Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/692 E. 2019/910 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/692
KARAR NO : 2019/910

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/04/2014
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davadışı … A.Ş’de % 16,666 oranında paydaş olduğunu İstanbul (…) Asliye Ticaret Mahkemesinin … Sayılı dosyası kapsamında yapılan özel denetçi incelemesinde, dava dışı şirketin ticari defterlerinin TTK’da belirlenen usullere uygun tutulmadığını, 2011 yılı yevmiye defterinin ve envanter deflerinin kapanış tasdiklerinin yapılmamış olduğunu, bu durumun ilgili defterlerin şirket açısından beklenen şeffaf, güvenilir ve anlaşılır kayıtlar içerme fonksiyonunu gerçekleştirmesini engellediğini, bu defterlerin artık sadece dava dışı şirket aleyhine delil teşkil edeceğini, TTK m. 375 uyarınca anonim şirket yönetim kurulunun muhasebe, fınans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde finansal planlama için gerekli düzenin kurulması konusunda devredilemez görev ve yetkisinin olduğunu, bu durumda şirket faaliyet raporunun ve ilgili belgelerin geçerliliğinin şüphe uyandırdığını, müvekkili davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini dava dışı şirkete bildirmesine rağmen, bildiriminin bir yıldan fazla bir süre teşdi edilmemiş olduğunu, sırf bu hususun bile yönetim kurulunun üzerine düşen görev ve sorumlulukları layığıyla yerine getirmediğini gösterdiğini, yönetim kurulu üyeleri tarafından bir takım gerçek dışı ve usulsüz işlemin şirketin ticari defterlerine işlenmiş olduğunu, bu durumun şirketin ve şirket pay sahibi olan davacının zararına olduğunu, bu usulsüzlüklerden en çarpıcı olanın özel denetim raporu ile tespit edildiğini ve bu durumun davacı tarafından özel denetim raporu ile birlikte öğrenildiğini, buna göre 203.960 EURO’nun 27 Mayıs 2011 tarihinde şirket tarafından davacıya ödenmiş olarak gösterildiğim ancak davacıya hiçbir ödeme yapılmadığını, bu tutarın şirket pay sahiplerinin hâkim ortak olduğu … A.Ş. çalışanı … tarafından şirkete ait banka hesabından çekilmiş olduğunu ve şirket pay sahiplerinin hâkim ortak olduğu bir diğer şirket…A.Ş. (…) hesabına yatırılmış olduğunu, işlemi yapan şahsın davacı tarafından yetkilendirilmemiş olduğunu, davacı ile herhangi bir fiili veya hukuki temsil ilişkisinin bulunmadığım, söz konusu muhasebe işleminin usulsüz, gerçek dışı, şirkete ve davacıya zarar verici nitelikte olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin davacının şirketten olan alacağını ödememek amacıyla usulsüz işlem gerçekleştirmiş olduğunu, şirket bilançosunda, gelir gider tablosunda ve diğer finansal belgelerde usulsüzlükler yaptığını yönetim kurulu faaliyet raporunu ve ilgili belgelerin gerçekleri yansıtmadığını, yanlış ve çarpıtılmış bilgiler içermekte olduğunu, şirketin hiçbir nakit sıkıntısı olmamasına rağmen, bankadan yüksek miktarda kredi çekilmiş olduğunu ve alınan bu kredilerin yönetim kurulu üyelerine aktarıldığını, şirket bilançosu ve kar-zarar hesaplarının usulüne uygun düzenlenmediğini, yönetim kurulu tarafından birçok usulsüz ve hukuka aykırı işlem yapıldığını, şirket kaynaklarının dürüstlük kuralına aykırı olarak bir kısım pay sahipleri arasında dağıtılmış olduğunu ve pay sahiplerinin birçok işlemden kişisel menfaat elde ettiğini, şirketin ve şirket pay sahiplerinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, davalı şirketin … projesi kapsamında inşa edilen bir kısım konutlarının, pay sahiplerinin yakınlarına emsal bedelin çok altında bedellerle satıldığını, projenin 26 numaralı bağımsız bölümünün 4 Aralık 2011 tarihinde pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan …’in oğlu …’e 2.200.000 TL, 27 numaralı bağımsız bölümün ise …’in yakın akrabası …’ya 1.911.600,00 TL karşılığında satıldığını, bu satış işlemlerinin pay sahipleri lehine çok açık bir örtülü kazanç aktarımını ifade ettiğini, bunun dışında 17 adet bağımsız bölümün emsal bedellerinin altındaki fiyatlarla yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına satıldığını, müvekkili davacı dışındaki tüm pay sahiplerinin şirket varlıklarını kendi aralarında paylaştığını ve bu bakımdan davacının haklarının gasp edildiğini, yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu bu işlemlerin Kurumlar Vergisi Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu ile yasaklanmış olan ve ciddi cezai müeyyideler getirilmiş olan örtülü kazanç aktarımına isabet ettiğini, şirketin bu işlemlerden dolayı önemli ölçüde zarara uğradığını, bu işlemlerde yönetim kurulu üyelerinin kusurunun ve sorumluluğunun açık olduğunu, bu durumun finansal tabloların gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğunu, … projesi kapsamında İnşa edilen taşınmazların diğer bir kısmının ise üçüncü kişilerle yapılan kayıt dışı sözleşmeler ile emsal bedelinin altında satıldığını, şirketin önemli ölçüde zarar ettiğini, projenin 21-22 numaralı bağımsız bölümlerinin 2.065.000 USD bedelle … Şirketi’ne (…) satıldığını, 31 numaralı bağımsız bölümün ise 2.065.000 USD bedelle … A.Ş.’ye (…) satıldığını, yönetim kurulu üyelerinin bu satışlarda usulsüzlük yaparak haksız kişisel kazanç elde ettiklerini, yönetim kurulu üyelerinin … ve … ile akdedilen satış sözleşmeleri dışında şirketin bilgisine sunmadıkları üçüncü/kayıt dışı bir sözleşme imzalayarak 21 -22 numaralı bağımsız bölümler için 3.850.000 USD, 31 numaralı bağımsız bolum için 4.000.000 USD olmak üzere toplamda 7.850.000 USD şahsi menfaat elde ettiklerini, imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmelerde davacının da İsmi olmasına rağmen müvekkili davacının sözleşme ile ilgisinin bulunmadığını, sözleşmenin … ve … tarafından imzalandığını, 21-22-31 numaralı bağımsız bölümlerin satışından 13.980.000 USD kazanılmış olmasına rağmen, şirket ticari defter ve kayıtlarında bu satışlardan 4.130.000 USD gelir elde edilmiş olduğunun gösterildiğini, ilgili kısmın doğrudan yönetim kurulu üyeleri tarafından alındığını, …Şirketi tarafından yapılmış olan değerlemeye göre bu 3 bağımsız bölümün toplam değerinin 10.800.000 USD (21 numaralı bağımsız bölüm 2.900.000 USD, 22 numaralı bağımsız bölüm 2.400.000 USD; 31 numaralı bağımsız bölüm 5.500.000 USD) olduğunu, dolayısıyla bu usulsüz işlemlerin şirket finansal tablolarının eksik, hatalı ve çarpıtılmış olmasına yol açtığını, pay sahiplerinin şirket kaynaklarını kendi menfaatleri için kullandıklarını, yönetim kurulu üyelerinin dürüstlük kuralına aykırı olarak şirkete borçlandıklarını, 31.12.2012 ve 31.11.2011 tarihli bilançolar incelendiğinde, pay sahiplerinin şirkete olan borçlarının 2011 yılında 3.893.543 TL, 2012 yılında ise 4.025.261,13 TL olduğunu, şirket yönetim kurulunun şirket hesabından menfaat sağlamak amacıyla kendilerine kazanç aktarımı yapmış olduklarını, her ne kadar TTK pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarım tamamen yasaklamasa da, şirketin yeni yatırımlar yapacağı, ortaklara kar payı dağıtacağı bir dönemde ortaklara sürekli borç vermesinin olağan kurallar çerçevesinde dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, şirket pay sahiplerinin kullanmış oldukları kredilerden dolayı şirkete herhangi bir faiz ödemesinde bulunmadıklarını, bu hususun özel denetim raporunda tespit edildiğini, bunun dışında, Denetçinin, Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri’nin yapmış olduğu tüm usulsüzlüklerden haberdar olmasına rağmen bu usulsüzlükleri ve Şirket finansal tablolarında yapılan oynamaları hiçbir şekilde denetçi raporuna yansıtmadığını, tüm bu gerekçelerin, Şirket Denetçisi …’ın Şirket’in ve Müvekkili …’ ın uğramış olduğu zararlardan dolayı sorumluluğunu doğurmakta olduğunu öne sürerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak suretiyle; a- Şirket Yönetim Kurulu’nun iş ve işlemlerinden dolayı Müvekkili …’ın uğramış olduğu doğrudan zararın öncelikle Sayın Mahkeme tarafından tespitine ve tespit edilecek toplam zarar miktarı belirlemek mümkün olmadığından şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri olan …, …, …, … ve …’ten alınarak Müvekkile ödenmesine, b- Şirket Denetçisi …’ ın kanuni görevlerini yerine getirmemiş olmasından dolayı Şirket’in ve Şirket pay sahiplerinin uğramış olduğu zararın tespit edilmesine ve sorumluluğu ölçüsünde tahsiline, c-Şirket Yönetim Kurulu’nun iş ve işlemlerinden dolayı Şirket’in uğramış olduğu toplam zarann Sayın Mahkemeniz tarafından tespitine, tespit edilen toplam zararın Şirket Yönetim Kurulu Üyesi olan: …, …, …, … ve … ve denetçi …’dan müştereken ve müteselsilen tazminine, dava tarihinden hesaplanacak ticari faizi ile birlikte Şirket’e iadesine, toplam zararın Müvekkil tarafından bilinmesi mümkün olmadığından bu zararlar karşılığı şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden hesaplanacak ticari faizi ile birlikte Şirket’e iadesine, dava masraflarıyla vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davadışı … A.Ş’nin 23.09.2005 tarihinde %50 si … ailesine %50’si…ailesine ait olmak üzere kurulan ve 6 pay sahibinin de eşit paya sahip olduğu bir anonim şirket olduğunu, davacının kuruluştan itibaren “şirketi temsil konusunda da yetkili” yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğunu, son olarak 29.06.2010 tarihli genel kurulda üç yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş olmasına rağmen, bu görevden 2012 yılında istifa ederek ayrılmış olduğunu, davacının görevden ayrılmasının, davacı ile büyük kardeşleri … ve … arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın müvekkili şirket iç ilişkisine yansımasının bir sonucu olduğunu, bu uyuşmazlığın tarafların birlikte ortak oldukları diğer tüm şirketlere de yansımış olduğunu, davacının gerçekte bir hak ihlali olmamasına rağmen mütemadiyen her bir genel kurul kararı aleyhine iptal davası açmaya başladığını, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından atanan özel denetçi…tarafından özel denetçi raporu hazırlandığını, bu raporda davacının bütün iddialarının cevabının bulunduğunu, ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin yaptınlmamış olduğuna dair tespit haricinde davacı tarafın iddialarını destekleyen tek bir bulgunun olmadığını, 2011 yılı olağan genel kurul toplantısının iptali için İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan… E. Numaralı dosya kapsamında hazırlanmış olan bilirkişi raporunda, davadışı şirket yöneticilerinin şirket gelirlerini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanarak kar payını azaltmış oldukları yönünde bir tespite rastlanamadığından bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin kararın iptal edilmesini gerektirecek bir aykırılığın bulunmadığını, dava konusu genel kurul kararlarının davacıya zarar vermek kastıyla alınmış kararlar olmadığı ve bu nedenle iyi niyet kurallarına aykırılık iddiasının ileri sürülemeyeceğinin açıkça belirtildiğini, davacının iddialarından biri olan adına yapılmış 203.960 EURO tutarında bir ödemenin bilgisi dışında gerçekleştiği ile ilgili olarak özel denetim raporunda, davalı şirket 2011 yılı yasal defterlerinde davacı hesaplarında yapılan incelemelerde davacı hesaplarına giriş çıkışlarda usule aykırı bir durum olmadığı kanaatine varıldığının ifade edildiğini, davadışı şirketin defterlerinde hiçbir usulsüzlük bulunmadığını, davacının ihtiyaç olmamasına rağmen kullanıldığını iddia ettiği, kredinin 22 Mart 2011 tarihli …Bankasından kullanılmış olan 6.000.000 Euro tutarında bir yatırım kredisi olduğunu, bu kredinin … projesinin inşası için temin edilmiş olduğunu, davacının yüksek tutarlarda kar elde edildiğini iddia ettiği işin davadışı şirket ortaklarının sahibi olduğu bir arazi üzerinde geliştirilen tır parkı işletmesinin şirket tarafından işletilmesinden hâsıl olan kar olduğunu, 2012 yılı sonunda gelir tablosunda görülen yaklaşık toplam 745,000 TL tutarındaki karın bahse konu işletmeden hâsıl olan kısmının 2008-2012 yıllan arasında yaklaşık toplam 350.000,00 TL olduğunu kalan tutarın döviz cinsinden işlemlerden ortaya çıkan kur farkı değişimlerinin etkileri, ortaklar cari hesabına yürütülen faizler, banka mevduat faizleri ve hesaben oluşmuş karlar olduğunu, tır parkı işletmesinden sağlanan karlarla İnşaat projesinin yapılamayacağının ortada olduğunu, …Bankası’ndan kullanılmış olan kredi sözleşmesinde davacının da imzasının bulunduğunu, bilanço ve kar-zarar hesaplarının usulüne uygun düzenlenmiş olduğunu, esasen yönetim kurulunun şirketi zarara uğratıcı herhangi bir eyleminin olmadığını, davacının 12.07.2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında …’in oğlu …’e projenin 26 numaralı bağımsız bölümünün, akrabası …’ya 27 numaralı bağımsız bölümün 50.000,00 TL bedelle satıldığı iddiasında bulunduğunu, hâlbuki bahse konu şahıslarla ön satış sözleşmelerinin 4 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilmiş olduğunu, kendilerinden kapora olarak 50.000 TL alındığını, davacının bu sırada yönetim kurulu üyesi olduğunu, bunun söz konusu bedellerle yapılmış bir satış işlemi olmadığını bilebilecek bir durumda olduğunu, bu iddiaların özel denetçi raporunda cevaplanmış olduğunu, buna rağmen bu iddiaların 2012 yılı genel kurul toplantısında yeniden gündeme getirilmesi üzerine davacıya iskan belgesi tarihine kadar müstakbel alıcılarla ön satış protokolü imzalanabileceği ancak bunların gelir değil avans niteliğinde olduğu bilgisinin verildiğini, projenin 26 numaralı bağımsız bölümünün 2.200.000,00 TL bedelle …’e 27 numaralı bağımsız bölümünün 1.911.600,00 TL bedelle …’ya satıldığını, öte yandan satış işlemlerinin 2013 yılında gerçekleştiğini ve bu kazançlardan hasıl olan kazançların 2013 yılı mali tablolarına yansıtıldığını, yönetim kurulunun üretilen bağımsız bölümlerin muhtemel satış fiyatlarını belirlemek amacıyla gayrimenkul için rayiç bedel araştırması yaptığını, bunun için çevresinde bulunan diğer residence projelerinin fiyatlarını emsal olarak aldığını, 12 Eylül 2012 tarihinde İstifa eden davacının 2011 yılının ilk aylan içerisinde satış bedellerinin belirlenmesinin her aşamasında bizzat rol aldığını, satış fiyatlarını benimsemeyen davacının neden 1,5 yıl sonra istifa ettiğini, davacının 9 Mart 2012 tarihli … Şirketi tarafından hazırlanan değerleme raporunu neden yönetim kurulu üyeleri ile paylaşmadığını, paylaştığı ve yönetim kurulu tarafından rapora itibar edilmediği varsayıldığı takdirde neden istifa etmek için 6 ay beklediğini, neden satış fiyatları noktasında eleştiri konusu yaptığı … ve … şirketlerine 21, 22 ve 31 numaralı bağımsız bölümlerin satışım bizzat kendisinin yaptığını, her iki şirketin temsilcisi olan …’nun aynı zamanda davacının … A.Ş. unvanlı şirketindeki ortağı ve … ve … şirketlerinin sahibi olan şahsın … A.Ş.’deki temsilcisi ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, 21, 22 ve 31 numaralı bağımsız bölümlerin satılması için davacının Ekim 2010 tarihinde müşteriyi yönetim kuruluna bildirdiğini, satış işlemlerini başından sonuna kadar yönetim kurulunun alıcı ile hiç karşı karşıya gelmediğini bütün ilişkinin davacı ile yasal vekili … tarafından gerçekleştiğini, uzun pazarlıklar esnasında davacı tarafından müşteri ile beraber hazırlanarak yönetim kuruluna sunulan birçok satış protokolünün olduğunu, nitekim davacının 12 Şubat 2012 tarihinde göndermiş olduğu “… sözleşme taslakları konulu e-mail’de… protokol son şekli, Pazartesi imzaya hazırlar.” ifadesinin de durumu açıkça ortaya koyan örnek olduğunu, gerçek satış sözleşmesinin 5 Nisan 2011 tarihinde tapuda tescil edildiğini, hal böyle iken davacının esasen farklı bir amacının olduğunun açıkça anlaşıldığım, ortada tek bir sözleşmenin var olduğunu, imzaları dahi eksik ve natamam bir takım taslakların delil niteliklerinin yürütülmek suretiyle zaman zaman ortaklara kullandırdığını ve ihtiyaç duyduğu tarihlerde verilen borçlan geri çağırdığım, Özel denetim raporunda “ancak davalı şirketin diğer ortaklarınca şirketten çekilen paralarla ilgili olarak (131 Ortaklardan Alacaklar hesabına) 44.252,02 TL tutarında faiz geliri tahakkuk ettirildiği görülmüştür’’ ifadesinin yer aldığını, ortakların 2011 yılından devreden 3.893.543 TL borcundan 2012 yılı içinde 211.848 TL tahsil edildiğini, ortakların şirkete olein borçlanmn 3.681.695 TL’ye düştüğünü, yıl İçinde ortakların bu tutardaki borçlarına şirket lehine 343.566 TL faiz gelirinin tahakkuk ettirilmiş olduğunu, toplam borcun 4.025.261 TL olduğunu, … ve … isimli davalıların 2013 yılında şirkete borçlarının kalmadığını, şirkete sağladıkları finansman nedeniyle şirketten alacaklı durumunda olduklarını, özel denetçi raporunda açıkça şirketin ortaklarına borçlanması durumunda ortaklara herhangi bir faiz uygulanmadığı belirtilmesine rağmen, davacının bunu sanki şirketin ortaklarından alacaklı olması durumunda bu parayı bedelsiz kullandırdığı şeklinde algıladığını, bu itibarla şirketin ortaklara haksız kazanç aktardığından bahsetmenin mümkün olmadığını belirterek davanın zamanaşımı yönünden reddi ile davacının “doğrudan zarar” talebi bakımından belirsiz alacak davası şartlan oluşmadığından 203.960 Euro üzerinden harem tamamlatılmasına, yine “doğrudan zarar” talebi adı altında gerçekte … AŞ’ye karşı yöneltilmesi gereken bir “alacak talebi” bulunduğundan husumet yönünden de bu talebin reddine, “Dolayısıyla zarar” adı altında ileri sürülen talepler yönünden müvekkillerin … A.Ş.’yi zarara uğratıcı herhangi bir eylemleri olmadığından bu yönüyle de davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösteriler deliller toplanmış,… Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, …Tapu Müdürlüğü’nden gönderilen tapu kayıtları, İstanbul … ATM’nin … Esas sayılı özel denetçi atanmasına ilişkin dosyası, İstanbul… ATM’nin … Esas sayılı ilamı celp edilmiş, sorumluluk davasında tazminatın varlığı ve miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 16/01/2017 tarihli raporunda ” Dava dosyası üzerinde ve davadışı şirketin 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait mübrez ticari defter kayıtları ve dayanağı belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu huzurdaki davada, davalı Yönetim Kurulu Üyelerinin dolayısıyla zarara istinaden dava tarihi (25/04/2014) itibariyle sorumluluğu; 1. Dolaylı Zarara İstinaden: a.Kaydı satış bedelleri ile satış tarihleri itibariyle tespit edilen rayiç bedeller arasındaki olumsuz farktan dolayı oluşan şirket zararı: (5.975*244,60 USD) TCMB Efektif Satış Kim üzerinden TL karşılığı (5378244,60 USD x 2,1470 TL=) 12.799421,68 TL, b. Şirket ortaklarına verilen borçlara ticari faiz oranı üzerinden faiz tahakkuku gerektiği halk yasal faiz oranı üzerinden faiz tahakkuku yapılmış olması sebebiyle ticari faiz-yasal faiz arasındaki farktan dolayı oluşan şirket zararı: 449.429,09 TL, olmak üzere toplam (12.799427,68+449429,09=) 13.248.850,77 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir. Takdir yüce mahkemenindir. 2. Doğrudan zarara istinaden davadışı şirketin, davacının imzasını havi kanunen geçerli bir belgeye dayanmaksızın, … nolu mahsup fişi ile davacının 332 Ortaklara Borçlar (331.03 …) hesabına 203.960,00 Euro karşılığı 460.052,18 TL tutarında borç kaydedilmiş olmasının, şirket ortağı ve şirket alacaklısı davacının doğrudan zararı olarak kabulünü getirdiği, dava tarihi (25.04.2014) itibariyle davacının davalılardan doğrudan zararı olarak (203360,00 Euro x 23630 TL=)604,333,48 TL’nın tazminini talep edebileceği, 3. 13.248.850,77 TL tutarındaki dolaylı, 604.333,40 TL tutarındaki doğrudan zarardan (6), davalı denetçinin de YK Üyeleri ile birlikte sorumlu olduğu,” görüşü bildirilmiştir.
Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti 15/11/2017 tarihli raporunda ” Huzurdaki davada, davalı Yönetim Kurulu Üyelerinin dolayısıyla zarara istinaden dava tarihi (25.04.2014) itibariyle sorumluluğu; 1. Dolaylı Zarara İstinaden: a. Kaydi satış bedelleri ile satış tarihleri itibariyle tespit edilen rayiç bedeller arasındaki olumsuz farktan dolayı oluşan şirket zararı: (29.698.244,40 USD) TCMB Efektif Satış Kur ı üzerinden TL karşılığı (29.698.244,40 USD x 2,1410 TL-) 63.583.941,26 TL, b. Şirket ortaklarına verilen borçlara ticari faiz oranı üzerinden faiz tahakkuku gerektiği halde yasal faiz oranı üzerinden faiz tahakkuku yapılmış olması sebebiyle ticari faiz-yasal faiz arasındaki farktan dolayı oluşan şirket zararı: 449.429,09 TL, olmak üzere toplam (63.583.941,26 TL +449.429,09=) 64.033.370,35 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir. 2. Doğrudan zarara İstinaden; Davadışı şirketin, davacının imzasını havi kanunen geçerli bir belgeye dayanmaksızın, … no’lu mahsup fişi ile davacının 331 Ortaklara Borçlar (331.03 …) hesabına 203.960,00 Euro ödemesinin yapılmış gibi yapıldığı anlaşılmakta, bu bedelin … Hesabına geçmediği düşünüldüğünde bu bedelin, şirket ortağı ve şirket alacaklısı davacının doğrudan zararı olarak kabulünü gerektirdiği bu bedelin aynen ifasının gerektiği, 3.64.033.370,35 TL tutarındaki dolaylı, 203.960,00 Euro tutarındaki doğrudan zarardan YK Üyeleri ile birlikte denetçinin de müteselsilen sorumlu olduğu,” görüşü bildirilmiştir.
Taşınmaz satışlarıyla ilgili yapılan itirazların değerlendirilmesi için yenidne bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmış, bilirkişi heyeti 18/04/2019 tarihli raporunda “1- Dava konusu zarar iddiası yönünden yapılan incelemelerde dava dışı … şirketinin – Gayrimenkul satışları nedeniyle 29.628.244,40.- USD (dava tarihi itibariyle TL karşılığı 63.434.071,26.- TL) ve – Ortakların şirkete olan borçlarına eksik yürütülen faiz nedeniyle 449.429,09,- TL zararının olduğu, -… şirketinin hesaplanan zararının 29.628.244,40.- USD + 449.429,09.- TL olduğu ve bu tutarların dava tarihi olan 25.04.2014 tarihi itibariyle TL karşılıklarının 63.434.071,26 + 449.429,09 – 63.883.500,35.- TL olarak hesaplandığı, 2- Davacının dava dışı … şirketinde geçerli bir belgeye dayamlmaksızm ve davacının muvafakati olmaksızın 203.960,00.- EURO işlem yapılması nedeniyle 203.960,00.-EURO zararının olduğu, bu tutarın dava tarihi itibariyle TL karşılığının 604.333,48.-TL olarak hesaplandığı, 3- Davacı ile davalılar arasında hukuki ihtilafın 2012 yılında başladığının anlaşıldığı, davacının dava dışı … şirketinin 2012 yılında yapılan 2011 yılı olağan genel kurul kararlarına muhalif olduğu ve genel kurulda özel denetçi talep ettiği ancak oy çokluğuyla bu talebinin reddedildiği, 4- Dava dışı … şirketince yapılan gayrimenkul satışları ile ilgili olarak yönetim kurulu kararı alınmadığı, taraflar arasındaki ihtilaf nedeniyle davacının istifa yoluyla yönetim kurulundan 12.09.2012 tarihinde ayrılmış olduğu, 5- Davalı yönetim kurulu üyeleri ile davalı denetçinin heyetimizce hesaplanan zarara dayanak işlemlerin gerçekleştiği tarihte dava dışı … şirketinde görev yaptıkları, konunun hukuki değerlendirmesinin sayın mahkemeye ait olduğu, ” görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekili 07/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmış, harç tamamlanarak dilekçe davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Açılan dava, TTK 553/1 md. göre yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davasıdır.
TTK 553/1 Md.’de “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket ortaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” hükmünü içermektedir.
Davacı taraf, dava dışı …A.Ş.’nin şirket ortağı, davalılar ise yönetim kurulu üyeleri ve denetçisidir.
Davacı taraf 29.06.2010 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş ve 12.09.2012 tarihinde bu görevinden istifa etmiştir.
Davacı, dava dilekçesindeki taleplerinde yönetim kurulu üyesi olan davalıların doğrudan doğruya kendisine verdikleri zararı ve dolaylı olarak şirkete verdikleri zararı talep etmektedir.
TTK 560 Md’de “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve sorumluluğu öğrendiği tarihten iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmünü içermektedir.
Öncelikle davalı tarafın zamanaşımı itirazı mevcut olduğundan davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilecek olursa davacı taraf, doğrudan zarar kalemi olarak belirttiği 27.05.2011 tarihinde meydana gelen davacının şirket hesabından dava dışı şirketçe 203.960 Euro karşılığı 460.052,18 TL bedelin İlhan Koçar’a gönderildiği fakat bunun davacının talimatı veya imzasına havi bir belgeye dayanmaması nedeniyle davacının malvarlığında doğrudan doğruya azalma meydana getirmesi nedeniyle talep edilmekte olduğu, işlemin meydana geldiği 27.05.2011 tarihinde davacının yönetim kurulu üyesi olup ticari defterlere kaydedilen bu işlemden haberdar olması gerektiği davacı tarafça her ne kadar bu usulsüz işlemin özel denetçi raporuyla öğrendiğini beyan etmiş ise de davacının 12.09.2012 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olduğu ve yapılan işlemin 2011 ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu gözetildiğinde öğrenme tarihinin en geç 2011 yılı defterlerinin kapanış tarihi olan 31.12.2011 tarihi olduğu, TTK 560 Md. dikkate alındığında zarar ve sorumlu bu tarih itibariyle öğrenilmiş olduğundan iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup dava tarihi itibariyle doğrudan zarar istemi zamanaşımına uğradığından bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dolaylı zarar olarak belirtilen tazminat istemlerinde kayıt dışı yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına yapılan muvazalı satışlar nedeniyle zararın davacı tarafça dava tarihinden önce biliniyor olması mümkün olmadığından bu talep yönünden zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dolaylı olarak verilen zararlar yönünden davanın esasına geçilecek olursa yönetim kurulu üyelerinin usulsüz ve kusurlu iş veya işlemleri nedeniyle davadışı şirketin uğradığı zararın yansıma yoluyla şirket pay sahibi olan ortağa dolaylı olarak verilen zarar TTK 553 Md. kapsamında davacı tarafça talep edilebilecek olup dava dışı şirket tarafından … projesi kapsamında yapılan bağımsız bölümlerin kaydi satış bedelleri ile satış tarihleri itibariyle tespit edilen rayiç bedelleri arasındaki farktan oluşan zararın 29.628.244,00 USD yani dava tarihi itibariyle 63.434.071,26 TL olduğu, ayrıca şirket ortaklarınca verilen borçlara ticari faiz oranı üzerinden faiz işletilmesi gerekirken yasal faiz uygulanması nedeniyle oluşan zararın 449.429,09 TL olduğu, toplam tazminat bedelinin 63.883.500,35 TL olduğu, bu miktara talep gibi dava ve ıslah tarihleri gözetilerek ticari faiz işletilmesi gerektiği, verilen zararın dolaylı zarar olması nedeniyle tazminatın şirkete ödenmesi gerekeceği, zararın oluştuğu tarihlerde denetçi olarak görev yapan …’ın yönetim kurulu üyeleri ile birlikte müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla dolaylı olarak şirkete verilen zarar yönünden talep edilen tazminat için açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen KABULÜNE,
A) Davacının doğrudan zarara ilişkin tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
B) Davacının şirketin uğradığı zarara ilişkin açtığı tazminat davasının KABULÜNE;
63.883.500,35-TL tazminatın 16.843.745,00-TL si yönünden dava tarihi olan 25/04/2014 tarihinden 47.039.755,35-TL si yönünden ıslah tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak … A.Ş.’ye verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince 4.363.881,90 TL nispi harçtan peşin ve ıslah ile alınan 1.101.303,50 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.262.578,40-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 1.113.984,50-TL’nin ( 25,20 TL Başvurma harcı, 170,80 TL Peşin harç, 1.101.132,66 Islah Harcı, 3,80 TL Vekalet suret harcı, 652,00-TL Tebliğ, 12.000-TL Bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 704.035,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 07/12/2019 tarih, 30971 Sayılı, Avukatlık Ücret Tarifesi hükümleri 2. Madde 4. Fıkrası gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …