Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/691 E. 2018/1050 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/691 Esas
KARAR NO : 2018/1050
DAVA : Tazminat ( Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 25/04/2014
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın 25.07.2007 tarihinde istanbul Ticaret Siciline … sicil numarası ile tescil edildiğini; Şirket’teki A gurubu pay sahiplerinin 15.757.400 adet ile …, 15.757.500 adet ile …, 15.757.500 adet ile …, 1.432.500 adet ile …, 100 adet ile …, 8.595.000 adet ile müvekkili …; B grubu pay sahipleri ise 100 adet ile … ve 64.615.006 adet ile …(“…”) isimli merkezi Lüksembuıg’da bulunan bir yatırım şirketi olduğunu; …’ın hali hazırda görev yapan yönetim kurulu üyelerinin, … (yönetim kurulu başkanı), … (…’yu temsilen yönetim kurulu başkan yardımcısı) ve … (yönetim kurulu üyesi) olduğunu; Davalı … ‘in ise, bir önceki dönemde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını; … A.Ş. nezdinde hisse sahibi olmasının yanında aynı zamanda iş akdi ile işçi olarak çalışan davacının, iş akdinin 28 Şubat 2011 tarihinde haksız şekilde feshedildiğini; feshin haksız olduğu hususunun İstanbul … İş Mahkemesinin 06.02.2013 tarihli, … E. ve … Karar sayılı kararı ile sabit olduğunu; davalıların … şirketindeki hisselerini gereksiz yere sermaye artırımı yapma, kar payı dağıtmama, yönetim kuruluna seçmeme gibi yollar ile kötü niyetle elinden almak istediklerini; akabinde Fv Emlak’ın ortaklarından …, …, … ve …’nun, … isimli bir yabancı şirket ile birleşerek 11.10.2013 tarihinde …sicil numarası ile “… Şirketi’ ni (“Bir Konaklama”) kurduklarını; yeni kurulan şirket’teki A gurubu pay sahiplerinin 69.525,00 adet ile …, 69.525,00 adet ile …, 69.525,00 adet ile …, 6.325,00 adet ile …; B grubu pay sahibi ise 285.100,00 adet ile… (“…”) isimli merkezi Lüksemburg’da bulunan bir yatırım şirketi olduğunu; davalı yönetim kurulu üyelerinin söz konusu fiillerinin TTK m. 396’ya aykırılık teşkil ettiğini; yeni şirketin 11.10.2013 tarihinde kurulduğunu; … genel kumlu tarafından, davacının aleyhte oy kullanmasına rağmen TTK m.396 uyarınca alınması gereken izni ise 18.11.2013 tarihli genel kurul toplantısında aldığını; yeni kurulan şirket ve …’ın iştigal alanlarının aynı olduğunu; … Yönetim Kurulu üyelerinin, …’ın kaynaklarını …şirketine kullandırmak sureti ile bu şirkete haksız kazanç elde ettirmekte, … şirketine ve müvekkiline zarar vermekte olduğunu; …’ın müvekkilinin de katkıları ile …’ın diğer ortakları ile beraber 2007 yılında “…Hotel” isimli butik oteller zincirini kurduğunu; …şirketinin “The Vault” adında yeni bir oteli, …Hotel Zincirine dahil olmuş bir otelmiş algısı yaratmak sureti ile haksız kazanç olduğunu; …şirketine ait olan …Hotelin … şirketi ya da …Hotel ile haklı bir ticari bağlantısının bulunmadığını; buna rağmen …Oteli … şirketine ait olan …Hotelier zincirine dahil bir otel gibi pazarlayarak haksız kazanç elde etmekte olduğunu; … yönetim kurulu üyelerinin ise …şirketinin bunu yapmasına kasten ve bilerek izin verdiğini, internette en yaygın araştırma motoru olan …’da, …Hotel ile ilgili bir araştırma yapıldığında, bu otel in yanıltıcı bir şekilde … şirketine ait …Hotelier zincirine dahil bir otelmiş gibi görüldüğünü, …şirketi, kendi oteli için … şirketinin otellerinin rezervasyon sistemini kullandığını; … yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının bir başka örneğinin ise, sosyal paylaşım sitesi youtube’da bulunduğunu, …Hotel’i tanıtan bir videonun altındaki açıklama yazısında “…Hotel grubu 4. Lüks butik otelini Karaköy’deki bankalar caddesinde açıyor’ denildiğini; ayrıca, …Hotelin tanınmış diğer tatil ve rezervasyon internet sitelerinde de …Hotel zincirine ait bir otel gibi pazarlanıp tanıtılmak sureti ile ziyaretçilerde, …Hotel’in …Hotel zincirine dâhil olduğu yanılgısı yaratıldığını; …Şirketi’nin, …’ın uzun yıllar sonucu birikmiş olan… karşılıksız olarak kullandığını; …’ın yıllar içerisinde bu konuda bilgi, tecrübe, kaynak biriktirdiğini, bir … yarattığını, bu…şirketi tarafından …Hotel için karşılıksız olarak kullanıldığını; TTK 553. maddesine göre yönetim kumlu üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu olduklarını, bu çerçevede … şirketinin imkanlarının ve kaynaklarının …şirketi tarafından kasten ve karşılıksız olarak kullanılması sonucu, müvekkilinin de hissedarı olduğu … şirketinin ve doğrudan müvekkilin uğradığı zarar miktarının tespiti için şirket defterlerinin incelenmesi gerektiğini; … şirketinin 18.11.2013 tarihli genel kurul toplantısında, müvekkilin aleyhe oy kullanmış olmasına rağmen ve müvekkilin tüm itirazlarına rağmen, şirket ortağı olan yönetim kurulu üyelerinin, TTK 463/1 de belirtilen 11 Pay sahibi, kendisi, eşi, ah ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri akındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu, ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz hükmüne aykırı şekilde kendilerine direkt maddi menfaat sağlayacak bir konuda oy kullanarak yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 maddeleri uyarınca yetki verdiğini belirterek; …’in yönetim kurulu üyelerine karşı her türlü ceza davası açma ve fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutmak kayıt ve şartı ile; yönetim Kurulu üyelerinin esas sözleşmeye ve kanuna aykırı hareket etmeleri sonucu şirkete verdikleri zararın tespitine; Mahkemece tespit edilen zararlarını fazlaya dair hakların saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000 TL den az olmamak üzere yönetim kurulu üyeleri tarafından tazmin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalılardan … cevap vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın ise … A.Ş’de {…) icrai bir pozisyonu olmayan Yönetim Kurulu Üyesi olarak 07.09.2012 tarihinde tayin edilmiş olup, 25.02.2014 tarihinde bu görevinden istifa ettiğini; müvekkilinin istifa ettiği tarihe kadar olan süre içerisinde, …’ın yönetimi ve/veya faaliyetleri ile ilgili herhangi bir işlem yapmadığı gibi herhangi bir dolaylı yönden de dahlinin bulunmadığını; …’ın 25.02.2014 tarihinde söz konusu görevinden istifa etmiş bulunduğunu; dava dışı Kerten firmasının bir çalışanı olarak … A.Ş’nin yönetim kurulu üyeliğine atanan müvekkilinin görevlerinin sınırlı olduğunu; yönetim kurulu üyeleri tarafından alınan kararların tamamının, ülkemizde uygulanan yasalara uygun olarak genel kurulca onaylandığını; söz konusu bu onayların, yönetim kurulu üyelerini hissedarlar nezdinde ibra ettiğini; ayrıca … ile davacı arasında, müvekkilinin …’in rakibi olan bîr şirkette ve/veya firmada çalışmayacağına dair herhangi bir sözleşme imzalanmadığını; …’ın gerek …’tan gerekse Bir Konaklamadan haksız gelir elde ettiği yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu; …’ın adı geçen bu şirketlerden hiçbir ad altında herhangi bir ödeme almadığını; davacının iş sözleşmesinin feshi konusunun, …’ın CEO su ile ilgili bir konu ve tasarruf olup bu hususla ilgili tüm kararların müvekllerinin dava dışı Kerten’de işe başlamadan önce ve … yönetim kuruluna seçilmeden önce alınmış kararlar olduğunu; …’ın sorumluluğunda olmadığını; … A.Ş’nin 07.09.2012-25.02.2014 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin de içinde bulunduğu yönetim kurulunun faaliyetlerinin şirket genel kurulunca ibra edildiğini; …’ın …lehine bir kaynak aktarımı ve/veya zarara uğratma yönünde bir faaliyetinin olmadığını belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
3-Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde Özetle; Davacı …’ın, müvekkillerinin de ortağı olduğu ve 25.07.2007 tarihinde İstanbul Ticaret Siciline 633716 sicil numarası ile kayıtlı … A,Ş/de 8.595.000 adet hisse sahibi olmasının dışında, bu şirkette hizmet sözleşmesi ile genel müdür pozisyonunda iş akdinin feshedildiği 02.03.2011 tarihine kadar çalıştığını; Davacının iddiasının aksine, müvekkillerinin TTK’nın ” Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü”ne ait başlıklı 369. maddesindeki sorumluluğu ihlal etmediğini, “Rekabet Yasağı” üst başlıklı 396. madde hükmüne uygun olarak 18.11.2013 tarihinde … A.Ş.nin olağan genel kurul toplantısında müvekkillerin …A Ş.’de hem yönetim kurulu üyesi, hem de hissedar olarak katılmalarına izin verildiğini; ayrıca Müvekkillerinin 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin yönetim kurulunun faaliyet ve fınansal tablolarının ibra edildiğini; Müvekkillerinin … A.Ş.’yi zarara sokmadığını, haksız kazanç elde etmediğini; … A.Ş. ile … A.Ş. arasında 31.01.2014 tarihinde Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını; sözleşmenin konusu başlıklı 1.maddesinde “A-Operatör (… A.Ş.) Otelin (…A.Ş.) münhasır yönetim hizmeti sağlayıcısı olacaktır ve bu sözleşme uyarınca başka bir şekilde ön görülmedikçe tüm operasyon üzerinde münhasır kontrol ve takdir yetkisine sahip olacaktır. Taraflar yönetim hizmetlerinin bu sözleşmede açıkça belirtilen şekilde ve şartlarda sağlanacağını kabul ve taahhüt etmektedir. B-Otel marka ve isim: Operatör oteli şirket için …Hotel markası adı altında yönetecektir ve otelin adı Karaköy, …Hotel olacaktır,” hükmünün yer aldığını; … A.Ş, tarafından verilen bu hizmet karşılığında …A.Ş.’den KDV dahil 2014 yılı 1.yarıyıl 01/07/2014 tarihli fatura karşılığında 25.871,50 Euro tahsil edildiğini; davacı tarafça iddia edildiğinin aksine, …Otelin, … şirketine ait olan …Hoteller zincirine dahil bir otel gibi gösterilmesinin, internette en yaygın araştırma motoru olan …’da, …Hotel ile ilgili bir araştırma yapıldığında, bu otelin yanıltıcı bir şekilde … şirketine an …Hoteller zincirine dahil bir otelmiş gibi görülmesinin, …şirketinin, kendi oteli için … şirketinin otellerinin rezervasyon sistemini kullanmasının davacıyı ve … A.Ş, yi zarara sokmadığını, tersine … A,Ş.’nin bundan ticari kazanç sağladığını; Müvekkillerinin TTK m. 11. vd hükümleri uyarınca tacir sıfatını haiz olarak yeni ticari şirketler kurabilecekleri gibi, bu şirketlerin yönetim kurullarına da girebileceklerini, mevcut bir şirkette hisse satın alabilecekleri gibi yönetim kurulu üyesi olarak seçilebileceklerini; … A.Ş.’nin kaynaklarının kullanılması ve aktarılması suretiyle içinin boşaltıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu; … m ticari faaliyetlerinin engellenmesinin söz konusu olmadığını; … A.Ş.ıle …A.Ş.’nin ortaklarının birbirinden farklı olduğunu, …A.Ş.’nin The Vault’un kendine özgü marka başvurusunun bulunmadığını, bu durumun dahi müvekkillerinin kopya şirket gayesinin olmadığını gösterdiğini; Davacının … şirketinin, 18.11.2013 tarihli genel kurul toplantısında, müvekkillerinin TTK 463/1 uyarınca oydan yoksun olduğunu iddia ettiğini; bu iddianın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, ne müvekkillerinin, ne de eşlerinin, alt ve üst soylarının …A.Ş.ile bir ilişkisinin genel kurulda oylanmadığındanmüvekkillerini oydan yoksun kılacak yasal bir durumun söz konusu olmadığını; Davacının, … A.Ş. zarardaymış ve kötü niyetle yönetiliyormuş gibi göstermek istediğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
4-Dava dilekçesi ve duruşma günü …’e usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap sunmamış, duruşmalara katılmamıştır.
5-Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
6-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; “Somut uyuşmazlığın hukuken değerlendirilmesinde çıkış noktası, davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkiler ile bağlantılı olarak; davalıların yönetim kurulu üyesi oldukları … A.Ş. nezdindeki görevlerini tedbirli bir yönetici özeniyle yerine getirip getirmediklerinin ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uygun şekilde gözetip gözetmediklerinin; bu minvalde TTK m.553 hükmü kapsamında Şirket’in uğramış oldukları zarardan sorumlu tutulup tutulamayacaklarının doğru bir biçimde belirlenmesi ve nitelendirilmesidir. Davacı tarafından ileri sürülen davalı yönetim kurulu üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri iddiası esas olarak; davalı yönetim kurulu üyelerinin ve … A.Ş.’nin diğer hissedarlarının, davacının sahip olduğu hisseleri, hiçbir lüzum bulunmaz iken sermaye artırımı kararları almaları, şirkette kar payı dağıtmama, davacıyı yönetim kurulu üyesi seçmeme gibi yollar ile elinden almak istemeleri; bunun akabinde …A.Ş. adında yeni bir şirket kurarak, … A.Ş.’nin imkan ve kaynaklarının …AŞ tarafından kasten ve karşılıksız olarak kullanılmasından ileri gelmektedir. Davacı bu çerçevede ilk olarak, davalı yönetim kurulu üyelerinin TTK m.396 hükmünde öngörülmüş olan yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağına dair düzenlemeye aykırı davrandıklarını; ikinci olarak ise … A.Ş.’nin imkan ve kaynaklarının aynı iştigal alanında yeni kurulan şirkete aktarılması suretiyle TTK m. 553 hükmü çerçevesinde kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettiklerini; bu nedenle verdikleri zararın tespit edilerek tazmin ettirilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 396/1. hükmü şu şekildedir; “Yönetim kurulu üyelerinden biri, genci kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirket sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.” Maddenin lafzından açıkça anlaşıldığı üzere; bir işlemin rekabet yasağını ihlal etmesi için, yönetim kurulu üyesinin yaptığı işlemin işletme konusuna girmesi gerekmektedir. Buradaki işletme konusu dar yorumlanmalıdır. İşletme konusu deyiminden, sözleşmede yazılı olan konu değil, ortaklığın uygulamada fiilen uğraştığı işler anlaşılır. Somut olaya bakıldığında; … A Ş. ve …A.Ş.’nin iştigal alanlarının açıkça aynı olduğu görülmektedir. Bu noktada; davalı yönetim kurulu üyelerinin, ortaklıkla aynı konuda işlem yapabilme hususunda, esas sözleşmede veya daha sonra genel kurul kararı ile müsaade edilmemiş olması halinde ortaklık, görülen zararın tazminini talep etmek; şayet üçüncü şahıs hesabına bir sözleşme yapılmış ise, bundan doğan menfaatlerin devredilmesini istemek; yapılan işlemin ortaklık namına sayılmasını istemek; şayet yönetim kurulu aym konu ile uğraşan diğer bir ortaklığa sınırsız sorumlu ortak olarak girmişse, bu ortaklıktan çekilmesini ve üyenin bu şirkette elde etmiş olduğu menfaatlerin şirkete devrini talep etmek şeklinde tanınan seçimlik imkanları kullanabilecektir. Dosya üzerinde yapılan incelemede; … A.Ş. yönetim kurulunca alınan kararla … A.Ş. 11.10.2013 tarihinde tescil edilerek kurulmuş olup, kararı veren yönetim kurulunun davalılar; … (Yönetim kurulu Başkanı), … (Yönetim kurulu Başkan Yardımcısı), … (Yönetim kurulu Üyesi) şeklinde oluştuğu; …A.Ş.’nin kuruluştaki ilk yönetim kurulunun da yine davalılar; …, Zafer Cambaz, ve …’dan oluştuğu anlaşılmıştır. …A.Ş.’nin 11.10.2013 tarihinde tescil edilerek kurulduğu ve fakat davalıların bu şirketin yönetiminde görev almaları için gerekli izin ve yetkinin … A.Ş.’nin 18.11.2013 tarihli genel kurul toplantısında verildiği tespit edilmiştir. Bu hususta takdir Mahkemeye ait olmak üzere; … A.Ş genel kurutu tarafından yönetim kurulu üyelerine TTK m.396 çerçevesinde verilen iznin. …A.Ş.’nin tescilinden 38 gün sonra alınması nedeniyle geçersiz olmayacağı kanaatine varılmıştır. Ancak, … A. Ş. ile …AŞ’nin yönetim kurullarının aynı olması da, bu yetkinin verilmesinin suiistimali olduğu Mahkemenin takdiridir. Davacı tarafından huzurdaki dava konusu uyuşmazlık ekseninde ileri sürülen bir diğer iddia; davalı yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle kusurlu fiilleri ile … A.Ş/nin imkan ve kaynaklarının yeni kurulan …A.Ş.’ye kasten ve karşılıksız olarak aktarılmasıdır. TTK m.553/1 hükmü şu şekildedir; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler vç tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar ” TTK m.553/1 hükmü uyarmca; yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için, sorumluluk hukukunun temel prensipleri çerçevesinde bazı şartların bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu şartlar: zarar, hukuka aykırı fiil (“organa özgü görevin ihlali”), illiyet bağı ve kusurdur. Ortaklıklar hukukuna özgü sorumluluk davalarında, zarara uğrayan anonim ortaklığın kendisi (şirket tüzel kişiliği) olabileceği gibi, pay sahibi ve alacaklılar da olabilir. Zararın doğrudan ya da dolaylı (“dolayısıyla”) zarar niteliğinde olmasına bağlı olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) davadaki taraf sıfatına ve davanın açılmasına ilişkin koşullara yönelik farklı düzenlemeler getirmektedir. Doğrudan zarar, anonim ortaklığın zarara uğrayıp uğramadığı önem arz etmeksizin, yani şirket tüzel kişiliğinin uğradığı ya da uğrayabileceği zarardan bağımsız olarak pay sahibi ve alacaklıların kendi mal varlıklarında meydana gelen zarar olarak tanımlanmaktadır. Ortaklık bir zarar görmese dahi, yönetim kurulu üyelerinin bazı filleri veya ihmalleri, doğrudan doğruya pay sahiplerinin ya da alacaklıların özel malvarlığında zarar doğurabilir. Bu zarar, ortaklığın (şirket tüzel kişiliğinin) zarara uğraması sonucunda pay sahibi ve alacaklıların malvarlıklarında meydana gelen bir zarar olmayıp, aksine yönetim kurulu üyelerinin fiili sonucunda pay sahipleri ve alacaklılar doğrudan doğruya bireysel olarak (kendi malvarlıklarında) zarara uğramaktadır. Dolayısıyla zarar ise, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sebebiyle ortaklık malvarlığında meydana gelen zarann pay sahibi ve alacaklıların malvarlıklarına yansıma yoluyla etki etmesidir. Yönetim kurulunun, ortaklık malvarlığını azaltan (ortaklığı doğrudan doğruya zarara uğratan) bütün işlemleri pay sahipleri ve alacaklılar yönünden dolayısıyla görülen bir zararı ifade eder. Şu halde, somut olayda davacı dolayısıyla uğramış olduğu zararın tazmini talep etmektedir. Ortaklığın (şirket tüzel kişiliğinin) uğramış olduğu zarar ise doğrudan zarar niteliğindedir. “Özen ve bağlılık yükümlülüğü” başlığını taşıyan TTK m. 369. yönetim kurulu üyelerinin özen borcunun kapsamını tedbirli bir yöneticinin davranış modelini esas alarak belirlemektedir. Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olup olmadıkları incelenirken, sübjektif olarak bu kişilerin kişisel nitelikleri ve mesleki becerileri nedeniyle beklenebilecek özen seviyesi değil, objektif olarak kanun koyucu tarafından belirlenen tedbirli yönetici davranış modeline göre davranıp davranmadıkları araştırılacaktır. Somut uyuşmazlığın çözümlenmesi açısından önem arz eden bir diğer husus ise, anonim ortaklıklara özgü sorumluluk davalarında sorumluluğun kurucu unsurlarından biri olan kusur unsurunu ispat yükünün hangi tarafla olduğudur. 6762 sayılı Eski TTK. m. 338, yönetim kurulu üyeleri hakkında kusur karinesini kabul etmekte idi ve sorumluluktan kurtulmak isteyen davalının kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiğini düzenlemekteydi. 6102 sayılı Yeni TTK’nın TBMM’de kabul edilen ilk metninde TTK m. 553/1 bu karineyi muhafaza etmiş ve davalıların kusursuzluklarını ispat etmedikçe sorumlu olacaklarını ifade etmiştir, Ancak TTK yürürlüğe girmeden Önce 6335 Sayılı Kanun ile bazı değişikliklere uğramış, bu Kanun’un 41. maddesi ile TTK m. 553/1 değiştirilerek “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. TTK m. 553/1 hükmünün son halinde sorumluluk davalarında kusur unsuruna ilişkin ispat yükünün hangi tarafa ait olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, bu konuda genel ispat yükü kurallarına başvurmak gerekmektedir. Şu halde, sorumluluk davasına konu olan zarar hangi hukuki temelden (hangi borç kaynağından) kaynaklanıyorsa ispat yükü de ona göre farklılık gösterecektir. Anonim ortaklıklar hukukuna özgü organ sorumluluğun hukuki dayanağı sözleşme ya da haksız fiil sorumluluğu olabileceğinden, ispat yükü de somut olayda bunlardan hangisinin söz konusu olduğuna göre şekillenecektir. Pay sahipleri ile alacaklılara tanınan dolayısıyla zarar nedeniyle sorumluluk davası açma imkânı, bir kimsenin tarafı olmadığı bir borç ilişkisine dayanarak tazminat talep edemeyeceği kuralına (“borç ilişkisinin nispiliği”) istisna oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, bu tür sorumluluk davalarında tazminatın şirkete ödenmesi talep edildiğinden, TTK m, 555/1 hükmündeki düzenlemenin, davada taraf olmayan kimse lehine tazminat istcnemeyeceği kuralına istisna teşkil ettiğine de vurgu yapmak gerekir. Bu istisnai düzenleme gereğince, davacı pay sahibi ya da alacaklı, temsilcisi olmadığı halde davasında taraf olmayan bir şahıs (anonim ortaklık) lehine tazminat isteyebilmektedır. Hatta davacı pay sahibi ya da alacaklı, dolayısıyla zarar nedeniyle açacağı sorumluluk davasında, yalnızca şirketin uğradığı zarardan kendi paylarına düşen kısmı değil, şirketin zararının tamamının tazmin edilmesini talep etmek durumundadır. Bu nedenle, doktrinde, dolayısıyla zarara dayanan davalarda, pay sahipleri ile alacaklıların. “tarafı olmamalarına karşın” yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki sözleşmenin ihlali (“akde aykırılık”) temeline dayanabilecekleri ifade edilmektedir. Bu nedenle, TBK m.112 hükmünde öngörülen kusur karinesi burada da devreye girecek ve pay sahipleri ile alacaklıların dolayısıyla zarar nedeniyle açtıkları sorumluluk davalarında, davalı yönetim kurulu üyeleri kusurlarının bulunmadığını ispat ile yükümlü olacaklardır. Söz konusu bilgiler ve mali inceleme neticeleri değerlendirildiğinde; Davalıların, kendilerinin kurduğu, … A.Ş. ile herhangi bir organik bağı olmayan, sermayesine iştirak etmediği …A.Ş.’ye, yönetiminde bulundukları … A.Ş.’nin kaynaklarını ve fonlarını doğrudan ve karşılıksız olarak kullandırmak, önemli miktarlarda karşılıksız nakit transferleri yapmak suretiyle … A.Ş.’nirı zarara uğramasına yol açtıkları, davalıların … A.Ş.ye verdikleri zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kanaatine varılmaktadır.” değerlendirmeleriyle; Davalıların, kendilerinin kurduğu, … A. Ş. ile herhangi bir organik bağı olmayan, sermayesine iştirak etmediği …A.Ş.’ye, yönetiminde bulundukları … A.Ş.’nin kaynaklarım ve fonlarını doğrudan ve karşılıksız olarak kullandırmak, önemli miktarlarda karşılıksız nakit transferleri yapmak suretiyle … A.Ş/nin zarara uğramasına yol açtıkları, davalıların … A.Ş.’ye verdikleri zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, … A.Ş/nin uğradığı zararın;a-)” 136.04.01.01 kod.lu Diğer Çeşitli Alacaklar” hesabında yer alan yüksek miktardaki nakit transferlerinden dolayı sadece dava tarihi itibariyle 42.493,14 TL, b-) “136.04.02.01 kod.lu Diğer Çeşitli Alacaklar hesabında yer alan 1.000.000,00 $ nakil transferinden dolayı sadece dava tarihi itibarîyle 47.365,94 TL olmak üzere, Toplam (42.493,14 + 47.365,94=) 89.859,08 TL olabileceği sonuç ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
7-Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, davalı taraf itiraz dilekçesi sunmuştur.
8-Davalı tarafın itirazlarının değerlendirilerek ek rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davalı yanın 30.01.2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmesinde; 30.01.2017 tarihli kök bilirkişi raporunda arz edilen görüş ve kanaatimizi değiştirir nitelikte herhangi bir hususu söz konusu olmadığı kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
9-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davcı, kendisinin ve davalıların, … A. Ş.’nin hissedarları olduğunu, şirketin 18.11.2013 tarihli Genel Kurul Toplantısında kendisinin muhalif kalmasına rağmen, Yönetim Kurulu üyelerine şirketin iştigal konusuna giren iş ve eylemlerde bulunmayı, rekabet yasağını kaldıran izni yasaya aykırı olarak verdiğini ve 11.10.2013 tarihinde kurulan, … A. Ş. ile rekabet halinde olan bir şirketi kurduklarını ve böylece şirketi ve kendilerini zarara uğrattıklarını beyanla, şimdilik 5.000 TL zarar tazmini talebinde bulunmuştur.
Davamızın konusu, Davalı şirket ortaklarının haksız rekabette bulunup bulunmadıkları ve şirkete zarar verip vermediklerinin tespiti ve tazmini talebidir.
Davacı ve davalılar … A. Ş.’nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesidirler.
Davacı, davalıların TTK’nun 396 ve 553 maddelerine aykırı davranarak, … A. Ş. ile aynı iştigal konusuna sahip, … A. Ş.’yi 11.10.2013 tarihinde kurduklarını iddia etmektedir.
…A. Ş.’nin tescil ve sicil belgeleri incelendiğinde, 11.10.2013 tarihinde tescil edildiği, yönetim kurulu üyelerinin ise davalıların olduğu, anlaşılmaktadır. Her iki şirketin iştigal konusunun aynı olduğu, konaklama ve otelcilik olduğu görülmektedir.
Kural olarak, şirketin yönetim kurulu üyelerinin şirkete verdikleri zarar sebebiyle, şirket tüzel kişiliği, ( yetkili organı ) dava açabilecekken, pay sahipleri ile alacaklılara tanınan, dolayısıyla zarar nedeniyle sorumluluk davası açma imkanı, bir kimsenin tarafı olmadığı bir borç ilişkisine dayanarak tazminat talep edemeyeceği kuralına istisna oluşturmaktadır. Yine bu tür davalarda tazminat şirket lehine istenebilecekken, yani şirkete ödeme talep edebilecekken, bu konuda istisna teşkil ettiğide göz önünde bulundurulmuştur.
Dosyamız, tüm belgelerle birlikte bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi, kök ve ek raporunda, ticari defterleri, şirket tescil sicil belgelerini incelemiş, tarafların talep ve itirazlarını da değerlendirilerek denetime elverişli kök ve ek rapor tanzim etmiştir. Bilirkişi incelemesinde, davalıların … A. Ş.’nin kaynaklarının, bir ksımının sonradan kurulan, …A. Ş.’ye aktarıldığı tespit edilmiştir. Bu kaynak aktarımlarından dolayı şirketin dava tarihi itibariyle toplam 89.859,08 TL zarara uğratıldığı görülmektedir.
Netice itibariyle, davalıların 11.10.2013 tarihinde kurdukları, …A. Ş.’ye aralarında organik bağ olmayan … A. Ş.’den kaynak ve fonların doğrudan ve karşılıksız olarak aktarıldığı, kullandırıldığı, önemli miktarda nakit transferi yapıldığı, bu sebeple, … A. Ş.’nin zarara uğratıldığı anlaşılmış ve Mahkememizce kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda tespit edilen ( 89.859,,08 TL ) miktar doğrultusunda davalıların … A. Ş.’yi zarara uğrattıkları Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı, 5.000,00 TL’lik dava açtığından taleple bağlı kalınmıştır. Tespit edilen ve davalıların aleyhine verilen tazminat, şirketin ( … A. Ş.)’nin zararı olduğundan, şirket tüzel kişiliğine ödenmesi gerekir. Mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulüyle taleple bağlı kalınarak 5.000 TL’nin davalılardan müştereken – müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 341,55 TL nispi karar harcından peşin alınan 85,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,15 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2,180 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 6.441,90 TL’nin ( 25,20 TL BVH, 3,30 TL VH, 85,40 TL Peşin Harç, 328 TL tebliğler, 6.000 TL Bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …