Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1463 E. 2018/658 K. 05.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1463 Esas
KARAR NO : 2018/658
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 13/04/2010
KARAR TARİHİ : 05/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un …A.Ş. …Şubesinin… no.lu Bireysel … no.lu Kurumsal müşterisi olup, 15.04.2008 tarihinde 316 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi 700,00,00. TL teminat ipoteği mukabilinde bankadan 60 ay vadeli 385.000,00 TL tutarında kredi kullandığını, müvekkilinin tüm ödemelerini gününde yaptığını, sözleşmenin yükümlülüklerine aykırı davranışta bulunmadığını, müvekkilinin krediyi kullandıktan bir süre sonra eline toplu para geçtiğinde toplu ödeme yapmak istediğini, ancak banka yetkililerince bu ödeme isteminin kabul görmediğini, hesabı kapatmak istediği ve sözlü olacak defaatle talepte bulunduğunu, bu talebinin kabul görmediğini, daha sonraları ana para dışında fahiş talepte bulunduklarını, müvekkilinin erken ödeme talebinin, erken kapama toplam net tutarını bankadan defaatle talep edilmesine rağmen, hesap dökümünün kendisine bildirilmediğini, bu süreçte aylarca çalamayan müvekkilinin …Noterliğinin 18,12.2010 tarih, …yev. no.lu ihtarnamesi ile borcunu nakden ve defaten ödemek İstemini ve bankaca istenen bedelleri, her başlık için gerekçe ve yazılı olarak açıklamalı şekilde talep ettiğini, davalı bankanın cevabi yazısında anapara ile birlikte haksız olarak 45.412,45 TL erken kapama ücretinin ödenmesini talep ettiğini, cevabi yazının bankanın ödeme tarihi olarak belirlediği günden geç geldiğini, banka cevabi yazsında 45.412,45 TL erken kapama ücreti ile birlikte 29/12/2009 tarihi itibariyle ödenmesi gereken toplam rakamın 381.933,45 TL olarak bildirildiğini, banka tarafından borç dökümünün geç bildirilmesi dolayısıyla işleyen faiz komisyon vs. gibi kalemlerin müvekkiline yüklendiği, tüm taleplere rağmen yazılı olarak yeni bir hesap bildirilmediği için yine ödemelerine düzenli olarak devam ettiğini, 11.01.2010 tarihinde 25.000,00 TL, 10.02.2010 tarihinde 9.819,28 TL olmak üzere toplam 34.819,28 TL daha ödeme yaptığını, müvekkilinin bu ödemeleri 29/12/2009 tarihli bankaca bildirilen rakam düşüldüğünde dahi 347.114,17 TL kalması gerekmekte iken bankaca kapama için 354,331.38 TL talep edildiğini, ayrıca bu geçen 2 ay zarfında banka yeni rakam bildirmediği için, müvekkilinin bu aylara ilişkin olarak 10.220,99 TL faizi de ödemek zorunda kaldığını, bu ise bankanın kendi hatasını karşı tarafa yüklenmesinden başka bir şey olmadığı, davalı bankanın,…Bankası …Şubesine net borç miktarını ancak 17/02/2010 tarihinde bildirebildiği, bu rakamlara göre 41.270,00 TL “Hazine Maliyeti”, 1.138,67 TL günlük işlemiş faiz, 311.922,71 TL ana para olmak üzere toplam 354.331,38 TL ödendiğinde hesabın erken kapatılabileceğinin belirtildiği, davalı bankanın yazılı olarak beyan edilmeyen ancak sözlü olarak beyanlarda “hazine maliyeti” olarak telaffuz ettiği ve her nasılsa ödemelere rağmen devamlı olarak artarak bir türlü aşağıya düşmeyen 41.270,00.-TL erken kapama ücreti hazine maliyetinî ve bankanın gecikmesi (geç cevap vermesi) neticesi oluşan 10.220,99 TL ile 1.138,67 TL’lik işlemiş faizi talep etmesi TKHK’ya aykırı olduğu gibi 14.03.2003 tarihli 25186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tüketici Kredisinde Erken Ödeme indirimi ve Kredinin Yıllık Maliyet Oranını Hesaplama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” le de bağdaşmadığını, … Noterliğinin 17.02.2010 tarih ve … yev. no.lu ihtarnamesi ile de açıkça belirtildiği ve “ipoteğin fekki için 41.270,00,-TL’lik ve 1.138,67.-TL’lik bedellerin zaruretten ihtirazı kayıtla bankaya ödendiği” sözleşmenin 34,9 maddesinin haksız şart olduğu ve bu nedenle geçerli olmadığını, davalı bankanın 17.02.2010 tarihli bilgi yazısında islenilen 41.270,00.-TL’lik bedelin Hazine Maliyeti olduğunu İkrar ettiğini, fakat sözleşmede bankaca, hazine maliyeti adı altında bir talepte bulunulabileceğine dair hiçbir kaydın olmadığını, banka yetkilileri ile yapılan müteaddid görüşmelerde 41.270,00 TL’lik kısmın sözleşmenin 36.6 maddesinin ‘i’ bendinde belirtilen hükmüne göre cezai şart olarak istendiğinin taraflarına iletildiği, fakat cezai şartın unsurları incelendiğinde, davalı bankanın dayandığı sözleşmenin 35,6 maddesinin i bendindeki hiçbir unsurun yer almadığının açıkça görüleceğini, taraflardan sadece biri aleyhine konulan cezai şartın geçerli olmadığını, müvekkilinin nakden ve def’aten ödeme istemini belirttiği ihtarda verdiği 2 iş günlük sürenin bittiği 23.12.2010 tarihi ile bankanın süresinde yazılı cevap verdiği 17.02.2010 tarihi arasındaki geçen sürede faiz talep edilemeyeceğini beyanla, davalı … tarafından, müvekkilinden haksız olarak, “Cezai Şart” “Erken Kapama Ücreti” ve “Hazine Maliyeti” adı atında farklı şekillerde istenen ve ipotek fekki için mecburen ihtirazî Kayıtla ödenmek zorunda kalan 41.270,00-TL’nin davalı yanca, müvekkiline ödeme tarihi olan 17.02.2010 tarihinden itibaren İşleyecek yasal faizi ile birlikte geri ödenmesine, davalı yanın temerrüdünden mütevellit, ödenmek zorunda kalınan son ödenen 2 taksit içindeki anapara dışında kalan 10.220,99-TL’lik faiz bedelinin, davalı yanca müvekkiline ödeme tarihi olan 17.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte geri ödenmesine, davalı yanın temerrüdünden mütevellit, ihtirazî kayıtla ödenmek zorunda kalınan anapara dışında kalan 1.138,67 TL, 7 günlük İşlemiş faiz bedelinin, davalı yanca müvekkiline, ödeme tarihi olan 17/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte geri ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacının 15,04.2008 tarihinde imzaladığı 316 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında, müvekkili banka ile 700,000 TL’lik tutarda kredi sözleşmesi ve 6691240 sayılı Bankacılık Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, davacının 60 ay vadeli 385.000,00TL. tutarlı İş Yeri Kredisi kullandığı, davacı söz konusu krediyi sûresinden önce kapatmak istediğinden kendisinden 41,270,00 TL. erken ödeme komisyonu, gecikme faizleri ve bir takım fer’ileri ile tahsilinin talep edildiğini, davacı sözkonusu tutarın fuzuli ve haksiz olduğunu iddia ederek ihtirazı kayıtla ödediği ve huzurdaki davayı açtığını, dava konusu yapılan kredinin ticarî nitelikte bir kredi olduğu ve krediyi kullanan davacının… Noteri olup, işyeri amaçlı ticari kredi kullandığını, yapmış olduğu sözleşmeleri ve yükümlülüklerini anlamak konusunda ehil olduğunu, basiretli bir tacîr gibi hareket etmesi gerektiğini, İpotek teminatı göstererek başka bankalardan kredi arayışına giren davacının müvekkili bankadaki kredisini erken kapatmak talebinde bulunduğunu, hem yapılan sözleşmeler hem de Genel Bankacılık Uygulamaları gereği ticari kredilerde erken ödeme komisyonu/cezası alınması ticari örf ve adet olmuş yaygın bir uygulama olduğunu, davacının bunu bilmemesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin bir banka olduğunu, bankaların önemli yükümlülükleri ve kullandırılan kredilerinin mevzuat çerçevesinde oluşan yüksek maliyetinin olduğunu, davacının İmzaladığı sözleşme hükümlerine aykırı talepte bulunduğunu, cezasının İmzaladığı Genel Kredi Sözleşmesinde müvekkili bankanın kredinin vadesinden evvel kapatılması sonucu talep ettiği komisyonun, talep edilmesini engelleyecek hiçbir hüküm bulunmadığı, sözleşmenin 34.9 maddesinde açıkça Erken ödeme Komisyonu alınacağının ise açıkça düzenlendiği, hatta sözleşmenın “Faiz, Komisyon, Vergi, Fon ve masraflar” başlığında bankanın isteyeceği her nevi komisyon ve faize müşterinin herhangi bir iddia ve itirazda bulunmayacağını baştan kabul ve taahhüt ettiğine dair hükümler bulunmakla birlikte, sozkonusu sözleşmenin 4,1 maddesinin Bankanın her türlü vergi, resim, harç komisyon kesme yetkisinin bulunduğunu belirttiği, davacının basireti bir tacir olarak sözleşmeyi imzaladığı ve taraflar arasında yürürlüğe girdiğini, ayrıca ne mevzuatta ne de davacı yanca imzalanmış Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında Bankanın erken ödeme komisyonu ya da BSMV talep etmesini engelleyecek hiçbir hükmün de bulunmadığı, yasal ve sözleşmesel durum bu olup, Yargıtay içtihatlarında da bankaların böyle bir talep hakkının olduğu yönünde istikrarlı kararların mevcut olduğunu, mevcut davada taraflar tacir olmakla evleviyetle uygulanması gereken bu uygulamanın taraflardan birinin Tüketici olduğu konut kredisine ilişkin verilmiş emsal Yargıtay Kararında da vurgulandığını, davacının şirket kredinin iadesinin dolmasına aylar olmasına rağmen erken kapama talebinde bulunduğunu, müvekkili banka tarafından talep edilen erken ödeme komisyonunun Bankacılık Teamülüne ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olmadığı, Genel Kredi Sözleşmesinde erken ödeme komisyonunun talep edilmeyeceğine dair bir hüküm de yer almadığını, tam tersi alınacağına dair hüküm bulunduğu davacının netice i talep kısmında faiz konusunda çelişki yarattığını beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, uyuşmazlığın bankacılık ve mali kayıtların incelenmesini gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti tayin edilmiştir. Bilirkişiler …ve Prof.Dr…. tarafından düzenlenen kök raporda; taraflar arasındaki sözleşmede, davalı bankaca belirlenen tutarda erken ödeme komisyonunun ödenmesinin tarafların kabulünde olduğu, tarafların net olarak bir oranda açık bir belirleme yapmadıkları ve bankaca belirlenecek nispeti kabul ettikleri ve bu durumun bankaların faiz dışı tahsil edecekleri komisyon ve masrafları serbestçe belirleyebilmelerine imkan tanıyan bankacılık uygulamalarına da aykırı olduğu; ancak alınan 41.270 Tllik erken ödeme komisyonunun fahiş olup olmadığının tartışılabileceği ve bankanın kendisine tanınan komisyon belirleme yetkisini makul sınırlar içerisinde belirlemek zorunda olduğu ve fahiş getiri amacı ile kullanamayacağı; somut olayda da kalan anaparanın 311.922,71 TL olduğu ticari taksitli kredide alınan 41.270 Tllik erken ödeme komisyonunun bu halde oran olarak % 13,2 olduğu ve fahiş olup olmadığının tartışılabileceği; taraflar arasındaki ilişki ticari olduğu için tüketici mevzuatının olaya uygulanamayacağı, ancak olayda bir nispet tayin ve takdiri söz konusu olduğuna göre ve bankalar tüketicilere kullandırdıkları kredileri kapatırken bu konudaki mevzuat gereği en çok %2 nispetinde bir komisyon uygulayarak dahi hayatiyetlerini sürdürebildiklerine göre ticari işlerde de takdiren tüketicilere uyguladıkları oranın en çok 3 katını isteyebilecekleri ve bu halde %6 oranında bir komisyonun uygun ve makul olacağı ancak olayda davalı bankanın %13,2 oranında komisyon uyguladığı ve böylelikle bankanın komisyon belirleme hakkını kullanırken aşırıya kaçtığı kanaati belirtilmiş ve %6 lık komisyon oranına göre 18.715,36 TL belirleme yapıldığı ve böylelikle davalı bankanın davacıdan talep ve tahsil ettiği 41.270,00 TL ‘lik erken ödeme komisyonunun 22.554,64 TL ‘lik kısmının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca davacı, 41.270,00 TL ‘lik erken ödeme komisyonunun tamamının faizi ile birlikte iadesini talep etmiş olup, davacı talebinin tespitlerini aşan kısmının yerinde olmadığı, davacının 22.554,64 TL ‘lik matrah üzerinden ödemenin yapıldığı 17/02/2010 tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar yasal faiz talep edilebileceği, ayrıca davacı bankaya ihtar keşide ederek alınacak komisyon miktarını talep etmesine rağmen bankanın gecikmeli bildirimi nedeniyle davalı kusuru ile 1.138,67 TL faiz ödediğini ileri sürmüş ise de, fiilen bu dönemde parayı kredi kullandığı düşünüldüğünde bu faizin geri istenilmesinin yerinde olmadığı görüşünü 5.4.2011 tarihli raporda bildirmişlerdir.
Tarafların kök rapora beyanları ve itirazlarını karşılamak üzere alınan 27.3.2012 tarihli ve bilirkişiler Prof.Dr…., Prof. Dr…. ve … tarafından düzenlenen ek raporda; taraflar arasındaki kredi ilişkisine TKHK hükümlerinin uygulanması halinde davacının 35.031,54 TL ‘yi davalıdan istirdat edebileceğini, fakat bilirkişi heyetinin olayda TKHK hükümlerini tatbik etme imkanı bulunmadığı kanaatinde olduğunu, kök raporda %6 ‘lık bir erken kapama bedeli oranın makul olabileceği ve bu yüzdelik orana tekabül eder nitelikte 22.554,64 TL ‘nin davacıya iadesinin makul olabileceği sonucuna varılmış olduğunu, davacıya iadesine karar verilecek tutarlara ödemenin yapıldığı 17/02/2010 tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar yasal faiz istenebileceği görüşünü bildirmişlerdir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı … ile davalı banka arasında imzalanan 15.04.2008 tarihli 700.000,00.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde, 60 ay vadeli toplam 618.393,57.-YTL olarak geri ödenmek üzere 385.000,00.-YTLIik taksitli ticari kredi kullandırıldığı ve davacının taksit ödemelerini düzenli olarak yaparken, kredi borcunu erken kapatmak istediği ve bu isteğini bankaya bildirdiği görülmektedir. Bankaca davacıya gönderilen 17.02.2010 tarihli yazıda “…’un bankaya olan kredi riskinin 311.922,71.-TL. anapara, 1.138,67.-TL faiz ve fer’iler, 41.270,00.-TL hazine maliyeti olmak üzere 354.331,38.-TL.lik kısmının en geç 17.02.2010 tarihi mesai bitimine kadar banka nezdindeki … no.lu hesaba alacak kaydedilmesi halinde …’un banka lehine vermiş olduğu gayrimenkul üzerindeki ipoteğin en geç 10 gün içinde fek edileceğini” bildirdiği anlaşılmaktadır. Dava konusu ihtilaf, davacı tarafından kredi kapama esnasında davalı bankaya yapılan 1.138.67 TL. faiz ödemesinin davalı eyleminden kaynaklandığı ve 41.270,00.-TL.lik erken ödeme komisyonunun fahiş olduğu noktasında doğmaktadır. Bu miktarların davacı tarafından davalıya ödendiği konusunda da bir çekişme bulunmamaktadır. Davacının krediyi erken kapatma isteğinin, bu hüküm gereğince bankaca uygun görülerek, içinde bulunulan taksite ait faiz ile birlikte bankaca belirlenen erken kapama ücreti ve kalan kredi anaparasının 17.02.2010 tarihinde tahsil edilmek suretiyle kredinin kapatıldığı görülmektedir. Mahkememizce, taraflar arasındaki kredinin ticari kredi olması nedeni ile tüketici mevzuatının uygulama yerinin olmadığı ve görevsizlik kararı verilemeyeceği, ve sözleşmede 34.9 maddesine göre erken ödeme halinde bankanın münhasıran tespit edeceği erken kapama komisyonunu alma hakkını saklı tuttuğu hükmü de içeren sözleşmenin her iki tarafça imza edilip yürürlüğe girdiği ve bankaca vaki erken ödeme nedeniyle erken ödeme komisyonunun alınmasının hakkı olduğu, ancak içeriğine itibar edilen ve birbiri ile uyumlu her iki bilirkişi raporuda dikkate alındığında ticari kredide tüketici kredisine oranla üç misli fazla şekilde erken ödeme komisyonu tatbikinin mahkememizce uygun görüldüğü ve 17.2.2010 fiili erken ödeme tarihi itibarı ile tüketici kredilerinde uygulanan %2nin üç katı olan %6 oranının uygulanması ile kalan anaparanın 311.922,71 TL olduğu ticari taksitli kredide 18.715,36 TL alınması makul erken ödeme komisyonu belirlemesi yapıldığı ve böylelikle davalı bankanın davacıdan talep ve tahsil ettiği 41.270,00 TL ‘lik erken ödeme komisyonunun 22.554,64 TL ‘lik kısmının yerinde olmadığı ve davacının talebinin 22.554,64 TL’ lik kısmın iadesi yönünden kabulüne aşan kısmın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış ayrıca, davacının, davalının erken ödeme talebine geç cevap vermesi nedeniyle fazladan ödemek zorunda kaldığını ileri sürdüğü 1.138,67 TL faiz ödediğini ileri sürmüş ise de, fiilen bu dönemde parayı kredi olarak kullanarak istifade ettiği anlaşıldığından bu miktar faizin geri iadesine dair talebinin yerinde olmadığı ve reddinin gerektiği, alacağa talebi gibi yasal faiz uygulanmasına dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekiline temyiz edilmiş Yargıtay 11. Hukuk dairesi’nin 2013/12098 E.- 2014/7448 K. Sayılı bozma ilamında” Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve kredinin tüketici kredisi olduğunun belli olmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken kapatılması nedeniyle alınan erken kapama komisyonunun fahiş olduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 34/9 maddesi, “borç miktarı vadesinden önce ödenebileceği gibi banka erken ödenen miktar için münhasıran tesbit edeceği erken kapama komisyonunu alma hakkını tutar. Erken kapamayı banka kabul etmek zorunda değildir. Erken kapama ancak ödeme vadesinde işlemiş faiz içeren taksit ödendikten sonra kalan anapara ile birlikte belirlenecek erken kapama ücretinin de ödenmesi ile mümkün olacaktır” hükmünü haizdir. Anılan hükümle kredinin vadesinden önce kapatılması halinde bankanın erken kapama komisyonu talep edebileceği davacı tarafça kabul edilmiş ise de, davalı bankanın hangi oranda erken kapama komisyonu uyguladığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda, mahkemece diğer bankalardan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde uyguladıkları faiz oranları sorulmak suretiyle davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyonu oranının fahiş olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.Davacı taleplerinden birisi de, kredinin erken kapatılması teklifine davalı tarafından geç cevap verilmesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan bedelin de tahsili olup, mahkemece davacının 10.220,99 TL’lik bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir ” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş, yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Erken ödeme halinde bankalarca uygulanan faiz oranlarının belirlenmesi bakımından bankalara müzekkereler yazılmış, alınan cevabi yazı cevaplarına göre davalı bankanın uyguladığı komisyon oranının fahiş olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 05/11/2016 tarihli raporda “Sayın Mahkemece çeşitli bankalardan sorulan erken ödeme komisyonu ortalamaları dikkate alınarak yeniden yaptığımız hesaplama sonuçlarının da kök raporumuzdaki hesaplamaları doğruladığı, buna göre; davalı bankanın davacıdan piyasa ortalamalarına nispetle 22*554,64 TL- fazla erken ödeme komisyonu tahsil etmiş olduğunun hesaplanması nedeniyle, davacı yanın 22.554,64 TL. yı 17,02.2010 tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte iadesini talep edebileceği,davacı yanın davalı bankaya İhtar keşide etmesi üzerinden 2 aydan fazla zaman geçmesi nedeniyle komisyondan ayrı olarak kendisinden alınan 2 taksit faizlerine karşılık 10,220,99 TL. ile 7 günlük faiz tutan olan 1,138,67 TL.nın, davacı yanca davalıya ödenmeden veya davalının itiraz etmesi halinde tevdi mahalline ödenmeden kredi olarak kullanılmaya devam edilmiş olması nedeniyle geri istenmesinin yerinde olmadığı, ancak delillerin takdiri ve hukuki yorumunun Sayın Mahkemenize ait olması nedeniyle, Sayın Mahkemenizin aksi görüşte olması halinde, talep edilen 10.220,99 TL. ile 1.138,67 TL. nın yapılan hesaplamalara uygun olduğundan 17.02.2010 tarihinden itibaren kanuni faizleriyle birlikte iade edilmesi talebinin takdirleriniz içinde kaldığı ” görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekilinin müvekkilinin tüketicisi olduğunu belirterek vermiş olduğu 12/12/2016 tarihli dilekçesi doğrultusunda dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş alınan 26/12/2017 tarihli raporda “Dava konusu olayda davacının kullandığı kredinin tüketici kredisi niteliğinde olduğu; kredi sözleşmesindeki erken kapama şartının haksız şart sayılması gerektiği;davacının erken kapama tutarının bildirilmesi istemine davalının geç cevap vermesi nedeniyle gecikmeden doğan faizin davacıdan talep edilmesinin uygun olmayacağı;davalının, davacıdan aldığı erken kapama ücretini faiziyle birlikte iade etmesinin ve keza gecikme gerekçesiyle davacıdan tahsil ettiği faizleri de geri vermesinin icap ettiği;faiz hesabının uzmanlık alanımızın dışında kaldığını Sayın Mahkemece arzetmenin uygun düşeceği ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, erken kapama komisyonun uygulandığı kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte davacının noter olup tacir sıfatına haiz olmadığı, kullanılan kredinin tüketici kredisi niteliğinde olduğu, yapılan işlemin tüketici işlemi olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davaya bakmaya görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden USULDEN REDDİNE, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …