Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1076 E. 2021/12 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1076
KARAR NO:2021/12

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:18/09/2014
KARAR TARİHİ:12/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 285.081 TL alacağın önce … fonuna, fon tarafından da müvekkil şirket … … A.Ş.’ye temlik edildiğini, bu temlik sözleşmesi ile temlik alınan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası yenilenerek … esas numarası aldığını, söz konusu takibe davalı-borçlularından … ve …’ya tebligat yapıldığını, …’ya tebligatın bila dönmüş olmasına rağmen iş bu takibe itiraz ettiklerini, söz konusu borca ilişkin zamanışımı itirazında da bulunulduğunu, karşı tarafın beyanının yerinde olmayıp zamanaşımı itirazının reddinin gerektiğini, icra takibine konu edilen alacağın fon alacağı olduğunu, alacağın zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu, bu nedenle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığını, bu konudaki beyanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı-borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla devamına ve yapılan itirazın kötü niyetle yapılmasından dolayı davalı-borçluların asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … … A.Ş. İle …. Arasında 24/03/1997 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, … … Fonu tarafından el konulmasının ardından … tarafından bu kredi sözleşmesine binaen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talep ettiği, alınan ihtiyati tedbir kararının ardından … tarafından …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davacının iddiasına göre var olan alacağın taraflar arasındaki 1997 yılında yapılan sözleşmeye dayandığını, alacak var ise bu alacağın …’in alacağı olduğunu, Borçlar kanunu uyarınca en yüksek alacağın zamanaşımının 10 yıl olduğunu, bu nedenle …’nin alacağı …’ye temlik etmesinin ardından 20 yıllık zamanaşımının da uygulanamayacağını, genel kredi sözleşmesinde belirtilen faiz miktarının hukuka aykırı olduğunu, davacının dayandığı belgelerin asıllarını dosyaya ibraz etmekle yükümlü olduğunu, bu nedenle davacının %20 icra inkar tazminatı talebinin reddini, lehlerin %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların;araflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereği davalıların sözleşmeden kaynaklı borçlarının olup olmadığı alacağın zamanaşamına uğrayıp uğramadığı davalıların ….İcra müd. … E. Sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazların haklı olup olmadığı fazin türü ve başlangıcının ne olduğ, icra inkar tazminatı koşullarının olşup oluşmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde ihtarname fotokopisi, genel kredi sözlemesi fotokopisi, banka ticari defter ve kayıtları, temlik sözleşmesi fotokopisi Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereği davalıların sözleşmeden kaynaklı borçlarının olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalıların …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazların haklı olup olmadığı, faizin türü ve başlangıcının ne olduğu, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 03/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı kefillerin kefalet limiti 76.646,40 TL olduğundan kefalet limiti dahilinde %163.50 temerrüt faiz oranından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihi itibari 904.416.19 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden başlamak üzere 79.146.40 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %163.50 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, davacı banka talebi olan %300 temerrüt faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre davalı kefillerin kefalet limiti 76.646.40 TL olduğundan kefalet limiti %300 temerrüt faiz oranında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihi itibari 1.595.086,48 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden başlamak üzere 79.146,40 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %300 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin değerlendirilmesi sayın mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı, keyfiyeti 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı kanunun md. 3/3 ile HMK md. 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla ve münhasıran sayın mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince; dosyanın kök rapor sunan bilirkişilere tevdii ile ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 10/06/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı kefillerin kefalet limiti 76.646,40 TL olduğundan kefalet limiti dahilinde %163.50 temerrüt faiz oranından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihi itibarı, 904.416.19 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı,akip tarihinden başlamak üzere 79.146.40 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %163.50 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, davacı banka talebi olan %300 temerrüt faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre davalı kefillerin kefalet limiti 76.646.40 TL olduğundan kefalet limiti %300 temerrüt faiz oranında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihi itibari 1.595.086,48 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden başlamak üzere 79.146,40 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık %300 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin değerlendirilmesi sayın mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı, tarafların kök rapora vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişikliği gerektirmediği, oradaki tespit ve hesaplamaların aynen muhafazası gerektiği, keyfiyet 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı kanunun md. 3/3 ile HMK md. 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla ve münhasıran sayın mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, … Fonuna devredilen, fon tarafından da kendilerine temlik edilen … ile dava dışı … A.Ş arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden doğan alacak sebebi ile davalı kefiller aleyhine başlatılan takibe davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ise alacağın zamanaşımına uğradığını, ihtarnamelerdeki miktar ile takipteki miktarın alakasız olduğunu, borcu kabul etmediklerini, kefalet tutarının belli olmadığını, kefalet hükümlerine aykırı olduğunu, genel işlem şartları çerçevesinde geçersiz olduğunu, temerrütün gerçekleşmediğini, faiz miktarının hukuki olmadığını ve kullandırıldığı belirtilen kredi tutarının belirsiz olduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmişlerdir.
… ile dava dışı asıl borçlu … A.Ş arasında 24/03/1997 tarihinde 200.000 USD limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup daha sonra iş bu sözleşmenin limiti 17/06/1997 tarihinde 120.000 USD artırılarak toplam limitin 320.000 USD olduğu, iş bu imzalanan sözleşme kapsamında dava dışı asıl borçluya kredi kullandırılması nedeniyle ticari bir ilişkinin doğduğu anlaşılmaktadır. Davalılar, genel kredi sözleşmesini ve limit arttırım sözleşmesini kefil olarak imzalamışlardır.
Her ne kadar davalılar, zamanaşımı definde bulunmuş iseler de; 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun geçici 11.maddesi; ” Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurul ve Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 Sayılı Kanunun 14,15,15/a, 16, 17, 17/a, ve 18 inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ıncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir. 4389 sayılı kanunun ek 3.maddesi, “Ek madde 3.-(Ek: 5020 – 12.12.2003/m.27) Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır.” şeklinde hüküm içerdiğinden, davacının alacağının fon alacağı olması sebebi ile yirmi yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilerek davalıların zamanaşımı defi, mahkememizce kabul edilmemiştir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu zamanında taraflar arasında akdedilen 24/03/1997 tarihli genel kredi sözleşmesi’nin ‘kredinin kefalet karşılığı kullandırılması ve kefillerin sorumluluğu başlıklı 27. maddesi uyarınca davalı kefillerin, Borçlar Kanunu’nun 493. ve 494.maddelerinde kefile tanınan haklardan feragat ettiği anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 493. ve 494. maddeleri emredici nitelikte bulunmadığından kefilin anılan yasa hükümleri ile kendisine tanınan haklardan başlangıçta vazgeçmesi olanaklıdır. Süresiz kefalette kefilin Borçlar Kanunu’nun 493. ve 494. maddelerindeki haklardan başlangıçtaki feragati, onu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olmak kaydıyla borçlu ile birlikte sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece yükümlülük altına sokar. Bu sebeple davalıların sözleşmenin genel işlem şartları çerçevesinde geçersiz olduğuna yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Mahkememizce tayin edilen bilirkişi heyetince; fona devredilen banka tarafından dava dışı borçlu şirkete kullandırılan ve ihtarnamelere konu olan kredi miktarı 24/03/1998 kat tarihi itibari ile işlemiş faizlerle birlikte 284.882.045,61 TL olarak tespit edilmiştir.
… tarafından dava dışı asıl borçlu ve davalı kefillere Bakırköy 14. Noterliğinin 24/03/1998 tarih 15604 yevmiye numaralı ihtarnameleri keşide edilerek 285.081.229.022 TL nin bir gün içinde ödenmesi ihtarında bulunulmuştur. İhtarname dava dışı borçluya yasal ikametgahlarımız başlıklı 17. Maddeye istinaden tebliğ edilmiş, davalı kefillere yapılan tebligatlar iade edilmiştir.
Dava konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 490.maddesi (6098 sayılı TBK’nun 589/1.md.) gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil, asıl borçlunun asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse takip tarihine kadar işlemiş faiz istenemez. Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/3357 E – 2015/16301 K- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/13110 E – 2012/18922 K). Davalı kefillere ihtarnamenin tebellüğ edilememesi karşısında yasa ve emsal Yargıtay kararlarına göre davalılar yönünden temerrütün 08/07/2004 takip tarihi itibari ile gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede davalı kefillerin kefalet limiti 320.000 USD olup, davacı banka, kat tarihindeki kullandırmış olduğu … kredisinden dolayı … alacağını seçimlik hakkını kullanarak 285.081,23 Yeni TL talebinde bulunduğundan kefalet tutarı olan 320.00 USD nin 24/03/1998 tarihinde döviz satış kuru 239,520 olup Türk Lirası karşılığı 76.646,40 TL olarak hesaplanmaktadır. Dolayısıyla davalı kefillerin, temerrüt tarihi itibari ile 76.646,40 TL kefalet limitinden ve temerrütün hukuki sonuçlarından sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı vekili, davalıların limitin arttırılması genel kredi sözleşmesini imzaladıklarını bu nedenle borcun tamamından sorumlu olduklarını iddia etmekte ise de; davacı bankanın sunmuş olduğu limit arttırım sayfasının sadece imzalı olduğu, tarih ve arttırılan limit oranı yazılmadığından geçerli olmadığı dikkate alınarak davalıların kefalet limit olan 76.646,40 TL’den sorumlu oldukları kabul edilmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre; kredi alacağına uygulanacak olan temerrüt faizinin tespitinde; …’na bildirilen ve krediye fiilen uygulanmayan temerrüt faizinin esas alınmaması, bunun yerine, kredi hesabının kat edildiği tarihte aynı tür kredilere uygulanan akdi faiz tespit edilerek sözleşme hükümleri uyarınca bunun %50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerekmektedir. Davacı tarafından TL kredilere uygulanan faiz oranı sunulmamıştır. 03/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; 24/03/1998 kat tarihinde diğer bankaların uyguladıkları faiz oranlarının ortalaması alınıp %109 oranı tespit edilmiş olup, iş bu faiz oranının %50 fazlası olan % 165,50 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği bildirilmiştir. Mahkememizce yerleşmiş Yargıtay içtihatları da dikkate alınarak davacının %300 oranında temerrüt faizi uygulanması talebi kabul edilmeyerek takip tarihinden itibaren %165,50 oranında temerrüt faizi işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-…. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalıların itirazlarının kısmen iptali ile takibin kefalet limitleri dahilinde 79.146.40 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %163.50 oranında temerrüd faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 5.406,50TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 2.514,20TL (1.900,00TL bilirkişi ücreti, 614,20TL posta ve müzekkere masrafı, ) yargılama masrafının davanın kabul red oranına göre takdiren 698,02TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
5-Davalı … tarafından yargılama sırasında yapılan 50,00TL yargılama masrafının davanın kabul red oranına göre takdiren 36,12TL’sinin davacıdan alınarak DAVALI …’ya VERİLMESİNE;
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 11.089,03TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 22.865,42TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALILAR … VE …’YA VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır