Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/318 E. 2020/504 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/318
KARAR NO:2020/504

DAVA:Ticari Şirket
DAVA TARİHİ:14/05/2007
KARAR TARİHİ:17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin kurucuları oldukları Ancak … ve …AŞ’nin kullandıkları krediler karşılığında %51 hissesinin …’na devredildiğini ve şu anda müvekkillerinin toplamda %49 hisseyi temsil ettiğini, diğer hissedarın … A.Ş. Olduğunu, 19.03.2007 tarihli genel kurulda alınan kararlara ilişkin iptal davası açıldığını, bu genel kurulda alınan sermaye artırımı ve yönetim kurulu seçimi kararlarının hukuka aykırı olduğunu ve bu kararlarla %49 oranında pay sahibi olan müvekkillerinin mağdur edilmeye çalışıldığını, davalı şirket tarafından davalı Banka’dan şirketi zarara uğratıcı mahiyette avanslar alındığını, Şirket sermayesinin TTK.324 maddesi uyarınca 2/3 zayii olduğu bu nedenle TTK m. 434/3 bendinde belirtilen infisah sebebinin gerçekleştiğini ileri sürerek davalı … AŞ’nin tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına, dava masraflarıyla vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ, vekili cevap dilekçesinde özetle; Sermayenin 2/3 ’ünün zayi olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 19.03.2007 tarihli genel kurul toplantı sonucuna göre, şirket sermayesi 492.650,00 YTL artırılarak, 500.000.00 YTL. ’ye çıkarıldığını, Sermaye artırımında rüçhan hakları ve diğer ortaklarca kullanılmayan rüçhan hakları nominal toplamı olan 492.650,00 YTL’nin müvekkil Banka tarafından taahhüt ve ödemede bulunulduğunun ve müvekkil Bankanın şirket sermayesindeki payının %99,28 ‘e ulaştığını ve ilgili sermaye taahhüt ödemelerinde, avans alacaklarının mahsup edildiğini, bu sebeplerle davacının iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Ancak … Ve …AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin mali durumunun iyi olmaması nedeniyle, zorunlu mahkeme giderlerini karşılamak, şirketin çıkarlarını korumak için dava ve takibatlar yapmak ve diğer genel yönetim giderlerini karşılamak amacıyla zorunlu olarak şirketin % 51 pay sahibi ortağı …’ndan avans alınması yoluna gidildiği ve alınan avansların kullanılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, 19.03.2007 tarihli genel kurulunda alınan sermaye artırımı ve diğer konulara ilişkin kararların hukuka uygun olduğunu; bunların hükümsüzlüğüne ilişkin açılan davaların mahiyeti itibariyle uzun sürebileceğinden bahisle sermaye artışının dava sonuçlarını beklemeden yapılmasının hukuka aykın olmadığını, Müvekkil şirketin 19.03.2007 tarihinde yapılan genel kurulunda seçilen denetçi ve yönetim kurulu üyelerinin tamamının …’nın belirlediği kişilerden oluşması genel kurulun bir takdiri olduğu, söz konusu üyelerin seçilmesinin genel kurulda oy çokluğu ile olduğu ve bu işlemlerde hukuka aykın bir durum olmadığını, Müvekkil şirketin hâlihazırdaki yönetim ve denetim mekanizmaları kanunen kendilerine yüklenen ödevleri gereği gibi yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösteriler deliller toplanmış, …. ATM’nin …-… E.-K. Sayılı ilamı celp edilmiş, davanın mahiyeti gereği tasfiye şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 21/09/2018 tarihli raporunda ” Davacının, pay sahibi sıfatıyla, şirket sermayesinin üçte ikisinin karşılık kaldığı İddiasından hareketle şirketin feshini isteyebilmesinin mümkün olmayacağı; – Pay sahibi sıfatıyla sermayenin üçte ikisinin karşılıksız kalması sebebiyle münfesih olan şirketin tespitinin istenebilmesi için gerekli olan prosedür yürütülmediğinden ve bu sebeple şirket münfesih sayılmayacağından davacıların bu talepleri açısından gerekli şartların oluşmadığı; – 6762 sayılı Kanun m. 436 uyarınca açılacak olan davada davanın şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerekirken diğer pay sahibi sıfatına sahip …’na karşı husumet yöneltileraeyeceği; – Davacının Davalı Ancak … Ve …AŞ’ye karşı yöneltilen husumet açısından davadaki iradesinin ve ileri sürdüğü fesih sebeplerinin ispat hukuku açısından haklı sebeple fesih davası açısından değerlendirilmesine kanaat oluştuğu; – Haklı sebeple fesih davası açısından yapılan incelemede davacılar ve davalılar arasında uzun yıllardır süren birden çok dava olduğu, şirketin ana faaliyet konusu olan otelin uzun yıllardır faaliyetlerine devam etmediği, bu bağlamda şirketin ana faaliyet konusunu olan otel İşletmeciliği faaliyetinin fiilen sona erdiği ve davacılarla davalılar arasındaki ilişkinin uzun yıllardır süren husumetin sonucu olarak sürdürülemeyecek noktaya geldiğinin anlaşılmasından haklı sebeplerin oluştuğu kanaatinin oluştuğu;- 6012 sayılı Kanun’un 531. maddesine dayalı olarak değerlendirilecek haklı sebeple fesih isteminin, davacının iradesi göz önünde bulundurulduğunda 6762 sayılı Kanun döneminde açılan dava açısından da ileri sürülebileceği; ” görüşü bildirilmiştir.
Yapılan itirazlar nedeniyle bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, alınan 08/04/2019 tarihli raporda ” 1. Davacı vekilinin itirazlarının bakımından belirtelim ki, kök raporda da temas edildiği üzere, davacının, pay sahibi sıfatıyla, şirket sermayesinin üçte ikisinin karşılık kaldığı iddiasından hareketle şirketin feshini isteyebilmesi mümkün değildir. Pay sahibi sıfatıyla sermayenin üçte ikisinin karşılıksız kalması sebebiyle münfesih olan şirketin sona erdiğinin tespitinin istenebilmesi için gerekli olan prosedür yürütülmediğinden ve bu sebeple şirket münfesih sayılmayacağından davacıların bu talepleri açısından gerekli şartlar oluşmamıştır. 2. Davalı Ancak … ve …A.Ş.’ vekilinin itirazları bakımından belirtelim ki, davalı şirketin beyanlarına göre ana faaliyet konusu olan otelde halen faaliyet bulunmamaktadır. Şirketin taşınmazı, otel müştemilatı ve teşrifatı ile birlikte satılmıştır. Şirketin fiilen gelir getirici bir faaliyeti bulunmamaktadır. Şirketin kira alacağı ve diğer hususlardaki davalann mevcut olması şirketin gerçek manada faaliyetine devam ettiği anlamına gelmeyecektir. Gerek otelin elden çıkmış olması gerek taraflar arasındaki husumet nedeniyle şirketin feshi bakımından haklı sebebin mevcut olduğu yönündeki görüşümüzde bir değişiklik olmamıştır. 3. Davalı şirket vekili ayrıca oluşmuş zarar ve sorunların büyük kısmının davacıların geçmişteki iş ve işlemlerinden kaynaklandığını belirtmiştir. Öncelikle şirketi zarara uğrattığı iddia edilen iş ve işlemler eldeki davanın konusunu oluşturmamaktadır. Öte yandan anonim şirketin haklı sebeple feshi şartlarının oluştuğu durumlarda, verilecek karar bakımından, bu şartların oluşumunda kimin ne kadar etkili olduğu gibi bir araştırmaya gidilmesi söz konusu değildir. 4. Davalı vekili, …. ATM’nin … E. sayılı dosyasında verilen kesinleşmiş karara ilişkin açıklamalarda bulunmuşsa da, raporumuzun özet kısmında yer vermiş olmamıza rağmen bu kararın içeriğinin, ulaşmış olduğumuz kanaate bir etkisi olmamıştır. O bakımdan bu karar yönünden inceleme yapılmasını gerektirir bir durum söz konusu değildir.” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, anonim şirketin tasfiyesi istemine ilişkindir. Davanın açıldığı tarih ve tasfiyeye esas gösterilen maddi vakalar 6102 sayılı TTK’dan önce gerçekleşmiş olduğundan 6762 sayılı TTK’nın davaya uygulanması gerekmekte olup davacılar somut davada şirket sermayesinin üçte ikisinin karşılıksız kalması nedenine dayanmakta ve 6762 sayılı …Kanununun 324 Md.’ne göre düzenlenecek ara bilanço ile sermayenin üçte ikisinin karşılıksız olduğu anlaşıldığı takdirde toplanacak genel kurul sermayesinin tamamlanmasına veya kalan sermaye ile yetinilmesine karar vermesi gerektiği, aksi halde şirketin münfesih olduğu …Kanunu 436 Md’de alacaklıların bu durumdaki şirketin feshini talep edebilecekleri, alacaklıların dava açabilmeleri için genel kuruldan karar aldırmaya gerek bulunmadığı, oysaki somut davada davacıların pay sahibi olup bu nedenle 436 md’ye göre direkt dava açma hakkına sahip olmadıkları, şirketin münfesih olduğunun tespiti davası açabilecekleri fakat gerekli süreç işletilmediğinden bunun da mümkün olmadığı zaten açılan davanın tespit davası da olmadığı, davacıların sermayenin üçte ikisinin karşılıksız kaldığı iddiasının dışında tasfiyeye yönelik iddiaların haklı nedenle fesih oluşturup oluşturmadığı noktasında öncelikle tasfiye davasının şirket tüzel kişiliğine yönetilmesi gereken bir dava olması nedeniyle davalı … yönünden pasif husumet ehliyeti olmadığından bu davalı yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, diğer davalı şirket yönünden ise haklı nedenle tasfiye şartları incelendiğinde 6762 sayılı TTK’da haklı nedenle fesih şartları düzenlenmemiş olmasına rağmen davacı pay sahiplerinin yargılama süresince tasfiyeye yönelik iradelerini sürdürdükleri ve bu nedenle 6102 sayılı TTK’nın 531 Md’sinin somut davada uygulanabilirliği olduğu, şirketin ana faaliyet konusu olan otelin satılmış olması, şirkete gelir getirecek işletmenin olmaması, sadece kira alacağı ve buna ilişkin davaların şirketin devamı için esas teşkil etmeyeceği taraflar arasında birden çok dava ve husumet bulunduğu, taraflar arasındaki ilişkinin “çekilmezlik” halini aldığı gözönüne alındığında davalı anonim şirketin tasfiyesi için haklı nedenlerin varlığının söz konusu olup TTK hükümleri uyarınca şirketin tasfiyesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı … A.Ş.’nin pasif husumet ehliyeti bulunmadığından onun yönünden açılan davanın REDDİNE,
B)Davalı … … Yönünden açılan davanın KABULÜNE,
İstanbul …Sicil Müdürlüğü’nün 234250 sicil numarasında kayıtlı Arıcak … ve Tic. A.Ş.’nin haklı sebeple TASFİYESİNE,
Tasfiye Memuru olarak SMM …’ın aylık 1.000,00 TL ücretle atanmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince 54,40 TL maktu harçtan peşin alınan 13,10 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 41,30 TL harcın davalı … … A.Ş.’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.836,40 TL’nin (13,10 TL Başvurma Harcı, 13,10 TL Peşin Harç, 2,20 Vekalet Suret Harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 408,00 TL tebliğler ve posta masrafı) yargılama giderinin davalı … … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı … … A.Ş. Tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … … A.Ş.’den alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI … A.Ş.’YE VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …