Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/42 E. 2018/474 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/42 Esas
KARAR NO : 2018/474
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2014
KARAR TARİHİ : 09/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta şirketiyle acentelik sözleşmesinin l5/04/2009 yılında bir yıllığına belirli süre için yapıldığını ve ( TTK. Madde 121/2; Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.) süre bitiminde taraflarca sözleşmenin devamından Türk Ticaret Kanununun ilgili maddesi gereğince acentelik sözleşmesi belirsiz süreli olarak devam ettiğini, Kendilerinin acentelik sözleşme şartlarını harfiyen yerine getirdiğini, davalı tarafın menfaatlerini azami ölçüde koruyarak poliçe oluşturduğunu; ancak davalı taraf sözleşmeyi tek taraflı olarak ve hiçbir gerekçe göstermeksizin fesih ettiğini, Kendilerinin sözleşme sürecinde toplam 5.605.788,01 TL tutarında sigorta ürettiklerini ve bunun karşılığında 1.069.382,37 TL tutarında bir komisyon bedelinin kendileri tarafından iktisap edildiğini, Davalının fesih sonrası kendilerinin oluşturduğu portföyden yararlanmaya devam ettiğini, bu sebeple kazancın denkleştirilmesi gerektiğini ve bu konuda TTK’da denkleştirme talibi hakkında bire bir düzenleme bulunmadığı dönemde Yargıtay’ın TTK 134/2. Maddesini kıyasen uygulayarak portföy tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirttiğini, Sözleşmeden kaynaklanan reklam pazarlama risklerini kendilerinin göğüslediklerini, buna karşın davalının aynı bölgede diğer acenteleri aracılığıyla poliçe üretmeye devam ettiğini, Müşteri çevresi ve portföy oluşumunda davalı markasının tanınmışlık açısından hiçbir katkısının olmadığını ve portföyü kendi kişisel çabalarıyla oluşturduğunu, Kendisi, sözleşme devam etseydi poliçe üretmeye devam edeceklerini ve talep edecekleri tazminatın da hakkaniyet çerçevesinde olmuş olacağını, bu sebeplerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL tazminatı fesihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın sözleşmenin 21. Maddesine göre müşteri/denkleştirici tazminat talep edemeyeceğini, Denkleştirme isteminin yeni TTK 122. Maddesinde düzenlendiğini, maddeye göre davacının sağladığı yeni müşterilerin fesih sonrası katkılar sağlamaya devam etmesi gerektiğini, yine madde gereği hesaplamaya esas miktarların da belirlendiğini, Ancak tazminatın hesaplanmasında yeni müşterilerin dikkate alınarak, tazminat miktarının hesaplanmasında yeni müşterilerden edilecek net komisyonun dikkate alınması gerektiğini, bu durumda da müşterilerin sağladığı çıkarlar dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir miktarın belirlenmesi gerektiğini, Davacının sözleşmenin genel şartları gereği yazılı izin almaksızın diğer sigorta şirketlerine aracılık edemeyeceğini aksi taktirde sözleşmenin 20/f düzenlemesine göre fesih sebebi olduğunu ve buna rağmen davalının 17/03/2010 tarihinde… Sigorta, 31/03/2011 tarihinde İse …Sigorta Şirketinin acenteliğini üstlendiğini, bu sebeple sözleşmenin 20/f düzenlemesinden ötürü feshin haklı gerekçe ile gerçekleştiğini, bu halde haksız olan davacının denkleştirme talebinde bulunamayacağını, bu sebeplerle davanın reddini talep ettiklerini ve zarar doğmamış olduğundan temerrüt de olmayacağından faiz isteminin de reddini talep etmiştir.
3-Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; TTK-122/4 gereği denkleştirme tazminatından önceden vazgeçilemeyeceğini, Davalının yeni müşteriler konusunda iddialarının temeli bulunmadığını, Tazminatın beş yıllık ortalama komisyon esasına göre yapılması gerektiğini, Kazandırdıkları müşterilerin davalı nezdinde kalmasının kendilerinin portföy kaybına uğradıklarının ispatı olduğunu, Davalı sözleşmeyi gerekçesiz olarak tek taraflı feshettiğinden haksız olduğunu bildiğini, bu nedenle kendince haklı nedenler yaratmaya çalıştığını ancak diğer acenteliklerle ilgili 19/10/2010 tarihli imzalı muvaffakatnamesinin olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
4-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
5-Davacı tarafın ticari deter ve kayıtlarının incelenmesi için İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup, dosyaya ibraz edilen talimat raporunda; Davacının 2009-2013 yılları arasında net komisyon gelilleri toplamı 1.091.269,35 TL olup, 15.04.2009 tarihinde başlayıp 29.03.2013 yılında biten acentalik ilişkisi dolayısıyla yıllık ortalama gelir 1.091.269,35/1443*365 = 276.031,40 TL olarak göründüğünü bildirmiştir.
6-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davacı tarafın 2009-2010-2011-2012-2013 yıllarına ait yasal defter kayıtlarının incelenmesinde 213 sayılı V.U.K ve 6762 sayılı T.T.K. 69. Maddesine göre bilanço usulüne tabi olduğu ve T.T.K 66. Maddesi gereği Yevmiye, Defter-i Kebir, Envanter defteri tutmakla mükellef olduğu; sunulan ticari defterlerin açılış kayıtlarını süresinde yapıldığı ve yevmiye ile envanter defterlerinin kapanış kayıtlarının (TTK’na göre Defter-i Kebir ve envanter defterinin kapanış tasdiki zorunluluğu yoktur) 2012-2013 yılları yevmiye defterleri hariç süresinde yapılmadığı ve bu sebeple Ticari defterlerin delil niteliğinin Mahkemenin taktirinde olduğu, Ticari defterlerin kapanış tasdiklerinden ötürü delil niteliği olup olmadığı ile ilgili kapanış tasdikleri hükmü T.T.K. 6762 de olmayıp, 6102 Yeni T.T.K 64/3 maddesinde “yevmiye defteri kapanış tasdikinin izleyen faaliyet döneminin 6. Ayı sonuna kadar yapılır” hükmünün bulunduğunu, T.T.K. 6102 1 Temmuz 2012 de yürürlüğe girdiğinden ve 2012-2013 yılı yevmiye defteriler (defteri kebir ve envanter defterinin kapanış tasdiki mecburiyeti yoktur) yasal süreleri içerisinde tasdik ettirildiğinden, davacının 2009 – 2010 – 2011 – 2012 – 2013 yıllarına ait ticari defterleri yasal delil niteliği taşımakla birlikte takdirin Mahkemeye ait olduğu, Davacının ticari defterlerini incelenmesi neticesinde davalı … ile acentelik sözleşmesi (15/04/2009 başlama ve 29/03/2013 fesih tarihi arası) süresi dahilinde 5.605.788,01 TL tutarında sigorta üretildiği, buna karşılık 1.069.382,37 TL komisyon bedeli gözüktüğü, davalı … sigorta şirketi kayıtlarında davacının sözleşme süresi içerisinde toplam üretimin 4.497.579 TL, hak edilen komisyonun da 1.092.248 TL olduğunu, 5.605.788,01 – 4.497.579 =1.108.209,01 TL Tutarında davacı kayıtlarında fazla üretim gözükmekte olduğunu, 1.092.248 – 1.069.382,37 = 22.865,63 TL Tutarında davalı kayıtlarında fazla komisyon tutarı gözükmekte olduğu, Denkleştirme bedeli Son beş yıl prim tahakkuklarının toplamının ortalaması olacağından (davacı acentenin çalıştığı yıllar beş yıldan az olduğundan çalıştığı yılların prim tahakkukları toplamının ortalaması olacaktır) 1.069.382,37 / 1443X365 = 270.495,19 TL Denkleştirme bedeli gözükmekte olduğu değerlendirilmeliyle; Denkleştirme tazminatının toplam kazanımların yıllık ortalaması esas alındığında 270.495,19-TL olduğu, TTK ve Sigortacılık Kanunu kapsamında davacının portföy tazminatı talep edebileceği, Yapılacak hakkaniyet indirimlerinde takdirin Mahkeme’ye ait olduğu kanattine vardıklarını bildirmiştir.
7-Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, taraf vekillerince beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
8-Davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazlarının denetlenmesi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan bilirkişi kurulu ek raporunda; Davacı Acentenin, davalı şirket ile çalıştığı sürede yeni kazandırdığı müşterilerden toplam 4.042.970,00 TL net prim ve bunun karşılığında 985.178.00 TL komisyon hak etmiş olduğu, Buna göre davacı yanın davalı şirket ile çalıştığı süre içerisinde yeni kazandırdığı müşterilerden dolayı hak edilen denkleştirme bedeli tutarı 249.196,10 TL şeklinde belirlendiği, Acente, davalı şirket ile çalıştığı sürede aynı zamanda başka acentenin de müşterileri olan portföyden toplam 375.612,00 net prim ve bunun karşılığında 94.72L00 TL komisyon hak etmiş olduğu, Davacı yanın davalı şirket ile çalıştığı sürede avnı zamanda başka acentenin de müşterileri olan portföyden dolayı hak edilen denkleştirme bedeli tutarının 23.959,23 TL olacağı kanaatine varıldığı, Bu durumda acente, davalı şirket ile çalıştığı süre içerisinde kazandırdığı yeni müşteriler ve başka acentelerin müşterilerinden oluşan portföyden toplamda 4.418.582,00 net prim, karşılığında 1.079,899,00 TL komisyon kazanmış olacağı esası ile bu durumda toplam denkleştirme tutarı 273.155,33 TL olacağı, Fesih sonrası durum değerlendirilirse; davalı şirkette davacı acentenin müşterilerinden oluşan portföyden 273,155,33 TL net prim ve karşılığında 12.349,00 TL komisyon hesaplanmış olup, bu durumda fesih sonrası davacı acente müşterilerinden dolayı hak edilen denkleştirme bedeli ise 12.349,00 TL değerlendirmeleriyle Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından ihbar süresine uyulmadan haksız olarak feshedildiği, TTK ve Sigortacılık Kanunu kapsamında davacının portioy tazminatı talep edebileceği, Denkleştirme tazminatının toplam kazammların yıllık ortalaması esas alındığında 249.196,10 -TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
9-Davacı vekili 10.04.2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 219.915,60 TL’ye çıkarmış, harcını yatırmıştır.
10-Dosyaya sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı … Şti. ile davalı … Sigorta A. Ş. arasında 15.04.2009 tarihinde acentalik akdi imzalandığı, davalı, … A. Ş. 29.03.2013 tarihinden geçerli olmak üzere, tek taraflı olarak acentalık sözleşmesini feshettiği, davacının haksız fesih ve yaklaşık 4 yıllık acentalık ilişkisinden kaynaklı olarak davalıdan denkleştirme tazminatı istediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki acentalık sözleşmesinin ve bu sözleşmenin feshinin tarafların kabulünde olduğu ve ihtilaf konusu olmadığı açıktır.
Mahkememizce halli gereken mesele; Davalının, 15.04.2009 tarihli acentalık sözleşmesinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı ve yaklaşık 4 yıllık acentalık ilişkisinden kaynaklı olarak TTK’nun 122. Md. Uyarınca davacının denkleştirme tazminatına hak kazanıp kazanmadığıdır.
Davalı, … Sigorta…Noterliği’nin 31.12.2012 tarih, 17185 sayılı ihtarname ile davacıyla aralarındaki acentalık sözleşmesini 29.03.2013 tarihi itibariyle sonlandıracağını ihtar etmiş ancak sözleşmenin fesih bildirimi ile beraber sona erdiğinden başka herhangi bir sebebe dayanmamıştır. Davalı, 24.03.2014 tarihli cevap ve sonraki tarihli dilekçelerinde, davacının diğer sigorta şirketleri ile 2010-2011 yıllarında acentalık sözleşmesi yaptığını, bu itibarla aralarındaki acentalık sözleşmesini haklı sebebe dayanarak feshettiğini, ayrıca davacının, diğer şirketlerle yaptığı acentalık sözleşmesindeki portföy-denkleştirme tazminatı hakkından vazgeçtiğini iddia ederek davacının denkleştirme tazminatına hak kazanmadığını beyan etmişse de; davalı …, acentalık sözleşmesinin feshine yönelik gönderdiği ihtarnamede davcının, diğer sigota şirketleri ile acentalık sözleşmesi akdettiğinden bahsetmemesi ve bu iddiaya dayanmaması, davalının fesih sebebi olarak buna dayanmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Kaldı ki davalı, davacının hangi sigorta şirketleri ile anlaştığını somut olarak da belgeleriyle ortaya koymamış, genel iddilarda bulunmuştur. Davalının iddia ettiği gibi davacı 2010 ve 2011 yılında diğer sigorta şirketleri ile acentalık ilişkisine girmiş olsa bile davalının 29.03.2013 tarihine kadar bu ilişkiye ses çıkarmaması buna ilişkin herhangi bir itirazının bulunmaması, fesih bildiriminde de bundan bahsetmemesi, davalının varsa bu ilişkiye zımmen rıza gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla davalı, taraflar arasındaki sözleşmeyi haklı bir nedene bağlı olmadan feshetmiştir.
TTK’nun 122. Maddesinde belirtildiği üzere davacının denkleştirme tazminatına hak kazanabilmesi için davalının, fesihten sonra, acentanın bulunduğu yerde yeni müşteriler sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, yine sözleşmenin sona ermesinden sonra davacının davalıya kazandırmış olduğu müşterilerle yapılmış sözleşmelerden kaynaklı sözleşme devam etseydi davacının kazanacağı ücret isteme hakkını kaybetmesi ve son olarak da bu tazminatın somut olaya göre hakkaniyete uygun bir tazminatı gerektirir olması gereklidir. Dava konusu olayımız değerlendirildiğinde, her şeyden önce davalı taraf sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporunda da belirtildiği gibi davalı, davacının yaklaşık 4 yıllık acentalık ilişkisinden kaynaklı yeni müşteriler elde etmiş ve bu müşterilerle ilişkisi de devam etmiştir. Bu ilişki sona erdiğinden davacının acentalık sözleşmesinden kaynaklı devam eden işlemlerden dolayı kar kaybına uğradığı ve bunların tazmininin gerektiği hakkaniyet gereğidir. Bundan dolayı davacının denkleştirme tazminatına hak kazandığına mahkememiz kanaat getirmiştir. Mahkememizce, acentalık sözleşmesinden kaynaklı davacının son beş yıllık faaliyet sonucu aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemelerin ortalaması esas alınarak hesaplama yaptırılmış ve yapılan hesaplama sonucunda davacının 219.915 TL denkleştirme tazminatına hak kazandığı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 219,915 TL nin davacının temerrüd ihtarı olmadığının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiiz ile birilikte davacıdan alınıp davalıya verilmesine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 15.022,39 TL nispi karar harcından peşin alınan 3.755,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.266,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 19.144,90 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 7.622,00 TL’nin ( 25,20 TL BVH, 3.755,80 TL Peşin Harç + Islah Harcı, 341 TL tebliğler, 3.500 TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan …