Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/105 E. 2022/409 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/105
KARAR NO :2022/409

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:25/03/2014
KARAR TARİHİ:21/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf … Bank A.Ş. … Şubesi keşide yeri … olan 30/01/2014 keşide tarihli ve … vergi numaralı, 6173107 seri numaralı 15.780,00 TL meblağlı ve … Bank A.Ş. … Şubesi keşide yeri … olan 30/02/2014 keşide tarihli ve … vergi numaralı, … seri numaralı 18.810,00 TL meblağlı çekleri yetkili hamil sıfatıyla muhatap bankaya ibraz edildiği, müvekkili şirketin ekonomide sahip olduğu tanınmışlık ve piyasadaki güvenilirliği kullanılmak suretiyle bir kısım kötüniyetli kişilerce sahtecilik yapmak ve sahteciliğe müvekkili şirketin unvanını da eklemek suretiyle tanzim ettikleri çekleri piyasaya tedavüle sürdüğünü, davalı … Faktoring şirketi tarafından müvekkili şirket 2013 yılında arandığı ve müvekkili cirosu bulunan bazı çeklerin kendi elinde bulunduğunun bildirildiği, bunun üzerine … Faktoring firmasından ciroları da ihtiva eden çeklerin tarafına incelenmesi isteği bildirildiği, bunun üzerinde davalı taraf nezaket göstererek çek suretlerini müvekkili şirkete gönderdiğini, çeklerin arka yüzünde bulunan ve müvekkili şirketin kaşesi üzerindeki imzanın sahte olduğu, müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili şahıslara ait olmadığı, müvekkili cirosunun üstündeki ciranta olan … firması ile herhangi bir ticari ilişkisinin ve alacağının olmadığını, davalı … Lojistik firması ile de hiçbir ticari ilişkisi olmadığı, bu şirkete herhangi bir şekilde borçlu olmadığından böyle bir ciro işlemi yapmasının da söz konusu olmadığının anlaşıldığı ve davalı … Faktoring şirketine izah edildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 01/10/2013 tarihinde … sayılı şikayette bulunarak söz konusu sahtecilik ve dolandırıcılık eylemi nedeniyle çeklerde keşideci olan Besa Grup, hamil olan … ve cirantalar … Lojistik ve… firmalarının yetkilileri hakkında şikayetçi olduğu, soruşturma nedeniyle savcılık tarafından muhatap banka olan … Bank’a çeklerin ibrazı halinde çeklere el konulması ve ibraz edenlerin kimliklerinin tespit edilerek bildirilmesi için müzekkere gönderildiğini, dava konusu iki çekin arka yüzünde yer alan müvekkili cirosu sahte imza atılmak suretiyle gerçekleştiğini, müvekkili şirketin bu çekler nedeniyle davalılara borcu olmadığını,, borçlu sıfatının olmadığını, dava konusu çeklerdeki müvekkili cirosunun sahte olarak atıldığını ve davalılara borçlu olmadığının tespiti
Davalı …. (temlik Alan) … Faktoring A.Ş. (temlik Eden) vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … Lojistikten, sözleşme anında, şirketin ve şirket yetkilisi …’nın müteselsilen sorumluluk imzasına havi bir adet 50.000,00 TL bedelli munzam senet de alındığını, sözleşmenin hemen sonrasında… diğer davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye yapılan faturaları satımından kaynaklanan alacağını alacak bildirim formu, faturalar ve ekinde davaya konu çeklerin bulunduğu bir temlik işlemi ile müvekkili şirketi devrettiğini, davaya konu çekler bu suretle müvekkili şirketin eline geçmiş olduğunu, müvekkili şirket ile son ciranta arasındaki faktoring ilişkisi sebebi ile müvekkili şirket yasal tüm şartalar uymak sureti ile çek hamili haline geldiğini, müvekkili şirket yetkilileri ellerinde bulunan çekin önceki cirantaları ile temas kurmak sureti ile çek ile alakalı bilgi almaya çalıştıklarında davacı… ve … End. A.Ş. Firması yetkililerinden böyle bir çek cirolamadıklarını öğrenildiği, faktoring sözleşmesinde taraf olan… 26/09/2013 tarihinde bir ihtarname keşide edildiği ve finansman borcunun derhal ödenmesi istendiği, akabinde ise munzam senet üzerinden hem borçlu şirkete ve hem de şirket yetkilisine karşı ihtiyati haciz kararı alınarak …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası tahtında icra takibine girişildiği, hem davalı şirkete ve hem de şirket yetkilisinin haczi kabil bir malı bulunmadığı, icrai işlemler yürütülmeye devam edildiği, çekler ise keşide tarihinden yazılarak … Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosu’nun … soruşturma numaralı dosyasında alıkonulmuş bulunduğu, davacıya karşı çekler ile girişilmiş herhangi bir icra takibi bulunmadığı, girişilmesi de düşünülmediğini, savcılık tarafından çeklerin iade edilmesi halinde davacı dışındaki diğer sorumlulara karşı icrai işlemler tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile yürütülecek olduğu, müvekkili şirket yetkililerinin davanın açılmasında herhangi bir dahili bulunmadığını, müvekkili şirkete ve yetkililerine izafe edilecek bir kusurun olmaması ve davalıya yönelik herhangi bir işlemde bulunulmaması sebebi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …., … taraf davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, … Bank A.Ş. … Şubesi’ne ait, 30/01/2014 keşide tarihli, 15.780,00 TL bedelli ve … Bank A.Ş. … Şubesi’ne ait, 30/02/2014 keşide tarihli, 18.810,00 TL bedelli çeklerden dolayı menfi tespit davasıdır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, … 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, …, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise, hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, …, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır. Bedelsizlik iddiası, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25.11.2021 tarih 2017/(19)11-2740 esas ve 2021/1496 karar sayılı ilamı)
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusu İstanbul CBS … soruşturma numaralı dosya suretinin iş bu dosyamız arasına alındığı, yine uyuşmazlığa konu … Bank A.Ş. … Şubesi’ne ait, 30/01/2014 keşide tarihli, 15.780,00 TL bedelli ve … Bank A.Ş. … Şubesi’ne ait, 30/02/2014 keşide tarihli, 18.810,00 TL bedelli çek asıllarının temini için ilgili savcılık ve mahkeme dosyalarına müzekkere yazıldığı, bu hususta davalı şirket yetkililerine yemin teklif edildiği ve çek asıllarının bulunamaması nedeniyle çekler üzerinde imza incelemesi yapılması mümkün olamadığı, davacı yanca atıfta bulunulan davacı şirkete ait benzer uyuşmazlığına konu İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi dosyası yapılan incelemesinde uyuşmazlığa çekler ile mahkememiz dosyasına konu çeklerin farklı çekler olduğu ve bu haliyle hükme esas alınamayacağı hususları da dikkate alınarak; davanın reddine, kötü niyet ve ağır kusur hususu ispat edilemediğinden yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Yargılama giderleri ve sair hususların gerekçeli kararda değerlendirilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 590,75-TL harçtan mahsubu ile artan 510,05-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.188,50 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI ….’YE VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
21/06/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır