Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1222 E. 2021/318 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1222
KARAR NO:2021/318

DAVA:Ticari Şirket
DAVA TARİHİ :14/04/2014
KARAR TARİHİ:08/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden … ve …’nın müteveffa …’ın; yine müvekkilleri …, …, …, … ve …’in müteveffa …’in mirasçıları olduğunu, …’ın, …’ın dayısı olduğunu ve ikisinin birlikte 1986 yılında tür değiştirerek “anonim şirket”olan …’nin kurucu ortakları olduğunu, davalı … ’ün 2001 yılında gazete ilanı ile … AŞ bünyesinde işe alındığını ve taraflarla herhangi bir akrabalığı ve yakınlığı bulunmadığını, …’ın 02/11/2013 tarihinde vefatı üzerine gelişen olaylarla …’ün sahte ve hukuka aykırı işlemlerle usulsüzlük ve yolsuzluk gerçekleştirdiğini ve bu suretle aslında müvekkillerine isabet etmesi gereken hisselerin tamamının … tarafından ele geçirildiğinin öğrenildiğini, davalı …’ün, …’ın vefatından önce hastanede iken tüm hisselerini sahte belgeler tanzim etmek suretiyle …’a, sonra …’a devredilmiş gösterdiğini, yine bu hisseleri kardeşi …gibi kendi nüfuzundaki kişilere devredilmiş gösterdiği ve nihayetinde şirketin tüm hisselerini kendi kontrolü altında aldığını, …’a ait hisselerin …’a devrine ilişkin hazirun cetvelleri ve sözleşmedeki imzaların ve …’ın sözleşmedeki imzasının sahte olduğunu, …’ın hisse devirlerinin gerçek irade dışında ve sahte olduğunu, kontra devir sözleşmelerinin baştan itibaren …tarafından alındığını ya da şirket bünyesinde iken … tarafından ele geçirildiğini, kontra devir sözleşmelerinin … tarafından şirketin tüm hisselerini ele geçirme planı gereği kullanıldığını, Murisler …’ın ve …’ın, … A.Ş. nezdindeki hisselerinin devrine ilişkin tüm sözleşmelerin hükümsüzlüğüne, iptaline, muris … ve muris …’ın her birinin şirkette %50’şer paya sahip olduğu vaziyette vefat ettiklerinin kabulüne, murisler … ve …’ın vefat tarihi itibarıyla hak sahibi oldukları şirket hisselerinin tamamının miras hisseleri uyarınca davacılar adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde dava değerinden az olmamak üzere şirketin toplam varlığına karşılık gelen gerçek piyasa değerinin tahsiline, davalıların hükümsüz ve yolsuz pay sahipliğine dayalı olarak elde ettikleri kar payı, huzur hakkı, maaş ve sair her türlü haksız kazancın şirketten çıkış tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte şirkete ödenmesine, davalıların sahte belgeler veya usulsüz eylem ve işlemler suretiyle şirketten veya murislerden elde ettikleri haksız kazancın veya uğrattıkları zararın davacı mirasçılara ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılardan …’ın mirasçılarının savları yönünden davalılara dava açmasının HMK m. 114/1 (h) madde hükmüne göre hukuki yararın bulunması şartını taşımadığını, … AŞ yönünden oluşan işlemlerin, diğer davalı … ‘ün şirketi temsil ve ilzam yetkisi olmadığı, kendi miras bırakanları olan müteveffaların … A.Ş.’yi tek başına temsil ve ilzama yetkili olduğu dönemde gerçekleştiğinden … mirasçılarının müvekkil davalı … ve … AŞ aleyhine dava açmasında hukuki yararın bulunmadığını, bu sebeplerle davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, 01/06/2013 tarihinde …, …, …ve …’in hisselerinin tamamının 27/05/2013 tarihli ilmühaberlerin ilgili mevzuata göre devri yoluyla … ‘e sattığını,. …’ün yönetim kurulu üyeliğine … AŞ’nin 16/05/2008 tarihli genel kurul kararı ile getirildiğini, ancak şirketi 3 yıl boyunca tek başına temsil ve ilzam yetkisinin yönetim kurulu başkam olma sıfatını taşıyan …’da olduğunu, …’ün mülga 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nun gelirmiş olduğu esaslara göre düzenlenmiş şirket esas mukavelesindeki zorunluluğun yerine getirilmesi ile sınırlı olarak yönetim kurulu üyeliğine atandığını, karar, temsil ve ilzam sürecinde eylemli biçimde yer almadığını ve almasının genel kurur kararı içeriği gereği mümkün olmadığını, … AŞ ile ilgili tüm işlemlerin, tüm kararların, şirket yararına olan ve şirkete zarar verecek tüm hüküm ve eylemlerin tamamen ve sadece müteveffa … tarafından gerçekleştirilmeye devam olunduğunu, …’ın paylarını salıp devretmesinin akabinde 04/05/2009 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, çekişmesiz olarak ibra kararı verildiğini, …’ün … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanlığına getirildiğini hem o hem de dava dışı yönetim kurulu başkan vekili …’in … A.Ş.’yi tek başına temsil ve ilzam yetkisi ile donatıldığını, …’ın hisselerin büyük miktarının 19/03/2013 tarihinde devretmesine rağmen, bu tarihten sonra da yönetim kurulu başkan vekili sıfatıyla tek başına temsil ve ilzam yetkisi ile donatıldığını, sağlığının bozulması nedeniyle 07/03/2008 tarihinde bu hissesini …’a devrettiğini, sağlığının bozulması nedeniyle 18/04/2008 tarihinde şirketle ilişiğini kestiğini, 03/05/2008 tarihinde vefat ettiğini, büyük hisse devrinin hastaneye yatmasından 5 yıl önce gerçekleşmiş olması ve isteği dışında senaryolanan şekilde hisseleri elinde alınmış olsa idi halen yönetim kurulu başkan vekili sıfatıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili olarak donanımlı bulunduğu sırada sessiz kalmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, davacılar vekilinin iddiasının aksine eski TTK m. 520 hükmünün limited şirketler yönünden geçerli olduğunu ve bu maddenin … A.Ş. yönünden uygulanmasının gerektirir bir esas mukavele hükmü de bulunmadığını, dava ikame süresi yönünden bu alanda getirilen sınırlamanın aşıldığını, davacıların şirkette pay sahibi olmamaları gerekçesiyle ikame edilecek iptal davası için yasanın aradığı sebeplerin bulunmadığını, davanın iptal davası olarak mütalaa edilmesi halinde davanın redde mahkum olduğunu, dava hükümsüzlük hallerine dayalı olarak mütalaa edilecekse, davacıların iddialarının kabule şayan olmadığını, şeklen veya işlemin özü itibarıyla emredici kurallara, dürüstlük kuralarına vs. aykırı bir iş ve işlemin bulunduğuna dair somut bir verinin mahkeme huzuruna getirilmediğini, davacılar vekilinin vergi borcuna ilişkin açıklamasının, 2005/2006/2007 yıllarına ilişkin Maliye Bakanlığının çıkardığı yasadan yararlanarak devlete toplamda 906.647,15-TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, o dönemde şirket yönetim kurulunda olmayan, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan …’ü sorumlu olmadığı, bu vergilerin ödenebilmesi için çekilen kredilerden dolayı suçlamanın mümkün olmadığını, davacılar vekili tarafından ileri sürülen, …’ün fabrikada kalan %90 Özürlü …’a gösterdiği söylenen insanlık dışı muamele açıklamasının kabulünün mümkün olmadığım. … tarafından … bakımı için gerekli ihtimamın gösterildiğini, fabrikadan zorla alınıp götürülene kadar her şeyiyle ilgilenildiğini, belirterek vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas -Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı vermiş, dosya Mahkememize tevdi edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflarca gösteriler deliller toplanmış, …. Sulh Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, … Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısı, … cevabi yazısı, …cevabi yazısı, … Bankası cevabi yazısı, … Hastanesi cevabi yazısı, … SGK cevabi yazısı, … cevabi yazısı, … Müdürlüğü cevabi yazısı, … Hastanesi cevabi yazısı celp edilmiş, şirket hisselerinin varlığı ve devir sözleşmelerinin geçerliliği açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış bilirkişi heyetinden 05/01/2016 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 05/01/2016 tarihli raporunda ” Dava konusu olayda çıplak pay olarak nitelendirilen ve pay defterinden takip edilen davalı şirket paylarının diğer davalı … …’e geçerli bir biçimde devredildiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, pay defterine yapılan kayıtların sadece bildirici nitelikte olduğu ve geçerli bir pay devri için yeterli olmadığı, bu durumda müteveffa şirket ortaklannın mirasçılarının söz konusu paylara miraslan oranında sahip olmaları gerektiği, devirterin hükümsüzlüğüne karar verilebileceği” görüşü bildirilmiştir.
03.03.2016 tarihinde davalılar vekilinin 25.02.2016 tarihli dilekçesi ekinde 5 adet hisse devir sözleşmesi ibraz edilmiş 29.04.2009 tarihli hisse devir sözleşmesinin fotokopisinin sunulduğu bilirkişi heyetince tespit edildikten sonra davalılar vekilince yapılan itirazlar neticesinde gerekli tutanaklar tutulup …anbul CBS’na suç duyurusunda bulunulduğu, başlatılan soruşturma neticesinde bilirkişiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmiştir. Bu karar kaldırılarak yapılan kovuşturmada beraat kararı verilmiştir.
Taraf vekillerinin beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, alınan 19/05/2016 tarihli ek raporda ” Uyuşmazlık konusu pay devrine ilişkin olarak ilmühaber bastırılmış ve hisse devri ilmühabere dayandınlıyorsa bunların 6762 s. TTK md. 411 f, 1 gereği ciro edilmiş asillerinin Mahkemenize ibrazı gerektiği, ancak bu takdirde pay devrinin ispatlanması söz korıusu olabileceği, dosyada gelinen aşamada artık pay defterinin pay sahipliğine karine teşkil etmesinin söz konusu olamayacağı, davalılarca kök rapora itiraz ile birlikte 2013 yılına ait hisse develerine ilişkin sözleşmelerin aşıttan kasaya ibraz edilirken 29 Nisan 2009 yılına ait hisse devir sözleşmesinin aslının kasaya sunulmayıp dosyaya örneğinin ibraz edilmesi karşısında kök raporumuzdaki hisse devrinin ispatlanamadığı yönündeki görüşlerimizi koruduğumuz hususu ” görüşü bildirilmiştir.
Yapılan itirazlar sonucu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişi heyeti 25/03/2019 tarihli raporunda ” 19.03.2003 tarihinden itibaren davalı …’ün davacıların paylarını devralarak şirketin tek ortağı olduğu ana kadar gerçekleşen pay devir işlemlerinde -04.06.2013 ve 14.06.2013 tarihli devirler hariç- devir şekline ilişkin yazılı temlik beyanı, devralanı onaylayan yönetim kurulu karan ile pay sahipliğini gösteren pay defteri mevcut olmadığı için devir işlemlerinin geçerli olmadığı, Bundan bağımsız olarak, somut olayda gerçekleştiği belirtilen pay devir işlemlerinde, devredene devir bedeli ödendiğine ilişkin bir belge dosyaya sunulmamış olmasının, bazılarında devir bedeli olarak payların itibari değerlerinin yazılmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve bu sebeple de devir işlemlerinin gerçekliğini/varlığını şüpheye düşürdüğü sonuç ve kanaatine varılmış ” görüşü bildirilmiştir.
Davalı tarafın 02/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, alınan 06/07/2020 tarihli raporda ” 02/04/2019 tarihli heyetimizce hazırlanan kök Bilirkişi Raporundaki tespit ve görüşlerimiz saklı kalmak kaydıyla; 1- Davalı Vekilinin; 22/04/2019 tarihli dilekçesinde özetle; Müteveffa …’ın; hisselerinin bir kısmının; …’e devrine ilişkin 29/04/2009 tarihli Hisse Devir Sözleşmesinin aslının muhasip bilirkişiye imza karşılığı teslim edilmesine rağmen mahkeme kasasından kaybolduğu, dolayısıyla müvekkilinin mağdur olduğu, söz konusu sözleşme asıllarımn dosyaya intikalinin sağlanması yönündeki itirazların Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu, 2- Davalı Vekilinin “Sözleşme aslının dosyada bulunması halinde geçerli olup olmadığına ilişkin tercihli bilirkişi raporu hazırlanması” talebinin karşılanmadığı yönündeki itirazları değerlendirildiğinde; pay Devir Sözleşmesi aslının; pay devir işlemleri için gerekli hukuki belgelerden olduğu, pay devirlerinin, pay defterine kayıt edilmesiyle şirkete karşı hüküm ifade edeceği, dosya münderecatında … ile … arasında cereyan ettiği iddia olunan sözleşme aslının yer almadığı, bu hususta pay defterinde bir kaydın bulunmamasının da -pay defterine kayıt kurucu olmamakla birlikte- pay devrinin gerçek olmadığına işaret ettiği, 3- Anonim şirketlerde senede bağlanmamış olan payların devir işlemleri tamamlandıktan sonra devralanın pay defterine kayıt edilmesinin şart olduğu, pay sahipliğin haklarının şirkete karşı kullanılmasında pay defterindeki kayıtların esas alınacağı,4- Davalı …’ün; … … A.Ş.’de ortaklığına ilişkin dosyaya sunulmuş bulunan bilgi ve belgeler üzerinde; TTK 64. madde uyarınca şirket tarafından tutulması zorunlu olan ortaklar pay defterinde pay sahipliği kayıtlarının TTK. 499 maddesinde düzenlendiği şekilde tutulmadığı, Pay sahipliğini gösteren kayıtların mevcut olmadığı, Devir alınan payların bedeline ilişkin devredenlere yapılan ödeme makbuzu ve/veya kayıtlarının olmadığı, Devir işlemleri ile ilgili yazılı temlik beyanı, pay sahipliğinin onaylandığı yönetim kurulu kararının mevcut olmadığı, bunların da pay devrinin gerçek olmadığına işaret ettiği, ancak pay defterine kaydın kurucu olmaması nedeniyle Sayın Mahkeme ’nin dosyadaki devir sözleşmelerini hisse devrinin gerçekleştiği noktasında yeterli kabul etmesi durumunda bu devirlerin pay defterinde yer almamasının da huzurdaki dava bakımından bir önem taşımayacağı, 5- Davalı gerçek kişinin, davalı şirketi iyinivetli olarak özenli bir şekilde yönettiğine yönelik beyanlarının huzurdaki dava açısından sonuca müessir olmadığı, zira huzurdaki davanın konusunun sorumluluk değil; pay devirlerinin hukuka uygun yapılıp yapılmaması olduğu, bu bakımdan bu savunmaların özel olarak değerlendirilmesine gerek olmadığı” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, anonim şirkette yapılan hisse devirlerinin usulüne uygun olmayan, hileli ve muvazaalı işlemlerle yapılması nedeniyle hükümsüzlüğü ve hisselerin miras payları oranında tescili istemine ilişkin olup davalıların … 31/12/1985 tarihinde tür değiştirerek tescil edilmiş olduğu, somut davada bu şirkete ilişkin hisse devirlerinin hükümsüzlüğünün iddia edildiği, davalı … tarafından gerçekleştirilen hisse devirlerinin geçerli olup olmadığı hususu incelendiğinde öncelikle hisse devir işlemlerinin tarihleri gözetildiğinde 6762 Sayılı TTK hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, sermayesi paylara bölünmüş anonim şirketlerde payların nama ve hamiline yazılı olabileceği, hisse senedi çıkarma zorunluğunun bulunmadığı, kıymetli evrak hükmünde bir belgeye bağlanmamı şolan payın çıplak pay olduğunun kabulünün gerektiği, çıplak payların devrine ilişkin TTK’da herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte hisse senetleri gibi devredilebileceği, alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, BK 162 vd. Maddelerine göre devrin gerçekleştiğinin belge asılları ile kanıtlanması TTK 416 ve 417 Md. Gereği devrin şirket yönetim kurulunca pay defterenie kayıt kararının alınmasının ispat yükü açısından gerekli olduğu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2001/… Esas – 2002/… Karar 26/03/2002 tarih) somut davada hisse devirlerinin hükümsüzlüğü iddiasının incelenirken bu hususların mevcudiyetinin araştırılması gerektiği, çıplak payın devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olması nedeniyle yazılı şekle tabi olduğu, ayrıca devrin şirkete karşı hüküm ifade etmesi için usulüne uygun alınmış yönetim kurulu kararı gereği pay defterine kaydedilmesi gerektiği, pay defterine kaydın açıklayıcı ve bildirici özelliği olması nedeniyle ispat yükü açısından önem arzettiği, açıklanan hususlar doğrultusunda davalı şirkette davalı …’ün 01.04.2002 tarihinde mühendis olarak çalışmaya başlamasından anonim şirkette tek pay sahibi olmasına kadar geçen süreçte gerçekleşen hisse devirleri incelendiğinde 2009 yılından önce tutulan bir pay defterinin mevcut olmadığı, davacıların murisleri … ve …’ın şirketin kurucu ve hakim ortakları olup 27.06.2002 tarih itibariyle …’ın 22.500.000,00 TL …’ın 22.500.000,00 TL (%45’şer) hisse paylarına sahip iken …’ün çalışmaya başladıktan 1 yıl sonra 19.03.2003 tarihinde 2.500.000.000 hisse ile şirkete ortak olduğu, fakat bu pay devrine ilişkin sözleşme olmadığı gibi pay defterine kayıt da bulunmadığı, 29.04.2009 tarihinde …’ın 40.000,00 TL’lik hissesinin çok büyük kısmı olan 30.000,00 TL’lik kısmın …’e devredildiği, bu hisse devrine ilişkin belge aslının sunulduğu davalı tarafça iddia edilmiş ise de yapılan soruşturma ve ceza dosyaları kapsamı ile sabit olduğu üzere sözleşme aslının mevcut olmayıp ayrıca usulüne uygun alınmış yönetim kurulu kararı doğrultusunda pay defterine kaydın da mevcut olmadığı, ayrıca sözleşme fotokopisi incelendiğinde payların nominal değeri üzerinde devrin gerçekleştiğinin belirtildiği fakat şirketin malvarlığı gözetildiğinde devri bedelinin payın itibari değeri olarak gösterilmesinin hayatın olaağan akışına ters olup tarafların iradelerinde şüphe yarattığı, ayrıca sözleşmede devir bedelinin ödendiği yazılmış ise de dosya kapsamına bu yönde sunulan bir delil bulunmadığı, bir an için sözleşme aslının kaybolduğu düşünülse bile davalı tarafın gerek pay defteri, gerek devir bedelinin ödendiğine ilişkin delilleri ibraz ederek bunu kanıtlaması mümkün iken bunun ispat edilemediği, …’ün 04.06.2013 ve 14.06.2013 tarihinde gerçekleştirdiği hisse devirlerinin ise yazılı temlik sözleşmesi ve pay defterleri ile ispat edilebildiği, murislerden …’ın 03.05.2008 tarihinde …’ın ise 02.11.2013 tarihinde vefat ettikleri, sunulu veraset ilamına göre davacı mirasçıların haricinde de mirasçıların bulunduğu ve bu nedenle davalı tarafın husumet itirazında bulunduğu fakat TMK 640/4 Md. Gözetildiğinde mirasçıların her birinin tek başına iş bu davayı açabilme hakkına sahip olması nedeniyle husumet itirazının reddine karar verildiği, 6762 sayılı TTK hükümleri göz önüne alındığında yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile sabit olduğu üzere hisse devirlerinin usulüne uygun yazılı şekilde gerçekleştirilmediği, yazılı temlik beyanı olmadığı gibi pay devrinin şirkete karşı hüküm ifade etmesi için gerekli olan ispat hukuku açısından önemli pay defteri kaydının da mevcut olmadığı, devir bedellerinin ödendiğinin ispat edilmediği, devir bedeli olarak payların nominal değerlerinin yazılmış olmasının şüpheye yol açıp hayatın olağan akışına ters olması nedenleriyle usulüne uygun gerçekleştirildiği ispat edilmeyen devir işlemlerinin hükümsüzlüğüne ve şirket hisselerinin mirasçıların miras payları oranında tesciline karar vermek gerekmiş fakat buna ek olarak dava dilekçesinde kar payı, huzur hakkı vb. haksız kazanca ilişkin zararın tazmini talep edilmiş ise de miktar belirtilmeden gerekli harçlar yatırılmadan ve gerekçelendirilmeden talep edilen tazminat davası yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
A) Murisler … ve …’ın 2003 yılından ölüm tarihlerine kadar yapmış oldukları … ve Tic.A.Ş. Nezdindeki hisse devir sözleşmelerinin hükümsüzlüğü ile İPTALİNE, Murisler … ve …’ın 27/06/2002 tarihindeki her biri için 22.500-TL lik sermaye miktarları üzerinden şirket hissesine sahip olduklarının tespiti ile davacıların veraset ilamlarında belirlenmiş olan miras payları oranında şirket hisselerinin adlarına TESCİLİNE,
B) Açılmış olan tazminat davasıyla ilgili olarak HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35.862,75 TL harçtan mahsubu ile artan 35.803,45 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine ,
3-Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 145,00 TL ( 25,20 TL Başvurma harcı, 59,30 TL Peşin harç , 41,50 TL Tedbir Talebi Harcı, 19,00 TL Vekalet Suret Harcı ) harcın davalılardan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
4-Davacıların yaptığı bilirkişi ücreti 5.500,00 TL, tebligat gideri 570,65 TL toplam 6.070,65 TL’nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.035,23 TL’nin davalılardan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
5-Davalıların yaptığı bilirkişi ücreti 5.200,00 TL, tebligat gideri 50,00 TL toplam 5.250,00 TL’nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.625,00 TL’nin davacılardan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …