Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1421 E. 2018/1261 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1421 Esas
KARAR NO : 2018/1261
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/11/2014
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı şirket dava dilekçesinde, özetle; … (“…”)’in hisseleri Borsa İstanbul (… Borsasına) kote edilmiş, …a açık, ülkenin en büyük kağıt üreticilerinden biri olan, ülke sanayine büyük katkılar sağlayan bir anonim şirket olduğunu, … ve … (“kefiller”)’ın uzun yıllardır şirketleri üzerinden … ile ticarette bulunan …A.Ş. ve… A.Ş.’nin hakim hissedarları ve yöneticileri olan iş adamları olduklarını, Ders kitaplarının devlet tarafından öğrencilere ücretsiz dağıtılması ile birlikte, bu kitapların basımı (… Bakanlığı Matbaası yeterli olmadığı için) Ankara’da bazı büyük basımevlerine verilmeye başlandığını, bu matbaaların Mart ayının başından itibaren kağıt alımına ve kitap basımına başladıklarını, kitapların Ağustos sonunda okullara teslim edildiğini, Ekim ayı başında da … Bakanlığından kitap bedelleri ödemelerinin basımevlerince tahsil edildiğini, bu nedenle matbaaların kağıdı 5-6 ay vadeli satın aldıklarını, … Kağıt’ın her yıl yaklaşık 25.000 ton kağıdının bu şekilde satıldığını, Ankara’daki büyük basımevlerinden birisi olan … A. Ş’nin 2009 yılı başında …’den kağıt satın almak istediğini, …’in büyük tonajlı ve uzun vadeli satışlarda teminat talep etmesi üzerine “yeni basım makinaları aldığı ve tesislerini büyüttüğü için tüm banka teminatlarını kullandığı” gerekçesiyle … Kağıt’a banka teminat mektubu veremediğini, …A.Ş, firmasının sahipleri … ve …’ın, uzun yıllara dayanan tanışıklıkları olduğunu belirterek …Kağıt’a kendi şirketleri üzerinden satış yapılması ve …Kağıt’tan alınacak çeklerin de … cirosu ile …’e verilebileceği ve bu şekilde …’in …Kağıt rizikosunu taşımayacağı şeklinde … Kağıt’a başvurduğu, … Kağıt’ın üretime 1998 yılında ilk başladığında, … A.Ş. ile iki yıl kadar baş bayi statüsünde çalıştıkları için bilhassa … ile geçmiş yıllardaki ticaretin verdiği güvenle “…Kağıt’a, … Şirketi üzerinden mal verilmesi” fikrinin makul göründüğünü, … ve …’a, … Kağıt’ın …a açık bir şirket olduğu ve bu ticaretten dolayı teminat vermeleri gerektiğinin bildirildiğini, davalıların da “bizim şahsi mal varlığımız ve şahsi imzalarımız yeterli teminattır, tüm ticari riskinizi mal varlıklarımız karşılar” beyanında bulunarak “şahsen müteselsil kefaletname” vereceklerini beyan ettiklerini ve … A.Ş.’nin borçlarını teminen 08.05.2009 tarihli 5.000.000,00 TL limitli ” Müteselsil Kefalet Senedi’ni …’e teminat olarak tevdi ettiklerini, 2012 yılına kadar …Kağıtçılık çeklerinin … A. Ş. tarafından ciro edilerek …’e verildiğini, 2013 yılı başında davalıların yine bütün hisseleri kendilerine ait ortaklaşa sahip oldukları… A. Ş. firması üzerinden ticaretlerine devam etmek istediklerini bildirmiş ve kağıt alımlarını… A. Ş. üzerinden gerçekleştirmeye başladıklarını, bu ticari ilişkinin teminatı olarak da 26.12.2012 tarihinde … lehine 8.000.000,00 TL’lik kefalet senedi tanzim ederek tevdi ettiklerini, daha sonra 2013 yılının ilk aylannda …Kağıtçılık’ın birkaç tane çekinde vade uzatım talebi gelinde, … ve …; ” …Kağıtçılık çeklerim ciro edip size verince böyle gecikmeler yaşanabiliyor, bu bakımdan biz …’e doğrudan … A.Ş. ‘nin kendi çeklerimizi verelim. Kendi çeklerimiz gününde ödendiği ve ödeneceği için sizin açınızdan çok yararlı olur, kaldı ki …’ın tüm risklerini şahsi imzalarımız ve mal varlığımız ile temin ettik” dedikleri için … ve …’ın sözlerine itimat edilmiş ve …Kâğıtçılık firmasına giden tüm kâğıtlara karşılık … firmasının çeklerinin doğrudan alınmaya başlandığını, alıcı … A. Ş.’nin, iş hacmini ve kağıt siparişlerini büyütmeye başladığını, alıcı şirketin ortakları ve yöneticileri olan … ve … (kefiller) tarafından … lehine 26.12.2012 tarihli 8.000.000,00 TL’lık tevdi edilen kefaletnameden sonra, 16.12.2013 tarihinde 17.000.000,00 TL limite yükseltilerek ikinci bir kefaletname tevdi etmişler ve son olarak 22.05.2014 tarihli toplam 30.000.000,00 TL limitle yükseltilmiş üçüncü kefaletnameyi tevdi etmişler, böylelikle 3 ayrı ” Müteselsil Kefalet Senedi” imzalanarak …’e teslim edildiğini, 2014 yılı Şubat-Mart aylarından itibaren …’ın, ödemelerini yavaşlattığını, gecikmelerin başladığını, bunun üzerine firma sahipleri … ve …’ın görüşmeye davet edilerek kendilerine ” kefil olduğunuz kadar azami mal varlığınız bulunduğunu beyan etmeniz gerekmektedir” denilmesi üzerine her iki davalının; “verdikleri şahsi kefalet senetlerinin …’ın borçlarını rahatlıkla karşılayabileceğini, borçlarının çok üzerinde mal varlıkları olduğunu” beyan ettiklerini, şifahi beyanları ile yetinilemeyeceğinin belirtilmesi üzerine … ve …’ın, 6 Ağustos 2014 tarihinde “Beyan ve Taahhüt” başlıklı bir belgeyi (“Taahhütname”) imzalayarak …’e tevdi ettiklerini, bu belgede, 30.000.000,00 TL limitli kefaletlerinin varlıkları ve geçerliliklerinin teyit edildiğini ve en geç 5 Eylül 2014 tarihine kadar kefillerin hissedarı oldukları, Isle Of Man’da mukim Mincarlo Ltd. şirketinin ve bu şirketin iştiraki durumundaki, Rusya’da mukim … şirketinin hisselerinin rehnedilmesi ve …’in mülkiyetindeki taşınmaz üzerinde ipotek verilmesinin vaad olunduğunu, taahhütnamenin ekinde ekspertiz raporu ve anılan şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının yer aldığını, … Kağıt, …a açık bir şirket olduğundan 6. ay bilançosu denetimi sırasında … firmasının ödemelerindeki gecikmeler ve ertelemelerin Bağımsız Denetim kuruluşu … tarafından bilançoda dipnot olarak gösterildiğini, ancak Ağustos sonuna gelindiğinde, … firması çeklerini ödemeyi durdurduğunu, …’in, 20 Ağustos 2014 tarihli mektup ile durumun aciliyet ve önemini yazılı olarak … A.Ş. ve kefillere bildirdiğini, çek bedellerinin ödenmesini istediğini, fakat muhataplarca yazılı bir yanıt verilmediği gibi bir ödeme veya netice alınamadığını, bu talebin sonuçsuz kalması üzerine aynı taleple 29 Ağustos 2014 tarihinde bu kez …, … ve …’a … Noterliği’nden 29.08.2014 tarih ve…yevmiye sayılı ihtarnameyi göndererek borcun ödenmesi, aksi halde kanuni yollara başvurulacağının bildirildiğini, ancak muhatapların, …Noterliği’nden gönderdikleri 08.09.2014 tarih ve … yevmiye no.lu cevabi ihtarname ile “ihtarname müstenidatı olarak sunulan gerek kıymetli evrak ve gerekse de sair belgeler ya da ihtarnamede atıfta bulunulan belgeler altında imzalarının bulunmadığını, …’e karşı borçlarının bulunmadığını, kefalet taahhütlerinin süresinin dolduğunu ve kefaletlerin usulüne uygun olmadığını” beyan ederek Ödemede bulunmakta kaçındıklarını, … tarafından kefalet senetleri ve taahhütname üzerinde Adli Tıp Uzmanı ve Grafolog Dr….’a inceleme yaptırılmış ve 24.09.2014 tarihli Özel Rapor’un alındığını, bu raporda: 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli kefalet senetlerinde ve 06.08.2014 tarihli taahhütnamede yer alan … imzasının sahte olduğu, Buna karşılık, 26.12.2012 tarihli kefaletnamedeki … imzası ile her üç kefaletnamede ve 06.08.2014 tarihli taahhütnamede yer alan … imzalarının anılan şahıslara ait bulunduğu sonucuna varıldığını, … firmasının cari hesap borç bakiyesinin 13.273.595,85 USD’a ulaştığını, … ve kefillerin borç ödeme edimlerini yerine getirmemesi üzerine, fazlaya dair tüm haklar saklı kalmak kaydıyla … firmasının 23.09.2014 tarihi itibariyle karşılıksız kalan ve ödenmeyen 13 adet çekinden dolayı toplam 2.695.000 USD borcu için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, ancak işbu dosyanın da hala ödenmediğini, davalıların hukuken sorumlulukları; davalılar … ve …’m … Noterliği’nden keşide ettikleri 08.09.2014 tarih ve 37501 yevmiye sayılı ihtarnamelerinde “mevcut kefalet sözleşmelerinden 26.12.2012 tarihli olanın hem yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun m.583’deki şekil şartlarına uygun düzenlenmediği ve hem de eşlerinin rızası alınmadığı için; 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli kefalet sözleşmelerinin ise TBK m. 583’deki şekil şartları yerine getirilmediği için geçersiz olduklarını iddia ettiklerini, ancak somut olayda sözleşme kesin hükümsüz olsa bile, şayet bu hükümsüzlüğü ileri sürmek olayın özel şartları çerçevesinde Medeni Kanun m. 2 uyarınca “hakkın kötüye kullanılması” olarak değerlendirilebiliyorsa, hükümsüzlüğün ileri sürülmesinin hukuk düzenince engelleneceğini, olayda, Adli Tıp Uzmanı ve Grafolog Dr….’ın kefalet sözleşmeleri üzerinde yaptığı incelemenin sonuçlarına göre, 26.12.2012 tarihli kefaletnamedeki … imzası ile her üç kefaletnamede ve 06.08.2014 tarihli taahhütnamede yer alan … imzalarının, anılan şahıslara ait olduğunu; fakat 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli sözleşmelerdeki … imzalarının sahte olduğunu, şu halde, …’ın sadece 26.12.2012 tarihli kefalet sözleşmesinden dolayı ve bu sözleşmedeki 8.000.000,00 TL limit dahilinde … ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağını, buna karşılık …’nın her üç kefalet sözleşmesi ve 06.08.2014 tarihli taahhütname sebebiyle 30.000.000,00 TL limit çerçevesinde sorumlu tutulabileceğini, Medeni Kanun m. 2’deki dürüstlük kuralının ve hakkın kötüye kullanılması yasağının tipik ve uygulamada en sık rastlanan hallerinden birinin de “çelişkili davranış yasağı” olduğunu, bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.01.2013 tarih ve E.2012/19-670, K.2013/171 sayılı karannda, güven esası ve çelişkili davranış yasağı konusunda önemli açıklamalar getirdiğini, çelişkili davranış yasağı ve güven esasının, Yargıtay’ın çok sayıda kararında benimsendiğini, çok katı biçimde ve yoğun olarak uygulanmakta olduğunu, bu kararların “yerleşik içtihat” halini aldığını, (….), Kefalet Hukuku doktrininde de kefalet sözleşmesinin şekle aykırılığının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması anlamına işaret edildiğini, Somut olayda kefillerin sorumluluğu; Davalıların, …’e gönderdikleri 08.09.2014 tarihli cevabi ihtarnamede kefalet taahhütlerinin süresinin dolduğunu ileri sürmüşlerse de bu itirazın son derce anlamsız ve haksız olduğunu, çünkü olaydaki kefalet sözleşmelerinin bir süreye bağlanmış olmayıp süresiz olduğunu, ayrıca mefhumu muhaliflerinden de, vaktinde esasen …’e kefalet sözleşmeleri verdikleri ve bu yönde …’e irade açıkladıkları anlamında bir ikrar olduğunu, davalı kefillerin, aynı ihtarlarında “kefalet taahhütlerinin usulüne uygun olmadığından” şekle aykırılık itirazında bulunduklannı, ancak kefalet sözleşmelerinin yeni Borçlar Kanunu’nun aradığı şekil şartlarına uygun olmadığını, bu kefalet belgelerini imza ederek tevdi eden kefillerin de bilmek durumunda olduklarını, zira hiç kimsenin yürürlükte olan bir kanun hükmünü bilmediğini iddia edemeyeceğini, dolayısıyla şekle aykırılığın yaratılmasından, bu belgeleri imzalayarak …’e tevdi eden kefillerin sorumlu olduklarını, böyle bir durumda kefalet sözleşmelerinin şekle aykırılık sebebiyle geçersizliğini uzun süre ileri sürmeyip, bu kefaletlerin sağladığı cari hesapla borçlanma imkanından yararlandıktan sonra, sıra kefalet sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye gelince, bundan sıyrılmak amacıyla kefalet sözleşmelerinin şekle aykırılık sebebiyle geçerli olmadıklarını ileri sürmenin, kefalet sözleşmesinde kefili korumak amacıyla geliştirilmiş şekil kurallarına amacı dışında dayanmak ve kanunun verdiği “geçersizliği ileri sürme” hakkını amacı dışında ve açıkça kötüye kullanmak anlamına geldiğini, bu nedenle kefillerin kefalet sözleşmelerinin şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduklarını ileri sürmelerinin kabul edilemeyeceğini, davalı kefillerin, şekle aykırı olsa dahi, bu kefalet sözleşmelerinin sağladığı avantajdan yararlanıp, sanki ortada geçerli kefalet sözleşmeleri varmış gibi …’in kendi edimlerini ifa etmesini (kefillerin pay sahibi ve yöneticisi oldukları … şirketine peşin tahsilat yapmadan kağıt satmasını ve satış bedeli alacağını cari hesaba borç kaydetmesini) kabul etmiş olduklarını, bir başka deyişle kefillerin, somut olayda bu davranışları ile “kefalet sözleşmelerinin geçerli olduğu ve cari hesap borçlan … tarafından ödenmez ise, kefillerin bu borçtan dolayı …’e ödemede bulunacakları” konusunda … nezdinde haklı bir beklenti ve güven yarattıklarını, hatta bu güven kefiller tarafından o kadar ileriye götürülerek kefalet sözleşmeleri düzenlendikten çok sonra olan 6 Ağustos 2014 tarihinde “Beyan ve Taahhüt” başlıklı taahhütnameyi imzalayarak …’e tevdi ettiklerini, bu belgede, 30.000.000,00 TL limitli kefaletlerinin, varlıkları ve geçerliliklerinin teyit edildiğini, bundan doğan sorumluluğu karşılamaya yeterli mal varlıklarının bulunduğu belirtilmekte ve en geç 5 Eylül 2014 tarihine kadar kefillerin hissedarı oldukları, … Ltd. şirketinin ve bu şirketin iştiraki durumundaki, Rusya’da mukim … şirketinin hisselerinin rehnedilmesi ve …’in mülkiyetindeki çok kıymetli taşınmaz üzerinde ipotek verilmesinin vaad olunduğunu, bunun da, kefillerin …’e verdikleri kefalet sözleşmelerini şekil eksikliğine rağmen ifa edeceklerini açıkça teyit ve kabul anlamına geldiğini ve …’in kefalet sözleşmelerine ve bunlardan doğan sorumluluğun yerine getirileceğine olan güvenini iyice pekiştirdiğini, hal böyle iken, daha sonra kefalet sorumluluğunun hereklerini yerine getirmeye gelince, kefillerin, yarattıkları bu güvene ters ve onunla çelişkili biçimde, kefalet sözleşmelerinin şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürmelerinin çelişkili bir davranış olduğunu ve hakkın kötüye kullanılması sayıldığını, davalı kefillerin, … şirketi ile hiç alakası olmayan, sıradan üçüncü kişiler durumunda olmadıklarını, tam tersine, bu kişilerin … şirketinin hakim ortağı ve yöneticisi konumunda olduklarını, dolayısıyla … ile aralarında sıkı fınansal bağlılık olduğunu ve … tarafından kefalet sözleşmelerine güvenilerek …’a peşin ödeme olmaksızın kağıt satışı yapılmasında da dolaylı olarak kendilerinin yarar sağladıklarını, başka deyişle …’in …’a sağladığı ödeme avantajının aslında dolaylı olarak kefillere sağlandığını, bu durumun Mahkeme tarafından yapılacak yargılamada hakkın kötüye kullanılması yasağı açısından yapılacak değerlendirmede birinci planda göz önünde tutulacağına inandıklarını, kefalet sayesinde esas borçluya tanınan fınansal imkandan, esas borçluyla çok sıkı ve doğrudan hukuki ve ekonomik bağlantısı olan kefillerin de yarar sağladığını, kefillerin, … tarafından …’a peşin ödeme olmaksızın kağıt satışı yapılması dolayısıyla ortaya çıkan yararları elde ettikten sonra ve bunda kendi kefaletlerinin etkili olduğunu bildikleri halde, daha sonra kefalet sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye gelince, ortaya çıkıp şekle aykırılığa dayanmalarının hukuken himaye görmeyeceğini, burada kefillerin kefalet sözleşmesini özel şekil şartlarına tabi tutan kanun hükümlerinden amacı dışında yararlanmak istediklerini, bunun da hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğunu ve himaye görmeyeceğini, …’in, … firmasından cari hesap alacağının 13.273.595,85 USD olduğunu, 23.09.2014 tarihinde … firmasının karşılıksız 13 adet toplam 2.695.000 USD tutarlı çeklerinden dolayı kanuni takibe başlanmış olduğundan, hukuki sorumluluklarından dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olarak sıyrılmaya çalışan davalı kefiller hakkında fazlaya dair tüm talep ve dava ha ‘ aklı tutularak şimdilik (2.695.000 USD x 2.2384 kur ile) toplam 6.032.488,00 TL için huzurdaki davanın ikame edilmesi zaruretinin hasıl olduğunu, yukarıda maruz sebeplere binaen, fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile şimdilik toplam (2.695.000.-USD x 2.2384 kur ile) 6.032.488,00 TL alacaklarının davalılardan, ihtarname …liğ tarihi 02.09.2014 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davacı şirket vekili 20.11.2014 havale tarihli dilekçesinde; 11.11.2014 tarihli tensip zaptının 9 a numaralı ara kararı gereğince Sayın mahkeme tarafından talep edilen kefalet senetlerinin asıllarına ilişkin tarih ve miktar bilgilerinin; …A.Ş. kefilleri … ve … tarafından imzalanan; 08.05.2009 tarihli 5.000.000,00 TL bedelli müteselsil kefalet senedi aslı, …A.Ş. ve… A.Ş. Kefilleri … ve … tarafından imzalanan; 26.12.2012 tarihli 8.000.000,00 TL bedelli müteselsil kefalet senedi aslı, …A.Ş. ve… A.Ş. Kefilleri … ve … tarafından imzalanan; 16.12.2013 tarihli 17.000.000,00 TL bedelli müteselsil kefalet senedi aslı, …A.Ş. ve… A.Ş. kefilleri … ve … tarafından imzalanan; 22.05.2014 tarihli 30.000.000,00 TL bedelli müteselsil kefalet senedi aslı, … ve … tarafından imzalanan; 06.08.2014 tarihli ve yukarıda bahsi geçen 4 adet 30.000.000,00 TL tutarındaki müteselsil kefalet senedindeki toplam tutarı karşılayacak kadar mal varlıklarının bulunduğunu beyan ve taahhüt ettikleri doküman aslı sunulmuş, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından takibe konulan çeklerin sırasıyla, ” Sıra, Vade Tarihi, Meblağ ($), Keşide Yeri, Borçlu, Banka, Çek No ” şeklinde; 23.08.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, …A. Ş., …Bankası, 8538615, 25.08.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538548, 26.08.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, …A. Ş., …Bankası 8538616, 27.08.2014, 200.000,00 USD, İstanbul, …A. Ş., …Bankası, 8538612, 29.08.2014, 200.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538617, 30.08.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, …A. Ş., …Bankası 8538613, 31.08.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538618, 05.09.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası 8538290, 10.09.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538291, 12.09.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, borçlusu … A. Ş., …Bankası, 8538292, 03.09.2014, 150.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …, 6991327, 11.09.2014, 175.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …, 6991328, 17.09.2014, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, … çekleri olmak üzere toplam 2.695.000,00 USD’nin takibe konulduğu, karşılıksız olan, henüz icraya konulmayan çeklerin sırasıyla, ” Sıra, Vade Tarihi, Meblağ ($), Keşide Yeri, Borçlu, Banka, Çek No ” şeklinde; 1- 18.09.2014, 175.000,00 USD, …A. Ş., …, 6991329, 2-19.09.2014, 210.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538294, 3-24.09.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538363, 4-25.09.2014, 190.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538549, 5-25.09.2014 tarihli, 185.000,00 USD, …A. Ş., …, 6991330, 6-26.09.2014, 217.022,72 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538295, 7-30.09.2014, 210.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538550, 8-01.01.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538364, 9-10.10.2014, 150.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538526, 10-14.10.2014, 175.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …, 6991331, 11-17.10.2014, 175.000,00 USD, …A. Ş., …, 6991332, 12-22.10.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538369, 13-23.10.2014, 200.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, …, 14-24.10.2014, 180.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …, 6991333, 15-28.10.2014, 150.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538527, 16-30.10.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538552, 17-31.10.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538371, 18-05.11.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …, 6991334, 19-07.11.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538373, 20-12.11.2014, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538374, 21-14.11.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538375 olmak üzere toplam 4.467.022,72 USD olduğu, vadesi gelmemiş çeklerin sırasıyla, ” Sıra, Vade Tarihi, Meblağ ($), Keşide Yeri, Borçlu, Banka, Çek No ” şeklinde; 1-19.11.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538376, 2-20.11.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538377, 3-24.11.2014, 200.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538528, 4-26.11.2014, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538529, 5- 28.11.2014, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538530, 6-05.12.2014, 185.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538531, 7-12.12.2014, 185.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538532, 8-19.12.2014, 195.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538533, 9-26.12.2014, 185.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538534, 10-02.01.2015, 190.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538553, 11-09.01.2015, 190.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538554, 12-16.01.2015, 150.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538555, 13-23.01.2015, 190.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538556, 14-30.01.2015, 205.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538557, 15-09.02.2015, 250.000,00 USD, …A. Ş., …bank, 4246331, 16-13.02.2015, 250.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538558, 17-20.02.2015, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538559, 18-25.02.2015, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246332, 19-27.02.2015, 210.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538531, 20-06.03.2015, 225.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538581, 21-11.03.2015, 225.000,00 USD, …A. Ş., …Bankası, 8538582, 22-13.03.2015, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538583, 23-18.03.2015, 225.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538584, 24-20.03.2015, 250.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538585, 25-25.03.2015, 210.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538586, 26-27.03.2015, 172.500,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …Bankası, 8538587, 27-06.04.2015, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246333, 28-13.04.2015, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246334, 29-20.04.2015, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246335, 30-27.04.2015, 100.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246336, 31-30.04.2015, 150.000,00 USD, İstanbul, … A. Ş., …bank, 4246337, Toplam 5.852.500,00 USD olmak üzere tüm çekler toplamı 13.014.522,72 USD olduğunu beyan etmiştir.
3-Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde, özetle; Davacı tarafından dava dışı… A.Ş.’nin borçlarına ilişkin olarak müvekkil tarafından imzalandığı iddia olunan kefalet senetleri nedeniyle borçlu olduğundan bahisle tahsili talep edildiğini, davacı tarafının tüm taleplerine külliyen itiraz ettiklerini, ayrıca davalı tarafından sunulan belgelerin asılları sunulduğunda beyan hakları saklı kalmak kaydıyla sunulan tüm belgelere de külliyen itiraz edildiğini, Türk Borçlar Kanunu 583. Maddesi; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz, Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama selen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü havi olduğunu, TBK 583. maddesi ile açıkça; Kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, Kefalet tarihinin, Müteselsil kefalet söz konusu ise bu hususun el yazısı ile belirtilmesi hususlarının geçerlilik şartı olduğunu, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen “Müteselsil Kefalet Senedi” başlıklı belgeler incelendiğinde; TBK 583. madde gereğince geçerlilik şartı olarak belirtilen hiçbir hususun el yazısı ile yazılmış olmadığının görüleceğini, TBK. 583. maddenin birinci fıkrası gereği, kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağını, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmemesinin, kefalet sözleşmesini tamamen kesin hükümsüz kılacağını, dosyaya sunulan belgelerin TBK 583. maddesi şekil şartlarını içermemesi nedeniyle müvekkilin kefil ve/veya müteselsil kefil olarak sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, davacı tarafından müvekkile gönderilen ihtarnameye … Noterliği’nin 08.09.2014 ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile verilen cevapta da kefalet sözleşmesinin gerekli unsurları taşımadığı hususunun açıkça belirtilmiş olduğunu, davacı tarafından kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını içermemesi nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun açıkça ortada olması nedenleriyle kesin hükümsüz olsa dahi bunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağının iddia edildiğini, bu hususun kabulünün mümkün bulunmadığını, tacir olan davacı tarafça da bu hususun ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, kanun koyucu tarafından TBK 583. madde düzenlemesi ile açıkça şekil şartlarının belirlenmiş olması ve bu şekil şartlarının geçerlilik şartı olması karşısında davalının hakkın kötüye kullanılması iddiasının kabulünün mümkün bulunmadığını, aksinin kabulü halinde kefalet sözleşmesinin geçerliliğini şekle bağlayan yasa koyucunun amacının boşa çıkarılmış olacağını, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından talep edilen faize, faiz oranına ve faiz başlangıç tarihine de külliyen itiraz edildiğini, ayrıca, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla her halükarda davacının müvekkile doğrudan müracaat hakkı bulunmaması ve davacının kesinleşmiş bir alacağının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan belgelerin TBK 583. Maddesinde açıkça sayılan koşulları taşımaması nedeniyle geçerli olmadığından davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla, davacının tüm taleplerinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
4-Davacı şirket vekili 23.12.2014 havale tarihli dilekçesinde, özetle; Davalı …’ın, eşi Dürrin Üçdoğan ile birlikte halen “…” adresinde ikamet etmekte olduğunu,… Ticaret Sicilinde… sicil no ile kayıtlı … A. Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olup, …’ın Ticaret siciline tescil edilmiş olan ikamet adresinin “…” olduğunu, … Ticaret Sicilinde … sicil no ile kayıtlı …A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olup, …’ın ticaret siciline tescil edilmiş olan ikamet adresinin “…” olduğunu, … Ticaret Sicilinde… sicil no ile kayıtlı …A. Ş.’nin Yönetim Kurulu üyesi olup, …’ın ticaret siciline tescil edilmiş olan ikamet adresinin “…” olduğunu, davalı borçlu …’ın yukarıda belirtilen “…” adresinde ikamet etmekte olduğunu, halen fiilen yönetim kurulu başkanlığını veya yönetim kurulu üyeliğini yaptığı tüm şirketlerde de aynı adresini ticaret siciline beyan ve tescil ettirdiğini, davalının, hakkındaki dava ve/veya takipleri sürüncemede bırakmak için ikametgahına gelen …ligatları almamakta, fakat resmi mercilerde (ticaret sicilinde) kayıtlı olan adresini sildirememiş durumda olduğunu belirterek … adresine dava dilekçesinin …ligat Kanunu 21. maddesi ve ilgili maddeler uyarınca …liğini talep etmiştir.
5-Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde, özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkilin kefaleti olduğunu iddia ettiği dava dışı … firmasından alacağının 13.273.595,85 USD olduğunu bildirdiği halde davasını 2.695.000 USD karşılığı 6.032.488,00 TL üzerinden açmış olup likit olduğunu iddia ettiği bir alacak için kısmi dava açılamayacağını, davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, Davacının, davaya konu alacağı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 2014/ 27904 sayılı dosyasından dava dışı … (asıl borçlu olduğunu iddia ettiği) şirketi hakkında icra takibinde bulunduğunu bildirmiş olup icra takibi sırasında borca kefalet eden kişiler hakkında yapılması gereken İİK’nunda bahsedilen özel kanun yollarını terk ederek umumi hükümler dairesinde ayrı bir alacakmış gibi dava açtığını, bir konuda özel kanun yolları varken umumi hükümlerin uygulanmayacağı ilkesini de yok saydığını, aynı alacak için gerek dava dışı olup aynı zamanda asıl borçlusu olduğunu iddia ettiği … şirketi aleyhine icra takibi açmış ve gerekse müvekkil aleyhine bu davayı açmış olduğunu, icra takibi ile istenilen para ile bu davanın konusunun aynı alacak için olduğunu, davanın arz ettikleri nedenlerle derdestlik ve mükerrerlik nedeni ile reddinin gerektiğini, davacı tarafından davaya konu deliller arasında bulunan kefalet sözleşmelerinden 08.05.2009 tarihli kefaletin, dava dışı … A.Ş. hakkındaki kefalet olduğu bildirilmiş ise de bu kefaletten dolayı … şirketinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını ve ayrıca davacı tarafın yaptığı icra takibinde de … A.Ş.’den herhangi bir alacak talep edilmediğini, bu yönü ile 08.05.2009 tarihli kefalet sözleşmesinin bu davada delil olarak kullanılamayacağını, diğer dava dışı … şirketine müvekkilin kefalet ettiğine dair davacı tarafından delil olarak sunulan 26.12.2012- 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli kefalet senetlerindeki müvekkil …’a ait olduğu iddia olunan imzaların müvekkil …’a ait olmadığı davacının dilekçesinde kabul edildiğini, dava dilekçesinde bahsolunan ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki çeklere dayanan alacağın borçlusu bulunan dava dışı … şirketine müvekkilin herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, bu kefalet senetlerindeki müvekkile ait olduğu iddia olunan imzaların müvekkili …’a ait olmadığını, müvekkili …’a ait olmadığı halde ona aitmiş gibi davaya delil olarak sunulan kefalet sözleşmelerindeki sahte imzalar hakkında her türlü cezai ve hukuki şikayet haklarının saklı olduğunu, esasen davaya konu kefalet senetlerinin müvekkilin bilgisi dışında alacaklı olduğunu iddia eden ve müvekkillerinin çok büyük bir firma olup ticari itibarı çok yüksek olduğu iddia olunan bir şirkete yakışmayacak şekilde sahte olarak tanzim edilmiş senedi diğer senet mümzisi …’ya ( kefalet senedinin diğer borçlusu müvekkil …’ın imzaladığını, kendisinin de imzalamasını isteği yolunda yalan beyanlarla iyi niyetli diğer senet mümzisinin de bu suretle imzasının alındığı kanaatinde olduklarını), esasen davacı tarafın basiretli bir tüccar gibi davranmadığını, çeşitli yasal olmayan yollara tevessül ettiğini, yaptıkları ön araştırma sırasında, davacının bahsettiği dava dışı Map şirketinin imzası sahte olarak tanzim olunan kefalet senetlerinden çok önce alışverişten kaynaklı borcu ödenmiş olup herhangi bir borcu bulunmadığını, Kefalet senetlerinin BK 583-584 maddelerindeki emredici hükümlere uyulmadan tanzim edildiğini, bunun dahi başlı başına davanın reddini gerektirdiğini, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni Borçlar Kanunu’nun 583. maddesine göre; kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, bunun emredici hüküm olduğunu, bu emredici hükme rağmen davacı tarafın, kendi tanzim ettiği ve davaya delil olarak sunduğu, bu kanunun yürürlük tarihinden sonra olduğu kendi kabullerinde olan, 26.12.2012 – 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli belgeleri delil olarak sunduğunu, bunun basiretli bir tüccara yakışmadığını, yasanın açık hükmü karşısında bu belgelerin yok sayılması ve delil olarak kullanılmasının söz konusu olamayacağını, bu belgelerin delil olarak kullanılmasını kabul etmediklerini, yine aynı Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde; kefalet edenin eşinin yazılı muvafakati ile kefil olunabileceği şartının kılındığını, bunun da yukarıda bahsedildiği gibi emredici nitelikte olduğundan ve bu kefalet senetlerinde de müvekkilin eşinin yazılı muvafakati alınmadığından bu nedenle de davaya delil olarak sunulan kefalet senetlerinin geçersiz olduğunu, bu yönü ile de bu belgelerin delil olarak kullanılmasına muvafakat etmediklerini belirterek müvekkil aleyhine açılan işbu davanın reddine, davalı tarafın ücreti vekâlet ve masrafları ve tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
6-Davalıların imza itirazlarının değerlendirilmesi için, Mahkememizce 16.03.2016 tarihli 2. nolu ara karar ile davalı asillerin imza örneklerinin alınmasına ve 28.09.2016 3. nolu ara karar ile de davalı vekillerine, davalı asillerin adreslerini bildirmesi, aksi takdirde imza itirazları taleplerinden vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği ihtar edilmiştir.
7-Davalı vekilince bildirilen adreslere isticvap davetiyesi gönderilmiş, davalı …’nın mernis adresine TK’21 maddesi gereğince, davalı …’ın adresine TK’nun 35. Mad. Gereğince ayrıca yurt dışı adresine TK’nun 25/a maddesi gereğince …ligat yapılmış olup, davalılar duruşmada hazır bulunmamışlardır.
8- Mahkememizce 29.03.2017 tarihli 1. nolu ara karar ile davalılar vekilinin yeniden imza örneği alınması için hazır edilmeleri bakımından süre verilmesi talebinin ” davalılara HMK’nun 179. maddesine göre isticvap …ligatı yapıldığı, davalı …’ın kendine, davalı …’nın mernis adresi ve aynı zamanda Cum. Savcılığında beyan ettiği adresine …ligat yapıldığından ve hazır olmadıklarından ” reddine karar verilmiştir.
9-Taraf iddialarının yerindeliği bakımından inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Davacı tarafın yasal defterlerinde müflis … şirketinden cari hesap bakiyesi ve karşılıksız çek bedeli olarak dava tarihi itibariyle 13.273.595,85.- USD karşılığı 32.465.897,74 TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, davalıların ortağı olduğu müflis…A.Ş’nin ticari defterlerinde davacıya cari hesap bakiyesi ve karşılıksız çek bedeli olarak iflas tarihi itibariyle 13.273.595,85 USD karşılığı 36.759.888,07 TL tutarında borçlu olarak göründüğü, davacı şirket vekilinin müflis şirketin iflas masasına 14.394.638,00 USD karşılığı 39.996.940,16 TL’lik alacak talebi ile ilgili olarak iflas masası tarafından 04.03.2016 tarihli kararı ile 552,44 TL eksiğiyle 39.996.387,72 TL olarak sıra cetvelinin 4. sırasına (Kayıt No:21) kaydının yapılmasına karar verildiği, bu durumda davacı ile dava dışı müflis şirket arasında alacak/borç konusunda herhangi bir mutabakatsızlığm olmadığının anlaşıldığı, davacı tarafça dosyaya 4 adet “müteselsil kefalet senedi” başlıklı belge sunulduğu, söz konusu kefalet senetlerinde davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak belirtildiği ve kefil olunan tutarın 08.05.2009 tarihli olanında 5.000.000 TL, 26.12.2012 tarihli olanında 8.000.000 TL, 16.12.2013 tarihli olanında 17.000.000 TL ve 22.05.2014 tarihli olanında 30.000.000 TL olarak yer aldığı, 6 Ağustos 2014 tarihli “Beyan ve Taahhüt” başlıklı belgede de davalıların “vermiş oldukları 30 milyon TL’ ye kadar tutarlı müteselsil şahsi kefaletnamelerini teyit ettikleri ve mal varlıklarının bu borcu karşılamaya yeterli olduğuna dair beyanda bulundukları, ayrıca en geç 5 Eylül 2014 tarihine kadar davacı şirket lehine gayrimenkul ipoteği ve/veya şirket hisse rehni vermeyi taahhüt” ettikleri, dava dayanağı 4 adet “Müteselsil Kefalet Sözleşmesi” ve “Beyan ve Taahhüt” başlıklı belgeler ile ilgili olarak her türlü hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu, davalılardan …’nın dosyada mübrez müteselsil kefalet senetleri ve taahhüt başlıklı belgeye ilişkin imza itirazında bulunmadığı, diğer davalı …’ın ise 08/05/2009 tarihli 5.000.000.00 TL tutarlı müteselsil kefalet senedine ve 06.08.2014 tarihli Beyan ve Taahhüt başlıklı belgeye ilişkin ilişkin imza itirazında bulunmadığı, ancak 26.12.2012, 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihli “müteselsil kefalet senet” lerinde yer alan imzalara itiraz edildiğini, imza itirazı nedeniyle Mahkemece imza incelemesi yapılmasına karar verildiği ancak davalılar tarafından ihtaratlı …ligata rağmen duruşmaya gelmemeleri ve imza örneklerinin sunulmaması nedeniyle Mahkemenin 29.03.2017 tarihli celsesinde davalı vekilinin yeniden süre verilmesi talebinin reddine karar verildiği, bu çerçevede söz konusu kefalet senetlerindeki imza itirazları hakkında takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafça Adli Tıp Uzmanı ve Grafolog Dr….’a yaptırmış olduğu davalılara ait imza incelemesinde 26.12.2012 tarihli “müteselsil kefalet senedi” başlıklı belgede her iki davalının da imzasının gerçek olduğu yönünde bir tespitin mevcut olduğu, açıklamalar çerçevesinde dosyada bulunan “müteselsil kefalet senedi” başlıklı belgeler hakkında hukuki değerlendirme Mahkemeye ait olmak üzere bilirkişi görüşünün aşağıdaki şekilde seçenekli olarak oluşturulduğu, davalı …’nın, 22.05.2014 tarihli “müteselsil kefalet senedi” çerçevesinde davalının 30.000.000 TL tutarında müşterek borçlu ve müteselsil kefalet çerçevesinde borçlu olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, ancak davacının dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla 6.032.488 TL talep ettiği, eğer Mahkeme davalı …’ın imza itirazının yerinde olmadığı kanaatindeyse bu durumda, 22,05.2014 tarihli “müteselsil kefalet senedi” çerçevesinde davalının 30.000.000 TL tutarında müşterek borçlu ve müteselsil kefaleti çerçevesinde borçlu olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, ancak davacının dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla 6.032.488 TL talep ettiği, eğer Mahkeme davalı …’ın imza itirazının değerlendirebilir olduğu kanaatinde ise davacı tarafça yaptırılan imza incelemesine göre 26.12.2012 tarihli müteselsil kefalet senedi çerçevesinde 8.000.000 TL tutarında müşterek borçlu ve müteselsil kefaleti doğrultusunda borçlu olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, ancak davacının dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla 6.032.488 TL talep ettiği, Mahkemece davacının alacaklı olduğunun kabulü halinde davalıların temerrüdünün oluştuğu (ihtarnamede 7 gün süre verilmiş olup ihtarname davalılara 02.09.2014 tarihinde …liğ edilmiştir) 09.09.2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte Mahkemece takdir edilen alacak tutarını talep edebileceği görüş ve kanatine vardıklarını bildirmişlerdir.
10-Bilirkişi raporu taraflara …liğ edilmiş, taraf vekillerince beyan ve itirazlar dosyaya sunulmuştur.
11-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davanın konusu, taraflar arasındaki kağıt alım satımına ilişkin ticari alışveriş nedeniyle davacının 6.032.488,00-TL miktarlı alacak istemine ilişkindir. Dava konusu olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar davalılar tarafından düzenlenip verildiği iddia edilen müteselsil kefalet sözleşmelerinin geçerli olup olmadığı, imza inkarı nedeniyle davalıların isticvap davetiyesine rağmen hazır olmamasının sonuçları, kefalet sözleşmeleri bakımından davalılar tarafından şekle aykırılığa dayanmanın 4721 Sayılı TMK’nın 2. Maddesinde aykırı olup olmadığı ve kefalet sözleşmeleri ile 6 Ağustos 2014 tarihli “Beyan ve Taahhüt” başlıklı belge bakımından davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Davacı taraf davalıların müteselsil olarak kefalet sözleşmeleri nedeniyle borçlu olduğunu iddia etmiş, davalılar ise şekle aykırılık ve imza inkarında bulunmuşlar ve borçlu olmadıklarını beyan etmişlerdir. Davacı taraf ile … A.Ş. ve … A.Ş. arasında kağıt alım satımına ilişkin ticari alışveriş bulunduğu ve kefalet sözleşmelerinin bu alışverişe istinaden davacı tarafa teslim edildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Kefalet sözleşmeleri, 26.12.2012, 16.12.2013 ve 22.05.2014 tarihlidir, kefalet sözleşmelerinin tamamı, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun yürürlük zamanında akdedilmiştir. Kefaletler TBK’nın 583 (Kefillerin kefalet limitini, sözleşme tarihini ve müteselsil kefil ibaresini kendi el yazıları ile yazmaları zorunluluğu) ve 584. (Kefilin eşinin yazılı rızası) maddelerinde yer alan şekil şartlarını taşımadığı anlaşılmaktadır. İmza inkarı nedeniyle davalı asillere davalılar vekilince bildirilen adreslere isticvap davetiyesi gönderilmiş, davalılara usulüne uygun …ligat yapılmış fakat davalılar duruşmada hazır bulunmamışlardır. HMK’nın 171. ve 211. Maddeleri gereğince davalılar imza incelemesi yapılmak üzere hazır bulunmadığından kefalet sözleşmelerindeki imzalarının kendilerine ait olduğunu ikrar etmişlerdir. Kaldı ki davalılardan … senetlerin kendisi tarafından imzalandığını ve davacı tarafa teslim edildiğini İstanbul Anadolu C. Başsavcılığına verdiği 27.10.2015 tarihli ifadesinde ikrar etmiştir. 06.08.2014 tarihli taahhütnamede de davalılar bu tarihten önce vermiş oldukları kefaletleri teyit emişlerdir. 06.08.2014 tarihli “Beyan ve Taahhüt” başlıklı belge bakımından da davalıların imza incelemesi yapılmak üzere hazır bulunmamasının sonucu olarak imzalarının kendilerine ait olduğu hususu ikrar edilmiştir. Ayrıca kefiller … A.Ş. ve …A.Ş’nin ortak ve yöneticileri olup tacir olduklarından, TBK 583. vd. Maddelerindeki eş rızası koşulu aranması, MK 2. Md. kapsamında dürüstlük kuralına aykırıdır ve eş rızası olmasa da kefalet sözleşmesi hukuken geçerli niteliktedir. Kefalet sözleşmelerinin şekle aykırılığını ileri sürmenin 4721 Sayılı TMK’nın 2. Maddesinde aykırı olup olmadığı hususu bakımından yapılan değerlendirme neticesinde davalıların ortağı olduğu şirketler ile davacı taraf arasında 2014 yılı Ağustos ayına kadar ticari ilişki devam etmiş, davalılar bu tarihten sonra kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Davacı taraf ile davalı tarafların ortağı olduğu şirketler arasında ticari ilişkinin uzun süre sorunsuz devam ettiği, ticari defter kayıtlarının da alacak ve borç miktarlarını teyit ettiği anlaşılmaktadır. Davalılar, uzun süredir sorunsuz devam eden ticari ilişki nedeniyle davacı tarafta şekil eksikliğine rağmen kefalet sözleşmenin geçerli olduğu hususunda haklı bir güven oluşturmuşlar, ancak kefalet sözleşmesinden doğan borçlarını şekil eksikliği ve imza inkarı nedenlerine dayandırarak ifadan kaçınmışlardır. Kendi borcunu yerine getiren davacıya karşı sözleşmenin şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürmeek TMK’nın 2. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralları ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olup hukuk düzenince himaye edilemez. Sonuç olarak kefalet sözleşmelerinde kefillerin el yazısıyla kefalet taahhütü ve azami meblağ yazılmamış, eş rızası alınmamış olup bu şekil şartlarına uyulmamışsa da kefalet sözleşmeleri şeklen geçersiz olsa da davalıların şekle aykırılığı ileri sürmelerinin dürüstlük kuralları ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğu kanaatine varılmış ve davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın Kabulü ile; 6.032.488 TL’nin 10 Eylül 2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 412.079,26 TL nispi karar harcından peşin alınan 103.019,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 309.059,41 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 125.524,88 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 105.491,75 TL’nin ( 25,20 TL BVH, 3,80 TL VH, 103.019,85 TL Peşin Harç, 442,90 TL …liğler, 2.000 TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, …liğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …