Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/379 E. 2018/398 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2013/379 Esas
KARAR NO : 2018/398
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2013
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş, ticari hayatına … A.Ş, olarak başladığını ve 2012 Ocak ayında nevi ye ünvan değişikliği ile son halini aldığını, uzun yıllar faktoring sektöründe yüksek işlem hacmi ile faaliyet gösteren müvekkilinin 2012 yılında nevi değişikliğine giderek faaliyet alanını ve unvanını değiştirdiğini, dava konusu dönem içerisinde tüm finansal tabloların hazırlanması, banka hareketlerinin raporlanması ve tüm muhasebe işlemleri firmanın mali müşaviri …’ün denetimi ile muhasebe departman sorumluları … ve …tarafmdarı yapıldığını, …in uzunca yıllar müvekkili şirkete ve şirket ortaklarına ait banka hesap hareketlerini haftalık dilimler halinde raporlayarak yönetim kuruluna sunduklarını, şirket yönetim kurulu da kendilerine sunulan tablolardan banka hareketlerini ve tüm ödemeleri bu yöntemle takip ettiklerini, bu durumun 2013 yılının temmuz ayına kadar bu şekilde sürdüğünü, Müvekkili firma yönetim kurulu üyeleri kendilerine sunulan ve kendi öz varlıklarına da uygun raporlanan banka hesaplarında şirket ortakları ile şirket hesaplarında yaklaşık 7.000.000,00 TL- para olduğunu hesap ederek icra satışlarından taşınmaz alımına gittiklerini teminat yatırmak suretiyle 5 ayrı taşınmazı 2013 yılının ilk yarısından sonra satın aldıklarını, bakiye satış bedellerinin havale edilmesi için…’e şirket yönetim kurulu talimat vererek ödemelerin yapılmasını istediğini, söz konusu havalelerin yapılmadığını öğrenen firma yetkililerinin bu defa hiç zaman kaybetmeksizin …Bankası…Şubesi yetkilileri ile görüşme talep ettiklerini, banka yetkilileri ile görüşen müvekkili firma ortakları hem şahsi hesaplarında hem de şirket hesabında herhangi bir para olmadığı bilgisine ulaşıldığını, dolandırıldığını ve hesaplarının boşaltıldığını anlayan müvekkil firma yönetim ortakları derhal banka hesap ekstrelerini tüm bankalardan talep etmiş ve şirket kayıtlarının denetimiiİçin … A,Ş. adlı bir firmayı yetkilendirmiştir ve Özel Amaçlı Denetim Raporu hazırlattıklarını,-Müvekkili ilgili bankalardan tüm hesap hareketlerini istemiş şüpheli gördüğü hareketlere ilişkin talimatları da talep ettiklerini, Bankalardan gelen şüpheli işlem hareketleri ile bunlara ait talimatların müvekkilce tetkiki neticesinde şüpheli işlem hareketleri de dahil birçok ödeme talimatının sahte olduğu, imzaların firma yetkililerinin eli mahsulü olmadığı, bu sahte olarak hazırlanmış talimatlardan firma ortaklarının haberdar olmadığı ve çekilen paraların firma hesaplarına yatırılmadığı ve yansıtamadığının tespit edildiğini, sahte olduğu tespit edilen ödeme talimatlarından birkaç örnek seçilerek bilirkişi mütalaası alındığını, Grafoloji ve sahtecilik uzmanı Grafolog Kirman Yolcu tarafından kaleme alınan 17/09/2013 tarihli raporda ödeme talimatlarının altındaki imzaların müvekkil-firma yetkililerine ait olmadığı rapor edildiğini, Davalı Banka tarafından sahte talimata istinaden ödenen tutarların 4.858.750,00 TL olup bu ödemelere ilişkin dekontların sunulduğunu, Müvekkil tarafından talep edilmek suretiyle … firmasınca hazırlanan Özel Amaçlı Dertetim Raporunun 22. Sayfasında detaylı olarak açıklandığı üzere yukarıda belirtilen sahte talimatlarla çekilen paranın 1.673,246.- TL’sinln müvekkilin herhangi bir ticari faaliyetinde kullanamadığı, müvekkil hesaplarında bulunmadığı ve akıbetinin bilinmediğinin ortaya çıktığını, Davalı bankanın yasalardan kaynaklanan objektif özen borcunu yerine getirmemesinden dolayı müvekkili firma hesaplarından sahte talimatla çekilen tutar neticesinde fazlaya dair tüm hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,000,00 TL- olmak üzere, müvekkil firmanın uğradığı maddi zararın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı firma anonim şirket sıfatını haiz olup, ticari iş ve işlemleri ile ilgili olarak kullanmakta olduğu banka hesapları üzerinde basiretli tacirin özen sorumluluğu taşıdığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 18. Maddesi ” (1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, tican işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktala yükümlüdür. (2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretlî bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir,” Buna göre her tacirin ticari iş hayatı ile ilgili yaptığı her işlemde maksimum dikkat ve özen göstermek mecburiyeti olduğunu, Basiretli tacir, banka hesaplarının kontrolü ile bu hesaplar üzerinde işlem yapmaya yetkili kişileri seçerken de bu özeni göstermek zorunda olduklarını, üç ortaklı bir anonim şirket olan davacı firmanın, bu denli büyük montanlı işlemlerini, kendi bünyesinde çalıştırdığı ve işlemlerden sorumlu olan bir kişinin sunduğu dönemsel raporlara itibar ederek, başkaca denetime gerek görmemesinin oldukça düşündürücü olduğunu, Ticari hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan ticari defterler her bîr tacirin düzenli olarak tutmakla ve kontrol etmekle yükümlü olduğu kayıtları olduğunu, bu anlamda davacı firma ve ortaklarının hesaplarından gerçekleştirilen para çekme ve yatırma işlemleri ile diğer havale işlemlerinin, şirketin denetim kurulu tarafından dönemsel olarak incelenip tespit ediliyor olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacının müvekkil banka nezdınde Ocak 2004’ten beri hesapları bulunduğunu,ve uzun yıllardır aynı şekilde bankacılık işlemleri yaptırdığını, Davacının hesap hareketleri ile işlem dekontları incelendiğinde bu hususun kolaylıkla anlaşılacağını, davacının dava konusu yaptığı işlemlerin yanı sıra, bu işlemlerle aynı dönemde bir çok işlem daha mevcut olduğunu, dilekçe ekinde sunmakta olduğu irr kısım işlem dökümünde dava konusu edilen para çekim işlemlerinde, paranın yine şirket hesaplarına girdiğinin görüldüğünü, şirket hesabına girmeyen tutarların ise müvekkil Bankanın kusur ve sorumluluğuna neden olacağı şeklinde bir yorum hukuki olamayacağını, 2011-2012 yılına ilişkin olarak … A.Ş. yönetim kurulu ve denetim kurulu oybirliği ile ibra edildiğini, dilekçe ekinde sunmakta oldukları 8476 sayılı ve 31/12/2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretinde, davacının 20/12/2013 tarihine yapmış olduğu Olağan Genel Kurul Toplantısında 2011 ve 2012 yıllarına ait Denetim Kurulu Raporu kabul edildiğini ve firma ve ortakları tarafından ibra edildiğini, Zira Genel Kurul Tutanağı’nın “2- 2011-2012 yılları yönetim kurulu faaliyet raporu yönetim kurulu başkanı … tarafından okundu ve müzakere edildi. 3- 2011-2012 yılları Bilanço ve Gelir Tablosu hesapları … taraf ndan okunarak oylandı vc oybirliği ile kabul edildiler. 4-2011-2012 yıllan çalışmalarından dolayı yönetim korulu ibrasına geçildi. Yönetim Kurulu üyeleri oybirliği ile ayrı ayrı ibra edildiler. Aynı zamanda denetçi de oybirliği ile ibra edildi.” şeklinde yazıldığını, Ticaret Sicil Gazetesinde yenalan toplantı tutanağından da anlaşılacağı üzere, dava konusu işlemlerin çok büyük bir kısmının gerçekleştiği 2012 yılma ait işlemler nedeniyle hem YK üyeleri hem de denetçi ibra edildiklerini, bunun, bu yıllarda yapılan işlemlere yönetim kurulu ve denetçinin izin/icazeti vardır ve artık “bilgimiz yoktur iddiası ile geçmiş dönem işlemlere itiraz hukuken söz konusu olmayacağı anlamına geldiği, toplantıda gelir gider tabloları okunarak onaylandığından artık bunlardan haberdar olunmadığı iddiasının ileri sürülemeyeceğini, burada dikkat çekmek istedikleri hususun, ibra kararı kısmi olabilecekken topantıda tüm dönemi kapsayacak şekilde yönetim üyeleri ve denetçi ibra edildiğini, Ayrıca 2032 yılına ait ibra oylamasından sonra, 2013 yılı içinde de aynı şekilde bankacılık işlemlerine devam edildiğini, Su güne kadar da davacının, hesabından yine bu şekilde işlemler yapmaya devam etttiğini, dolayısıyla davacının 2012 yılma ait işlemlere ilişkin itirazında hiçbir haklı yön bulunmadığı gibi 2013 yılına ait işlemler bakımından da bu durumun geçerli olacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.04.2004 tarih ve … E, …K, sayılı içtihatmdaki ” Ne var ki, feragat kavramı, sadece, usul hukuku anlamında bir davadan ya da bir dava içerisinde o davaya konu taleplerden bir veya birkaçından feragat edilmesiyle sınırlı bir içerikte değildir: Dava konusu edilmemiş bir haktan, doğal olarak dava dışı bir yolla, açık bir feragat iradesi ortaya konulmaksızın ( zımnen ) feragat edilmesi de mümkündür. Dolayısıyla, bir haktan feragat iradesinin, hak sahibince, hem dava dışı olarak, hem de zımni şekilde ortaya konulması mümkündür ve böyle durumlarda, ortada bir dava bulunmadığı için, sadece davadan feragati düzenleyen HUMK, m. 91 ve ardından gelen maddelerine uygunluk koşulunun aranması söz konusu olamaz. Feragat iradesi ister zımni, isterse açık şekilde ortaya konulmuş olsun, feragat edilmiş bir hak, dava yoluyla tekrar talep edilemeyecektir. Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabiimesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte zımni de olsa feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan ( böylece, borçlu yönünden söndürülen ) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir” görüşünün haklı olduklarını kanıtladığını, davacının hesaplarından bu kadar uzun süreyle ve bu kadar yüksek adet vo montanda aktarılan tutarların davacı tarafından bilinmemesi de mümkün olmadı, Zira, bu süre içinde herhangi bir denetçi raporu alınmaması, şirket defter ve kayıtlarının incelenmemesi, şirket bilançosunun hazırlanmaması, genel kurul yapamaması ve Yönetim Kurulunun ibra edilmemesi mümkün olmadığı, (Bunların hepsi de davacı bakımından gerçekleşmiştiği ) Hal böyle iken davacının hesaplarından bilgi sahibi olmadığı yönündeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun tartışmasız olduğunu, davacının hesaplarından yıllardır aynı şekilde işlemler yapılmakta olup aynı kişilerin eli ile yapılan ve itiraza konu olmayan bir çok işlem bulunduğunuzu husus ekli hesap hareketlerinden de açıkça görüleceğini, bu aşamada davacının söz konusu işlemleri yıllardır aynı şekilde yapması ve bu işlemlere karşı hiçbir itirazda bulunmaması hesapların işleyişi bakımından davaya konu işlemlerin iradesi dışında yapıldığı iddiasının hukuken değer kazanmasının mümkün olmadığını ortaya koymakla beraber, esasen davacının aynı kişi eli ile yapılan işlemler bakımından bankaya güven verdiğini ve bu aşamada ileri sürülen taleplerin tamamı ile kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, tüm bu tespitlerin davacı hesaplarının işleyişi ve davacının tutum ve davranışları dikkate alındığında, davacının, sahip oldukları firmada muhase çalışanı olan kişi eli işlemleri yaptığı sabit olmakla itiraz ettiği işlemlerden sonra dahi aynı şekilde işlemler yapmaya devam eden davacının, söz konusu işlemlerin bilgisi ve iradesi dışında olduğunu iddia etmesi mümkün olmayıp taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı her ne kadar dava konusu işlemler nedeniyle bilgilendirilmediğini iddia etmekteyse de davacı internet bankacılığı sistemini de kullanmakta olduğunu, internet bankacılığı sisteminde malumu olduğu üzere, hesaba ait tüm hareketler görülebilmekte ve işlem yapılmakta ve işlem sonrasında hesap bakiyesinin görüldüğünü, dayacı da itiraz ettiği dönem içersinde bir çok kez internet bankacılığı şubesine girdiğini ve işlemler yaparak hesaplarını kontrol ettiğini, davacının internet bankacılığına giriş yaptığı ve hesaplarını kontrol ettiği banka kayıtlarıyla da sabit olmasına rağmen hesap hareketlerinden bilgisi olmadığını iddia etmesinin düşündürücü olduğunu, Hatta Firma ortağı …’a ait internet bankacılığı şifresi ile şikayet döneminde her gün için internet üzerinden giriş yapıp bakiye görüntülendiğinin tespit edildiğini, Bilhassa internet bankacılığı işlemlerinin yapıldığı şifrematik için teslim talimatı aslı üzerinde Hacik … ve …’un imzalarının yer aldığını, Formların banka nezdinde bulunmakla beraber dilekçe ekinde fotokopisi sunulduğunu, Dilekçe ekinde davacıya ait şifrematik ile giriş yapılan internet bankacılığı log kayıtlarını sunduklarını bu kayıtlardan kolaylıkla anlaşılacağı üzere dava dilekçesinde liste halinde yer verilen her bir işlemin yapıldığı gün ve ertesi gün davacı tarafından internet bankacılığına çok sayıda giriş yapılmış ve davacı bu yolla hesaplarını gözlemlediğinin görüldüğünü, dolayısıyla hesabından gerçekleşen işlemleri davacının bilmediği iddiası afaki olmaktan öteye geçemediğini belirterek savunmaları doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı açılmış olan davanın husumetten ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuş, davacıların imza örnekleri alınıp, farklu kurumlarda bulunan ıslak imzalı belgeleri dosya getirtilmiştir.
4-Mahkememizce verilen ara kararı gereğince imza incelemesi yapılmak üzere dosya bilirkişiye tevdii edilmiş olup dosyaya ibraz edilen Grafolog bilirkişi Prof. Dr. … kök raporunda; İnceleme konusu belgelerdeki imzalar ile … ve …’un karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan önemli 4 derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeni ile, inceleme konusu 24 adet belgedeki imzaların, karşılaştırma belgelerindeki İmzalarına kıyasla Hacik … ve …’un eli ürünü olmadığı, bu kişilerin imzaları model alınarak takliden oluşturuldukları kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
5-Dosyada kapsamında bulunan 16.04.2012, 04.05.2012, 07.08.2012 ve 27.08.2012 tarihli talimat asılları üzerinde bulunan imzaların incelenmesi için dosya ve belge asıları Grafolog bilirkişi Prof. Dr. M. …’a tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan ek raporda; İnceleme konusu belgelerden; …Bankası’na hitaben yazılmış 16.04.2012 tarihli dilekçede (325.000 TL … ödenmesi) … A.Ş. kaşesi üzerindeki imzalar ile …ve …’a ait imzalar arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan önemli derecedeki uygunluk ve benzerlikler nedeni ile bu belgedeki imzaların… ve …’un eli ürünü olduğu, İnceleme konusu diğer 5 belgedeki İmzalar ile …, … ve …’un karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tam unsurları açısından saptanan önemli derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeni ile, inceleme konusu bu beş adet belgedeki İmzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla Hacik …, … ve …’un eli ürünü olmadığı, bu kişilerin imzaları model alınarak takliden oluşturuldukları kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
6-Davalı banka ve davacı defter kayıtlarında inceleme yapılmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan raporda; Davacı yanın dava konusu ettiği ödemelerden sonra internet kayıtlarına göre, davacının yapılan bu ödemeleri – ki ödemeler arasında tek kalemde 600.000.- TL / 450.000.- TL / 420.000,- TL gibi hep büyük tutarlar mevcuttur – sistemden görmüş olduğu halde haberdar olmadığı, davalı bankanın yasalardan kaynaklanan objektif özen borcunu yerine getirmemesinden dolayı firma hesaplarından sahte talimatla çekilen tutar neticesinde fazlaya dair tüm hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL- olan taleplerinin mahkemece yerinde görülmesi halinde 100.000.- TL’lik zarar talebinin yerinde olacağı, Ancak, davacı firma hesaplarından talimatla çekilen paralardaki talimattaki imzalar sahte – ki takliden oluturulan sahte imza olduğu tespiti yapılmıştır – Ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14.06 maddesi; “Banka müşterinin ve onun yetkili temsilcilerinin kimliğini, kendisine verilmiş bulunan imza örneklerini, sözü geçenlerin banka nezdindeki kimlik bilgileri ve imzalarla karşılaştırmak suretiyle inceler Bankamızca imza karşılaştırmasını makul bir dikkatle yapacak ve ilk bakışta anlaşılmayacak olan imza benzerliklerinin sonuçlarından sorumlu tutulmayacaktır…” Hükmü doğrultusunda talimatlardaki imzaların sahte olduğunun ilk bakışta ayırt edilmesinin zor olduğu dikkate alındığında, ilk işlemden başlayarak heriİşlemden sonra işlemin internet ortamında şirket yetkilisince hesap hareketlerinin görüntülenmiş olması ve tekrar eden işlemlere herhangi bir itiraz bildirilmemiş olması sebebi ile zımmi icazet nedeniyle davalı bankaya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı, Davacı ticari defterlerinde kayıtlandığı belirlenen söz konusu davaya konu banka işlemlerinin, şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde olduğu ve işlemlere icazeti olarak değerlendirilmesinde taktirin Mahkemeye ait olacağı kanaatine varıldığı bildirilmişir.
7-Bilirkişi raporuna davacı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi için dosya tekrar bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi heyeti ek raporunda; Davacının hesabından dava dışı … tarafından uzun bir sure işlemler yapıldığı, dava konusu işlemlerin de … onayıyla yapıldığı, Bir an için dava dışı …’in bankada işlem yapma yetkisinin bulunmadığı kabul edilse dahi, bu kişinin davacı adına uzun senelerden beri bankayla işlem yapması davacı tarafından da bu işlemlerin benimsenmiş olması nedeniyle, yapılan işlemlerin davacı şirketi bağladığının kabulü gerektiği, ilk işlemden başlayarak her işlemden sonra işlemin internet ortamında şirket yetkilisince hesap hareketlerinin görüntülenmiş olması ve tekrar eden işlemlere herhangi bir itiraz bildirilmemiş olması sebebi ile zımmi icazet nedeniyle davalı bankaya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
8-Dava; Davacı şirket hesabından 3. Kişilerce çekilen bedelin özen yükümlülüğünü getirmediği iddiası ile davalı bankadan tahsili talebidir.
9-Dosyaya sunulan deliller, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı… Bankası arasında ” Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi” imzalandığı ve yine aynı sözleşmenin içinde delil sözleşmeside mevcut olduğu olduğu anlaşılmaktadır. Davamız konusu ihtilafın; davacı … A. Ş. İle davalı bankanın … Şubesinde bulunan … nolu hesabından rızası dışında ve şirket ortaklarına ait olmayan imzalarla düzenmiş talimatlarla 4.858.750,00 TL ödeme yapılarak daacının bu miktar zarara uğradığı, davalı bankanın objektirf özen borcuna uymadığından zararın davacı bankadan tazmini talebi olduğu görülmektedir.
Davacı sahte imzalar ve talimatlarla adına işlemler yapılıp zarara uğratıldığına yönelik inceleme raporu sunmuş olsa da taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14.06 maddesinde bankanın yükümlülüğü sadece imzalara makul dikkatle bakılması önceki imzalarla karşılaştırmak şeklinde olduğu, ancak 06.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi sahte olduğu iddia edilen talimatlardaki imzaların ayırt edilmesinin güç olduğu anlaşıldığından, taraflar arasındaki 2004 tarihli sözleşme uyarınca imzaların sahte olmasından kaynaklı davalı bankaya kusur atfedilemeyeceği Mahkememizin Kanaatindir. Yine davacı taraf zarar oluşturan işlemlerden haberdar olmadıklarını iddia etmişsede davacı şirket ortklarından …’un şifresi hesabı ile tüm işlemerinin görüntülendiği, ve hesap hareketlerinin görüldüğü bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir. Yine taraflar arasındaki sözleşmenin 14.4 maddesinde verilen şifreleerin tüzel kişiyi temsil ettiği ve bu şifrelerin 3. Kişilere verilmesinden dolayı uğranılan zararlardan da müşteri yani davacının sorumlu olduğu görülmektedir.
Ayrıca davacının defter kayıtlarında dava konusu işlemlerin görüldüğü anlaşılmakla, davacının basiretli bir tacir olması ve buna göre davranması gerktiği ve hayatın olağan akışına göre büyük meblağlardaki işlemlerde de davacı şirketin internet bankacılığı hesabında görüntülenmesi, yine taraflar arasındaki sözleşme gereği, haberdar olduğu, uzun sürede herhangi bir itirazda bulunmaması dikkate alınarak davalı bankanın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranmadığı, özen borcunu ihlal etmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 28.574,90 TL harçtan mahsubu ile artan 28.539,00 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 74.147,38 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan toplam 16 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan
Üye
Üye
Katip