av. …’e davacının annesi …’ın verdiği vekâletnamenin süresi bir yıl olup 30.03.2010 tarihinde süresi dolmuştur. Av. … ile davalı … A.Ş. arasındaki tazminat görüşmeleri bu bir yıllık süre içerisinde gerçekleşmiş, 60.000,00 TL tutarlı ödeme 10.02.2010 tarihinde bir yıllık süre dolmadan önce davalı … A.Ş. tarafından Av. …’e ödenmiştir. 103.461,00 TL tutarlı ödeme ise bir yıllık süre dolduktan sonra 07.04.2010 tarihinde davalı … A.Ş. tarafından Av. …’e ödenmiştir.
Davacının annesi … tarafında da 60.000,00 TL tutarındaki ödeme için 16.02.2010 tarihinde, 103.461,00 TL tutarlı ödeme için de 16.04.2010 tarihinde iki ayrı ibraname düzenlenerek Av. …’e verilmiştir.
Davacı …’ın davacının annesi …’a verdiği ve yetki içeriğini yukarıda açıkladığımız vekâletnamesinin tarihi ise 11.02.2010 tarihi olup bu tarih davalı … A.Ş.’nin yaptığı ödemelerden 10.02.2010 tarihli 60.000,00 TL tutarlı olanından sonra 07.04.2010 tarihli 103.461,00 TL tutarlı olanından ise öncedir. İbranamelerin ise her ikisinden de öncedir.
Davacının annesinin Av. …’e verdiği vekâletname ve ibranameler ile davacının annesinin davacıdan aldığı vekâletname birlikte değerlendirildiğinde hukuki sorunun çözümünün vekâletsiz iş görme hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir.
Hukukumuzda vekâletsiz iş görmenin tam anlamıyla bir tanımı bulunmamaktadır. Vekâletsiz iş görme kavramları içinde “vekâletsiz” ve “iş görme” olmak üzere iki ayrı kavram bulunduğu düşünülerek bunların üzerinde durulması, sonrada vekâletsiz iş görme çeşitlerinin unsurları üzerinden somut olayın aydınlatılması gerekmektedir. Kullanılan “vekâletsiz” tabiri içine sadece iş görenin vekâletsiz olması değil, her hangi bir sözleşmeye veya kanuna dayalı bir ilişkinin ya da yükümlülüğün ya da temsil yetkisinin bulunmaması da girmektedir. “İş görme” kavramı içerisine ise sadece hukuki işlemler değil hukuki işlem benzeri eylemler, hukuka uygun maddi eylemler de girmektedir. Vekâletsiz iş görme hükümlerini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 526 ve devamı maddeleri açık bir ayırım yapmamış olsa da doktrin de iş görmenin irade ve amacına göre vekâletsiz iş görme; gerçek olan, “caiz, düzenli, tam” ve gerçek olmayan “eksik, düzensiz” vekâletsiz iş görme olarak ikiye ayrılmaktadır.
Gerçek vekâletsiz iş görmede bir kimse yani “iş gören”, dolayısıyla sözleşmeye veya kanuna dayalı bir ilişkisi ya da yükümlülüğü olmaksızın başkasına yani “iş sahibine” ait bir işi onun menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak yapmaktadır. Bu durum 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 526’da “Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür.” hükmü ile belirtilmiştir. Gerçek vekâletsiz iş görme hukuki işlem benzeri bir eylem niteliğini taşır ve iş sahibi tarafından uygun görüldüğü yani onay/icazet verildiğinde iş görmenin ilgili olduğu sözleşme değil vekâlet sözleşmesi hükümleri uygulanır.
Gerçek olmayan vekâletsiz iş görmede ise bir kimse yani “iş gören” vekâleti, dolayısıyla sözleşmeye veya kanuna dayalı bir ilişkisi ya da yükümlülüğü olmaksızın başkasına yani “iş sahibine” ait bir işi onun menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak değil de kendi işiymiş gibi genellikle bazen de üçüncü kişinin menfaatine uygun olarak görmektedir. Bu nedenle gerçek olmayan vekâletsiz iş görme hukuka aykırı eylem veya işlem niteliği taşır.
Dava konusu olayı yukarıda açıklamasını yaptığımız vekâletsiz iş görme hükümlerine göre inceleyecek olursak davacının annesinin Av. …’e verdiği vekâletnamenin dayanak vekâletnamesi bulunmadığından Av. … vekâleti olmaksızın iş gören durumundadır. Davacı adına davalı … A.Ş. ile yaptığı tazminat görüşmeleri 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m. 2’de yer alan “Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.” hükmüne uygun olup hukuka aykırı eylem veya işlem niteliği taşıdığı söylenemez. Dolayısıyla Av. …’ün davalı … A.Ş. ile yürüttüğü tazminat görüşmeleri ve bu görüşmeler sonucunda tazminat parasını tahsil etmesi gerçek vekâletsiz iş görme kapsamına girmektedir. Bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 526’da “Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür.” hükmü uygulanacaktır. Avukatın gerçekleştirdiği tazminat görüşmeleri vekâletname vermek için dahi Türkiye’ye gelemeyecek durumda olan ve meydana gelen kaza sonucunda % 100 oranında malul kalmış davacının menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak yapılmıştır. Ortaya çıkan hukuki sonuçta davacının fazlaya ilişkin haklarını engellememiştir.
Bu madde kapsamında Av. …’ün işin görülmesinin dışında elde ettiği şeyleri ve faydaları da devir yükümlülüğü vardır. Dosyaya sunulan ibranamelerden Av. …’ün tahsil ettiği tazminatı avukatlık ücretini aldıktan sonra davacının annesine verdiği ve bu yükümlülüğü de yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
Davacı …’ın davacının annesi …’a verdiği ve yetki içeriğini yukarıda açıkladığımız vekâletnamesinin tarihi 11.02.2010 tarihi olup bu tarih davalı … A.Ş.’nin yaptığı ödemelerden 10.02.2010 tarihli 60.000,00 TL tutarlı olanından sonra 07.04.2010 tarihli 103.461,00 TL tutarlı olanından ise öncedir. Bu durum davacının verdiği vekâletname ile 6098 sayılı TBK m. 531’e göre yapılan işe onay/icazet verildiği anlamına gelmektedir. Bu gerekçelerle davalı … A.Ş.’nin yaptığı ödemelerin hesaplanan tazminat miktarının mahsubuna ve kalan miktar üzerinden hüküm kurulmasına yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Yargılama devam ederken davacı taraf ile davalı …A.Ş. arasında sulh anlaşması yapılmış, bu anlaşma uyarınca davacı taraf davalı …A.Ş.’den olan alacaklarını tahsil ettiğini ve bu nedenle de davanın konusuz kaldığını belirterek yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep etmediklerini belirtmiştir. Davanın açıldığı tarihte davacının dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı …A.Ş.’ye karşı dava açmakta hukuki yararı olduğu ve davada açmakta haklı olduğu anlaşılmakla davalı …A.Ş. Yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş davacı tarafın talebi doğrultusunda da yargılama giderleri ve vekâlet ücretine de hükmedilmemiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı … A.Ş.’nin zamanaşımı definin dava konusu kaza nedeniyle Artvin Ağır ceza Mahkemesinde sigortalı araç sürücüsü …hakkında ceza davası açılmış olması ve yapılan yargılama sonucunda 9 yıl hapis cezasına çarptırılmış olması nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72/I’in yollamasıyla Türk Ceza Kanunu m. 66/I-d hükmüne göre beş yıldan fazla yirmi yıldan az hapis cezalarını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresinin on beş yıl olarak düzenlenmiş olması nedeniyle reddine,
2-Davalı … A.Ş. Yönünden davanın kısmen kabulüne,
3-21.539,00 TL sürekli sakatlık tazminatının zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında davalı … A.Ş.’den alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine,
4-40.000,00 TL ilave sakatlık tazminatının zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında davalı … A.Ş.’den alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın avans faiz talebinin reddine,
6-Davalı …A.Ş. (Yeni Ünvan: … A.Ş) ‘ye karşı açılan davanın dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı …A.Ş. (Yeni Ünvan: … A.Ş)’ye karşı dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olduğu kabul edilerek yargılama giderlerine hak etmiş ise de, davacı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmemesi nedeneyle, yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 4.203,73-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah ile alınan toplam
1.034,16-TL harçtan mahsubu ile eksik 3.169,57-TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
9-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 2.504,80-TL ( 600,00-TL BK ücreti, 820,00-TL Talimat, 562,00-TL ATK Faturası, 522,80-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 440,41-TL’nin davalı … A.Ş’den alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 1.065,96-TL ( 27,70-TL BH, 34,16-TL PH, 4,10-TL VH, 1.000,00-TL IH ) harcın davalı … A.Ş’den DAVACIYA VERİLMESİNE,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.800,07-TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş’den alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
12-Davalı … A.Ş tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 100,00-TL (tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 82,42-TL’nin davacıdan alınarak, DAVALI … A.Ş’YE VERİLMESİNE,
13-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/3 maddesi gereğince hesap olunan 8.800,07-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALI … A.Ş’YE VERİLMESİNE,
14-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve feri müdahil … vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip

Hakim
¸