Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/695 E. 2021/618 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/695
KARAR NO:2021/618

DAVA :TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:02/05/2014
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı tasfiye halinde …A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde davalı şirketten müvekkilinin … isimli işlerin ihalesini aldıklarını, ihale sonucunda işleri yaptıklarını, geçici ve kesin kabullerin yapılması için sigorta ilişiksiz belgeleri ile birlikte kesin hesapların onaylanması amacıyla 31.05.1999 tarihinde davalıya başvuruda bulunduklarını, davalının kesin kabulü yapmadığını, hesaplarda oynama yaparak kendilerini borçlu duruma düşürmeye çalıştığını, bunun üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davanın ticaret mahkemelerinin tek hakimli hale dönüştürülmesi üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam etiğini, dava sonucunda verilen kararın Yargıtay 15. HD tarafından bozulduğunu, bozma gerekçesinde, talep ettikleri % 30 oranındaki zarar tutarı olan 20.611,49 TL’nin davayı açarken talep etmemiş olmalarından ötürü ıslah ile de talep edilemeyeceği, bu nedenle de % 30 oranındaki zarar tutarı olan ve ıslah ile talep ettikleri 20.611,49 TL tutarındaki miktarın hüküm altına alınmasının hukuka aykırı olduğuna karar verildiğini, bozma sonrasında yapılan yargılama sonucunda …. Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargıtay’ın bozma kararına uyarak davanın kısmen kabulüne karar verdiğini ve ıslah ile talep ettikleri 20.611,49 TL dışındaki talepleri hakkında hüküm oluşturduğunu, 20.611,49 TL tutarındaki talepleri hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, öncelikle …. Asliye Ticaret Mahkemesince açılmamış sayılmasına karar verilen 20.611,49 TL tutarındaki zararlarının taraflarına ödenmesine karar verilmesini, bu mahkemede görülen davanın sürdüğü süre zarfında şirketlerinin tasfiye işlemlerinin bitirilemediğini, şirketin tasfiyesi ile ilgili teminat mektubu komisyon ve faizleri, ticaret sicili, noter, vergi ve danışmanlık giderleri gibi zorunlu masraflar yaptıklarını, bunların miktarının da 30.487,29 TL olduğunu, tasfiye memuruna da 1.000,00 TL ücret ödemesi yaptıklarını, bu alacak kalemleri ile birlikte ticari itibarlarının sarsılması nedeniyle de 25.000,00 TL manevi tazminatın taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama devam ederken davacı şirket dava konusu alacağını …’e devretmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde öncelikle bütün alacaklar yönünden zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı tarafın tasfiye masraflarının kendilerinden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, şirketin tasfiyesinin davalı şirket ile aralarındaki ihale sözleşmesi ile ilgisinin olmadığını, manevi tazminat talep etmelerini gerektirecek bir durumun da bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470’e göre eser sözleşmesiden kaynaklı alacak nedeniyle maddi tazminat ve aynı yasanın 58’inci maddesine göre manevi tazminat davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, ödeme makbuzlarını, banka ekstrelerini, mahkeme ve Yargıtay kararını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, cevap dilekçesinde delil sunmamıştır.

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470’e göre eser sözleşmesiden kaynaklı alacak nedeniyle maddi tazminat ve aynı yasanın 58’inci maddesine göre manevi tazminat davasıdır.

Davalı taraf zamanaşımı defini ileri sürmüş olup öncelikle zamanaşımı defi yönünden dosya incelenmiştir. Dava konusu olayda zamanaşımı definin eser sözleşmesi kapsamında ele alınarak incelenmesi, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve 2012 / 238 Karar sayılı dosyasında verilen davanın açılmamış sayılması hükmünün de zamanaşımı süresinin kesilmesi ve durması yönünden tartışılması gerekmektedir.

6098 sayılı TBK m. 470’e göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Bu nedenle taraflar arasında iş sahibi ve yüklenici olarak isimlendirebileceğimiz şekilde yapılmış 6098 sayılı TBK m. 470’e uygun eser sözleşmesi bulunmaktadır. Zamanaşımı süresinin tespitinde öncelikle eser sözleşmeleri için geçerli olan zamanaşımı süresine ilişkin 478’inci madde incelenecektir.

TBK m. 478’e göre; “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Bu madde yüklenicinin meydana getirdiği eserin ayıplı olması durumumda zamanaşımı süresini düzenlemekte olup dava konusu olayda tarafların ayıp iddiası bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu olaya bu maddede yer alan iki, beş ve yirmi yıllık zamanaşımı sürelerinin uygulanması mümkün değildir. TBK m. 470 ve devamında başkaca zamanaşımı maddesi düzenlenmediğinden genel hükümlerdeki zamanaşımı maddelerine bakılacaktır. TBK m. 147/I-5’e göre “Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.” beş yıllık zamanaşımı süresine bağlıdır. Bu madde hükmüne göre dava konusu olaya uygulanacak zamanaşımı süresi beş yıldır.

Tespit edilecek ikinci konu zamanaşımı süresinin ne zaman işlemeye başladığı ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmasıyla zamanaşımı süresinin kesilmiş olup olmadığıdır.

Davacı alacakların kendisine ödenmesi için kesin hesapların onaylanmasını 31.05.1999 tarihinde davalı şirketten talep ettiğini, davalı şirketin ise 07.10.2003 tarihinde kesin hesapların bir kopyasını sözleşme hükümlerine göre itirazları varsa bildirmeleri için kendilerine geri gönderdiğini, yapılan inceleme sonucunda davalı idarenin kendilerini borçlu duruma düşürmeye çalıştığını anlamaları üzerine yazılı itirazda bulunduklarını, 25.04.2006 tarihinde de …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını belirtmiştir. Ticaret mahkemelerinin tek hakimli hale dönüşmesinden sonra …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası olarak devam eden dosyada davacının alacak talepleri yönünden önce kabul kararı verilmiştir. Daha sonra Yargıtay 15. HD davacının 20.611,49 TL tutarındaki taleplerini davanın başında talep etmediği, ıslah delikçesi ile talep ettiği, davanın başında talep edilmeyen bir alacak kaleminin ıslah dilekçesi ile de talep edilemeyeceği gerekçesiyle kararı bozmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucunda 20.611,49 TL tutarındaki talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 20.611,49 TL tutarındaki talep yönünden zamanaşımı süresi davalı idarenin kesin kabul kararı vermesiyle başlayacaktır. Ancak kesin kabul için taraflar arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamamış ve mahkememizde açılan dava tarihine kadar da davalı idare tarafından davaya konu 20.611,49 TL tutarındaki talebi de kapsayacak şekilde kesin kabul kararı verilmemiştir. Dolayısıyla TBK m. 147/I-5’e göre beş yıllık zamanaşımı süresi geçmemiş olup 05.11.2015 tarihli duruşmada davalı tarafın zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.

Yargılama devam ederken davacı şirket dava konusunu …’e devrettiğine ilişkin dilekçe sunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 184’e göre; “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.” Davacı dilekçesine dava konusunun devri sözleşmesini eklemiştir. Dava konusunu devralan … davacı sıfatıyla davayı takip etmiştir.

Davanın esası …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı kararında davacı lehine % 30 oranındaki 20.611,49 TL tutarında tazminat bedeli hakkında verilen davanın açılmamış sayılması hakkında verilen karara konu tazminat bedeli oluşturmaktadır.

…. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası getirtilerek mahkememiz dosyası içerisine alınmış ve incelenmiştir. …. Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği ilk gerekçeli karar incelendiğinde hüküm fıkrasının 6’ncı bendinde “… işi kapsamında olmayan bir kısım işlerin ikmal inşaatın … bölgesinden alınarak … … kısmında yaptırıldığından ve bu uygulamanın sözleşmeye aykırılık oluşturduğundan meydana gelen zarar tutarı olan 20.611,49 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulduğu görülmektedir. Ancak söz konusu hüküm ile ilgili olarak kararın gerekçe kısmında zarar hesabına ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. …. Asliye Ticaret Mahkemesi Yargıtay 15. HD’nin bozma kararından sonra bu konuda davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Bu dosyada verilen 27.01.2010 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda da 20.611,49 TL tutarlı zarara yönelik bir tespit bulunmamaktadır. Ancak daha sonra hazırlanan 21.06.2010 tarihli ek raporda … işine ait …çelik montaj formları ve dosya içeriği incelendiğinde … ihalesi kapsamında olmayan bir kısım işlerin ikmal inşaatı … bölgesinden aktarılarak … … kısmında yaptırıldığının anlaşıldığı ve bu uygulamanın sözleşme ve YİGŞ m. 4.1 ve 4.7’ye aykırı olduğu tespit edilmiştir.

Davacının talebini oluşturan … işi kapsamında olmayan bir kısım işlerin … bölgesinden alınarak … … kısmında yaptırılarak sözleşmeye aykırılık nedeniyle meydana gelen zarar tutarı olan 20.611,49 TL’nin ödenmesi talebinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasın karar verilmiştir.

Hazırlanan 07.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu uyuşmazlıkla ilgili hiç bir tespite yer verilmediği gibi tamamen mahkememiz hakiminin takdirinde olan manevi tazminat talebi yönünde de görüşte bulunulmuş olması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.

Hazırlanan 06.10.2016 tarihli ikinci bilirkişi raporunda davacının ihale konusu işlere ait yerleri yer teslim tutanağı ile gördüğü, ara hak edişlerde söz konusu işlere ait miktarların ilgili teklif birim fiyatlarla tahakkuka bağlandığı, söz konusu onaylı hak edişlerde davacı müteahhidin itirazı kaydının bulunmadığı, kesin hesap aşamasında … bölgesi işlerinin bir kısmının … fiyatları ile yaptırılmasından kaynaklandığı iddia edilen zarar talebinin geçersiz olduğu tespit edilmiştir.

Hazırlanan 25.12.2018 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda … sözleşmesinin 12.05.1998 tarihinde imzalandığı ve işe de 14.05.1998 tarihinde başlandığı, … sözleşmesinin 25.08.1998 tarihinde imzalandığı ve 25.09.1998 tarihinde işe başlandığı, davacının itiraz ettiği 25.06.1998 tarihinde henüz … sözleşmesinin imzalanmadığı ve hukuken var olmadığı, dolayısıyla da … işi kapsamındaki işlerin … işi kapsamında yaptırılmasına yönelik bir itirazının olamayacağı, hak ediş ve ataşmanlarda da davacının itirazi kaydının bulunmadığı, imalat yapıldıktan sonra ödemesinin alındığı ilk hakedişte sözleşmede belirtilen sürede iddia edilen yer değişikliğine itiraz edilme durumunun söz konusu olmaması nedeniyle de bu konuya ilişkin hesaplama yapılmadığı belirtilmiştir.

Bu rapora ek olarak hazırlanan 22.08.2019 tarihli raporda da aynı tespitlerde bulunulmuştur.

Hazırlanan son üç raporda davacının … ihale sözleşmesi imzalanmadan davacının … işi kapsamındaki işlerin … işi kapsamında yaptırılmasına yönelik bir itirazının olamayacağı, hak ediş ve ataşmanlarda da davacının itirazi kaydının bulunmadığı tespiti bulunmaktadır.

Mahkememizce hazırlanan son üç raporla …. Asliye Ticaret Mahkemesinde hazırlanan 21.06.2010 tarihli ek rapordaki tespitler birbiriyle çelişmektedir. Bu çelişkinin giderilmesi için dosyanın inşaat mühendisi, makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan yeni bir bilirkişi heyetine verilerek yeniden rapor hazırlanmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyetinden; davaya konu … ihalesi kapsamında olmayan bir kısım işlerin … bölgesinden aktarılarak … … kısmında yaptırılıp yaptırılmadığının, … ihalesi kapsamında olmayan bir kısım işlerin … bölgesinden aktarılarak … … kısmında yaptırıldıysa bu uygulamanın taraflar arasında yapılan sözleşmenin Yapım İşleri Genel Şartnamesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının, … ihalesi kapsamında olmayan bir kısım işlerin … bölgesinden aktarılarak … … kısmında yaptırıldıysa ve bu uygulamanın taraflar arasında yapılan sözleşmenin Yapım İşleri Genel Şartnamesine aykırılık oluşturuyorsa davacının zararının hesaplanması, dosya içerisinde bulunan …. Asliye Ticaret Mahkemesinde hazırlanan 21.06.2010 tarihli ek rapor ile mahkememizde daha önce hazırlanmış olan 06.10.2016, 25.12.2018 ve 22.08.2019 tarihli raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi istenilmiştir.

Hazırlanan 03.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda dosyada teknik olarak taraflarca imzalanmış onaylı … ihalesi ve … işlerinin onaylı projelerinin ve malzeme ve ekipmanlara ait kesin hak edişlerin bulunmaması nedeniyle … ihalesi kapsamında olmayan işlerin … bölgesine aktarılarak … … bölgesinde yaptırılıp yaptırılmadığı konusunun değerlendirilemeyeceği, dava dosyasında bulunan bilirkişi raporlarının içeriklerinde çelişkiler bulunduğu, teknik yönden de denetime elverişli olmadıkları, bu nedenle de bu konularda açıklama yapılamayacağını, davacının zararının hesaplanması için istenenlerin yapılamayacağı ancak yapılan işlerin iş arttırımı olarak değerlendirilebileceği, bu durumun da sözleşmeye aykırılık oluşturmayacağı tespit edilmiştir.

Hazırlanan bilirkişi raporunda onaylı projelerin ve malzeme ve ekipmanlara ait kesin hakedişlerin bulunmaması nedeniyle rapor hazırlanamadığının bildirilmesi üzerine davalı … …. ihalesi ve … işlerinin bütün hakedişlerinin gönderilmesi istenilmiştir. Davalı taraftan hakediş belgelerinin gönderilmesinden sonra dosya tekrar rapor hazırlanmak üzere bilirkişi heyetine verilmiştir.
Hazırlanan 03.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda davalının sunduğu bütün hakediş belgeleri incelendiğinde her iki işinde deplaseler işi olduğu, kesin hakediş raporlarına davacının itiraz etmediği, … … ihalesi için inşaatın süre uzatımından yaklaşık 10 ay sonra müteahhit firmanın borcunun bulunmadığı belirtilerek kesin hak ediş raporunun taraflarca imzalanarak kabul edildiği, … işi için de müteahhit firmanın davalıya 21.553.713.070 eski TL borcu bulunduğunun hak ediş raporunda tespit edildiği, her iki işinde kapsam ve mahiyetinde değişiklik olmadığı, sözleşme ve şartnamelere aykırılık olmadığı tespit edilmiştir.
Dosya içerisindeki belgeler ve hazırlanan raporlar birlikte değerlendirildiğinde davacının talebini oluşturan … işi kapsamında olmayan bir kısım işlerin … 70 bölgesinden alınarak … kısmında yaptırılarak sözleşmeye aykırılık oluşturulduğu ve bu şekilde davacının 20.611,49 TL zarara uğradığı iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacının 20.611,49 TL tutarlı tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının ikinci talebi mahkemede görülen davanın devam ettiği zaman içinde şirketlerinin tasfiye işlemlerinin bitirilemediğini, şirketin tasfiyesi ile ilgili teminat mektubu komisyon ve faizleri, ticaret sicili, noter, vergi ve danışmanlık giderleri gibi zorunlu masraflar yaptıklarını bunların miktarının da 30.487,29 TL olduğunu, tasfiye memuruna da 1.000,00 TL ücret ödemesi yaptıklarını belirterek bu masraflarında tazminini talep etmiştir. Tazmini talep edilen tasfiye masrafları tasfiye halinde olan …A.Ş.’ye aittir. Davacı ise bu alacak kalemlerini bu şirketten devralarak davacı sıfatı kazanmıştır. 6098 sayılı TBK m. 49’a göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu maddeye göre kusur, zarar ve uygun nedensellik bağı koşullarının üçünün de birlikte bulunması gerekmektedir. Tasfiye halinde …A.Ş.’nin tasfiyesinin bu şirketin davalıdan aldığı ihale ve ihaledeki hakedişlerin ödenmesi aşamasında yaşanan anlaşmazlıklarla uygun nedensellik bağı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davacının şirketin tasfiyesi ile ilgili teminat mektubu komisyon ve faizleri, ticaret sicili, noter, vergi ve danışmanlık giderleri gibi zorunlu masraflar için talep ettiği 30.487,29 TL tutarlı tazminat talebinin ve 1.000,00 TL tasfiye memuru ücreti talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının üçüncü talebi davaya ilk açan tasfiye halinde …A.Ş.’nin ticari itibarlarının sarsılması nedeniyle 25.000,00 TL tutarlı manevi tazminat talebidir. Manevi tazminat kişiye sıkısıkıya bağlı bir hak olup devredilmesi 4721 sayılı TMK m. 25/IV’e göre karşı tarafın iznine bağlıdır. Davalı taraf manevi tazminatın devrine izin verdiğine ilişkin bir beyanda bulunmamıştır. Bu nedenle tasfiye halinde …A.Ş.’nin davaya konu alacaklarını …’e devretmesine ilişkin alacağın devri sözleşmesinin bu kısmı 6098 sayılı TBK m. 27’de ki “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” hükmüne göre kesin olarak hükümsüzdür. Bu gerekçelerle davacı … yönünden manevi tazminat talebinin 6100 sayılı HMK m. 114/I-d ve 115’e göre aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Tasfiye halinde …A.Ş. yönünden ise dava konusu asıl alacak yönünden davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle bu şirket yönünden TBK m. 58’e göre kişilik haklarının ihlalini gerektiren bir durum olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı …’in 20.611,49 TL tutarlı tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davacı …’in şirketin tasfiyesi ile ilgili teminat mektubu komisyon ve faizleri, ticaret sicili, noter, vergi ve danışmanlık giderleri gibi zorunlu masraflar için talep ettiği 30.487,29 TL tutarlı tazminat talebinin REDDİNE,
3-Davacı …’in 1.000,00 TL tasfiye memuru ücret talebinin REDDİNE,
4-Davacı …’in manevi tazminat talebinin 6100 sayılı HMK m. 114/I-d ve 115’e göre aktif husumet yokluğundan REDDİNE,
5-Davacı Tasfiye halinde …A.Ş.’nin manevi tazminat talebinin 6098 sayılı TBK m. 58’e göre kişilik haklarının ihlalini gerektiren bir durum olmadığından REDDİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 1.332,05-TL harçtan mahsubu ile artan 1.272,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
7-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı Tasfiye Halinde …A.Ş.’den alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan toplam 75,00 tebliğler ve posta yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
11-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır