Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1501 E. 2021/145 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1501
KARAR NO:2021/145

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ :27/11/2014
KARAR TARİHİ: 22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, davacının davalı … … şubesinin müşterisi olduğunu, davalı bankanın davacının onayını almadan beş tane döviz alım satım işlemi yaptığını, bunun haricinde … hisse senedi alımı yaptığını, bu işlemlere ilişkin olarak davacının yazılı ya da sözlü talimatlarının bulunmadığını, davalı bankanın yapılan bu işlemlere ilişkin evrakları baskı kurarak hile yoluyla imzalattırıldığını, imzaların alt kısımlarının banka çalışanları tarafından elle doldurulduğunu, yapılan işlemlere karşı davalı bankanın detaylı açıklama ve risk bildiriminin yapılmadığını, EFT işlemleri için kendisinin sürekli aranıp onayı alınırken bu işlemler için kendisinin bilgilendirilmediğini, banka personeli …’ın hedef tutturmak için sürekli şirket tahvili aldığını, bunun için bir onay almadan hedef tutturmak için hesaplara kendi kendine blokeler koydurduğunu ve çözdürdüğünü, davacının izni olmadan dolar satış opsiyonu işlemi ile ilgili olarak nakit blokaj miktarını arttırdığı ve bu şekilde davacının hesabındaki paraları rehnettiğini, rehin oranının % 16 olarak elle yazıldığı halde işlem tutarının parasal miktarının tamamının yazıldığını, davalı bankanın yüksek miktarlı opsiyon işlemlerine dair hesap ekstrelerinin gönderilmediğini, gönderilen hesap ekstrelerinde de bunlara ilişkin işlemlerin görülmediğini, yapılan işlemlerin … ve türev araç lisansı olmayan kişiler tarafından yapıldığını, bu işlemleri gerçekleştiren … isimli banka çalışanının lisansının bulunmadığını, bu durumun … mevzuatına aykırı olduğunu, davacının …. Noterliğinin 25.05.2011 tarih ve … sayılı vekâletnamesi ile…’i vekil tayin ettiğini, 28.04.2016 tarihinde davalı bankanın davacının vekâlet verdiği…’den talimat aldığını ama…’in bu konularda talimat vermeye yetkili olmadığını, bu sürecide davacıya bildirmediğini, …’in …’dan izin almadan pörtföy yöneticiliği yaptığını belirterek davacının uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL olarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı ile … mevzuatına uygun olarak dava konusu işlemlere ilişkin Özel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi, Genel Kredi sözleşmesi, Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve bu sözleşmenin ekinde yer alan Rehin Sözleşmesi, Risk Beyannamesi ve Opsiyon İşlem Türlerinin Uygulanmasının Bilgi Formunun davacının vekil tayin ettiği… isimli kişi tarafından imzalandığını, bu sözleşmelere dayanılarak dava konusu işlemleri yapmak üzere davacıya 1.000.000,00 USD tutarında türev ürünler yabancı para ve 2.000.000,00 TL türev ürünler TL limiti tanımlandığını, davacının şikâyeti üzerine bankanın … Şubesinde yapılan teftişte herhangi bir usulsüzlüğe rastlanılmadığını, sermaye piyasalarında türev işlem çeşitleri ve kurallarının standart olduğunu, türev işlemlerde müşterinin üstlendiği riskin sözleşmedeki edimini oluşturduğunu, kur hareketleri nedeniyle müşterinin zarar etmesi durumunda bu zararın banka tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, davacı ile 2011 yılından bu yana 84 adet türev işlem gerçekleştirildiğini, dava konusu işlemlerle ilgili olarak gerçeğe aykırı ya da tahrif edilmiş herhangi bir belge ya da kayıt bulunmadığını, davacının vekil tayin ettiği… isimli kişinin vekâletnamede açık olarak yetkilendirildiğini, 2011 yılından bugüne kadar aynı vekâletname ile yapılan işlemlerde davacının kâr elde ettiği işlemlerinde bulunduğunu ancak davacı tarafın bu işlemlere yönelik bir itirazının da bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve devamı maddelerine göre vekâlet sözleşmesi ve bankacılık işlemlerinden kaynaklı alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, davalı tarafa gönderilen ihtarnameleri, davacının ses kayıtlarını, rehin sözleşmelerini, davalı banka ile yapılan sözleşmeleri, davalı banka kayıtlarını, davacıya ait hesap ekstrelerini ve dekontları, @ posta yazışmaları ve telefon mesajlarını, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, 25.04.2014 tarih ve 13 / 13 banka teftiş kurulu raporunu, davacı tarafla imzalanan sözleşmeleri, davacının fon alım satım talimatlarını, davacının…’e verdiği …. Noterliğinin 25.05.2011 tarih ve … sayılı vekâletnamesini, davacı tarafa gönderilen ihtarnameleri, davacının ses kayıtlarını, rehin sözleşmelerini, banka kayıtlarını, davacıya ait hesap ekstrelerini ve dekontları delil olarak sunmuştur.

Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve devamı maddelerine göre vekâlet sözleşmesi ve bankacılık işlemlerinden kaynaklı alacak davasıdır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında Özel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi, Genel Kredi sözleşmesi, Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve bu sözleşmenin ekinde yer alan Rehin Sözleşmesi, Risk Beyannamesi ve Opsiyon İşlem Türlerinin Uygulanmasının Bilgi Formu imzalanmış olup bu sözleşmeler çerçevesinde davacı adına davalı banka çalışanları tarafından döviz alım satımı ve bazı tahvil alım satımları yapılmıştır. Taraflar arasında yapılan sözleşmeler ve yapılan işlemler niteliğin itibariyle TBK m. 502 kapsamında vekâlet sözleşmesi niteliğindedir.

6098 sayılı TBK m. 504/I’e göre; “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.” Taraflar arasında yapılan Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesinde davalı banka tarafından davacı adına vekâleten yapılacak bankacılık işlemlerinin kapsamı açıkça gösterilmiştir.

Taraflar arasında Özel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi, Genel Kredi sözleşmesi, Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve bu sözleşmenin ekinde yer alan Rehin Sözleşmesi, Risk Beyannamesi ve Opsiyon İşlem Türlerinin Uygulanmasının Bilgi Formu, davacının, davalı banka ile yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları, davacının…’e verdiği …. Noterliğinin 25.05.2011 tarih ve … sayılı vekâletnamesi, davacıya ait hesap ekstrelerini ve dekontları, @ posta yazışmaları ve rehin sözleşmeleri getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.

Öncelikle davacının…’e verdiği …. Noterliğinin 25.05.2011 tarih ve … sayılı vekâletnamesi getirtilmiş ve incelenmiştir. Söz konusu vekâletnamede davacının dava dışı…’e “…döviz alma satma opsiyonu sözleşmesi ve müşteri risk taahhütnamesi de dahil olmak üzere her türlü türev ürünlere ilişkin sözleşmeler imzalamaya, her türlü vadeli döviz alma satma işlemi yapmaya, vade tarihi, işlem tarihi, vadedeki kur, opsiyon prim tutarı da dahil olmak üzere vadeli döviz alma satma işlemi ile ilgili olarak Banka ile her türlü mutabakata varmaya ve her bir işlemle ilgili dekont imzalamaya anlaşmalar yapmaya, taahhütler vermeye, teminatlar vermeye, bankalardaki hesaplarımı rehnetmeye, yurt dışı organize veya organize olmayan piyasalardan yabancı aracı kurumlar aracılığı ile adıma menkul kıymet alım satımı yapılabilmesi için bankayı yetkilendirmeye, bu hususta banka ile imzalanacak her türlü sözleşme, taahhütname ve belgeyi imzalamaya…” yetkilerini içeren yetki verildiği görülmektedir. Söz konusu yetkiler dava konusu uyuşmazlık konularını oluşturan döviz alım satımı, tahvil alım satımı ve bu türev işlemleri ile ilgili rehin verme işlemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla davacı tarafın dava dışı…’in davacı adına bu konularda davalı bankaya talimat vermeye yetkili olmadığı iddiasının doğru olmadığı anlaşılmaktadır.

Taraflar arasında yapılan Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinin “Risk Beyanı” başlıklı kısmına bakıldığında “…Opsiyonlu döviz mevduatı/opsiyon işleminin net kazancı belirli bir noktaya kadar vade başında belirlenen döviz cinsindeki muhtemel hareketlere bağlıdır. Müşterinin net kazancı kurlardaki hareketlere bağlı olarak değişebileceği, beklenen net gelirin elde edilemeyeceği gibi ana parada da kayıp yaşanma ihtimali bulunmaktadır. Kurlarda yaşanan sert düşüş veya yükselişlerde ana para koruma garantisi olmayan opsiyonlu döviz mevduat işlemi/opsiyon işleminde başlangıçta yatırılan mevduatın getirisi negatif olabilmektedir. (…) bütün işlemlerden kâr elde etmek neredeyse imkânsızdır.” Aynı şekilde Özel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin “Risk Beyanı” başlıklı kısmına bakıldığında “…Sermaye Piyasası işlemleri çeşitli oranlarda risklere tabidir. Piyasada oluşacak fiyat hareketleri sonucunda aracı kuruluşa yatırdığınız paranın tümünü kaybedebileceğiniz gibi kayıplarınız yapacağınız işlemin türüne göre yatırdığınız para tutarını dahi aşabilecektir. (…) Yabancı para cinsinden yapılan işlemlerde kur riskinin olduğunu, kur dalgalanmaları nedeniyle Türk Lirası bazında değer kaybı olabileceği bilinmelidir.” uyarılarının yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla davacı tarafın yapılan işlemlerle ilgili olarak davalı tarafın gerekli uyarıları yapmadığı itirazının doğru olmadığı anlaşılmaktadır.

Dosya içerisine alınan bilgi ve belgelere göre davacı tarafın iddialarının araştırılması için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 21.04.2015 tarihli raporda, davacının 2011 – 2013 yılları arasında 12 tane DCD ve 72 tane döviz opsiyon işlemi yaptığı, DCD işlemlerinden toplam 12.465,00 TL ve 3.292,00 USD mevduat faizi ve döviz opsiyon işlemlerinden toplam 237.059,00 USD, 77.701,00 Euro ve 41.083,00 TL brüt prim kazancının olduğu, yaptığı 72 adet döviz opsiyon işleminin 71 tanesinde ve 12 adet DCD işleminin tamamına ait işlem sonuç formu üzerinde davacının vekili…’in imzasının bulunduğu bu imzaların da 83 kez tekrarlandığı, ses kayıtlarının dinlenmesi sonucunda 05.07.2012 tarihli görüşmede 1,5 milyon USD opsiyon bağlanması yönünde…’in sözlü talebinin olduğu, kendisinin teminat oranlarını sorduğu ve % 16 oranında teminat oranı olduğunu öğrenmesinden sonra işleme onay verdiği, 12.12.2012 tarihli görüşmede…’in 12.03.2013 vade tarihli olarak 1,5 milyon USD tutarında 1,80 uygulama fiyatından opsiyon yapmak için sözlü onay verdiği, 01.02.2013 tarihli görüşmede 02.08.2013 vade tarihli 2,41 uygulama fiyatından 1 milyon Euroluk işlemi gerçekleştirdiği ve bu konuda bir kaç kez farklı personellerle görüştüğü, 26.07.2013 tarihinde davacı adına 500.000,00 Euro tutarında işlem yaptığı tespit edilmiştir. Ayrıca … lisans belgesi olmadığı iddia edilen … ile ilgili olarak da bu kişinin lisans belgesi olmaksızın gerçekleştirdiği aracılık işlemleri bulunmadığı tespit edilmiştir.

Davalı bankanın dosyaya sunduğu CD içerisinde yer alan davacı ile davalı banka çalışanlarının konuşmalarını içeren ses kayıtlarının dökümü için dosya bilişim uzmanı bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 01.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının yaptığı bütün telefon konuşmalarının dökümü yapılmıştır.

Ses kayıtlarının dökümü yapıldıktan sonra dosya yeminli mali müşavir, finansal yönetim danışmanı ve sermaye piyasaları danışmanından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek rapor hazırlanması istenilmiştir. Hazırlanan 28.04.2019 tarihli raporda davacının vekâletname verdiği…’in … mevzuatına göre …’dan izin almadan pörtföy yöneticiliği yapamayacağını, davalı bankanın bu kişiden talimat alarak işlemleri yaptığını, davalı bankanın bu süreci de davacıya bildirmediğini, sözlü talimatların alındığı telefon görüşmelerinin usulüne uygun tutulmadığını, iç kontrol sisteminin zayıf olduğunu, dava konusu beş adet opsiyona ilişkin riskin anlatıldığı bir telefon kaydının bulunmadığını, opsiyon işlemlerinin riskinin anlatıldığı risk bildirim formunun bulunmadığını, davacının zararının 26.04.2016 tarihine göre 393.677,31 TL olduğunu tespit etmiştir.

Hazırlanan 21.04.2015 tarihli rapor ile 28.04.2019 tarihli rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle dosya emekli banka müdürü, muhasebe ve bankacılık öğretim üyesi ve emekli bankalar yeminli murakıbından oluşan bilirkişi heyetine verilmiş ve rapor hazırlanması istenilmiştir. Hazırlanan 07.10.2016 tarihli raporda davacı ile davalı banka arasında yapılan işlemlerin yüksek risk taşıyan işlemler olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmelerde yapılan işlemlerin risklerinin belirtildiği, davalı bankanın hatalı bilgi vermediği ve sözleşmeye aykırı davranmadığı, banka ekstrelerinin davacı tarafa bir çok kez gönderildiği ve itiraz edilmediği, onaysız işlemlere rastlanılmadığı, davacının vekâlet verdiği…’in izinsiz olarak … işlemleri yapmasından ötürü davalı bankanın sorumluluğunun doğmayacağı, davacının yapılan işlemlere icazet verdiği ve davacının zararının da 496.935,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Raporda hesaplamanın zararın en son işlem tarihi olan 25.07.2014 tarihine göre hesaplanmamış olması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.

Zarar miktarının en son işlem tarihi olan 25.07.2014 tarihine göre hesaplanması için dosya tekrar bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 29.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda 25.04.2014 tarihine göre zarar miktarının 432.954,00 TL olduğu tespit edilmiştir.

Davacının vekâlet verdiği…’in izinsiz olarak … işlemleri yapmasından ötürü davalı bankanın sorumluluğunun doğup doğmayacağı konusunun hukuken incelenmesi gerekmektedir. Davacının vekâlet verdiği kişinin …’dan izinli olarak işlem yapmaya yetkili bulunup bulunmadığını 6102 sayılı TTK m. 18/II’ye göre basiretli bir tacir olarak ve 6098 sayılı TBK m. 506’ya göre üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütme sorumluluğunun bir gereği olarak davalı bankanın araştırma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı yine 6098 sayılı TBK’da yer alan vekâlet hükümlerine göre çözümlenecektir. Davacının vekâlet verdiği…’in sadece davacıya yönelik … işlemleri yapmadığı bankalar nezdinde başkalarına ilişkin de … işlemleri yaptığına ilişkin bir belge ya da delil dosyada bulunmamaktadır. Dolayısıyla Davacının vekâlet verdiği…’in sadece davacıya özel işlem mi yaptığı yoksa …’dan izin almaksızın portföy yöneticiliği mesleğini iş mi edindiği dosya kapsamındaki belge ve delillerden anlaşılamamaktadır. Bu durumda aksi kanıtlanmayan davacının vekâlet verdiği…’in sadece davacıya yönelik … işlemleri yapmak üzere vekâlet aldığı ve davacının da bu kişinin yaptığı işlemlere onay verdiği anlaşılmakla davalı bankanın davacının vekâlet verdiği…’in … işlemleri yapmaya … tarafından kanunen yetkilendirilmiş bir kişi olduğunu araştırma yükümlülüğü bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı bankanın yapılan işlemler sonucunda müterafik kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 170,80-TL harçtan mahsubu ile artan 111,50-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …Ş. tarafından yapılan toplam 50,00-TL tebliğler ve posta yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …Ş.’ye VERİLMESİNE,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır